Skip to content

Month: May 2007

BİZİM İLİN

Bizim elin doğasına benzemez
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.
Mor menekşe, kekik kokuyor dağlar
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Yabancı kapılar acı özlemi
Gerçeklere sadık ozan kalemi
Adasalar bize koca alemi
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Bizim yaylaların şifadır suyu
Mehmet’e benzemez bunların huyu
Nere gitsek bize kazılır kuyu
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Unutulmaz dağı, taşı, ovası
Anadolu’m keder, tasa yuvası
Derinleşir Hüseyin’in yarası
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

03.05.1974 / Hüseyin Uçar

NE BİÇİM TESELLİ

Ne biçim teselli, ne biçim yazı
Oturup ağlamak karım mı benim?
Çal n’olur çal aşık, dertli çal sazı
Oturup ağlamak karım mı benim?

El attığım dallar elimde kaldı
O aşkın çilesi dilimde kaldı
Dünyanın sitemi gülümde kaldı
Oturup ağlamak karım mı benim?

Teselli edenim, yoldaşım mı var
Derdimi dökecek sırdaşım mı var
Elimden tutacak kardeşim mi var
Oturup ağlamak karım mı benim?

Yok gibi görünüp var gibi durdum
Boşuna üzülüp kafayı yordum
Nere vardım ise kendimi sordum
Oturup ağlamak karım mı benim?

                            14/06/ 1974 Hüseyin Uçar

DAĞLAR

Hayat tüten tüten dağlar
Her yeşilden biten dağlar        
Yare gitmek ister iken
Güç yetmeyen dağlar.

Dünya evini süsleyin
Gelip geçene sesleyin
Nice canlılar besleyin
Çeşit çeşit desen dağlar.

Ferhat’ın üstüne uçtun
Can kalbime yara açtın
Baharlarda coştun taştın
Hayat dolu esen dağlar.

Alplerden ayrı dağılın
Her yerde ayrı yayılın
Azim heybetle yarılın
Yollarımı kesen dağlar.

                            03.06.1974 / Hüseyin Uçar

GÖRESİM GELDİ

Aşamadım şu dağların kışını
Silemedim gözlerimin yaşını
Özledim yurdum toprak taşını
Yol ver dağlar yol ver, göresim geldi

Ben geçerim gönül geçmez taşından
Gün olur aşarım dağlar başından
Kurtar beni şu gurbetin kışından
Toprağına yüzüm, süresim geldi

Coşuyor gözlerim ummanlar gibi
Savruluyor ömrüm harmanlar gibi
İçimde özlemin dermanlar gibi
Yokluğu unutup, dönesim geldi.

05. 11. 1974 / Hüseyin Uçar.

NE YAZIK

Var idi kalbime seslenen biri
Ne yazık varlığı silindi gitti.
Yıllar geçti hala dolmadı yeri
Serap mıydı birden göründü gitti?

Sabır dedi, zaman dedi usulca
Aç ölse de gene girmezdi borca
Uçtu ilden ile gülleri gonca
Ne yazık alçağa yerindi gitti.

Boyunu ceylana benzetsem kayıp
Karalı, acılı günleri sayıp
Benzedi yadlara sözünden cayıp
Düşman sanıp bizi bakındı gitti.

 09.06.1974 / Hüseyin Uçar

ZALİMSİN GURBET

Küstürdüm sılada o gonca gülüm
Kırdılar sazımı ötmüyor dilim
Genç iken gurbete savruldu külüm
Yoksula yurt olan zalimsin gurbet.

Kader, dedim kucağına atıldım
Gamlı, yaslı bir sürüye katıldım
İşgücümü isteyene satıldım
Yoksula yurt olan zalimsin Gurbet.

Define çukurun on para etmez
Yavrumun hayali gözümden gitmez
 Seni yoketmeye bu ömür yetmez
Yoksula yurt olan zalimsin gurbet.

 02.11.1974 /Hüseyin Uçar

TÜRKİYEM

Baharda tabiat açmış kucağın
Vay deldin sinemi, desem Türkiyem
Doyulmaz zevkine kentin, bucağın
Çorum vilayetin, neşem Türkiyem.

Yemyeşil yaylalar bütün kuş sesi
Doyulmaz doğlann gündüz gecesi
O yüksek dağların kardır yücesi
El uzatıp karın yesem Türkiyem.

Çıkarım tepeye çoban kavalı
Hasretim sana kalbim yaralı
İnerim engine gelir ovalı
Bu mevsim her yanın gezsem Türkiyem.

Enginlerde çiftçin ile konuşsam
Aşkımı doğaya gizlice açsam
Çıldırtıp aklımı günlerce koşsam
Yılların özlemin alsam Türkiyem.

Yürüdü yaylaya yörük kızları
Çalıp çağırarak geldi yazları
Bir sevdadır ağam çalar sazları
Yayla sularından içsem Türkiyem.

Toroslar bağrını vermiş denize
Gelir miyim bir gün gene göz göze
Kurulu masada saz ile söze
Yüzerek Fıratı geçsem Türkiyem.

Unutulmaz Uçar, bahçeler bağlar
Rüyamda görsem gözlerim ağlar
Gözümde gönlümde özlemin çağlar
Kavuşup bağrında ölsem Türkiyem.

15.05.1974 / Hüseyin Uçar

HEP ZARI ZARI

Hasat yok ortada, ağaç çırçıplak
Dibinde yapraklar hep sarı sarı
Yağmur çiseliyor ağaç ıpıslak
Kımraşır yapraklar hep yarı yarı.

Bakıyorum şimdi yasa bürünmüş
Her mevsimde ayrı ayrı görünmüş
Baharda dalına arı sürünmüş
Almış çiçeğinden  bal arı arı.

Rüzgarda kırılır incecik dallar
Küçülmüş evrende kısalmış yollar
Kış için çalışır bütün canlılar
Hüseyin inlersin sen zarı zarı.

20. 09. 1974 / Hüseyin Uçar

KAYIP YAVRUSU

O güzel gözlerin benzer mehtaba
İki ayağım girmiş daracık kaba
Nedir senin derdin güzel, merhaba
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Fidan boyu, ince beli yay gibi
Çatılmış kaşları yarım ay gibi
Akıyor gözyaşı tıpkı çay gibi
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Her ah çekişinde kopar yüreği
Diyor ki, hayatım omuz küreği
Geçti gitti yavrum evin direği
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Gözlerinin yaşı bir gizli çeşme
Dedi, yalvarırım derdimi deşme
Dedim ki, el oğlu sen bari düşme
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Dedim, hayat baştan sona bir savaş
Melhem olmazsın dedi, uzaklaş
Gidiyordum birden dedi, dur yavaş
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

12.06.1974 / Hüseyin Uçar

GURBET ELDE

Kesildi mektubum gelmez sıladan
Gene kaldım gurbet elde dert ile.
Göçmen kuşlar gibi uçtum yuvadan
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Hasta düşsem bilip soran olur mu
Garip anam saçlarını yolur mu
Mektup atsam can dostları bulur mu
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Uçan kuşlar gibi kanat takındım
Yıllar yılı gurbet senden yakındım
Sevdiceğim nefeslerden sakındım
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Sılanın yolları nasıl bulunur
Bir ah çeksem yüreciğim delinir
Sağlık olsun, bir gün geri gelinir
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Yarıp geçemem mi koca Alpleri
“Süngüt” mü bağladı ana kalpleri
Çoğaltır Hüseyin gurbet dertleri
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

13.12.1974 / Hüseyin Uçar

ÇORUM

Gene yeşillenmiş Çorum ovası
Şenliklerle dolmuş fakir yuvası
Ayrılmışım senden geçim davası
Bağrında canımı alasın Çorum.

Sinem nehri akmak istiyor sana
Hasretin dikendir bu tatlı cana
Aramıyor beni bu nasıl ana
Bağrında canımı alasın Çorum.

Güzellerin giyim kuşam içinde
Seher, öğle vakti akşam içinde
Emmim, dayım, ağam, paşam içinde
Bağrında canımı alasın Çorum.

Hüseyinim hasret gözlerim bile
Gözümde tütersin her yören hale
Kabul et kapına olayım köle
Bağrında canımı alasın Çorum.

03.10.1974 / Hüseyin Uçar

ALIRMI VERSEM

İnanın ki “Gel!” denirse gelinir
Rızasız lokmayı yemek olmuyor.
Gördüm güzelleri bağrım delinir
Anlamsız sözcüğü demek olmuyor,

 

Güzel davet etsin öyle varayım
Ne haldadır hallarını sorayım
Razılıkla bir kaç hafta kalayım
Davetsiz sofraya varmak olmuyor.

 

Çatık kaşlarını çatarsa yazık
Lazım olur elbet kumanya, azık
Şu Çoban yıldızı şu, demir kazık
Bahanesiz halin sormak olmuyor.

 

Açılmış bahçenin gülüsün desem
Açılan gülleri destursuz dersem
Tek hediyem kalbim, alır mı versem
İlle de zor ile vermak olmuyor.

 

İstersen Tanrıdan dilekler dile
Yıkılmaz Hüseyin, aşk denen kale
Şarkılar taşıdım bülbülden güle
Boşuna kafasın yormak olmuyor.

 

04.07.1974 /Hüseyin Uçar

 

GEL SABREYLE

Anne, baba, yavru daha ziyade
Burnuma tütüyor yar, deyip gittin.
Gurbet elde garip kaldın piyade
Yanıyor yüreğim kar, deyip gittin.

 

Hasretliği sağlığına bağışla
Gel sabreyle bu yıl burada kışla
Aran nasıl gözlerinde yağışla
Seli andırıyor var, deyip gittin.

 

Hüseyin dostuna, saygı sunarak
Ayrıldı sıladan içten yanarak
Her işin başında canlar anarak
Ayrılık çekilmez zor, deyip gittin.

 

28.04.1974  Hüseyin Uçar

 

 

 

İNSANLIĞA EĞİL

Zorlasa bile her zaman bela
İnsanlığa eğil Hüseyin Uçar
Tabiat bürünmüş yeşile, ala
İnsanlığa eğil, Hüseyin Uçar

 

Zamansız gül gibi açıp da solma
Gel düşün yarını gurbette kalma
İradenle yoğrul ummana dalma
İnsanlığa eğil, Hüseyin Uçar

 

Açık denizlerde gemi kaptanı
Sakın ha unutma Ana Atanı
Onlar elbet gönlümüzün sultanı
İnsanlığa eğil,  Hüseyin Uçar

 

Kendin bilmez ile bir olup gitme
Bülbül kafesinde kargaca ötme
Gerçekçi olmazsan arzuna yetme
İnsanlığa eğil, Hüseyin Uçar

 

Suyun hedefini çevir dağlara
Köprü ol yıkılma uzan çağlara
Yağmur ol bol mahsul yağsın bağlara
İnsanlığa eğil, Hüseyin Uçar

 

Kime sıgınırsam o benden kaçar
Öz ismim sorarsan Hüseyin Uçar
Gurbette sırrını kimlere açar
İnsanlığa eğil, Hüseyin Uçar.

 

 5.8.1974 / Hüseyin Uçar

 
 

ANAMDAN

Sevgi benim dağım taşım
Yoluna koymuşum başım
Bir tarihtir benim yaşım
Anamdan sorsunlar beni

 

Üç kıtaya beşik anam
Her kapıya eşik anam
Göğsü bağrı deşik anam
Bağrında vursunlar beni.

 

                                08. 05. 1973 / Hüseyin Uçar

 

SÖYLER MİSİN?

Bölmüşsün sen genç ömrümü
Söyler misin, necisin sen?
Kopardın gonca gülümü
Söyler misin, necisin sen?

Ahraz mıyım, dönmez dilim
İş tutmuyor niçin elim
Yaşım yirmi, kambur belim
Söyler misin, necisin sen?

Suçum nedir tuttun taşa
Taşlar yağdı gökten başa
Değer misin bu uğraşa
Söyler misin, necisin sen?

Misafirmiş gençlik çağı
Viran şimdi gönül dağı
Rüyama düşen kırağı
Söyler misin, necisin sen?
                          
Hüseyin Uçar

ELİMDEN GELDİYSE

Ömrüm geldi, geçti benim demedim
Cana kıyanları asla sevmedim
Elimden geldiyse yalnız yemedim
Yiyenler var, göz önünde bakarak.

Mezarlar üstünde kabaran kasa
Kime işler söyle, yapmacık yasa
Her şçeşit yemekle doluyken masa
Yaslara yas kattın kurşun sıkarak.

Anlat şu rüyanı korkuya yoyma
Tanrı cömert diye sakın avunma
Herkese ekmek, iş beni savunma
Dertlerimiz çoğalıyor artarak.

02.05.1972 / Hüseyin Uçar

ÇAĞLAR

Anlamadım çark mı, dünya mı dönen
Azimdir cihanda her şeyi yenen
Mum misali sende varlıklar sönen
Orta çağ mı, nedir insafsız çağlar?

O bizim virane tütmez bacası
Yağsız aşım, kuru soğan, salçası
Benim neden insanlığın hatası
Yıkma beni n’olur dehasız çağlar

Yazma, yeter artık bu nasıl alem
Gerçeği yazmaya yar olmuş kalem
Dokunmayın bana gurbette ölem
Orta çağ mı, nedir hayasız çağlar?

Yiğitler kükrerse dağa hükmeyler
Necidir yanında paşalar, beyler
Hüseyin sevgisiz cihanı neyler
Orta çağ mı nedir, vefasız çağlar.

08.09.1972 / Hüseyin Uçar

MUHABBETİ KESER GÖNÜL

Coşan gönül zaman ister
Padişahtan ferman ister
Kızar ise yaman ister
Zulme gebe gezer gönül.

Susar ama insanlığa
Yükselerek seyranlığa
Susmayacak karanlığa
Kuştan hile sezer gönül.

Duman çökse yollarına
Balta inse dallarına
Koymadılar hallarına
Bu halinden bezer gönül.

Canı cana katar duymaz
Gidip de cahile uymaz
Tüm dünyayı versen doymaz
Ufak şeyden küser gönül.

Ölüm demez, zulüm demez
Verir karar, geri dönmez
Ateşi ölmeden sönmez
Muhabbeti keser gönül.

30.12.1972 / Hüseyin Uçar

NEYİM VAR BENİM

Yalan dünya sana nasıl güvenem
Bir canımdan gayri neyim var benim?
Kimim var ki zalim, kimle eylenem
Birkaç  yad’dan gayri neyim var benim?

Ben yar olamam ki benden başkaya
Ebediyen girmem senle şakaya
Kalleş değilim ki geçem arkaya
Söyle senden gayri neyim var benim?

Hüseyin tutkundur söyle, kime be?
Hayata suskundur ölüme gebe
Seni terkeylerken hala da bebe
Anılardan gayri neyim var benim?

29.08.1972 / Hüseyin Uçar

LİSE LOTTE

Bakışın dünyaya değer
Aşık olan boyun eğer
Sana kul olmuşum meğer
Sana geldim, Lise Lotte.

Boyun ince, ceylan gibi
Küçülmek yok, yalan gibi
Umman kalbim talan gibi
Sana geldim, Lise Lotte.

On sekiz güzellik çağı
Andırırsın yeşil bağı
Sensin kalbimin durağı
Sana geldim, Lise Lotte.

Zülüfün dökmüşsün yana
Aşk kadehin verdin bana
Gözüm kör etme cihana
Sana geldim, Lise Lotte.

Aşık olmak benim neyim
Sılam olmuş senin köyün
Ben aşkınla biçareyim
Sana geldim, Lise Lotte.

Biraz dinle beni yakma
Herkes yıktı, sen de yıkma
Sel gibi bulanık akma
Sana geldim, Lise Lotte.

11.12.1972 / Hüseyin Uçar

CANIM BEYAZLI

İki güzel çıkmış yola
Canım beyazlı beyazlı.
Ak güvercin konmuş dala
Canım beyazlı beyazlı.

Gözü mavi çeker ama
Dikkat, gönlün burda koma
Siyahlı beraber ama
Canım beyazlı beyazlı.

Etek giymiş kısa gayet
Bakışı candansa şayet
Gerçek olur bu boş niyet
Canım beyazlı beyazlı.

Cemalin benzettim aya
Seyreyledim doya doya
Hayran kaldım ince boya
Canım beyazlı beyazlı.

Yaşı yirmi gençlik çağı
Andırıyor yeşil bağı
Ayağıma attı ağı
Canım beyazlı beyazlı.

Siyahlı oynaş gözlüdür
Beyazlı şirin sözlüdür
Hüseyin içli, özlüdür
Canım beyazlı beyazlı.

04.12.1972 / Hüseyin Uçar

BENZİYOR

Ufkumun güneşi doğmaz dağıma
Bir vefasız girmiş gönül bağıma
Zehir oldu benim gençlik çağıma
Bu aşkın ateşi çöle benziyor.

Kalemim elimde derdim yazarım
Ne Pazartesim belli ne de Pazar’ım
Günden güne coşar bendim bozarım
Sevdiğim vefasız kula benziyor.

Hüseyin nanköre boyun eğdikçe
Kendin bilmezlere değer verdikçe
Bu ayrılık böyle uzun sürdükçe
Dünya gözlerimde pula benziyor.

18.04.1972 / Hüseyin Uçar

HORLAMAK NE?

Dört kitaptan üstün müyüm?
Üstün isem horlamak ne?
Bir put muyum, büstün müyüm?
Canlı isem hoğlamak ne?

Yaz baharın gülü müyüm
Diri miyim, ölü müyüm
Anlayışsız biri miyim
Dinlemeden zorlamak ne?

Gökte uçan bir kuş muyum
İniş miyim, yokuş muyum
Viranede baykuş muyum
Varlı varsız vırlamak ne?

Tuna gibi nehir misin
Bozkır mısın, şehir misin
Hadi, desem gelir misin
Şu özlemi korlamak ne?

Tarlalarda başak mıyım
Kapınızda uşak mıyım
Yar belinde kuşak mıyım
Delikleri zorlamak ne?

Kafesinde bülbül müyüm
Bahçenizde bir gül müyüm
Lale miyim, sümbül müyüm
Akşam sabah oklamak ne?

05.05.1971 / Hüseyin Uçar

VİRANE

Bakımsız evin çatısı uçmuş
Kimsesiz avluda fasulye bitmiş
Sende oturan canlar nereye gitmiş
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

Siz gideli bu virane değişti
Avlunun içinde kavak yetişti
Bu ilham çeşmesi akıp erişti
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

Avlunun içinden çimen yürüdü
Bu gönlümü gam, yas, hicran bürüdü
Ağlamakla benim ömrüm çürüdü
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

Bülbül konmaz viranenin düzüne
Gülen olmaz gariplerin yüzüne
İnanılmaz onun gerçek sözüne
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

Evlere giremem oldu bir zından
Uyanmıyor hiç bir zaman uykudan
Viraneye baykuş doğdum anamdan
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

Çok bozulmuş eski evin havası
Bütün her köşesi elbiz yuvası
Nadasa hazırdır gönlüm ovası
N’olursun derdimi deşme virane
Gözüm yaşı çeşme oldu virane.

14.08.1971 / Hüseyin Uçar

BU MU DÜNYA

Kimi alır, kimi satar
Kimi onar, kimi batar
Kimi çalışır, kimi yatar
Adaletin bu mu dünya?

Kimisini ettin deli
Vardır onda aşkın yeli
Düz edersin Çamlıbeli
Adaletin bu mu dünya?

Hüseyin kendini ölçer
Sana gelen bir gün göçer
Bu günler de gelir geçer
Adaletin bu mu dünya?

13.09.1971 / Hüseyin Uçar

ATTIM AĞLARIM

Yalvarırım bana, bir şey sormayın
Leylamı gurbette attım ağlarım
Kanasın yaralar, n’olur sarmayın
Şirinim gurbette attım ağlarım.

Dolaşırım, döndüm aynı yerdeyim
Gece gündüz düşünürüm nerdeyim
Başım alıp nerelere gideyim
Aslımı gurbette attım ağlarım.

Mecnuna dönmüşüm ıssız çöllerde
Benim aslım şimdi düştü dillerde
Gel dolaşma gönül yaban güllerde
Ben gülümü yaban ettim ağlarım.

Hüseyin ağlıyor gönlü virane
Adını sormayın adı bin  tane
Gün gelir bu sevda olur efsane
Yaralı celyanım attım ağlarım.

16.11.1971 / Hüseyin Uçar

DURMAM GELİRİM

Yeşil yaylaların kara dumanı
Kalkar ise bir gün döner gelirim.
Hayır, diye göndermişler fermanı
Yalan olur, bir gün döner gelirim.

Aklım ermez oldu kara sevdaya
Benim kahrım bundan geri Hüda’ya
Hem sizlere hasret, hem de sılaya
Kabul edin, bir gün durmam gelirim.

Hüseyin ah etmez zalimi paylar
Uzadıkça uzar trende raylar
Yıl gibi geçiyor gurbette aylar
İlk fırsatta, hemen durmam gelirim.

15/11/1971 Hüseyin Uçar.

AŞKIN ESERİ

Şu dağları Ferhat olur yıkarım
Çıkıp yücesinden yare bakarım
Irmak olur bazan coşkun akarım
İlhamım, kudretim aşkın eseri.

Yorulmam, yıpranmam kaynağım sensin
Haykır, durma n’olur çıktıkça sesin
Bana candır inan, senin nefesin
İlhamım, kudretim aşkın eseri.

Var mı sana göz altından bakanın
Her köşesi birdir elbet vatanın
En kutsal mirası bize Ata’nın
İlhamım, kudretim aşkın eseri.

Benim sana senin gözünle bakan
Yıllardır su gibi peşinde akan
Sen oldun kalpte, gönülde Hakan
İlhamım, kudretim aşkın eseri.

Hüseyin er kişi sözden döner mi
Korkağa, kalleşe boyun eğer mi
Azimkarı başka kuvvet yener mi
İlhamım, kudretim aşkın eseri.

 11.11.1971 / Hüseyin Uçar

OLMASIN BİR DAHA AKŞAM

Her günün sonunda bir akçam olur
Vesvese, düşünce aklımı alır
İnsanlığın derdi sırtımda kalır
İstemem olmasın bir daha akşam.

El çekilir istirahat yapmaya
Gam, keder derdini bana satmaya
Göz yaşımı yemeğime katmaya
İstemem olmasın bir daha akşam.

Bugün mektup geldi vefasız yardan
Gözüm yaşı seldir, kederden, zardan
Kadeh sesi gelir meyhane, bardan
İstemem olmasın bir daha akşam.

Hüseyin yıllardır çekiyor özlem
Gerçeği yazmaya yar olmuş kalem
Ben beni bileli bitmiyor çilem
İstemem olmasın bir daha akşam.

10.11.1971 / Hüseyin Uçar

BİR OLMAYINCA

Dört duvar içine rüzgar eser mi
Aşk ile irade bir olmayınca?
Sevgisiz, şefkatsiz ömür geçer mi
Aşk ile irade bir olmayınca?

Avrupa Asya’yı bir edemzsin
Aylarca yürüsen tüketemezsin
Bekçili hududu hiç geçemezsin
Aşk ile irade bir olmayınca?

Hüseyin, azimkar olsan ne çıkar
Titiz fert pireye bir yorgan yakar
Faydasın görmeyiz nehirler akar
Aşk ile irade bir olmayınca?

15.10.1971 / Hüseyin Uçar

KİMSEYE DEĞİL

Bahanesiz dost bağına varılmaz
Gönülsüz güzelin beli sarılmaz
Bir ömür koşar gönül yorulmaz
İnancım kendime..kimseye değil.

Söz verip de dostum geri dönülmez
Bülbülsüz bahçenin gülü derilmez
Düzenbaz kişiye değer verilmez
İnancım kendime..kimseye değil.

Ölürüm de gerçeklerden sapamam
İnsanları sevmeyince yapamam
İstesem de dost yolunu kapamam
İnancım kendime.. kimseye değil.

Her söylenen inan, doğru değildir
Suya menzil veren elbet meyildir
Adımlara baktım sade cahildir
Sözlerim kendime.. kimseye değil.

07.07.1971 / Hüseyin Uçar

KIZILIRMAK

Dosta gitmek ister gönül
Yol ver geçem Kızılırmak
Havalandı durmaz gönül
Yol ver geçem Kızılırmak.

İnsafın yok mudur senin
Baharda coşar, seslenin
Dağlar karıyla beslenin
Yol ver geçem Kızılırmak.

Zara’dan beri gelirsin
Nice dağları delirsin
Her baharda övünürsün
Yol ver geçem Kızılırmak.

Cananım yolları gözler
Yüreğim başında közler
Artık kar etmiyor sözler
Yol ver geçem Kızılırmak.

18.11.1971 / Hüseyin Uçar

ATAR GİDERİM

Düğün olur, bayram olur neyime
Ben kendi kendime çatar giderim.
İhtiyaç duyulur her an eyime
Ben kendi kendime atar giderim.

Karalı bayramın neyini tattım
Bilmem kararsızca kimlere attım
Suçlu sanıp gene kendime çattım
Milyonlarca göze batar giderim.

Teselli ederim ben kendi kendim
Yıkılmaz iradem, yıkılmaz bendim
Vahşete, baskıya böyle direndim
Bozkıra ağaçlar diker giderim.

Ben de insan idim kendime göre
Her gelen seslenir: Son durak nere?
Bir çay idim benzettiler nehire
Günden güne kızar, göçer giderim.

Hüseyin sabreyle, derlerdi sana
Hürmet gerek ama biraz, insana
Seviyorum, desem gülerler bana
Kendi mahsulümü biçer giderim.

16.11. 1971 / Hüseyin Uçar

GEL SEVDİĞİM

Bakışların bana candır
Aşık özüyle yanandır
Bu dünya çatısız handır
Anla beni gel sevdiğim.

İnce ince kar başladı
Her gelen beni taşladı
Aşkın insafsız haşladı
Anla beni gel sevdiğim.

Sensizlik gözümde yaştır
Yanık bağrım, demir taştır
Kahvaltım soğanla aştır
Anla beni gel sevdiğim.

Şehla gözde ki nakışlar
Gönül bu yıl orda kışlar
Cana işler o bakışlar
Anla beni gel sevdiğim.

04.10.1971 / Hüseyin Uçar

ANLADIM SEVDİĞİM SADECE SENSİN

Şu alemi adım adım dolaştım
Anladım, sevdiğim sadece sensin
Gün geçtikçe birer adım yaklaştım
Anladım, sevdiğim sadece sensin.

Yıllar geçer ömür biter aşk bitmez
Sevdiğim hayalin gözümden gitmez
Kanaryam şakırda, bülbüller ötmez
Anladım, sevdiğim sadece sensin.

Dağlarda şelale ovada seldim
Bulutta yağmur denizde yeldim
Dolaştım dünyayı kapına geldim
Anladım sevdiğim sadece sensin

20.10.1971 / Hüseyin Uçar

GÖÇLER BİZİMDİR

Her an seyreylerim bizim elleri
O güzel bahçenin beyaz gülleri
Üç beş Bey’e akar para selleri
Şakıyıp öten diller bizimdir.

 

Almanya, Hollanda, sonra Belçika
Nice fakirlere yurtsun Avrupa
Şimdi miras kaldı ezilen halka
Avrupa’ya giden göçler bizimdir.

 

Her an yakınırım halkın dilinden
Ağlarım, söylerim, ne gelir elden
Yaban ele akan göçmen selinden
Melul melul bakan canlar bizimdir.

 

Sömürü hızlandı haykırmak işim
Yaşım yirmi iken döküldü dişim
Kurtuluş sendedir, diren kardeşim
İğne’den uçağa, işler bizimdir.

 

15.09.1971 / Hüseyin Uçar

 

 

 

 

EFENDİM

Yoksa küskün müsün bana
Gülmüyorsun gül efendim.
Aramız öyle serin değil
Gelmiyorsun gel efendim

 

Niçin benden kaçıyorsun
Sırrın ele açıyorsun
Hep peşimden atıyorsun
Seviyorum bil efendim.

 

Aldanma elin sözüne
Kalleşçe güler yüzüne
Yanlıştır gitme izine
Göz yaşını sil efendim.

 

Söz verip de geri döner
Azim her güçlüğü yener
Ocağın bir anda söner
Kızma ona el efendim.

 

Hüseyin aşkınla ağlar
Akıp göz yaşları çağlar
Virandır bahçeler bağlar
Dokunmasın yel efendim.

 

28.08.1971 / Hüseyin Uçar

MEHMEDİM

Güneş erken doğdu çok geç kalmışsın
Sar bele azığın yürü Mehmedim.
Öğendere, boyunduruk salmışsın
Kat öküzün öne yürü Mehmedim.

 

O kıraç topraklar altın sarısı
Al oğlunu bulaşmasın darısı
Yel alsın, kuz alsın, kalır yarısı
İlk horoz sesiyle irkil Mehmedim.

 

Orak tarlasında aslan kesilin
Bazan bazan bacımızla küsülün
Harmanda, Ofis’te tek sen sürünün
Asıl yanık yanık yürü Mehmedim.

 

Bağı, dağı, sırasıyla bahçeyi
Sakın üzme sakın, garip Hatçe’yi
Bir kez düzeltemen zayıf bütçeyi
Sanma gelir geçer yürü Mehmedim.

 

Hüseyin derdini senle paylaşsa
İniş, yokuş, bir düzlüğe ulaşsa
Bağırarak ölün cüzdanın boşsa
Ölüm sana, bana yürü Mehmedim.

 

23.10.1971 / Hüseyin Uçar

 

YÜZDÜM DUYMADI GÖRSENİZ

Ölçtüm halkın sevi’sini
Coştu, yürüdü görseniz
Vücuttaki derisini
Yüzdüm duymadı görseniz.

 

“Biz rahatız,” diyor hepsi
Bulgur aşı dolu tepsi
Kış gelmeden başlar hepsi
Tepsiyi çaldım görseniz.

 

Ayrana döndü kaşıklar
Yüz bin liradır başlıklar
Düğün sonu açlık başlar
Ceketin soydum görseniz.

 

Kendi mezarını kazan
Kahrediyor bazan bazan
Diyor ki, tecelli yazan
Bir rezalettir görseniz.

 

06.07.1971 / Hüseyin Uçar

 

KARA KAŞLI ELA GÖZLÜ BİR DİLBER

Yürüyordum yolda karşıma çıktı
Kara kaşlı, ela gözlü bir dilber.
Umut bağlarımı bir anda yıktı
Kara kaşlı, ela gözlü bir dilber.

 

Baktım güzel yüze, astı suratı
Kitaplarda görmüş sadece atı
Yosunlu yüreği taştan da katı
Kara kaşlı, ela gözlü bir dilber.

 

Uzak değil benden, girdi kanımda
Kurbandır uşruna tatlı canım da
Ayrıldım yurdumdan hala yanımda
Kara kaşlı, ela gözlü bir dilber.

 

Harcandın Hüseyin bakma geriye
Dillerim kurudu kal diye diye
Bir hayal bıraktı sana hediye
Kara kaşlı, ela gözlü bir dilber.

 

26.07.1971 / Hüseyin Uçar

ZAM ZAM ZAM

Helal olsun beyler size
Zam üstüne zam koydunuz
Gidersiniz eze eze
Biz çalıştık siz doydunuz

 

Canını yaktınız halkın
Arayamaz haklı hakkın
Sizin de sonunuz yakın
Budur son sözüm duydunuz

 

Viraneye ev vergisi
Haftaya kalsın gerisi
Açsanıza zam sergisi
Biz ürettik siz soydunuz

 

Hep çaldınız paramızı
Bozarsınız aramızı
Sarmazsınız yaramızı
Yeter sinemiz oydunuz

 

Hüseyin halkın hastası
Hazırdır beyin pastası
Seçimin ilk haftası
Ağalara tam uydunuz.

 

7.7.1970 / Hüseyin Uçar

YAPTA GÖREYİM

Beni sen yaratmadın ki mendebur
Hele bir zerremi yap da göreyim
Dünyan karanlıktır yolların çamur
Yıktığın kalbimi yap da göreyim

 

Kalbim bir apartman geniş ummandır
Seven çeken bilir gurbet yamandır
Feza çağı haykıracak zamandır
Vefasız aşkını al da göreyim

 

Eyledin ummanı ceviz kabuğu
Ben benim der gezer insanın çoğu
Allı pullu gelin etsem yokluğu
Hele zalim bir sen al da göreyim

 

Ben kerpiç duvarım sen de bir yağmur
Yağarsın tepemde eylersin çamur
Yürü yalan dünya olasın kambur
Sen de ebediyen kal da göreyim.

 

 15.6.1970 / Hüseyin Uçar

KAPTANA

Benden selam olsun zalim Kaptan’a
Beni mecnun etti kaçmasın artık.
Gönül yırtıcıdır benzer aslana
Beni hiç yerine koymasın artık.

 

Biliyor ki sırıl sıklam tutkunum
Maddiyatım yoktur bilir yoksulum
İnce bele ceylan göze vurgunum
Coşacağım zaman susmasın artık.

 

Beni derya etti kendi de umman
Perişanım gayri halim de yaman
Ağlasa ne yazar öldüğüm zaman
Dönüp de peşimden bakmasın artık.

 

Ağlasa da ölen geri dirilmez
Bilirim fakire değer verilmez
Bir zalim avcının izi sürülmez
Beni gök yüzünde avlasın artık.

 

                            12.05.1970 / Hüseyin Uçar

HÜSEYİN DAYI

Ziyarete geldim Hüseyin Dayı
Akıyor başından Koçhisar Çayı
İşlemezken sana feleğin yayı
Baykuşlar tünüyor evine senin.

 

Gece gündüz yoksullukla savaştın
Nice yıllar işsiz güçsüz dolaştın
Hüzünlü, kahırlı dağları aştın
Hiç bir güç değemez sevi’ne senin.

 

Ağa köpekleri pusu kurdular
Kahpece, kalleşçe çekip vurdular
Ne katili tutup ne de sordular
Sevenler katıldı yasına senin.

 

Sen gidince oğlun yollara düştü
Güzel Elif’ine Ağa ilişti
Zulmün ateşinde kavruldu pişti
Kimse acımadı yaşına senin.

 

İşkencede, ölümlerde saç yoldun
Halkın bilincine yağmurca doldun
Ömrün baharında sararıp soldun
Ayılar dadandı balına senin.

 

 10.07.1969 / Hüseyin Uçar

CAN KIZ

Gölgede kalmak değil
Gölge olmak istiyorum
Terli, yorgun, nazik bedenine
Yorgan, havlu
Yeni yιkanmιş mis kokulu
Esvaplar olmak istiyorum
Ağustos sιçağιnda
Terlemiş çiftçimizin
Küçük su göletlerine
Daldιğι gibi
Dalmak istiyorum rüyalarιna
O mahsun bakιşlarιnla buluşmak
Saçlarιnda baharι
Göğsünde kιşι
Gülüşünde bir ömrü
Eskitmek istiyorum
O yaratιcι ellerinde
Olsun istiyorum ellerim
İki canlι gezinişlerinin
Gezgini olmak istiyorum
Ayağιnιn turab-ι
Cemâlinin arabι
Olmak istiyorum
Eğer sevmek kölelikse
Kölen olmak istiyorum
Can kιz
 
10.03.2003___Hüseyin UÇAR

ANILAR UÇUŞTULAR

Göğsünde ak tüyler
Bitsin derdi ninem
İşte bitti…
Şu giden kimin salacasi?
Oda gitti…
Bense çevirdim
Yapraklarιnι atlasιn
Hangi anιlarι
Hangi coğrafyada yaşadιm
Çιkarmaya çalιştιm
Çιkaramadιm
Yaklayabilrmiyim
Kaybolan gençliğimi
Yeniden yaşayabilir miyim
Bütün yaşanmιşlιklarι
Bu yaslı gönül
Tekrar biner mi sevda atιna
Dolaşabilir mi uçarι aşklarda
Kelebekler gibi
Hιzlanιr mι nabιz atιşlarιm
Katar mι tozu dumana
Çιkar mι uzun yolculuklara
Alaborada
Göğsünde ak tüyler
Bitsin derdi ninem
İşte bitti..
Kapatιn perdeleri
Uyuyan gözler yorulmasιn
Hangi güç alιkoyar ki
Beni bu yolculuklardan
Çevirdim yapraklarιnι
Atlasιn
Uçuşuverdi anιlar..

 

11.03.2003_____-Hüseyin UÇAR

TAN ATIŞIM

Ben gene kafesindeyim
Sevdamι, sevdalarιmι
Arιyorum
Sevdam..
Alaca şafağιm..
Tan atιşι yüreğimin
Karιnca
Kararιnca
Aldιğιm yol
Dinmeyen ağrιlarιm
Dudaklarιma konmasιnι
Beklediğim öpücükler
O içten gülüşler
Yeni ιsιtmaya başladι yüreğimi
Sevdam..
Alaca şafağιm..
Tan atιşιm..
Umarsιz arayιşlara
Başlatma n’olur
Sevdam
Sevdamι arιyorum
Hani nerede
O güneşli buluşmalarιmιz
Kumsaldaki kovalamaca
Dağlarda yarιş
Neden söyle
Denizde denizle
Güneşte güneşle
Kumsalda kumsalla
Kavgalιyιm
Deniz
Güneş
Kumsal
Sen ve ben
Yüregimde boy veren selvi
Taze gelin gibi
Salιnιyor
Sallanιyor
Karşιmda
Nazlι.. nazlι..
Buluşuyor o hüzünlü bakιşlarla
Yanιmdayken bile
Buz dağlarι kadar soğuk
Alpler kadar uzak
Kirpiklerim kadar yakιnsιn
Uçuşuyor
Elimin altιndan
Uçuşuyor
Yarιm yaşanmιş
Anιlar
Ben gene kafesimdeyim
O nefsimi
Arzularιmι
Hapsettiğim odam
Başιmι koyduğum yastιk
Uykularιmι
Süsleyen
Rüyalarιmι renklendiren
Sevdam..
Alaca şafağιm..
Ömrümün ummanlaştιğι durak
Tan atιşιm..
Kardağlarι kadar soğuk
Alp dağlarι kadar yakιnsιn
Kirpiklerim kadar yakιn
Umarsιz arayιşlara
Başlatma beni n’olur

 

22.02.2003____-Hüseyin UÇAR

UZAK ÜLKEYDİ ÖZLEMLER

Yιldιz sağanağι altιnda
Yürüdüm bütün gece
Dilimin
Sancιlι
Yasaklι
Türkülerini söyledim
Asιldι dudaklarιma
Öylece mιrιldandιm
Ne dolunay duyabildi
Ne de yιldιzlar
Nefes
Nefeseydim
Posta güvercinleri
Ulaklanmιştι özlemlere
Dudaklarda
Ve gözlerde
Konuşmadan
Anlaşmanιn hazzι
Kuşatmιştι gökyüzünü
Yasaklι buluşmalar
Dilimin sancιlι
Türküleri
Yιkmaya başladι
Yasaklarι
Çoğalιyorum yιldιzlarca
Tutunuyordum kanatlarιna
Güvercinlerin
Avcιlar vuramιyordu
Kimseler varamιyordu
Farkιna
Gizemli duygularιn
Ay ninni söylüyordu
Yιldιzlara
Hale beşiğini
Sallιyordu evrenin
Bütün beraberlikler
Uykudaydι
Yalnιşlara kurbandι
Doğrular
Kimseler ulaşamιyordu
Menzile
Görüş measafesini
Pusulayla ayarlιyordu
Kaptan
Uzaklarda kalmιştι dağlar
Posta güvercinleri
Görünmüyordu artιk
Umut yolcularιnιn umudu
Güvercinin kanadιndaydι adeta
Okyanusun ortasιnda
Gözler ufuktaydι
İkili söylemlere
Susamιştι diller
Beklentiler üstündeydi
Bulutlarιn
Geceydi karanlιktι
Ay kaybolmuştu ilk akşamdan
Seyrelmişti yιldιzlar
İkili yalnιzlιğa
Benziyordu buluşmalar
O kadar yoğundu ki
Duygular
Biri bitmeden biri başlιyordu
Yanι başιmdan
Güler yüzlü hostesler
Geçiyordu
Birinin elinde tepsi
Dem uzatιyordu
Alamιyordum
Dediklerini
Duyamιyordum
İkiye bölünmüştü
Yolculuğum
Ne yana baksam
Sönmüştü sokak lambalarι
Sιkιşmιştιm bir girdaba
Bağιrιyordum
Kimseler yoktu
Çoğalmιştι yürek ağrιlarιm
Özlemler uzak ülkeydi
Öfkeliydim ayrιlιklara
Saymaya kalksam
Ayrιlιklarι
Sayamazdιm ki
Ömrümün yüz katι kadardι
Ay ninni söylüyordu
Yιldιzlara
Hale beşiğini sallιyordu
Evrenin
Bütün beraberlikler
Uykudaydι

 

12.03.2003____Hüseyin UÇAR

BENİM GÖNLÜM BİR TARLA

benim gönlüm tarla
Benim gönlüm
Ayrιlιklara
Özlemlere gebe
Uzak özlemlere
Kavuşmalara
Kanat çιrpan güvercin
Önümde
Yollar
Dağlar
Bulutlar
Ufuklar
Ve
Hadutlar var
Başkaldιran sevdamla
Düştüm yollara
Engin gönüller eğildi
Beyler diklendi
Bulutlar dağιldι
Ufuklar tuttu nefesin
Dağlar geçit verdi
Ve ben ömür boyu
Yolsuz yollardayιm
Benim gönlüm bir tarla
Nadasa konmamιş
Güzlüklemiş
Yιldan yιla
Gelen ekmiş
Giden sürmüş
Olmamιş tanιştιran
Ben mi onlarιn sahibi
Onlar mι benim
Ne onlar sorur
Ne ben söylerim
Alιş verişimiz
Karşιlιksιz
Ekerler
Biçerler
Yerler
İçerler
Üstümden gelip geçerler
Benim vefalι olan
Vefasιz olan onlar
Çünkü ben anayιm
Mukaddestir
Ana sevgisi
Şartι falan olmaz
Ana sevgisinin
Doğurur
Beler
Beslerim
İşi biten çeker gider
Bazen sessiz sedasιz
Bazen kavgalι
Sesler gelir batιndan
Atlι iner atιndan
Yorgundur gene
Bana yaslanιr
Der bağιşla ana
Aradan az bir zaman geçer
Der seni satacağιm
Tozu dumana katacağιm
Paralιdιr
Artιk gönlü atlιdιr
Beyaz atlι prensi beklemez
İner gözlere hüzün
Perde perde
Gene ben düşerim derde
Ayrιlιk var diye
Gitme kal n’olur.
Önünü görmeden gitme

 

13.03.2003___Hüseyin UÇAR

SIKINTIDAN

Dağlara
Taşlara
Vuruyorum
Kendimi
Önüme gelene
Çatιyorum
Duvarlara
Çalιyorum başιmι sιkιntιdan
Gülüm
Gülyüzlüm
Kuşlarι taşlιyorum
Uçmuyorlar
Türküye başlιyorum
Unutmuşum
Gelmeyin dediklerim
Geliyor
Gelin dedikleri
Gelmiyor
Dünyama dalιyorum
Koymuyorlar
Rehbere yol soruyorum
Bilmiyor
Ağâçlarla konuşuyorum
Dalda çiçekler
Yerde yapraklar
Üzgün
Yüzüme bakmιyorlar
Ufuklara koşuyorum
Bombalar patlιyor
Ortadoğudan geçiyorum
Acιlar

Ölümler katlanmιş

Toplu mezarlara sesleniyorum
Sesim boğuluyor
Bağdat’a
Basra’ya
Yürüyorum
Çocuk ölülerine
Takιlιyor ayağιm
Topuklsrιma çιkιyor kan
Sokaklarda
Ölüleri kovalιyorum
Bir bomba
Düşüyor yanιbaşιma
Bir mahalle yok
Kendimi vuruyorum sιkιntιdan
Gülüm
Gül yüzlüm
Aklιm başιmda mι
Doğrumu gördüklerim
Hayal mi?
Hayalin koluna giriyorum
Vahşeti hüküm kιlanlar
Ben insan onuruyum
Yenile
Yenile
Dirile
Dirile
İrile
İrile
GELİYORUM____

 

21.03.2003____Hüseyin UÇAR

YARIM KALAN ŞİİR

Binlerce konak
Yağmurlarca konut
Yüzlerce yalı
Yιldιzlarca araba
Ormanlarca güzel
Onlarca koy, tepe, belde, mahalle
Şehir
Hepsine açmιş cömertçe
Bağrιnι tabiat ana
Göğsünde
Boğaz
Marmara
Adalar
Dökülürken
Birbiri ardιndan kelimeler
Birbirini tamamlιyor
Gözlerde güzellikler
Ve yazdan kalma bir hava
Büyük çamlιca
Küçük çamlιca
Millet parkι
Valide Bağ koruluğu
Piknik alanlarι
Sahil boylarι
Karιnca gibi insan kaynιyor
Giden,
Gelen,
Bağιran
Alan,
Satan,
İspirtocular,
Korna sesleri,
Duraklar,
İnen,
Binen,
Ağâçlarιn güneşe dönük tarafιna
Uzanmιş yatιyor
Sokak köpekleri
Çıkarıyor Güneşin tadιnι
Ve erkenci ağâçlar
Baharιn müjdecileri
Rengarenk çiçekli dallar
Ne yana baksam
Güzellik yarιşmasιna
Katιlan kιzlara benziyor İstanbul
Yarιşmayι kazanmιş
Güzel
Bir elinde çiçeği
Başιnda tacı
Adı, İstanbul
Bense gönlümün
Ömrümün
Güzelini ararken
Buldum
Onu koluma takιp
Gezmediği yerlerde
Gezdireceğim
Ve birden sarsιlιyor feribot
Kalemim düşüyor elimden
Karιşιyor boğazιn
Soğuk sularιna
Ve böylece yarιm
Kalιyor bir İstanbul
Şiiri daha
Hoşça kal
Emeğin dogurğan şehri
İstanbul..
 
Hüseyin UÇAR

ÖFKE KINDA

Alkιşlayιp şu yakama taktιlar
Ben çalιştιm onlar yiyip baktιlar
İş bitince boğazιmι sιktιlar
Zalim oğlu yüreğime basιyor
Öfke kιnda amma diller susuyor
Yarιm kalan gülücükler hüzünde
Sahte maske sιrιtιyor yüzünde
Arif olan arif durur sözünde
Zalim kιzι yüreğime basιyor
Öfke kιnda amma diller susuyor
 
Göçenler göçtüde..konanlar kondu
Ağustos ayιnda sularιm dondu
Sapladι hançeri yolumuz sondu
Zalim kâfir yüreğime basιyor
Öfke kιnda neden herkes susuyor
Kendine yasadιr ozanιn sözü
Kör olmuş görmüyor cahilin gözü
Kayadan duyarsιz çoğunun özü
Duyarsιzlar yüreğime basιyor
Öfke kιnda neden herkes susuyor
 
13.03.2003___Hüseyin UÇAR

NE ARARSAN MEVCUT

Dünleri unutup, yarına bakmak
Aşka özğü bir güç,yürekte akmak
Ormanı ateşler, kıvılcım çakmak
Canlar alev alev, külün içinde.

Gönül bahçesinde, ölürmü fidan
Bahaneler bulman, havadan sudan
Alem ayda yaşar, kalkın uykudan
Ne ararsan bulun, gülün içinde.

Elbet kolay olmaz, hedefe varmak
Gerektiği zaman, masaya vurmak
İnsana yakışan, daha dik durmak
Ne ararsan mevcut, dilin içinde.

Deprem yıkmaz sade düştüğü yeri
Önlemler alalım, dönmesin geri
Saygınlık görmüyor, şu alın teri
Bağlama iniler, telin içinde.

Hayırlar getire, yeni seneler
Taşa dönüşmeye gene sineler
Ekilmezse ekin, vermez taneler
Yaşam sürüklenir, selin içinde.

Herkesler bilemez, kendi varını
Bazısı göremez, dağın karını
Ömrüm yetse, görse idim yarını
Kalemler tutuşur, elin içinde.

30/12/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

BURALARI DAR EDERLER BİLİRSİN

Bakmak canım sade,  görmek değildir
Gören gözü, kör ederler bilirsin,
Sorun çözmek sade, bilmek değildir
Herkesleri, bir ederler bilirsin.

Anlarsan algıla, karşında deniz
Hiç ikramın yokmu, kurudu geniz
Bu nasıl yaklaşım, bizler kuzeniz
Ay’ı bile, sır ederler bilirsin.

Güneşli bir hava beylerbeyinde
Köprüler fotoraf , çeker beyinde
Ezgiler iniler  dolmuş neyinde
Emek veren, yer edinir bilirsin.

Düşünmek sanadır, yorumsa bana
Bu güzellük, örnek olsun bu ağna
Amaç seni görmek, izin mahana
İnanarak, var olunur bilirsin.

Yapışır oltaya, balıklar salkım
Görünür uzaktan, adalar takım
Bana yol göründü, hoşcakal halkım
Buraları, dar ederler bilirsin.

16/11/2006 İstanbul.Hüseyin Uçar.

GİDELİM

Gücüm yetmez, akar zaman
Hala varken, dizde derman
Kurumadan, içte orman
Müsade, edin gidelim.

Dertlerimiz, defter defter
Çektiğimiz, gayri yeter
Yaban elde, ölmek beter
Müsade, edin gidelim.

Çıkmış yurt’ta, çiğdem, çiçek
Tüneller , köprüler, geçek
Bizi burda, kim bilecek
Müsade, edin gidelim.

Yaralar, derin olmadan
Havalar, serin olmadan
Buralar, yerin olmadan
Müsade, edin gidelim.

Hep döküldü, dişlerimiz
Hiç bitmedi, işlerimiz
Davul oldu, döşlerimiz
Müsade, edin gidelim.

Gidek keşkeler, olmadan
Ömür bitip, yorulmadan
Uçar cana, kurulmadan
Müsade, edin gidelim.

13/12/2006 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

SORANIM YOKTUR

Amazon misali, çağladım durdum
Çarptım kayalara, ağladım durdum
Gubete kendimi, bağladım durdum
Kaldım buralarda, aranım yoktur
Bir kapımı çalan, soranım yoktur.

Yürekte’ki bahçem, bellenir durur
İçimde’ki hasret, demlenir durur
Hayal eder gözler, nemlenir durur
Kaldım gurbet elde, aranım yoktur
Bir kapımı çalan, soranım yoktur.

Diktiğim fidanlar, kurumuş kalmış
Sönmüş umutlarım, bulutlar almış
Bu süslü hayaller, aklımı çalmış
Kaldım gurbet elde, aranım yoktur
Bir kapımı çalan, soranım yoktur.

Düştüm bir girdaba, yollar aradım
Gurbet değilidi, inan muradım
Ağlamaktan başka, neye yaradım
Kaldım buralarda, aranım yoktur
Bir kapımı çalan, soranım yoktur.

20/12/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

VURMAN BENİ CAN EVİMDEN

Dura dura yürümedim
Bir çöplükte çürümedim
Kar değilim erimedim
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

Bir heycanla, girdim yurda
Anlatyayım, dostum sorda
Beden orda, ruhum burda
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

Tepe yellik, dere dulda
Varım yogum, şu bavulda
Buluşalım İstanbulda
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

Birleştirdim, kıtaları
Af edemem, hataları
Gezemedim, adaları
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

Erteledim, kararlarım
Dokunmalı, yararlarım
Bağışlan beni, canlarım
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

Değişimler baki, durmaz
Oluşur, kimseye sormaz
Dostlar size, doyun olmaz
Sorun beni, yüreğimden,
Vurman beni, can evimden.

28/12/2006 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

TELLER AĞLADI

Duymaz artık, sağır olmuş dokular
Çekilmiş bedenden, uçmuş korkular
Alanda bulanda, kaldı takılar
Yemedin içmedin, kime yaradı,
Gizli zulaların,  eller aradı.

Siperken canlara, gögüs kafesin
Öfkesi sanaymış, gördük herkesin
Üşüştüler çıkar çıkmaz nefesin
Hemen başucunda, kavga başladı
Bacı kardeş, birbirini haşladı.

Sinyale dönüştü, gökte dalgalar
Senelerce sürüp gitti kavgalar
Hiç kimseden fayda yokmuş ağalar
Sitemin üstüne, sitem aşladı
Sevmeyenler, mekanında kışladı.

Çıkarcı çıkarın, kaşıya dursun
Bahcivan ağacı, aşıya dursun
Bulutlar yağmuru,taşıya dursun
Ozanın göksünde, teller ağladı
Karaları sade, seven bağladı.

27/12/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

YENİ YIL KARŞILAMASI VE BAYRAMLAŞMA

Seni  zavallı ihtiyar
Çoluk çocuk demez kıyar
Ne sıkılır, hicap duyar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından Umutlu’musun.

Kurban olduk kuruntuna
Bitip tükenmez fırtına
Yönünü yitirmiş Turna
Söyle şimdi mutlu’musum,
Yarından Umutlu’musun.

Boynu buruk, çoluk çocuk
Gözlerde yaş boncuk boncuk
Devam et yolların açık
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Düşünceler paslı paslı
Nedir bu kavganın aslı
Bayram ettik yaslı yaslı
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından Umutlu’musun,

Bulanıksan durul yeter
Her yanından duman tüter
Yardımcılar senden beter
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Aile’ye döner silahın
Saymakla bitmez günahın
Ne vicdan var, ne Allahın
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlumusun.

Kırdın döktün, koydun cebe
Hepimizi gördün bebe
Kurban gönderdin celebe
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Ne zaman takınsak kanat
Başlar bir anlamsız inat
Arzun neyse açık anlat
Söyle şimdi, mutlu’musun
Yarından umutlu’musun. 

Ey analar, ey nineler
Ozan yaralı döneler
Taşa dönüştü sineler
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Sevincimize korkuluk
Görmedik sende duruluk
Bumu, atalık ululuk
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlumusun.

Hedeflerin geri geri
Ağırlarsın, misafiri
Nasılsın, kavğanın piri
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Dersler çıkarsan hatandan
Sanki sürgünüz vatandan
Böyle’mi gördün atandan
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Kahrını çekeriz hamın
Bizleri üzerken gamın
Her yana yayılır namın
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.  

Yürekler sevgi çağlarken
Çıkıp yolunu bağlarken
Torunlar saf saf ağlarken
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Uçuk duvarlar örmedin
İyi yanımız görmedin
Kimseye değer vermedin
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.          

Bacı kardeş.oğlan kızlar
Gelmez’mi  gönüle yazlar
Buruk yürek her dem sızlar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Belirsiz elbet yarınlar
Her gün çoğalır sorunlar
Boğazlanırken torunlar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Övünerek karı döven
Yakıp yıkmaz, onu seven
Kalmadı ortada güven
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Ne ektin’ki, ne beklersin
Tek tek herkesi keflersin
İktidarın yenilersin
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Bakışlar vurulmuş kanar
Ateş düşmüş yürek yanar
Çoluk çocuk malı sanar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu,musun.

Daha varmadan harmana
Kattılar tozu dumana
Yazık harcanan zamana
Söyle şimdi mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Soru doluyken kafalar
Sonuçsuz kaldı çabalar
Yazık çiynendi sofralar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlumusun.

Keder dolu geçti yıllar
Gurbete dönüştü yollar
Budandı çiçekli dallar
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Çocukların meta gören
Konakları ettin ören
Götür burdan beni tren
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlumusun.

Hani bayramlar barıştı
Tanrılara yakarıştı
Birden ortalık karıştı
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Donup kaldı temeniler
Cehalet bizi ninniler
Birden eskidi yeniler
Söyle şimdi mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Hiç acımaz canlar yakar
Karanlık dahlizde akar
Yapar çatar üste çıkar
Söyle şimdi, mutlu’musun
Yarından umutlu’musun.

Düzenin korku üstüne
İnsan kıyar’mı dostuna
Kahraman yazak büstüne
Söyle şimdi mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Bu konu bitmeli bence
Nasıl görünürüz sence
Hakaret edilmez gence
Söyle şimdi, mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.

Hüseyin bağla sözünü
Unutma insan özünü
Gördün cahilin yüzünü
Söyle, söyle mutlu’musun,
Yarından umutlu’musun.  
 
 31/12/2006  Hundinge.
               Hüseyin Uçar.

BULANA KADAR

Evi tutmuş amma, yolu bilmiyor
Solcu gibi yaşar, solu bilmiyor
Muhabbet ehlidir, dolu bilmiyor
Körleştik adresi, bulana kadar.

Yıldan yıla artar, benim kederim
Yol bilmeze eş olmuştur kaderim
Köşe bucak dolandırdın, rehberim
Sertleştik adresi, bulana kadar.

Sağ dedi, sol dedi, dolandık durduk
Sinirler bam teli, saatmi kurduk
Şura bura derken, ters yola girdik
Tersleşdik adresi, bulana kadar.

Geldik birisiyle, kafa kafaya
Kördür diye levha, assak yakaya
Kazasız belasız, çöksek sofaya
Direştik adresi, bulana kadar.

Bulvarlar tükendi, ara sokaklar
Peşpeşe ulandı, kanallar, arklar
Ne güzel, yemyeşil, görünür parklar
Dertleştik adresi,  bulana kadar,  

Cezalı değilmi, bu Mevlüt Köken
Durduk ev önünde, bulamak derken
İncitmez kimseyi, yumuşak diken
Birleştik adresi bulana kadar.

 28/9/2006 Hüseyin Uçar.   

MAHMUT PAŞADA

Kollar
Omuzlar dolu
Canlı  
Canlı tezgahlar
Dolaşıyor
Mahmut paşada
Bağırarak
Dolu dolu sokaklar
Öbek öbek
Yığın yığın
Anında açılıp
Anında toplanan
Pazarlar
Vitrinlerde
Kaldırımlarda
Mahmut paşada
Urbalar
Elden ele dolaşan
Kabonlar
Çamaşırlar
Atmış sandalyasın
Dükkanın önüne
Gramafon Ömer
De hadi gel
Gel,  gel
Malın iyisi ucuzu
Burada enişte
Hele gel otur
Çek sandalyayı oğlum
Alman mühüm değil babam
İki lafın
Belini kıralım otur
Sende gel amcam
Sana kaça yarar
Sende gel dedem
Sende gel teyzem
Gel
Gel
Gel
Gel…
Sevindirelim ablam
Sende gel…

4/11/2006 İstanbul. Hüseyin Uçar

İZLEM

Gel otur yanıma
Yaslan göksüme
Yürüyelim
Hiç konuşmadan
Çözelim gizemini gecenin
O bizi izlesin.

19/12/2006 KBN.
    Hüseyin Uçar.

BERİ GEL

Gülüşüne, sözlerine kandığım
Muhabbet’le, saygı ile andığım
Sen açtın sevdaya, gönül sandığım
Gülüşlerin, içten ise, beri gel.

Göz yaşların, altın olsun ağlama
Dilde türkü, kucağımda bağlama
Aşk değilse, hiç kendini zorlama
Öpüşlerin,içten ise, beri gel.

Seviyorsan, çul olurum altına
Çıkarırım, seni arşın katına
Güller takam, gerdanına, saçına
Alkışların, içten ise, beri gel.

Yeni değdim dersin, yirmi yaşına
Gelinlik poşusu, takam başına
Samimi değilsen, üzme boşuna
Bakışların, içten ise, beri gel.

Kimselere diyemedim, adını
Yurt tutalım, şu dağların ardını
Bunca yılın, çıkaralım tadını
Alkışların, içten ise, beri gel.

Aşık defterine, adım yazdırdın
Sönük duygularım, bana sezdirdin
Mecnun ettin, ardırsına gezdirdin
Nakışların, içten ise, beri gel.

11/12/2006 Hüseyin Uçar.

HATTİN BİLMEK BİR ERDEMDİR

Geçmişin,  önünde eğil
Kanlı tarih,  şaka değil
Bu sözcükler, aşk’a dahil
Hatdin bilmek, bir erdem’dir.

Eniş olmaz, yokuş birden
Tarihe bak,  sıyrıl kirden
Madımakta, yanan pirden
Sevilenmek, bir erdem’dir.

Hala şeriat donlular
Kelle vermiş bunca ulular
Nerden baksan kin dolular
Yenilenmek, bir erdem’dir.

Kiliseler, sinegoklar
Her zaman havayı koklar
Cemevi deyince yoklar
Silkelenmek, bir erdem’dir.

Muhtar senin, haberin yok
Evetlerin göksüne ok
Yalanlara karnımız tok
İlğilenmek, bir erdem’dir.

Bunca yıllık tarihe bak
Başımızda patlar kabak
Ölsen bile, olma korkak
Direnilmek,  bir erdem’dir.

Sözlerinde samimi’mi
İbadet yerin cami’mi
Yasak etmişler cemi’mi
Bilğilenmek, bir erdem’dir.

Bu sözleri, Uçar söyler
Göçer olmuş, nice köyler
Kendinize gelin beyler
Serğilenmek, bir erdem’dir.

 10/!8/2006. Hüseyin Uçar.      

SEFA KALIN GİDİYORUM

(Sadık Günalın  ardından)

Hep yaşadım, deli dolu
Bu kadarmış ömrün yolu
Çağırıyor Anadolu
Sefa kalın,  gidiyorum.

Sanmayın’ki aynı durdum
Hançeri kendime vurdum
Yarınlara çok şey koydum
Sefa kalın,  gidiyorum.

Bir taş oturdu, şurama
Hançerledi,  her aşama
Bir yaşamdan bir yaşama
Sefa kalın,  gidiyorum.

Uçak olur, teli Turnam
Acım sarır toprak anam
Kucak açmış, bekler Dina’m
Ona doğru,  gidiyorum.

İçinde doğmuşum korun
Günden güne, arttı sorun
Sonuna gelmişim yolun
Sefa kalın,  gidiyorum.

Çıkamadım bir gün düze
Herkes basar aynı ize
Ölüm erken geldi bize
Sefa kalın,  gidiyorum.

Ömrümüzü verdik çarka
Kimse çıkmadı’ki arka
Güldürmedin, Danimarka
Kahr’olasın,  gidiyorum.

Duymayana edin selam
Bitti bizde artık kelam
Kuşsarayda verin sel’am
Sefa kalın gidiyorum.

Geçmişlerim sıra sıra
O kadar sık, yok’ki ara
Bu diyardan, o diyara
Sefa kalın  gidiyorum.


16/12/2006/ odense/ Hüseyin Uçar.

BU GÜN DOGUM GÜNÜN HÜLYA

Doğumunun otuzikinci yılı
Bu gün seninle
Anadolu kavağındayım
Balıkçı iskelesi
Ve yanyana üç balıkçı lokantası
Oturduğum masanın ayaklarını dövüyor dalgalar
Masamda hamsi tava
Küçük yeni rakı, çoban salatası
Önüm bütün güzelliğiyle
Boğaz
Marmara
Rumeli hisarı
Ve akşam güneşi
Gerimde on onbeş
Hanelik yerleşin
Vermiş sırtını yemyeşil ormana
Boğazı seyrediyor
Marmarayla dans ediyor
Ve  yanı başımda sen
Oturduk dertleşiyoruz
Sen benim onur bahçem
İlk çocuğum
Kara, kuru, asi
Zeytin gözlü koca bebeğimsin
Kaldır başını dik dur
Eğilme önünde yaşamın
Hani biz hep değişecektik
Ufukları katacaktık önümüze
Baba kız değilde
İki dost, iki arkadaş olacaktık
Her bahar yüreğimiz
Coşkuyla dolacaktı
Ağzımızdan çıkan her cümle
Şiir tadında olacaktı
Türkülerimiz dolaşacaktı dilden dile
Yaşadığımız her ülke
Çaldığımız her kapı
Destursuz açılacaktı
Göçerlik hissi taşımıyacaktık
Dünü unutup yarına akacaktık

Yıllar yaslanacaktı birbirine
Çevremizle
Hayatla barışık olmayı öğrenecektik
Hani seni sevdiğinle elele görecektim
Tutacaktım o minnacık ellerinden torunlarımın
Bazı doğum günlerinde çoğalacaktı ailemiz
Onlarla kuzeyde küçük bir köy kuracaktık
Hani o delişmen duygularımızı
Sürecektik kırlara
Kuzularla koşuşacaktı
Hani bize kar delen
Çiğdem
Menekşe
Kır çiçekleri toplayacaklardı
Onları büyütme telaşı içinde görecektim
Onlarla birlikte kesecektik pastayı
Böyle hüzünlü olmıyacaktı şarkılarımız
Ben bu gün İstanbulda seninle dolaşıyorum
Doğum günün kutlu olsun
Bilk seni yüreğimin
En güzel yerinde taşıyorum.

13/11/2006 Kadıköy/ İstanbul.
Hüseyin Uçar.

TARİH AKLAMAZ

Deli poyraz gibi, estirdin beni
Anama, atama küstürdün beni
Kara düzenlere astırdın beni
Ben aklasam seni, tarih aklamaz
Güneşe sığınsan, güneş saklamaz.

Altı mayıs ilmek, geçti boyuna
Bakanda olurduk, gitsek suyuna
Soyun benzer, hızır baba soyuna
Ben aklasan seni, tarih aklamaz
Güneşe yaslansan, güneş saklamaz.

Oyuncaksın, irticanın elinde
Cumhuriyet sade, sözcük dilinde
Yatamazsın, korumasız evinde
Ben aklasdam seni, tarih aklamaz
Güneşe sığınsan, güneş saklamaz.

İleri dedikçe döndün geriye
Görevler yükledin, cine periye
Suyun kaynayada, yağın eriye
Ben aklasam seni, tarih aklamaz
Güneşe sığınsan, güneş saklamaz.

25/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

HER ZAMAN HAZIR

Ayrılığa eyerlenmiş at gibi
Sırtımda kolanım, her zaman hazır
Ağızlarda, bir tadımlık tat gibi
Kapımı çalanım, her zaman hazır.

 

Akılsızı adam etmez okullar
Herkese açıktır, yürürse yollar
Arzulu açılmaz, sevmeyen kollar
Cebimde yalanım, her zaman hazır.

 

Anlatırım koşulları durumu
Kimselere soramadım sorumu
Size bırakırım, dostlar yorumu
İkinci planım, her zaman hazır.

 

Gögelere sığınırım yazları
Hep tükettim, çoğaltmadım azları
Bir başkadır, şu köyümün kızları
Muhabbet ilanım, her zaman hazır.

 

28/7/2006 Didim.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GÖZLERİNDE ÇIKTIM YOLCULUĞA

Gözlerinde çıktım yolculuğa
Birlikte ayrıldık iskeleden
Birlikte aştık okyanuslsrı
Birlikte ağladık
Birlikte güldük
Gözlerin sanki
Beni kendine çeken tuzak
Karanlık dünyama güneş
Susuzluğuma su
Gözlerin kalbimin  derinliklerinde
Yükselen yıldızlar
Gözlerin aşk
Gözlerin muhabbet
Gözlerin ateş
Bakarken ısıtan
Ağlarken susturan
Gülürken güller açan
Peşinden koştuğum hasret
Senle girdiğim her şehir
Büyüdü
Güzelleşti
Parkları cıvıl cıvıl
Seninle bir başkalaştı
Oyun yeri çocukların
Rıhtımları
Sahilleri
Buluşmalarımızın muştusu
Uğrak yeri anılarımızın
O güneşli gözlerinden
Kopmak değildir ayrılık
Ağaçların gökyüzüne uzanışı
Pınarların sessiz sessiz akışı
İşledim gözlerine
Bütün resimlerimi
Realist tablolarımı
Benim için ayrılık
Geminin gözlerinden kalkışı.

 

15/9/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

 

ONLAR GÖNLÜMÜN SOFRASINDALAR

Köyüm
Kentim
Bucağım
Bağım
Bahçem
Ocağım
Şimdi uzaklarda kaldı
Şimdi hayal hayal
O kale
Pınara inen kızlar
Kırlarında çiçektim
Teraziydim
Ölçektim
Hanelerde huzur
Yaşayan bir gerçektim
Şimdi tütmez ocağım
Anamın kucağında
Hala sıcak kundağım
Yokluk kopardı
Düştük gurbete
Şimdi orda otağım
Yalana tokum
Doğruya açım
Sevğiye muhtacım
Yöremin mevkileri
Hala ezberimdeler
Her tarafı tarih kokar
Yaşanmış yaşamlar var
Atlar hala tavlasında
Hayal değil bütün bunlar
Ağıtlar var
Sevdalar var
Anadolu havasında
Dedem
Ninem
Ağlasada dik dururlar
Bağdaş kurmuş oturmuş
Göksümün ortasında
Onlar gönlümün sofrasındalar.

 

25/9/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

BULANIKSA DÜŞLER

Adımlarım yorgun
Yollar kendine yabancı
Sancılı bakışlar
Sözcükler yapmacık
Duygular yalancı
Kalbim kanıyor
Nereye el atsam
Ellerim yanıyor
Etmeyin dağlar
Yapmayın dağlar
Gelmeyin üstüme üstüme
Şafakla doğmalıyım
Gafleti kovmalıyım
Sulamalıyım
Susuzluğumu
Düşler düşmeli yola
Umut umuda ulanmalı
Varılacaksa bir yerlere
Sorular sorulmalı
Cevabı bulunmalı
Ata dizğin
Zalime kelepçe
Vurulmalı
Bulanıksa düşler
Durulmalı
Varsa ortada bir suçlu
Mahkeme kurulmalı
Sonuca varılmalı.

 

22/9/2006 Hundinge.
            Hüseyin Uçar.

 

 

 

GÖKSÜMDE

 

Hayal, meyal şimdi, yurdumla yuvam
Bir gariplik çöktü, bozuldu havam
Havalandı gönül, burda duramam
Nazlı yari, görür oldum, düşümde
Lokmalar dizilmiş, inmez göksümde.

 

Hazılayıp beni, yollara vurun
Bu bitmez özlemi, kalbime sorun
Sen gözle sevdiğim, gelirim oğrun
Nazlı yari, görür oldum, düşümde
Lokmalar dizilmiş, inmez göksümde.

 

Yol alırım, gece gündüz, durmadan
Ecel gelip, birimizi almadan
Kara toprak, üstümüze dolmadan
Nazlı yari, görüyorum, düşümde
Lokmalar dizilmiş, inmez göksümde.

 

Bir kez kavuşayım, daha ayrılmam
Ne söylese, sözlerine darılmam
Köle gibi, süründürse yorulmam
Nazlı yari, görüyorum, düşümde
Lokmalar dizilmiş, inmez göksümde.

 

18/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

SİL DOSTUM

Kim döderir, dön bak, yaşam çarkını
Akan sular bile, bulur arkını
Eğer insan’isen, göster farkını
Üretmeden, tüketilmez bil dostum
Tembelliği, bilincinden sil dostum.

 

İşine gücüne, dört elle sarıl
Toprakla güreş, çamurla karıl
Çekemem sözümü istersen darıl
Üretmeden, tüketilmez bil dostum
Tembelliği, belleğinden sil dostum.

 

Övğü beklen benden, neyini övem
Elim kalkmaz, bari laf ile dövem
Haket yaşamayı, can gibi sevem
Üretmeden, tüketilmez bil dostum
Tembelliği, defterinden sil dostum.

 

Üzüm vermez’ise kesilir asma
Yol gösterdim, sade cehalet kusma
Kendine gelmeden, kapıma basma
Üretmeden, tüketilmez bil dostum
Tembelliği yaşamından sil dostum.

 

20/10/ 2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞEHİT BABASIYIM

Yeter gayri, insafın yok anladım
Sabrettikçe kırdın, kolum kanadım
Dostum diye seni boşa aradım
Ben incindim, incitmeyin gülümü,
Bundan geri, gözüm görmez ölümü.
 
Kenetlenin, birbiriniz atmayın
Ölümünen, ayrılğı tatmayın
Katilleri bu sürüye katmayın
Ben incindim, incitmeyin gülümü,
Bundan geri, gözüm görmez ölümü.

 

Uzakta arama, evinde düşman
Ne yüzü utanır, ne olur pişman 
Suskun öfke, kından fırlarsa şaşman
Ben incindim, incitmeyin gülümü,
Bundan geri, gözüm görmez ölümü.

 

Şehit babasıyım, şehit oğluyum
Bu toprağa, binler verdim doluyum
Cennet benim, ben cennetin yoluyum
Ben incindim, incitmeyin gülümü,
Bundan geri, gözüm görmez ölümü.

 

19/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

KALDIR KOLLAR OYNASIN

Kapımı çalan kim
Ben kimi bekliyorum
Kim ne göndermiş
Kuşların kanadında
Gözlerin neden ışıl ışıl
Hayalmi yoksa bu yolculuk
Kimse uyarmasın beni
Dur sende girme içeri
Çekmesin fotorafını aynalar
Sıkıntılar boşalmadı
Duygularım hoşalmadı
Şafak atmadı us’da
Hala yanıyor sokak lambaları
Saçlarımızı dağıtıyor
Seher yeli
İskelede görünüyor balıkçılar
Bulutlu gündüz
Yıldızlı gece
Günmü sayalım
Yıldız’mı
Ne zaman geldik biz bu restoranta
Gene o esmer bayan
Servis yapıyor
Sanki yürümüyor
Sekiyor güzel keklik gibi
Kendi dilinden
Daha güzel
Vücut dili
Her adımı farklı
Sanki senfoni orkestrası dinliyorum
Sezdenişi
Gülüşü başka
Sanki gülistanda
Kol kola geziyorum
Kapımı çalma yabancı
Düşlerim yerinde dursun
Öyle alıngan bakma
Kalk dolaş masaları
Bir duble Rakı  daha doldur

Korkma
Sarhoş olurum diye

Ben zaten sarhoşum
Senin sarhoşunum

 

Hadi durma yürüyelim
Kalkmadan ada vapuru
Ona yetişelim
Savur saçlarını geriye
O güzel gözler
Açığa çıksın
De hadi birlikte yakalım feneri
Birlikte söndürelim
Bu çalan telefon kimin
Bu insan seli
Bu taşıtlar
Yarış atı gibi soluyor
İskelede vapurlar
O küçük sandaldan’mı geliyor
Kulaklarıma dolan bu ses

 

Kaldır kollar oynasın
Koy cezveler kaynasın
Kız seni seven oğlan
Geçliğine doymasın.

 

Kim söylüyor
Bu güzel türküyü
Yoksa ben’mi söylüyorum
Noluyor bana bu gün
Nerdeyim
Kiminleyim
Kapımı çalan sen’misin
Sahi sen kimsin
Adın ne
Nerelisin
Benden ne istiyorsun
Bir daha kapımı çalma
İstersen şu kara bataklara sor
Kapalı kapım…

 

11/10/2006 Karlslunde.
              Hüseyin Uçar.

 

 

İSTANBUL

Seni sana anlatsam
Düşler diyarı
Aşkların en güzeli
Muhabbetin en içlisi
Sevdamın yemini
Gelinimin duvağı
İkili yalnızlığım
Gurbet acım
Senden her ayrılışımda
Sanki gözlerimi kaybediyorum
Senle buluşmamız
Hüzünlü
Sancılı
Kısacık
Emeğin şehri istanbul
Gececi kahvelerini dolaştım
Garlarında sabahladım
Limanlarında kız tavladım
Yolculuklarım oldu
Adalar arası
Boğaz
Gökyüzü
Işıl ışıl geceleyin
Sen ülkemin basını
Sen ülkemin ekini
Sen avrupada
Anadolumun vekilisin
Özlemlerim sanki yanar dağ İstanbul
Kırlarında koşamıyorum
Kırların yok
Dağlarına bakamıyorum
Dagların yağmalanmış
Adları değişmiş ovaların
Şimdi mahalle
Koskoca semtler
Bir avuç toprağın boş değil
Gecekondular serpiştirilmiş
Yoksullukların
Zenginliklerin şehri
Taşı toprağı altın İstanbul

 

Açlık
İşsizlik
Vurgun
Yol kesmeler

Sorunların katlanarak çoğalıyor

Bunlardan çok
Bunları besleyen koşullar
Korkutuyor beni İstanbul
Bu kadar soruna
Dağınıklıga ramen
Senden
İnsanlardan umutluyum
Bak boğaz bütün güzelliğyle
Asyanın
Avrupanın
Boynunda
Eşsiz bir gerdanlık
Katılsam sularına
Balık olsam
Takılsam sevdiğimin ağına
Ellerine dokunsam
Suyum kaynar
Buharlaşır değerim gözlerine
Azıcık kendimi bulurum İstanbul
Bir türkü söylesem kadıköyde
Üsküdarda dinlenir
Doğurganlıgın simgesi İstanbul
Kucağında her gün
Binlerce çocuk dillenir.

 

 

3/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

CANAN CANA NASIL KIYAR

Şaka değil benim sözüm
Dostuna sadıktır özüm
Anla beni iki gözüm
Canan cana nasıl kıyar
Verdiği ikrardan cayar.

 

Gönülleri incitmeyin
Kararlarda gecikmeyin
Çağrılmazsanız gitmeyin
Zaman gelir kulak duyar
Verdiği ikrardan cayar.

 

Herkes kendi yolun seçer
Eken mahsülünü biçer
Ömür kısa gelir geçer
Herkes olmaz aynı ayar
Verdiği ikrardan cayar.

 

Birikirsin aka aka
Kör olursun baka baka
Ne ilği var ne alaka
Enayi yerine koyar
Verdiği ikrardan cayar.

 

Fazla söze yoktur lüzum
Kimseyi incitme kuzum
Ne tadım var, nede tuzum
Hiç utanmaz, gözün boyar
Verdiği ikrardan cayar.

 

30/9/2006 Karlslunde.
             Hüseyin Uçar.

 

 

NEYE BENZEMEDİK; NEYİ DUYMADIK

Ne diye yaşarım ben bu dünyada
Gece gündüz hançerliyor, yar beni.
İki yabancıyız, aynı çatıda
Helal olsun, kötekliyor yar beni.

 

Acısın, tatlısın çektik sineye
Sorunları erteledik seneye
Huzur dolsun, diye bir kez haneye
Ordan ora, göçerliyor yar beni.

 

Neye benzemedik, neyi duymadık
Hakarete kavgalara, doymadık
Oysadır’ki karıncaya, kıymadık
Elde orak, biçerliyor yar beni.

 

Temel çökmüş, çatı yıkık, damlıyor
Yağan yağmur, her yağışta zamlıyor
Olanları inan, aklım almıyor
Samanmıyım, öbekliyor yar beni.

 

11/10/2006 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

CAN ALMAK NİYE

Derdin neydi söyle, Ey güzel gelin
Söylermisin gelin, Tanr’olmak niye?
Paramparça olmuş, bütün bedenin
Söylermisin gelin, can almak niye?

Bu kadarmı bıktın, söyle hayattan
Sen hala gelinsin inmedin attan
Hani can alırdı, sade yaratan
Söylermisin gelin,Tanr’olmak niye?

Göçmenlik yaşamı, koşullar ağır
Tren siren yapar, kulaklar sağır
Sesin çıkmaz artık, yüz yıllar bağır
Söylermisin gelin, Tanr’olmak niye?.

Ödder dedikleri, koca bir alan
Arar sanma seni geriye kalan
Olan sana oldu, gerisi yalan
Söylermisin gelin, canalmak niye?

Terki diyar ettin, canlar perişan
Yağmur gibi yağıp, yel gibi aşan
Azrail’mi senle, rayda dolaşan
Söylermisin gelin Tanr’olmak niye?

Ne su kaynar, nede kefen biçilmiş
Böyle acımasız, serden geçilmiş
Hayat buharlaşmış, kanlar çekilmiş
Söylermisin gelin, Tanr’olmak niye?

Nasıl kıydın gelin, ogenç yaşına
Zehir kattın. Ekmeğine aşına
Neler yazılacak, mezar taşına
Söylermisin gelin, can almak niye?

Uzatma sözünü, Taşatan Bağla
Bazan coşkun, bazan hüzünlü çağla
Gidenler gelmiyor, bir ömür ağla
Söylermisin gelin,Tanr’olmak niye?

6/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

O SENDEN ZALİM

‘’  Ali Renkli’nin peşinden, (Kubuş Ali)’’

Neler çektim Felek, senin elinden
Hep korktuk, çekindik esen yelinden
İntizar alırsın, kızdan, gelinden
Görmezmisin Felek, göçüyor Ali’m,
Bu nasıl kadermiş, o senden zalim.

Önce oğlun aldın, sonra babasın
Kurtarmaya, yetmemiştir çabasın
Saklayın sandığa, damat urbasın
Görmezmisin Felek, Gidiyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

Buluşurduk bazan, Mecitözünde
Yalan, yanlış bulunmazdı sözünde
Tiki vardı kaşı ile gözünde
Görmezmisin Felek, göçüyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

Kurtmusun dadandın, bizim sürüye
Öksüz evlat bırakırsın geriye
Kıyasın’ki senin, namın yürüye
Görmezmisin Felek, gidiyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

Genç ömürler hamur gibi yugurdun
Yüreklerde ateş yakıp kavurdun
Her birimiz bir tarafa savurdun
Görmezmisin Felek,Göçüyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

Dergilerde baş sağlıgı ilanı
Ben unutmam, dostlarımı alanı
Her olayda başka başka yalanı
Görmezmisin Felek, gidiyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

Didimde konuştuk, son ayak üstü
Anlaşılan Felek o sana küstü
Ağıt yakmak, Uçar sanamı düştü
Görmezmisin Felek, gidiyor Ali’m,
Bu nasıl kaderdir, o senden zalim.

28/8/2006 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

NE İSTEDİN BENDEN FELEK

 ‘’  Hüseyin Renkli’nin ardından’’

Cebe diploma koymadan
Bir yar sözcüğü duymadan
Daha yaşama doymadan
Ne istedin, benden Felek.

Selam söyleyin anama
Melhem bulunmaz yarama
Beni okulda arana
Ne istedin, benden Felek.

Anam göz yaşı dökmesin
Boşa ömrünü sökmesin
Kapılarda beklemesin
Ne istedin, benden Felek.

Henüz giderken işime
Babam düşmesin peşime
Ömrüm kalsın kardeşime
Ne istedin, benden Felek.

Çalsan başın taştan taşa
Zalim bakmıyor’ki yaşa
Selam söyleyin kardaşa
Ne istedin, benden Felek.

Niye verdin, niye aldın
Gayet acmasız, daldın
Gene sen sınıfta kaldın
Ne istedin, benden Felek.

Bir darbe indi kalbime
Şikayet edeyim kime
Yaşam bitti, tek kelime
Ne istedin, benden Felek.

Taşatan sus,  dilin yanar
Her satırda yürek kanar
Hiç unutmaz, anam anar
Ne istedin, benden Felek.

20/8/2006 Karlslunde.
             Hüseyin Uçar.

DOKUMAK GEREK

Dağların ardını, görmeden önce
Dağların kendini, tanımak gerek
Bazan ödev olur , bazan eğlence
Olayın özünü, okumak gerek.

Atma adımını, görmeden önün
Yıllara dönüşür, her geçen günün
Ecel alır ise, bayram düğünün
Önce etrafına, bakınmak gerek.

Hayali dünyada, dolaşın durun
Bütün soruların, boşluğa sorun
Alay eder senle, kızınla, oğlun
Yaşamı halıca, dokumak gerek.

Eken, biçen amma, harmanın olmaz
Bükersin boynunu, amanın olmaz
Bir selam salmaya, zamanın olmaz
Yazı yazanlardan, sakınmak gerek.

Düşün, düşle, oku, okulsa hayat
Yediğin, içtiğin, olmadan bayat
Doğru bildiklerin, korkmadan dayat
Kararlıca tavır, takınmak gerek.

18/9/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.  

NE OKUYAN VARDI, NE YAZAN VARDI

Saygılar duymadık hiç bir karara
Yolları tıkadık, ışık arara
Ne hikmetse bizler geldik nazara
Ne nazarcı vardı, ne nazar vardı.

Bir gece vaktiydi geçtik bafayı
Bafa kenarında, çektik kafayı
Alan olsa, pazarlardım sefayı
Ne pazarcı vardı, ne Pazar vardı.

Kalçayı döverken o güzel saçlar
Yolumuz tıkadı sıra araçlar
Hızara verildi, yeşil ağaçlar
Ne hızarcı vardı, ne hızar vardı.

Rüyamı gerçekmi, gözlerin ovar
Çok geçmeden gündüz, geceyi kovar
Zamanı gelenler, sırasın savar
Ne mezarcı vardı, ne mezar vardı.

Terki diyar etti, canlar, ahbaplar
Birbirin tutmuyor, bakın hesaplar
Süs içinmi konmuş, rafa kitaplar
Ne okuyan vardı, ne yazan vardı.

2/9/2006 karlslunde.Hüseyin Uçar.       

MASALDA OLSA

Çalırken kapımızı anılar
Girirken güneş penceremizden
Önümüzde eğilirken ufuklar
Dönerken etrafımızda dünya
Kaybolurken gölgeler
Arınsın acılardan  Ormanlar
Saçlarımızı okşarken rüzğar
Dünyamızı terk edsin töreler
Mutlu
Umutlu
Övküler yazalım
Sinema’ya
Tiyatro’ya
Uyarlansın
Huzur veren sesler dolaşsın sokaklarımızda
Barış tadında
Meyveler dikelim bahçemize
Ağıt içermeyen
Türküler yankılansın dağlarımızdan
Ağaçlar gibi birbirini selamlasın insanlar
Yaratıcı gücümüz çıksın meydana
Arının kanatlarında sürsün yolculugumuz
Korkusuz düşelim yollara
Masalda olsa
Bütün bunları  yaşayalım.

24/9/2006 Hüseyin Uçar.

SORU SORMAYI UNUTMA

Tarihi geri döndürebilirmisin
Yaralıyı güldürebilirmisin
Ölüyü öldürebilirmisin
Güneşi silebilirmisin
Bir başkası yerine
Yaşayabilirmisin
Çagırsam gelirmisin

Halay başı olda gel
Bulutlara dalda gel
Yıldızları alda gel
Sevğinin kapısını
Bir kez olsun çalda gel.

Her şeye evet deme
Yanlışa davet deme
Hayır demeyi
Okumayı
Yazmayı öğren
Öğren dostluk kurmayı
Soru sormayı unutma
Umutların kurutma

Halay başı olda gel
Bulutlara dalda gel
Yıldızları alda gel
Sevğinin kapısını
Bir kez olsun çalda gel.

24/9/2006 Hüseyin Uçar.  

TUTAMADIM

Saymadıgım, ad kalmadı
Çıkmadıgım, kat kalmadı
Hiç bir şeyde tat kalmadı
Gölgemiydin, tutamadım.

Tek olmadım çogul oldum
Her kuşağa oğul oldum
Omuzlarda davul oldum
Gölgemiydin, tutamadım.

Uzaklara, yolladılar
Alladılar, pulladılar
Eksiğimi kolladılar
Gölgemiydin, tutamadım.

Taşatana taş olurum
Göz üstünde kaş olurum
Anlayana baş olurum
Gölgemiydin, tutamadım.

23/7/2006 Didim.Hüseyin Uçar.

BEN ORDA YOKTUM

Acımadı, Felek, düştüm yollara
Yollar kovaladı, ben orda yoktum,
Kırcı oldum yagdım, yeşil dallara
Dallar çiçeklendi, ben orda yoktum.

Batısı farklıdır neden dogunun
Varları ettiler beni yogunun
Sırtlarının yükü oldum çogunun
Sofralar kuruldu, ben orda yoktum.

Yanyana dizilmiş, çoktur masalar
Kilide vurulmuş dolu kasalar
Uçuruma söz etmiyor yasalar
Yoklar sıralandı, ben orda yoktum.

Damarda akıyor hayatın suyu
İnsan bir okuldur, işlenir kuyu
Zorlarsan değişir en güzel huyu
Yürek yaralandı, ben orda yoktum.

 27/7/2006 Didim.Hüseyin  Uçar. 

İSTEMEM OLMASIN BİR DAHA AKŞAM

Gece karanlıgı, çekiyor beni
Kendi dehlizine, ekiyor beni
Sanki köklerimden, söküyor beni
İstemem olmasın, bir daha akşam.

Alam dedim, alamadım avcuma
Olanca gücüyle geçti hücüma
Karlar yağdı bir gecede saçıma
İstemem olmasın, bir daha akşam.

Can aradım yoldaş, olsun canıma
Kime ulaştımsa girdi kanıma
Yam yam suratlılar, doldu yanıma
İstemem olmasın, bir daha akşam.

Toparlanam derken, birden dağıldım
Bulut oldum damla damla sağıldım
Sanki karanlıga, kömdüm, ağıldım
İstemem olmasın, bir daha akşam.

Geceli gündüzlü, yaralı düşün
Bütün engellere, siperdir döşün
Her nereye gitsen, bırakmaz peşin
İstemem olmasın, bir daha akşam.

Her gece beklerim, gecikir sabah
Aldıgı aldıktır, geceye mübah
Sanki er meydanı, yapıyor perdah
İstemem olmasın, bir daha akşam…

4/6/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

27 MAYIS 2006

Yanmağa başladı mangalda kömür
Kondu bahçe çitine iki kumru
Biri diğerinden biraz iri
İri olan kabartıp tüylerini
Yürüyor üstüne diğerinin
Güvüldene güvüldene sevişiyorlar
İnsanın kumru olası geliyor
Kapalı bir hava
Yağmur çiseliyor
Rüzğar körüklüyor ateşi
Bozuyor sessizliği
Yayılıyor her yana mangal kokusu
Kızım
Oğlum
Gelinim
Torunum Eren yanımdalar
Koşturuyor peşinden hepimizi
Kerata
Kendide yoruldu koşa koşa
Etler kızarmadan uyuyacak
Anılar
Düşler
Oyun birbirine doluşacak
Aynı gün
Bu gün
İki düğün davetiyem var
Biri bacımın kızının
Biri tanıdıklardan
Her ikisinede
Mutluluklar diliyorum
Ve içinde bulunduğum koşullara
Bazan üzülüp
Bazan gülüyorum.

 27/6/2006 Hüseyin Uçar.

FİLİ ALDIM KUCAĞIMA

Asıldım ağaçın yapraklarına
Kurdum salıncağımı
Başladım sallanmağa
Koşup geldi
Nefes nefeseydi fil
Hadi sende bin
Fili aldım kucağıma
Sallandık göz açıp yumuncaya kadar
Sonra savurdu bizi
Uçurumdan rüzğar
Aldandım sandım
Sandım aldandım
Fil fırladı ben tuttum fili
Fil hala kucağımda
Ne emniyet kemeri
Ne koruma
Vardık’mı Çorum’a
Çıktıkm’mı saat kulesine
Durdurduk saati
Hey durun diye seslendi uzaklardan
Yedi, sekiz Hasan Paşa
Biz durduk
Beşiktaş muafız alayı  komutanı
Başladı parmak hesabına
Bir yürüdük kaldırımdan
Piri baba çamlığına varana kadar
Çamlığın karşısında yeşil bir ev
Bizi saygıyla selamlıyordu balkondan
Apdullah Ercan
Selamını aldık
Yürüdük tarıhin basamaklarında
Yürüdük bir arpa boyu
Arpalar bira oldu
Bugdaylar un
Ağacın yaprakları hala dalındaydı
Ben salıncağımda
Filse kucağımdaydı
Baktım şaşırdım
Şaşırdım baktım
Fil yoktu
Uyandım sabah olmuştu
Başucumda Eren
Merhaba dede, merhaba oğlum
Çözüldü dlim
Çoktan yarıda, kopmuştu filim.

18/6/2006 Hüseyin Uçar.

HAL BİLMEZE

Kimler yazmış, bu yazıyı alnıma
Yürekliyse, gelsin, çıksın karşıma
Neler açtı, bu yaşamda başıma
Ehli dil olana dilim katarım
Hal bilmeze mutlak bir gün çatarım.

Yürünen yollarda, izimiz kalır
Yüzülen sularda, yüzümüz kalır
Biz gideriz bir gün, sözümüz kalır
Ehli dil olana, dilim katarım,
Hal bilmeze zaman, olur çatarım.

Hal bilmeze soru, bile sormadım
Ben değiştim, bir ayarda durmadım
Hep yaşadım, hayal bile kurmadım
Ehli dil olana, dilim katarım
Hal bilmeze zaman, gelir  çatarım.

Bu kadar söze, canlar ne gerek
Yürürüm yoluma, içten severek
Zalimin zulmüne, dayanmaz yürek
Ehli dil olana, dilim katarım
Hal bilmeze  zaman dolur çatarım.

20/6/2006 Hundige havn.Hüseyin Uçar.

SORMAZ MISIN NİÇİN DÜŞTÜM PEŞİNE

Fidan boylu, ceylan gözlü esmerim
Sormaz’mısın, niçin düştüm peşine
Saçlar dans ediyor, gözler söyleşir
Görmez’misin, niçin düştüm peşine?

Soyun anandandır, dilin kumrudan
Gece gündüz uyuyamam, sorgudan
Biri alır diye, seni korkudan
Bilmez’misin, niçin düştüm peşine?

Gülüşün zenğinlik, bakışın huzur
Her hayır deyişin, beynimi kazır
Eksiksiz güzellik, bulunmaz kusur
Bilmez’misin, niçin düştüm peşine?

Adını anarım adın, binlerce
Elbette kutsalsın, bütün dinlerce
Gözlerimi alamadım, günlerce
Bilmez’misin, niçin düştüm peşine?

Çevirme geriye, uzanan elim
Adını anmaktan, yorulmaz dilim
Kıyamam kimseye, avcı değilim
Sormaz’mısın, niçin düştüm peşine?

Yeter’ki benim ol, alam ahını
Kulagıma küpe, edem lafını
Kusurluysam, istiyorum affımı
Bilnmez’misin, niçin düştüm peşine?

Bağırsan avazın, çıktıgı kadar
Seven sevdiğine, canını adar
Yürürüm peşinden, görmez’ki radar
Bilmez’misin, niçin düştüm peşine?

Sevenler bağışlar, beni bağışla
Bu gönül hanemde, konakla kışla
Bırakmam peşini, istersen taşla
Görmez’misin, niçin düştüm peşine?

Sitemler etsende, peteğim balım
Ney gibi iniler, dertli kavalım
Bir günden, bir güne, somazsın halım
Bilmez’misin, niçin düştüm peşine?

Nolursun, her yerde, salınıp gezme
Her olur olmaza, dilini çözme
Hüseyin Uçar’ı, bu kadar üzme
Görmez’misin, niçin düştüm peşine?

29/6/2006. Karlslunde.Hüseyin Uçar.

KAVGA VAR

Taa tepede kavga var
Kavga büyüyerek yayılıyor
Çatışmanın nedeni
Evrim
Yaratılış
Kavga
Ne eski, ne yeni
Taban aç
Taban duyarlı
Bellekler allak bullak
Gözler boyalı
Sürmüşler namluya dini
Çoktan yola çıkmış
Rotarlı gemi
Ufuklar karanlık
Menzil belli
Komutlar yagıyor bir yerlerden
Basılıyor yargı kurumları
Ortalık kan gölü
Kurşuna dizilen
Cumhuriyet
Kurumları
Ve ,Kemalizim
Kavga an
Kavga yaman
Çağdaşla çağ dışı
Eskiyle yeni
Güzelle çirkin
Evrimle, yaratılış teorisi
Kavgadalar
Şimdilik seyirde dağlar.

18/ 5/ 2006 Hüseyin Uçar.

HİCRAN EKEN-HÜZÜN BİÇER

Bakışların, dağdağalı
Sorular, dertler sıralı
Avcılar, vurmuş maralı
Hicran eken, hüzün biçer,
Üzerinden, Tren geçer.

Tarih tüter, her satırım
Hayali olmaz, yatırım
Bu günlük, kırma hatırım
Hicran eken, hüzün biçer,
Sıyrılamaz, yıllar geçer.

Kimi üzdük, kime kıydık
Sene değil, sanki aydık
Hangi sözümüzden caydık
Hicran eken, hüzün biçer,
Dünya fani, konan göçer.

İste durayım, selama
Ne denir, dogru kelama
Tuz basarın, tuz yarama
Hicran eken, hüzün biçer,
Gönül, dost, düşmanın seçer.

Baharda, meler kuzular
Yeşillenir, tüm yazılar
Çekilir, gider sızılar
Hicran eken, hüzün biçer,
Altını, sarraflar ölçer.

3/6/2006 Hüseyin Uçar.

NASIL ANARSINIZ TANRI ADINI

Elbiz beyin yuvasında iniler
Pir sultandan, beri niyet yeniler
Tan’radına, tanrılaşan caniler
Tanrı güçsüzmüde, sizle yükselsin,
Kana, kine dayanarak, yücelsin.

Gördünüzmü, şu dağların ardını
Hangi terazide, tartan kadını
Nasıl anarsınız tanrı adını
Tanrı güçsüzmüde, sizle yükselsin,
Kana, kine dayanarak, yücelsin.

Kim yemiş’ki, onun gözün ağını
Bilerek yıkanlar, gönül bağını
Kurşuna dizenler, kendi çağını
Tanrı güçsüzmüde, sizle yükselsin,
Kana, kine dayanarak, yücelsin.

Gerçege yar olmuş, benim iradem
Nasıl can alırmış, ademden, adem
Can alan canide, bulunmaz erdem
Tanrı güçsüzmüde, sizle yükselsin,
Kana, kine dayanarak, yücelsin.

18/5/2006 Hüseyin Uçar.

GELEYİM

Eğer ucuz ise, bu kadar yaşam
Çagır kara toprak, sana kavuşam
Burda ömür yetmez, senle savaşam
Deryada yunusa, dönder geleyim.

Bir gün döneceğim, gittiğim gibi
Anamın rahminde, bittiğim gibi
Olgunlaşıp, her yıl yettiğim gibi
Doğayla ilişkim, sürdür geleyim.

Hiç sormadın, yaralarım deşipten
Güldünmü’ki, iner inmez beşikten
Sorguladın geçer, geçmez eşikten
Vazifem ne ise, bildir geleyim.

Eğdim bu boynumu, dövülmüş gibi
Bahçe duvarına, örülmüş gibi
Sanki her isteğim, görülmüş gibi
O mahir ellere erdir geleyim.

Evirip çevirip, pişirdin beni
Yeşil ağaç gibi, devirdin beni
Doğradın, üğüttün, savurdun beni
Rüzğarın atına bindir geleyim.

Kendire çevirdin, kirmenle eğir
Bir zaman gelirde, değişir devir
Eğer istiyorsan, Aslana çevir
Aslanın avına, dönder geleyim.

İnan acımadın, Şerife bile
Ne kadar gadarlık, ne kadar hile
Daha kavuşmadan, gönül, gönüle
Aşkın ateşini, yandır geleyim.

17/5/2006 Hüseyin Uçar.

BU NASIL ACI

Bu nasıl kaderdir, bu nasıl acı
Nereye yolculuk, nereye gülüm
Yokmudur dermanı, nedir ilacı
Ayrılık demeyin, kuruyor gölüm,
Bırakmaz yakamı, bırakmaz ölüm.

Bir garibim kendi, kendim yederim
Buyumuş demek’ki, dostlar kaderim
Gelir diye yol beklerken, pederim
Nereye yolculuk, nereye gülüm,
Bırakmaz yakamı, bırakmaz ölüm.

Gülmek var’mı, Uçar senin serinde
Kurtuluşun yoktur, dertler derinde
Tam kalbimin ulu orta, yerinde
Nereye yolculuk, nereye gülüm,
Bırakmaz yakamı, bırakmaz ölüm.

5/5/2006 Hüseyin Uçar.

DOGRU YANLIŞ ALĞILAMAN YOK GÖNÜL

Çalışıp yıprama bir gün düşersin
Yaşam kazanında kaynar pişersin
Kendi mezarını kendin eşersin
Dogru, yanlış, algılaman, yok gönül,
Daha tartışacak sorun, çok gönül.

Coş, oyna, gül, güldür, dönmeden taşa
Toprağın altını düşünme boşa
Hayat varsa, onu varınca yaşa
Azrailler çogalıyor, bak gönül,
Daha tartışacak konu, çok gönül.

Yaşın kırk olmadan, isyanda beden
Senin gibi göçmüş, babanla, deden
Kendine sorular sormazsın, neden
Burnun havalarda, aklın, yok gönül,
Daha tartışacak sorun, çok gönül.

Evlendirem dersin, oğlanı, kızı
Çalırsın koltuga, inleyen, sazı
Unutur gidersin, baharı yazı
Senin düşünecek, aklın, yok gönül,
Daha tartışacak sorun, çok gönül.

Eğitimsiz meslek, arar bulursun
Ütopya üstüne bina kurursun
Ne kazancın yeter, ne yorulursun
Yükü taşıyacak gücün, yok gönül,
Senle tartışacak sorun, çok gönül.

Boşuna düşünme kaçmış fırsatlar
Derdini, tasanı ikiye katlar
Öldüğün gün, el değişir hasatlar
Lokma aşıracak gücün, yok gönül,
Seni sorgulayan diller, çok gönül.

5/6/2006 Hüseyin Uçar. 

KİMSELER ALAMAZ SENİN YERİNİ

Kimseler alamaz senin yerini
Gel yaslan sineme, silem terini
İnananlar unuturmu pirini
Her andıkça seni, gözlerim ağlar
Her anımız inan, yüreğim dağlar.

 

Yedigim zehirdir, içtiğim irin
Hangi yana dönsem, havalar serin
Hiç bir zaman dolmaz, sevdigim yerin
Her andıkça  seni, gözlerim ağlar
Nereye el atsam, yüreğim dağlar.

 

Doyurmuyor beni, elin yardımı
Kimselere dönemedim ardımı
Kara toprak yaraların sardımı
Adını andıkça, gözlerim ağlar
Bu ayrılık benim, yüreğim dağlar.

 

Yanardağım içten içe yanarım
Her nereye baksam, adın anarım
Bu dert beni uzun komaz sanarım
Önleyemem inan, gözlerim ağlar
Kucak açın gelem siz, karlı dağlar.

 

18/5/2006. Hüseyin Uçar.