Skip to content

Şiirler

  • SEHER SENİ
    Seher seni içe içe usandım
    Yıllar yılı çektirdiğin yetmez mi?
    Hainin, alçağın sözüne kandım
    Seher sende hiç bülbüller ötmez mi?
     

    Ahını paylaştım geceydi ıssız
    Düzenim bozuldu müziksiz, sazsız
    Bir dünya özlerim sahte avazsız
    Dağlar başınızdan duman gitmez mi?
     

    Bu nasıl sızıdır sineme işler
    Pırlanta mı zalim ağzında dişler
    Korkulu karalı gecemde düşler
    Fakir fukarada baca tütmez mi?
     

    Hüseyin baskıyı susma da dayat
    Taze bulamayız gıdamız bayat
    Gel kardeş tartışak bu nasıl hayat
    Dünyada sefalet açlık bitmez mi?
     

    20.10.1980 / Hüseyin Uçar

  • GELDE GÖR.2.
    Anılar içimde koşuşan yoldu
    Yıkılan gönül, kırılan koldu
    Nefretle andığım, sevdigim oldu
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Kaçamadım, yaşam tuttu yakamı
    Anlamadan kurşunladı şakamı
    Riyakardı dönemedim arkamı
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Ekinim yok, un edipte eleyim
    Bekleyenim yoktur, ona geleyim
    Gücüm yetmez, bir kalemde sileyim
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör....
     

    Yavaş yavaş bozdu, doğal dokumu
    Benden önce ateşledi okumu
    Yalan dolan, pazarlıyor ruhumu
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör....
     

    Attı beni şu dağların başına
    Hiç bakmadı gözlerimin yaşına
    Anılarım bile dizdi kurşuna
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Boyum posum, ince degil kalındım
    Bir keskin kılıçtan bile yalındım
    Sığındım mağrama, orda barındım
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Koyunu kuzuyu, kattım anlamaz
    Ruhumu hoyrata, sattım anlamaz
    Hangi işi yapsam, battım anlamaz
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Yalvar yakar olup düştük peşine
    Hiç bir zaman, karışmadık işine
    Sinirlendi aldı, azı dişine
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    Tanrıya sığındım, tanrı yaralar
    Kadere sığındım, kader paralar
    Sevdiklerim kapıları aralar
    Soruyorsun, ne haldeyim, gelde gör...
     

    15. 10.2009.Bağevi.Hüseyin Uçar..
      
  • GELDİM GİDİYORUM
    Laf eder, söz eder bilmez kimisi Kıralmış sakalı değildir süsü Diller arasında kültür köprüsü Benim elçim inan Murat Alpar’dır Her toprakta bitmez nadide çiçek Onun değerini ne ile ölçek Sözümde eksik yok, tamamı gerçek Benim elçim inan Murat Alpar’dır Bir huzur rüzgarı esiyor sesi Bir şey demez ona yobaz töresi Her zaman kaynıyor dosta kahvesi Benim elçim inan Murat Alpar’dır Bakanı, başkanı kaç kişi tanır Mevkiye, makama nasıl aldanır Onu tanıyanlar dostça davranır Benim elçim inan Murat Alpar’dır Uzatma Hüseyin bu kadar sözü Bir eşsiz yaratan insandır özü Tanımayanlar artık tanısın bizi Benim elçim inan Murat Alpar’dır
     
    30.6.1997 / Hüseyin Uçar
  • KASTI NEDİR Kİ?
    Bir varlığım var ki övüp taptığım
    Sevincini sevincime kattığım
    Sevda olup yüreğine aktığım
    Durmadan yaralar kastı nedir ki?
     

    Sorarlar insana eş dost nasıldır
    Bunca acılara diyek fasıldır
    Söz sohhbetin bilen elbet asildir
    Kapıyı aralar kastı nedir ki?
     

    Derdin nedir? Cevap: Kapa çeneni.
    Dağa kaldırırım yoksa nineni
    Bir coşup çağlıyor neyin töreni
    Durmadan karalar kastı nedir ki?
     

    Kınan beni bir yaptığım var ise
    Gönül dağı dört mevsimde kar ise
    Sözün çekmez bütün bünyem erise
    Her sözü paralar, kastı nedir ki?
     

                                            
    27.7.1998 / Hüseyin Uçar
     

     

  • Sorulurmu
    Yorum yaptım yorumsuza Görev verdim sorumsuza Köle olduk kurumsuza Daha burda durulur mu Yol çoğalır yürüdükçe Gönlü sevda bürüdükçe Ömür yolda çürüdükçe Deliye yol sorulur mu Ölüm bize doğal yoldur Dağarcığın bilgi doldur Sadece nasihat boldur Kabullenen yorulur mu Hayal alıp sata sata Ona gönül kata kata Dönmez geri yapsa hata Aşka zincir vurulur mu 19/01/2004/Hüseyin Uçar
  • Dalgalı gönül
    Nesini anlatam garip halimin Okyanus misali dalgalı gönül Bazan hırçın olur bazan da kuzu Lokma lokma zincir halkalı gönül Nasıl ulaşayım uçan insana Batar vapur kapılırım hüsrana Bir belirli misal küçük kıssana Çamur yollarıyla kavgalı gönül Gülmekle tadılmaz dünyanın tadı Fetva verir günah o nurdur kadı Uzayın fethiyle almış muradı Günahla ayıpla damgalı gönül Nehir çağlar besin alır dağlardan Göz atarak geçin giden çağlardan Kurtuldu insanlık nice ağlardan Doğanın, insanın mangalı gönül. 8.7.1975 / Hüseyin Uçar
  • Felek
    Genç ömrüm baharda havalar gibi
    Uzanan yemyeşil ovalar gibi
    O insafsız kader kovalar gibi
    Bizi ilden ile düşürdün felek
     

    Hangisin söyleyim coşan ilhama
    Soru sorar danışırım kafama
    Yeter artık zehir saçma soframa
    Hayatın içinde pişirdin felek
     

    Solmuyor evrenin çiçeği dili
    Unutmuş Hüseyin sılayı ili
    Kokuyor burnuma dikenli gülü
    Sineme pençeni  geçirdin felek.
     

     15.11.1975 / Hüseyin Uçar
  • Bırakma ellerimi
    Zor zamanda Zor dönemeçte Zor kavşaktayım Sönmüş bütün ışıklar Hanği istikamete Götürürse ayaklarım Yürüyeceğim Şu an kararsada ufuklar Görünür biraz sonra yıldızlar Yıldızlar rehberim Dolunay yoldaşım olacak Birlikte bakarak ufuklara Takılacağız umudun ardına O söndürecek Yüreğimizin yanğınını Ve herşeye güler yüzle bakacağız Sanki birlikteliğimiz değilde Sensin güzel olan Bak  çiçeğe durdu Baharsı gülüşlerimiz Yaratıcılığımızın Doğurğanlıgımızın Doruklarındayız bugün Bırakma ellerimi. Bırakma ellerimi. 6/12/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar.
  • Varamam ben
    Koy düşlerin, koy zamana Kıyan kıysın, kıyma cana Bu ırmakla bir ummana Ömür boyu, varamam ben. Dünya karalı denizli Varanlar karınca izli Hiç bir şey kalmıyor gizli Bunu bile anlamam ben. Ben ölürsem, kurman anıt Her bir şeyde aran kanıt Nice soru, bekler yanıt Onu bile soramam ben. İlk bahara yaza güller İletişim kurur diller Giyinip çıkar güzeller Hiç birine kıyamam ben. Can alıyor uçurumlar Birbirin suçlar kurumlar Ayan beyandır durumlar Yerlerinde bulamam ben. Haksızdan özür dileme Sözlerime içerleme Bırakın gidem ülkeme Buralarda duramam ben. 23/02/2007 Karlslunde.                Hüseyin Uçar.
  • Koşmuş gidiyor
    Yanardı yüreğim çöller misali Deryayı bağrına sarmış gidiyor Lal olmuş dillerim konuşmaz iken Kanarya bülbülü yormuş gidiyor Elbisemin rengi sarı lacivert Her yiğit kalbinde kuramaz devlet Soruyorum güzel var mı ihanet O da benden beter yanmış gidiyor Yokluk, sefaleti ben tada tada Ne ileri geri gittiğim orta Küçücük sevdiğim kimsesiz yurtta Fakir hanemizi sormuş gidiyor Yükselttim sesimi bahçe bağlardan Koptum geliyorum ortaçağlardan Nice engebeli tuzak ağlardan Kurtulmuş da gülüm koşmuş gidiyor.  20.5.1975 / Hüseyin Uçar