Skip to content

Hüseyin Uçar Posts

Demlenmiş

Derğilere baktım
Ayıklanmış, elenmiş
Gazetelere baktım
Nemlenmiş
Zihinlere baktım
Örklenmiş
Konuşanlara baktım
Yemlenmiş
İdeallere baktım
Gemlenmiş
Topluma baktım
Zevklenmiş
Öfkeme baktım
Demlenmiş.
Bireye sordum
Birlik diyor
Köylüye sordum
İmace diyor
Kentliye sordum
Özğürlük diyor
İşçiye sordum
Emek diyor, ekmek diyor
İşsize sordum
Konuşmağa yüksünüyor
Ve bunları herkesin
Duyacagı dilde demiyor
Ne yürüyüş
Ne protesto
Dizğinleri toplayan
Çoktan Bulmuş Newyork’u
Ne coğrafya tanıyor
Ne haritaya sığıyor
Onlara TSUNAMİ
Kuş üzümü, kahkaha
Kazanç kapısı
Yeni vurğunlar
Yeni bankalar
Başlarlar akmayan suları akıtmaya
Onlara pınarın suyunun
Nereden olduğunu sorursan, kudururlar
Onların çalmadığı kapı
Girmediği ev yoktur
Takmış dünyaya yuları
İstediği çeşmede sularlar.

19/9/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Gönlümün güvercini

Gönlümün güvercini
Un eliyor gökyüzünde
İndi inecek bulutlar
Koyup altına
Hamur teknesini
Hamuru yuğurmalıyım
Hemen ardından
Tandırı yakmalıyım
Umudun  ekmeğinin
Tadına bakmalıyım.

 

5/9/2005 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Benim yarim

Bunca yıldır hayaline yelirim
Bir he desen nere olsa gelirim
Ben sevdamın yollarında ölürüm
Benim yarim secdem, kıblem olmalı
Deli gönlüm muhabbetle dolmalı.

Muhabbetin derininde boğulmam
Gönülsüz bedene ölsem sarılmam
Davetsiz sofraya varıp kurulmam
Benim yarim secdem, kıblem olmalı
Deli gönlüm muhabbetle dolmalı.

Açılır kapılar gülistan bahce
Neye yarar söyle altınla akçe
Ayrı dilde olsak birleşir lehçe
Benim yarim secdem, kıblem olmalı
Deli gönlüm muhabbetle dolmalı.

Uzaklar kısalır yakına düşer
Çiğ yanlarım kalmaz kavrulur pişer
Cennete dönüşür bileyken mahşer
Benim yarim secdem, kıblem olmalı
Deli gönlüm muhabbetle dolmalı.

17/10/2005 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

Hadi koş gel

Ben hapisken
Sıgınaklarda boğulurken
Bir görünüp
Bir kaybolan
Gezğin düşlerim
Son bahar rüzğarlarının
Oradan oraya savurduğu
Tinsel
Zihinsel yaşam
Bilinç tarlam hafızam
Gözüm
Kulağım
Dilim
Oluşumu
Değişimi izlerken
Çağcıl
İnsancıl
Duygularımı okşuyor
Tarih
Mitoloji
Akar sulara kaptırmış
Buluşlarını
Yitirmiş Lokman
Ölümsüzlük otunu
Okyanusun dibinde bulan
Yarı tanrısal kral
Gılgamiş.
Dinlenirken başında kuyunun
Ölümsüzlük otunu
Almış götürmüş
Kendisi yemiş ’’ EVREN’’
Hadi koş gel
Hadi koş gel
Boşuna sızlanma
Unut bütün bu olanları
Gılgamiş.

 

Seni
Beni
Bekliyor yeni oluşumlar
Akan pınarım
Kaynarcam
Ekolojik denğem
Çevre bilincim
Sürekliliğim
Yaşam sevdam
Tarihim
Bilinç tarlam
Hafızam
Koyma beni buralarda
Bir başıma
Tut elimden
Düşelim yollarına  ’’URUK’UN’’
Geçelim aslanlı yollardan
Yeniden yakalım
Tarihin ateşini içimizde
Bakalım izleri silinmişmi
URUKLUNUN……………….

 

19 /10/2005 Karlslunde.
                Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Ayrılık adını takan Utansın

Bu toprakta ne ekersen bitiyor
Sabah yakın horozları ötüyor
Bu yüreğim baca olmuş tütüyor
Bizi gurbet elde yakan utansın
Ayrılık adını takan utansın.

 

Rüyamızda yamaç yamaç oturduk
Çuvaldızı önce cana batırdık
Hasretliği sinemize yatırdık
Bizi gurbet elde yakan utansın
Ayrılık adını takan utansın.

 

Durdurulmaz şu zamanı durdurak
Ulaşılmaz şu feleği vurdurak
Aramızdan şu dağları kaldırak
Bizi gurbet elde yakan utansın
Ayrılık adını takan utansın.

 

Dinlemezler anlatayım halimi
Uzatsamda tutan olmaz elimi
N’olur buralarda koyman ölümü
Bizi gurbet elde yakan utansın
Ayrılık adını takan utansın.

 

Yaban eller ulaşılmaz yeridi
Bu genç ömür buralarda eridi
Bütün anılarım filim şeridi
Bizi gurbet elde yakan utansın
Ayrılık adını takan utansın.

 

1/11/2005 Karlslunde. Hüseyın Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilseydim

Bilseydim bu Sivas’a gelmezdim
Yobazları tanımazdım bilmezdim
Dövüşürdüm böyle buruk ölmezdim
Kültürü ateşe verdi bakanlar
Yaşam baharında yandı volkanlar,

 

Menemende Kubilayı boğazlar
Bir çok yerde yandaşların palazlar
Kaçamadım çevirince yalazlar
Suçlusunuz uzak uzak bakanlar
Bilim ile çağ’a  değdi  kalkanlar.

 

Gazamız mübarek olsun dediler
Sardı etrafımız sardı gidiler
Ateş ile üstümüze geldiler
Suçludur vahşete sade bakanlar
Sizi gidi aydınlıktan korkanlar.

 

Açın okun başbakanın sözleri
Ne yapsalar kızarmıyor yüzleri
Koyar yüreğime koyar közleri
Ozanlarım yazarlarım yakanlar
Bedenlerde kaynatıldı alkanlar.

 

Azraile benzer eli çapalı
Hem yaşama hem dünyaya kapalı
Kara molla sıvazladı sakalı
Kültürü ateşe verdi korkanlar
Kan ağlıyor ortadoğu balkanlar.

 

8/11/2005 Karlslunde. Hüseyin Uçar. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir kayanın sessizliğse duruşun

Özğürce yaşayamıyor’san
Bağımlıy’san
Kopuksa bağların
Melhem olamıyor’san yaralara
Hiç bir işe yaramıyor’san
At kendini uçurumdan aşağı
Koparılmışsa yüreğin bedenin’den
Sade bir kovandan ibaret’sen
Bir kayanın sessizliğiyse duruşun
Sal hançeri parçala o bedeni
Anlamı ne yaşamanın
Yada kopar o görülmez
Zincirlerini köleliğin
Fırlat onu yakıştıranların suratına
Tanı onları
Bile yüreğini
Bile bilincini yeniden
Gülde diken
Dikende gül ol
İşsize iş
Yolcuya yol
Aça ekmek ol
Çiz altını bütün soru işaretlerinin
Yeterli değil’sen
Olğunlaşmamış’san
 Pişmemiş’sen
Yürüyemiyor’san
Aşamıyor’san küçük engelleri
Yalansa, yapmacıksa
Hareketlerin

 

Sürülmemiş’sen
Ekilmemiş’sen
Boy vermemiş’sen
Kara sabana bile
Yakışmıyorsa ellerin
Doğra odun yerine
Doğra o bedeni
At sobaya yak
Hala köz olmamış’san
Savur küllerni havaya savur
Doğa yeniden yaratır 
İşler seni
Kısacası insanca yaşayamıyor’san
Kırmışlarsa bütün dirençlerini
Mertce
Erkekce
Doldur bir çukura o bedeni
Otlar yeşersin göksünde
Renklensin dünya
Bir işe yara
Işıla seherlerde
Şebnem şebnem
Gülümse güneşe
Kuşlar uçar üstünden
Börtü böcek yuva yapar koynuna
Nice canlılar beslersin
Üstünde çocuklar oynar
Aziz Nesine dönersin.

 

26/10/2005 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

Çok sürmez dostum

Asmamın sesini duyuyorum uzaklarda
Portakalda çiçeğim
Limonda ekşi tat
Dolunayla
Deşenek oynuyor
Yazı tura atıyorum terasta
Asmanın gölgesinde
Üzüm yiyerek
Ders çalışıyor çocuklar
Bastonu oluyorum
Hüseyin dedenin
Yaşama tutunan
Yağmur oluyorum
Bulut bulut
Tütüyorum bacalarda
Duman duman
Ne yön tainim var
Nede pusulam
Bir yıldız kayıyor yanımdan
Mektup uzatıyor postacı
Türkü sesleri geliyor
Altın kumdan
Seni arıyor gözlerim
Neredesin dostum
Haber yokmu yavuklularımdan
Hangi avcu vurdu
Kimler saldı başı boş
Düşlerimi kafesinden
Orada nasıl havalar
Hala fesleğenler yeşilmi
Olgunlaşmadımı zeytinler.
Burada iskeleyi dövüyor dalgalar
Üşümege başladım güvertede
Kuzeyde kapalı
Nemli  bir  hava
Gözlüğüm puslanıyor
Ellerim titriyor yazamıyorum
Bedenime sıgmıyor öfkem
Aç kollarını beni bekle bahçem
Bu özlem
Bu hülya
Bu yolculuk
Bu gurbet
Çok sürmez dostum
Çok sürmez
Çeker ipini adamın.
18/10/2005. Karlslunde/ Hüseyin Uçar.     

Baş koymuşum sevdiğim

Etrafına sevgi, neşe saçarsın
Havalanmış semalarda uçarsın
Ne dedimde benden uzak kaçarsın
Ben yoluna baş koymuşum sevdiğim.

 

Yaşamadım inan senden eveli
Uyku girmez göze sevdim seveli
Düşman etme bana yedi düvali
Ben yoluna baş koymuşum sevdiğim.

 

Altınların yakışıyor gerdana
Güzel görsün gözler çıkta meydana
Ver elini bile gidek babana
Ben yoluna baş koymuşum sevdiğim.

 

Kötü sözler yakışmıyor diline
Uzat nişanemiz takam eline
Kollarımı kemer yapam beline
Ben yoluna baş koymuşum sevdiğim.

 

10/20/2005. Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Can Amcam

(Sadık Uçar’a/ Sadık Baba’ya)

 

Sen başlattın köyden kent’e akışı
Tam bir aydın şu dünya’ya bakışı
Hak edersin ses her zaman alkışı
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Dağdan taştan acı kireç taşıdın
Herkeslere önder idin, başıdın
Evde huzur soframızda Aşıdın
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Büyüdü’mü  Mahmut Can’ı, Barışın
Kamçılardı bizi  soru soruşun
Saat kulesine benzer duruşun
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Ay gibi parlıyor nurlu suratı
Nakış nakış işlemiştir hayatı
Bu dünyada geçtin amca sıratı
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Az şeyler önerdin, çok şey öğrettin
Tüketmedin üste koydun ürettin
Nerde yanlış varsa hepsin direttin
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Selam söyle eşe dosta sılaya
Diren amca bile durak halaya
İster’isen getireyim buraya
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

Uzaklarda Doruk, Emre, Erce’sin
Her türküde her duyguda hecesin
Kuşsaray’ın kalesinden yücesin
Geçmiş olsun, güzel Amcam, can Amcam.

 

3/10/2005 Karlslunde/Danmark./Hüseyin Uçar.

 

 

 

           
       

 

Yoksa bunun adımı Aşk

İlk göz göze geldiğimizde
Yapıştı dil damağa
Her şey sustu
Evren durdu
Gözler konuştu
Dudakların mührünü
Dudaklar açtı gene
Ateş yürüdü bedene
Bir heycan
Bir hüzün
Bir coşku
Yanaklar alal
Farklı bir dünya oluşturdu gözlerimiz
Birleşti iki farklı beden
Başladı kendiliğinden oluşan
Bir devinim
Sürdü şafak sökene kadar
Akıl
Mantık
Duygu
Karıştı birbirine
Yoksa bunun
Adımı Aşk..

 

 

Karlar eridi
Kırlar yeşerdi
Eğildi dağlar
Yol verdi
Yuvasına döndü
Göçmen kuşlar
Ağaçlar meyveye durdu
Ekinler boy verdi
Sevda türküleri
Dönüştü ninnilere
Beşiğe bebeği
Hayır kendimi
Yok..yok…
Anneyi yatırdim
Ateş yürüdü bedenime
Çoğaldık bir can daha
Bir heyecan
Bir hüzün
Bir coşku
Bir sevinç
Yanaklar al
Dudaklar bal
Farklı bir dünya oluşturdu gözlerimiz
Birleşti iki farklı beden
Başladı kendiliğinden oluşan
Bir devinim
Yıldız yağdı gözlerime
Kuşlar çıkmadı yuvalarından
Bir sessizlik
Bir coşku sürdü
Şafak sökene kadar
Akıl
Mantık
Duygu
Karıştı birbirine
Yoksa bunun
Adımı Aşk…

 

 

Aradan geçti yıllar
Nereye, nasıl bastığını
Bilmeden koşan ayaklar
Durğunlaşmağa başladı
Ekmek
Sağlık
Eğitim
Geçim derdi
Yürütmeğe başladı
Farklı kulvarlarda
Ateşler soğudu
Arzular azaldı
İstekler başka
İsteklere dönüştü
Heycan kayboldu
Coşku söndü
Küçüldü bedenler
Güçsüz düştü ayaklar
Bitti devinim
Öne çıktı zaman
Çöktü ağırlığı yaşamın
Akıl
Mantık
Duygu
Ayrıldı birbirinden
Yoksa bunun
Adımı Aşk…

 

2/6/2005. Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

Benim sevdiğim güzel

Benim sevdiğim güzel
Anne olmalı
Kendi yavrusunu emzirirken
Annesiz büyüyen bebeleri
Yatırmalı boş kalan göksüne
Oradan oraya koşuştururken
Saçları uçuşmalı rüzğarda
Sevecen bakışlarıyla
Seçilmeli uzaktan
Ninniler söylemeli bebelere
İçli
Duygulu
Sevecen
Yaşama yarınlara dair

 

Benim sevdiğim güzel
Yılın anne adayı değil
Yılın annesi olmalı
Kış yaz
Gözlerine güneş düşmeden
Doğrulmalı yataktan
Tavukları
Kuşları yemlemeli
Koyunları sağıp
Koyunu kuzuyu
Katmalı birbirine
Sonra bahçeye inip
Saçları gibi
Toprak kokan
Fasülyeleri
Domatesleri
Salatalıkları toplamalı
Ve çapayı eline almalı
Zararlı otları öldürmeli.

 

Benim  sevdiğim güzel
Son güz yaprakları düşmeden yere
Kışlığı durdurup
Almalı içeri
Elbisesini değişip
Halaya durmalı
Yorğun bedenini
Dinlendirmeli
Uçurtma gibi uçurmalı
Fileli eteğini havalarda
Oyuna katmalı çocukları
Saçları rüzğarda uçuşurken
Her yönüyle seçilmeli uzaktan
Türküler söylemeli
İçli, duyğulu
Yaşama sevdaya dair
Sonra davulu almalı davulcudan
Halayı coşturmalı
Yaşadım diye bilmek için
Hayatın her alanında koşturmalı
Eli, yüzü düzğün
Bakımlı olmalı
Barışık olmalı kendiyle
İnsanları sevmeli

 

Benim sevdiğim güzel
Ulusun güzeli olmalı
Onun değerlerini taşıyan
Dünya güzeli olmalı
Afrodit gibi güzelliği
Düşmeli dillere
Medyanın malzemesi
Sermayenin koşturduğu
Yarış atı olmamalı
Güzellik estetikse
Kİ öyle
Güzelliği güzeller
Ve güzellikler içinde yaşamalı
Alımlı çalımlı
Ve davranışı konuşulmalı
Ülkemin en hücra köşelerinde
Birileri adına değil
Kendi adına yaşamalı
Var olan bütün güzelikleri..

 

1/6/2005 Hüseyin Uçar.

 

 

 

Kına yakalım Saçlarına

Şiirlerimi yazarken
Dudaklarım mühürlenir
Şahince kanatlanır
Dilimden mısralar
Her yerde seni arar gözlerim
Uzattıgımda ellerimi
Ellerime ak düşmüş
Saçların dolar
Kına yakalım saçlarına
Mutlu ol
Eskisi gibi
Neşelen
Korkarak bakma aynalara
Aynalar korksun senden
Sal belden aşağı saçlarını
Salınsınlar
Öpücükler kondurayım yanaklarına
Bakışların hüzünlü bulut bulut
Gökyüzünde katar katar turnalar
Mevsim bahar
Ordamısın yar….
Denizlerde yürümek istedim hep
Artsada yürek ağrılarım
Hep uçlara
Tepelere yürüdüm
Şu an gök yüzünde
Kar dağları üstündeyim
Her yerde seni arar gözlerim
Uzattığımda ellerimi
Ellerime ak düşmüş
Saçların dolar
Kına yakalım saçlarına
Mutlu ol
Eskisi gibi
Neşelen
Korkarak bakma aynalara
Aynalar korksun senden
Sal belden aşağı saçlarını
Salınsınlar.
Saçların döverken kalçalarını
Sen yaşlandığını unutacaksın
Bakışların hüzünlü bulut bulut
Sen anasın
Nelere katlanır analar
Mevsim bahar
Ordamısın yar…

 

Bar’lara gideyim diye çıkıyorum
Geceleyin evden
Kendimi Gar’da buluyorum
Ayrılanlar
Kavuşanlar
Yersiz yurtsuzlar
Gececiler
Hececiler
İçiciler
Ve yasaklı yasaksız
Duvar yazıları
Gar’ın beton tabanına
Kendini gömenler
O kırli cam’a  düşlerini çizenler
Uyuyanlar
Dolananlar
Umudun
Umutsuzluğun
Kapısını tekmeleyenler
Sizlerin bakışlarında
Çıkıyorum en uzun yolculuğuma
Denizin dibine
Demir atmış güneş
Yağmur gibi yağmış yıldızlar
Uzattığımda ellerimi
Ellerime ak düşmüş
Saçların dolar
Kına yakalım saçlarına
Mutlu ol
Eskisi gibi
Neşelen
Korkarak bakma aynalara
Aynalar korksun senden
Sal belden aşağı saçlarını
Salınsınlar
Saçlarını dağıtırken rüzğarlar
Yüreğinde yeşersin umut
Sen anasın
Yakışmıyor umutsuzluk
Daima umut taşı yüreğinde
Gözlerin hüzün bulut bulut
Mevsim bahar
Ordamısın yar…
       
3/6/2005. Hüseyin Uçar.

 

 

 

Güneş batarken

Güneş batarken
Her akşam
Güneşin kızıllığı
Bizim kızılkır
Kısrağa benziyor
Güneş gibi
Oda rahvan
Yüklüyor bütün dünyayı sırtıma
Kayboluyor yavaş yavaş
Kararmağa yüz tutmuş
Ufukların ardından
Seyrederken batan güneşi  akşam
Altınkum’a
İniyorum terastan
Gör ellerim desen desen
Sana göz değmemiş
Bir halı dokuyorum
Ay doğuyor ilk akşamdan
Yıldızlı gecelerle kavğalı
Sen gibi can
Sen gibi
Oda bana sevdalı.
Güneş batarken
Her akşam
Güneşin kızıllığı
Bizim kızılkır
Kısrağa benziyor
Güneş gibi
Oda rahvan
Denizi
Dağları sırtlamış
Katmış
Serapları önüne
Doğudan
Batıya kovalıyor
Seyrederken batan güneşi akşam
Uzanıyor ellerim
Boduruma terastan
Her yan portakal
Fesleğen kokuyor
Ay doğuyor ilk akşamdan
Rüyalar güneşli
Sabahlar gibi
Hayatla sarmaş dolaş
Bulutlar indi inecek
Hüznümün ovasına.
8/6/2005 Hüseyin Uçar.

Ve aşk

 

Deniz
İnsan
Ve aşk
Denizde denizi seyre daldım
Aniden yükseldi sular
Dalğalar
Dağ’a dönüştü
Dalğalar doğurdu dağ
Dağın gölgesinde
Yedi balıklar birbirini
Düşler başladı ağlamağa
Kendini
Görevini
Aşkı
Unuttu insan
Dalğayla dağ
Muhabbet’teydi
Balıklarsa mezesiydi
Muhabbettin
Masalın kendisi ilginç
Oldugu gibi
Kabullenmemeli her şeyi
Kalbinde besleyip
Beyninde yoğurup
Davranışıyla büyütmeli aşk’ı
Ve aşk dönüşmeli sevğiye
İşte orada
Kendini bulmalı insan…

 

5/6/2005. Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

Umut

Yarınlaştırır
Yaşamı besler umut
İç.. iç ..
Tükenmez
Ye.. ye..
Bitmez
Bağlı kal umuda
Giden yıllar
Geri gelmez..

10/6/2005/Hüseyin Uçar.

Batık

Ey asırlardır
Yatan ölüler
İsrafil’in suru
Paslanmış
Çatal çıkıyor sesi,
Sesi batık.
O sesi duyamazsınız
Kalkın yattığınız yerden
Doğrulun artık…

 

9/6/2005.Hüseyin Uçar.
 

 

Satır başı

Ne çok afet oldu bu yıl
Ne giden kışı
Ne gelen baharı
Ne kekik kokulu
Yayları düşündüm
Nede yarınlara dönük
Düşler kurdum
Birden
Kabardı
Kabardı sular
Kükremişti okyanus
Sanki kendini
Yeniden yaratıyordu
Ne bulduysa
Kattı önüne
Canlı
Cansız
Köy
Kasaba
Şehir
Tepe
Dağ
Ne varsa
Sildi süpürdü coğrafyadan
Ben öylece
Baka kaldım
Bir virgül
,
Bir nokta
.
Bir soru işareti
?
Bir satır başı
_
–  Her şeye ramen,
Devam ediyor hayat..

 

29/5/2005.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

Aydınlık

Sabah gözlerimi açtığımda
Güneş
Dolmuştu
Kapıdan
Pencereden içeri
Sarmıştı
Kucaklamıştı
Sıcak bir aydınlık
Boşaltın odamı
Demeye kıyamadım.

 

26/5/2005. Hüseyin Uçar.

Güven kalmamış

Bir kere yakayı verdinse ele
Her yağan yağmurla verirler sele
Senden özğür yaşar halkalı köle
Babadan, oğula güven kalmamış.

 

Çok sürmez seçersin, sikke, akçeyi
Koltuğuna kıstırırlar boçayı
Yırtınsanda kurtaraman paçayı
Bakın; etrafına seven kalmamış.

 

Haklılar susar, konuşur haksız
Yaşamın anlamı sürgünden farksız
Ahlak bekçisine benzer ahlaksız
Doğruyu gerçeği gören kalmamış.

 

Sen dağları aşan, dağlarda seni
Lehine, kullanır bilimi,  feni
Kurtulman, toprağa vermeden teni
Haklıyı hak için öven  kalmamış.

 

Gönlüne, gözüne oyulmuş poster
Boşuna konuşma dinleyen göster
Böylesi yaraya neylesin neşter
Haksıza yüzübir; söven kalmamış.

 

Dayın varsa yapıyorlar kıyağı
Felç etmişler tutmaz oldu ayağı
Gün geçtikçe küçülürler bayağı
Haksızın başını, eğen kalmamış.

 

10/6/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

 

 

  

Arar dururum

El ile, göz ile, dille dokunan
Ömür boyu aynı tatla okunan
Önc’olmalı onca yıllık farkınan
Öyle bir güzeli arar dururum
Bulamazsam bu nevsimi vururum.

 

Çıkar yoksa sanma gülüm uğrarlar
Timsah göz yaşları döküp ağlarlar
On bin yıllık çınar olsan doğrarlar
Derdime dertleri ekler dururum
Gören olmaz saçlarımı yolurum.

 

Tarlamıyım, bahcemiyim, dağmıyım
Efsanemi, tarihmiyim, çağmıyım
Ölümüyüm, dirimiyim, sağmıyım
Bozuldu düzenim tekler dururum
Yeter gel sevdiğim kurban olurum.

 

Dilinden tatlıdır o vücut dilin
Gurbete savurur vicdansız yelin
Ömrümde, gönlümde, evimde gelin
Seni tanıyalı hayal kururum
Nere gitsen seni arar bulurum.

 

Yaslan bu sineme gün günün gencel
Gönlümün tahtına kuruldun yücel
Beni senden ancak ayırır ecel
Doğanın gerçeği açtım solurum
Zaman gelir bir çukura dolurum.

 

5/9/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

Ne aman bilir

Pehlivan, sıhıye, sonra Almancı
Konar göçer amma, değil kervancı
Aldı aramızdan onu talancı
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Yaralar herkesi a’ni Affetler
Gaflet karşısında çöker devletler
Peşpeşe ayrıldı gitti saffetler
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Vursada acılar canlar tavana
Giden gitmiş sahip olak kalana
Oğul’lu arılar koydumuş kovana
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Azarsa yaralar daha bitmiyor
Oturmuş göksüme çekip gitmiyor
Hoşça kal demeye dilim yetmiyor
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Giyinsen karalar yoktur faydası
Ne tavrı değişir, nede edası
Herkeste farklıdır yaşam kavğası
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Karalı düşleri zordur ağartmak
Can çekişen canı zordur sağaltmak
Yokları var edip zordur çoğaltmak
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedalaşam, öyle gel.

 

Rüzğar olmuş gökyüzünde tutulmaz
Alan olmaz hiç kimseye satılmaz
Zalim felek bir sözüme katılmaz
Ölüm adın kalleşmidir, söyle gel
Eşle dostla vedaşam, öyle gel.

 

Kırılmış tutmuyor kanadın kolun
Çaresiz bakışır kızınla oğlun
Pehlivan saffetim sonsuza yolun
Ölüm adın kalleşmidir söyle gel.
Eşle dostla vedalaşam öyle gel…25/5/2005

Ne lokman bilir

Bir onulmaz derde düştüm erenler
Ne tarih yazıyor, ne Lokman bilir
Yüreğimi yakar acı sirenler
Ne tarih yazıyor, ne ferman bilir.

 

Dağcıl düşlerimi sürdüm ovaya
Olğun değillermiş girdi havaya
Tutuştular benim ile kavğaya
Ne tarih yazıyor, ne aman bilir.

 

Her yanımdan yapış yapış oldular
Gündüz bitti, düşlerime doldular
Nere gitsem gelip orda buldular
Ne tarih yazıyor, ne zaman bilir.

 

Yürekte görülmez yaralar açtı
Sanarsın yüreği demirdi taştı
Öyle sinsi, öyle acil savaştı
Ne tarih yazıyor, ne derman bilir.

 

Vicdana gelmedi girdim hizaya
Ne muhtara sodu, nede aza’ya
Cenaze namazım kıldı kaza’ya
Ne tarih yazıyor, ne güman bilir.

 

21/05/2005/Hüseyin Uçar.   

Kuşa benzerim

Geldim’ki  gurbete, kurayım yuva
Baharı beklerken bozuldu hava
Deneme paylaşım çıldırdı doğa
Avcunun vurduğu kuşa benzerim.

 

Başım koparılmış dolandım durdum
Vardığım her yerde kendimi sordum
Bütün duygularım zincire vurdum
Yüreğim kırcılı, kışa benzerim.

 

Bir zaman sonra sustu duyğular
Beyini terk etti uçtu kayğılar
Düzen kurucular size sayğılar
Dağ başında yalnız taşa benzerim.

 

Doğuş, yaşayış, ayrı büyüyüş
Farklı duyğuları, farklı yürüyüş
Yozlaşı yozlaşı başdan çürüyüş
Ciddiye alınmam, boşa benzerim.

 

19/04/2005 Karlslunde/Hüseyin uçar.

 

 

 

 

 

Dil dudağa yapışır

 

Şahin yuvasını yükseğe kurar
Elbette muhabbet sevene yarar
Seven sevdiğini, hatırlar arar
Sözcük biter, dil damağa yapışır
Gece gündüz birbiriyle yarışır.

 

Sürme derim sürür yolu yokuşa
Dört mevsimim birden çevirir kışa
Artık tenin toprak ile barışa
Sözcük biter, dil damağa yapışır
Sevdalılar döner döner bakışır.

 

Mecbur kaldım yılda bir kez görüştüm
Neyim varsa hiç ayrımsız bölüştüm
Demleni demleni deme dönüştüm
Sözcük biter, dil damağa yapışır
İnsan oğlu ne hallere alışır.

 

Hiç düşünme Uçar, bundan gerisin
Söyle sözün anlayanca yürüsün
Kötü sözler sahibinde çürüsün
Sözcük biter, dil damağa yapışır
Uzun sürmez dil dudakla barışır

 

04/08/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

Sevgi kaynarcadır

İstemeden ayrılığa alıştım
Çok geçmedi çağ’çocuğa kavuştum
Kırılmadım herkes ile barıştım
Sevği kaynarcadır, muhabbet derin
Yıl yılın büyüyor, yürekte yerin.

Sevğiye bağlıdır elbet kalımım
İnsanı kamile olmaz çalımım
Ben sevda çölüyüm aldım alımım
Sevği kaynarcadır, muhabbet derin
Yıl yılın büyüyor, yürekte yerin.

Olmaz insanların yadı yabanı
Kırkar kırkar kesmeyelim kurbanı
Yeter uyudugu uyar tabanı
Sevği kaynarcadır, muhabbet derin
Yıl yılın büyüyor, yürekte yerin.

Her yürünen yolun vardır amacı
Sırtımızdan geçinmesin aracı
Yaşadığın çağa olma kıracı
Sevgi kaynarcadır, muhabbet derin
Yıl yılın büyüyor, yürekte yerin.

20/03/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Kuşsaray güzeldir

Kuşsaray güzeldir insanı şirin
Sevdaya dönüşmüş konumun yerin
Geride kalesi süzülür gelin
Düvec’ovasına kahve sunuyor
Ayrı düştüm bu yüreğim yanıyor.

Çağırıya katılalım gönülden
Hiç ismini eksik etme dilinden
Tarhana çorbası içsem elinden
Çoruma, Çorumluya sofra kuruyor
Cografyada kimliğini buluyor

Özveri kokuyor herbir satırı
İnsanı olğundur kırmaz hatırı
Çok mutluyum onl’olmaktan ötürü
Hititlerden beri konuk alıyor
Konanların yarasını sarıyor

26/03/2005 Hedested/Lösning./Hüseyin Uçar.

Geldi geçiyor

Kaldırak ortadan gönül kışını
Bile yazak kamil insan marşını
Yasla gel göksüme güzel başını
Gencecik ömürler geldi geçiyor.

Hangi hakla sorğularsın durmadan
Bir gün dinle nolur beni kırmadan
Zalim felek pençesini vurmadan
Gülistanın vakti geldi geçiyor.

Gel gönül  oturak bir kez başbaşa
Nedir bu sitemler nedir karğaşa
Anlamsız kavğaya, haksız savaşa
Dur demenin vakti geldi geçiyor.

25/3/2005 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

De…

Felek canım gurbet elde alırsa
Sahipsiz bedenim burda kalırsa
Eger bu garibi soran olursa
Mezarında baca gibi tüter  DE..
Çiçek olur bahçenizde biter DE…..

Can çıkmadan selamımı iletin
Diyetini ödemişim gurbettin
Tasasını çekemem’ki ahretin
Yüreciği alev almış tüter DE….
Çiçek olur bahçenizde biter DE..

Herkes gülür oynar kurulmuş halay
Geriden izleyip  konuşmak kolay
Hiç kimse sanmasın bir basit olay
Kırk yerinden yaralanmış yatar DE….
Çiçek olur bahçenizde biter DE…

Güçlüydü bir zaman beden varlığı
Aşıyordu nasıl olsa zorluğu
Yol alamaz bogmuş nefes darlığı
Yüreginden kan sızıyor beter DE…
Çiçek olur bahçenizde biter DE…

Şartlar hazırlanmış, uzanmış boyun
Boydan elbisemi vitrine koyun
Gülmedim bir ömür bu nasıl oyun
Vicdanında her bir şeyi tartar DE….
Yıldan yıla özlemleri artar DE…

12/04/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Söyle canım mutlumusun

Oğul aradım kovanda
Yıldız taradım tavanda
Ekip biçildim ovanda
Söyle canım mutlumusun?

Bekletirsin her durakta
Vadin oldum her kurakta
Bende doğdum bu toprakta
Söyle canım mutlumusun?

Yaşarken kendi halımca
Gönül gönülü bulunca
Geçtiğin yolun olunca
Söyle canım mutlumusun?

Sana sürdüm var harmanı
Boş’harcadım tüm zamanı
Kesik dizimin dermanı
Söyle canım mutlumusun?

Kaldır başın ağır ağır
Sıkıldığın zaman bağır
Emir kullarını çağır
Söyle canım mutlumusun?

11/03/2005 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Bittim bitirdiler beni

Yürüyecek yol kalmadı
Kurumadık göl kalmadı
Kaldıracak kol kalmadı
Bittim, bitirdiler beni.

Arıyorum ölüm gelmez
Yalvarırım gülüm gelmez
Dostlarda hiç halim bilmez
Bittim, bitirdiler beni.

Bakamaz oldum yüzüne
Hüzün birikmiş gözüne
Ne dese kandım sözüne
Bittim, bitirdiler beni.

Duymazlar’ki karınlar tok
Sürğünlere sürüldüm çok
Bu derdimin dermanı yok
Bittim, bitirdiler beni.

Uzaklarda aramadım
Soru bile soramadım
Ne istesem alamadım
Bittim, bitirdiler beni.

Yırtık gömleğin yakası
Hançerler oldu şakası
Kralda yok fıyakası
Bittim, bitirdiler beni.

Yüze gülüp uzaklaştı
Nere varsam ordan kaçtı
Gitti düşmanla uzlaştı
Bittim, Bitirdiler beni…

         20/02/2005 Odense.

                   Hüseyin Uçar.

Gülüverde güller açsın

Şişeleri dizme rafa
İndirde bulalım kafa
Neşe saçak her tarafa
Gülüverde güller açsın
Sen kaçma sıkılan kaçsın.

Önemli’mi adın sanın
Coşarken damarda kanın
Gözlerin gözü ceylanın
Gülüverde güller açsın
Sen kaçma sıkılan kaçsın

Boldur herşey geldik güze
Düşündüğün söyle yüze
Gel geçelim sazdan söze
Gülüverde güller açsın
Sen kaçma sıkılan kaçsın.

Baki değil ömür sana
Kıyıcı gelmeden cana
Sarılmadan toprak ana
Gülüverde güller açsın
Sen kaçma sıkılan kaçsın.

Uzaklara meylettiler
Domur domur terlettiler
Öyle bırakıp gittiler
Gülüverde güller açsın
Sen kaçma sıkılan kaçsın…

22/02/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Haldan bilmezlere hedef bu sinem

Büyütür beslersin saldırır sana
Sığmıyor nefreti iki cihana
Alda kurtar beni  tabiat  Ana
Geceler kıl köprü gündüz cehennem
Kendin bilmezlere hedef bu sinem.

Ruhunun zehrini savurur yüze
İki düşman gibi gelmek gözgöze
Irmak olsam ulaşamam denize
Geceler kıl köprü, gündüz cehennem
Kendin bilmezlere hedef bu sinem.

Ne eylesek ne söylesek yetmiyor
Baş kaldırmış silahlanmış gitmiyor
Neyi eksem bu ovada bitmiyor
Geceler kıl köprü, gündüz cehennem
Kendin bilmezlere hedef bu sinem.

Canım dedim adım verdim adına
Bir zamanlar doyamazken tadına
Attı beni karlı dağlar ardına
Geceler kıl köprü, gündüz cehennem
Kendin bilmezlere hedef bu sinem.

Yön levhası gibi kaldım revanşta
Silahmıyım mermimiyim savaşta
Beni sorğularlar neden ilk başta
Geceler kıl köprü, gündüz cehennem
Kendin bilmezlere hedef bu sinem…

15/02/2005 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Bilim değil

Bir hoplarsın, iki hoplarsın çekirğe
Hem beynimiz, hem gönlümüz sömürğe
Bu ayıbı süpüremez süpürğe
Bilim değil bu bir hayat okulu
Adımlarım emin değil korkulu.

Yollarımız hep kesiyor fenalar
Çıkarırsın niçin farklı manalar
Ufku karanlıkta kalmaz semalar
Bilim değil bu bir hayat okulu
Kişilikler gelişirmi korkulu.

Dün yüceltilirken hasiyet onur
Tezğahlarda hangi halı dokunur
Bu gün’ki aydının adı ne konur
Bilim değil bu bir hayat okulu
Sinemizde dost hançeri sokulu.

Yıldan yıla çoğalıyor  kayıplar
Hem hançerler hemi döner ayıplar
Arif olan kiri pası ayıklar
Bilim değil bu bir hayat okulu
Sinemizde dost hançeri sokulu…

09/01/2005 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Buyurun dostlar

Garip duyğularım etsene tarif
Ben kaba biriyim, sen ise zarif
Haldan bilir elbet her usu arif
Artık yüzün bile görmeyeyim’mi.

Emekler vermişim bunca yıl boşa
Akıl uçtu, yürek dönüştü taşa
Kıyamet kopuyor kalsak başbaşa
Artık sözün bile etmeyeyim’mi.

Benziyorum inan ağ’da balığa
Pınar olsam akamıyom oluğa
Bu davranış zarar verir sağlığa
Kurduğum evlere girmeyeyim’mi.

Sevği saygı bitmiş, gözükmüş yollar
Filizken kırılmış o yeşil dallar
Ne etsem eylesem eksiğim kollar
Olduğun meclise gelmeyeyim’mi.

Bakar gibi bakın sizler Trene
İnecek var basan basmış firene
İsteyenler katılırlar törene
Gittiğin yolları bilmeyeyim’mi.

Tören başlamıştır dostlar buyurun
Duymayanlar varsa varın duyurun
Ben görmedim gören görsün hayırın
Artık göz yaşımı silmeyeyim’mi..
                       
10/02/2005/ Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Kalmadı

Hatice’yi Londura’ya uğurlarken)

Sabahın seheri ayrıldık kuzum
Telleri kırılmış çalmıyor sazım
Başarı mutluluk dilerim kızım
Benim yürüyecek yolum kalmadı.

Kanatlı güvercin birazdan kalkar
Çıkıp yücelerden bizlere bakar
Bu zalım ayrılık yüreğim yakar
Ayakta duracak halım kalmadı.

Eğitimden geçer bilimin yolu
Kesmesin hızını yağsada dolu
Kucak açmış bekler can Anadolu
Benim eğilmedik dalım kalmadı.

Doğudan batıya değerler taşı
Sağlık muhabbettir her işin başı
Yıkılmadan dönsün o güzel kaşı
Benim uzatacak kolum kalmadı.

Duyğularım döküyorum satıra
Ayrılıklar buluşmalar hatıra
Tanrı başarını daim artıra
Türkü söyleyecek dilim kalmadı.              
                        
28/01/2005/ Kasturup/Hüseyin Uçar.

Güzel yeğenime

Bilim elbet aklın yolu
Çayır çimen sağı, solu
Yüreğimiz coşku dolu
Doktor hanım kutluyorum.

Coştum alınca haberin
Büyüyor yürekte yerin
Gün günün artar değerin
Doktor hanım kutluyorum.

Yanağında güller açsın
Etrafına sevği saçsın
İnan başımıza taçsın
Doktor hanım kutluyorum.

Eğitimdir dünya varı
Bilmeyenlere uyarı
Ulaşılmaz bir başarı
Doktor hanım kutluyorum.

Mantık altın, akıl inci
Benim yeğenim birinci
Paylaşırım o sevinci
Doktor hanım kutluyorum.

Artık okşanır gururum
Sanma yerimde dururum
Binlerce soru sorurum
Doktor hanım kutluyorum.

Kutlamayı çifliyorum
Davetiyem ekliyorum
Çok özledim bekliyorum
Ben sizleri kutluyorum.

Görsem amcamı, yenğemi
Sundun muhabbetle demi
Güzellikle dolmuş gemi
Yeğenlerim kutluyorum.

Sanarım aştım süremi
Unutmadım eniştemi
İşkal ettiniz sinemi
Yeğenlerim kutluyorum.

Ne zaman yürüdük izde
Hangi meslek yok’ki bizde
Sıra havada denizde
Yeğenlerim kutluyorum…

01/03/2005/ Hüseyin Uçar.

Alın size sosyal yaşam

Aynı filim, aynı pasta        
Kim sağlıklı kimler hasta
Kalleş dalır baykal usta
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

Hem kardeştik, hem eşittik
Ne bekledik,  ne işittik
Nuh’u sallayan beşiktik
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

Düşünceye kota koyan
Bir avuç şakşakla doyan
Kendini Atatürk sayan
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

Kimisi düğüm atıyor
Kimisi helva katıyor
Gidenleri aratıyor
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.
Kimi sarılıyor dine
Kimi çekiliyor ine
Hasretiz bayram düğüne
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

On yılda bir kesinti var
Siyasetten tiksinti var
Diktatörce esinti var
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

Yapılan içime sinmez
Hem başarmaz hemi inmez
Çevreye öfkesi dinmez
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam.

Konuşur içerli içerli
Eli tırpanlı biçerli
Her türlü hile geçerli
Alın size sosyal yaşam
Burası Türkiye paşam….. 

03/01/2005/Hüseyin Uçar.

İnadına güleceksin

Sevda sade serde olmaz
Yiğit yüzü yerde olmaz
Kaşlar yüze perde olmaz
Zaman varken güleceksin
Yaşadığın bileceksin.

Dolu düşün dolu yaşa
Alıcı gelmeden başa
Beden dönüşmeden taşa
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin

Zaman hızlı ömür kısa
Fayda vermez agıt tasda
Acımaz ilahi yasa
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin

Ekil çoğal darı gibi
Oğullar ver arı gibi
Yaş yetmişte yarı gibi
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin

Sevki sevilesin gülüm
Sonuna gelmeden filim
Kapını çalmadan ölüm
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin

Yıldızları denizce yak
Güle n’olur bülbülce bak
Selamını özğürce çak
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin

Unutma öğren bilimi
Yenmeye çalış ölümü
Sakın susturma dilimi
İnadına güleceksin
Yaşadığın bileceksin.

03/01/2005 Hüseyin Uçar.

Ne oldu bize

Cehalet doldurmuş, deponu gazla
Kurban sevap diye canlar boğazla
Aç oku tarihi bu kadar fazla
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize

Mantıklı işliyor hangi kurumun
Bekliyorum anlat nedir yorumun
Cevabını ara n’olur sorumun
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize.

Ben vicdan ararım benlik aramam
Vahşet karşısında suskun kalamam
Herkes insan ben insanı kıramam
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize.

Nasıl işlerisen öyle ekersin
Onikiay zahmetini çekersin
Yüz yıllardır değişimi beklersin
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize

Yüreğim barınak yüz bin katlıyım
Gökyüzünde bile bu gün atlıyım
Akıl mantık geliştikçe mutluyum
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize

Boğazlar dönüştü kızıl denize
Şükürle etleri koydukmu köze
Perdelermi indi o gören göze
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize..

Vahşet olduğunu herkes görüyor
Ayağından asmış vınçle sürüyor
Böyle sevap olmaz tanrı biliyor
Bu nasıl ruh hali ne oldu bize.

02/01/2005 Hüseyin Uçar.

Geceler boyu

Ateş içindeyim geceler boyu
Duymuyor bedenler sağır beş duyu
Anılar saldırğan karanlık koyu
Sorğulayıp ipe çekiyor gece
Yollar enğebeli kurallar ince

Hayalle aşılmaz aşılmadıklar
Açılır baş başa kitli sandıklar
Yarınlaşır birbirine sadıklar
Sorğulayıp ipe çekiyor gece
Yollar enğebeli kurallar ince

Uzak diyarlarda dövülür soku
Hep beni buluyor zalimin oku
Yıldızsız geceler, basıyor  korku
Sorğulayıp ipe çekiyor gece
Yollar enğebeli kurallar ince

Belleğim ekilir, verimli sulak
Bozarsan kuralı, çekilir kulak
Gel haydi sevdiğim beraber olak
Sorğulayıp ipe çekiyor gece
Yollar enğebeli kurallar ince

Diri diri gözümüzü oyanlar
Harekete geçer bunu duyanlar
Kendinize gelin baylar bayanlar
Sorğulayıp ipe çekiyor gece
Yollar enğebeli kurallar ince.

09/02/2005/ Hüseyin Uçar.

Sözmü bıraktın

Ne bir içten bakış, ne bir anlayış
Ne bir açık kapı, ne bir arayış
Seven böyle bakmaz bu nasıl bakış
Hoş geldin diyecek yüzmü bıraktın

Yapıştı kuyruğa kan emer sinek
Verdiği sözde durmuyor dönek
Çoğu parti değil sade bir dernek
Bana söyleyecek sözmü bıraktın

Yaşamlar olmuyor herkesin harcı
Dile kıl dolaşmaz, konuşur varcı
Bakışlar sitemkar sözler kırıcı
Kül oldu yüreğim, közmü bıraktın

Gündüz kaçışların, gece nöbetin
Sanarsın gölgesi koca tibet’in
Söyle nesi güzel bana gurbetin
Dönüpte bakacak gözmü bıraktın

Nedir diye soramadım  durumun
Karşı çıkmak,  yakıp yıkmak  yorumun
Bumudur cevabı benim sorumun
Budadın dört mevsim, özmü bıraktın.

Yaşam acımasız, yarğılar kesin
Boğuyor hayatı o çirkin sesin
Kapatmışım sana gönül perdesin
Peşinden gelecek, izmi bıraktın.

30/01/2005/ Hüseyin Uçar.

Gönlüm huzurevi

Bitirdiğim yollar bende yürüyor
Ne yazık’ki ayrılıklar sürüyor
Herkes bizi bir umacı görüyor
Gönlüm huzur evi, ruhumsa cennet.

 

Şu koca dünyayı gezdim dolaştım
Nerde engel varsa onla savaştım
Yüreğim koskoca evrene açtım
Gönlüm huzur evi, ruhumsa cennet.

 

Eksik olmaz büyük dağın dumanı
Herkese açıktır gönül limanı
Ölçüm yoktu bilemedim zamanı
Gönlüm huzur evi, ruhumsa cennet.

 

Sağlam olmalıdır temelin taşı
Kırk yılda bir oldum halayın başı
Ben çalıştım hiç görmedim maaşı
Gönlüm huzur evi, ruhumsa cennet.

 

26/01/2005. Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Sen görmen gayri

Bakışların kaçırırsın boşuna
Aranırsın ödül konmuş başına
Kuşlar konar bir gün mezar taşına
Vuran vurmuş canım sen duyman gayri.

 

Ne eda’n gözükür nede caziben
Gör’ki kime kaldı o altın küpen
Aynen köstebeğe benzer kulüben
Kuran kurmuş canım sen görmen gayri.

 

Tükenmiş yolların bitmiş seçenek
Hep bencil yaşadın olmadın örnek
Yakışır haline yakasız gömlek
Diken dikmiş canım sen duyman gayri.

 

Seni sevmeyenler bakar yakından
Kimse korkmaz o dil kadar çakından
Cehizlerin uçuşmuyor çıkından
Alan almış canım sen duyman gayri.

 

Hayırla anılmaz geçmişin niye
Bütün ağrıların döklülür ney’e
Gittiğin gün unutmuştur nahiye
Yalan oldun, canım sen duyman gayri.

 

3/2/2005. Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

Terki diyar

Herkes almış, ben almadım muradı
Halimize güldürdüler hoyradı
Soğuluyor bunca yılın feryadı
Dedim artık terkidiyar edeyim
Kötü kader bırakmıyor nideyim.

 

Cümle kurdum üretmedim kelime
Sözcüklerim yapışıyor dilime
Nasıl şükredeyim ben bu halime
Dedim artık terkidiyar edeyim
Bırakmazlar nerelere gideyim.

 

Şu seyir defteri bakın önümde
Sustu artık vicdanımda dinimde
Kim olmak ister’ki benim yerimde
Yol bulamam, terkidiyar edeyim
Kimse bilmez, anılarla nerdeyim.

 

Bu kadar çekmezdim olsam tutucu
Benim çektiklerim neyin sonucu
Ne desem kızıyor, düzen kurucu
Yurt bulamam, terkidiyar edeyim
Yosul baca gibi, goyğun tüteyim…

 

15.01.2005. Hüseyin Uçar.

 

 

  

 

 

 

 

 

Gücüm yetmiyor

Kalaylanı kalaylanı büyüdük
Aşağılanı aşağılanı çürüdük
Dururken’mi isyanlara yürüdük
İsyankar gönlüme, gücüm yetmiyor
Sevilmeden, sevişmeler bitmiyor.

 

Yukarda görürler oysa tabanım
Ur tutsada deşilmiyor çibanım
Ben kendime bile artık yabanım
İsyankar gönlüme gücüm yetmiyor
Sevilmeden, sevişmeler bitmiyor.

 

Deniz gözüküyor göller göletler
Boşa gitti bunca yıllık gayretler
Sürğüne kesilmiş bizim biletler
İsyankar gönlüme gücüm yetmiyor
Sevilmeden, sevişmeler bitmiyor.

 

Soyu sopu her gün verdik kalaya
Gelen geçen bizi aldı alaya
Vahşetle kolkola girdik halaya
İsyankar gönlüme gücüm yetmiyor
Sevilmeden, sevişmeler bitmiyor.

 

Neydi ne içindi bunca zorbalık
Yasamaz elbette  karada balık
Adım topal üsük, soyadım çalık
İsyankar gönlüme gücüm yetmiyor
Sevilmeden, sevişmeler bitmiyor.

 

14.01.2005.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

Mutlu yıllar diliyorum

Yıllar birbirin kovalar
Yoksul yüreğin ovalar
Elbet sürecek kavğalar
Mutlu yıllar diliyorum
Yaşam dolu geliyorum

 

Çağdaşsınız siz ağalar
Yemyeşil kalsın doğalar
Yalnız yaşanmaz sevdalar
Mutlu yıllar diliyorum
Umut dolu geliyorum.

 

Biri indi biri  bindi
Sanma ağrılarım dindi
Dost göründü düşman sindi
Mutlu yıllar diliyorum
Hiç korkmadan geliyorum.

 

Yemeyelim ham armudu
Toplayalım palamudu
Yitirmeyelim umudu
Mutlu yıllar diliyorum
Hedeflerim, geliyorum…

 

01.01.2005.Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Canlar 4

Özlemlere giden yollar
Çiçekli meyveli dallar
Yük olmaz arıya ballar
Bagışlayın beni canlar
Gurbeti  yaşayan anlar.

Yaz gülüm var uzaklarda
Saçim, sakalım aklarda
Şarkıları kulaklarda
Çok özledim onu canlar
Gurbeti yaşayan anlar.

Elbette tarih kalıcı
Uzak dur canlar alıcı
Vurma boynuma kılıcı
Gözüm yolda kaldı canlar
Gurbeti yaşayan anlar.

Yaşam doğurğandır varsıl
Kaderim utansın asıl
Dayanayım dostlar nasıl
Gözüm yolda kaldı canlar
Gurbeti yaşayan anlar.

Bulut yük olmaz gemi’ye
Soran olmaz, niçin niye
Koşmalı gençler yeni’ye
Özlemler hüzünlü canlar
Gurbeti yaşayan anlar…

01.01.2005. Hüseyin Uçar.

Her yerde siz

(Otuzuncu yılın buluşması)
             3                                  
Hüzünlü şarkım
Ezğili Türküm
İlham kaynagım
Yaşam pınarım
Gülüm
Gülistanım
 Elleri süt kokulum
Bereketli sofram
Doyumsuz beraberliğim
Yarpuz
Kekik
Kokulu yaylam
Ayrı kaldıgım yurdum
Sevinçleri buruk halkım
Dünüm
Bu günüm
Yarınım
Gür sesim
Muhabbetim
Can dostum
Arın korkularından
Yakarışları unut
Bilince dönüşsün öfken
Değişikliklere açık ol
Kapalı kapıları aç
Adsıza ad tak
Yayaları at’landır
Düşün düşmeden önce yollara
Kavşaklar
Bitişi olsun ayrılıkların
Dik tut başını
Önce kendini sorgula
Önüne
Etrafına bak
Nerede
Ne halde oldugunu algıla

 

Hareket seni değil
Sen hareketi yönlendir
Her attıgın adım
Baharın gülen yüzü
Okşayan eli olsun sevğilinin
Huzur üret
Gülerek bak aynalara
Gülücükler dagıt etrafına
Kırgın ayrılma dostlarından
Hüzün yağmurları yağmasın yanaklarına
Mendilin ıslanmasın
Çağlayana dönüşsün aşkların
Buluşmaların
Şelale akışlı olsun
El sıkışırken
Nasıl aktıgını
Göreceksin
Yaşanmış anıların
Canım
Cananım
Yurtlum
Yuvalım
Karasavdalım
Kuşsaraylım
Mısralarımda
Düşlerimde
Siz
Anılarımda
Türkülerimde
Ufkumda
Coşkumda
Siz
Hangi yöne dönsem
Yolum hangi istasyona
Ugrasa
Bu sevdalı
Bu kanayan
Yüreğimle
Bilin’ki hepinizi orada
Bekliyorum….
10/03/2005 Hedesdet DK.
                   Hüseyin Uçar.

Yarım kalmıştı Tualim

Yürüyüşe çıkmıştım
Dün akşam
Yürüdüm bir başıma
Talime çıkmış
Ordu gibi
Bir
İki
Üç
Kıta dur
Durdum
Oturdum kumsala
Şarkısını dinledim
Dalgaların
Ve çıglığını martıların
Hayli bir zaman
Baktım ufuklara
Fırçayı aldım elime
Önce gözlerimi boyadım
Sonra bütün bulutları
Karıştırdım birbirine
Gökyüzünü boyadım
Renklerle konuştum
Tualle tanıştım
Sonra
Gececi bir yıdız
Aldı götürdü beni
Yürüdüm girdim içeri
Birden yükseldi sesler
İstilacı var…
İstilacı var..
Girdiler koluma nöbetçiler
Ve tutuklandım
Bush’la
Saddam’la
Beni karıştırdılar
Tutuklu kaldım hayli bir zaman
Tek başıma ve özğür
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum
Beni güler yüzle sorguya aldılar
Anlattım onlara
Meramı’mı
Ve merakı’mı 
İnandılar
Oysa ruhsaldı
Sıkıntılarım
Anlamadılar
Baktım saat’a
Orada sabahtı
Beni geldiğim yere geri saldılar
O akşamdan bu sabaha
Bütün konuklarım
Muhabbet’e doydular
Cevapsız sorular soruyor
Ben kendimi arıyordum
Yutmuştum dilimi
Ana alfabem varmıydı
Bilmiyorum.
Sahili suladım boydan boya
Terledim daldım suya
Başımı çıkardığımda
İnsan kaynıyordu kumsal
Hüzünler bile soyunmuştu
Bedenime yapışmıştı yakamozlar
Duyulmuyordu çığlıgı martıların
Hem renklerle oynuyor
Hem güzel  bir model arıyordum
Biri tuttu elimden
Hadi denize girelim
Gözümü açtıgımda
Ne dalgalar
Ne deniz
Ne yakamozlar
Nede elimi tutan
O deniz kızı vardı
Kalmıştım bir başıma
Denizin ortasında
Bir ada
Tusisami sonrası
Sürüyordu artcıl depremler
Sinemde tamamlanmamış
Bir tual
Belleğimde unutulması
İmkansız
Hülyalar
Hazır değildim ayrılıklara
Ayırdılar
Anne sütünden ayrılan
Bir bebe gibi beni
Adadan çekip aldılar   

26/01/2005. Hüseyin Uçar.

Gelinim

Telefonda ulaşan
O güzel ses
Kulaklarımda
Çınlıyor hala
Bekliyorum
Gelmiyormusun diyorsun
Çokmu önemli diyorum
Evetliyorsun
Seni çok özledim.
Bende seni çok özledim
Bende seni gelinim
Çok bekledim.
Çevreninin baskısı
Töreler
Gelenekler
Ve gün geçtikçe
Soğuyan havalar yıldırıyor
Hele bir bahar gelsin
Çıksın yuvasından
Börtü böcek
Çiğdemler
Kar delenler
Sümbüller boy versin
Uzasın gökyüzüne
Erikler
Çağlalar çiçek açsın
Yalasın yüzümüzü ılık rüzgarlar
Uyansın tabiat anamız
Uyansın bedenler
Berekete yürüsün canlılar
Bileşmeler
Üleşmeler
Güreşmeler
Derken coşsun gönüller
Bagışla beni gelinim
Acemi bir şairin
Satırları bunlar

 

Gözümle
Gönlümle yollardayım
Çok az bir zaman kaldı
Bırakırız kendimizi
Toprak anamızın kucagına
Bizden
Sizler üretiriz
Çoğalırız
Okul yollarında
Gönül kapını açık tut
Perdeleri arala
Arada bir bak yollara
Fişini çekme telefonun
Gelinliğini giy
Bekle
Yatagın bozulmasın
Gelinim
Yatagın bozulmasın
Duvagını açmağa
Geliyorum…..

25/01/2005.Hüseyin Uçar

Ne Faydası var

-1-  
On dört
Onbeşlik
Tazelerin
Anıları
Hayalleri
Bedeni
Yetmiş beşlik
Bedevinin
Çadırında
Tutsak’ken
En küçük isyanında
Diri diri
Çuvala konup
Nil nehrine
Kızıl denize
Genç hayatlar
Bırakılır’ken
Aşkı
Muhabbeti
Güzelliği
Tartışmanın
Kime?
Ne?
Faydası var..

 

-2-
Özğürlük
Çağ dışı zihniyetin
Terazisinde tartılıyorsa
Alınıp
Satılıyorsa
Demir parmaklıklar ardında
Gardiyan konturolünde
Kovuş agalarının gölgesinde
Ve bir avuç azınlıgın
İki dudagı arasındaysa
Ve sırasını bekliyorsa
Mazlum halklar
Demokrasiyi
Özgürlüğü
İnsan haklarını
Tartışmanın
Kime?
Ne?
Faydası var…

15.01.2005. Hüseyin Uçar.

Bir Ülke

Ulu bir çinar gibi
Diktim yüreğimi
Ülkemin
Tarih
Sevda
Aşk tüten
Topraklarına
Her yöresinde
Onlarca medeniyetin
İzlerini taşıyan
Cografya
Mitolojimizin anası
Kübele
Oturmuş van gölüne
Almış ağrıyı kucagına
Anadoluyu emziriyor
Her güzel kokan
Çiçegi selamlıyor
Gülücükler dağıtıyor
Etrafına
Ormanlaşıyor
Yıldızlaşıyor
Uzanıyor  geceleyin
Gökyüzüne
Şafakla birlikte
Yuvalarından uçan
Kuşlara kucak açıyor
Avuçlarımda sevinç
Gönlümde
Güler yüzlü
Yaşam dolu
Mutlu kuşaklar
Karşılasın diye
Saçıyorum sevinçlerimi
Berekete duruyor
Gönül ovam
Ve ben kendimi
Özlem sarhoşu
Anadoluda buluyorum..

02. 01. 2005. Hüseyin Uçar.

Can yegenim

Dilimde türküler, elimde sazım
Elbette insana nazım niyazım
Hem yeğenim, hem gelinim, hem kızım
Can yeğenim, nice nice yıllara.

Herkese yazılmaz güzel satırlar
İkinci halama layıktır bunlar
Gidenler bir dönse ne anlatırlar
Can yeğenim nice nice yıllara.

Halamın kızıda amcam gelini
Taşıyalım hüzünlerin selini
Anasından almış usta elini
Can yegenim nice nice yıllara.

Dünya konuk evi ömürler yalan
Esenim serpilmiş, büyümüş Sinan
Huzur ağacınız, o iki inan
Can yeğenim nice nice yıllara.

Huzurlar getirsin kırkıncı yaşın
Tüm erenler burda, yoktur telaşın
Dünden daha dik olmalı başın
Can yeğenim nice nice yıllara.

10 Nisan 2004 Ringsted.
                 Hüseyin Uçar.

Yaban gülü

Çoluk çocuk vokmen taktık kulağa
Doslukları  taşımışız sokağa
Ekini ekmeden girdik orağa
Yaban gülü açar bizim bağlarda
Sevğiler yozlaşmış ağlar dağlarda.

Yaşamadan çağdan çağ’a  atladık
Borcumuzu katı katı katladık
Büyüyoruz diye kimi yatladık
Yaban gülü açar bizim bağlarda
Sevğiler yozlaşmış ağlar dağlarda.

Çok bekledim ses vermedin sesime
Soru sordum sorğuladım nevsime
Her nedense çalışmadım dersime
Yaban gülü açar bizim bağlarda
Sevğiler yozlaşmış ağlar dağlarda.

Bizler bize karşı kalktık atağa
Dem yerine zehir koyduk bardağa
Her gün biraz daha battık batağa
Yaban gülü açar bizim bağlarda
Sevğiler yozlaşmış ağlar dağlarda..

2/6/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Sen gönül

Depremle uyandım, dertler depreşti
Körelmiş duygular birden gençleşti
Kime güvendimse kalleş güreşti
Her şafakta asılırsın sen gönül
Hangi yüzle kasılırsın sen gönül..

Duvarlar yıkılmış, perdeler kalkmış
Konuş çalık, topal seni kim takmış
Göz yaşın kan olmuş içine akmış
Her şafakta asılırsın, sen gönül
Hangi yüzle kasılırsın sen gönül.

Konan’a konaktım, yolcuya binek
Sen neye yararsın, süt verir inek
Var’mı benim gibi açık bir örnek
Her şafakta asılırsın, sen gönül
Hangi yüzle kasılırsın, sen gönül.

Çalar saat gibi kuruldum durdum
Alınmış silahı, yenik’ti ordum
Kazılmış mezarım bekliyor yurdum
Her şafakta asılırsın, sen gönül
Hangi yüzle kasılırsın, sen gönül.

Her şeyler gelişti, gözün önünde
Tokatlandın en coşkulu gününde
Bir tatlı söz duymadın’ki ömründe
Her şafakta asılırsın, sen gönül.
Hangi yüzle kasılırsın sen gönül.

Var’mı yeteneğin, var’mı meziyet
Onur nerde kaldı, hani hasiyet
Yeter yapma hiç kimseye eziyet
Her şafakta asılırsın, sen gönül
Hangi yüzle kasılırsın, sen gönül.

27/5/2004 Karlslunde.Hüseyin Uçar

Tek kurşuna

Ne yuvalar yıktık, ne yurtlar bastık
Yerler döşeğimiz, gevendi yastık
Aklı tutukladık mantığı astık
Korku sinmiş canlar, almaz kale’ler
Tek kurşuna satılıyor kelle’ler.

Toplanmış yandaşlar, bin bir temaşa
İçinden çıkılmaz kör bir karmaşa
Kurşun sıkar oldu gardaş gardaşa
Korku sinmiş canlar, almaz kale’ler
Tek kurşuna satılıyor kelle’ler.

Ne dışta huzur var, ne içte huzur
Herkes haklıyım der bahane hazır
Bunca yıl yalvardık yetişmez hızır
Korku sinmiş canlar, almaz kale’ler
Tek kurşuna satılıyor kelle’ler.

Bu sağcı, bu solcu, bu orta yolcu
Kimisi kaçakcı, kimisi kolcu
Kimsenin kimseye olmuyor borcu
Korku sinmiş canlar, almaz kale’ler
Tek kurşuna satılıyor kelle’ler.

28/5/2004. Hüseyin Uçar.

Bendedir

Şu yıldız benim fenerim
Arıyım çoktur hünerim
Petekte bala dönerim
Dillerde’ki   ad  bendedir
Damakta’ki tat bendedir.

Savaşım var hamla benim
İşim olmaz zamla benim
Petekde’ki damla benim
Dillerde’ki ad bendedir
Damakta’ki tat bendedir.

Belli benim yerim yurdum
Çiçek çiçek hatır sordum
Hayat verir benim ordum
Dillerde’ki  ad bendedir
Damaktaki tat bendedir…

19/3/2004 Karlslunde
              Hüseyin Uçar..       

Huy güzeli

Aldanamam görünüşe
Hayal meyal girme düşe
Son verelim bu gidişe
Kırk gün olmaz, huy güzeli
Güzellik yaşar ezeli.

Canlı hayat bulmuş suda
Dolandırır kan uykuda
Ölü duyular kuyuda
Kırk gün olmaz, huy güzeli
Güzellik yaşar ezeli.

Her ormanın alıc’olmaz
Her güzellik kalıc’olmaz
Adaletin kılıc’olmaz
Kırk gün olmaz, huy güzeli
Güzellik yaşar ezeli.

Elini  aldım elime
İsmi yapıştı dilime
Seviyorum tek kelime
Kırk gün olmaz, huy güzeli
Güzellik yaşar ezeli..

 23/5/2004 Karlslund/Hüseyin Uçar..

Ayrılık

Sağ gözün güneştir sol gözün aydır
Kibriklerin okta kaşların yaydır
Tara zülüflerin gerdana kaydır
Özledim sevdiğim, yollara düştüm
Sensizlik ölüm’müş, çiğidim piştim.

Hem ayrılık özlem, hemde buluşmak
Bin bilsende, bir bilene danışmak
Bize özğü beden dili konuşmak
Özledim sevdiğim, yollara düştüm
Ayrılık ölüm’müş, kaynadım piştim.

Zevki sefa olur ayrılık kime
Yanaklar süzülmüş benziyor çime
Ellerinle gönderirsin ölüme
Özledim sevdiğim, yollara düştüm
Ayrılık ölüm’müş, ben sende piştim..

24/5/2004 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Durdum

Ömür boyu yokuş çıktım
Dönüşü yok artık bıktım
Ovadan dağlara aktım
Barajsın dediler doldum.

Önce su oldum biriktim
Niçin hayal’e yeliktim
Dalda  bir tane eriktim
Şimdi koca orman oldum.

Gelen bende barındılar
Hem yıykanıp arındılar
Sevdalarım sarındılar
Söyle kime tuzak kurdum.

Ahlaksızlar ahlak kuşu
Türban olmuş dünkü poşu
Eğitim her şeyin başı
Sanma eğitimsiz durdum..
  
20/5/2004 Ev . Hüseyin Uçar.

Uğurum

En sonunda çizgin ile tanıştık
Senle bile gece gündüz yarıştık
Kavga ettik Kuşsarayca barıştık
Güle güle  Uğur uğrular olsun.

Sanatcılar öncül görmez parayı
Oldukça zenğindir gönül sarayı
Gelip gördün güzel dostum burayı
Güle güle Uğur uğrular olsun.

Yırtık büyüdükçe tutmuyor yama
Seni  dört gözle, bekliyor Soma
Güzel dostum bizi habersiz koma
Güle güle Uğur uğrular olsun.

Bizden selam götür hane halkına
Buluşmayı düşürelim yakına
Geçti zaman varamadık farkına
Güle güle Uğur, uğrular olsun.

Bozkırda çalılar kalırlar bodur
Dilerim bir ömür ilk başta otur
Kim ne derse desin Hüseyin budur
Güle güle Uğur uğrular olsun…

2/3/2004 KarlsundeHüseyin Uçsar..

Vicdanın yokmu senin

Ben gelirim çarşıdan
O yar gelir karşıdan
Hayalini taşıtan
Vicdanın yokmu senin?

Çağırınca gelmeyen
Ne çektiğim görmeyen
Kadir kıymet bilmeyen
Vicdanın yokmu senin?

Uçtum kanat takındım
Uzak değil yakındım
Nefeslerden sakındım
Vicdanın yokmu senin?

Kız ben sana vuruldum
Aka aka duruldum
İnsafa gel yoruldum
Vicdanın yokmu senin?

Biraz gülem bakışta
Saram seni barışta
Yalnız bıraktın kışta
Vicdanın yokmu senin?

29/3/2004 karlslunde
              Hüseyin Uçar.

Gezgin Düşlerim

Ey!  Benim deli gönlüm
Mahir ellerim
Yolları tepen ayaklarım
Gezgin düşlerim
Sen kıvranırken
İçinde acıların

Ne kimse görür
Ne kimse duyar
Kayalara yazsanda
Gözlerinle acılarını
Kayalar kavrar
Ellerinin sancılarını

Oysa insanlar
Oysa o canlar
Kendi içlerinde
Birbirini boğarlar.

Ey! Benim deli gönlüm
Gezgin düşlerim
Mısralarımın
Sayfalarında
Gezinirken gözlerin
Neden?
Ağlarlar.
Ve kıvrım kıvrım kıvrılarak
Uzayan köy yollarından
Geçerken rastladığım
Genç nineler
Tutmuş ellerinden torunlarının
Dudaklarında solğun gülücükler

Oysa dünyanın bir çok ülkesinde
Anne olurken
Otuzundan sonra kadınlar
Bizde ondört, onbeşinde
Anneler
Otuzunda nineler var.

Ve yaşlı amcalar
Yamalı ceketlerinde
Sakalı uzamış yüzlerinde
Uçuşan
Kanadı kırık kuşların
Yaralı sevincini taşırlar.         

Hastanesiz şehirlerde
Okulsuz köylerde
Maaş alan görevliler var.

Ve her bahar
Kardelenlerin
Çiğdemlerin
Menekşelerin
Sevinciyle büyür
Yeni doğan çocuklar.

Ve yolumuz Avrupa
Daha güzel bir yaşam
Ya bizimde içinde olduğumuz
Ortadoğu
Ona biçilen kefen

Ve dünyanın bir çok yerinde
Ortadan kalkmışken
Gece kondular
Taşralar
Hala bizde
Fındık dallarından örülmüş
Hem bahce
Hem ev kapıları var.

Ve biraz ilerde
Görkemli minareleriyle
Yükselen camiler doğar.

17 /5/2004  Hüseyin Uçar.      

Cana Muhabbet

Her gülücük, canlar coşku doğurur
Sevdalanan elbet sevda yoğurur
Her güzellik güzelliği çağırır
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Adına şanına yakışan konuş
Eğer bilmiyorsan bilene danış
Elbette bir kültür saygılar sunuş
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Dar yer sıkar beni, göster genişi
Her yokuşun elbet vardır inişi
Her yiğidin farklı ata binişi
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

İster kapı, ister yolda karşıla
Doğruları genç nesile aşıla
Sevişmeyi bırakmayak koşula
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Ömür boyu yaşanır’mı hatıra
Bütün duygularım döktüm satıra
Bizim coşkumuza, canlar katıla
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Hiç sapa olurmu sevginin yolu
Yüreğim, düşüm hep özlem dolu
Olayım istede kapıyın kolu
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Uzak olmaz inan gözle görünen
Küsüşmedim küsüşse de yar inen
Nolur yaralama nolur dilinen
Muhabbet sevdiğim cana muhabbet.

Sözlerini değil, özünü söyle
Öğrendiğin öğret, nesile böyle
Bak işte kuruldu mutlu bir aile
Muhabbet sevdğim cana muhabbet.

  18/5/2004 Karlslunde
               Hüseyin Uçar.      

Vaz Geçmem

Beklentim kalmadı, geçmişte dünde
Bütün umutlarım gelecek, günde
Benim aradığım güzellik sende
Kapından kovsanda, vaz geçmem güzel.

Gerdanı cennettir, bakışlar kuğu
Senin elindedir fırsatın çoğu
Buz pistinde bize yaptırdın şovu
Dışarı atsanda vaz geçmem güzel.

Şöyle bir baş kaldırıp, görse etrafı
Koydu şu sineme allı  alafı
Kim bağışlamaz seven tarafı
Pazarda satsanda vaz geçmem güzel.                       

Çeliyor aklımı fiziksel yapı
Bekliyorum canım evet cevabı
Açılacak birgün gönülde kapı
Sitemler etsende vaz geçmem senden..

Bir evet demene olurum gayil
Yalvarırım güzel sayarken sayıl
Sevda pınarlarım kuruttun buyıl
Acıya katsanda vaz geçmem güzel..

18/5/2004 Karlslunde/Hüseyin  Uçar..

Deprem gelmezmi

Yaralı yüreğe melhem ararken
Kel başda’ki Üçbeş saçı tararken
Kırıkları yeni baştan sararken
Depreşen dertlere, Deprem gelmez’mi.

 

Hadi gelde gülüm öfkeden arın
Gömüldük altına topragın karın
Ne yalanlar döner duyarız yarın
Tanrı kullarının halin, bilmez’mi.

 

Toz duman, gömüldük, çamura, kuma
Eller balyoz oldu, dillerse kama
Halimiz seyreder çıkmışta cama
Kahkahayla  birde felek gülmez’mi.

 

Sabır dilenirken felaket geldi
O beton o demir sinemiz deldi
Beden düzelir’mi, kırılan beldi
Kader defterinden bizi, silmez’mi..   

 

13/5/2004 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

 

 

 

On Sekiz Mayıs

Neyi hatırlatır  onsekiz mayıs
Kopmuştur motordan sade bir kayış
Böl, parçala, yutlar, kanlı arayış
Canımın canında, incindi canlar
Benim ne dediğim, anlayan anlar.

 

Yokuşlar düz oldu, dağlarsa ova
Üstten dolup alttan, boşalır kova
Mevsimler bahardı bozuldu hava
Canımın canında, incindi canlar
Benim ne dediğim, anlayan anlar.

 

Ne olay doğruydu, nede mekanı
Kurşun yerdin, birkez, dönsen arkanı
Ahkam keser Amerikanın bakanı
Canımın canında, incindi canlar
Benim ne dediğim, anlayan anlar.

 

Baktım gözlerine dünya oturmuş
Ay girmiş araya güneş tutulmuş
Zalimin hesabı bizden sorulmuş
Canımın canında, incindi canlar
Benim ne dediğim, anlayan anlar.

 

Sanma gözlerinde korku okudum
Canla başla, sevdaları dokudum
Olacağım yerde niçin yoğudum
Canımın canında, incindim canlar
Benim ne dediğim, anlayan anlar..

 

18/5/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

Bahar Yüzlüm Nerdesin?

Baka baka göz yoruldu, öz doydu
Ata ata öz soyuldu, söz koydu
Yaka yaka köz koyuldu, yüz oydu
Ak gerdanlım, erik gözlüm nerdesin?

 

 İncite,  incite, bıkmadın bile
Yakarttın, koşturdun, bakmadın bile
Gül verdim yakana takmadın bile
Dudu dillim,doğru sözlüm nerdesin?

 

Salınışın çeker, bakış büyüler
Gerdan baş kaldırmış düğme yeniler
Sanki rüzğar ikizleri ninniler
Bal dudaklım, bahar yüzlüm nerdesin?

 

Havalanmış yol alıyor Turnalar
Senin gibi doğurmuşmu Analar
Sakın bakma gülüm, çatlar Aynalar
Al yanaklım, sevda özlüm nerdesin?

 

20/5/2004 DK.Hüseyin  Uçar.

 

 

Ver elini

Güzeli görünce girdim oyuna
Baktım sevdiğimin selvi boyuna
Ben kurbanım gülüşüne huyna
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

İncileri gerdanına sarkıyor
Güneş vurmuş gamzeleri balkıyor
Gönül ırmak olmuş sana akıyor
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

Bu kopuşlar acıtıyor yüreğim
Gir rüyama n’olur, güzel meleğim
Kabul etsin kadir mevlam dileğim
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

Bulutlar yücelir, dağlar yol verir
Gönlünü yol eder altına serir
Utancından canım kızarmış erir
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

Söz veririm güldürmeğe yüzünü
Aşıklar tutuyor bil’ki sözünü
Gözlerimden ayırmadın gözünü
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

Kaçamak bakışın farkına varan
Bu yoksul yüreğim tümüyle saran
Mecnunun oldum şahidim Kuran
Ver elini güzel gözlüm gidelim.

 

12/5/2004 /Hüseyin Uçar.

 

Neylerim

Gönlümde çağlıyor baharın seli
Alınğan eyledi bu gurbet beni
Severiken sevilmeyen güzeli
Neylerim’ki gönül kalktıktan sonra.

 

Ararken sorurken bulunmayanı
Coşup çağlariken sarılmayanı
Söyleyip kandırdı, yetti yalanı
Neylerim yalanla yorduktan sonra.

 

 

Mahsüle durmuşken kırlar, ovalar
Her bakışta yüreğimi yaralar
Şenlenmedi ne gönüller yuvalar
Neylerim uzaktan baktıktan sonra.

 

Selama durmadı öfke kesince
Bakışlarda hüzün yeli esince
Daha barışır’mı gönül küsünce
Neylerim namazım kıldıktan sonra.

 

12/5/2004 Karlslunde. Hüseyin  Uçar.

Sergileri gezerken

(Niyazi’nin tablolarda gezinti)

 

Dalıp gittim tablolara bakarken
Seyhan oldum, Akdenize akarken
Tüküazlar gözlerimi yakarken
Bulut oldum, yağmur oldum sağıldım
Hayat oldum yer yüzüne dağıldım.

 

Bir efsane inan çıkış noktası
Yanlış yerde doğmuş odur hatası
Çardakta başladı sanat haftası
Sürülere barınaktım ağıldım
O noktadan yer yüzüne dağıldım.

 

Sulara ekilen sade pirinçtim
Kavanın elinde balyoz kekiçtim
Annelerin kucagında sevinçtim
İnsanın yarını kızdım, oğuldum
Kültür oldum yer yüzüne dağıldım.

 

7/5/2004 /Hüseyin  Uçar.

 

 

 

Dayatmacı gençlik

Dayatmacı gençlik asi’mi  asi
Değerlerin çiyner, güzellik nesi
Oturda konuşak ciğer paresi
Sözcük dili, bakış yüzü yaralar
Hiç uğruna, canan canı karalar.

 

Gönlümü terketmiş güzelim düşler
Gövünerek yanar, kor dolu döşler
Her gün biraz daha bozulur işler
Sözcük dili, bakış közü yaralar
Hiç uğruna, canan canı karalar.

 

Ne soru sordurur ne hesap verir
Ne gittiği yolu, ne önün görür
Hayat devam eder umutlar ölür
Sözcük dili, bakış özü yaralar
Hiç uğruna, gardaş giydik karalar.
                 
8/5/2004/Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

Aynada gördüğüm

Ayna’da gördüğüm dağlar Maralı
Vuran vurmuş yüreğinden yaralı
Yıllar geçmiş artık olmuş buralı
Ellerin vatanı bize yurt oldu
Kurudu yaprağım, çiçeğim soldu

 

Kime sorsam cevaplamaz sorumu
İzah ettim anlayana durumu
Tarih’e bıraktım artık yorumu
Ellerin vatanı bize yurt oldu
Kurudu yaprağım, çiçeğim soldu.

 

Bu gün yarın derken yaram azdırdım
Torunlarım kütüğüne yazdırdım
Mezarımı  gurbet el’e kazdırdım
Ellerin vatanı bize yurt oldu
Kurudu yaprağım, çiçeğim soldu.

 

Para kazanmağa geldik gubete
Elden önce bizler düştük gayrete
Gerçek budur canlar düşmen hayrete
Ellerin vatanı bize yurt oldu
Kurudu yaprağım, çiçeğim soldu..

 

 12/5/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

Sabaha kadar

Dışarda yağmur yağar, içimde kar
Sıtında Saku yok, bacakta Şalvar
Hiçbir şey düzelmez bir ömür yalvar
Ağladım bu gece sabaha kadar.

Gel gönül diren, yaşama sarıl
Kendi hamurunla, yuğrulda, karıl
Kimseler işitmez istersen darıl
Ağladım bu gece sabaha kadar.

Yönetici şimdi yeğen, kuzeni
Alkışlıyor kan emici ezeni
Kurulmalı canlar mantık düzeni
Ağladım bu gece sabaha kadar.

Bak gönüller bile savaş alanı
Bu şavaşlar söyle kimin pilanı
Bilirim sevmezsin gözüm yalanı
Ağladım bu  gece sabaha kadar.

Her şeyler meydanda ekranlar açık
Gizlemez ayıbı sıvasan balçık
Sanmayın Taşatan bir aklı kaçık
Ağladım bu  gece sabaha kadar.

12/5/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Yar deyince

Etsen bile ayağına niyazı
Genede bitmiyor sitemi nazı
Kışa çeviriyor baharı yazı
Yar deyince ne anlarsın sen gönül.

Şaşmaz bildiğinden bir santim öte
Yüreğin üstünde bacalar tüte
Hiç acımaz salır seni gubete
Yar deyince ne anlarsın sen gönül.

Arzusuz çalmıyor gönül odanı
Silah edip çeviriyor sevdanı
Nasıl kaldırıyor bilmem vicdanı
Yar deyince ne anlarsın sen gönül.

Öfkeye sığınma kavrulup yanan
Nedensiz kıyıyor canına canan
Her çehre yıkışı öldürür inan
Yar deyince ne anlarsın sen gönül..

11/5/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Ne dediler, ne sundular

Ortadoğuya kondular
Mazlum kanıyla yundular
Ne dediler ne sundular
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Yakar durmaz ağıt Türkü
Bu nasıl düş, nasıl Ülkü
Giyilmiyor İnsan Kürkü
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Eperyalist emelleri
Topa tuttu temelleri
Neydi zaten evelleri
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Tüm çelimsiz iktidarlar
Söyleyin neye yararlar
Bu günleride ararlar
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

İnsan sade gösterişi
Ağzında canavar dişi
Susar’mı onurlu kişi
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Açmışlar kader defteri
Başladı haçlı seferi
Tükenmez onur cevheri
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

           -2-

Ayan açık herşey görsel
Bir yanıyla savaş dinsel
Akan kanlar sanki bir sel
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Cana kıyan canlar kalkar
Sanma’ki  sadece bakar
Bir gün ocağını yıkar
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Halayın başından tutmuş
Bütün dünyayı korkutmuş
Viyetnamları  unutmuş
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.

Bir gün hesabın sorurlar
Çıkıp yoluna dururlar
Gerçek mahkeme kururlar
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.
Mantığa sıgar yanı yok.

Taşatandan bu taşlama
Vahşet’e vahşet aşlama
Bağışlamam, bağışlama
Can alır, sanki canı yok
İnsana benzer yanı yok.
Elle tutulur yanı yok.

10/5/2004 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

Davam

Karşı dağın ağacıyım
Kötülerin haracıyım
Felek senden davacıyım
Mahşere kalmasın davam
Yeter yeşermeli ovam.

Çağırıldım geldim acil
Sormadan bastılar sicil
Bunları yazmıyor  İncil
Mahşere kalmasın davam
Yetti cana artık ağam.

Hiç olmadım ben günümde
Yaşadım  gözler önünde
Bak Azrail can evimde
Mahşere kalmasın davam
Huzura kavuşsun yuvam.

İnan özüm kan gölüdür
Sanma duygular ölüdür
Ömür denen sam yelidir
Mahşere kalmasın davam
Zalimle sürmeli kavğam

11/5/2004 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

Eren

Baş dolunay, alın hale
Bahar yüzlü esmer lale
Tutuşalım gel elele
Dünyaya hoş geldin Eren
Tutuluyor seni gören

Bir ömür tutkumsun oğul
Kalıcı nutkumsun oğul
Sen benim ufkumsun oğul
Dedene hoş geldin Eren
Tutluyor seni gören

Ekmeğine olam katık
Aileye katıldın artık
Beklentimiz, sağlık, mantık
Aileye hoş geldin Eren
Tutuluyor seni gören

Yazık kızların haline
İsmini dolar diline
Bini kurban saç teline
Haneye hoş geldin Eren
Tutuluyor seni gören

İsteyen başarır zoru
Dilimde binlerce soru     
İnsanlık insanın yolu
Yaşama hoş geldin Eren
Tutuluyor seni gören

Daha da güreldi sesim
Hem arzumdun hem hevesim
Oldun canda can kafesim
Uçar’a hoş geldin Eren
Tutuluyor seni gören…

28/4/2004/Hüseyin Uçar.

Sen benim sevdasın oğul

Okum yerlrşti kirişe
Oynadım kapalı gişe
Uçağım geçti inişe
Sen benim sevdamsın oğul

Kalma canım darda bunda
Hangi gıda yoktur unda
Dedeye çekmiş burunda
Sen benim sevdamsın oğul

Dedenin elinde bardak
Dön dünyaya şöyle bir bak
Hiç olurmu  oğlum korkak
Sen benim sevdamsın oğul

Oku, geliş, yaz düşünde
Üstüne olmaz işinde
Herkes dolaşsın peşinde
Sen benim sevdamsın oğul

Ne bulursan onu oku
Mekik et hayatı doku
Aklına gelmesin korku
Sen benim sevdamsın oğul

Tabip olda yaralar sar
Önünde koca hayat var
Ne kıy ne kimseye yalvar
Sen benim sevdamsın oğul

1/5/2004 /Hüseyin  Uçar.

Bana öyle bakma oğul

Bana öyle bakma oğlum
Zaten gurbet olmuş yolum
Kırılmış kanadım kolum
Hüzün dolu bakma oğul
Yüreğimi yakma oğul

Çokmu üzmüştür başların
Hep boşlukta bakışların
Neden yıkılmış kaşların
Hüzün dolu bakma oğul
Yüreğimi yakma oğul

Fayda etmez delilikler
Urba yırtık yok ilikler
Sineme işler kibrikler
Hüzün dolu bakma oğul
Yüreğimi yakma oğul

Bu boşluğa kim bıraktı
Göz yaşın içime aktı
Güzel ömrün hep kuraktı
Hüzün dolu bakma oğul
Yüreğimi yakma oğul
Boğaza ip takma oğul…..

 5/1/2004 /Hüseyin Uçar.

Yaşar Baba

Bütünüyle tam bir destan
Bilinmeze yolu Karstan
Ayrı düşmez eşten dostan
Anılırsın Yaşar baba

Bu topluma olmuş eke
Hep yol almış seke seke
Düzene çalmış teneke
Okunursun Yaşar baba

Doğmuş köylerin birinde
Her şeyi yazar yerinde
Hak hukuk türer dilinde
Kalınırsın Yaşar baba

Eşkıya olur öfkesi
Ağrıya benzer gölğesi
Bura yığitler ülkesi
Salınırsın Yaşar baba

Köye dikilmiş heykeli
Bakar öfkeli öfkeli
Anadolu bin memeli
Emzirirsn yaşar baba

İnce Memet Toroslarda
Yarı açtır varoşlarda
Ömrü geçmiş bu kulvarda
Dokunursun Yaşar baba

Yurdum mozaik helvası
Dağlara benzer havası
Gönlü muhabbet ovası
Ekilirsin Yaşar baba

Hiç demedin yakın uzak
Bitirilmez hangin yazak
Sıkılınca çektin bozlak
Tezenesin Yaşar baba

Su tasıyla viski içer
Herşeyin iyisin seçer
Taşatan seninle göçer
Bir tanesin Yaşar baba…

20/4/2004 Hüseyin Uçar.

Hoş geldin oğlum

Bu kadar uzunmu yolun
Her yana uzasın kolun
Cıvıl cıvıl sağın solun
Dedene hoş geldin oğlum

Yakışıklı adı  Eren
Vurulacak seni gören
Doğruluk, güzellik öğren
Dünyaya hoş geldin oğlum

Geldiğini öğrenince
Elin elime değince
Göz sürmeli parmak ince
Dedene hoş geldin oğlum

O can yavrumun yavrusu
Çok beklettin can doğrusu
Kınayanlara darısı
Ailene hoş geldin oğlum

Yüksel gelki arş katına
Benzer elbet ecdadına
Erdi deden muradına
Dedene hoş geldin oğlum

Seninle ben çağ atlarım
Ömrü ikiye katlarım
Anne, Babayı kutlarım
Evine hoş geldin oğlum

Baban mutlu,Annen, mağrur
Bu güzellik ayrı gurur
Yerler gökler soru sorur
Dedene hoş geldin oğlum

Kondun gönül konağıma
Gülücüksün yanağıma
Renk kattın oğul çağıma
Dedene hoş geldin oğlum

Bak her yanda açtı güller
Yüzler gülür tatlı diller
Coşkumu görmüyor eller
Dedene hoş geldin oğlum

İhtibar etme zenğine
Engine oğlum enğine
Ömür boyu düş denğine
Dedene hoş geldin oğlum

Hem yıllar hem ben yorğunum
Göl suyu oldum durğunum
Oğul sana ben vurğunum
Dedene hoş geldin oğlum

Dört mevsimde hep yazıdım
Gönüllerde avazıdım
İsmin kalbime kazıdım
Dedene hoş geldin oğlum

Döndüm denizde balığa
Deden benzer fazlalığa
Yararlı ol insanlığa
Dünyaya hoş geldin oğlum

Taşatandan bu metiye
Dağıtalım davetiye
Rabet etme can kötüye
Dedene hoş geldin oğlum.

25Nisan2004/Hüseyin Uçar.

Nerdeyiz

Geniz dolu Benzi soluk
Akmış yaşı oluk oluk
Yapmayalım kula kulluk
Dünya nerde biz nerdeyiz

Çok zalimden af diledik
Kalburlarda can eledik
Öfkeyi kinle biledik
Dünya nerde biz nerdeyiz

Ne genç deriz nede insan
Yokmu bizde uygun nisan
Niçin baştır Karabasan
Dünya nerde biz nerdeyiz

İnandık kahve falına
Yürüdük salına salına
Altın dedik at nalına
Dünya nerde biz nerdeyiz

Suçsuzlardan hesap sorduk
Yanan tandırdaki korduk
Kendimize tuzak kurduk
Dünya nerde biz nerdeyiz

Bir şey deyin Hüseyin’e
Menüsü yotur öyüne
Yanar gövüne gövüne
Dünya nerde biz nerdeyiz

2/4/2004/Hüseyin Uçar

Sana

(19Mart’ta düzenledğim,Karikatür sergili,Tiyatrolu,
Şiirli, Müzikli, coşkulu gecenin ardından.)
 
Bir gece yaşadık dolumu dolu
Halay çekiyordu tüm Anadolu
Düşlerim ekindi, coşkular yolu
Çizgiler, Türküler takınmış kanat
Ateş çemberinde yürüyor Sanat

Sessiz kalktı gemi çalmadan siren
Sevgiyi coşkuyu paylaştı gören
Sanatcı dururmu boşalsa firen
Çizgiler, Şiirler olmuştu milat
Ateş çemberinde yol alır sanat

Ilkel üzedursun başı tabanı
Sürüye layıktır elbet çobanı
Duyarlının olmaz yadı yabanı
İnsan’ı  kamilde egilmez surat
Ateş çemberinde yol alır sanat

Ne yoldur ne yordam izbe duyğular
Taşımaz dünyayı elbet korkular
Sanat yaşadığı çağı sorğular
Gönlünce,coşkulu bir dünya yarat
Ateş çemberinde yol alır sanat

İnanmayan ateşlerde yürürmü
Altın yere düşse dostum çürürmü
Özü görmeyenin gözü görürmü
Tiyatrocu coştu eksiğe inat
Ateş çemberinde yol alır sanat

Ad saymak olmaz saymadım adlar
Cahil kaprisini ikiye katlar
Bektaşiye tozlu yoldur sıratlar
Dil döndükçe n’olur bilmeze anlat
Ateş çemberinde yol alır sanat

19/3/2004 İshöj/Hüseyin Uçar.      

Güzel canlar Hoş geldiniz

Sözüm demdir,cümlem salkım
Dadaloğlu,sevda arkım
Kucak kucağayız halkım
Güzel canlar hoş geldiniz

Bakın burda ozan, yazar
Kalemiyle kazı kazar
Gül dağıtır kurmuş pazar
Güzel canlar hoş geldiniz

Karac’oğlan ocagına
Torosların kucağına
Kılkamışın sancağına
Güzel canlar hoş geldiniz

Tek saf olak Türkülerle               
Kucaklaşak ülkülerle
İşimiz yok belkilerle
Güzel canlar hoş geldiniz

Kitap almaz saysam adlar
Sevdasın ikiye katlar
Yarınımız bu evlatlar
Güzel canlar hoş geldiniz

Atlası burda ülkemin
Tadı başkadır öfkemin
Barıştır adı ilkemin
Güzel canlar hoş geldiniz

Bak toplandık küme küme
Herşeyi bilirim deme
Alkış yokmu ibrahime
Bizden selamlar Ülkeme
Güzel canlar hoş geldiniz.

1/4/2004 karlslunde/ DK.Hüseyin Uçar.   

Tut dostum dostum

Türk Hava Yolları Kartal pençesi
Yükseldi göklere söndü Öfkesi
Anadolum elbet yiğit Ülkesi
Karış bulutlara git  Dostum, Dostum.

Yükseldide güneş, çok sakin hava
Memleket özlemi getirdi tava
Kucak açmış bekler dörtgözle yuva
Tez saat’te ev’e yet Dostum,Dostum.

Ayrılmak zor olur böylesi Dosttan
Kitaplara sığmaz koca bir destan
O hazine gönlü bağ ile bostan
Bizi Turna dilden öt Dostum,Doatum.

Bir yanım Denizdir, bir yanım Ateş
Her Ana doğurmaz sen gibi kardeş
Toros dağlarından yükselen güneş
Saçıl toprağada bit Dostum,Dostum.

Dörtyanımız gurbet, tepemde duman
Herşeyin ilacı sabır ve zaman
Dili Dadaloğlu, öfkesi ferman
Yoksul bacasısın tüt Dostum, Dostum.

Hem çok kültürlüydük,  çok yurtlu olduk
Göçmence yaşadık,göçmence dolduk
Önünü görmeze her zaman yolduk
Orakta ütmeyi üt Dostum,Dostum.

Onbin kollusunda, Onbin ayaklı
Yüce dağlar gibi, dere koyaklı
O güzel yürekte neler var saklı
Taşatan, şahlandı tut Dostum,Dostum.

Mart 2004 KBH.DK./Hüseyin Uçar      

Kona göçe

Ben usandım kona göç’e
Hep eridim içten içe
Gün olur dönersin hiç’e
Yaşadın’mı, deli gönlüm
Hergün kapındaydı ölüm

Dolaşırsın sarhoş seme
Herşeyi bilirdim deme
Kar yağmış gönül Ülkeme
Tanıdın’mı, deli gönlüm
Hergün kapındaydı ölüm

Egemen yazıp okuyu
Yaşayamadım coşkuyu
Hep taşıdım bu korkuyu
Unuttun’mu, deli gönlüm
Hergün kapındaydı ölüm

Gel otur dökelim söze
Yolum hiç çıkmıyor düze
Birgün gelirsin yüzyüze
Güç yeter’mi, deli gönlüm
(Kaçamaz’sın, deli gönlüm)
Hergün kapındaydı ölüm

11/3/2004 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Ben Filistinliyim

Tek bir günüm olsun istiyorum
Huzurlu geçen
Kendimi bırakayım istiyorum
Rüzgarlara
Akan sulara
Akışına hayatın
Hayalimde bile olsa
Elinden tutup
Gezdireyim istiyorum
Yürümeğe yeni başlarken
Öldürülen çocugumu
Yaşayayım istiyorum
Acılarımı doya doya
Ben Filistinliyim
Duysun dünya
Her yurdu işğal edilen
Ulusun evlatları gibi
Savunacağım yurdumu
Son nefesime kadar
Bu böyle biline

Seyrede dursun
Kovboy filimi seyreder gibi dünya
Ve o  büyük insanlık
Sıra onlarada gelecek
Enselerinde hissetiklerinde ölümü
Anlayacaklar
Ölümle burunburuna
Yaşamanın ne demek olduğunu
Ben Filistinliyim
Başım dik
Alnım ak
Onurum
Kardağları gibi
Akpak
Alıştırıldım
Ateşe
Kurşunlara
Bombalara
Göğüs gere gere yaşamağa
Çoktan unuttum
Ölümü
Korkuyu
Yıktım kalelerini korkunun

Topraklarımın
Yüzde sekseni
İşğal altında
Bir İsrail düşünün
Bundan elli yıl önce
Ortadoğuda bir nokta
Koca vücutta bir ben
Bir göbek
Beşikte boğazlamışlar
Çocuklarımızı
Suç işlemişler
Öbek öbek
Şimdi Ortadoğuda jandarma
Sermayede bir karma
İleri karakol
Günaydınları kurşun
Merhabaları işkence
Durmadan suç işliyor
Durmadan genişliyor
Ne soru soran
Ne dur diyen
Ne kınayan
Ne yarğılayan
Kurmuşlar düğününü vahşetin
Her an, her yerde can pazarı
Heryer
Her ev altı
Her bahçe mezarlık
Ben Filistinliyim
Bunun hesabı sorulacak
Bir İsrail düşünün
Bundan elli yıl önce
Ortadoğuda bir nokta
Koca vücutta bir ben
Bir göbek
Suç işlerken  öbek öbek
Nerede
İnsan hakları savunucuları
Birleşmiş milletler
Marifet okcuda değil
Oku verende.

16/3/2004 /Hüseyin Uçar

Semih şahinin sünetine

Katılalım  çağırıya
Çok görev düşer arıya
Başarıdan başarıya
Bu mutluluk daim olsun

Erkekliğe adım atmış
Yaşamı önüne katmış
Şahinler  sevinci tatmış
Bu mutluluk daim olsun

Uğur getirsin gününe
Ün katsın Semih ününe
Darısı can düğününe
Bu mutluluk daim olsun

Olurmu hiç ırmak dere
Danimarka, Dersim nere
Kutluyorum yüzbin kere
Bu mutluluk daim olsun..

18/01/2004
Hüseyin Uçar

Mutluluğa çocuklar

Dönün yönü yarınlara
Meydan vermen sorunlara
Yol  alınsın  torunlara
Bu coşkular artsın canlar

Birleştirdik aşıkları
Dolduralım boşlukları
Yaşayalım hoşlukları
Bu coşkular artsın canlar

Olmayın yaşamdan korkan
Sevgi olsun yatak yorgan
Mutluluklar Selay- Erkan 
Bu coşkular artsın canlar..

Kara Haydar nice nice yıllara

Yaş yetmiş üç, delikanlı maşallah
Asır yakın çağ’a yürür inşallah
Benim yaratanım, ey güzel Allah
Selam olsun gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

Yıllar yılı ağırlaşmış ülfeti
Halaylarda mendil olmuş kasketi
Mutlu konar, mutlu yaşar külfeti
Selam olsun gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

Yokluk, sıkıntı çekmiş ömrünce
Karı dövmüş sinirleri gerdikçe
Yıllar sonra nefes almış derince
Kurban olam gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

Ne eksiği vardır ne bir fazlası
Kore’ye gitmemiş kaçın kurrası
Safik halam olmuş onun zulası
Kurban olam gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

Dört çocuğu vardır on iki torun
Otur pazarlığa ömür çal oğrun
Halletti hepsini kalmadı sorun
Selam olsun gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

O atamdır esinlendim öykündüm
Armut dibe düşer derler döküldüm
Zaman zaman elbet öptüm öpüldüm
Kurban olam gezindiğin yollara
KARA HAYDAR nice nice yıllara

  1/3/2004   Hüseyin Uçar.

Barınağım

Ne adlar taktılar ne sesler duydum
Ağustos ayında üşüdüm, buydum
Ne suya kandım, ne bir gün doydum
Aşkı muhabbeti giydim, sarındım
Sığındım mağarama orda barındım

Söz sohbeti, incitiyor hep zehir
Durmadan akıyor irin bir nehir
Beni barındırmaz artık bu şehir
Aşkı muhabbeti giydim sarındım
Sığındım mağarama, orda barındım

Bu nasıl yazğıdır yoktur tarifi
Ezdikçe artıyor zalimin keyfi
Bir kıvılcım uyarıyor, Arifi
Aşkı  muhabbeti giydim sarındım
Sığındım mağarama orda barıdım

Damağa tat idim yediler  balca
Her zaman büyüktüm erenler yolca
Bıkıp usanmadan harcandım bolca
Aşkı muhabbeti, giydim sarındım
Sığındım mağarama orda barındım

Şu yağan kar gibi akpak ütopyam
Sırat köprüsüne taşıyor rüyam
İnan beşikteyken kararmış dünyam
Aşkı muhabbeti, giydim sarındım
Sığındım mağarama orda barındım..

26/2/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar

Sürgünüm bu gece

Yüreğim sürgündeydi bu gece
Kanıyordu
Kaleme uzanıyorum
Ellerimde kelepçe
İsyanlardaydım
Şelale gibi akıyordum
Uçurumlardan
İnletimi
Dinletimi
Dinliyordu dünya
Dilime yapışıyordu sözcükler
Kan sızıyordu cümlelerden
Sıkıyordu boğazımı birileri
Ve ben okuldaydım
Konumuz tarih
Konumuz müsamere
Cesaret mi
Silah mı  önemli
Tartışamadan birleştiler
Us’dan
Vicdan’dan
Çağ’dan
Çok uzaktılar.

Çekilmişti  bayrağı isyanların
Bulut bulut
Alev alevdi gökyüzü
Dalğalanacaktı
Ölülerin
Yaralıların
Üstünde o bayrak
Ve durmadan bir yerlerden
Emirler yağıyordu
Silahlar, toplar patlıyordu
Başbaşaydı kaderiyle Ortadoğu

Uyusam da
Dirensem de
Tüm çabalara rağmen
Anaların ağıtı
Karışacaktı çocuk çığlıklarına
Öldürülecekti
Onlarca masum
Yüreğim sürgündeydi
Durmadan kanıyordu
Saddam’lar
Bush’lar
Kovalıyordu birbirini
Perilerin
Cinlerin
Rüyaların
Hayallerin
Mabetlerin
Aşkları
Gerçeklerin
Roketler
Bombalar yağıyordu üstüne
Hayatı boğuyordu
Kan uykularda
Ölüm onların emriydi..
14/2/2004 Karlslunde
             Hüseyin Uçar

Sen benim

Ektiğim hasatı ben sade biçtim
Acımasız yaşam nelerden geçtim
Dillerin içinde ben seni seçtim
Sen benim, Dilimsin diller içinde

Ne engeller çıktı bilsen önüme
Kurşunlar sıkıldı inan tenime
Neleri sığdırdım kısa ömrüme
Sen benim, gülümsün güller içinde

El hafifi seçti, bense ağırı
Gelen fırtınaya açtım bağırı
Durmadan yağıyor hüzün yağmuru
Sen benim, selimsin seller içinde..

İster haşla gülüm, istersen kaynat
Tak parmağa kukla olarak oynat
Kölesi olurum isterse sanat
Sen benim, yelimsin yeller içinde..

Hüseyin Uçar/16/2/2004

Dargın

Yanlışlar bitirir, derdimi deşme
Öfkeye kapılıp yollara düşme
Akarlar azaldı, akmıyor çeşme
Kız anaya darğın, ana kızına
Dertli dertli vursun ozan sazına

 

Kör kuyuya benzer  yolun çıkmazı
Çok geçmeden kurur arkın akmazı
Hiç düşünme korkuturlar korkmazı
Kız anaya darğın, ana kızına
Dertli dertli vurur ozan sazına

 

Var mı benim gibi saf saf seslenen
Sevdiğinin  suçlarını  üstlenen
Bir ben miyim gerçek ile beslenen
Kız anaya darğın, ana kızına
Dertli dertli vurur ozan sazına

 

Kime sığındımsa darıldı küstü
Yapıldı bir düşün kimlerin büstü
Kader de herşeyi kabullen üstü
Kız anaya darğın, ana kızına
Dertli dertli vursun ozan sazına..

 

15/2/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar

 

 

 

 

 

Vürğülde benim

Övgüler dizsem de anlamadılar
Aşkı muhabbeti tadamadılar
Özlü bir noktaya varamadılar
Nokta muhabbetse, Virgül de benim

 

Seven sevdiğine yolun bağlamış
Hiç yılmamış sevdiğini aramış
Cümle bitmiş, Nokta, Virgül ağlamış
Nokta muhabbetse, Virgül de benim

 

Hadi gel de kurak diller köprüsü
Birleşip de karışmalı hepisi
Biz olalım kültürlerin  varisi
Nokta muhabbetse,Virgül de benim

 

Ademce anılsın adı, Ademin
Bugün benim ise Geçmiş dedemin
Her devirde kölesiydim öfkemin
Nokta muhabbetse, Virgül de benim..

 

16/2/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar

 

 

 

Çağırınca geri gel

Meydan okuyorum işte ecele
Yavaş yavaş dost hiçliği hecele
Sevdiklerim gelsin etme acele
Şimdi git de çağırınca geri gel

 

Alıştırdın önce şana şöhrete
Yurdumdan, yuvamdan sürdün gurbete
Yüz bin sefer gidip geldim ahrete
Şimdi git de çağırınca geri gel

 

Bir ben miyim senden aflar dileyen
Koyun oldum kuzusuna meleyen
İyileri alıp kötü eğleyen
Şimdi git de çağırınca geri gel

 

Kimini ağlatıp kimine gülen
Sen idin herşeyin iyisin bilen
Vermem emanetin vakitsiz gelen
Şimdi git de çağırınca geri gel

 

Niçin düştün bu çıkmazın içine
Vicdana gel masumların suçu ne
Kimse ulaşamaz senin gücüne
Şimdi git de çağırınca geri gel

 

19/2/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar

 

 

 

Zor gayri

Zalimin baskısı koyulduk yola
Kötü kader ile girdik kolkola
Altını gösterip sattılar pula
Felek senle barışmamız zor gayri

 

Bir ömür öptürdün yunmadık eli
Ne mektup, ne haber geldim geleli
Yokluk akıllıyı ediyor deli
Bu ayrılık yüreğime kor gayri

 

Akıl verir paralılar durmadan
Aç mısın, susuz mu diye sormadan
Yürü gönül karanlığa kalmadan
Kader misin, kalleş misin dur gayri

 

Sarınacak birşey yoktur bohçada
Nemiz varsa dolu vurdu bahçada
Hem işsiz hem yoksul karı-koca da
Düş gubete kapı kapı sor gayrı..

 

  20/2/2004 Karlslunde/Hüseyin uçar

 

 

 

 

 

 

Kaptan

İnsanoğlu konmuş göçmüş durmamış
Kimin nesi sevdiğine sormamış
Selam saldım selamımı almamış
Gemi bu limandan kalkıyor kaptan

 

Yıllar geçti yenemedim korkumu
Cellata mı bırakırsın sorğumu
Boğazladın en samimi duyğumu
Dalğalar güneşte balkıyor kaptan

 

Bu gönül kalkıyor sevda garından
Bana ne ki tarikatın darından
Dağlar taşlar iniliyor zarımdan
Ayrılık ateşi yakıyor kaptan

 

Bir biz miyiz seven derya yüzünde
Hüseyin’im duramadın sözünde
Yıllar oldu rastlamadım izinde
Zamanlar su gibi akıyor kaptan..

 

20/2/2004 Karlslunde/Hüseyin Uçar