Skip to content

Month: April 2007

Mahmut Tunaboyluya.1.

Seni sordum bulutlara
Kirazlara ve dutlara
Son durak olan yurtlara
Acelen ne idi gardaş

Üzdün gittin can ağları
Güldüremedik sağları
Yaslıdır Çorum bağları
Acelen ne idi yandaş

Hep düşündün ince ince
Güç yetmez ölüm gelince
Göçtün gene bizden önce
Acelen ne idi ildaş

Yandın halkın hevesine
Kapılamadın hiç nefsine
Baş sağlığı ailesine
Acelen ne idi dildaş

Anadolu otağında
Yeşerdin dostluk bağında
Tam da verimli çağında
Acelen ne idi yoldaş

Düşlerin mi ayak çeldi
Ne diyelim alan geldi
Bu ayrılık sinem deldi
Acelen ne idi candaş

Aile yapın bilmiyorum
Hiç çağırma gelmiyorum
Kalleş ölüm sevmiyorum
Acelen ne idi sırdaş

Halkım deyip yelip durdun
Hedefiydin kuşun kurdun
Ömür boyu soru sordun
Acelen ne idi haldaş

Hiç yıkmadın yuva yaptın
Hakka ve emeğe taptın
Enine boyuna çaptın
Coşkulu ırmaksın seldaş

Yaşadığın çevre dardı
Ömür boyu sitem vardı
Kara toprak nasıl sardı
Kocaman yürekli dindaş

Önde iken görünmezdin
İçe atar yerinmezdin
Ölürüm der sürünmezdin
Sen çağdaş kalemli andaş

Düşü bile paylaşırdın
Haklı ile dolaşırdın
Sanki arı bal taşırdın
Sen damak tadıydın baldaş

Yolsuz yollar yürüyordun
Kim ne işler görüyordun
Biz giderken geliyordun
Ben insana derim kandaş

Emziren anaydı döşün
Sevecen candan gülüşün
Uluya benzer gidişin
Ben sensiz yalnızım Handaş

Ödüllerle yaptın yankı
Kaleminle ezdin tankı
Mahmut’un olmalı farkı
Bizleri çok üzdün bildaş

10.01.2003____Hüseyin UÇAR

Ben kimlere açacağım sırrımı

Gönül kuş olsada gözler aşıktır
Yürü yavrum yürü yollar açıktır
Bağışla babanı aklı kaçıktır
Ben kimlere açacağım sırrımı

Şu uzanan yollar uzar her yöne
Ayrılık ön yargı ağlattı gene
Sitem çöktü kalkamıyom bedene
Kimler düşman etti bana yavrumu

Özüne dönmeyen sözünü bilmez
Her çağrılan yere arifler gelmez
İnsan sevdiğini defterden silmez
Canımın cananı kırdın dalımı

Öfkeye sığınan soru sorur mu
Zaman, çağ, teknik durur mu
Seven sevdiğini böyle yorur mu
Ben kimlerle paylaşayım varımı

Bu yurt benim değil yurt eden etsin
Yürüsün yoluna sevenler gitsin
Hasretler kavuşsun acılar dinsin
Yadlar ile paylaşamam zarımı

07.01.2003_____Hüseyin UÇAR

Yolculuğum

Geceydi başladı yolculuğum
Ellerimi tuttu dolunay
Hüzünlendim
Yağdırdım esinlerimi
Göksüne dolunayın
Biraz serinledi
Duyğulandı Ayla
Kabardı kabardı
Yağmura dönüştü bulutlar
Yıldızlar yağdı
Gönül bahçeme
Gönül bahçemden  
başlayan yolculuğum
Doyumsuz ilhamlarıdır
Çocukluğumun
Gezegenler kadar
Özgür
Deryalar
Ummanlar kadar
Enğin gönlüm
Koş gel
Koş gel
Hüzünlerimin bahçesine
Çimenleri incitmeden
Okşa
Gönül bahçeme
Yağan yıldızları
Kekik
Fesleğen
Koksun elleriniz                     

Yüreğimin ağlayan
Ağlatan yanı
Duygu denizim
Uzat saçlarını
Köprüler kuralım yıldızlara
Ulaşılmaza yol alsın
Yolculuğumuz
Dolaşalım sevdalı gönüllerde
Ninniler söylesin
Kulağımıza Baltik
Kuzey buzdenizi dinlesin
Koylar kucaklasın yalnızlığımızı
Hüzünlerimiz Kalsın altın kumda
Esinlerimiz
İlhamlarımız
Ana kucağına yaslanır gibi
Yaslansın gezegenlere
Ağırlasın mihmanını 
 Aydede
Rüzğarlar sallasın beşiğimizi
Sürsün yolculuğumuz
Nuhun gemisiyle
Hafiflesin ağrılarım
Maden’e dönsün
Yanar dağın lavları
Dolaşalım bir bir
Maden ocaklarını
Madeni olalım dağlarımızın
Karaya batmış yüzleriyle
Karşılasın bizi maden işçileri
Çoğalalım madenlerce

Ekmek olalım
Emeğin sofralarına
Gülürken güller açsın
Yanaklarında çocukların
Dağılalım yer yüzüne
Ev ev
Sokak sokak
Mahalle mahalle
Köy köy
Akalım ovalara
Sulansın susuz topraklar
Bereket fışkırsın çevremizden
Paylaşılsın
Ne varsa ürettiğimiz
Yokların değilde
Varların defterini
Tutsun yazıcılar
Tutuşalım elele
Yükseltelim bayrağını
Özgür bir dünyanın
Başladığı gibi
Devam etsin yoluna
Yokluğu ortadan
Kaldıracak beraberliğimiz
Düşlerimiz
İdeallerimiz
Bitmesin
Korkulardan arındırılmış
Bir dünyaya Uyanalım.

4/8/2003  Karlslunde.
            Hüseyin Uçar.

Seni

Muhabbetimin kımızı
Yanakları kıpkırmızı
Seni gönlümün hırsızı
Ne hayali bir eylence
Gündüze dönüştü gece

Doğruldu kalktı bir yatır
Bu ne saygı, özlü hatır
Okur beni satır satır
Ne coşkulu bir eylence
Gündüze dönüştü gece

Ne yana baktıysa baktım
Yüreğine sevği aktım
Gönül lambasını yaktım
Neşe dolu bir eylence
Gündüze dönüştü gece

Gönül zenğin, sanki banka
Bir masal, zümrüdü anka
Gerek kalmaz, topa, tanka
Savaş olmaz bir eylence
Gündüze dönüşmez gece

Kumrular kondu diline
Elimi aldı eline
Hayran olmuşum geline
Paylaşılır bir eylence
Gündüze dönüştü gece

11/11/2003 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Eyvallah

Türküsünü söyletirsin yolların
Ne haldesin soramadım halların
Belki haklı sarılmayan kolların
Eyvallah sevdiğim, gülüm eyvallah

Yemişte gezeler sevda kurşunu
Kaç metredir ben bilemem arşını
Kurutmazlar, gözleriyin yaşını
Eyvallah sevdiğim, gülüm eyvallah

Kırılmam sevdiğim, düşüncen konuş
Herkesce farklıdır, çorbaya banış
Aç kolların önce olalım tanış
Eyvallah sevdiğim, gülüm eyvallah

Ömür boyu arayışlar bitmesin
Düşmanların bacaları tütmesin
Bize kıyan arzusuna yetmesin
Eyvallah sevdiğim, gülüm eyvallah

Bırak düşlerimiz birlikte geze
Masada kendini gel görme meze
Sanki Taşatanı tanırsın teze
Eyvallah sevdiğim, gülüm eyvallah..

13/11/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Özledim

Kar düşmüşte, akpak olmuş yazılar
Avcuların  peşindedir tazılar
Özledim sevdiğim sinem sızılar
Bunca yıldır canım yolun beklerim
Mektubunu, mektupuna eklerim

Neyim varsa inan sana sakladım
Gelir diye kapıları yokladım
Seni diye mendilini kokladım
Bunca yıldır canım yolun beklerim
Mektubunu,  mektupuna eklerim

Hayalinle süslemişim odamı
Yükledin gözüme, hüzünü, gamı
Sıcak tuttum soğutmadım çorbamı
Bunca yıldır canım yolun beklerim
Mektubunu,  mektupuna eklerim

Bakışlar seyranğah, yüreğin pınar
Ne desen sevdiğim bu gönül kanar
Taşatan adını sayğıyla anar
Bunca yıldır canım yolun beklerim
Mektubunu, mektupuna eklerim..

13/11/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Yoktur

Yare giden yolda durdum
Yol ayrımı hayal kurdum
Savaştaydı bütün ordum
Şehit’ime bakan yoktur

Emir verdim ordulara
Baraj kurun şu sulara
Sevdam istekli kullara
Sevdaları takan yoktur

Seller oldum selcesine
Bakar oldum elcesine
Şu dağların yücesine
Dağc’olupta çıkan yoktur

Zirvelere yürümüyor
Karlar düşmüş erimiyor
Fidanlarım büyümüyor
Kaynaklardan akan yoktur

Hüseyin’e selam yokmu
Bir  gülücük söyle çokmu
Kibriklerin deldi okmu
Yüreğimi yakan Doktor

22/8/2003 Karlslunde.
             Hüseyin Uçar.

Mehmet

Kundaktayken  yaban olmuş yuvadan
Yalnız konmuş, yalnız göçmüş dünyadan
Doyarak kalkmamış bir gün sofradan

Beşikte gülmeyen Mehmet
Önünü görmeyen Mehmet
Gidipte gelmeyen Mehmet
Gül bıraktım sana demet
Toprak kokar senin gibi

Kaderiyle Körücekte buluştu
Son nefeste Ali’sine kasvuştu
Rüzğar oldu, yağmur oldu savuştu

Beşikte gülmeyen  Mehmet
Sevğili görmeyen Mehmet
Gidipte gelmeyen Mehmet
Gül bıraktım sana demet
Toprak kokar senin gibi

Benim yüreğimde yapayalınız
Ufuklara bakar hoşca kalınız
Ağasına derdi, burda kulunuz

Beşikte gülmeyen Mehmet
Aynalar görmeyen Mehmet
Gidipte gelmeyen Mehmet
Gül bıraktım sana demet
Toprak kokar senin gibi..
 
8/7/2003  Çorum/Hüseyin Uçar.

Ben sözümün peşindeyim erenler

Sevğiler ürettim hemide çokca
İnsanı kamiller konuşsun hakca
İsmimi cismimi görenler yokca
Ben sözümün peşindeyim erenler

Unuttum inanın, nazı niyazı
Bu nasıl kaderdir bu nasıl yazı
Sevdasız gönülün kimedir nazı
Ben sözümün peşindeyim erenler

Gel otur tartışak hakkı hukuku
Yayılır her yana var’ise  koku
Haklıda yürek, haksızda korku
Ben sözümün peşindeyim erenler

Peşisire yürür erler eşinin
İşi aynasıdır derler kişinin
Öfkeden arınıp öyle düşünün
Ben sözümün peşindeyim erenler

Sözünde durmuyor, yavuklum sözlüm
Özünü yitirdi o esmer yüzlüm
İşte ben böyleyim yok saklım  gizlim
Ben sözümün peşindeyim erenler.

24/10/2003 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

Barıştırın

Gül’oynaya çıkak yola
Güvercinler konsun dala
Halay çekelim kolkola
El sıkmaya alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Son bulsun,tüm ön yarğılar
Bilğili vicdan sorğular
Ben ne derim,ne alğılar
Okumaya alıştırın
Bu toplumu barıştırın

İşlerimiz olsun yoğun
Gafleti, korkuyu kovun
Adını koyalım çoğun
Huzurlara alıştırın
Bu toplumu barıtırın

Hazır şamdan, yansın mumlar
Olğunlaşsın bütün hamlar
İnciye dönüşsün kumlar
Tebesüme alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Sayğı sevğiye dönüşsün
Küsülüler hep görüşsün
Ekmeğini bir bölüşsün
Düşünmeye alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Sebzeye dönüşsün yonca
Solmasın gülümüz gonca
İki gönül bir olunca
Sevdalara alıştırın
Bu toplumu barıştırın

13/8/2003Karlslunde.
            Hüseyin Uçar.

Sesin nerelerden geliyor dostum

Sesin nerelerden geliyor dostum
Dağlara kar düşmüş gülüyor dostum
Burada umutlar ölüyor dostum
Geldiğimiz yere dönelim ,Mıcık
Bütün enğelleri yenelim ,Mıcık

Kimi dizde yaşar, kimi  topukta
Yıldızlar parlıyor gece ufukta
Ne bulurlar bilmem itte kopukta
Geldiğimiz yere dönelim, Mıcık
Elele enğeili,yenelim, Mıcık

Kimi ahkam keser, kimi zırvalar
Düşünmeden birbirini kovalar
Kurumadan gönlümüzde ovalar
Geldiğimiz yere dönelim , Mıcık
Bütün güçlükleri yenelim, Mıcık

Düşmüşüz önüne bahar sellerin
Bir başka yaralar sözü ellerin
Susmamalı konuşmalı dillerin
Geldiğimiz yere dönelim, Mıcık
Elele enğeli yenelim, Mıcık..

10/12/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar

Tartışalım

Oturalım yamaç yamaç
Barış, huzur olsun amaç
Bu toplumun yarısı aç
Tartışmaysa tartışalım
Hoş görüye alışalım

Cehalet suları bular
Kötüler,  kötülük ular
Göz yaşım çölleri sular
Tartışmaysa, tartışalım
Elele ver çalışalım

Ne üretsem, alamadım
Neydi nerde bulamadım
Hiç sözümde duramadım
Tartışmaysa tartışalım
Küskünmüsün, barışalım

Sevğisiz menzil, bulunmaz
Ne desem, yüzsüz alınmaz
Kardeş soframız kurulmaz
Tartışmaysa, tartışalım
Bilenlere danışalım

Eğilir sanardım, dağlar
Meyveye durmuyor bağlar
Yüreğimde canlar ağlar
Tartışmaysa, tartışalım
Bir çözümde, buluşalım..

 

    11/12/2003 Karlslunde.
                   Hüseyin Uçar.

Güzel dostlar

Konuksunuz evimize
Ulaşılmaz sevi’mize
Coşku dolu gönlümüze
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Serili dostluk sofrası
Açılsın gönüller pası
İşi kişinin aynası
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Bu bileşik günümüze
Güneşsiniz gözümüze
Sevği derler dinimize
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Sevği içtik yudum yudum
Sanma bunca yıl uyudum
Ören kalmaz benim yurdum
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Birer birer tanışalım
Zaman ile yarışalım
Eksiğimiz tartışalım
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Seven dilde türkü oldum
Yüreklere hüzün doldum
Kuzeyde kuşsaray buldum
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Gölgelere sığınmadım
Şükür ile avunmadım
İşğalleri savunmadım
Ğüzel dostlar hoş geldiniz.

Adlar boncuk, adlar murat
Güzel düşün güzel yarat
Daha can almasın fırat
Güzel dostlar hoş geldiniz.

İsteyin vereyim seri
İnananlar dönmez geri
Bu yüreğim harman yeri
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Bakışırız dolu dolu
Uzuyor köyümün kolu
Çağırıyor anadolu
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Birbir olsun dileğiniz
Güce dönsün bileğiniz
Cennet sizin yüreğiniz
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Ah etmeyek hep gülelim
Eğitim alıp gelelim
İnsan değerin bilelim
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Sesler gelir yükseğinden
Size selam Hüseyinden
Yüreğim oynar yerinden
Güzel dostlar hoş geldiniz.

                        16/4/2003 Hundinge.
                                   Hüseyin Uçar.

Kumrular

Kumrularla dertleşmişim Çorumda
Uçuştular yüreğimde kolumda
Hiç abartım yoktur inan yorumda
Kumrular konuğum olmaya gelmiş

Serçeler uçar konar kumrular
Yürekleri sevda yüklü korlular
Birbirini kovalıyor sorular
Kumrular gönlümü almaya gelmiş

Lastikci, möblacı,manav komşular
Kömür gözlü olmuş dünkü şaşılar
Birileri karanlığı aşılar
Kumrular hesap sormaya gelmiş

Alışır diyerek vermedim yemi
Tadında bıraktım,tadında demı
Ayrıldım karaya oturdu gemi
Kumrular bir çare bulmaya gelmiş

Evin önü Cenğiz Topel caddesi
Açlık kokar yoksulların  nefesi
Kumrular yurdunuz gönlüm kafesi
Kumrular soframı kurmaya gelmiş

İlk kez duydum böyle güzel ötüşü
Anlatamam sizle kurduğum düşü
Benden yaralıyken kendinin döşü
Kumrular yaramı sarmağa gelmiş

Taşatanın taşa döndü yüreği
Ne ise yapılır söylen gereği
Taşa tutsam hırsım inmez feleği
Kumrular gönlüme konmağa gelmiş.

                            3/ 7/2003 Çorum.
                                  Hüseyin Uçar.

Unutmadım-Unutmam

(Sivas şehitlerine.)

Etrafımı sarmış yangın alevler
Seyir defterini doldurur devler
Korkudan telaştan boşalmış evler
İki temmuz unutmadım, unutmam.

Her zaman aldılar her zaman seti
Bu kadar tatlımı ozanın eti
Madımakta yaşattılar vahşeti
İki temmuz unutmadım, unutmam.

Böyle’mi öğretmiş ana atası
Sogu meleğimi elde baltası
Yüzlerinde cinayetin yaftası
İki temmuz unutmadım, unutmam.

Cumhuriyet yıkılacak Sıvas’ta
Duyanlar şaşırdı Artvin’de, Kars’ta
Sıvas’ta yaşayıp göründü Mars’ta
İki temmuz unutmadım, unutmam.

İnsan sayılırmı insan yakanlar
Katilleri savundular bakanlar
Sizden beter olsun sizden korkanlar
İki temmuz unutmadım, unutmam..

23/5/2003 KBN./Hüseyin Uçar.

Köprüler kuruyordum

Sarınmıştı karanlıgı yeryüzü
Donatmıştı gökyüzünü
Birbirine göz kırpan yıldızlar
Bense anılardan köprüler kuruyordum
Sevdamı
Heycanlarımı
Coşkularımı arıyordum
Durgun sularda halkalar
Çiziyordu balıklar
Gene uzaklarda
Savaşlar
Acılar yaşanıyordu
Acıların ortasından
Ağıtlar yükseliyordu
Ve yine  sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Sabırsız, aceleci  birileri
Gözleriyle soyuyordu güzelleri
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeli gözler
Sözler tükenmemeliydi

Adını bilmediğim gezegenden
Bizim gezegene
Konuyordu uçan daireler
Ve gecenin ayazında birlikte üşüyorduk
Yıldızlar çıblak bedenlerine
Sarınacak birşeyler arıyordu
Ve ben
Yorgan, döşek
Miskokulu çamaşır
Olmak istiyordum
O bedenlere
Geceydi gidenler dönüşsüzdüler
Güzeller gülüşsüzdüler
Ben gibi seyir defteri tutup
Karanlığa masal okuyordu
Birileri tutkularını anlatıyordu
Yazdığı mektubun
Bir kopyasını okyanusa atıp
Şaşkın şaşkın izleyen
Balinalara bakıyordu
Söken şafağı farketmemişti rüyadakiler
Yavaş yavaş ortalık agarıyordu
Ve ırmaklar
Denizlere ulaşmak için
Bizden çok enerji harcıyordu
Ve yine sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Sabırsız aceleci birileri
Gözleriyle soyuyordu güzelleri
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeli gözler
Sözler tükenmemeliydi

Ve birden bire
Güneşin hışmından korkar gibi
Otadan kayboldular
Ben sıgınmadan önce mağralara
Sesiydim suskunların
Dağlar dağarcıgım
Ovalar soframdı
Birlikte oturur kalkardık sofralardan
Ve yanyana yatıyorduk
Onlar hayat doluydular
İmikleriyle
Sapanla destan yazdılar
Kurşunlar
Bombalar
Vızır vızır geçerken yanlarından
Yerle, gök
Kırgın gibiydi birbirlerine
Biryerlerden sesler geliyordu
Fırsat bulsalardı
Ölmeden önce
Bir başka gezegene
Göçeceklerdi
Ve bu gelen ses
Hayatı boganların sesiydi
Elleri gibi
Kanlıydı sesleride
Ben gene gezğindim
Ne son sözümü söyledim
Ne son satırımı yazdım
Nede son yolculugumdaydım
Bir türlü yıkamıyordum yazğıları
Değiştiremiyordum
Akışını tarihin
Ve yine
Sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Sabırsız aceleci birileri
Gözleryle soyuyordu güzelleri
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeli gözler
Sözler tükenmemeliydi..

23/10/2003 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.

Sen ben yoktu

Susamıştı
Bulutları sağıyordu yeryüzü
Toprak menmundu
Gökten boşalırcasına
Yağan yağmurla
Alış veriş yapıyordu sanki
Gökten ne yağarsa kabulleniyordu
Aldırmıyordu
Çığlıklara
Fırtınalara
Gürültülere
Baskınlara
Alıp götürsede evleri
Köprüleri seller
Devam ediyordu yaşam
Söylevler
Söylenceler
Alışıla gelen şu sözcükler
Aman tanrı beterinden korusun
Çok şükür fazla zarar yok
Gelen mal’a gelsin
Can kayıbı olmasın
Yağmur yağarken
Kimseler kimseleri duymuyordu
Keser kesmez yağmur
Çıktılar sığınaklardan
Ben sen yoktu
Birden bire biz olmuştuk
Buluşmuştuk daha önce
Hiç buluşmamış gibi
Tepemize doğru sarkan
Gökkuşağını seyrediyorduk
Sanki kemerimizdi
Bel kuşağımızdı
Dolamıştık belimize
İçimiz içimize sığmıyordu
Katmıştık bulutları önümüze
Selden artta kalanları
Topluyor
Uçukları onarıyor
Karanlık basmadan
Umutları topluyor
Umutsuzluğu kovuyorduk

29/9/2003 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Yağmur yağıyor

Yağmur yağıyor dışarda
Yağmurda yağmurca
Islanıyorum
Hüzünlü yolculuğumda
Gezinirken yavaş yavaş
Başlıyor damlamaya
Çatılar
Bulutlar yağmurca konuşuyor
Yağmur toprakla
Yağmurca dövüşüyor
Birbirini parçalıyor
Üstüste düşen damlalar
Ve parçalana parçalana
Çoğalıp gölet  oluşturuyorlar
Çoğalıyor gölette
Birbirini kesen halkalar
Ve kuşlar konuyor
Göletin kenarına
Her yudum alışlarında
Gökyüzüne bakıyorlar
Sonra ördekler
Kendi fotoraflarını
Kovalıyor  gölette
Ve birbirini izliyor oluşumlar
Karşı dağlara yaslanmış gibi
Asılıyor gökyüzüne
Rengarenk gökkuşağı
Yarım daire gibi uzanıyor
O güzellik göz kırpıyor yeryüzüne
Ve güneş iniyor yavaş yavaş
Kayboluyor karşı dağların ardından
Kararırken yeryüzü
Yıldızlar alıyor yerini
Mum ışığına benzer
Işıklar yanıyor uzaklarda
Ve yatak odalarına iniyor yıldızlar
Uzanıyor yorgun bedenler
Uykunun kollarına
Sessizliğe gömülüyor evren…

30/10/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.                                     

Fahrimiz

Öyle doluyum ki n’lursun sorma
Kafalar çakır keyif boşuna yorma
Çölün ortasında tek ağaç hurma
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Değildir efendim bu kara yazı
Her öksürüş ettiriyor niyazı
Sanki körük çeker göksü boğazı
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Diyelim ki bir iki kez denedi
Verdiği söz olmaz noter senedi
Ne kurallar koydu kendi çiynedi
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Verilen sözlerde anlam neyise
Benim ile girdin niçin bahise
Çok geçmeden gitti takım elbise
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Bu sözlerin  inan hepsi muhabbet
Zayıf kişileri bitirir gurbet
Bir daha sözünde duracak elbet
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

                21/05/2003 /Hüseyin Uçar.

Sevenlere çok özel

Ne güzel mutluluk gençler evermek
Her sene arıca oğullar vermek
Gönül arzuluyor gülenle gülmek
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Arzulayan gözler birbirin görür
Seven sevdiğine bir mühür verir
Aşıklar elbet’te  beraber yürür
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Bakışlar coşkulu, kalpler coşkulu
Rüyaları artık olmaz korkulu
Peşinden başlıyor hayat okulu
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Bakar körler yürür önünü görmez
Çıkarı yokise bir selam vermez
Her koklayan gülün kadrini bilmez
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel…

2/6/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Anamın gölde

Nülüferler açmış anamın gölde
Seleli türküler dolaşır dilde
Yine türkü söyle  can anam gelde
Yüzüyor kuğular gelinler gibi

Bak yollar kesişmiş aynı bir üçğen
Keşke yıllar evel olaydım seçğen
Aklıma gelmezdi anılar gençken
Anılar yaramı derinler gibi

Yıllar sonra gölü, hiç görmeseydim
Bu gönül halımı hiç sermeseydim
Yabana gönlümü hiç vermeseydim
Tepeden bakarlar serinler gibi

Değişmemiş aynı durur kurgular
Lars, Hans, Petersen dili vurgular
Marianne,John Holm beni sorgular
Ömrüme  hükmeden sorunlar gibi

Karlslunde, Kuşsaray şimdide Didim
Söyleyin dostlarım ben nere gidim
Nere varsam buruk, kalırım yetim
Biçilme beklerim ekinler gibi…

4/6/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

O dağlar

Şu karşıki dağın, maralı olsam
Her mevsim coşkuyla, sevinçle dolsam
Ömrüm vefa etse bir asır kalsam
O dağlar içine alırmı beni

Hayat cıvıl cıvıl, kuşlar ötüyor
Kekik çiçek kokuları yetiyor
Ne ararsan o dağlarda bitiyor
O dağlar içine alırmı beni

Türkü söyler gece gündüz pınarlar
Ceylanlar pınara inmiş kanarlar
Bana yeter gölgesiyle kenarlar
O dağlar içine alırmı beni

Düzenli bas artık yokuşlar çetin
Gözünde büyüyor bütün milletin
Bir ömür dilersen  ederim metin
O dağlar içine alırmı beni

Kovalar avcular düşmüş peşinde
Yaralanmış ceylan yara döşünde
Ben yanar ağlarım herkes işinde
O dağlar içine alırmı beni..

           12/6/2003 /Hüseyin Uçar.

Kimdedir

Bütün beklentiler, zamana kaldı
Açları doyurmak, amana kaldı
Hoş görü, insanlık, fermana kaldı
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Yakama gülleri takamaz oldum
Korkudan geceler yatamaz oldum
Başımı kaldırıp bakamaz oldum
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Yoruldum dinlenem, demeler kalktı
Güvendiğim canlar hep yere baktı
Göz yaşım kan olup, içime aktı
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Herşeyin suçlusu, konuşma Uçar
Danışacak kim var, danışma Uçar
İçteki çocukla, yarışma Uçar
Ferman çocuktaysa,derman kimdedir?

                      15/6/2003 /Hüseyin Uçar.

Can ola

Bu yurtta barınan bütün canlılar
Birbirine sigorta ola, can ola
Sürülsün ülkeden eli kanlılar
Can canana, sidorta ola, can ola

Kimi yerken kimi niçin bakışa
Yön verelim, sulardaki akışa
Kurban olam gözündeki nakışa
Can canana, sigorta ola, can ola

Adımız okunur bu topraklarda
Ne fidanlar diktik bakın parklarda
Kabamız yontalım gelin çarklarda
Can canana, sigorta ola, can ola

Ayrımı, korkuyu gelin silelim
Yanlışın defterin bile dürelim
Eli  ele, dili  dile, verelim
Can canana, sigorta ola,can ola

Ateş üstündedir kini  ekenler
Bizden değil ömrümüzü sökenler
Gül yetirek ele batsın dikenler
Can canana, sigorta ola, can ola..

            19/6/2003 /Hüseyin Uçar.

Yaşanmaya hazır

Yaşanmaya hazır yeni Yemenler
Ne adına kurur yeşil çimenler
Mehmetçiği o çöllere gömenler
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Her dolara bir can bedel isterler
Bu ne karar yanar dağdan beterler
Mezar taşımıza kazın posterler
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın  kınalar

Fermana dönüştü adın teskere
Vatan borcu dedik geldik askere
Bush, Erdoğan oturmuşlar pokere
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Sözcükler oyuldu uçtu anlamı
Gurbet etti inan bana sılamı
Bu kadar güvenin, bu ilk selamı
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Evlatların sürsün önce bakanlar
Herşey palavraymış yürek yakanlar
Bunlarmıdır allahından korkanlar
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Dünyaya jandarma bakın zalimler
Niçin susar ne düşünür alimler
Peşpeşe çekilir kanlı filimler
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Suriyeyle Irak, çıktı  kurada
Bölge ülkeleri vardır sırada
Savaşları kınıyorum burada
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar             

-2-

Güvenilen dağlar kar’a  bürünür
Ortadoğu halkı mahkum sürünür
Cahile silahı ordu görünür
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Suçu nedir deyin mazlum halkların
Hakkı gasp edilir niçin çokların
Parasını biz öderken  tankların
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Verilen söz masal aynı kafdağı
Mehmetçiğe mezar etmen Irağı
Her gelen taşırır sabrın bardağı
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Tuz ekmek komşumuz, bize çok yakın
Daha geç olmadan çareye bakın
Vahşete susulmaz ayağa kalkın
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Mehmetçik beklerken baba ocağı
Cana hasret gelinlerin  kucağı
Yetmedimi Kore, Yemen sancağı
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Ülkemizde rüzgar esiyor tersten
Her gelen geçirdi bizleri testen
Seninde tutmadı,seninde besten
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar

Şehitmi, gazi mi ne ad takalım
Ölenlerin peşinden mi bakalım
Hesap sormayalım, ağıt yakalım
El yürekte ağlar yaslı analar
Savaş yanlıları yaksın kınalar..

8/10/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Gerek

O doğa cenneti bir huzur evi
Mihman ağırlamak insan görevi
Artsın eksilmesin gönülde sevi
İçimden geleni söylerim direk
Muhabbet ehline muhabbet gerek

 

 

 

Sanki büyülüdür sözü sözcüğü
Dostca bakar kara cafer gözcüğü
Ayırmadan görür büyük küçüğü
Bir ana yüreği Caferde yürek
Muhabbet ehline muhabbet gerek

 

 

 

Gitmek zorundayım, almışım ferman
Ayrılık vaktidir dolmuştur zaman
Fermani amcanın her sözü derman
Dünyayı kucaklar bir koca yürek
Muhabbet ehline muhabbet gerek

 

 

 

Herkes saygılıydı ondaydı saygı
Gönlünden, gözünden  uçmuştu kaygı
Ehli kamildedir bu yüce duygu
Nerde olsa belli duygulu yürek
Muhabbet ehline muhabbet gerek..

 

22/7/2003 Davutlar/Hüseyin Uçar.
    

 

 

 

 

 

Ses verin

 

Dökeyim içimi sevdiğim sorda
Kumrular özlemim taşıdı yurda
Kendim gurbet elde gönlümse burda
Sinemdeki öten teller ses verin

 

 

Aşkın şarabını dem deyi aldım
Kör olsun kaderim gurbette kaldım
Anamı,babamı saygıyla andım
Muhabbetin ehli diller ses verin

 

 

Yaşamın zevkini eksiksiz tatın
Güzel sevindirip zalim ağlatın
Arada bizide sohbete katın
Yurda doğru esen yeller ses verin

 

 

Günler aya döndü aylarsa yıla
Yaralar, sorgular çağırır sıla
Her şafak her seher düşerim yola
Sıcacık uzanan eller ses verin

 

 

Sevdanın çilesi, dile vuruyor
Ateş çemberine yuva kuruyor
Taşatanım yüreğini ovuyor
Yüce dağdan aşan yollar ses verin..

 

10-8-2003 Hüseyin Uçar.

Geceler

Geceler karanlık, geceler ıssız
Arzular saldırgan, hayaller hırsız
Duygular ısırgan, anılar arsız
Susamış geceler, içiyor beni
Rüya harmanlaşmış, biçiyor beni.

Yağmur bulutları, ufkun doruğu
Bütün pınarların, dolu oluğu
İnsafsız geceler, keser soluğu
Ordular içinden, seçiyor beni
Rüya harmanlaşmış, biçiyor beni.

Dilim tutuluyor, damak kuruyor
Oturmuş sineme kütküt vuruyor
Nere gitsem, kötü kader buluyor
Tohumum, toprağa, saçıyor beni
Rüya harmanlaşmış. Biçiyor beni..

Artık duyulmuyor, sitemim ahım
Bir başka olmalı, yeter sabahım
Bu derde bir çare yokmu allahım
Gece tartışmaya, açıyor beni
Rüya harmanlaşmış, biçiyor beni.

Hüseyin Uçar. 2/10/2004 Karlslunde.

Ağla gönül

Kısa ömür, saçım başım ağardı
Yaşlılık bastırdı, ufkum karardı
Bir zamanlar, dost düşmanım arardı
Hastalandım, arayan yok, soran yok
Nasıl dünya, hiç  sözünde, duran yok.

Ne tanıdık yüzler, nede sesler var
Selam versen, selamıda tersler var
Deli gönlüm, alınacak dersler var
Hastalandım, arayan yok, soran yok
Nasıl dünya, hatır gönül bilen yok.

Sıla nereside, gurbet neresi
Geçen kagnıların olmaz gölgesi
Olmuş gönül, esaretin kafesi
Hastalandım, arayan yok, soran yok
Nasıl dünya, bir kendini bulan yok. 

Ne telefon çalır, ne kapı tıklar
Suçlular oturmuş, birbirin aklar
Hüseyin Uçar’ım, sevgisin saklar
Hastalandım, arayan yok, soran yok
Ağla gönül, sigortan yok, paran yok.

Hüseyin Uçar.26/9/2004 Karlslunde

Kalıcı köprüler kurmadan gitme

Eğer bir meclise uğrarsa yolun
Dostlardan, hal hatır sormadan gitme
Yaşam acımasız ömürler kısa
Kalıcı köprülar, kurmadan gitme.

Sevdalı gönüller, olur aşina
Güvercinler, konar yıkık kaşına
Sürse seni, kutupların kışına
Sevdiğin sineye, sarmadan gitme.

Susmak ve görmemek işin kolayı
Gerçek sevdalılar yaşar balayı
Ateşe verilse gönül sarayı
Önünde eğilip, durmadan gıtme.

Emanet dolaşır, teninde canın
Gün olur durur, gür akan kanın
Bagışla yaşasın, herbir organın
Ölüme kelepçe, vurmadan gitme.

Hüseyin Uçar. 27/9/2004 Karlslunde.  

Canımsın

Güzeller içinde girdim seçime
Aldanmadım gösterişe biçime
Seni hava gibi çektim içime
Sen benim canımsın, canlar içinde.

Hayat oldum, coşku oldum, sen oldum
O güzel fizikte, kol, bacak, koldum
Bir gün ayrı düşsem saçlarım yoldum
Sen benim kanımsın, kanlar içinde.

Olsam gözlerinde sade bir benek
Güvercin bakışlım, cihana örnek
İstersen olurum, altına binek
Sen benim tenimsin, tenler içinde.

Sensiz yaşayamam verilse dünya
Seninle doluyum coşkulu rüya
Davet et geleyim, kahveye çay’a
Sen benim varımsın, varlar içinde

Hüseyin Uçar. 28/9/2004 Karlslunde

Gardiyan cemal

Kuşaklar çatışır acısı benim
Sorumsuz dövüşür sancısı benim
Bu kadar sorunun hancısı benim
Sen: Biliyormusun, Gardiyan  Cemal.

Herkes sürür neden yolu yokuşa
Olayları bırakmışız akışa
Her sorun çözülür bağlı bakışa
 Sen: Okuyormusun, Gardiyan Cemal.

Fidan boylu gençlik dallı budaklı
Haklılar susmuş, haksızlar haklı
Yaban elde yaşam oldukça farklı
 Sen: Yaşıyormusun, Gardiyan Cemal.

İsteksiz selamlar dudak bükmeler
Suçlular suçsuzu döver tekmeler
Çogalıyor her gün için çekmeler
 Sen:  Bakıyormusun, Gardiyan Cemal.

Ordu’da oturur, köyde yaşarsın
Sitem yağar, öfke basar taşarsın
Kendi yaşamına kendin şaşarsın
Sen: Anlıyormusun, Gardiyan Cemal.

Gel otur insanı kendine sorak
Neden, niçin canı, boşuna yorak
Oluşsun gönülde binlerce durak
Sen:  Dinliyormusun,  Gardiyan Cemal.

Yerküre odaktır, insan bir nokta
Ne ararsan vardır terazi hakta
Rüzğar farklı eser, bilirsin şarkta
Sen: Görüyormusun,  Gardiyan Cemal.

Kendini sorgula, hemence yarın
Kıyma hiç kimseye, öfkeden arın
Ne zaman üşürsen sevğiyi sarın
Sen: Isınıyorsun,  Gardiyan Cemal.

Düşlerin akarken, sakın durdurma
Bilğeliği, cehalete, yordurma
Taşatanı, Hüseyine vurdurma
Sen:  Anlıyormusun, Gardiyan Cemal.

02/09/2004 Hüseyin Uçar.Danimarka.

Yaz gülü

Çiçekler içinden, gül seni  seçtim
Hangi renğin görsem, dil vurup geçtim
Toplanmış yaprakta, suyunu içtim
Hüzünlü sallanın, yazda yazgülü. 

Hitabet tek olmaz, hitabet çoğul
Gönlümün sultanı, evrene dağıl
Arıya benzersin, vermişsin oğul
Al giyer allanın, yazda yazgülü.

Nazlı görünüşün, nazlı bakışın
Bir başkadır senin, kalbe akışın
Tatlıyı  andırır gerdan, nakışın
Damakta ballanın, yazda yazgülü.

Hükmeder gönlüme, kurdugun divan
Dört mevsim degişmez dört mevsim havan
Anlamam dilinden olsam bahcivan  
Dostlara yollanın, yazda yazgülü.

Hüseyin Uçar.3/9/2004 Karlslunde.

Dostlar

Yitirmiş sahibini bahçe
Kaldırmış gönlünü
Semalardan gülistan
Şebnemde unutmuş
yer yüzünü
Küsmüş gül
Yitirmiş dilini
Börtü böcek
Giden gitmiş
Bekleki gelecek
Bekleme ara
Çözüm yolu bul
GüLer yüzle karşılasın
Bahcıvanını bahçe
Usu terk etmesin dinginlik
Biı demet karanfil
Bir demet yaşam topla
Bir nebze etkinlik
KALKIN 
Ayağa
Dostlar
Yeter
Bu
Kadar
Miskinlik…..

Soruyorsun ne haldeyim gelde gör

İncelikler ince ruha yazılmış
Güzellikler derinlere kazılmış
Hemi dünya hemi insan bozulmuş
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Bir ses gelir çağırırlar uzaktan
Ortadogu indirilmez kızaktan
Ölüm çığlıkları gelir Iraktan
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Yokuşum düz oldu, düzlerim yokuş
Bu gönül haneme tünemiş baykuş
Ne sevinç, ne coşku ne içten bakış
Soruyosun ne haldeyim gelde gör.

Karanlık bir dehliz, düştüm arkına
Uzuyor yollarım düşmez yakına
Ömrüm geçti varamadım farkına
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Hep kurudu büyütüğüm ağaçlar
Çölleşiyor gün geçtikçe kıraçlar
Verği olmuş inanınmı haraçlar
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Yüzüme gözüme bakarak kızma
Alnıma yaz n’olur, yüreğe yazma
Kökümle söküyor elinde kazma
Soruyosun ne haldeyim gelde gör.

Diplomaya bitiriyor okulu
Her cümlesi inan kavğa kokulu
Yüreğimde dost hançeri sokulu
Soruyosun, ne haldeyim gelde gör.

Bir tane aymıdır güneşi tutan
Kırk gözden ağlıyor bankalar yutan
Saygı görür tozu dumana katan
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Emre itaatmiş sayğının adı
Boşa gitti bunca yılın feryadı
Halimize güldürdüler hoyradı
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Gülüşü görüşü özü bambaşka
Kirler karışıyor şimdi’ki aşka
Eşler birbirini benzetir dışka
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Kimisi as diyor, kimisi birli
Kimisi yabancı, kimisi yerli
Hem iktidar hemi, düzenler kirli
Soruyorsun, ne haldeyim gelde g

Ne sayar sevilir, ne sayğı görür
Durduraman onu mahşere yürür
Cansız kayalara yüzünü sürür
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Şansım yaver değil bir kez tohtayım
Bu nasıl yaşamdır inan şoktayım
Mengeneye kıstırılmış tahtayım
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Düşmüşüm bilmezsin ne haldan hala
Parklar bombalanmış kuş konmaz dala
Unuttum yolunu ne yanda sıla
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Ne söylesem kabul olmaz önerim
Taşıyıp doyurmak olmuş hünerim
Arsana atıyım durmaz dönerim
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Bir yandan sevdiğim bir yandan yaşam
Gelende gidende olmuştur paşam
Takatım kalmadı kalkıp dolaşam
Soruyorsun ne haldeyim gelde gör.

Türkü çalsa bırakmazlar halına
Dünyanın yükünü yükler dalına
Bir türlü koyamam işi yoluna
Soruyorsun ne haldeyim gelde gör.
               
Dağınıgım dostum param parçayım
Derdim çoktur ben kimlere açayım
Her yandan sıkıştım nere kaçayım
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Bagırsam çağırsam çıkmaz avazım
Ben öldükten sonra kılman namazım
Yıkılmış binaya benzer enkazım
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Kurumuyor terim her an nemliyim
Hüzün yağmuruyum, içtim demliyim
Muhabbetle güzellikle evliyim
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Yaktılar yıktılar oldum suçlusu
Önceleri anlamazdım dogrusu
Beri gelsin olan varsa sorusu
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

İçinden çıkılmaz bir kara düzen
Dostmu düşmanmı, avında gezen
Gün günün çogalır canından bezen
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Adını bilmedim seslendim alo
Gıramla ahpabız tanımaz kilo
Dost düşman sırtından geçinir bilo
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Ne diyem dostlarım yüreğim taştan
Her şeyi anlattım, sizlere baştan
Depreme dönüşen böyle bir destan
Soruyorsun, ne haldeyim gelde gör.

Taşatanı taşlayarak assalar
Gelen geçen bedenime bassalar
Hani vicdan nerede çağdaş yasalar
Soruyorsun ne haldeyim gelde gör.

Hüseyin Uçar.

Dilekçe

Yaz beyim yaz
Sarı öküz marazlı
Bebeler küçük
Herif içerde
Yürüyüşe’mi  katılmış ne
Sekiz yıl verdiler
Benim dizlerim tutmaz
Yetmez oğlanın sabana gücü
Elde avuçta yok
Duru duragı yok zamların
Bulgur tükenmek üzre
Un çoktan çekti suyunu
Kapısını çalacagım kimsem’de yok
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütüyor değirmen

Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu varya
Varırım başına el ayak çekilince
Kendimi atayım derim, atamam
Bebeler küçük
Herif içerde.

Yaz beyim yaz
Hele o verğiler
Zamlı gelecekmiş bu ay
Bir keçimiz
Birde kouynumuz vardı
Keçi kayıp
Koyunun kurudu memeleri
Anlatacaklarım o kadar çok ki
Hangi birini anlatayım
Kesilesice kafada akılmı kaldı
Gene karıştırdım
Sana ikram için
Bir bakraç yoğurdum var
Küçük kız bulamaç istedi sabahtan
Oğlanın doldu gözleri
Azarladım
Ne ayağında ayakkabı
Ne sıtında gömlek var
Yıkıldı bir bir umutlarım
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütüyor  değirmen.

Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu var ya
Varırırım başına el ayak çekilince
Kendimi atayım derim atamam
Bebeler küçük
Herif içerde.

Yaz beyim yaz
Acelemde var
Herifi göreceğim
Oğlan selam gönderdi
Kızgın baştakilere
Arzuhal eylerim tanrıya duymaz
Açlık başladı bizde
Bebeler uyumaz
Saklımız gizlimiz yok
Duyan duysun
Duymayana söylesin
Ya babamızı bırakırlar
Yada öncül açlığı kaldırırlar ortadan
Görmeyeli bir yılı geçti
Ne yer
Ne içer
Nadas zamanı geldi çattı
Benim dizlerim tutmaz
Yetmez oğlanın sabana gücü
Sarı öküz marazlı
Yoktur el uzatanımız
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütüyor değirmen.

Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu varya
Varırım başına el ayak çekilince
Kendimi atayım derim atamam
Bebeler küçük
Herif içerde.

 Yaz beyim yaz
Alem sürdü tarlaları
Bizim’ki  anız
Kimsenin tavuguna taş atmadık
Ne istediler bizden
Bizde canız
Köy uzak, taşıt yok
Ne yaparım tek başıma
Dağ yollarında
Şimdiden korkusu düştü içime
Şurda akşama ne kaldı
İkide bir köyü
Jandarmalar basar
Eve varmalıyım
Bebeler korkar
Nasıl anlatsam
Ne yol
Ne ışık
Ne içecek su
Biz köylüler efendiyiz dogrusu
Suyu kaç kilometre uzaktan
Şeytan deresinden taşıyoruz
Kış
Yaz
Şuramda bir ateş yanar
Bacım onaltı yaşında
Doğum yaparken öldü
Ne doktor
Ne çare
Günleri gece eyledik
Bilmem’ki
Biz feleğe neyledik
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütüyor değirmen.

Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu var ya
Varırım başına el ayak çekilince
Kendimi atayım derim atamam
Bebeler küçük
Herif içerde.

Yaz beyim yaz
Dün götürdü jandarmalar
Hacıların ali’yi
Gazete’mi okumuş ne
Okuma seferberliğinde
Okuma yasak
Kominist  derler
Beyim solusak
(Arzuhalcı)
O torbadaki ne bacı
Hiç beyim ne olacak
Bir ölçek buğday
Satmaya getirdim
İhtiyaç çok
Bizde ne derman
Kan alacak damar yok
Satıpta iki kalıp sabun
Bir kilo soda
Birde bebelere şeker alacağım
Varınca elime bakarlar
Muhtar bir televizyon getirmiş
Öğretmen bey motorun aküsüne bağladı
İçinde konuşanlar duyuluyor
Gezenler
Oynayanlar görünüyor
Türkü dinleniyor
Hele başka dünyadan gelmiş gibi
O avratlar
Yalan haberler
Nutuklar
Meclis kavgaları
Helede o reklamlar
Bebeleri çileden çıkarttı
Neden bizim yok
Onlardan bende isterim
Bizim büyük kız
Kız ana neden biz öyle giyinmiyik
Sorular sorular
Cevap veremiyorum beyim
Bunların hangi birini anlatayım
Boğaz kırk boğum
Kırk boğum olmasınada
Boğumların içi
Cebimiz gibi bomboş
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütüyor  değirmen.

Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu var ya
Varırım başına el ayak çekilince
Kendimi atatyım derim atamam
Bebeler küçük
Herif  içerde.

Yaz beyim yaz
Bu söylediklerimi
İhmal etme
Bi tamam
Baştakilere postala
Onlar derdimize bir çare
Bulur herhalde
Yada babamızı bırakırlar
Nolur beyim
Başını ağrıttım amma
Kusuruma kalma
Bana bir de
Hapishanenin yolunu göster
Ben bu yaşıma geldim
Bu şehire ikinci gelişim
Yol bilmem
İz bilmem
(Kalktı ayağa arzuhalcı)
Bana bak bacı
Bu yoldan doğru yürü
Sağa-sola sapmadan devam et
Karşına yüksek duvarlı
Tel örgülerle çevrilmiş
Önünde nöbet tutan
Askerlerin olduğu
Kocaman bir bina çıkar
İşte orası, o askerler
Sana yardım ederler
Hadi güle güle bacı
(Baka kalır ardından arzuhalcı)
Kendi kendine söylene söylene
Yolu kaybetmekten korka korka
Yürür gider yoluna köylü kadın
Ben kimim niye geldim bu dünyaya
Depreşir azar yaralarım
Hem gider hem söylenir
Aman unutma bu söylediklerimi
Bi tamam baştakilere postala
Unutma e mi
Üstüste fırtına
İçimde sızı
Yüreğimi üğütür değirmen.
Yaz beyim yaz
Hani bizim bahçede bir kuyu var ya
Varırım başına el ayak çekilince
Kendimi atayım derim atamam
Bebeler küçük  
Herif içerde.            

Hüseyin Uçar.

Alan aldı, zalım vurdu ne çare

Ezber ettin, gümrüklerin yolunu
Doğa hoş görmedi, vere oğlunu
Kucağına alamadan torunu
Alan aldı, zalım vurdu, ne çare…

Çok erken ayrıldın, canım öztırak
Bu son olsun, felek yakamız bırak
Gayri ulaşılmaz, yolların ırak
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Felek acımasız, ederim sitem
Dertler başdan aştı, hanğine yetem
Bir adın kanserde, bir adın matem
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Büyürde yavrular, aratmaz seni
Meslekler türüyor, gün be gün yeni
Yasladın toprağa, gencecik teni
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Haber geldi, karanlaştı buralar
Sora’bilsem, bitti’mola yaralar
Karalar giyinmiş, ağlar analar
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Baş saglığı, benden geri kalana
Bu gün varsın, yarın dönen yalana
Rastlamadım, yitiğini bulana
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Geride kalanlar bir çeşit yaşar
Zorda olsa, bir gün bunları aşar
Öfkeye boğulmuş, isyanda Uçar
Alan aldı, vuran vurdu, ne çare…

Karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Duvar

Duvar var
Aramızda duvar
Taştan
Demirden
Sovuk zeminden
Duvar
Sesin sessizliği gibi
Akan ırmaklar
Koşan koşturanlardan
Habersiz
Zulası karanlık
Kapısı
Penceresi kör
Hayallerin
Düşlerin gömüldüğü
Çivisi çimento
Sesi balyoz
Ustası cellat
Beklentilerden uzak
Rüyalarıma mussalat
Duygusuz
Sağır
Dokunsam parmaklar yanar
Attığım adımlar donar
Ağa babalarının sözcüsü
O kara düzenlerin bekçisi
Duvar var
Aramızda duvar
Taştan
Demirden
Sovuk zeminden
Duvar…

23/03/2007 Hüseyin Uçar.

Bağlama konuşur teller iniler

‘’Ali Ekber Çevik’e’’

O dostun adını hayırla anak
Kondurmuş gönül’e binlerce konak
Bu güzel rüyadan nasıl uyanak
Bülbüller ah eder, güller iniler.

Uzayı keşfeder, defne yaprağı
Erenlerin belli olmaz durağı
Kendisine uygun, evi ocağı
Mızrabı kavrayan, eller iniler.

Dostluğun harcını, koymuş temele
Gayet ağır olğun, ermiş kemal’e
Güvercinler selam durmuş cemal’e
Gönül semah döner, diller iniler.

Açılmaz kapılar elbet herkese
O kocaman yürek sığmaz kafese
Dünya’yı yüklemiş, Davudi sese
Bağlama konuşur, teller iniler.

Deniz üstü köprülerden geçilir
Dost olanlar nerde olsa seçilir
Gönül tarlam, mahsül vermiş biçilir
Sarp kaya’ya çarpan, seller iniler.

Dizili aletler, başta bağlama
Her vuruşu, melhem olur yarama
Site kurmuş dostum, kuru selama
Taşatan hüzünlü, yollar iniler.

17/3/2007Trende Akşam.Hüseyin Uçar

Hüseyin Köksalın ardından -2-

Yirmi üç şubatı, yoktur sayarım
Bozuldu erenler, kafa ayarım
Ağladıkça anam, sesin duyarım
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Yıllar geçse ben, yavrumu ararım
Hayal eder saçlarını tararım
Bozuldu felekle, kavim  kararım
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

 
Aradım çırpındım, çareler bulam
Her zaman gelemem, uzaktır aram
Bırakma bizleri, kurbanın olam
İçimdeki isyan boğuyor beni…

Hayallar uçuştu, düşler koşuştu
Ecel acmasız, yürek tutuştu
Asiliğim ondan, çok erken uçtu
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Helal et hakını, yemiş içmiştik
Aynı kulvarlarda, koşmuş pişmiştik
Biz çağdaş gezğiniz, bazı gezmiştik
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Yaralarım sığmaz oldu sarğıya
Kapılmışım düşündeye duyguya
Yarğı yok’ki, götürelim yarğıya
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Baş sağlıgı, eşe dosta, aileye
Korları doldurdun, oğul sineye
Bizleri bırakıp, yolun nereye
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

25/02/2007/ karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Meriçlerin ardından

Günlerce gitsende, yollar bitmiyor
Azrail çevirmiş, dönüp gitmiyor
Büyükleri göçmüş, baca tütmüyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….

Gurbetin acısı yaşanır dinmez
Çekilen çileler içime sinmez
Boşuna beklemen, gidenler gelmez
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….

Kesilen damarın hangin kanamaz
Cemalettin gibi kimse olamaz
Yıllar geçse sabır bize ugramaz
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….

Bir kurt düşmüş yüreğimi kazıyor
Zalim felek, kurgularım bozuyor
Her fırtına göz ucumda tozuyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine…

Oğlanı yitirdik, gelin gidiyor
Beynim kavruluyor, başım düşüyor   
Gözlerim oyulmuş, dilim pişiyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….
 
Feleğe sığındım felek el gibi
Gözlerimin yaşı akar sel gibi
Ömür gelip geçti sanki yel gibi
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….

Hüseyin uçar / Karlslunde.

Meriçlerin ardından

Günlerce gitsende, yollar bitmiyor
Azrail çevirmiş, dönüp gitmiyor
Büyükleri göçmüş, baca tütmüyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….

Gurbetin acısı yaşanır dinmez
Çekilen çileler içime sinmez
Boşuna beklemen, gidenler gelmez
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….

Kesilen damarın hangin kanamaz
Cemalettin gibi kimse olamaz
Yıllar geçse sabır bize ugramaz
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….

Bir kurt düşmüş yüreğimi kazıyor
Zalim felek, kurgularım bozuyor
Her fırtına göz ucumda tozuyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine…

Oğlanı yitirdik, gelin gidiyor
Beynim kavruluyor, başım düşüyor   
Gözlerim oyulmuş, dilim pişiyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….
 
Feleğe sığındım felek el gibi
Gözlerimin yaşı akar sel gibi
Ömür gelip geçti sanki yel gibi
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….

Hüseyin uçar / Karlslunde.

Hüseyin Köksalın ardından -3-

Mazlumlar ölürken, gül oya kasıl
Kanlı düzeniniz, suçlusu asıl
Kanser kurbanların, unutam nasıl
İçimdeki isyan, boğuyor beni….

Kısılmış sesleri, kesilir birden
Kaynıyor çevremiz,mikroptan kirden
Başlayalım canlar, artık bir yerden
İçimdeki isyan, boguyor beni….

Variller çıkıyor, kırdan bayırdan
Şer çoğaldı, söz açılmaz hayırdan
Farkımız kalmadı, körden sağırdan
İçimdeki isyan, boğuyor beni…..

Dövüşen savaşan, yoktur erkekçe
Nagazaki, Hiroshuma,Halepçe
Dilde kilit, beyinlerde kelepçe
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Savunma bütçesi, halkı tartıyor
Savaş tamtamları, alıp satıyor
Kanser yüzdeleri, her yıl artıyor
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Dernekler kurulur, vakıf kurulur
Suçlulardan, nasıl hesap sorulur
Orta dogu, dört bir yandan vurulur
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Kalmadı efendim, dogal beslenme
İzle olanları, sakın seslenme
Sıra sende, sorumluluk üslenme
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
 
27/02/2007 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Hüseyin Köksalın ardından

Kim söndürür içimdeki ateşi
Af edemem, Felek denen kalleşi
Daha dün yitirdik, köksal kardeşi
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Davalar bitirdin, verdin tapular
Yüzümüze kapanıyor kapılar
Üşütüyor gezindiğin yapılar
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Hangsin sayayım, onlarca anı
Hatırlada doğrul, kardeşim Vanı
Karış karış dolaştığın vatanı
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Ne çabuk unuttun, Mersin, Tarsus’u
Baş sağlıgı, yakınları ulusu
Bu zalim hastalık, çağın korkusu
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Sabır metanetler, Dürdane halam
Şartlar uygun değil, yanında kalam
Elimden gelmez’ki çareler bulam
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Ağlama diyemem, Mahsude boşa
Mecbur katlanılır, gelince başa
Kızların yüreği, dönmüştür taşa
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
  
Faydası olurmu giysek karalar
Kalleş ölüm hepimizi yaralar
İnan bana dar geliyor buralar
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Nede çabuk eyerledin düldülü
Muhabbet’te ailemizin bülbülü
Duyman bizi kapıların sürgülü
İçimdeki isyan, boğuyor beni…

Anasına yavruları küçücük
Eksilmedi dudağından gülücük
Sözüm bitti nidem, gardaş öpücük
İçimdeki isyan, boğuyor beni….

24/02/2007 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Unutma

Unutma
Belki yağmurlu
Fırtınalı bir güne
Uyanabilirsin
Yarın sabah
Belkide bir yakınını
Kaybedebilirsin benimgibi
Sel suları almış olabilir
Kurdugumuz köprüleri
Nice yoksulun umutlarını
Nice sevdalının aşklarınıda
Her göz göze gelişinde
Yüreğini titreten
Seni hüzünlendiren
Koşup oynadığımız sokaklardan
İzimiz bile silinmişolabilir
O ipek saçlı kız
Ayrılmışolabilir
Karşı konaktan
Duruşunu
Yürüyüşünü
Ona göre ayarla
Dudaklarından dökülen mısralar
Dönüşmeden isyana
Bakışların vurulmadan
Kaldır başını bak
Güneşin penceresinden
Yerinde’mi şehir
Dağlar
Ovalar
Karakol
Gülüşün donmadan
Dudaklarında
Ayrılığın hüznüne
Hazır ol……

 23/02/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Varamam ben

Koy düşlerin, koy zamana
Kıyan kıysın, kıyma cana
Bu ırmakla bir ummana
Ömür boyu, varamam ben.

Dünya karalı denizli
Varanlar karınca izli
Hiç bir şey kalmıyor gizli
Bunu bile anlamam ben.

Ben ölürsem, kurman anıt
Her bir şeyde aran kanıt
Nice soru, bekler yanıt
Onu bile soramam ben.

İlk bahara yaza güller
İletişim kurur diller
Giyinip çıkar güzeller
Hiç birine kıyamam ben.

Can alıyor uçurumlar
Birbirin suçlar kurumlar
Ayan beyandır durumlar
Yerlerinde bulamam ben.

Haksızdan özür dileme
Sözlerime içerleme
Bırakın gidem ülkeme
Buralarda duramam ben.

23/02/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Buluşalım-Paylaşalım

Yürüyorum, yoldamıyım
Poyrazmıyım, duldamıyım
Göktemiyim, daldamıyım
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Neyin varsa, al sırtına
Ansızın, başlar fırtına
Çıkalım, arşın katına
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Her yerlere yaz adımı
Başıma yıkma çatımı
Alamadım muradımı
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Kalmadı, ağzımda dişim
Ne sihhat var, ne gelişim
Ne ekmek var, nede işim
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Dilimizi kopardılar
Böyle menzile vardılar
El diliyle yalvardılar
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

İsyan bayrağın, kaldır as
Terzi isen, nerde makas
Canı, tene etme takas
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Ödeyelim zararını
Değiştir gel kararını
Göreceksin yararını
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…

Helaline haram katma
Açık yollarımı tutma
Seref alıp, onur satma
Buluşalım, paylaşalım
Sorunlatrı tartışalım…

Kör anlayış, kör inaniş
Ne zaman olmuştuk tanış
Kime karşı bu davranış
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım….

Kerim diye, dolaş, avun
Her toprakta bitmez kavun
Yeter gel, yaşamı savun
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalim….
 
16/02/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Çekile çekile durduk hedefe

Aça aça bitti, sayfa kalmadı
Su aldı gemimiz, tayfa kalmadı
Her gün içtiğimiz, toyğa kalmadı
Çekile çekile, durduk hedefe,
Kaldır kadehini, kaldır şerefe.

İhtibarlı ortalıgı, katanlar
Başta gezer, sevdğini satanlar
Gurbet olmuş, doğdugumuz vatanlar
Çekile çekile, durduk hedefe,
Kaldır kadehini, kaldır şerefe.

İhtiraz etmedik, hükme karara
Kahkahayla güldük, dostlar zarara
Aranmak hoş diyen, birde sen ara
Çekile çekile, durduk hedefe,
Kaldır kadehini, kaldır şerefe.

Namluya sürülmüş, mermidir sözün
Kendinden bulası, yitirmiş özün
Herkesi aldatır, görünen yüzün
Çekile çekile, durduk hedefe,
Kaldır kadehini, kaldır şerefe.

06/02/2007 Karlslunde.
              Hüseyin Uçar.

Bu aşkın adını koyalım masal

İsmin nedir dedim, dedi’ki buda
Nice canlı yaşar, bilin’mi suda
Yürek okyanusta, küçücük ada
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

Açık denizlerde, dalgalar yaman
Çekmişim rakıyı, bilincim duman
Yılları alacak, sılaya varman
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

Kabarmış yüreğim, iyneli fıçı
Dolaşan sürünün, mutludur kaçı
Ne güzel yakışır, bedene saçı
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

O güzel başını, yasla göksüme
Tenim giyin, urba diye üşüme
Bir seher vaktiydi, düştün peşime
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

Bahtiyar salanır, yaprağım dalım
Bu nasıl sükse, bu nasıl çalım
İnsafın yokmudur, yeter sevdalım
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

Bakışın döşeğim, nefesin yorğan
Arıyı çaresiz, bırakmaz kovan
Bu güzel düşleri, bozmasın havan
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.

Sevip sevişmeler, olmalı hazsal
Kopup koşuşmalar, elbette ruhsal
Bu aşkın adını, koyalım masal
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
 
  05/02/2007 Karlslunde.
                Hüseyin Uçar.

Hanemizin beyi oğlum

Oğlum değmiş üç yaşına
El sallıyor gardaşına
Eğitimin telaşına
Katılda gel büyü oğlum,
Hanemizin beyi oğlum.

Neşemize kattın neşe
Başlıyor Eren kreşe
Gönüller kalpler birleşe
Katılda gel büyü oğlum,
Hanemizin beyi oğlum.

Yüreğimde adın on bin
Biri Eren, bini Enğin
Sevda dünyan olsun zenğin
Katılda gel büyü oğlum,
Hanemizin beyi oğlum.

Deli kanlım sünet yakın
Kimseye benzeme sakın
Herkeslerden olsun farkın
Katılda gel büyü oğlum,
Hanemizin beyi oğlum.

Çağlar yaslanır asıra
Adın yazdım her satıra
Bu kitap benden hatıra
Okuda gel büyü oğlum,
Hanemizin beyi oğlum.

25/04/2007 Karlslunde.
              Hüseyin Uçar.

Doğum günü anısına

Elele halay çekelim
Sümbül ekip, gül dikelim
Yorgun yılları, silkelim
Kutluyorum, bil Emm’oğlu…

Biz değiliz yıllar yorgun
Saç kıralmış, beniz solgun
Hiç bir şeyden, yoktur korkun
Yakışıyor. Gül Emm’oğlu…

Yaşayasın, seyri sefa
Ozan dili yapar cefa
Enerji saçan, etrafa
Ölçen, tartan, dil Emm’oğlu…

Yegenler toplu başında
Neler yok, gönül çarşında
Arzuların, bul karşında
Tasaları, sil emm’oğlu…

Muhabbetler, özle olur
Sıcak kalpler, sözle dolur
Arayanlar, bir gün bolur
Ara sıra, gel Emm’oğlu

Bitmez dünyada kaygılar
Sen ne desin, ne algılar
Amcam-Yengeme, saygılar
Yağmur’unan, sel Emm’oğlu…

Nasıl başladım, tarife
Her şey ayandır, Arife
Kutluyorum, Ercan Efe
Bu kıvamda, kal Emm’oğlu…

Taşatanı, yerindirin
Dramı ağır, Şakirin
Kapısı açık, fakirin
Gel her zaman, çal Emm’oğlu…

29/01/2007 Karlslunde.Hüseyin Uçar..

Dilekçemin mührü onlar

(Ekin Cem ve Ali Eren’e)

Çok özledim ikizleri
O kaşları, o gözleri
Aşıp gelin denizleri
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…

Pırıl pırıl dikizleri
Her yerde kalsın izleri
Mutlu ediyor bizleri
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar..

Ova olur, dağlaşırlar
Herkeslerle bağdaşırlar
Bizi yarına taşırlar
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…

Şavku vurur aynalara
Yoldaş olun turnalara
Belki konar buralara
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…

Söyleyecek, söz yok tipe
Bir coğrafya, cadde, cepe
İkiz pınar, ikiz tepe
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…

Altın gibi, anne- baba
Boşa gitmez, böyle çaba
Genç insanlar, genç akraba
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…

Dövüşürken, Cüneyt Arkın
Eğitim çağınız yakın
Kıskanan var, boncuk takın
Dilekçemin, mührü onlar,
Hadi koşun, gelin canlar…

28/01/2007 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Üstüne yürü korkuların

Dalgalar döverken kayaları
Uçuşurken tepemizde martılar
Sen seyretmekle yetin
Bütün bunları
Acımı çekiyor
İnlemeğe başladı kayalar
Uzakları hatırlarım
Onlara bakarken
Neden konuşmazlar,

Yapma desem
Susma  konuş
Durma yürü
Oturma kalk
Ufuklar çağırıyor seni
Gezegenler geçiyor üstünden
Yaşamlar yaşanıyor
Denizlerde
Korkular pusu
Kurmasın önüne
Yaslan bilincine
Topla cesaretini
Yürü üstüne korkuların
Korkak olmayan
Bir anını yaşa
Ömrünün…

24/01/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

Hoşça kal

Hiçte zor değil
Gecikmiş yağan kar’a
Tebessümle bakmak
Öldürsede vakitsiz
Açan çiçekleri
Toprak aç
Ona muhtaç
Don’a çekecek
Bu gece
Ne güzel
Uçuşan parazitler

Uçuşmayacak
Elini kolunu
Sallayarak
Dolaşamayacak
Bak öyle ümitli
Öyle coşkulu pencereden
Daya kollarını
Pencerenin pervazına
Seyri-sefaya dal
Söyleyeceklerim
Bu kadar gülüm
Hadi hoşça kal…

22/01/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.

Sözlerimi yedirdiler

Geldim yaralar sarmaya
Yeni düzenler kurmaya
Verdiğim sözde durmaya
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

Her şey açık, her şey somut
Dinlemezken, emir komut
Her can ölür ölmez umut
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

Sözün, ölç tart, deme erken
Şu gurbetlik bitsin derken
Nefsin kalır, onlar yerken
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

Denizlere köprü olduk
Her türlü dert ile dolduk
Ne aradık, neyi bulduk
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

Uçtu gitti hayal düşüm
Her hedefe siper döşüm
Bu söz sana, duy kardeşim
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

Kapalı yolları açın
Yer yüzüne sevgi saçın
Cehaletten korkun kaçın
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..

20/01/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.

İçin çeke çeke ağlama

İçin çeke çeke, nolur ağlama
Melhem olamazsın, böyle yarama
Yalvarırım, bundan geri arama
Yeter artık, bakışlarım kanıyor.

Ayrılıklar, dayanılmaz acılar
Derindedir, susturamam sancılar
Göz yaşlarım pınar, oldu bacılar
Herkes beni, vurdum duymaz sanıyor.

Bayatlattın, turfandamı, tazemi
Göz yaşlarım, soframızda mezemi
Bir kaç yılım kaldı, şurda azemi
Nere bassam, adımlarım donuyor.

Çekip vursan, dertlerimi söylemem
Kapadın yollarım, daha gelemem
Felek senden, daha dilek dilemem
Rahat bırak, azelerim yanıyor.

     19/01/2007 Karlslunde.
  Hüseyin Uçar.  

İklimler değişti

Ölçemezdik yağan, karın boyunu
Yakacak, yiyecek, çeker suyunu
Doğa değiştirmiş, bakın huyunu
İklimler değişti, niye şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.

Kar delenler çıkmış, toprak yumuşak
Üşüyüp içeri, girmedi uşak
Şaşmam zahmeride, açarsa başak
İklimler değişti, niçin  şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.

Her yönden yükselir, kirli bir duman
Hemi insanlar, hemi değişti zaman
Heryan bozkır, bakın kalmasmış orman
İklimler değişti, niye şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.

Ne kar yağar, nede düşer kırağı
Belli değil, yolculuğun durağı
Şaşırmışlar, usta ile çırağı
İklimler değişti, niçin  şaşırdık
Yüreklerde, bu koruyu taşırdık..

Seller basar, canlar alır bakarız
Bir pireye, bin yorğanı yakarız
Seyir’colur, konuşmaya korkarız
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.

İnsanlar üstünde, denenir silah
Bir avuç kan emen, korunur ilah
Çıkar varsa, ne günah var, ne allah
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.

Atomlar denenir, açık denizde
Sürüye benzeriz, yürürüz izde
Ölümler, yıkımlar, inkarlar bizde
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu tyaşırdık.

Bankalar kurdular, kirli paradan
Çokları çıktılar, gördük aradan
Bizden daha suskun, bakın yaratan
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklşerde, bu korkuyu taşırdık.

18/01/2007 Hüseyin Uçar.   

Mecburuz gülüm

Dokuz ayda yürümeye başladı
Nice bahar, onca kışlar haşladı
Adem oğlu dünyasında kışladı
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Ne şafaklar söktü, dogruldu kalktı
Dünyayı sırtında, taşıyan attı
Yetmedi geceyi, gündüze kattı
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Eyvanlar açılmış, sohbet kurulmuş
Dokunmuşlar tam, göksünden vurulmuş
Yavaş yavaş yolcum, yola koyulmuş
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Yılları dizelim, bir bir sıraya
İhtiyaç kalmadı, köşke saraya
Çağırın canlarım, gelsin buraya
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Dönüşü olmayan, doga kanunu
En sonunda görün, yolun sonunu
Baka kaldı, oğlu, kızı, torunu
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Gece ayazlarda, gündüz güneşte
Her yanım kavruldu, pişti ateşte
Azrail’e yenik, düştük güreşte
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

Konanlar göçüyor, gelen misafir
Ölüm adın kalleş, hemide kafir
Dünyaya sığmazken, daracık kabir
Vedanı kabule, mecburuz gülüm.

 

     17/01/2007 Karlslunde.
  Hüseyin Uçar.
 

 

 

 

                

Doğun günün kutlu olsun

Güzellikte önde tekiz
Aile’ye mükafat çekiz
Buluğ çağın, yaş onsekiz
Doğum günün, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.

 

Değer ne avro, ne dolar
Menzilinde akar sular
Destursuz açılır yollar
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.

 

Oturalım yamaç yamaç
Varsa derdin amcana aç
Başarı olmalı amaç
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.

 

Düşlerin olsun, coşkulu
Masal’mı, yaşam okulu
Bakma yaşama, kuşkulu
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün çevren, mutlu olsun.

 

Mutluluklar, Uçar Ceren
Bil sana göz, koymuş Eren
Vuruluyor, onu gören
Buluğ yaşın, kutlu olsun
El verdiğin, mutlu olsun.

 

Sarıl sıkı, etrafına
Kalma bilmezin, lafına
Amcan sığınır, affına
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Acıların, tatlı olsun.

 

Beklentimiz, biliyorsun
O kulvarda yürüyorsun
Taşatanı, görüyorsun
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.    

 

20/01/2007 Hunginge.DK.
 Hüseyin Uçar.

Canlarım

Semiham saçların, ipek telinden
Bırakmazken, ellerini elimden
Düşermi isminiz, benim dilimden
Ugrunuza ben, ölürüm canlarım…

 

 

Yalnız koman, almanyanın bağrında
Semahatım, gelinliğin çağında
Güller açsın, bahçesinde bağında
Yolunuza ben, kurbanım canlarım…

 

 

Sebahat oturmuş taşın üstüne
Dökmüş saçlarını, kaşın üstüne
Gelinlik yakışır, başın üstüne
Siz yanmayın, ben yanarım canlarım…

 

 

Sene geçti serdal’ımı ararım
Nerde bulsam, şu sineme sararım
Ayağına çamur, degse ağlarım
Sizler gülün, mutlu olun canlarım…

 

 

İnsandan insana farklıdır deger
Bir gün hatırlayıp, ararsan eger
Ne alınır, nede satılır ciger
Siz çağırın, ben gelirim canlarım…

 

 

Çok zaman, ışıksız, ekmeksiz kaldım
Sizleri her zaman, okula saldım
Hangi muhanetin, kapısın çaldım
Benim adım, ne korsanız anlarım….

 

      14/01/2007 Hundige. DK.
       Hüseyin Uçar.
         

 

 

 

Veli uçarla-Yusuf Sarıkayanın sohbeti

Ala inek sütlüydü
Kayganası tatlıydı
Canımdan kıymatlıydı
Yusufum Üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…

 

 

 

Yeni dikilmiş bağlar
Yusuf oturmuş ağlar
Kurdun mekanı dağlar
Yusufum üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…

 

 

 

 

Kayalar  iniliyor
Kulaklar çiniliyor
İnek kurda yeniyor
Yusufum üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda..

 

 

 

Şeytan aldı bıçagı
Bulamadık kaçagı
Sönmüş gibi ocagı
Yusufun uzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…

 

 

 

Tarih çöllöğün sözü
Utansın kurdun yüzü
Yüreğe koydun közü
Yusufum ağlar burda
Nasıl kapıldın kurda..
                 13/01/2007
             Hüseyin Uçar.

 

Nice on yıllara

Kuşsaray habere, nice on yıllar
Çoğaldı kalemler, açıldı yollar
Dost sandığın hinler, açığın kollar
Kuşsaray köyünün, alanıyız biz…

 

Emeksiz olunmaz, behude yazar
Böyle içtenliğe, değermi nazar
Boşuna kurulmaz kurulan pazar
Öyle bir pazarın, kuranıyız biz..

 

İçeriği belli, peynirin, sütün
Muhabbet ehlinin, sözleri bütün
Ekilsin kırlara, kavunla tütün
Çeşnilerin alıp, satanıyız biz..

 

Gelenege daha çeşit ekleyin
Otun yolun, suyun verin, tekleyin
Emek verin, olgunlaşsın bekleyin
Kavruk dudakların, meramıyız biz..

 

Koynuna konuşma, açık et sözün
Yarına akmaya, kalmalı yüzün
Bereketi boldur, yaz ile güzün
Giyimi, kuşamı, nalınıyız biz…

 

BU NE DİYİ LA’yla, başlayan sobet
Asırlar boyunca, sürmeli elbet
Neresi sılada, neresi gurbet
Bilinmez yolların. Bulanıyız biz…

 

Kimisi ben diye, gölgesin seçer
Bulamaz kendini, ömürler geçer
Her ne eker ise, ektiğin biçer
Yaranın tabibi, saranıyız biz…

 

Başı boş kalsın, evcil duygular
Susuz yere, vurulmalı, kuyular
Dedi kodu, olmamalı, duyular
Evet bu obanını, duranıyız biz…

 

Gönlünüzce geçsin,yeni seneler
Taşa dönüşmesin, canlar sineler
Çeçi oluşturan, elbet taneler
Kuşsaray’ın, dünü, yarınıyız biz…

12/01/2007 Karlslunde.
               Hüseyin Uçar.  

Yalnız yaşadım aşklarımı

Kayboldu
Karanlığa karıştı ay
Başlandı dünyam soyulmaya
Büyüyordu içimde uçurumlar
Düşlerimi köprü yapıyordum uçurumlara
Dolaşıyordum orman orman
Ova ova
Şehir şehir
Hüzün yağmurları yağıyordu
Dallarıma, Yapraklarıma
Her yanım ıpıslak
Yalnızlığım, geceden büyük
Düşlerimse, karanlıktan
Yalnız, yaşadım, aşklarımı
Ne zaman öpmeye
Kalksam sevdiğimi
Sevdiğim yoktu
Boşlukta kalıyordu ellerim
Gözler kör
Kulaklar sağır
Sesim bende yankılanır
Sessizliğim çığlık olur
Gece ağlar
Büyür karanlık
Bir kiprinin bedenini andırır
Bir köşede bedenim
Bütün kapılar kapanır yüzüme
Düşlerim kaçışır
Uçuşur hayalerim
Anama sığınırım, anam yok
Babama sığınırım
Orta çağ karanlıgında,
Yerim
Yurdum
İkiside yoklar
Varlıkta yokluğu yaşarım
Yol görünür
Kırılır aynalar
Yok olur, görsellikler
Adı var kendi yok
İçi boşaltılmış özgürlüğün
Kayboluş başlar
Kurulur ilkel beylikler  
Adın  aklımda kalır Danimarka.   
8/1/2007 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

 

  

Terk etmeden can teni

Ellerim vücuduma
Vucudum gözlerime yabancı
Yaşadıklarımı
Gördüklerimi
Mümkün’mü unutmak
Terk etmeden can teni.
Gözlerim benim değilmiş gibi
Bakıyordu kibriklerin altından
Dilim dilsizliğime dönüşmüştü
Uçuşuyordu anlamsız sözcükler
O güzelim türküleri
Duymuyordum
Suskunlugum
Aşağılanmamın
Yansımasıydı
Alnımda domur domur ter
Her şey ağlamaklı
Duvarlar, Kapılar,  Pencereler
Kalemi kavrayacak
Hali yoktu parmaklarımın
Okudugum kitaplar
Bütün dünyam
Verilmişti, baltik rüzğarlarına
Ne algılayacak özüm
Ne söyleyecek bir
Sözüm kalmıştı
Sanki bir vitrinde
Bibloydum
Yada suretim duvarda
Asılı bir tablo
Vurulmuştum can evimden
Durmadan kanıyordum
Ne zaman uykuya dalsam
Kundaklanıyordu uykularım
Eşkıyalar basarak, geçiyordu göksümden
Keşke uzun olsaydı saçlarım
Kapatsaydı
Yüzümü
Gözlerimi
Utancımı
Korkusuz yürüseydim yollarda
Canavarlar çalmasaydı kapımı.
2/1/2007 Hundige/Hüseyin Uçar.

 

Rüzgara takılan duygular

O çocuk ellerinin
Sıcaklığını sakla avuçlarında
Belki bir daha duyamazsın
Elini ağzına çaldıkça
O sıcaklığı hatırlarsın.

O hilesiz bakan gözler
Aynan olsun
Dön dön bak
Hatırladıkça bak
Bir daha bulamazsın.

Eğer ulaştıramadığın
Bir selamın varsa sevdiklerine
Göm onu
Yüreğinin
En sıcak duygularına
Demlensin
Çoğalsın
Gençleşsin
Yarınlaşsın
Aradığını bulup
Ona ulaştıracaksın.

Ey gönül
Duyupta anlatamadığın
Duygularını topla
Ucuna gözlerinin
Bırak sağınak’a dönüşsün
Hüzün yağmurları
Deltalaşsın ortasında çölün
Anlatamadıklarını
Gece çöl yastığına
Gündüz güneşe anlatsın.

7/1/2007 Hundinge.
Hüseyin Uçar.

Ben sözümün peşindeyin Erenler

Sevğiler ürettim hemide çokca
İnsanı kamiller konuşsun hakca
İsmimi cismimi görenler yokca
Ben sözümün peşindeyim erenler

Unuttum inanın, nazı niyazı
Bu nasıl kaderdir bu nasıl yazı
Sevdasız gönülün kimedir nazı
Ben sözümün peşindeyim erenler

Gel otur tartışak hakkı hukuku
Yayılır her yana var’ise  koku
Haklıda yürek, haksızda korku
Ben sözümün peşindeyim erenler

Peşisire yürür erler eşinin
İşi aynasıdır derler kişinin
Öfkeden arınıp öyle düşünün
Ben sözümün peşindeyim erenler

Sözünde durmuyor, yavuklum sözlüm
Özünü yitirdi o esmer yüzlüm
İşte ben böyleyim yok saklım  gizlim
Ben sözümün peşindeyim erenler.

24/10/2003 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

Zirvesinde

Verdik yele nefesleri
Yıktık, açtık kafesleri
Duyulur ayak sesleri
Suskunların ensesinde

Yürek pınar olmuş akar
Gerdan kırır kaşın yıkar
Gönül seyran olmuş bakar
Sesim karışmış sesinde

Çiçek koyar mezarıma
Zar yüklüyor bak zarıma
Türkü yağar sazlarıma
Makamların zirvesinde

Yerden kalksın yeter başlar
Güzel olan fidan aşlar
Çatılmış o güzel kaşlar
Döner kendi yöresinde

14/10/2003 karlslunde.
              Hüseyin Uçar.

Canlar bizi

Yeni yıla gireriken
Ne dilekler dileriken
Aynı beden, aynı köken
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Gurup gurup, ayrı ayrı
Biz ürettik şeri, hayrı
Bu öfkeler dinsin gayrı
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Vahşetin önünde settik
Ne ürettik ne tükettik
Yurdu yuvayı terk ettik
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Hep doğruysak kimler haksız
Geceler bitmez sabahsız
Herkes birbirinden farksız
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Böbür,benlik, kuruntu, kin
Yıllarca ek vermez ekin
Diliniz öfkeden çekin
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Öfke bela, öfke hançer
Duyarlıyı delir geçer
Eken ektiğini biçer
Kutuplaşmış olan canlar
Canlar bizi kimler anlar

Aradığın zaman yoklar
Sineye saplanan oklar
Diliyorum mutluluklar
El verinde gülek canlar
Canlar bizi kimler anlar

20/12/2003 İshöj /Hüseyin Uçar.

Düşsel yaşa

Düşsel yaşa düşler kurma
Bıldır ki yerinde durma
Duymayana soru sorma
Sahipsiz yaşa, sahip ol
Yeter deme, bitmez ki yol

Bir gölgesiz göçmüş nidem
Dinli dinsiz hepsi adem
Olğunlaşmak büyük erdem
Sahipsiz yaşa, sahip ol
Yeter deme, bitmez  ki yol

Bir  zenğinlik farklı diller
Birbirin kavrasın eller
Barışa dönüşsün yeller
Sahipsız yaşa, sahip ol
Yeter deme, bitmez ki yol

Gönlüm yaslı, gözümde yaş
Olur olmaz etmişiz baş
Seviyorum sizi gardaş
Sahipsiz yaşa, sahip ol
Yeter deme, bitmez ki yol

30/12/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Sığındım

Bir görünür görünmezi oynadım
Anıları anılara uladım
Ben bahcemi, sevdam ile suladım
Kalem’im kale’mmiş ona sığındım

Dönüyor bu evren, neden durmadan
Soyuldum, budandım, fidan olmadan
Daldılar dünyama, bana sormadan
Hüzün’üm, Elem’miş, baktım avundum

Bir kovalamacadır, bilğisiz kaçış
Nice serği açtım, yapmadan açış
Çeyizde göz nuru,gerğefde nakış
Ben her zaman emekciyi savundum..

22/7/2003 Davutlar/kuşadası /Hüseyin Uçar.

Benim değildir

Bunca yıl dolaştım, bayırı, düzü
Çıkarı yok ise, görmüyor gözü
Düşmandan ağırdır,cananın sözü
Yüreğim bendedir, benim, değildir

Çevirdim merceği, çevreme baktım
Benimsediğime, sinyali yaktım
Hak hukuk, bilmeze , kafayı taktım
Yüreğim bendedir, benim değildir

Ayrılığı hatırlatır, Trenler
Ben yolcuyum, sefa kalın yarenler
Size soruyorum, canım erenler
Yüreğim bendedir, benim değildir

Düşündükce, dönüşümler ararım
Yarınlara akmak, elbet kararım
Can veririm, dokunursa yararım
Yüreğim bendedir, benim, değildir..

26/8/2003Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Yol yola açılır

Yol yola açılır, gönül gönüle
Öyle soru vardır yapışır dile
Bir maaş doldurmaz yarı boş file
Çarşılar, pazarlar ateş pahası

Ne alsan el yakar, sarır sancılar
Çıkmış nutuk atar dünkü falcılar
Gideni aratır, artar sancılar
Kesilmez nedense, zamın arkası

Gözüne kestirmiş, her gelen soyar
Karşı çıkanları dışarı koyar
Dar gelirli artık hayal’le doyar
Buna yeter ancak, aklı, dehası

Birer birer kopmuş, Baba yurdundan
Yatağını sattırmışlar altından
Gün batınca şu dağların ardıdan
Yola çıkmış görünmeden postası..

27/8/2003 /Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Görmedi beni

Giyinmiş kuşanmış gözler sürmeli
Güzel olan çağırınca gelmeli
Sevildiğin, sayıldığın bilmeli
Yerleri yoldumda görmedi beni

Sevdalılar belli olur halinden
Sevdiğini hiç bırakmaz dilinden
Gölet doldu göz yaşımın selinden
Boğuldum öldümde görmedi beni

Elde eldivendim, gözünde gözlük
Yürek kütüphane, bakışlar sözlük
Geçtik enğebeyi, yolumuz düzlük
Kanımı sağdımda görmedi beni

Ne zalim avcıymış, okladı geçti
Kimseler görmeden yokladı geçti
Evirdi,çevirdi, hakladı geçti
Gönlüne yağdımda görmedi beni

27/8/2003Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Barıştırın

Gül’oynaya çıkak yola
Güvercinler konsun dala
Halay çekelim kolkola
El sıkmaya alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Son bulsun,tüm ön yarğılar
Bilğili vicdan sorğular
Ben ne derim,ne alğılar
Okumaya alıştırın
Bu toplumu barıştırın

İşlerimiz olsun yoğun
Gafleti, korkuyu kovun
Adını koyalım çoğun
Huzurlara alıştırın
Bu toplumu barıtırın

Hazır şamdan, yansın mumlar
Olğunlaşsın bütün hamlar
İnciye dönüşsün kumlar
Tebesüme alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Sayğı sevğiye dönüşsün
Küsülüler hep görüşsün
Ekmeğini bir bölüşsün
Düşünmeye alıştırın
Bu toplumu barıştırın

Sebzeye dönüşsün yonca
Solmasın gülümüz gonca
İki gönül bir olunca
Sevdalara alıştırın
Bu toplumu barıştırın

13/8/2003Karlslunde.
            Hüseyin Uçar.

Dostlarım

Karaları değil sevdim akları
Arama bulunmaz göçmüş yokları
Şu sineme yağan yarin okları
Hangi birin çıkarayım, dostlarım

Susmuş bülbülleri şu seherlerin
Kimseler doldurmaz boşalmış yerin
Melhem kar etmiyor yaralar derin
Ben kimlere yakarayım dostlarım

Ekinimi ektim tarlamı sürdüm
Ne adlar takındım, ne günler gördüm
Binalar yükselttim,uçuklar ördüm
Bırakında konuşayım dostlarım

Nadasa bıraktım sürdüm tarlamı
Ne giyindim nede yedim haramı
Gelen giden açtı, dost’la aramı
Dil dönerken sıralayım dostlarım

              3/10/2003/Hüseyin Uçar.

Sesin nerelerden geliyor dostum

Sesin nerelerden geliyor dostum
Dağlara kar düşmüş gülüyor dostum
Burada umutlar ölüyor dostum
Geldiğimiz yere dönelim ,Mıcık
Bütün enğelleri yenelim ,Mıcık

Kimi dizde yaşar, kimi  topukta
Yıldızlar parlıyor gece ufukta
Ne bulurlar bilmem itte kopukta
Geldiğimiz yere dönelim, Mıcık
Elele enğeili,yenelim, Mıcık

Kimi ahkam keser, kimi zırvalar
Düşünmeden birbirini kovalar
Kurumadan gönlümüzde ovalar
Geldiğimiz yere dönelim , Mıcık
Bütün güçlükleri yenelim, Mıcık

Düşmüşüz önüne bahar sellerin
Bir başka yaralar sözü ellerin
Susmamalı konuşmalı dillerin
Geldiğimiz yere dönelim, Mıcık
Elele enğeli yenelim, Mıcık..

10/12/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar

Tartışalım

Oturalım yamaç yamaç
Barış, huzur olsun amaç
Bu toplumun yarısı aç
Tartışmaysa tartışalım
Hoş görüye alışalım

Cehalet suları bular
Kötüler,  kötülük ular
Göz yaşım çölleri sular
Tartışmaysa, tartışalım
Elele ver çalışalım

Ne üretsem, alamadım
Neydi nerde bulamadım
Hiç sözümde duramadım
Tartışmaysa tartışalım
Küskünmüsün, barışalım

Sevğisiz menzil, bulunmaz
Ne desem, yüzsüz alınmaz
Kardeş soframız kurulmaz
Tartışmaysa, tartışalım
Bilenlere danışalım

Eğilir sanardım, dağlar
Meyveye durmuyor bağlar
Yüreğimde canlar ağlar
Tartışmaysa, tartışalım
Bir çözümde, buluşalım..

    11/12/2003 Karlslunde.
                   Hüseyin Uçar.

Emmi oğlu

Göç kervanı bu emmioğlu
Sende bekle kabe yolu
Haktan emir, pirden dolu
Bu mutluluk daim olsun

Müzik çalar davul vurur
Evlat dersin sular durur
Su akar yolunu bulur
Bu mutluluk daim olsun

Bura yurdum dem burada
Hile hurda nem burada
Evin olur köm burada
Bu mutluluk daim olsun

Gönüller bir yollar bile
Özlemler dökülür dile
Gül gülüyor bak bülbüle
Bu mutluluk daim olsun

Gör hüzünler beni taşlar
Yol bittiği yerde başlar
Daha yıkılmasın kaşlar
Bu mutluluk daim olsun

22/6/2003  Çorum/Hüseyin Uçar.

Güzel dostlar

Konuksunuz evimize
Ulaşılmaz sevi’mize
Coşku dolu gönlümüze
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Serili dostluk sofrası
Açılsın gönüller pası
İşi kişinin aynası
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Bu bileşik günümüze
Güneşsiniz gözümüze
Sevği derler dinimize
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Sevği içtik yudum yudum
Sanma bunca yıl uyudum
Ören kalmaz benim yurdum
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Birer birer tanışalım
Zaman ile yarışalım
Eksiğimiz tartışalım
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Seven dilde türkü oldum
Yüreklere hüzün doldum
Kuzeyde kuşsaray buldum
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Gölgelere sığınmadım
Şükür ile avunmadım
İşğalleri savunmadım
Ğüzel dostlar hoş geldiniz.

Adlar boncuk, adlar murat
Güzel düşün güzel yarat
Daha can almasın fırat
Güzel dostlar hoş geldiniz.

İsteyin vereyim seri
İnananlar dönmez geri
Bu yüreğim harman yeri
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Bakışırız dolu dolu
Uzuyor köyümün kolu
Çağırıyor anadolu
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Birbir olsun dileğiniz
Güce dönsün bileğiniz
Cennet sizin yüreğiniz
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Ah etmeyek hep gülelim
Eğitim alıp gelelim
İnsan değerin bilelim
Güzel dostlar hoş geldiniz.

Sesler gelir yükseğinden
Size selam Hüseyinden
Yüreğim oynar yerinden
Güzel dostlar hoş geldiniz.

16/4/2003 Hundinge.Hüseyin Uçar.

Yolculuk nereye

Yolculuk nereye gülüm
Yollar açık
Yürüyene diyorlar
Hanği yol
Hanği yolcuya açık
Hanği yolcuya kapalı
Bilinmez
Zirveye götürür bütün yollar
Herkes çıkabilirmi
Herkes bakabilirmi
Zirveden
Zirvenin sonu uçurum
Yum gözlerini
Uçurumlara gülüm
Uçurumlar kadar özgürsün.

Yolculuk nereye gülüm
Uykusuz gecelerde
Yollar
Yarı uykuda
Geceler tam
Gecelerin selamıdır
Rüyalar
Dağı dağa
Bağı bağa
Çağı çağa
Kavuştururlar
İhanet
Kehanet
Dopludur geceler
Yum gözlerini
Kan uykulara gülüm
Kan uykular
Kadar özğürsün.

Nereye yolculuk gülüm
Sorğu melekleri
Sorğuya gelmiş
Malın mülkün varmı
Mal mülkmüsün
Babanın malımı
Milletin malımısın
Çocuklar seninmi
Senmi onların
Ağacın dalımısın
Duvarda halımısın
Yoksa devletin
Malımısın
Bükmüş belini
Omuzdaki heybe
Tartıyor heybeyi
Sorğu melekleri
Kendine iyi bak
Yum gözlerini
Sorğu meleklerine gülüm
Taşıdıkların kadar
Özğürsün.

9/8/2003 karlslunde.
          Hüseyin Uçar.

Cem olduk dostlar

Yaşam fırtınadır, ömürse gemi
Olmuşuz balığın oltada yemi
Erenler cem olmaz almadan demi
Demleni demleni dem olduk dostlar
İnsanı kamil’ le cem olduk dostlar

Duvarlar yıkılır, yıkılmaz özü
Tutmuyor kimseler verdiği sözü
Görmüyor önünü kör olmuş gözü
Demleni, demleni dem olduk dostlar
İnsanı kamil’le cem olduk dostlar

Davalı, davacı olur mahkeme
Dava kazananlar çıkar tekleme
Bütün suçu yüklemişler öfkeme
Demleni, demleni dem olduk dostlar
İnsanı kamil’le cem olduk dostlar

Göksümüze dayalıdır kalkanlar
Kelle uçuranlar, insan yakanlar
Savrulan bedene boş boş bakanlar
Demleni, demleni dem olduk dostlar
İnsanı kamil’le cem olduk dostlar.

                            9/12/2003 Hundinge.
                                       Hüseyin Uçar.

Olmuyor

Uçuruma geldim tutmaz firenler
Uzak durur yardım etmez görenler
Bir çıkmazın içindeyim erenler
Adını  koyduğum,  adım oluyor

 

 

Korka korka gene geçtim inişe
Tükendi takatım geri dönüşe
Uğrasada yolum bazan genişe
Her selam verdiğim kadı’m  oluyor

 

 

Bu tarif içine dost, düşman dahil
Gene zalim avcu avladı gafil
Sözünü, yüzünü bilmiyor cahil
Canım dediklerim, yad’ ım oluyor

 

 

Af etmem feleği attı yabana
Bu devirde güvenilmez babana
İş bitince yol göründü çobana
El’den gelen ancak tadım oluyor

 

 

Sakat iken bile sağlam sanıldık
Hep yüze güldüler ondan yanıldık
Köprüden geçene kadar anıldık
Verdiğim söz benim andım oluyor.

 

                                9/12/2003 Karlslunde.
                                             Hüseyin Uçar.

 

 

 

 

 

 

Deli gönlüm

Deli gönlüm olamazsın kavğacı
Zalim olup çalamazsın kırbacı
Güzellikler yüreğinin sarkacı
Ölçülürsün, tartılırsın hep aynı

Elmalar kızarmış durur dalında
Yürü dolaş daim hakkın yolunda
Aynı ölçüde senin sağın, solunda
Ölçülürsün, tartılırsın hep aynı

Gel otur tartışak yamaç yamaca
Hizmet eden söyle hangi amaca
İçin dışın birdir sanki yarmaca
Ölçülürsün, tartılırsın hep aynı

Dogduğum bir günden elimi tuttun
Neye el attımsa onu kuruttun
Herkesi görürken beni unuttun
Ölçülürsün, tartılırsın hep aynı.

8/12/2003 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Özledim

 

Elçi oldun girdin bu yıl araya
Öp toprağı basar basmaz karaya
 Mıcık  selam götür bizden sılaya
Ova,yayla, bellerini özledim

 

 

Bana düzdür o sılanın yokuşu
Bir başkadır dost gözlerin bakışı
Desen,desen o dağların nakışı
Doğal açan güllerini özledim

 

 

Bize açık kapıları bilimin
Türküleri yankılanır dilimin
Daha duymayalım adın ölümün
Bile gidek yellerini özledim

 

 

Ak denizde çıktı yenir yafalar
Yoksullara serilimi sofralar
Öğrenelim değişmişmi kafalar
Hak arayan dillerini özledim

 

 

Uyuyan varise ayağa kaldır
Her açılan çiçek arıya baldır
Gamzeler konuşur yanaklar aldır
Güzellerin güzelini özledim

 

                   8/12/2003 Karlslunde.
                                Hüseyin Uçar.

 

Bilirsin

Bağırsam çağırsam duyulmaz naram
Bağışlayın beni esmerim karam
Misafir hanemdir bu gönül maram
Bilirsin dostlara orada yer çok

 

 

Gün günün büyürde genişler yaram
Benim kimler ile açılmış aram
Derlerki deliye bir ömür bayram
Bilirsin deliye her yerde yer yok

 

 

Kısarım sesimi bakar duruma
Bütün sözcüklerim açık yoruma
Nolur bu satırlar götür Çoruma
Bilirsin duyarlı yürekler yer ok.

 

 

                    24/11/2003 Karlslunde.
                                   Hüseyin Uçar.

Aysunum

Aysunun ardından)

 

 

Kıyan ne kalleşmiş cani avazlı
Büyütmüştük seni Aysunum nazlı
Gelinmi gidersin davullu sazlı
İntizarmı aldın, felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu

 

Kime sarılayım yok daha eşin
Boynu bükük gezer sensiz kardeşin
İçine atladın yanan ateşin
İntizarmı aldın, felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu

 

Bu ne vicdan ecel suyun içtiren
On yedide yerim yurdum seçtiren
Yüreğimiz tandır, ömrümüz ören
İntizarmı aldın,felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu

 

Anıların yaşayarak yazarım
Senin değil yavrum benim mezarım
Elim varmaz onu nasıl kazarım
İntizarmı aldın,felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu

 

Tıkandı nefesim hava alamam
Her yer dümdüz olmuş yollar aramam
Sensiz artık bu yurtlarda duramam
İntizarmı aldın,felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu

 

Yükseklerden uçar gurbetin kuşu
Kırılmış kanadı kalkmıyor başı
Düşman bile vurmaz böylesi taşı
İntizarmı aldın,felekmi vurdu
Kanlarım çekildi dizlerim durdu.

 

                 19/11/2003Karlslunde.
                              Hüseyin  Uçar.

 

Kumrular

Kumrularla dertleşmişim Çorumda
Uçuştular yüreğimde kolumda
Hiç abartım yoktur inan yorumda
Kumrular konuğum olmaya gelmiş

 

Serçeler uçar konar kumrular
Yürekleri sevda yüklü korlular
Birbirini kovalıyor sorular
Kumrular gönlümü almaya gelmiş

 

Lastikci, möblacı,manav komşular
Kömür gözlü olmuş dünkü şaşılar
Birileri karanlığı aşılar
Kumrular hesap sormaya gelmiş

 

Alışır diyerek vermedim yemi
Tadında bıraktım,tadında demı
Ayrıldım karaya oturdu gemi
Kumrular bir çare bulmaya gelmiş

 

Evin önü Cenğiz Topel caddesi
Açlık kokar yoksulların  nefesi
Kumrular yurdunuz gönlüm kafesi
Kumrular soframı kurmaya gelmiş

 

İlk kez duydum böyle güzel ötüşü
Anlatamam sizle kurduğum düşü
Benden yaralıyken kendinin döşü
Kumrular yaramı sarmağa gelmiş

 

Taşatanın taşa döndü yüreği
Ne ise yapılır söylen gereği
Taşa tutsam hırsım inmez feleği
Kumrular gönlüme konmağa gelmiş.

3/ 7/2003 Çorum.-Hüseyin Uçar.

Bu akşam

Kimseler dokunmasın
Hiç bir şey söylemesin
Bana bu akşam,

Gölğesiz geçen
Yıldızları sayıyor
Yarınlara dönük
Notlar alıyorum
Ömrümün
Günlüklerinde geziniyorum
Güncesini tutuyorum
Ayrıntıların
Ayrılıkların
Yapışıyor yakama yıllar
Ağlatıyor
İncitiyor anılar
Dolunaya sesleniyorum
Duymuyor
Haleye el uzatıyorum
Ellerim yanıyor
Bakıyorum
Aydınlansın diye karanlıklar
Işığı kayboluyor gözlerimin
Elimde kalem
Dudaklarımda ıslık
Dilimde türkü
Ülkemdeyim
Özlemlerim
Dağ dağ
Kimseler dokunmasın
Hiç bir şey söylemesin

Kavuşmalarımın
Dem sofrasındayım
Farkında olmadığım
Kızlar çıkıyor karşıma
Yaşayamadığım
Özlemlere koşuyorum
Kimseler soru somasın
Bana bu akşam.

9/9/2003 Karlslunde.
          Hüseyin  Uçar.

Yokluk varlığın nesi?

Varlık anapara
Sermaye karapara
Güç
Ara tıransfer
Ara seçim
Yandaşlar
Karşıtlar
Korkular
SİNDİRMELER
Savaşlar
Askerler
Polisler
Emniyetler
Sınırlar
Daha neler,
Bankalar
Borsalar
İsviçreler
Amerikalar
Gizli kasalar
Etrafı çevrik
Yuvarlak masalar
Hayalciler
Hortumcular
Zamlar
Çarşılar
Pazarlar
Yoksulun öküzüne
Değen nazarlar
Devlet
Hükümet
Belediye
Karakollar
Partiler
Çeteler
Kutuplar
Değişik örğütler
Sağcılar
Solcular
Ülkücüler
Ülküsüzler
Mafyalar
Kaçakcılar
Kolcular
Milliyetciler
Milliyetsizler
Irkcılar
Faşitler
Dinliler dinsizler
Müslümler
Gayri müslümler
Töreler
Kültürler
Yalanlar
Yeminler
İnkarlar
Ve
Gelir dağılımı
Salınan verğiler
Dereceli
Derecesiz
Ölçütler
Sıkılı yumruklar
Ter içinde avuçlar
Ve
Boş cepler
Allakbullak kafalar
Alt üst bellekler
Hamlar
Olgunlar
Dölekler
Ğüzeller
Melekler
Felekler
Kelekler
Hasatlar
Fesatlar
Kesatlar
Fakirler
Zenğinler
Dövüşler
Kavğalar
Gürültüler
Yürüyüşler
Direnişler
Barikatlar
Grevler
Görevler

Kap kaçlar
Hırsızlar
Yüzsüzler
Arsızlar
İçiciler
Uçucular
Çekiciler
Köprü altları
İş saatleri
Dolu dolu
Sokaklar
Tıklım tıklım
Kahveler
Varlık
Yokluğun korkusu
Yokluk
Varlığın nesi?
Karşitımı?
Yandaşımı?
Telaşımı?
Maşasımı?
Maaşımı?
Kasasımı?
Yasasımı?
Asasımı??

9/9/2003 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.   

Biz insanız

Terörizm bilmez aman
İstanbula çöktü duman
Ne gavurum ne müslüman
Biz insanız, biz insan

Doğuş aynı bitiş aynı
Gavurmuş baldızı kaynı
İnsanlıktan al payını
Biz insanız, biz insan

İnsan insana kıyarmı
Kardeş kardeşi soyarmı
Hayvanlaşmış duyarmı
Biz insanız, biz insan

Çeşme akar görür gözü
Kimden almış vahşi özü
Yüreklere koydu közü
Biz insanız,biz insan

Gelen sesleri duyalım
İnançsız olsa sayalım
Terörün adın koyalım
Biz insanız,biz insan

Tanrılaşır alır canı
Aynı renkte akar kanı
Diri diri can yakanı
Biz insanız,biz insan

İnsana olmalı iman
Dizlerime gelir derman
Dayanışma vakti zaman
Biz insanız,biz insan

Meyvenin var çekirdeği
Kıyar insanın ödleği
Yanar  ozanın yüreği
Biz insanız,biz insan

Taşatan giymiş yeleği
İnsan kalmak tek dileği
Yapılsın neyse gereği
Biz insanız,biz insan…

4/12/2003Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Alan geldi

Kulağımda çınlar sözün
Yanağında acı hüzün
Bizimle kalacak özün
Kapıları çalan geldi
Seni bizden alan geldi

Bizi öne kattı seller
Susmuştu o kumru diller
Gönlümüzde soldu güller
Kapıları çalan geldi
Seni bizden alan geldi

Donmuş eller tutmaz kına
Güzel yavrum n’oldu sana
Ne dedimde küstün bana
Kapıları çalan geldi
Seni bizden alan geldi

Hastalığın adı kondu
Damarda kanımız dondu
Anlamıştık yollar sondu
Kapıları çalan geldi
Seni bizden alan geldi

Dağdan esen yel gibiydin
Güzel kokan gül gibiydin
Çekip gittin el gibiydin
Kapıları çalan geldi
Seni bizden alan geldi

20/10/2003 KBH./Hüseyin Uçar.

Bu Kale

Bu kale
Çiğdem topladığım
Koyunlar
Kuzular otlattığım
Koşup oynadığım
Çığlıklarımın
Türkülerimin
Yankılandığı kale
Bu köy
Bu kale
Önce dedemi çağırmış uzaklardan
Gelenlerle
Doğanlarla çoğalmışız
Bir zaman sonra
Yetmez olmuş
Doğup büyüdüğüm
Bu köy
Bu topraklar
Dağılmışız şimdi
Dörtbir yanına dünyanın
Hanı derlerya
Gitmek mi
Kalmak mı zordur,
Yüceliğin
Yüceliğimdir kale
Düvenci ovası
Sağmaca suyu kadar ulusun

Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar

Gel konuşalım kale
Kim yazmış bu yazıtları
Bu yazıt Orhun yaztı değil
Bu örenlerin
Bir zamanki zarafetini
Anlatabilirmisin
Kimler konmuş
Kimler göçmüş
Bu topraklardan
Kendiliğindenmi oluşmuş
Bu örenler
Ören olmadan önce
Ne kavgalar
Ne sevdalar yaşandı
Sıralayabilirmisin

Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar.

Söylermisin kale
Niçin bomboş bu okul
Hani nerede öğrencileri
Ya bu satılık levhası
Kim astı
Kimler astırdı
O levhayı
O levha
Yaktı
YKurşuna dizdi beni
Ey insanlar
Neredesiniz
Okur yazar oranı
Ve kampanyalar
Palavramıydı
Bütün bunlar
Nasıl satılır
Kim satar
Okulunu köyün
Ayağa kalkın ey insanlar
Her aileden bir kitap
Kampanyasıyla
Kütüphaneye dönüştürün
Geç olmadan çocuklar
Sonra faydasız
Namaz, niyaz
Bahçesi köy parkı
Dinlence yeri olsun
Soluklanın biraz
Ne zaman
Malı oldu hazinenin
Kayabaşı
Yazı
Yaylaklarımız
Meralarımız
Yokmu çare
Yokmu ihtiraz

Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar

Bilge kale
Sen dur orada dimdik
Sarı öküzün boynuzunda
 Döne dursun dünya
Ben sarı öküzle
Boz eşeği eşledim
Koştum karasabana
Çok karasabanımı kırdı
Bu kıraç topraklar
Bu dağ etekleri
Şimdi o kıraçlarda
Hazinenin diyorlar
Bunca yılın emeği
Demek
Hazinenin
Bizmi boşalttık hazineyi
Onu boşaltanlar
Kim bilir şimdi
Hangi  mevkideler
Uzak coğrafyalara
Yerleşmiş bazıları
Alın terimizle yıkanıyorlar.
Baş kaldırırcasına
Zerkli Hasanın pınar
Akıyor
Geceli gündüzlü
Güney’e bakarak
Kim dur diyecek
Bu başı bozukluğa

Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar.

Bir tarihsin sen kale
Bense
Genç, yaşlı
Güzel, çirkin
Köylü, şehirli
Demeden
Dolaşıp
Topluyorum umutları
Yüklüyorum
Sabırların sırtına
Taşıyamıyorlar
Boğmacalara
Astımlara
Boğuluyorlar
Yerden, kalkmıyor bakışları
Bulutları sağıyorum
Yeryüzüne
Dolmuyor göletlerim
Kalede yetişen
Çeşit çeşit
Yeşile bakıyorum
Tarih
Tarihce konuşuyor
Çınarların altında bir gömüt
Saptırmasındaki yazı
Zerkli Hasanın torunu
Bin kollu Hacıahmet.
Kimbilir
Ne yaşamlar yaşadılar
Ne acılar çektiler
Belkide bahar seliydi
Coşkuları, heycanları
Belkide en gerçekci
Aşkı onlar yaşadılar

Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasıdayım
Çok mutsuzum çocuklar

24/10/2003  Karlslunde/ Hüseyin Uçar.

Unutmadım-Unutmam

(Sivas şehitlerine.)

Etrafımı sarmış yangın alevler
Seyir defterini doldurur devler
Korkudan telaştan boşalmış evler
İki Temmuz unutmadım, unutmam.

Her zaman aldılar her zaman seti
Bu kadar tatlımı ozanın eti
Madımakta yaşattılar vahşeti
İki Temmuz unutmadım, unutmam.

Böyle’mi öğretmiş ana atası
Sogu meleğimi elde baltası
Yüzlerinde cinayetin yaftası
İki Temmuz unutmadım, unutmam.

Cumhuriyet yıkılacak Sıvas’ta
Duyanlar şaşırdı Artvin’de, Kars’ta
Sıvas’ta yaşayıp göründü Mars’ta
İki Temmuz unutmadım, unutmam.

İnsan sayılırmı insan yakanlar
Katilleri savundular bakanlar
Sizden beter olsun sizden korkanlar
İki temmuz unutmadım, unutmam..

23/5/2003 KBN./Hüseyin Uçar.

Sen ben yoktu

Susamıştı
Bulutları sağıyordu yeryüzü
Toprak menmundu
Gökten boşalırcasına
Yağan yağmurla
Alış veriş yapıyordu sanki
Gökten ne yağarsa kabulleniyordu
Aldırmıyordu
Çığlıklara
Fırtınalara
Gürültülere
Baskınlara
Alıp götürsede evleri
Köprüleri seller
Devam ediyordu yaşam
Söylevler
Söylenceler
Alışıla gelen şu sözcükler
Aman tanrı beterinden korusun
Çok şükür fazla zarar yok
Gelen mal’a gelsin
Can kayıbı olmasın
Yağmur yağarken
Kimseler kimseleri duymuyordu
Keser kesmez yağmur
Çıktılar sığınaklardan
Ben sen yoktu
Birden bire biz olmuştuk
Buluşmuştuk daha önce
Hiç buluşmamış gibi
Tepemize doğru sarkan
Gökkuşağını seyrediyorduk
Sanki kemerimizdi
Bel kuşağımızdı
Dolamıştık belimize
İçimiz içimize sığmıyordu
Katmıştık bulutları önümüze
Selden artta kalanları
Topluyor
Uçukları onarıyor
Karanlık basmadan
Umutları topluyor
Umutsuzluğu kovuyorduk

29/9/2003 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Yağmur yağıyor

Yağmur yağıyor dışarda
Yağmurda yağmurca
Islanıyorum
Hüzünlü yolculuğumda
Gezinirken yavaş yavaş
Başlıyor damlamaya
Çatılar
Bulutlar yağmurca konuşuyor
Yağmur toprakla
Yağmurca dövüşüyor
Birbirini parçalıyor
Üstüste düşen damlalar
Ve parçalana parçalana
Çoğalıp gölet  oluşturuyorlar
Çoğalıyor gölette
Birbirini kesen halkalar
Ve kuşlar konuyor
Göletin kenarına
Her yudum alışlarında
Gökyüzüne bakıyorlar
Sonra ördekler
Kendi fotoraflarını
Kovalıyor  gölette
Ve birbirini izliyor oluşumlar
Karşı dağlara yaslanmış gibi
Asılıyor gökyüzüne
Rengarenk gökkuşağı
Yarım daire gibi uzanıyor
O güzellik göz kırpıyor yeryüzüne
Ve güneş iniyor yavaş yavaş
Kayboluyor karşı dağların ardından
Kararırken yeryüzü
Yıldızlar alıyor yerini
Mum ışığına benzer
Işıklar yanıyor uzaklarda
Ve yatak odalarına iniyor yıldızlar
Uzanıyor yorgun bedenler
Uykunun kollarına
Sessizliğe gömülüyor evren…

30/10/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.                                                                   

Fahrimiz

Öyle doluyum ki n’lursun sorma
Kafalar çakır keyif boşuna yorma
Çölün ortasında tek ağaç hurma
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Değildir efendim bu kara yazı
Her öksürüş ettiriyor niyazı
Sanki körük çeker göksü boğazı
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Diyelim ki bir iki kez denedi
Verdiği söz olmaz noter senedi
Ne kurallar koydu kendi çiynedi
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Verilen sözlerde anlam neyise
Benim ile girdin niçin bahise
Çok geçmeden gitti takım elbise
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

Bu sözlerin  inan hepsi muhabbet
Zayıf kişileri bitirir gurbet
Bir daha sözünde duracak elbet
Nikotine yenik düşmüş Fahrimiz
Hangi ummana yelken açar gemimiz

                21/05/2003 /Hüseyin Uçar.

Çok özel

Ne güzel mutluluk gençler evermek
Her sene arıca oğullar vermek
Gönül arzuluyor gülenle gülmek
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Arzulayan gözler birbirin görür
Seven sevdiğine bir mühür verir
Aşıklar elbet’te  beraber yürür
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Bakışlar coşkulu, kalpler coşkulu
Rüyaları artık olmaz korkulu
Peşinden başlıyor hayat okulu
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel

Bakar körler yürür önünü görmez
Çıkarı yokise bir selam vermez
Her koklayan gülün kadrini bilmez
Mutlularla mutlu olmak ne güzel
Sevenlere şiir yazmak çok özel…

2/6/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Anamın gölde

Nülüferler açmış anamın gölde
Seleli türküler dolaşır dilde
Yine türkü söyle  can anam gelde
Yüzüyor kuğular gelinler gibi

Bak yollar kesişmiş aynı bir üçğen
Keşke yıllar evel olaydım seçğen
Aklıma gelmezdi anılar gençken
Anılar yaramı derinler gibi

Yıllar sonra gölü, hiç görmeseydim
Bu gönül halımı hiç sermeseydim
Yabana gönlümü hiç vermeseydim
Tepeden bakarlar serinler gibi

Değişmemiş aynı durur kurgular
Lars, Hans, Petersen dili vurgular
Marianne,John Holm beni sorgular
Ömrüme  hükmeden sorunlar gibi

Karlslunde, Kuşsaray şimdide Didim
Söyleyin dostlarım ben nere gidim
Nere varsam buruk, kalırım yetim
Biçilme beklerim ekinler gibi…

4/6/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

O Dağlar

Şu karşıki dağın, maralı olsam
Her mevsim coşkuyla, sevinçle dolsam
Ömrüm vefa etse bir asır kalsam
O dağlar içine alırmı beni

Hayat cıvıl cıvıl, kuşlar ötüyor
Kekik çiçek kokuları yetiyor
Ne ararsan o dağlarda bitiyor
O dağlar içine alırmı beni

Türkü söyler gece gündüz pınarlar
Ceylanlar pınara inmiş kanarlar
Bana yeter gölgesiyle kenarlar
O dağlar içine alırmı beni

Düzenli bas artık yokuşlar çetin
Gözünde büyüyor bütün milletin
Bir ömür dilersen  ederim metin
O dağlar içine alırmı beni

Kovalar avcular düşmüş peşinde
Yaralanmış ceylan yara döşünde
Ben yanar ağlarım herkes işinde
O dağlar içine alırmı beni..

           12/6/2003 /Hüseyin Uçar.

Kimdedir

Bütün beklentiler, zamana kaldı
Açları doyurmak, amana kaldı
Hoş görü, insanlık, fermana kaldı
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Yakama gülleri takamaz oldum
Korkudan geceler yatamaz oldum
Başımı kaldırıp bakamaz oldum
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Yoruldum dinlenem, demeler kalktı
Güvendiğim canlar hep yere baktı
Göz yaşım kan olup, içime aktı
Ferman padişahda, derman kimdedir?

Herşeyin suçlusu, konuşma Uçar
Danışacak kim var, danışma Uçar
İçteki çocukla, yarışma Uçar
Ferman çocuktaysa,derman kimdedir?

                      15/6/2003 /Hüseyin Uçar.