Bu kale
Çiğdem topladığım
Koyunlar
Kuzular otlattığım
Koşup oynadığım
Çığlıklarımın
Türkülerimin
Yankılandığı kale
Bu köy
Bu kale
Önce dedemi çağırmış uzaklardan
Gelenlerle
Doğanlarla çoğalmışız
Bir zaman sonra
Yetmez olmuş
Doğup büyüdüğüm
Bu köy
Bu topraklar
Dağılmışız şimdi
Dörtbir yanına dünyanın
Hanı derlerya
Gitmek mi
Kalmak mı zordur,
Yüceliğin
Yüceliğimdir kale
Düvenci ovası
Sağmaca suyu kadar ulusun
Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar
Gel konuşalım kale
Kim yazmış bu yazıtları
Bu yazıt Orhun yaztı değil
Bu örenlerin
Bir zamanki zarafetini
Anlatabilirmisin
Kimler konmuş
Kimler göçmüş
Bu topraklardan
Kendiliğindenmi oluşmuş
Bu örenler
Ören olmadan önce
Ne kavgalar
Ne sevdalar yaşandı
Sıralayabilirmisin
Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar.
Söylermisin kale
Niçin bomboş bu okul
Hani nerede öğrencileri
Ya bu satılık levhası
Kim astı
Kimler astırdı
O levhayı
O levha
Yaktı
YKurşuna dizdi beni
Ey insanlar
Neredesiniz
Okur yazar oranı
Ve kampanyalar
Palavramıydı
Bütün bunlar
Nasıl satılır
Kim satar
Okulunu köyün
Ayağa kalkın ey insanlar
Her aileden bir kitap
Kampanyasıyla
Kütüphaneye dönüştürün
Geç olmadan çocuklar
Sonra faydasız
Namaz, niyaz
Bahçesi köy parkı
Dinlence yeri olsun
Soluklanın biraz
Ne zaman
Malı oldu hazinenin
Kayabaşı
Yazı
Yaylaklarımız
Meralarımız
Yokmu çare
Yokmu ihtiraz
Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar
Bilge kale
Sen dur orada dimdik
Sarı öküzün boynuzunda
Döne dursun dünya
Ben sarı öküzle
Boz eşeği eşledim
Koştum karasabana
Çok karasabanımı kırdı
Bu kıraç topraklar
Bu dağ etekleri
Şimdi o kıraçlarda
Hazinenin diyorlar
Bunca yılın emeği
Demek
Hazinenin
Bizmi boşalttık hazineyi
Onu boşaltanlar
Kim bilir şimdi
Hangi mevkideler
Uzak coğrafyalara
Yerleşmiş bazıları
Alın terimizle yıkanıyorlar.
Baş kaldırırcasına
Zerkli Hasanın pınar
Akıyor
Geceli gündüzlü
Güney’e bakarak
Kim dur diyecek
Bu başı bozukluğa
Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar.
Bir tarihsin sen kale
Bense
Genç, yaşlı
Güzel, çirkin
Köylü, şehirli
Demeden
Dolaşıp
Topluyorum umutları
Yüklüyorum
Sabırların sırtına
Taşıyamıyorlar
Boğmacalara
Astımlara
Boğuluyorlar
Yerden, kalkmıyor bakışları
Bulutları sağıyorum
Yeryüzüne
Dolmuyor göletlerim
Kalede yetişen
Çeşit çeşit
Yeşile bakıyorum
Tarih
Tarihce konuşuyor
Çınarların altında bir gömüt
Saptırmasındaki yazı
Zerkli Hasanın torunu
Bin kollu Hacıahmet.
Kimbilir
Ne yaşamlar yaşadılar
Ne acılar çektiler
Belkide bahar seliydi
Coşkuları, heycanları
Belkide en gerçekci
Aşkı onlar yaşadılar
Bu kale anlatabilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalar kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasıdayım
Çok mutsuzum çocuklar
24/10/2003 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.