Skip to content

Month: March 2008

BAHARIM TARİHLER

Karmaşık duygular içindeyim
Yağmur suları doluşuyor ayaklarıma
Bir duruyor
Bir yürüyor içimde karanlıklar
Ne başımı kaldırabiliyorum
Ne defterlerime, kitaplarıma
Elimi uzatabiliyorum
Oturdugum koltuk
Gezindiğim yol
Evim
Tanıdığım, tanımadığım insanlar
Hepsi.. hepsi..
Korkutuyor beni
Ve yavaş yavaş gece dönüşüyor gündüze
Bir aydınlık alıyor karanlığın yerni
Düşünüyorum
Bir yanda korkularım
Bir yanda dostlar
Kuşağımın çektiklerini  hatırlıyorum
Değişiyor yüz hatlarım
Hüzünden kedere
Kederden sevince
Yaşlanıyorum
Yazdıklarım tatmin etmiyor beni
Atıyorum bir kenara
Bir şeyler koparılıyor vücudumdan
Yada kızgın demirle dağlanıyor gözlerim
Bir ürperti, bir titreme
Bir silah sesi peşinden
Yarayı kavralama
El kan, ayak kan
Toprak kan
Caddelerde, çenebaşlarında
Okullarda
Her yerde kan
Düşüyor alkanlar içinde
Hiç adını duymadığım
Tanımadığım 
Baharım tarihler
Yaşları yirmiyi aşmamış gençler
Bakışlarında, duruşlarında
Yürüyüşlerinde suskunluk
Tedirginlik, hep aynı soru
Kim vurdu
Niye
Neden
Yazık ve suskunluğu bozan
Anne çığlıkları
Küfretmeler
Gögüs geçirmeler
Toprağı yumruklamalar
Ve biz, hepimiz
Basar basmaz karanlık
Yorganı başımıza çekiyoruz
Ertesi gün suç ortagı değilmişizde
Zanlılar bulunsun diyoruz
Kızımız vuruldu
Oğlumuz vuruldu
Önünde gözlerimizin
Suçlular karışırken kalabalığa
Sıkılmadan insanlığımızdan
Duymadan vicdan azabı
Sustuk
Devin göz yaşları içinde
Baharım tarihleri
Mezara koyduk
Onlar!
Demokrasi savaşçıları
Belendiler kanlara
Ne kavgaya doydu
Ne de dünyaya
Toprak doydu onlara…

28-10-1981 Hüseyin Uçar.  

GECELERCE YAŞADIM GÜNDÜZÜ

Horozlar ötmeye başladı dışarda
Her halde sabah yakın
O ses beni bir şeyler yapmaya çağırıyor
Sinyal gibi yanılgılara
Yol tarif eden
Yürekleri kanatan
Koşmaları pir sultanın
Nazımın dizeleri
Şili dağlarından yükselen
Nerudanın ölümsüz sesi
İsyan yüklü
Umut dolu
Şafak türküsü
Düşmanı karanlığın
Git gide çoğalıyor sesler
Uykulu çocuk ağlamaları
Motor gürültüsü
İş başı düdüğü fabrikaların
Kuş cıvıltıları
Bayram havası sabahlarda
Daha ben uyumadım
Aydınlık bir güne ayak bastım
Baktım dışarı pencereden
Elma ağaçları gözüküyor
Çiğ düşmüş geceden çimenler ışıl ışıl
Ağlayan gözler gibi
Yaprakları elmanın
Durmadan damlıyor
Salladıkça deli rüzğar
Daha fazla ağlıyor
Benim o damlalar
O göz yaşları benim
Beni alır götürürler
Bilmediğim bir yerlere
İlk selam tekme yumruk tokat
Gözlerim bağlı
Ellerimde kelepçe
İniltiler bağırışlar
Falakaya yatırılmış
Çözülmeyen direnişler
Onların göz yaşıyım suskun ve taştan katı
Arkası kesilmeyen sorular
Sendikaya kayıt olmak haa
Ya o kominist dergilerini okumak
Kurtuluş
Pahalılık dergisi
Kimden alıyorsun onları ulan?
Kimden
Söyle, konuş konuş
Gülümsedi acı acı yaralı adam
Şu üstüne yürüdüğün
Ne taş
Ne çuval
Okyanuslar kadar dingin
Hilesiz doğan güneş
Çoban çeşmesi
Aşk
Savaş
Düşmüşüz umudun yollarına
Bize kucak açan yarınlara yürüyoruz
Korkunun ölüme faydasi yok
Bizde ne kiralık düşünce
Ne eli kolu bağlı insan karşısında
Kükreyen yürek mevcut
Başımız dik alnımız ak
Tarihi damarlarımızda taşıdık
Taşıyacağız
Emeği sanık sandalyasına oturtanlardan
Mutlaka hesap soracağız
Dönmeyen yolcuya ağlamadık
Yürüdük ardından
Bizi hiç bir güç korkutamadı
Durduramadı
Durduramaz akışını tarihin
Gıcırdadı kapı
Baktım çocuklar uyandılar
Günaydın baba
Günaydın kızım
Paylaşıp yüreğimin isyanını
Haziran sabahı
Kapına dayandılar..

 

15.16-06-1981 Hüseyin Uçar.

VETERINER

Duyuyor musun doktor
Bilmem hangi partili
Hayvan doktoru
-Veteriner-
Çocuklar her gün gene
Okullara
Parklara
Kırlara
Oyun yerlerine beraber gidiyorlar
Galiba size inat
Bazan dövüşüp
Peşinden hemen
Birbirlerinin boynuna sarılıp
Ayrı dillerde aynı şarkıyı söylüyorlar
Kulaklarımla duydum
Gözlerimle gördüm
Herkes de görüyor her gün
Sen görmedin mi?
Bazan ağlayıp bazan gülerek
Kendi adınıza yaşayıp
Düşlediğiniz dünyayı
Sanarım sizden kıskanıp
Rüyalarınızı bölüyorlar.

Duyuyor musun doktor
Bilmem hangi partili
Hayvan dokroru
-Veteriner-
Derinliğine baktın mı hiç
Soru dolu sevecen
Dost gözlerine çocukların
Sanmıyorum
Baksaydın eğer
Gösterip umacı gibi
Düşleyip oy avcılığını
Bu kadar küçülmezdin
Onlar oy kullanmazlar
Daha yaşları küçük
Oysa korkunuz oy değil
Biliyorum
Onları bu yaşta
Kutuplara bölüp
Önlemek dayanışmalarını
Çocuk yılı
Çocuklar günü
Göstermelik
Bilmem hangi kıtada
Hangi mister in
Saltanatı sürsün diye mi
Avrupaya  yerleştirilmek istenen
Ölüm füzeleri
Çok görüyorsunuz, kardeşliği
Dostluğu çocuklara
Bu hayatı beşikte
Boğazlamak değilde nedir
O çocuklar ki  bu güne dek
Siz gibi çok anti demokratın
Kana kine dayalı
Sofralarını çiğneyip geçti, geçecek
Gayretiniz boşuna
Onlar kardeştir
Amerika dan Asya ya
Avrupa dan Avusturalya ya kadar
Din, dil , ırk, mesep bilmezler
İnanmazsanız yarın
Bir kaç milliyetten çocukların devam ettiği
Bir okula uğrayın, göreceksiniz
Turna katarı gibi şakıyışlarını
Veya bir oyun yerine ugrayın
Öğreneceksiniz
El ele, dil dile, kol kola
Aynı duyguyu nasıl paylaştıklarını
Bir dere suyu gibi akışlarını özgürce
Onlar birbirinden korkmazlar
Korkan varsa sizsiniz
Oda yarınınızdan
Çocuklara uzanan dil
Tüm insanlığa uzanır
Unutmayın gelecek onların..

 

22-09-1981 Hüseyin Uçar.

BİLMEDEN

Kimsesiz sokak
Terkedilmiş ev gibiyim
Yürüyorum nereye gittiğimi bilmeden
Ne vakitten haberdarım
Nede dostlardan
Kim bilir nerededirler
Bulanık yağmur suları akıyor
Birbirine dolaşıyor
Ayaklarım yorgunluktan
Ağaçlar soyunmuş uyuyor ayakta
Boşalıyor bulut
Her şeyde hüzün
Karşı dağlar uğuldar
Uzanır bulutlara
Evren gebe
Gizem perdesini aralayarak
Beni çağıran ses
Uyandırır rüyamdan
Ve geceyi döven gürültü
Keder
Özlem
Umut yüklü
Bir tren geçer
Aynı ses
Aynı sevda
Dağlar yeşil
Dereler gizemli
Ovalar başağa durmuş
Ve yüreğim suskun
Seyre dalmış
Adımlarım yorgun
Terk edilmiş köy gibiyim
Uzaklarda.

 

02-11-1981 Hüseyin Uçar.

İNAN BANA MARALIM

İnan bana maralım
Sesin sesim yaralım
Türkü söylemek istiyorum
Senin türkünü
İsyankar
Umutlu
Doğurgan
Kızarmış başağı buğday tarlası
Her tanesi bir ambar
Kıpkızıl kibar
Kanla sulanmış
Kurtuluşa inanmış
Bak şu kızaran ufku çekip getirmek
Akşamı sabaha çevirmek
Hastayı kaldırmak ayağa
Güneşi batmayan
Yoksulu olmayan
Bir dünya özlüyorum

İnan bana maralım
Sesin sesim yaralım
Yanık, acı, buruk
Ve içli
Öğrendim kurtuluş
Türkülerinin ninnisini
Delmek maddeyi
Sessizliği bozmak
Dünyamıza inen ölümü boğazlamak
Senin ellerinle senin tarihini yazmak
Yepyeni doğmak istiyorum
VeYankılanıyor türkü
Söken şafak
Affetmeyen tarih
Durmayan hareket
Haykıran zaman
Dik baş, ak alın
İsyankar, umutlu, doğurgan
Kim diyor maralım
Özdek, durağan.

17-04-1981 Hüseyin Uçar.

SORULSUN DİYE

Günler bizi, biz günleri yitirdik
Saldırdı saldırgan ömür bitirdik
Ağrı’nın başından karlar getirdik
Yangın yüreğimiz soğusun diye.

Baskı yaptın dostlarıma bakmadı
Kibrit çaldım sigaramı yakmadı
Engel oldun, çeşmelerim akmadı
Tarlada mahsulüm kavrulsun diye.

Devamlı saldırdın, çıktım dağlara
Selam saldım nesillere, çağlara
Fidan idim gazel ettin bağlara
Neslim rüzgar ile savrulsun diye.

Tembih eyle akranına, oğluna
Çıkma daha Hüseyin’in yoluna
Geleceğiz bir gün yolun sonuna 
Vurguncudan hesap sorulsun diye.

13.08.1981 / Hüseyin Uçar

KURBANIYIZ BİZ

Sevdiğim ahını paylaşamadım
Oturup başbaşa tartışamadım
Ömür boyu koştum ulaşamadım
Kahpe tuzakların, kurbanıyız biz.

Şu kanlı düzeni aldım baltaya
Bütün pisliklerin döktüm ortaya
Ama bugün yarın, ama haftaya
Sınıfsız toplumun kuranıyız biz.

Sevdiğim sözümü tümüyle dinle
Eğer sıkışırsan kendini ünle
Yaşanmaz kardeşim bir tek öğünle
Tutsaklık zincirin kıranıyız biz.

Yok olsun dünyadan kin ile nefret
Hüseyin Selamın herkese ilet
Ezene, kıyana, özürler dilet
Geşmişin hesabın soranıyız biz.

04.07.1981/ Hüseyin Uçar

SORURLAR BİR GÜN

Her gelişte gidenleri arattın
Kavga nizah yürekleri kanattın
MC leri cepheleri yarattın
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Tevekler kurumuş hazandır bağlar
Sen görmezsin amma yürekler ağlar
Suçlunun peşini bırakmaz sağlar
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Artıyor devamlı acılar gamlar
Hareket maddeden buharlar damlar
Vicdanlar sızlattı bu genç idamlar
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Nedendir yürekler hep korku dolu
Yol kesmekten geçmez barışın yolu
Bunca yıl kırdınız sağ duyu solu
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Dik durduk bunca yıl olmaz esnemek
Yakışmaz suskunluk durmak köhnemek
Olurmu haksızdan özür dilemek
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün..

19-02-1980 Hüseyin Uçar.

OKUYORUM

Okuyorum pir sultanı
Yaslanmış çağlara
Müziği
Şiiri
Kavgası
Eksiksiz dahi
Yaşıyorum Bedrettini
Ne fidanlar dikmiş dağlara
Her biri bir kavga
Bir destan
Torlek Kemal
Börklüceli
Yani Dede Sultan
Daha niceleri
Yepyeni doğuyorum
Korkuyu kovuyorum
Yanı başımda Nazım
Masmavi gözleri
Deniz, gökyüzü bahar
Bahar akşamı
Söken şafak
Fısıldıyor kulağıma
Topal Yunusla
Ceviz ağacını
Açıyorum Anadulumdan
İnsan manzaraları
Ben
Sen
O
Biz
Hepimiz
Bir arada
Yanyana
Kol kola
Halaydayız..

31-11-1980 Hüseyin Uçar.

GÖZLERİN

Gözlerin anam
Gözlerin babam
Gözlerin yarim
Gözlerin

Gözlerin gök yüzü
Deniz
Derya
Umman
Gözlerin aman
Gözlerin düşmanı

Parçalamaya hazır
Kurulmuş bomba
Gözlerin yaman
Gözlerin kavga
Gözlerin evren
Gözlerin…
Gözlerim…
Merhaba…….
 

21-10-1980 Hüseyin Uçar.

YÜREĞİM

Yüreğim güneş
Esen rüzğar
Akarsu
Korku sarmış dağlarımı
Bağlarım dökmüş gazel
Ateşim küllenmiş
Ulaşamama korkusu
Ve dört yanım pusu
Ayrılık Treni
Özlem otbüsü
Barış muştusuyum
Söyleyin bana
Neyin korkusuyum
Gözlerim hüzün yüklü
Namlıya sürülmüş mermi
Umanda gemi
Yüreğim
Gülmeyi
Güldürmeyi
Bilmeyeni
Yalancıyı
Sevmeyi
Bilmeyeni
Affetme
Yüreğim
Affetme e mi?

18-10-1980 Hüseyin Uçar.

İSTİYORUM

Yeninin, yeniliğin düşmanı
Eskiyi yıkmak
Topa tutmak  
Unutmak istiyorum
Denizde fırtınaya tutulan
Tekne,
Yeni açılan
Değişen ufuklar
Başladı kavga
Kavga an
Kavga yaman
Sürdü yüz yıllardan günümüze
Kaybolmaya başladı
Parça parça deryada sinek
Yalvarmağa başladı dönek
Sadece bacası görünüyor
Sardı çevresini
Atlatis, atlas, adriyatik
Ak deniz, kara deniz
Hesap veriyor
Dalgalar ölüm marşını okuyor
Dalgalar can çekişen
Tekneye bakıyor
Dalgalar
Dalgalar
Yeniye, doğruya,
Güzele akıyor
Direnen 
Dalgalar ve biz
Doğrulduk düzelsin
Diye kamburumuz
Ne vurgun korkusu
Ne yorgunluk
Yaşam savaşında yuğrulduk
Bölge bölge durulmaya
Başladı su
Eskiyle yenide
Kesintisiz kavga bu.

11-04-1980 Hüseyin Uçar.

BİR BİZ BİLECEĞİZ

Bir biz bileceğiz
Kardeşler bir biz
Doğum yaparken süngülenen
Bacımızın destanını
Ingge- ıngge sesiyle
Yeri gök’ü yankılandıran
İki dakika ömürlü bebemizin
Göçüşünü dünyadan
Süngülenişini uykulu çocukların
Kavgada düşenin ölümsüzlüğünü
Çorumda diri diri
Yakılan insanları
Derisi yüzülen ihtiyarları
Seksenlik ninelere
Ölü kadınlara
İlişenleri
Bir biz bileceğiz
Kardeşler bir biz
Bilmiyenlere bildireceğiz

Bir mayıs alanında
Kurşunlanışını emekçilerin
Potansiyel suçluya
Nasıl dönüştürüldüğünü
Ünüversiteli gençlerin
Ezilenden yana olanların
Beşinci kattan atılışını
Maraşta çocukların
Delik deşik edilişini
Bir biz bileceğiz
Kardeşler bir biz
Bilmeyenlere bildireceğiz
Gördük yaşadık yaşıyoruz
Kavganın yokuşunu
Ha aştık ha aşıyoruz
Elbette düşenler olacak
İsmini kalbimizin derinliklerine
Kazıyıp yürüyeceğiz
Düşenlerin kanını
Toprağa ekip
Toprağı süreceğiz
Ne pahasına olursa olsun
Yer yüzünden
Bütün kötülükleri
Sileceğiz.


01-11-1980 Hüseyin Uçar.

GURBETÇİM

Yol verin, açılın dumanlı dağlar
Gurbetçim hasrete coşmuş geliyor.
Yakmış yüreğini sıla özlemi
Amansız Alpleri aşmış geliyor.

Yaslamış bağrını kızgın güneşe
Sarılmış aşk denen “goygun” ateşe
Taşıyor gözünden, taşıyor neşe
Koşmuş minibüsün, koşmuş geliyor

Düşünmen bacılar, hasret kardeşler
Duramaz önünde azgın barajlar
Bakın hep meyvaya durmuş ağaçlar
Gurbetçim yollarda uçmuş geliyor.

Yıllar yılı hasret kalmış vatana
E-5 yolu artık kıymasın cana
Uzat ellerini  öpeyim ana
Yugoslav Bulgarı çıkmış geliyor.

02.05.1980 / Hüseyin Uçar

Gel gör Çini

Yıkılıyor devrimlerin
Yarattığın evrimlerin
Ayıklanır terimlerin
Mao zedung gel gör Çin’i

Vietnama saldırırlar
Yoldaşlığı kaldırırlar
Kırımlara vardırırlar
Mao zedung gel gör Çin’i

Halktan alındı mülkiyet
Amerkaya düştü gayret
Buyumuş eşit hürrüyet
Mao zedung gel gör Çin’i

Bölge halkın kırıyorlar
Güya onu koruyorlar
Kimden hesap soruyorlar
Mao zedung gel gör Çin’i

Yoktur bir huzurlu günüm
Rafa kalkı geçmiş dünüm
İnletirler inim inim
Mao zedung gel gör Çin’i

Adını andım derinden
Yaralandım bin yerinden
Sen düşmedin değerinden
Mao zedung gel gör Çin’i

04/03/1979 Hüseyin Uçar

Can isterler

Yüz yıllarca yaktım ağıt
Anlatmaya yetmez kağıt
Hem öldür parçala dağıt
Bir gün sizden an isterler

Cana kıymak kimin işi
Kan kusuyor yiğit kişi
Her kavganın sürür peşi
Bizler gibi yan isterler

Düşen elbet bir gün kalkar
Gece meşalesin yakar
Can verirken geri bakar
Bir gün sizden kan isterler

Tarih yazıp anlatıyor
Yüreğimi kanatıyor
Ölümsüzler güç katıyor
Bir gün sizden can isterler

27/04/1979 Hüseyin Uçar.

Yazlıdır yurdum

Özlemini şu sineme ektiler
Bu gönlüme ne ormanlar diktiler
Nicemizi filiziken söktüler
Özlemin içimde gizlidir yurdum

Halkın yoksullukla durmaz savaşır
Elbette insana kavga yaraşır
Haklının peşinde haksız dolaşır
Gençliğin rüzğarı hızlıdır yurdum

El değmedik zenginliğin altlarda
Hepimiz dağıldık ayrı yurtlarda
İsyankar dikilir yeşil otlarda
Geleceğin elbet yazlıdır yurdum

Geçmişimiz soracağız katilden
Kör koyandan, yağsız yanan fitilden
Devrim şarkiları düşmüyor dilden
Bütün şölenlerim sazlıdır yurdum

Gıramlar hakını kilodan alır
Sanmayın bu sözler havada kalır
Ezilen ezenin kapısın çalır
Elbet insanların tarzlıdır yurdum.

12/11/1979 Hüseyin Uçar.

Kavgasız ölüme

Ağa patron çökmüş halkın döşüne
Köle kılmış düzenine işine
Ben ölmek istemem pisi pisine
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Hayatı yaratan emeğin terin
Niçin gece kondu hemşerim yerin
Gözüken bloklar senin eserin
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Her girdabın elbet vardır çıkışı
Ebedi bitmiyor yoksulun kışı
Halıda kilimde gözün nakışı
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Beylerin artıgı yalamam yalak
Bizi sömürenler devede kulak
Ne elim ayağım ne beynim çolak
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Yalana riyaya edilmez minnet
Toprağın altında aranmaz cennet
Kur kendi düzenin kendini yönet
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Dur demenin artık geldi zamanı
Bilir mi zalimler ahtı amanı
Emek bizim niçin sizin harmanı
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Kalkta benzeyelim çağlayan sele
Şu kaba kuvveti verelim yele
Boşuna düşersin sen elden ele
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

19/02/1979 Hüseyin Uçar.

Yarınlar bizim

İnsanlık siner mi, yılır mı, sandın
Dikilen fidanlar kurur mu, sandın
Elbette gelecek yarınlar bizim
Yiğitlerin ahı kalır mı, sandın

Daha gür büyür kesilen fidan
Boşa korkuların, boşuna çaban
Elbette gelecek yarınlar bizim
Hele bir kalkalım görün uykudan

Gün olur pınarlar özğürce akar
Gelinler gerdana gül sümbül takar
Elbette gelecek yarınlar bizim
Ne düşen yalvarır ne kalkan korkar

Evrensel kavganın cevheri isem
Sınıfsız toplumun neferi isem
Elbette gelecek yarınlar bizim
İnsanlık elinin feneri isem.

12/03/1979 Hüseyin Uçar.  

Kurulur düğün kurulur

Gonca gonca güller derdik
Nice yalın acı gördük
Özgürlüğe canlar verdik
Bir gün hesabı sorulur

Düşüp kalktık yenileri
Dönüş yoktur gel ileri
Kokuyor devrim gülleri
Kurulur düğün kurulur

Kıyanın kırılır eli
Haykır durma desin deli
Durur elbet bu kan seli
Bir gün katiller bulunur

Azalmaz ki sorun artar
Canlar bizi bize çatar
Çatarda pusuda yarar
Ne uyunur ne durulur.

18/01/1979 Hüseyin Uçar.

SÜRMÜYOR

Ne yetişmez şu gönlümün bağında
Yetiştirdim tüccar para vermiyor
Boşuna yıprandım gençlik çağında
Kime desem önündeyim görmüyor

Tuzaklar kurar da yolları keser
Alizemi yazın hep kuru eser
Umduğu dağlara gönüldür küser
Konduğu yurtlar da kadir bilmiyor

Yoksulun çilesi ölmeden bitmez
Fidanlar dikerim meyvesi yetmez
Gönül sarayımın bacası tütmez
Gül misali ömür uzun sürmüyor.

8.2.1979 / Hüseyin Uçar

Bahar çiğdemi

Giyinip kuşanıp ala bürünmüş
Baharın müjdesi dala bürünmüş
Süzülmüş yanaklar bala bürünmüş
Merhaba sevdiğim bahar çiğdemi

Şehla gözler ufuklara dikilmiş
Ak gerdana siyah zülüf dökülmüş
Şu sinem şehrine sitem ekilmiş
Merhaba sevdiğim bahar çiğdemi

Soramadım adın ile yaşını
Yıkma n’olur çehren ile kaşını
Kırma da sineme yasla başını
Merhaba sevdiğim bahar çiğdemi

Mehtabın simgesi kusurun yoktur
Dehalı bakışlar hastaya doktor
Bu kadar yakarmak Hüseyin çoktur
Merhaba sevdiğim bahar çiğdemi

25.04.1979 / Hüseyin Uçar

Elimiz yok

Güneş elbet hayat saçar
O güzel bağrını açar
İnsanoğlu konar göçer
Güzel kokan gülümüz yok.

Ahdın olur erişilmez
Yakınında görüşülmez
Hiç mert gibi döğüşülmez
Bir zararsız selimiz yok

Ver elini tanışalım
Küskün isen barışalım
Bülbül gibi konuşalım
Anlaşılmaz dilimiz yok

Hüseyini aramazlar
Yarasını saramazlar
Çoğu işe yaramazlar
Hiç hayırda elimiz yok

 14.09.1979 / Hüseyin Uçar

Kavruldu gülüm

Doldur boşalmasın saki kanayım
Daha tomurcukken kavruldu gülüm
Sır tutamaz uğrun uğrun yanayım
Daha tomurcukken savruldu gülüm

Bu nasıl fermandır dillerim bağlar
Tazedir acılar yüreğim dağlar
Bir ana doğurur milyonlar ağlar
Daha tomurcukken yoğruldu gülüm

Gurbetçi elinde şu göğsüm bavul
Davulcu dalında yüreğim davul
Bu acı çekilmez ölürüm oğul
Daha tomurcukken kavruldu gülüm.

22.02. 1979 / Hüseyin Uçar

AYRILIK

Şu dağların yokuşunu bilirim
İyi olmam ben bu dertle ölürüm
Sabreyle sevdiğim bir gün gelirim
Ayrılık ömrümü yedi bitirdi

Ağlayı ağlayı kan doldu göze
Zalim sevi hançer işliyor öze
Bahar dedim mevsim dolandı güze
Yoksulluk ömrümü yedi bitirdi

Yıllarımı bir bakışa adarım
Dökerim içimi yoktur katarım
İş gücümü hoyratlara satarım
Yoksulluk ömrümü yedi bitirdi

Hüseyin’i taşlattılar yadlara
Aldanamam unvan ile adlara
Beyler gibi oturmadım katlara
Ayrılık ömrümü yedi bitirdi.

 4.5.1979 / Hüseyin Uçar

Köylerim dostum

Anlamaz dilimden dilimde hak var
Alçakça, haince emeği sağar
Dillerim çürüdü, kalemim doğar
Okulsuz, ışıksız köylerim dostum

Dost görünür gene kopmazlar kinden
Kurtların misali çıkarlar inden
Her şeyi yapıp da bahseder dinden
Yaptın alçaklığı neylerim dostum

Devam edin beyler fakiri soyun
Son bulur bir gün bu kara oyun
Yalvaranlar sizi yalvartır duyun
Gene dilim durmaz söylerim dostum.

 12.10.1979 / Hüseyin Uçar

ÇEKİL

Örülem duvar gibi
Sağdılar davar gibi
Yüzyıllar geçti böyle
Bak güneş doğar gibi

Kim kazana kim yata
Doğrulup binek ata
Halk var etti bizleri
Olalım hazır kıta

Çevir yönünü bana
Hedefim diyem sana
Faşistler çeker vurur
Gene doğurur ana

Demire verdim şekil
Biz çoğuluz yok tekil
Artık cana tak dedi
Ana yolumdan çekil.

 9.11.1979 / Hüseyin Uçar

Acı gelir

Yağar yağmur sulu sulu
Bak gözlerim dolu dolu
Ne olur gösterme yolu
Gurbet bana acı gelir

Öfkenin sınırı yurdum
Kime kıyıp kimi vurdum
Sanma ki yoluna durdum
Gurbet bana acı gelir.

 7.5.1979 / Hüseyin Uçar

Pusu kurup öldürmez

Boz bulanık seller akar durulur
Yanlış yolda yolcu bir gün yorulur
Kanların hesabı elbet sorulur
Mert yiğidi, pusu kurup öldürmez.

Girdiler kavgaya halkları için
Birini bırakın, birini geçin
Kıydılar bizlere, düşünün niçin
Mert yiğidi, pusu kurup öldürmez.

İnsan düşmanları mertleri yerir
Acımaz alçakça yerlere serir
Şu kara düzenler kar olur erir
Mert yiğidi, pusu kurup öldürmez.

Devrimci yerinmez isbat ettiler
Niceleri olgunlaşıp yettiler
Yalvarmadan yakarmadan gittiler
Mert yiğidi, pusu kurup öldürmez.

 23.4.1979 / Hüseyin Uçar

Benim zarım

Ben n’eylerim şu cihanın varını
Benim varım insanlığın varıdır
Yoksullar umutla bekler yarını
Benim zarım insanların zarıdır

 

Ne kadar söylesem dertlerin bitmez
Bir gülsüz bahçede bülbüller ötmez
Fidan yetişmeden meyvası yetmez
Benim darım insanların darıdır

 

Genç ömrümüz canım zalimler yemiş
Emeğimiz alıp sen çalış demiş
Sana derim sana emmioğlu Memiş
Benim korum insanların korudur

 

Emredersem eğer yazıklar olsun
Bize kıyanların çiçeği solsun
Hüseyin haykırır kara gün dolsun
Benim arım insanların arıdır.

 

 9.2.1979 / Hüseyin Uçar

 

 

Elimle vurayım beni

Gözlerinde bir hiç oldum
Kimlere sorayım beni
Dolu şişe bir iç oldum
Nerede arayım beni

 

Kötü değil hiç niyetim
Sade dillerde ayetim
Ömür boyu ben diyetim
Yollarda bulayım beni

 

Kırdığım kırka dolmadı
Şansa güvendim olmadı
Dediğim yeri vurmadı
Zincire vurayım beni

 

Hüseyin’i taş ettiler
Gözlerini yaş ettiler
Bir beyinsiz kuş ettiler
Elimle vurayım beni.

 

7.1.1979 / Hüseyin Uçar

Aşmak isterim

Zalimin sillesi sinemi oyar
Dünya nimetleri gözümü boyar
Dokunmayın bana kafam son ayar
Bütün engelleri aşmak isterim

 

Anlamam özünü çilem mi nedir
Yatmaya bulamam tahtadan sedir
Zor ile sitemle haklısın dedir
Yepyeni dünyaya koşmak isterim

 

Kul ettiler bizi kul iken kula
Düştü değerimiz altınken pula
Düşmüşüm giderim aşk denen yola
Sığamam bendime taşmak isterim

 

Kimler verir gördük yanlış yorumu
Çekinmeden soracağım sorumu
Kul etmezsem eğer doğan yavrumu
O zaman toprağa düşmek isterim

 

Hüseyin’im akı bozdan seçerim
Aşkın çeşmesinden dolu içerim
Erenler safına koşar geçerim
Yorulmaz kavgada pişmek isterim.

 

1.6.1979 / Hüseyin Uçar

 

Yormayın can

Son günlerde harap oldum
Beni benden sormayın can
Ayağına turap oldum
Beni boşa yormayın can

Usandırdın eke eke
Kavga etmezler tek teke
Ezdin yeter çöke çöke
Öldüm artık durmayın can

Alıyorum satıyorum
Bilmem kime çatıyorum
San sırtüstü yatıyorum
Yüz kurşunla vurmayın can

Sığınılmaz can denilmez
Söz verip geri dönülmez
Hüseyin ölür yenilmez
Boşa sehpa kurmayın can.

 21.1.1979 / Hüseyin Uçar

Dört duvar

Dört duvar fikri eğlemez
İşkence ilmi silemez
Kuzusuz koyun melemez
Umut ağıtlar anlatır

 

Devrimciler demir bezer
Sanın sizler uyur gezer
Faşizmi kurşuna dizer
Yepyeni dünya yaratır

 

Tarihler sanma yanıldı
Gidenler bir bir anıldı
Halkım vefasız sanıldı
Durmaz yarayı kanatır

 

Suların sonu durulur
Yiğit arkadan vurulur
Bir gün mahkeme kurulur
Halkım sevi’yi donatır

 

Hüseyin’im kime taşın
Erciyas andır yaşın
Yasla gel göğsüme başın
Zalimler seni ağlatır.

 

13.3.1979 / Hüseyin Uçar

 

İnsafa bak

Sakiniyet yaramıyor
Dostlar bizi aramıyor
Can zülüfü taramıyor
Merhamete, insafa bak

 

Sırası mı yokuşların
Cana işler bakışların
Ak gerdana nakışların
Merhamete, insafa bak

 

Boyun fidan belin ince
Sayıklarım gündüz gece
Kalbimdeki tahttın yüce
Merhamete, insafa bak

 

O bakışın yakar canlar
Meskenim kahveler, hanlar
Vicdan olsa biraz anlar
Merhamete, insafa bak.

 

 15.10.1979 / Hüseyin Uçar

 

 

 

Yükseldi

Yükseldi bu gece hayatın sesi
İnsana kıyanlar insanın nesi
Butto’ya kurdular ölüm kafesi
Kafesin ustası ,düzenler ölür.

 

Vahşetin, sığmıyor tarihe, cilde
İpte sallananlar ölümsüz belde
Boğuldum dostlarım bulanık selde
Tarihin akışı, ezenler ölür.
 
Ne kadar söylesen diyecek fasıl
İnsanı asarlar Hüseyin nasıl
Düzenin uşağı utanmaz asıl
Tarihin ırzına, kıyanlar ölür.

 

 4.4.1979 / Hüseyin Uçar

Hoş değil ki

Yaralarım sızılasın
Yar’e kıyan yazılasın
Mor koyunlar kuzulasın
Yarsiz gönül hoş olur mu

 

Çıkmıyor baharın tadı
Güzel zülüfün taradı
Bu mudur dünya muradı
Yarsiz gönül hoş olur mu

 

Alt eyledi geçti zaman
Zalim oldun dedim aman
Yollarımdan kalksa duman
Yarsiz gönül hoş olur mu

 

Hüseyin’i kul eyleyen
Altınımı pul eyleyen
Halılarım çul eyleyen
Yarsiz gönül hoş olur mu?

 

 5.4.1979 / Hüseyin Uçar

Kara bulut

Kabarırsın kara bulut
Gel kapama yollarımı
Fakire ekmektir umut
Gel kapama yollarımı

 

Elbet vardır bekleyenim
Gününe gün ekleyenim
Kalpte dostu tekleyenim
Gel kapama yollarımı

 

Ömrüm, yılım, günüm oldun
Dağlar gibi ünüm oldun
Hem hedefim, yönüm oldun
Gel kapama yollarımı.

 

6.2.1979 / Hüseyin Uçar

Doldurur beni

Bizim iller hatırımdan gitmiyor
Şu kahpe gurbetlik bitmek bilmiyor
Sanki çektiklerim bana yetmiyor
Sevdanın halesi yandırır beni

 

Anlatsam dostum döksem içimi
Çok çalıştım yapamadım seçimi
Yükletti yollara vurdu göçümü
Sevdanın badesi kandırır beni

 

Benim sevdiceğim insan kainat
Körpecik yaşımda takındım kanat
Hüseyin hayali bir sofra donat
Sevdanın kalesi doldurur beni.

 

 18.7.1979 / Hüseyin Uçar

 

 

Söndürmedi

Söyle ahbap bu ne rengi
Hadi gel de sarak dengi
Vurmam ona ben üzengi
Çifteledi, bindirmedi

 

Kakülün alnına döktü
Dişler döküp ömür söktü
Fitne fidesini dikti
Hiç ovaya indirmedi

 

Yabancıyız yurdumuzda
Hiç inmedi sırtımızda
Bir yangıncı ardımızda
Benzin döktü söndürmedi

 

Bağırdı merhaba desem
Bilmem kardeş kime küsem
Hayal ekmek değil yesem
Felaketten döndürmedi.

 

 7.2.1979 / Hüseyin Uçar

Kurmaya geldim

Bir gün olur kör düğümler çözülür
Şehla gözler mehtaplarda süzülür
Doğruyu söylesem derim yüzülür
bozulmuş bağları kurmaya geldim

 

Demir attım iskeleye dayandım
Cenge girdim al kanlara boyandım
Dost senin derdine böyle dayandım
Sana kıyanları yormaya geldim

 

Zalimin elinden canlar inledi
Tarih affetmedi çeldi, eyledi
Kanlı tahtlar birbirini izledi
Azmış yaraları sarmaya geldim

 

Yenilmez gerçekler yenilen gaflet
Kanlı iktidarlar cahile devlet
Halkın iktidarı kurulur elbet
Evrende ebedi durmaya geldim

 

Duyduğum ağıtlar yaşayan somut
Yiğitler ölse de ölür mü umut
Dinlemez Hüseyin hiç emir, komut
Faşizmin zincirin kırmaya geldim.

 

13.1.979 / Hüseyin Uçar

Kuyular

Hedefi doğrular ırmağın suyu
Kişide aranır elbet sağduyu
Her gün insanlara kazılır kuyu
Kuyular isyana hazırlanıyor

 

Mekansız partizan çözemez yaka
İşkence celladı satar fiyaka
İdamlar, kurşunlar adi falaka
Dinamit yürekler coşmaz sanıyor

 

Kavganın peşinde hazırdır binler
Her düşenle birlik sinemiz inler
Gün olur son bulur bu kara günler
Sanmayın faşistler didem kanıyor.

 

 14.10.1979 / Hüseyin Uçar

 

 

Kalırmı ki

Sazlar bile çalar mı ki
Beni benden alır mı ki
İnsanlığı zevke kıran
Yaptıkların kalır mı ki

 

Sitem doludur hafızam
Hem okuyup hemi yazam
Hileyle ayakta duran
Köyüm kentim benim kazam

 

Pusu kurdu demir bakır
Çekilir mi böyle kahır
Paramparça olan cüssem
Bülbülüm dillerim şakır

 

Zaman yorar yorulmazı
Halklar bulur bulunmazı
Yiğide sehpalar kuran
Tarih sorar sorulmazı

 

Hüseyin’im sanma acır
Yatakta vurdunuz zincir
Sivasta idam ettiniz
Andıkça her yanım sancır.

 

 26.4. 1979 / Hüseyin Uçar

 

Serenlerden olayım

Doğanın kanunu mantığın yolu
Seçen kimse seçenlerden olayım
Ademin kızı Ademin oğlu
İçen kimse içenlerden olayım

 

Yemeden içmeden zikire daldım
Anneme, babama doğuşta baldım
Kanadım kırıldı yollarda kaldım
Kalan kimse kalanlardan olayım

 

Geldi geçti ömrüm dostlardan ırak
Gel kardaş dünyamız el ele kurak
Sömürü düzenin denklerin kırak
Kıran kimse saranlardan olayım

 

Herkesi özümde dost gibi gördüm
Kardeşlik dünyamda yerini verdim
Sofralar donattım varımı serdim
Seren kimse serenlerden olayım

 

Hüseyin herkese aynı göründü
Hep aldanıp dost uğruna süründü
Sanmayın ki dondan dona büründü
Bilen kimse bilenlerden olayım.

 

  6.2.1979 / Hüseyin Uçar

 

1979 Çocuk yılı

Bir dünyaya göz atalım
Sevince sevinç katalım
Gelin çocuklar çatalım
Yetmiş dokuz çocuk yılı

 

Afrikada aç yavrular
Onun da ömrün yarılar
Zihinde doğan sorular
Yetmiş dokuz çocuk yılı

 

Savaşlar aldı yürüdü
Nice masumlar sürüdü
Beylerin gözü körüdü
Yetmiş dokuz çocuk yılı

 

Kurudu o akan çaylar
Geçti böyle yıllar aylar
Ambarlar dolu buğdaylar
Yetmiş dokuz çocuk yılı

 

Sanki nesili korurlar
İlgisizlikten yorarlar
Yol, su, Okul mu kurarlar
Yetmiş dokuz çocuk yılı

 

Hüseyin’im sıralarsın
Kendi kendin yaralarsın
Lafazanı paralarsın
Yetmiş dokuz çocuk yılı.

 

  5.3.1979 / Hüseyin Uçar

 
 

BU GECE

Güzel beni büyüledi bakışın
Siyah benek ak gerdanda nakışın
Yirmiyi aşmamış tazecik yaşın
Aklımı başımdan aldın bu gece

 

Mah cemalin gördüm ömrüm genceldi
Gariban dilimde ismin yüceldi
Gamze çukurların aklımı çeldi
Beni ummanlara saldın bu gece

 

Kirpiklerin mermi midir, ok mudur
Bir tebessüm Hüseyin’e çok mudur
Gel yalvartma, merhametin yok mudur
Aşk dolu kalbimi çaldın bu gece.

 

23.12.1980 / Hüseyin Uçar

SEHER SENİ

Seher seni içe içe usandım
Yıllar yılı çektirdiğin yetmez mi?
Hainin, alçağın sözüne kandım
Seher sende hiç bülbüller ötmez mi?

 

Ahını paylaştım geceydi ıssız
Düzenim bozuldu müziksiz, sazsız
Bir dünya özlerim sahte avazsız
Dağlar başınızdan duman gitmez mi?

 

Bu nasıl sızıdır sineme işler
Pırlanta mı zalim ağzında dişler
Korkulu karalı gecemde düşler
Fakir fukarada baca tütmez mi?

 

Hüseyin baskıyı susma da dayat
Taze bulamayız gıdamız bayat
Gel kardeş tartışak bu nasıl hayat
Dünyada sefalet açlık bitmez mi?

 

20.10.1980 / Hüseyin Uçar

BİÇERLER BENİ

Bir cansız zavallı puta benzerim
Fakirin koşusu ata benzerim
Kısacık ömürlü ota benzerim
İnsanı, hayvanı biçerler beni.

 

Nasıl geçer bilmem seneler, aylar
Seçilir kimsesiz gariban toylar
Göz yaşım eylemez bıraksam çaylar
Taş yığar üstümden geçerler beni.

 

Güvendim dostlara yakam ellerde
Ondan dolaşırım, ondan dillerde
Saman mıyım savrulurum yellerde
Ordunun içinden seçerler beni.

 

Ağaçta meyveyim olgun mu olgun
Verdiğim besinle düzelir algın
Hüseyin’i üzmen yüreği dolgun
Su diye, mey diye içerler beni.

 

23.04.1980 /Hüseyin Uçar

KANAĞAN OLMA

Sana derim sana Küçük Haydarım
sakın baban gibi kanağan olma
Elimde kalem, dilimde hak var
Sahte konaklarda konağan olma.

 

Her kapı açılır sarıl bilime
Yanlış ise saygı duyma dilime
Her gün öğren yeter sen, bir kelime
Kimsenın kalbini kırağan olma.

 

Acıma kimseye haksızsa eğer
El vicdana uzar her şeye değer
Baban Hüseyin kul olmuş meğer
Sürekli ilerle durağan olma.

 

24.03.1980 /Hüseyin Uçar

MARALIM GEL GEL

Yıllar var ki, yıl olmadı dil oldu
Alev alev yandı kalbim kül oldu
Dostlarım üzüldü, düşman gül oldu
Ömümün kalesi maralım gel gel.

 

Saldın yüreğime alı, alazı
Hiç bir gün olmadı gönlümün yazı
Hasretin kalbimde bir ince sızı
Gecemin halesi maralım gel gel.

 

Kalbimde kurulu kalesin, sursun
Tanıyalı beri aşkınla yursun
Şu benim dünyamda her yerde varsın
Ömrümün çilesi maralım gel gel.

 

O güzel gözlerin kilidi ağız
Vezüvden yaşlıyız, bir koca çağız
Esmerim, bir tanem can kara yağız
Gönlümün lalesi maralım gel gel.

 

 17.11.1980 / Hüseyin Uçar

 

Almak istemem

Kömür gözlerinde yakan alevin
Sinemi dağlyor hasretin, sevi’n
Kalbimde kurulu sarayın evin
Bir günlük misafir almak istemem.

 

Gencecik fidansın yanağın al al
Bırak nazı n’olur gel kapımı çal
Kalbimde sevi’n inleyen kaval
Sevdiğim yolumdan kalmak istemem.

 

Hasretin çok acil ömrüme şifa
Yeter Hüseyin’e bu kadar cefa
“He!” de gel, sevdiğim düştüm “alaf”a
Kalbinden gayrisin çalmak istemem

 

                           18.08.1980 / Hüseyin Uçar

 

ALLI TURNAM BİZİM ELİ DOLAN GEL

Gurbet kıştır, bizim eller yaz mıdır
Allı turnam bizim eli dolan gel
İniliyor sinem telli saz mıdır
Allı turnam bizim eli dolan gel.

Giyinmiş güzeller çıkmışlar yola
Kükremiş yiğitler, bıyıklar pala
Mektup atsın söyle amcayla hala
Allı turnam bizim eli dolan gel.

Karınca mı makina mı insanlar
Bir öğren gel değişik mi lisanlar
Özlem kavuruyor inanın canlar
Allı turnam bizim eli dolan gel.

İhtiyar dedemin beyaz sakalı
Rüyamda gördüm yumuşak halı
Bana zehir oldu gurbetin balı
Allı turnam bizim eli dolan gel.

Şu hüzünlü gözlerimden sor beni
Havalanmış gönül diyor, yor beni
Bir çok engel bu gurbette kor beni
Allı turnam bizim eli dolan gel.

02.07.1974 /  Hüseyin Uçar

Kırılır bir gün

Cenaze töreni kana bulandı
Maraş caddeleri kanla sulandı
Faşizim kan içti allı dolandı
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Kanların hesabı sorulur bir gün

Nasıl olur beyler iç savaş daha
Akşamlar sığınmış bakın sabaha
Yapılanlar elbet sığmaz günaha
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Bunların hesabı sorulur bir gün

Yüz ölü vardır yüz elli ağır
Gözler kör olmuş kulaklar sağır
Çaresiz kurşuna açılmış bağır
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Canların hesabı sorulur bir gün

Bu oyunlar kardeş önceden tertip
Cenaze töreni anında yetip
Sürdün üstümüze iti eğitip
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Bunların hesabı sorulur bir gün

Bu nasıl insanlık bu nasıl niyet
Nerde demokrasi, nerde hürrüyet
Katiller sır oldu gördük nihayet
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Canların hesabı sorulur bir gün.

24-12-1978 Hüseyin Uçar.

ÜÇ FİDAN

Hiç ölmeyip yaşayacak
Sanma düşünden cayacak
Dolaşacak oba ocak
Dar ağacındam üç fidan

Emperyalizmin düşmanı
O ugurda verdi canı
Hep uyardı uyuyanı
Dar ağacında üç fidan

Üçü üç milyon doğurdu
Göle çaldılar yoğurdu
Faşistleredn çok şey sordu
Dar ağacında üç fidan.

Toplumun altın evladı
Bir çok faşist kovaladı
Duydu bulutlar ağladı
Dar ağacında üç fidan

Halk için ipe çekilen
Toprağa tohum ekilen
Yiğitçe zulme dikilen
Dar ağacında üç fidan

Onları bir hain sanan
Deniz, yusuf yiğit inan
Özgürlük aşkıyla yanan
Dar ağacında üç fidan

Çelik kırılır bükülmez
Fidan köküyle sökülmez
Sanman yenisi dikilmez
Dar ağacında Üç fidan.

12-03-1978 Hüseyin Uçar.           

Size diyorum

Köpeğin yalını sıcacık çalın
Saldırgandır ele bir sopa alın
Durmadan hığranır çenesi yalın
Saldırgan köpekler size diyorum.

Sokmağa hazır zehirli yılan
Ağasının emri konuşur yalan
Mesleği icabı vahşice dalan
Saldırgan köpekler size diyorum.

Emeğe saldırır ekmeden biçer
Bedeva bulursa içer ha içer
Pusuya yatarda kurbanın seçer
Saldırgan köpekler size diyorum.

Patronun kulu, ağa vekili
Bir çiğidi yoktur yerde dikili
Kardeş kanı içer çalır kekili
Saldırgan köpekler size diyorum.

Zorda olsa canlar söyledim sözüm
Çekilin, dagılın görmesin gözüm
Elbette gelecek yarınlar bizim
Saldırgan köpekler size diyorum.

 09-09-1978 Hüseyin Uçar.  

Zamanı geldi

Müdafasız halka açıldı ateş
Kaç gündür maraştan çekildi güneş
Bu nasıl katliam bir düşün kardeş
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Devrimci kıyımı gün be gün artar
Cenaze töreni yaslı bir katar
Yobaz sürüleri bak kime çatar
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Çıkarlar konuşur körükler kini
Hiç kimse sanmasın bu kavga yeni
Alet eder her dem kuranı, dini
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Vahşeti kınıyor işiten duyan
Kimler cana kıyar, herkese ayan
Oyunlarını boz kadaşım uyan
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Maraşın çevresi tuzakla ağdır
Gün günün büyüyor dertlerim dağdır
Toplu kıyım vur kaç bu hangi çağdır
Mahkeme kurmanın zamanı geldi.

Barış özgürlüğü dille dökenler
Gizli gizli gülür kini ekenler
Hani nerde dünkü nutuk çekenler
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Haksızlığa boyun eğen değilim
Kimsenin hakına değen değilim
Hüseyin vahşeti öven değilim
Mahkeme kurmanın zaman geldi.

                     02-05-1978 Hüseyin Uçar

Verecekler

Bak davullar  vuruluyor
Dügün şölen kuruluyor
Adım adım varılıyor
Hesabını verecekler

Milliyetçi görünürler
Dondan dona bürünürler
Zaman gelir sürünürler
Hesabını verecekler

Döndük arkamızdan atın
Durman aramızı katın
Dünkü gideni aratın
Hesabını verecekler

Zamanları daralıyor
Kimin davulun çalıyor
Hüseyini yaralıyor
Hesabını verecekler

 

08-07-1978 Hüseyin Uçar.

SUSMAYANLAR

Dağ gibi durdu zulüme
Boyun eğmedi ölüme
Yalın kılıç tek kelime
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

Ak gömlegi kan içinde
An seçtiler an içinde
Can oldular can içinde
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf ,Hüseyinim.

İbrahimim işkencede
Haydarım karlı gecede
Kurulu tahtım yücede
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

Törlek Kemal,Börklüceyiz
Ortaklara geleceğiz
Kin nefreti sileceğiz
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf Hüseyinim.

Aynı yolda yürüyoruz
Kim dost düşman biliyoruz
Yarın bizim geliyoruz
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

02-05-1978 Hüseyin Uçar.

Tüm uluslar uyanıyor

Ey ezenler sömürenler
Vahşetten duvar örenler
İnsanlığı semirenler
Tüm uluslar uyanıyor

Kimseyi üzmemek çabam
Kurşuna dizilmez adam
Çeber daraldıkça idam
Tüm uluslar uyanıyor

İ.M.F.ler babaları
Hep boşuna çabaları
Elde patlar bombaları
Tüm uluslar uyanıyor

Ulus ulus birleşiriz
Bülbül gibi söyleşiriz
Dayatana direşiriz
Tüm uluslar uyanıyor

Diyalektik düşüncedir
Ne gündüzdür ne gecedir
Sosyalizim dört hecedir
Tüm uluslar uyanıyor

                      
13-12-1978 Hüseyin Uçar.

Kuracağız

Kollarıma kanat taktım
Bu günden yarına aktım
Yarına umutla baktım
Menzil  neyse bulacağız

Çalışırız arı gibi
Çogalırız darı gibi
Ceplerinin varı gibi
Yiyenlere soracağız

Rakı değil mey içeriz
İyi kötüyü seçeriz
Kıl köprülerden geçeriz
Cennet yoksa kuracağız

Hani nerde söz verenler
İnkar ediyor görenler
Himmet eyleyin erenler
Yaraları saracağız

Üstüme yıkmayın gamı
Adam incitmez adamı
Artık bırakın yakamı
Tutanları yoracağız.

11-12-1978 Hüseyin Uçar.          

Kurban mı Kestiler

Düğünsüz derneksiz gelin ettiler
Kurdun kapanına koyup gittiler
Ne desem geçersiz kırıp döktüler
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

Dünyaya gelmeden yazın yazılır
Yolun kenarına mezar kazılır
Kandırma kendini büyü bozulur
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

Duasın okuyor bakın kısmetçi
Rahmetler yağdırır durmaz rahmetçi
Sen gelin değilsin geldin hizmetçi
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

12-12-1978 Hüseyin Uçar.

And içmişiz

Tarih geri dönermi
Haksız halkı yenermi
Gerçeği gözle gören
Korkup geri sinermi

Bu gün yarına çıkar
Yarın bu günü yıkar
Devrime and içmişiz
Çeşmeler özgür akar

Kim durdurur akanı
Başımızda kalkanı
Katlanırsa acımız
Af etmeyiz sıkanı

Emperyalist uşağı
Zehirlersin kuşağı
Düzenini yıkarız
Al ederiz aşağı

24-05- 1978 Hüseyin Uçar.        

YÜKSELİYOR

Gençleşiriz ömrümüzde
Yıllar vardır önümüzde
Sosyalizim günümüzde
Yükseldikçe yükseliyor

Emperyalist evresi dar
Sıkıştıkça verir karar
Reforumu kime yarar
Emek her an yüceliyor

Geriniyor başı tutan
Elsırtından yiyip yatan
Sade senin sanma vatan
Vurgunları inceliyor.

08/08/1978 Hüseyin Uçar.

Kurtuluşu müjdeliyor

Sorunları dünümüzün
Yapıcılık ünümüzün
Ustaları dünümüzün
Kurtuluşu müjdeliyor

Karanlıkta ışın oldu
Hayat ömür yaşın oldu
Ayak gövda başın oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Ağıtları gülün oldu
Bir ölümsüz gelin oldu
Ağızdaki dilin oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Bedrettinden İbrahime
Yiğitler düştü rahime
Çağ damgası tarihime
Kurtuluşu müjdeliyor.

27/11/1978 Hüseyin Uçar.

Dinlemez ki

Güneş gibi doğacagız
Bulutları sağacagız
Yağmur gibi yağacagız
Fikir engel dinlemez ki

Bizi bize düşürenler
Yokluk ile pişirenler
Hayran olacak görenler
Fikir engel dinlemez ki

Yokluk hançer delir geçer
Eken ektiğini biçer
Bu günlerde gelir geçer
Düşler engel dinlemez ki

 
21/04/1978 Hüseyin Uçar.

Bizde mevcut

İşkencede açan güller
Kelepçeyi kıran eller
Zindanları yıkan diller
Hepsi hepsi bizde mevcut

Göz nuru dokuyun kilim
Dogayı yönetir bilim
Susar sanma susmaz dilim
Hepsi hepsi bizde mevcut

Biz işçiyiz fabrikada
Devrimciyiz her kıtada
Hepimizde bir sevdada
Hepsi hepsi bizde mevcut

Kurutma yeşil yaprağı
İşle boş koma toprağı
Koma yanına korkağı
Hepsi hepsi bizde mevcut

Üret konyak rakısını
Bir üst sınıf askısını
Yıkacağız baskısını
Hepsi hepsi bizde mevcut

24/04/1978 Hüseyin Uçar.

CAN CAN

Kafaya inen sopalar
Seni yiyenler sapalar
Yanında ana babalar
Sabahattin Ali can can

Başın öne eğilmedi
Felsefene değilmedi
Sen öldün fikrin ölmedi
Sabahattin Ali can can

Yusuf’a zindan Kuyucak
Ne olmuştur ne olacak
Hukuk yerini bulacak
Sabahattin Ali can can

Yazar ölür fikri ölmez
Bunu sade faşist bilmez
Yiğitler öne eğilmez
Sabahattin Ali can can

Bıraktığın yerden aldık
Hep senin türkünü çaldık
Sizler ile biz yön bulduk
Sabahattin Ali can can

Hikayende, romanında
Şiirinde, öz kanında
Her an Hüseyin yanında
Sabahattin Ali can can.

                       12.6.1978 / Hüseyin Uçar

Beni aç koymak istiyor

Zahireden Panamaya
Başlar yürek kanamaya
Kendi uçarken semaya
Beni aç koymak istiyor

 

Beyazlara yardım diye
Fransızlar Zaire’ye
Üs kurdular Kahire’ye
Cihanı soymak istiyor

 

El sıkarak konuyorlar
Yerli gibi donuyorlar
İkiliği sunuyorlar
Katıp da doymak istiyor

 
Tanık

oldum her gününe
Bir gün çıkarız önüne
Emperyalizmin yönü ne
Gözümüz oymak istiyor.

 

 
15.7.1978 / Hüseyin Uçar

 

Hepsi değişim içinde

Beni benden alamazlar
Düşünceyi çalamazlar
Bugün gibi kalamazlar
Hepsi değişim içinde

İftiralar kampanyalar
Beylere mi şampanyalar
Köpek çanak dibi yalar
Hepsi dövüşüm içinde

Birliğe karşı çıkanlar
Halkımı daim sıkanlar
Bizi zevkine yakanlar
Hepsi ibrişim içinde

Aldatıyor kendisini
Eskitiyor yenisini
Gayri vereyim ismini
Hepsi sövüşüm içinde

Cahil aynı taşa benzer
Yeni dünya başa benzer
Yiğit kavgan kışa benzer
Hepsi görüşüm içinde.

 28.5.1978 / Hüseyin Uçar

Zevki için

Yüz yıllardır uyutulmuş
Ekmek, soğan kurutulmuş
Doğu tümden unutulmuş
Koltukların zevki için

 

Palavradır sade hizmet
Bilincinde Ahmet Mehmet
Sürgünlerde Nazım Hikmet
Bizde her şey mevki için

 

Toprak evler, viran köyler
Bize çatar gönül eyler
Bu rezalet nedir beyler
Sermayenin sevki için

 

Hüseyin’i kimler anlar
Sel gibi akıyor kanlar
Yaktın nice masum canlar
Çoğalırız tevzi için.

 

 4.8.1978 / Hüseyin Uçar

 

EFENDİM-3-

Bizim göçler ahengini yitirdi
Fikre kurşun sıkılır mı efendim
Bir kaç zalim bizi kırdı bitirdi
Göz yaşına bakılır mı efendim

 

Doğanın serveti değil onların
Hesabı sorulmaz oldu kanların
Koskoca Türkiyem olmaz bunların
Haklı nara yakılır mı efendim

 

Gramlar kiloya emir mi verir
Var ise postunu dost dosta serir
Gün olur kilolar gerçeği görür
Haklı olan sıkılır mı efendim

 

Kul olurum gerçek bakan gözlere
Daha aldanılmaz yalan sözlere
Milyonlarım ödün vermez yüzlere
Yalan tarih okunur mu efendim?

 

26.7.1978 / Hüseyin Uçar

 

 

 


 

Dayanır mı

Matem yoktur devrim marşı
İniliyor cadde çarşı
Faşizim halklara karşı
Halka dağlar dayanır mı

 

Tarihi kimse silemez
Dört duvar fikri eğlemez
Zalimler bunu bilemez
Halktan kopuk yaşanır mı

 

Irmaklar gibi akanız
Bir düşüp de bin kalkanız
Emperyalizmi yıkanız
Yalanla göz boyanır mı

 

Kurtuluşun kardeşim gel
Sömürenin beynini del
Bine karşı koymaz bir el
Okyanuslar bulanır mı?

 

 12.12.1978 / Hüseyin Uçar

 

Çek elini

Din, mezheple yurt sevilmez
Zalime insan denilmez
Yiğitler zulme eğilmez
Çek elini duamızdan

 

Tarihlerde cilt cilt yazar
Servet günden güne azar
Seninkine değmez nazar
Çek elini tavamızdan

 

Pay ettiniz çiftlik çiftlik
Halka sökmez ki efelik
Darda iken sok ikilik
Çek elini doğamızdan

 

Kimden kaldı o varınız
Kalmadı namus, arınız
Hem dün, bugün biz yarınız
Çek elini ovamızdan

 

Bomba kurşun geri döner
Yaptığın dalına biner
Koca ulus sanma siner
Çek elini yuvamızdan.

 

 25.4.1978 / Hüseyin Uçar

 

Cahilin Arifi yoktur

Sular donmuş pınar akmaz
Yalvarsan yüzüne bakmaz
Cehalet kimseyi takmaz
Cahilin arifi yoktur

 

Avazın çıktıkça asıl
Sustur halkı durma kasıl
Hayatın tarifi nasıl
Zamanın tarifi çoktur

 

Görünüşün gayet zarif
Dur sana edeyim tarif
Kör cahile dedik arif
Zamanın zarifi toktur

 

Bu kafayı boşa yorduk
Hesabımız sanma sorduk
Yıllar yılı secde durduk
Zamanın marifi haktır.

 

  22.7.1978 / Hüseyin Uçar

 

Tanıyalım

Yas tutacak vaktimiz yok
Kıyımlara uğradık çok
Sayılı insan karnı tok
Tanıyalım kasapları

Kimi patron kimi ağa
Göz koyarlar bizim bağa
Köle kılmışlar toprağa
Düz yapalım hesapları

Emek bizim yiyen onlar
Kardeşliğe akan kanlar
Haykırıyor bizim canlar
Yutmayalım dolarları

Hüseyin’im kavga sürür
Bu kervan durmadan yürür
Gurbet elde ömür çürür
Okuyalım kitapları.

 24.4.1978 / Hüseyin Uçar

Aşamaz oldum

Sevdiğimin parmakları kınalı
Aşkın ateşine yandım yanalı
Zalim felek aşk ateşin sunalı
Kimliğim bilmeze açamaz oldum

 

El ele verelim dedim olmadı
Yollarıma engel çıktı salmadı
Daha benim tahammülüm kalmadı
Kırıldı kanadım uçamaz oldum

 

Sözümde ihanet yalanım yoktur
O mahzun bakışlar sinemde oktur
Bu acil yarama faydasız doktor
Kırıp tuzakları kaçamaz oldum

 

Hüseyin derdini dizer sıralar
İnsanoğlu beni niçin yaralar
Gelen giden hep sebepsiz karalar
Basit engelleri aşamaz oldum.

 

 11.5.1978 / Hüseyin Uçar

 

Gülmedim mi

Benliğimden hisse senet
Ver dedin de vermedim mi
Yaşıyorum bu ne nimet
Gör dedin de görmedim mi

 

Gafil avın cansız kuşu
Daktilomun ötmez tuşu
Zorumuş ömrün yokuşu
Ör dedin de örmedim mi

 

Ben de bir insan oğluyum
Hem Kuşsaray, Çorumluyum
Geçmişimdem sorumluyum
Der dedin de dermedim mi

 

Al eline usta usta
Garip gönlüm  ah u yasta
Hüseyin’im olmuş hasta
Güldürdün de gülmedim mi?

 

 11.5.1978 / Hüseyin Uçar

 

 

 

 

 

Çorumun güzelleri

Korsuz duman tüter mi
Gülsüz bülbül öter mi
Sevda ölümden beter
Sade selam yeter mi

 

Benle güler oynarsın
Sular gibi kaynarsın
Başka güzel görünce
Gidip ona yanarsın

 

Var mı sözümde yalan
Başımı derde salan
Yalanından usandım
Son sözünü de oğlan

 

Çorum’un güzelleri
Sevdadır ezelleri
Bindim sevda atına
Dinler miyim elleri?

 

 6.5.1978 / Hüseyin Uçar

UZUNA

Bugün bir nanköre çattım
Aklınca dünyayı yutmuş
Çobanın önüne kattım
Çoban onu köpek tutmuş

 

Hakkı bilmez savı bilmez
Benlenir kimseyi görmez
Sırayı kimseye vermez
Guya dünyayı uyutmuş

 

Ne alıyor ne satıyor
Bir yanına bin katıyor
Kendi kendin aldatıyor
Say ki toplumu okutmuş

 

Anlatıyor hep Kuran’dan
Put gibi sabit durandan
Bastığı dalı kırandan
Düşüncesiz kendin yontmuş

 

Ben kimseye kızamam ki
Yeter gayri yazamam ki
Hüseyin’i bozamam ki
Halısın ele dokutmuş.

 

  13.3.1978 / Hüseyin Uçar

Kendine gel

Ozanlar ikilik sunmaz
İnsanlık kan ile yunmaz
Şiire mezhepler konmaz
Ozan isen kendine gel

İbniler kimdir sorarım
Batılı durmaz yorarım
Ademde vicdan ararım
İnsan isen kendine gel

Yürüyelim hak almaya
Yeni dünyayı kurmaya
Zalimden hesap sormaya
Soran isen kendine gel

Olmaz elbet cahil ozan
Derdimizi yanlış yazan
Dönüpte kendine kızan
yazan nami kendine gel

Halkın dertleri ortaktır
Faşizme susmamak haktır
Felsefen çamur, çoraktır
Tozan Fani kendine gel.

  20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Kalıyor nidem

Kara bahtım karardıkça karardı
Şu genç benzim sarardıkça sarardı
Bir zaman sevdiğim beni arardı
Şimdi yad ellere kalıyor nidem

Şu gönlümün çileciği dolmadı
Aht ettim güzeli benim olmadı
Artık benim tahammülüm kalmadı
Sinem yara ile doluyor nidem

Hüseyin ağlayıp yıkma kendini
Zalimler dağıttı yıktı bendini
Geldi geçti ömrüm görmedim yeni
Emeğim ellerin oluyor nidem.

7.8.1978 / Hüseyin Uçar

Çağlara yol olmuş gitmiş

Ayrılık, ikilik aldı yürüdü
Şu genç ömrüm hak yolunda çürüdü
Bedrettinler, Börklüce’ler  var idi
İnanın çağlara yol olmuş gitmiş

Daha devam edek bakak tarihe
Lüzum yoktur kurban bizde tarife
İşkencede nice nice arife
O güzel kanları göl olmuş gitmiş

Evrensel oluşum kavramı bunlar
Pir Sultan Abdal’ım sehpada onlar
Kurtuluş bilimin ışını canlar
Efil efil esen yel olmuş gitmiş

Haksızlığa hayır diyen canlarım
Onlarla döküldü benim kanlarım
Faşizmin elinden sanma yanlarım
Kardaşlar ölümsüz dil olmuş gitmiş

İnanan yılar mı işkence, damdan
Halkımız kan ağlar usandı zamdan
Boynumuzda güller bitti idamdan
Buram buram kokan gül olmuş gitmiş.

 20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Tırpanlar

Sanırım aylardan bir Mayıs ayı
Bir düşün idamlar kimin onayı
Biçtirdiler bize yeşil buğdayı
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Tarihin akışı döner mi dönmez
Sevdanın alevi ölmeden sönmez
Gidenler gelir mi bekleme gelmez
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Akar kanlar akar mahlede pınar
Sanırdım vahşeti her canlı kınar
Hangi yöne baksam yüreğim yanar
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Hadi kalk da dostum karara varak
Kellerin başını taramaz tarak
Gözümde gönlümde yoktur dur durak
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun.

29.12.1978 / Hüseyin Uçar

İdam mı bunlar

Güller solmuş garip bülbül ötmüyor
Nasılsın demeye dilim yetmiyor
Her gün üç beş ölü, kurban bitmiyor
Sorgusuz sualsiz idam mı bunlar

Hepsi düzen, oyun kahpece pusu
Soruyoruz beyler neyin korkusu
Ölenlerin hepsi yiğit yavrusu
Katilsiz, şahitsiz idam mı bunlar

Hüseyin susar mı vahşete karşı
Kan ile sulayın toprağı taşı
Niçin vurur oldu gardaş gardaşı
Davacı davalı idam mı bunlar

01. 05. 1978 / Hüseyin Uçar     

Gül göndermiş

Aralar aralar dağlar aralar
Yarin aşkı şu sinemi yaralar
Gül göndermiş sevdiceğim gül diye
Gülün ömrü ömürcüğüm karalar

Güle benzediğim anlar an mıdır
Benim taşıdığım taş mı, can mıdır
Gül göndermiş sevdiceğim gül diye
Gül renginde gördüceğim kan mıdır?

 11.11.1978 / Hüseyin Uçar

Sevda türküsü

Kız sana vurulmuşum
Akıp da durulmuşum
Sevdan beni del’eyler
Aşkınla yorulmuşum

Ey oğlan tanışalı
Gözlerim alışalı
Sevdan beni del’eyler
Seninle konuşalı

Kız on beş yaşındasın
Hayatın başındasın
Sevdan beni del’eyler
Gel cennet yolundasın

Oğlan sular içemem
Aşka paha biçemem
Sevdan beni del’eyler
Yeter senden geçemem

Kız saçların sarıdır
Say ki dünya varıdır
Yanağından bal akar
Peteklerde arıdır

Oğlan dediğin oldu
Gözüm yaş ile doldu
Al beni de gidelim
Gönül gönülü buldu.

 9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Ulaşamaz

Haksız güçler yarınlara
Ulaşamaz, ulaşamaz
Kaba kuvvet haklı ile
Dolaşamaz dolaşamaz

Tarihten örnek vereyim
Hele sen sor ben söyleyim
Ben bilime kul köleyim
Yalanlar uzun yaşamaz

Köleliğin bir eşidir
Katliamın kardeşidir
O musolin ateşidir
Bilimseli tartışamaz.

  18.11.1978 / Hüseyin Uçar

Hesabım kitabım haktır

Suratımda yumruk izi
Böyle tüketirler bizi
Dert tükenmez dizi dizi
Zevkine, narına yaktır

Al üşüdüm al içeri
Vurdum bağrıma hançeri
Sıfır notumun geçeri
Daima gözüne baktır

Hem kinlenir hem küserim
Niye sana feda serim
Kalmadı cihanda yerim
Sözlerimde hilaf yoktur

Bülbül olsam güle konmam
Beyhude narına yanmam
Dolu dolu içsem kanmam
Ademin sarhoşu çoktur

Tüm dertleri bal eylerim
Bundan gerisin neylerim
Ağalarım, ey beylerim
Zulme susanlar alçaktır

Hüseyin’im atılmıyor
Hiç sürüye katılmıyor
İnsan usu satılmıyor
Hesabım, kitabım haktır.

11.6.1978 / Hüseyin Uçar

Sosyalizmin tezi ile

Gel gam yeme deli gönlüm
Üç beş vahşi gözü ile
Yiğidi korkutmaz ölüm
Revizyonist sözü ile

Kurtuluşa kavga gerek
Faşizmi her yerde yerek
Hep beraber yenmez çörek
Vurguncunun özü ile

Bir şey vermez susmak, kanmak
Yüz yıllarca nara yanmak
Tanrı ceza verir sanmak
Nurcuların bezi ile

Gel kardeşim direnelim
Balta gibi bilenelim
Yaşamayı öğrenelim
Sosyalizmin tezi ile.

 11.11.1978 / Hüseyin Uçar

ÖVÜLMEZ

Yağmurun tanesi ağır
Kulaklarım oldu sağır
Pisr Sultanlar açtı çığır
Ser verilir sır verilmez

 

Kar yağıyor kar üstüne
Yar sevilmez yar üstüne
Var faşizmin var üstüne
Bu yoldan geri dönülmez

 

Her yöremiz çevirdiler
Koca dağı devirdiler
Kurtlar gibi öğürdüler
Faşizm elbet sevilmez

 

Kafamızda saçma dolu
Dağlara çevirdik yolu
Kan ağladı Anadolu
Yiğitler zulme eğilmez

 

Toprağın nabzı duruldu
Nice yiğitler vuruldu
Haksız mahkeme kuruldu
Kardaş sevi’ne değilmez

 

Hüseyin yerer vahşeti
Basında kimin mahşeti
Kullandılar hep devleti
Halklara vahşet övülmez.

 

  23.6.1078 / Hüseyin Uçar

 

 

 

 

 

 

Bir gün

Sözünde ki, yüzünde ki ikilik
Alt alta, yan yana dizilir bir gün
Yalanda, riyada gizlilik kalmaz
Hepisi elekten süzülür bir gün

El kapısı misafire yurt olmaz
Sanma geri fikrin zamanı dolmaz
Doğanın kanunu kimseler kalmaz
Vahşetin zinciri kırılır bir gün

Her şeyin evveli, sonrası haktır
Yetim hakkı yemez bir zengin yoktur
Bilerek, görerek susanlar çoktur
Yanlış yolda yolcu yorulur bir gün

 18.6.1978 / Hüseyin Uçar

Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ey güzel sözümüz ne idi senle
Mezara beraber giderdin benle
Sana bir sözüm var sevdiğim dinle
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ne çabuk unuttun dünkü sözünü
Öleyim de görmeyeyim yüzünü
Zalimler karartır yiğit özünü
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Yakıp beni aşkın ile kavurdun
Hamur edip teknelerde yoğurdun
Genç ömrümü rüzgarlara savurdun
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Kurban olam gezindiğin yollara
Kemer eyle beni ince bellere
Hüseyin’i destan ettin dillere
Ayrılık ölümün bir eşi oldu.

  9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Nazımım

Karanlık gözlere güneştir duran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım
Devrimci kavgaya damgasın vuran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Barışta güvercin kalemde dildir
Hayatın, bilincin cihanda seldir
Şiirin, romanın hazardır, göldür
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Faşizmin pençesi, zindanı tutmaz
Tarih geri tepip gerçeği yutmaz
Gelen iktidarlar seni okutmaz
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Proloterya’nın öncü temsili
Ezilen halkların öz be öz dili
Hüseyin, ustanın elinde eli
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım.

3.6.1978 / Hüseyin Uçar

Beşikten mezara kadar

Halktan yana zarif ile
Birleş birleş arif ile
Öğren, gitme tarif ile
Beşikten mezara kadar

Tanı, tanıt soyan iti
Kötü ile olma kötü
Emzirip büyütme biti
Beşikten mezara kadar

Sınıfını tanı, tanıt
Proleter gerçek yanıt
İşte çıktı en son kanıt
Beşikten mezara kadar

Kitapları oku, okut
Her satırı, harfi yakut
Hasır, kilim, halı dokut
Beşikten mezara kadar

Yaranın yoktur melhemi
Altına baştır dirhemi
Hüseyin’im sar kalem
Beşikten mezara kadar.

  13.12.1978 / Hüseyin Uçar

Durduramaz

Bekliyoruz doğan günü
Bu gün yıktı geçti dünü
Sosyalizm halk düğünü
Hiç bir kuvvet durduramaz

Bin kalkar da bir düşeriz
Yaşam içinde pişeriz
Kapital mezar eşeriz
İ.M.F. ler kaldıramaz

Yalnız kendin ağırlama
Çürük gemi tutmaz yama
Bunca yıl ezdiniz ama
Daha kimse saldıramaz.

16.5.1978 / Hüseyin Uçar

Yedi bizi

Afrikayı pay ederler
Engerekten de beterler
Bir gün perişan giderler
Yedi bizi yerler onu

Bak kaçıyor bir bir şahlar
Son bulacak bir gün ahlar
Elbet uykusuz sabahlar
Ne idi, ne oldu sonu

Ezilenler bak el ele
Dostum emeği hecele
Durmaz sürer mücadele
Bir bakmışsın başka konu.

16.6.1978 / Hüseyin Uçar

Bitirdin beni

Sinemi yaralar duruşun güzel
Gamze çukurların, gülüşün güzel
Giyinip kuşanıp gelişin güzel
İnsafın yok mudur bitirdin beni

Turnada kanat, bülbülde dilsin
Haber salmış idim durmayıp gelsin
Ağlayan gözlerim yetmez mi silsin
İnsaafın yok mudur götürdün beni

Sinemde yarayı çevirdin köze
Güzel olan güzel kalır mı söze
Kalırsa gam değil gelmesin bize
İnsafın yok mudur yitirdin beni.

 8.8.1978 / Hüseyin Uçar

SEVAPMIŞ

Kız kalbine suyum aksam
Gerdanına güller taksam
Sen süzülsen ben de baksam
Güzele bakmak sevapmış

Beklemem çıkar yoluma
Koşup giriyor kulma
Hem sağıma hem soluma
Güzele bakmak sevapmış

Benziyor semada kuşa
Sevda tatlı bir temaşa
Herkes gibi geldi başa
Güzele bakmak sevapmış

Kuralım evi, ocağı
Yavru görsün can kucağı
Gözler Ağustos sıcağı
Güzele bakmak sevapmış.

 13.5.1977 / Hüseyin Uçar

GİDERİM

Emeğin değerin verirse tarla
Neşeyle kendime çatar giderim
Vatandaş öfkesin tutamaz zorla
Gözlerine diken batar giderim

Ön plana çıktı mezhepler, ırklar
Bizlere tıkalı akmıyor arklar
Ayan açık artık ortada farklar
Varımı yoğumu satar giderim

Zam yaparlar paçaları yandıkça
Onlar bizi kör görmezden sandıkça
Böyle gider yalanlara kandıkça
Haine, zalime atar giderim.

   3.9.1977 / Hüseyin Uçar

BEN KADINIM

Zalimin fikrine hürmet gerekmez
Yüreğimi delen hançeri varken
Yüklesem ummana ummanlar çekmez
Kapısına konup göçeri varken

Işıldar namlular kamalar saplı
Kurulmuş ağalar beyler hesaplı
On onbeşimde dertlerle kaplı
Zorunlu kadının köçeri varken

Parayla ölçülen kuvvet güç ise
Akşamdan sabaha karnım aç ise
Ben kadınım kadınlığım suç ise
Dağlara yaslarlar içeri varken

İnsanlık inkarla kavruldu pişti
Tanıttı kendini ileri geçti
Hüseyin konuyu kadından seçti
Başında bu kadar dertleri varken.

  8.5.1977 / Hüseyin Uçar