Skip to content

Category: Ikke-kategoriseret

İdam mı bunlar

Güller solmuş garip bülbül ötmüyor
Nasılsın demeye dilim yetmiyor
Her gün üç beş ölü, kurban bitmiyor
Sorgusuz sualsiz idam mı bunlar

Hepsi düzen, oyun kahpece pusu
Soruyoruz beyler neyin korkusu
Ölenlerin hepsi yiğit yavrusu
Katilsiz, şahitsiz idam mı bunlar

Hüseyin susar mı vahşete karşı
Kan ile sulayın toprağı taşı
Niçin vurur oldu gardaş gardaşı
Davacı davalı idam mı bunlar

01. 05. 1978 / Hüseyin Uçar     

Tırpanlar

Sanırım aylardan bir Mayıs ayı
Bir düşün idamlar kimin onayı
Biçtirdiler bize yeşil buğdayı
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Tarihin akışı döner mi dönmez
Sevdanın alevi ölmeden sönmez
Gidenler gelir mi bekleme gelmez
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Akar kanlar akar mahlede pınar
Sanırdım vahşeti her canlı kınar
Hangi yöne baksam yüreğim yanar
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Hadi kalk da dostum karara varak
Kellerin başını taramaz tarak
Gözümde gönlümde yoktur dur durak
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun.

29.12.1978 / Hüseyin Uçar

Çağlara yol olmuş gitmiş

Ayrılık, ikilik aldı yürüdü
Şu genç ömrüm hak yolunda çürüdü
Bedrettinler, Börklüce’ler  var idi
İnanın çağlara yol olmuş gitmiş

Daha devam edek bakak tarihe
Lüzum yoktur kurban bizde tarife
İşkencede nice nice arife
O güzel kanları göl olmuş gitmiş

Evrensel oluşum kavramı bunlar
Pir Sultan Abdal’ım sehpada onlar
Kurtuluş bilimin ışını canlar
Efil efil esen yel olmuş gitmiş

Haksızlığa hayır diyen canlarım
Onlarla döküldü benim kanlarım
Faşizmin elinden sanma yanlarım
Kardaşlar ölümsüz dil olmuş gitmiş

İnanan yılar mı işkence, damdan
Halkımız kan ağlar usandı zamdan
Boynumuzda güller bitti idamdan
Buram buram kokan gül olmuş gitmiş.

 20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Kalıyor nidem

Kara bahtım karardıkça karardı
Şu genç benzim sarardıkça sarardı
Bir zaman sevdiğim beni arardı
Şimdi yad ellere kalıyor nidem

Şu gönlümün çileciği dolmadı
Aht ettim güzeli benim olmadı
Artık benim tahammülüm kalmadı
Sinem yara ile doluyor nidem

Hüseyin ağlayıp yıkma kendini
Zalimler dağıttı yıktı bendini
Geldi geçti ömrüm görmedim yeni
Emeğim ellerin oluyor nidem.

7.8.1978 / Hüseyin Uçar

Bitirdin beni

Sinemi yaralar duruşun güzel
Gamze çukurların, gülüşün güzel
Giyinip kuşanıp gelişin güzel
İnsafın yok mudur bitirdin beni

Turnada kanat, bülbülde dilsin
Haber salmış idim durmayıp gelsin
Ağlayan gözlerim yetmez mi silsin
İnsaafın yok mudur götürdün beni

Sinemde yarayı çevirdin köze
Güzel olan güzel kalır mı söze
Kalırsa gam değil gelmesin bize
İnsafın yok mudur yitirdin beni.

 8.8.1978 / Hüseyin Uçar

Kendine gel

Ozanlar ikilik sunmaz
İnsanlık kan ile yunmaz
Şiire mezhepler konmaz
Ozan isen kendine gel

İbniler kimdir sorarım
Batılı durmaz yorarım
Ademde vicdan ararım
İnsan isen kendine gel

Yürüyelim hak almaya
Yeni dünyayı kurmaya
Zalimden hesap sormaya
Soran isen kendine gel

Olmaz elbet cahil ozan
Derdimizi yanlış yazan
Dönüpte kendine kızan
yazan nami kendine gel

Halkın dertleri ortaktır
Faşizme susmamak haktır
Felsefen çamur, çoraktır
Tozan Fani kendine gel.

  20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Yedi bizi

Afrikayı pay ederler
Engerekten de beterler
Bir gün perişan giderler
Yedi bizi yerler onu

Bak kaçıyor bir bir şahlar
Son bulacak bir gün ahlar
Elbet uykusuz sabahlar
Ne idi, ne oldu sonu

Ezilenler bak el ele
Dostum emeği hecele
Durmaz sürer mücadele
Bir bakmışsın başka konu.

16.6.1978 / Hüseyin Uçar

Tanıyalım

Yas tutacak vaktimiz yok
Kıyımlara uğradık çok
Sayılı insan karnı tok
Tanıyalım kasapları

Kimi patron kimi ağa
Göz koyarlar bizim bağa
Köle kılmışlar toprağa
Düz yapalım hesapları

Emek bizim yiyen onlar
Kardeşliğe akan kanlar
Haykırıyor bizim canlar
Yutmayalım dolarları

Hüseyin’im kavga sürür
Bu kervan durmadan yürür
Gurbet elde ömür çürür
Okuyalım kitapları.

 24.4.1978 / Hüseyin Uçar

Durduramaz

Bekliyoruz doğan günü
Bu gün yıktı geçti dünü
Sosyalizm halk düğünü
Hiç bir kuvvet durduramaz

Bin kalkar da bir düşeriz
Yaşam içinde pişeriz
Kapital mezar eşeriz
İ.M.F. ler kaldıramaz

Yalnız kendin ağırlama
Çürük gemi tutmaz yama
Bunca yıl ezdiniz ama
Daha kimse saldıramaz.

16.5.1978 / Hüseyin Uçar

Hepsi değişim içinde

Beni benden alamazlar
Düşünceyi çalamazlar
Bugün gibi kalamazlar
Hepsi değişim içinde

İftiralar kampanyalar
Beylere mi şampanyalar
Köpek çanak dibi yalar
Hepsi dövüşüm içinde

Birliğe karşı çıkanlar
Halkımı daim sıkanlar
Bizi zevkine yakanlar
Hepsi ibrişim içinde

Aldatıyor kendisini
Eskitiyor yenisini
Gayri vereyim ismini
Hepsi sövüşüm içinde

Cahil aynı taşa benzer
Yeni dünya başa benzer
Yiğit kavgan kışa benzer
Hepsi görüşüm içinde.

 28.5.1978 / Hüseyin Uçar

Beşikten mezara kadar

Halktan yana zarif ile
Birleş birleş arif ile
Öğren, gitme tarif ile
Beşikten mezara kadar

Tanı, tanıt soyan iti
Kötü ile olma kötü
Emzirip büyütme biti
Beşikten mezara kadar

Sınıfını tanı, tanıt
Proleter gerçek yanıt
İşte çıktı en son kanıt
Beşikten mezara kadar

Kitapları oku, okut
Her satırı, harfi yakut
Hasır, kilim, halı dokut
Beşikten mezara kadar

Yaranın yoktur melhemi
Altına baştır dirhemi
Hüseyin’im sar kalem
Beşikten mezara kadar.

  13.12.1978 / Hüseyin Uçar

CAN CAN

Kafaya inen sopalar
Seni yiyenler sapalar
Yanında ana babalar
Sabahattin Ali can can

Başın öne eğilmedi
Felsefene değilmedi
Sen öldün fikrin ölmedi
Sabahattin Ali can can

Yusuf’a zindan Kuyucak
Ne olmuştur ne olacak
Hukuk yerini bulacak
Sabahattin Ali can can

Yazar ölür fikri ölmez
Bunu sade faşist bilmez
Yiğitler öne eğilmez
Sabahattin Ali can can

Bıraktığın yerden aldık
Hep senin türkünü çaldık
Sizler ile biz yön bulduk
Sabahattin Ali can can

Hikayende, romanında
Şiirinde, öz kanında
Her an Hüseyin yanında
Sabahattin Ali can can.

                       12.6.1978 / Hüseyin Uçar

Nazımım

Karanlık gözlere güneştir duran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım
Devrimci kavgaya damgasın vuran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Barışta güvercin kalemde dildir
Hayatın, bilincin cihanda seldir
Şiirin, romanın hazardır, göldür
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Faşizmin pençesi, zindanı tutmaz
Tarih geri tepip gerçeği yutmaz
Gelen iktidarlar seni okutmaz
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Proloterya’nın öncü temsili
Ezilen halkların öz be öz dili
Hüseyin, ustanın elinde eli
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım.

3.6.1978 / Hüseyin Uçar

Bizde mevcut

İşkencede açan güller
Kelepçeyi kıran eller
Zindanları yıkan diller
Hepsi hepsi bizde mevcut

Göz nuru dokuyun kilim
Dogayı yönetir bilim
Susar sanma susmaz dilim
Hepsi hepsi bizde mevcut

Biz işçiyiz fabrikada
Devrimciyiz her kıtada
Hepimizde bir sevdada
Hepsi hepsi bizde mevcut

Kurutma yeşil yaprağı
İşle boş koma toprağı
Koma yanına korkağı
Hepsi hepsi bizde mevcut

Üret konyak rakısını
Bir üst sınıf askısını
Yıkacağız baskısını
Hepsi hepsi bizde mevcut

24/04/1978 Hüseyin Uçar.

Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ey güzel sözümüz ne idi senle
Mezara beraber giderdin benle
Sana bir sözüm var sevdiğim dinle
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ne çabuk unuttun dünkü sözünü
Öleyim de görmeyeyim yüzünü
Zalimler karartır yiğit özünü
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Yakıp beni aşkın ile kavurdun
Hamur edip teknelerde yoğurdun
Genç ömrümü rüzgarlara savurdun
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Kurban olam gezindiğin yollara
Kemer eyle beni ince bellere
Hüseyin’i destan ettin dillere
Ayrılık ölümün bir eşi oldu.

  9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Dinlemez ki

Güneş gibi doğacagız
Bulutları sağacagız
Yağmur gibi yağacagız
Fikir engel dinlemez ki

Bizi bize düşürenler
Yokluk ile pişirenler
Hayran olacak görenler
Fikir engel dinlemez ki

Yokluk hançer delir geçer
Eken ektiğini biçer
Bu günlerde gelir geçer
Düşler engel dinlemez ki

 
21/04/1978 Hüseyin Uçar.

Bir gün

Sözünde ki, yüzünde ki ikilik
Alt alta, yan yana dizilir bir gün
Yalanda, riyada gizlilik kalmaz
Hepisi elekten süzülür bir gün

El kapısı misafire yurt olmaz
Sanma geri fikrin zamanı dolmaz
Doğanın kanunu kimseler kalmaz
Vahşetin zinciri kırılır bir gün

Her şeyin evveli, sonrası haktır
Yetim hakkı yemez bir zengin yoktur
Bilerek, görerek susanlar çoktur
Yanlış yolda yolcu yorulur bir gün

 18.6.1978 / Hüseyin Uçar

Kurtuluşu müjdeliyor

Sorunları dünümüzün
Yapıcılık ünümüzün
Ustaları dünümüzün
Kurtuluşu müjdeliyor

Karanlıkta ışın oldu
Hayat ömür yaşın oldu
Ayak gövda başın oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Ağıtları gülün oldu
Bir ölümsüz gelin oldu
Ağızdaki dilin oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Bedrettinden İbrahime
Yiğitler düştü rahime
Çağ damgası tarihime
Kurtuluşu müjdeliyor.

27/11/1978 Hüseyin Uçar.

Sosyalizmin tezi ile

Gel gam yeme deli gönlüm
Üç beş vahşi gözü ile
Yiğidi korkutmaz ölüm
Revizyonist sözü ile

Kurtuluşa kavga gerek
Faşizmi her yerde yerek
Hep beraber yenmez çörek
Vurguncunun özü ile

Bir şey vermez susmak, kanmak
Yüz yıllarca nara yanmak
Tanrı ceza verir sanmak
Nurcuların bezi ile

Gel kardeşim direnelim
Balta gibi bilenelim
Yaşamayı öğrenelim
Sosyalizmin tezi ile.

 11.11.1978 / Hüseyin Uçar

YÜKSELİYOR

Gençleşiriz ömrümüzde
Yıllar vardır önümüzde
Sosyalizim günümüzde
Yükseldikçe yükseliyor

Emperyalist evresi dar
Sıkıştıkça verir karar
Reforumu kime yarar
Emek her an yüceliyor

Geriniyor başı tutan
Elsırtından yiyip yatan
Sade senin sanma vatan
Vurgunları inceliyor.

08/08/1978 Hüseyin Uçar.

Hesabım kitabım haktır

Suratımda yumruk izi
Böyle tüketirler bizi
Dert tükenmez dizi dizi
Zevkine, narına yaktır

Al üşüdüm al içeri
Vurdum bağrıma hançeri
Sıfır notumun geçeri
Daima gözüne baktır

Hem kinlenir hem küserim
Niye sana feda serim
Kalmadı cihanda yerim
Sözlerimde hilaf yoktur

Bülbül olsam güle konmam
Beyhude narına yanmam
Dolu dolu içsem kanmam
Ademin sarhoşu çoktur

Tüm dertleri bal eylerim
Bundan gerisin neylerim
Ağalarım, ey beylerim
Zulme susanlar alçaktır

Hüseyin’im atılmıyor
Hiç sürüye katılmıyor
İnsan usu satılmıyor
Hesabım, kitabım haktır.

11.6.1978 / Hüseyin Uçar

And içmişiz

Tarih geri dönermi
Haksız halkı yenermi
Gerçeği gözle gören
Korkup geri sinermi

Bu gün yarına çıkar
Yarın bu günü yıkar
Devrime and içmişiz
Çeşmeler özgür akar

Kim durdurur akanı
Başımızda kalkanı
Katlanırsa acımız
Af etmeyiz sıkanı

Emperyalist uşağı
Zehirlersin kuşağı
Düzenini yıkarız
Al ederiz aşağı

24-05- 1978 Hüseyin Uçar.        

Ulaşamaz

Haksız güçler yarınlara
Ulaşamaz, ulaşamaz
Kaba kuvvet haklı ile
Dolaşamaz dolaşamaz

Tarihten örnek vereyim
Hele sen sor ben söyleyim
Ben bilime kul köleyim
Yalanlar uzun yaşamaz

Köleliğin bir eşidir
Katliamın kardeşidir
O musolin ateşidir
Bilimseli tartışamaz.

  18.11.1978 / Hüseyin Uçar

Sevda türküsü

Kız sana vurulmuşum
Akıp da durulmuşum
Sevdan beni del’eyler
Aşkınla yorulmuşum

Ey oğlan tanışalı
Gözlerim alışalı
Sevdan beni del’eyler
Seninle konuşalı

Kız on beş yaşındasın
Hayatın başındasın
Sevdan beni del’eyler
Gel cennet yolundasın

Oğlan sular içemem
Aşka paha biçemem
Sevdan beni del’eyler
Yeter senden geçemem

Kız saçların sarıdır
Say ki dünya varıdır
Yanağından bal akar
Peteklerde arıdır

Oğlan dediğin oldu
Gözüm yaş ile doldu
Al beni de gidelim
Gönül gönülü buldu.

 9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Yoldaş yürü

Selam verdik halkımıza
El attılar salımıza
Binler gelir yolumuza,
Yürü yiğit gardaş yürü.

Boyun eğmez topa, tanka
Kıydı bize bir kaç anga
Çoğalırız manga manga
Yürü yiğit sırdaş yürü.

Yaslı sensiz dağlar, taşlar
Yol bittiği yerde başlar
Görev sizin arkadaşlar
Yürü yiğit yoldaş yürü.

6.7.1976 / Hüseyin Uçar

YAZARIM

Yıllar var ki şu içimi kemiren
Dilim döner, elim işler yazarım
Yiğit meydanında kardeşim diren
Dilim döner, elim işler yazarım

Niceleri gitti aynı çığırdan
Kurşun yedi hiç yılmadı bağırdan
Sesini duyurdu bizim bozkırdan
Dilim döner, elim işler yazarım

Kızılırmak gibi akıyor kanlar
Böyle mi emretti İncil, Kuran’lar
Özgürlük uğruna can veren canlar
Dilim döner, elim işler yazarım

Yazıyor tarih ölen binleri
Özgürlük uğrunda geçti günleri
Pir Sultan Abdalım örnek dünleri
Dilim döner, elim işler yazarım

İnsanlık yolunda ayrım seçilmez
Bizim idealden konup göçülmez
Bizce insanlığa paha biçilmez
Dilim döner, elim işler yazarım

İki kişi olsak her şeye dengiz
Zalimin gözünde bir büyük cengiz
Kurtuluş yolunda işlenen hergiz
Dilim döner, elim işler yazarım

Şu gözüken dağlar kışın da saklar
Gün olur ki haklı haksızı paklar
Meydana dökülür siyahlar aklar
Dilim döner, elim işler yazarım

Siyahı, beyazı hepisi bizden
Yılmıyor ezilen, yürüyor izden
Zalimin zulmü yakıyor közden
Dilim döner, elim işler yazarım

Kardeş kanı içip tahta geldiler
Yüzyıllarca insanlığı böldüler
Biz bir kez, onlar bin kez öldüler
Dilim döner, elim işler yazarım.

  29.2.1977 / Hüseyin Uçar

Ressam boyası

Kalem tutmaz elbet elin ayası
Gerçekleşir zalimlerin rüyası
Akan kanlar sanki ressam boyası
Kanların hesabı sorulmaz mı ola

Ateş hattı bura geçilmez öte
Doymadan öldüler yavrular süte
Boğ, öldür kendini güvenme ite
Şu bulanık sular durulur mu ola

Kıyılır nesile yarın ışığı
Acı haber elde kodu kaşığı
Hüseyin’im elbet insan aşığı
Haklı hak yolunda yorulur mu ola.

  25.6.1976 / Hüseyin Uçar

SESNENEREK GEL

Sen ey yarınların mutlu ışını
Ana rahminde beslenerek gel
Duman alsın şu dağların başını
Yarına gür sesle seslenerek gel

Kanun, yasa, hukuk kimin eseri,
Ağlatanı ağlat, desin serseri
Düzenbaz ellerde cellat keseri
Tepelerden düze üslenerek gel

Korkuyor kuşkusuz sesinin tonu
Yüzyıllar tarihte var olan konu
Terlemeden vurur onca milyonu
Huzur bozanlara hırslanarak gel

Koca küre kan kusuyor ezenden
Usandık kurbandan gizli gezenden
Bahseder insanlık hür bir düzenden
Şu gökçe bellere yaslanarak gel

Yol verir dağlar açılır yayla
Acıma Hüseyin zalimi payla
Biter mi mahpusluk günleri sayla
Doğudan batıya şahlanarak gel

11.3.1977 / Hüseyin Uçar

Sürüldüğüm

Özü zöden ayrı kılmam
Giderim sizlere kalmam
Zalimin davulun çalmam
Yeter artık sömrüldüğüm

Öfkeliyim öfkeliye
Saygılıyım körpeliye
Koca azgın gövdeliye
Yeter artık dövüldüğüm

Neden yoktur anlayanım
Bulunmaz niçin soranım
Beyler gibi ayrı yanım
Yeter artık süründüğüm

Dağlar yeşil mayıs ayı
Yok mudur gözlerin payı
Gel sevdiğim demle çayı
Yeter artık sürüldüğüm.

8.6.1976 / Hüseyin Uçar

BEN KADINIM

Zalimin fikrine hürmet gerekmez
Yüreğimi delen hançeri varken
Yüklesem ummana ummanlar çekmez
Kapısına konup göçeri varken

Işıldar namlular kamalar saplı
Kurulmuş ağalar beyler hesaplı
On onbeşimde dertlerle kaplı
Zorunlu kadının köçeri varken

Parayla ölçülen kuvvet güç ise
Akşamdan sabaha karnım aç ise
Ben kadınım kadınlığım suç ise
Dağlara yaslarlar içeri varken

İnsanlık inkarla kavruldu pişti
Tanıttı kendini ileri geçti
Hüseyin konuyu kadından seçti
Başında bu kadar dertleri varken.

  8.5.1977 / Hüseyin Uçar

Kiralar beni

İnan yokuş oldu gurbetin düzü
Gayet zor geliyor zalimin sözü
Kalleşin, alçağın utanmaz yüzü
Her zaman sermaye kiralar beni

Avrupa’da çağdaş köle sürümüz
Hiç bir zaman kurumuyor terimiz
Gene de vatanda yoktur yerimiz
Kendini bilmezler yaralar bizi

Ne diye ses versem sazın teline
Benzedik bulanık bahar seline
Selamlar koyayım seher yeline
Şu gurbetin kahrı paralar beni.

  25.3.1976 / Hüseyin Uçar

GİDERİM

Emeğin değerin verirse tarla
Neşeyle kendime çatar giderim
Vatandaş öfkesin tutamaz zorla
Gözlerine diken batar giderim

Ön plana çıktı mezhepler, ırklar
Bizlere tıkalı akmıyor arklar
Ayan açık artık ortada farklar
Varımı yoğumu satar giderim

Zam yaparlar paçaları yandıkça
Onlar bizi kör görmezden sandıkça
Böyle gider yalanlara kandıkça
Haine, zalime atar giderim.

   3.9.1977 / Hüseyin Uçar

Dön geri

Dağlar yeşillendi bahar erişti
Ne beklersin kumru dillim dön geri
Aşkın ile kalbim kavruldu pişti
Ne beklersin kumru dillim dön geri

Hastaya gerekli tedavi acil
Bir fayda vermedi Kuran’la İncil
Havadan civadan bastılar sicil
Ne beklersin kumru dillim dön geri

Dizseler kurşuna inanan ölmez
Sadece cesetler göç eder gelmez
Kamilin halini cahiller bilmez
Ne beklersin kumru dillim dön geri.

   9.8.1976 / Hüseyin Uçar

SEVAPMIŞ

Kız kalbine suyum aksam
Gerdanına güller taksam
Sen süzülsen ben de baksam
Güzele bakmak sevapmış

Beklemem çıkar yoluma
Koşup giriyor kulma
Hem sağıma hem soluma
Güzele bakmak sevapmış

Benziyor semada kuşa
Sevda tatlı bir temaşa
Herkes gibi geldi başa
Güzele bakmak sevapmış

Kuralım evi, ocağı
Yavru görsün can kucağı
Gözler Ağustos sıcağı
Güzele bakmak sevapmış.

 13.5.1977 / Hüseyin Uçar

Mayıs ayı

Maıs ayı senden neler sorulmaz
Ölen ölmüş kalan yürür yorulmaz
Sanma ki mahkeme bir gün kurulmaz
Özgürlüğe barışın var, kışın var

Birin vardır işçilerle el ele
Altın vardır ilmek oturmuş dile
İlk pazarın analarla gülgüle
Seni bilmem kaç bim yıllık yaşın var

Yetmiş yedi taksim verildi kana
Kıyıldı vahşice onlarca cana
Yakındı katiller eline kına
Ağrı gibi eğilmeyen başın var

Daha sıralasam kitaplar almaz
Sanmayın zalimler kara gün dolmaz
Emekçinin kanı yerlerde kalmaz
Soru soran çatık çatık kaşın var.

 5.5.1976 / Hüseyin Uçar

izleyin dağlar

Bak kar düşmüş yamaçlara
Yiğidim vermeyin dağlar
Gözüm bağlı yürüyorum
Eğilin durmayın dağlar

Dağların karlı rüzgarı
Beynim kovan dolu arı
Yok olur mu düşün varı
Cananım gizleyin dağlar

Haksıza haklı demedik
Biz yoksul hakkı yemedik
Yeşeren dalı eğmedik
Geliriz gözleyin dağlar

Neden sizindir enginler
Hiç suçlu olmaz zenginler
Yoksul konuşsa kim dinler
Daha post sermeyin dağlar.

 4.6.1976 / Hüseyin Uçar

Gerekmez

Gelen ağlar giden ağlar
Hasretlik sinemi dağlar
Elimi kolumu bağlar
Yoksula doktor gerekmez

Bir olmaya üzülenler
Koyun gibi yüzülenler
İncelekten süzülenler
Yoksula doktor gerekmez

Sabır akar ırmaklara
Suyu baraj kurmaklara
Sürü gibi oymaklara
Yoksula doktor gerekmez

Benim değil sözler onun
Hiç bir yerde olmaz konum
Ne olursa olsun sonum
Yoksula doktor gerekmez

Hüseyin’i içten yıkan
Pınar olup her an akan
Kimi ağa, kimi bakan
Yoksula doktor gerekmez.

 28.4.1976 / Hüseyin Uçar

Omuz verin

Efendiler, bre beyler
Niçin söylen film biziz
Bize zehir size meyler
Niçin her an ölen biziz

Emeğimiz alınacak
Bulanık su durulacak
Yeni dünya kurulacak
Geleceği gören biziz

Selam olsun Aşkale’ye
Düşer mi düşün hileye
Hüseyin döndü deliye
Omuz verin gülüm biziz.

 11.11.1976 / Hüseyin Uçar

Hayrandır ona sevdiğim

Dolaşalım oymak oymak
Olur mu güzele doymak
Hiç yerine beni koymak
Yakışmaz sana sevdiğm

Ne olacak akıbetim
Bu genç yaşta koydun yetim
Avladılar yenmez etim
Yön verdi bana sevdiğim

Avlamakla bitirilmez
Fikir asla yitirilmez
Giden geri getirilmez
Boğuldu kana sevdiğim

Yüzyıllardır kurban olduk
Biz birliği bunda bulduk
Nazımsız meydana dolduk
Noksansız ana sevdiğim

Kalemi, silahı, sazı
Bizden biri bazı bazı
Adem oğlu adem kızı
Hayrandır ona sevdiğim.

5.12.1977 / Hüseyin Uçar

Çözülmez imiş

İyi niyet iyi problem tezi
Ölür de gene çözülmez imiş
Alemi dünyada kumaşın bezi
Yırtılır da gene biçilmez imiş

Zoru zor yener simgesi çivi
Alt eder yenilmez bir koca devi
Kaalleşe gülüyor şu dünya evi
Göçerim demekle göçülmez imiş.

Sahtekar düzenbaz görür işini
Gerçekçi hızara verir dişini
Çokları zulümle döver döşünü
Açık hudutlardan geçilmez imiş

İnsanlık arıyor her an refahı
Umutla insanlar bekler sabahı
Koz etmiş elinde Allah günahı
Kana kana sular içilmez imiş

Sığmıyor içime konuşsam yalan
Dönüyor evrende düzenle plan
Hüseyin özünde acısı kalan
Doğru ile yanlış ölçülmez imiş.

                        23.5.1976 / Hüseyin Uçar

ANADOLUM

Severim onu gerçekten
Hiç bahsetmem bal börekten
Selam olsun ta yürekten
Anadoum başka benim

Çok içlidir yiğit halkım
Bir bütündür takım takım
Dalda üzüm salkım salkım
Anadolum başka benim

Elbet acıların acı
Yüreğin başında sancı
Hepimiz de gardaş bacı
Anadolum başka benim.

 23.8.1977 / Hüseyin Uçar

Düşürdü bizi

Niceleri kondu gitti bu handan
Zalimin pençesi usandı candan
Ayrılık bir yandan ölüm bir yandan
Çileden çileye düşürdü bizi

Gücü yeten güçsüzleri ağlatmış
Bir anlık zevkine bir ömür satmış
Dünyanın zevkini eksiksiz tatmış
Kaleden kaleye düşürdü bizi

Sonrası bir masal özü kalmıyor
Anlattım bilmeze sözden almıyor
Hüseyin’e selam bile salmıyor
Hileden hileye düşürdü bizi.

02-08-1976 Hüseyin Uçar

Sebebini bilmiyorum

Okula girdim okuyam
Tezgahlar kurdum dokuyam
Bu yaşa geldim korkuyam
Sebebini, bilmiyorum.

Tuzak kuruldu yoluma
Sahtekar girdi koluma
Yalan söyledim oğluma
Sebebini , bilmiyorum.

Tutun aynı yerde pekiş
Yakışır kekliğe sekiş
Yamalarım, tutmaz dikiş
Sebebini, bilmiyorum.

Kana karışmadan, üre
Çaldı beni, yerden yere
Gelip gittim, yüz bin kere
Sebebini, bilmiyorum.

Namerdin aşını yeme
Her şeyi bilirim deme
Dolaşırım, sersem seme
Sebebini, bilmiyorum.

Ganca taktık, azı dişe
Ne diyelim, bu gidişe
Öldük, didişe didişe
Sebebini, bilmiyorum.

Ne ister, yakamı tutup
Ayırdılar, kutup kutup
Ne haber gelir, ne mektup
Sebebini, bilmiyorum.

Tarlası sanar, yanagım
Ondan yoktur, dur duragım
Çöle benziyor kuragım
Sebebini, bilmiyorum.

06-03-08 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.

Verme sıramı

Sazı, sözü arar iken
İşe güce yarar iken
Yaramızı sarar iken
Emmi dayı sar yaramı

Bir ihanet yolun çatı
Birlikte sürelim atı
Bana birdir doğu, batı
Eşle dostla bozma aramı

Ağızdan çıkan sözü bil
Göz yaşını böylece sil
Sevginin önünde eğil
Kimseye verme sıramı.

2.9.1976 / Hüseyin Uçar

Sebebini bilmiyorum.-2-

Dur dediler, orda durdum
Kendimede, tuzak kurdum
Vur dediler, çekip vurdum
Sebebini, bilmiyorum.

İzci oldum, iz üstünde
Gözcü oldum, göz üstünde
Sözcü oldum, söz üstünde
Sebebini bilmiyorum.

Gezmediğim, diyar azdım
Ozanın elinde sazdım
Kerbela çölünde yazdım
Sebebini bilmiyorum.

Anlaşılmadı, iletim
Doğdum, doğalı diyetim
Afrikada, iskeletim
Sebebini, bilmiyorum.

Anlatırım, yarım yarım
Çalıştım, olmadı varım
Kimse, duymadı uyarım
Sebebini,  bilmiyorum.

Olmadım, masaya vuran
Duygulu hayaller kuran
Kestiremem, nedir oran
Sebebini, bilmiyorum.

Anlamadım, ölüm diri
Anlatsana, pirler piri
Yerime, ölüyor biri
Sebebini, bilmiyorum.

07-03-08 Karlslunde.
            Hüseyin uçar.

Günden güne

Ezel derdim, ezel derdim
Yeşil yaprak gazel derdim
Ömür denen güzel derdim
Günden güne olgunlaşır

Salınarak sağa sola
Benziyordu yeşil dala
Düştü şimdi yorgun yola
Günden güne yorgunlaşır

Söz ağızdan çıkar serbest
Çeksem gelmez kuru nefes
Hüseyin’e kurdu kafes
Bir gün menzile ulaşır.

  17.9.1976 / Hüseyin Uçar

Sebebini bilmiyorum.-3-

Kızılmaz, şeye kızarım
Alnıma, yazı yazarım
Kendi mezarım kazarım
Sebebini bilmiyorum.
 
İçme  günah, içme şarap
Bunu böyle, demiş Arap
Başımıza, örmüş çorap
Sebebini, bilmiyorum.
 
Soru bile soramadım
Bir yerlere varamadım
Hak hukuk ne,aramadım
Sebebini, bilmiyorum.
 
Dikili yok, tek ağacım
Kaç derece, bilmem açım
Kullanılan, bir aracım
Sebebini,  bilmiyorum.
 
Dokunana, dokunandım
Yazdıkları,  okunandım
Her bir şeyden yakınandım
Sebebini, bilmiyordum.
 
Sevdiklerim, hep kollarım
Kimse sormadı, hallarım
Niçin kapanır yollarım
Sebebini, bilmiyorum.
 
Hızlandıkça, hızım artar
Duygular önüne katar
Hüzünler, gözüme batar
Sebebini, bilmiyorum.
 
Taşatanın, taş kafası
Konuş akıl fukarası
Artar eksilmez yarası
Sebebini, bilmiyorum..
 
08-08-08 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.

Deli gönül

Gölge kaçar kovalarsın
Bir gün ömrü doğalarsın
Candan dostu yaralarsın
Bire gönül, deli gönül

Bin üç günlük körpe taya
Yolculuk yapmadım aya
Irmağı bağlarsın çaya
Bire gönül, deli gönül

Karşı koymak değil arzum
Dolandırma beni kuzum
Dilin ile öter sazım
Bire gönül, deli gönül.

  2.2.1976 / Hüseyin Uçar

Gene anlamadı gene duymadı

Üşüyen bedenin, abası oldum
Ağlayan çocuğun, maması oldum
Sevdalı kalplerin, çarpması oldum
Gene anlamadı, gene duymadı.
Zorbaya direnen, güçlü kadındım
Yarına atılan, haklı adımdım
İmbikten süzüldüm, damladım dımdım
Gene anlamadı, gene duymadı.
Yılmadı, korkmadı, engeller aştım
Okuyayım diye, okullar açtım
Açtığım okuldan, ilk kendim kaçtım
Gene anlamadı, gene duymadı.
Pişirdi boymumda, pişirdi koza
Çalıştım, karıştım, toprağa toza
Sabırla yaklaştım, sevdiğim kıza
Gene anlamadı, gene duymadı.
Kemer gibi taşır, beni belinde
Muhabbet sözcüğü, yoktur dilinde
Kırdı her yanımı, balyoz elinde
Gene anlamadı, gene duymadı.
Yıllar yanılmadı, sordum yıllara
Tanık yıllar düştüm, ıssız yollara
Yoldaş oldum, aldatılmış kullara
Gene anlamadı, gene duymadı.
Kanatır dikenler, incitir çalı
Kiminin önderi, kiminin malı
Kapısına düştüm, göksüm yaralı
Gene anlamadı, gene duymadı.
Geceyi boğan, şafağım, tanım
Şimdi uzaklarda, kaldı vatanım
Yoktur buralarda, elden tutanım
Gene anlamadı, gene duymadı.
13-03-08 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

Yeni doğar

Yarılmıştı pilatolar
Kimi korur senatolar
Ho şi miler- ernestolar
Yiğit ölmez yeni doğar

Küba devrimine katkın
Bolivya’da ettin akın
Hayata seslenmek hakkın
Yiğit ölmez yeni doğar

Tarih elbet senin yaşın
Devam edecek savaşın
Al güneşten yüce başın
Yiğit ölmez yeni doğar.

 6.5.1976 / Hüseyin Uçar

İNSANIM, İNSAN

Niçin küçümsersin sevdiğim beni
Ben de senin gibi insanım insan
Bana düşman etme yarim yaranım
Ayların içinde Nisan’ım Nisan

Çok gördüler bize bir an gülmeyi
Akan göz yaşımız gizli silmeyi
Hukuk adaleti, gücü bölmeyi
Dert yükü kaynayan kazanım kazan

Çiyneriz toprağı kaymasın diye
Biz işleriz kazanç çekilir beye
Seçimden seçime uğrarlar köye
Ben halkın diliyim yazanım yazan

Okuyup üfüren büyücü canlar
Onların elbette saraylar hanlar
Doğuda varlığı batıda onlar
Ahmet, Mehmet, Veli, Hasan’ım Hasan.

 9.4.1977 / Hüseyin Uçar

Değil midir

Sen ben için, ben sen için
Yardım  Candan, değil midir
Zalimler yüklemiş göçün
Göçler yoktan, değil midir

Alıyorlar beni benden
Ters gidiyor günü günden
Kurallar yürüyor önden
Soygun toktan değil midir

Uçar azı dişlerine
Karışırlar işlerine
Kalleşlerin peşlerine
Düşme çoktan değil midir?

  24.6.1976 / Hüseyin Uçar

Hamdan gayri neyimiz var

Çarşılara çıkılmıyor
Fiyatlara bakılmıyor
Bir ucuzluk takılmıyor
Zamdan gayri neyimiz var

Kömürün tonu bin lira
Fakir düştü gene dara
Çeksin kendini pazara
Camdan gayri neyimiz var

Fukaranıncanı yandı
Kim ne dese ona kandı
Unutuldu şeref andı
Hamdan gayri neyimiz var?

4.5.1976 / Hüseyin Uçar

Olayım ben

Bir derdim var bine eşit
Deliye yoklatma geçit
İnsan oğlu çeşit çeşit
Hangisinden olayım ben

Kimi sağda kimi solda
Kimi dert yer kimi balda
Kimi bülbül konmuş dalda
Hangisinden olayım ben

Göze batar sınıf farkı
Üç beş beye döner çarkı
Daralıyor geniş arkı
Hangisinden olayım ben

Hiç duyulmaz adı sanı
Terlerden acıyor canı
Kurban mı akıyor kanı
Hangisinden olayım ben

Bilmem kime, ad edelim
Hüseyin’i yad edelim
İnsanlığa kat edelim
Bari ondan olayım ben.

 25.8.1976 / Hüseyin Uçar

Göresim geldi

Sürüyor gurbete her gelen başa
Yarandan yakından uzanmaz boşa
Gitmiyor kafamdan vesvese, tasa
Yüzünü yüzüme süresim geldi

Gönül söz dinlemez hükmü acıdır
Ne deseler bütün buyruk tacıdır
İnsanoğlu hepten kardeş, bacıdır
Eşiği çıkmadan göresim geldi

Hasret duvarları yıkılmaz surdur
Ayrıyım yurdumdan bilmem kaç yıldır
Dumanlı dağları aradan kaldır
Sevdiğim saçını öresim geldi

Hiç çekilmez oldu gurbet elleri
Burcu burcu kokar yurdun gülleri
Türkü çalan, halay çeken dilleri
Ulaşıp halaya giresim geldi.

 26.1.1976 / Hüseyin Uçar

Bakar mı

Hep sana taşısa götürse yollar
Kırgın gönül aldanır da bakar mı
Çiçeğe gark olsa gencecik dallar
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Sevdiğin aşkına gönlümü yıkma
Kalayım zındanda çıramı yakma
Ak gerdan üstüne gülleri takma
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Yüklenmiş göçümüz sıladan ırak
Şu yüce dağaları aşk ile yorak
Kalbimde dört mevsim kurak mı kurak
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Kul olayım anlayışa görüşe
Melunun çıkmazı karıştı işe
Şu masum gönülden çekildi neşe
Kırgın gönül aldanır da bakar mı?

 1.9.1976 / Hüseyin Uçar

Kuzu gibi

Bir dünya ki hazı sönmüş
Evet gelen ölür denmiş
Haksız haklılığı yenmiş
Ne durulur, ne yürünür

Diyoruz ki gel hey önder
Çamur yolda yürür gider
Kurşun yemiş diyor kader
Ne alınır ne görünür

Yolsuzluğun baştabibi
Geziniyor kuzu gibi
Hürmet, miras, ün sahibi
Ne alınır ne sürünür

Dışta fizike kanılmış
Sultan Süleyman yanılmış
Tarih vefasız sanılmış
Ne yorulur ne erinir

Asıl halkım sürer izi
Dert tükenmez dizi dizi
Sürer götürürler bizi
Ne dönülür ne gelinir.

 13.8.1976 / Hüseyin Uçar

Güzel

Şehla gözler siyah kaşlar
Zalim olmuş beni taşlar
Taşa işler o bakışlar
Bana öyle bakma güzel

Ayağıma attın ağı
Gazel ettin yeşil bağı
Elden gitti gençlik çağı
Yeter beni yakma güzel

Uçurursun, yeşil daldan
Al yanağın petek baldan
Gel çıkarma beni yoldan
Bana kurşun sıkma güzel

Yaşanılmaz aşk olmadan
Gidiyorum yorulmadan
Hüseyin’e sarılmadan
Tanımadan bıkma güzeel.

  23.12.1976 / Hüseyin Uçar

Yol olmuş gitmiş

Susma da vahşete susma da dayan
Bir perçem var idi kutladı duyan
Çıkıyor dağlara bir efe yayan
Bir aşkın seline kul olmuş gitmiş

Perçemin dünyası kimsesiz Osman
O yüce dağları sarıyor duman
Zenginin lehine dönüyor zaman
O hazine gönül pul olmuş gitmiş

Kanun, nizam, zabıt ve de zaptiye
Hizmet eder niçin bir Murat Beye
Gerisi kan, yıkım uzun hikaye
Dağ, ova, düz, bayır yol olmuş gitmiş

Ezbere hafızam sanma efendim
Böyle bir düzene karşıyım kendim
Sığmıyor evrene taşıyor bendim
İkisi bir demde gül olmuş gitmiş

Yılma gel Hüseyin vahşeti kına
Güçlüler kıyıyor her zaman cana
Destanlar yazalım kalsın yarına
Bendine sığmayan sel olmuş gitmiş.

 10.6.1976 / Hüseyin Uçar

Sevdiğim

Okudum ismini esen yellere
Benzettim aşkını coşan sellere
Değişmem hasretin kokan güllere
Gene ilden ile, attın sevdiğim.

Söylermisin aşkın, ateş mi, sumu
Terk edeli dertler, denizin kumu
Sence güzellere, yakışan bumu
Bir geçmez paraya, sattın sevdiğim.

Garip kaldım sensizliğin korkusu
Kaçtı artık Hüseyin’in uykusu
Bir gülücük şu yaramın sargısı
Gene dilden dile, kattın sevdiğim.

 24.12.1976/ Hüseyin Uçar

Tütüyor canlar

Hazine varlığın on para etmez
Yavrumun hayali gözümden gitmez
Yüzyıllar geçse de bu acı bitmez
Körpecik ömürler bitiyor canlar

Zulme haykırmayı hakkı bilmeyi
Sömürülen toplumlar bilmez gülmeyi
İnsanlar arıyor kini silmeyi
Yürek baca gibi tütüyor canlar

Varımız paylaşır ağalar, beyler
Gurbete çekilmiş talandır köyler
Böylesi yaşamı Hüseyin neyler
Başımda baykuşlar öttükten sonra.

 10.6.1976 / Hüseyin Uçar

Sorarlar beni

Bir bahar ererken ezel
Uçar gider kuru gazel
Suçum nedir bilmem güzel
İdama alırlar beni

Satılmış insan sürüsü
Hunhara benzer birisi
Ölüden farksız dirisi
Saatim kurarlar beni

Kalleş insanlığı neyler
Şerefe çekilir meyler
Bu rezalet nedir beyler
Beyhude yorarlar beni

Sabır cömert vakıf evi
Zor ile yıkılmaz sevi
İftira dünyanın devi
Kalleşten sorarlar beni

Zehirlerden zevkın sesi
Kayıp Hüseyin’in nesi
Ağırdır niçin nefesi
Zincire vururlar beni.

 20.5.1976 / Hüseyin Uçar

Çokmu bana

Ey ağalar, bre beyler
İnsanlığım çok mu bana
Taşıdığım bir canım var
Huzur rahat yok mu bana

Benzetmeyin cansız taşa
Dost ayağa düşman başa
Hasretim kavim kardaşa
Dil yarası hak mı bana

Hecelerim kimliğimi
Bırakamam emliğimi
Gördünüz mü kemliğimi
Size iş güç çok mu bana

Hüseyin gönül bağına
Selamsız gençlik çağına
Düştüm kadern ağına
Yaşam şansı yok mu bana?

 8.8.1976 / Hüseyin Uçar

Sürmeli

Bir bakışta tebdilimi şaşırdı
Aklımı başımdan aldı sürmeli
Aşkın ateşine yandım tutuştum
Aklımı başımdan aldı sürmeli

Mehtaplı gecede aya benziyor
Bendeki bu ilham huya benziyor
Güzeller bir içim suya benziyor
Aklımı başımdan aldı sürmeli

Benden selam etsin hak için gören
Onsuz çekilmiyor bu koca evren
Gönlüm bomboş oldu hafızam ören
Aklımı başımdan aldı sürmeli.

   26.11.1976 / Hüseyin Uçar

Gideyim dağlar

Kan ter döker güce karşı
Cehennem gönül barışı
Gönlümün hasret yarışı
Yol verin gideyim dağlar

Hor görülür esmer yüzüm
Niçin duyulmuyor sözüm
Şehla gözler siyah üzüm
Yol verin gideyim dağlar

Dert verdiler tümen tümen
Pervanesiz dönmez dümen
Bizim eller çayır çimen
Yol verin gideyim dağlar

Gurbet elin batağında
Çağlar ırmak yatağında
Bülbül ötmez otağında
Yol verin gideyim dağlar

Adım kaldı gurbet kuşu
Taştan taşa çaldı başı
Zehir Hüseyin’in aşı
Yol verin gideyim dağlar.

 23.8.1976 / Hüseyin Uçar

Ok eyleme

Ne göründüm güzel sana
Kirpiklerin ok eyleme
Küçük fakir bir bünyem var
Onu bari çok eyleme

Seher yeli gibi azdın
Ne insafsız kuyu kazdın
Hayatıma zehir yazdın
Genç ömrümü yok eyleme

Sözün çakır diken işler
Pırlanta mı inci dişler
Kara sevda kara düşler
Bari canım yak eyleme

Adın neydi sorulmadı
Gönlüm ırak yorulmadı
Garip kulun darılmadı
Gel ömrüme tak eyleme

Yaşın onsekizden okur
Şehla gözler aşkı dokur
Şu gönlümde bülbül şakır
Ömür boyu bak eyleme.

   25.8.1976 / Hüseyin Uçar

Usanmazlar

Her iktidar zam eseri
Bırakırlar gam kederi
Ağlatırlar can pederi
Kıra kıra usanmazlar

Kim gelirse koltuk sıcak
Palavralar kucak kucak
A’ dan Z’ ye zam olacak
Vura vura usanmazlar

Hüseyin’in çağı ezel
Baharlarda bağı gazel
Kendi güzel, fikri güzel
Yora yora usanmazlar.

 25.6.1976 / Hüseyin Uçar

Efendim-2-

Dostun aşkı şu sinemi saralı
Geceyle gündüzüm birdir efendim
Aşk şerbetin mey sanıp da içeli
Hayali gitmiyor serdir efendim

Niceleri aşk yolunda gittiler
Çiçek olup yeryüzünde bittiler
Çok kargalar bülbül olup öttüler
Sanma ki gözlerim kördür efendim

Yüzülmez zehirli namerdin gölü
Nice yiğit vardı halkımın gülü
Her an gözlerimde binlerce ölü
Katiller bulunmaz sırdır efendim

Cepheler kurulmuş kılıçlar kında
Yazılmış fermanlar hançerler canda
Gerçeği söyleyen susar cihanda
Bülbülü ağlatan güldür efendim.

 2.6.1976 / Hüseyin Uçar

Çağlar nerede

Kimlere sorayım ahvali denlim
Yemyeşil ovalar, dağlar nic’oldu
Ölürüm uğruna yanağı benlim
Lehimize dönen çağlar nic’oldu

İster kraliçe ister kral ol
Evrenden yeğlik eylemde bir ol
Kalpten kalbe gider gizlice bir yol
Bunca ergin eren sağlar nic’oldu

Hani ya Mecnunlar, hani Leyla’lar
Bir zamanlar kucak açtı yaylalar
Hep beylere açık kaldı ovalar
Bunca fakir yoksul ağlar nic’oldu

Korkulu rüyalar amansız nehir
Bize niçin canım dünyalar zehir
Gel üzme Uçar’ı çekilmez kahir
Hani mor çubuklu bağlar nic’oldu.

  2.2.1976 / Hüseyin Uçar

Birader

Ne çekmedik yar elinden
Görmedinse gel birader
Derman olmaz sam yelinden
Öğren artık bil birader

Söz hakimdir dağa taşa
Ferman olur kurda kuşa
İnsaf yok mu akan yaşa
Silmez misin, sil birader

Kuru nefes bir de canı
Çekilmiş korkudan kanı
Bağışlasan şu cihanı
Durmaz gider el birader.

 13.9.1976 / Hüseyin Uçar

Derim ile

Beni aşka kurban eyle
Harmanlara yaban eyle
Diler isen baban eyle
Bundan gayri üzme beni.

Uçar’ı bağrına basma
Her sözüne kulak asma
Ela gözlü sen bir yosma
Derim ile yüzme beni.

 11.2.1976 / Hüseyin Uçar

İnsan oğlu

Söyle doğan güneş misin
Yakıp geçtin, ateş misin
Her an içen bir keş misin
Anla anla insanoğlu

Yücelelim dağlar gibi
Mahsul verek bağlar gibi
Sevdiğine ağlar gibi
Ağla ağla insanoğlu

Zevk alalım bahar, yazdan
Sevgi dokuyalım Nazdan
Yollarımız çamur tozdan
Atla atla insanoğlu

Anlamadım bu göç nedir
Bu kin, nefret, bu öç nedir
Uğunursun bu iç nedir
Anla anla insanoğlu.

 11.1.1976 / Hüseyin Uçar

Atılmalı

Bir inadın perisiyle
Anlaşamam birisiyle
Vurguncular sürüsüyle
Güzel yurttan atılmalı

Konan benim göçen benim
Ektiğini biçen benim
Sanki kanlar içen benim
Niçin bunlar yutulmalı

Hüseyin’e diş bilerler
Gün olur onu elerler
Sanma tarihi silerler
Tüm katiller tutulmalı.

  3.10.1976 / Hüseyin Uçar

Geç

Bir inadın perisiyle
Anlaşamam birisiyle
Vurguncular sürüsüyle
Güzel yurttan atılmalı

Konan benim göçen benim
Ektiğini biçen benim
Sanki kanlar içen benim
Niçin bunlar yutulmalı

Hüseyin’e diş bilerler
Gün olur onu elerler
Sanma tarihi silerler
Tüm katiller tutulmalı.

  3.10.1976 / Hüseyin Uçar

Gizlenir

Ben aklımı ekmek ile yemedim
Haksıza çıkıp da haklı demedim
Ben aptalca hiç bir şeye gülmedim
Gülenler var, bilenler var görülmez.

Sevdalı gönüller ırmaktır çağlar
Aşk ile nefsini, kendini bağlar
Sılada sevdiğim ah edip ağlar
Gelenler var, bilenler var söylemez

Sabrın adaleti övünür haklı
Gerçeğin içinde kabuslar saklı
Sonbaharda evren hazan yapraklı
Bakanlar var, bilenler var göremez

Mevsimi gelmiş de her taraf hazan
Ben değilim beyler kalemdir yazan
Bu gariban gönül bir umman kazan
Ölenler var, bilenler var dirilmez.

 16.8.1976 / Hüseyin Uçar

Tokların oğlu

Açılır baharda goncacık güller
Sıkıyor boğazım insafsız eller
Dört mrvsim durulmaz bulanık seller
Çalımı servetten tokların oğlu

Bunca yıl bitmedi gönlümün ahı
Bekleyelim hele gelsin sabahı
Namazlar affetmez böyle günahı
Vurgundan vurguna tokların oğlu

Kim düşkünse çöküp malını almış
Unutup dünyayı zevklere dalmış
Yalan dünya hangi zalime kalmış
Babanın tahtında tokların oğlu

Şimdilik gömleğin, foterin sıkmaz
Yaşam kavgasından yoksullar bıkmaz
Hele bir kalkalım suların akmaz
Yetti artık derse tokların oğlu.

 25.3.1976 / Hüseyin Uçar

Efendim

Ham ağaçta öz aranmaz
Kalleşlerde yüz aranmaz
İyi kalpte iz aranmaz
Arayanlar var efendim

Zeka vardır dağa benzer
Bozkır vardır bağa benzer
Bir yıl vardır çağa benzer
Almaz usu dar efendim

Yalan fabrika kurarlar
Gider gider yorulurlar
Pınar olup durulurlar
Çektiğimiz zar efendim

Şikayetim halk evine
Yenilmem dünya devine
Yalan yakışmaz diline
Çünkü bize ar efendim.

 11.5.1976 / Hüseyin Uçar

Daraltın dostlar

Görünmez denizin dibi
İşçi, köylü biz tabibi
Bu vatanın öz sahibi
Çemberi daraltın dostlar

Birleşsin binlerin sesi
İdamlar halkımın nesi
Zor çıkıyor zor nefesi
Çemberi daraltın dostlar

Devrim marşını çalarak
Dalga dalga çoğalarak
Zulmün üstüne vararak
Çemberi daraltın dostlar

İnananın ahtı bütün
Nefes çekem yok mu tütün
Yürüyün yolumuz çetin
Çemberi daraltın dostlar.

  28.9.1976 / Hüseyin Uçar

Hal deli gönül

Kurtlara yem olur, anasız kuzu
Ayırması güçtür, al ile bozu
Eskimolar niçin, sevmiyor buzu
Gidip bir kış orda, kal deli gönül.

Ne diye ünledin, adımı gelin
Muhabbet kuşuna, benziyor dilin
Barikatlar kurur, güzel cemalin
Kiraz dudakları, bal deli gönül.

Körpe yetmişliğe, yakışır sanma
Sevdanın koruna, sen sen ol yanma
Öz kardeşin olsa, Hüseyin anma
Kıyma da körpeye, sal deli gönül.

 17.8.1976 / Hüseyin Uçar

Sayıklarım her gece

Kargalar paylaştı bahçeyi, bağı
Fakire, masuma kurdu tuzağı
Nice göbek deşti beyin bıçağı
Hecelerim sayıklarım her gece

Yılgını, korkağı söylen ne eğler
Göçmen oldu talan güzelim köyler
Girmez mi gözünüz, çare ne beyler
Hecelerim sayıklarım her gece

Varını sermaye sömürür yurdun
Vuranlar vuruyor hangisin sordun
Fakir fukaraı yürekten vurdun
Hecelerim sayıklarım her gece

Yıkanmış beyinler sermaye kulu
Susmaktan geçer mi hürriyet yolu
Her tarafı cennet can Anadolu
Hecelerim sayıklarım her gece.

 27.9.1976 / Hüseyin Uçar

Hayalin çaldığım yeter

İli ile bağlayan yollar
Gurbette kaldığım yeter
Hilal kaşlar güçlü kollar
Hayalin çaldığım yeter

Yemyeşil ahenkli dallar
Yetmez mi insafsız kullar
Karac’oğlan ve Dadal’lar
Kabusa daldığım yeter

Olmuş gönül olmuş telli
Küsmiş hayat küsmüş belli
Şehla gözlü çifte benli
Sararıp solduğum yeter

Anamdan yarin avazı
Yeşillenmiş bahçe yazı
Sor halimi bazı bazı
Sana kul olduğum yeter

Hüseyin dilinde diken
O dosttur belini büken
Bunca yıl hasretin çeken
Teselli bulduğum yeter.

22.04.1976 / Hüseyin Uçar

Çağlattı beni

Arayıp sorup geldiğim yerler
Güldürmeyi bırak ağlattı beni
Dilim dönmez ahraz mıyım bebe mi?
Coşkun ırmak gibi çağlattı beni

Kime varsam kime sorsam halimi
Hızara verdiler masum elimi
Zalim gurbet yeter bükme belimi
Özlem ateşiyle dağlattı beni

Ben arıyım ama hani kovanım
Gelir diye yol gözlüyor doğanım
Kaldık buralarda kaldık civanım
Kör olası yokluk zorlattı beni

Soldu ağacımın yaprağı dalı
Kış bastırdı gönlüm beyaz bir halı
Kiminin yiğidi kiminin malı
Şu gurbet yeniden yarattı beni

Çöker gözlerime özlemle hüzün
Hasretiyim anam bir içten sözün
Toprağın hasadı alınır güzün
Şu günlük hasatlar saralttı beni.

 3.5.1976 / Hüseyin Uçar

Kanalı dilber

Talan oldu ovalarım kırlarım
Aşkın şerbetine kanalı dilber
Dile düştü sevdalarım sırlarım
Aşkın ateşine yanalı dilber

Ölümsüz Süleyman göçe koyuldu
Nice hazinesi somut soyuldu
Küçücük vücudum kafi sayıldı
Beş parmağı düzgün kınalı dilber

Dost aşkına sinem telden iniler
İdam sehpaları derdim yeniler
Tepemizde öter melun caniler
Şu aşkın balına banalı dilber

Yanıyor bülbüller gülüm narına
Hüseyin aldanmaz dünya varına
Ölmez umutlarım kalır yarına
Seni taa yürekten analı dilber.

06.01.1976 / Hüseyin Uçar

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIN -5-

BEN NE BİÇİM VARANDAŞIM
 –BEŞİNCİ BÖLÜM-

Fırsatcılar yaktı yıktı
Garibanlar  candan  bıktı
Sular hep onlara aktı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıllar oldu yürümedi
Yürüyenleri görmedi
Uçuğumuz hiç örmedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağırıyor benim yargı
Çorum’un kazası Kargı
Fayda etmez merhem sargı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin eken hasat biçer
Herşey eğitimden geçer
Doğru bilen  doğru seçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğitimli mahir olur
Haram kazanç zehir olur
Kimi Zühre Tahir olur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin gibi öğüttüler
Varımızı yürüttüler
Ömrümüzü çürüttüler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüreğimde saplı kama
Sorgularlar hiç arama
Ne söylesem duymaz hama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kemerim m, gök kuşağı
Dans eder buğday başağı
Bir yukarı bir aşağı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir güzel ki yalın katlı
Bizim komşu üç avratlı
Dördüncü uçar  kanatlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yakmaya bulamam yakıt
Zaten bizde akılda kıt
Sen doyarken, bizi bakıt
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sevmeden olur mu güven
Çarpıyor amcayı yeğen
Çoğalıyor suçu öğen
Ben ne biçim, vatandaşım.

El kalkmaz, diyene aman
Ölürsem burada koman
Gurbet denen düşman yaman
Ben ne biçim, vatandaşım.

Canan selâmım almadı
Dünya kimseye kalmadı
Halâ çilemiz dolmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yırtık yama, yemek pişir    
Doyum diye, mide şişir
Yanı başımda teneşir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ey sevdiğim dur yanımda
Asilik vardır kanımda
Görüyorsun gün alnımda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırdık, döktük, gücümüzce
Çaresizdik, terk edince
Yüzümüz güldü dönünce
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dilde sitem gözde hüzün
Anlamı olmaz mı sözün
Darda iken yalan dizin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zaman oldu, doldum taştım
Koskoca gövdede baştım
Hiç yılmadım, hep savaştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşımıyor ayak gövde
Suyun başı gene devde
Sözüm geçmez oldu evde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bedenimde iki kol var
N’olur beni sıkıca sar
Politika denen kulvar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkesi öfkem oluyor
Belâlar beni buluyor
Herşey boşlukta duruyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Damağında dişleri yok
Herkeslerden işleri çok
Ne sırtı pek, ne karnı tok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dertler ile doldu defter
Komşularım benden beter
Başımızda, duman  tüter
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kurşun yemişte döneler
Halâ kan emer keneler
Üzer artık bu tümçeler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geliyorum bekle gülüm
Alma canım bölüm bölüm
Ben hazırım gelsin ölüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anlayana sırdaş oldum
Uçan kuşa yoldaş oldum
Kimsesize kardaş oldum
Ben ne biçim,vatandaşım.

Ekmek yok içer malboro
Yokluklardan kurduk koro
Robin Hooud, umut Zoro
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolda öldü yaşlı hammal
Şükrederek doyduk sanal
Erken göçtün Kemal Sunal
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güzel yaşamı yazamam
Haklıya sahip çıkamam
Neden oyunu bozamam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüce değer insan soyu
Birbirine benzer huyu
Yazdırmazlar olumluyu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalnış yapma gardaş sakın
Bir anlasan hedef yakın
Bir olumlu tavır takın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dostlarına gönül koma
Hasret kaldık inan tama
Tutmaz oldu pantol yama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan demez din kitabı
Mekân tutturma girdabı
Alttan delik suyun kabı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çayı koyduk demlik demde
İki yüzlü olma cemde
Bulunmayan, ne Kerem’de
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kutlamıyor alsam Oscar
Zengin gelir hemen kalkar
Eleştirilmekten korkar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl var edelim yoku
Yarmam yok  ki dövsem soku
Memnun etmek zordur toku
Ben ne biçim, vatandaşım.

Neler gizli ayrıntıda
Bilimin yolu batıda
İnsaf aranmaz katıda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne söylesem duymaz gayri
Bizi eve komaz gayri
Alıştırdık doymaz gayri
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yol alırım hayalimde
Neler yaşanır filimde
Bir tek geçim var dilimde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmek aça yetse n’olur
Zalım baştan gitse n’olur
Korku ile ömür solur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuş baktım yokuş oldu
Şimdi o bakışlar soldu
Söyle gardaş bize n’oldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepimiz o yurdun varı
Kim karınca kimi arı
Yoksul ağlar zarı zarı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan komayıp dizerler
TV’de yoksul ezerler
Sanarsın Ay’da gezerler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözyaşları sinem deldi
Yürekleri Çamlıbel’di
İzler buralara geldi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoçuk ağlıyor kucakta
Baba kapmıdır bucakta
Özler yanıyor ocakta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Horlandım, bende horladım
En küçük sözde parladım
Her olanağı zorladım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hem yemdir hem odun geven
Tarihe karıştı düven
Hiç kimse vermiyor güven
Ben ne biçim, vatandaşım.

Adı unutulan kahve
Viyagrayla sahte şehve
Dayanılmaz, böyle kahre
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yanlış yapar insan oğlu
Nereyedir bilmem yolu
Yağmurun peşinden dolu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Borca, utanca boğulduk
Hani sevilen oğulduk
Merhaba dedik kovulduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayna bile ters yüz oldu
Denizler, dağlar düz oldu
Baha,r yazımız, güz oldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Altımda hasır yapraklar
Verimden düştü topraklar
Beni suçluyor korkaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geç olmadan, durma ara
Yürek taştır, gözler kara
Tıkılmışım, burka, çara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yorulmadım yollar yordu
Her adımda soru sordu
Yüze güldü tuzak kurdu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkelendi güldüm geçtim
Nedendir yalnışı seçtim
Yoksul harmanında çeçtim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaşanır mı, el açarak
Eşten dosttan hep kaçarak
Gurbete gittim uçarak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ocakta kaynıyor demlik
Beşikte ağlıyor emlik
Osmanlımı, verdi kimlik
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nerde olsam aynı sonuç
Alamadım kilo havuç
Zalimlere açtım avuç
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yürümedim doğru yoldan
Saldırdılar, sağdan, soldan
Bilmediler birgün haldan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kurt düştüde özden oldum
Ağlayarak gözden oldum
Bir utanır yüzden oldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Giydiği fistanı basma
Çardak olmuş dünkü asma
Sanki boynumuzda tasma
Ben ne biçim, vatandaşım.

Entel sakal, uzun saçlı
Kutarıcı oldu haçlı
Doğan çoçuk, bile borçlu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bizimki sakal sıvazlar
Çoklar yarı, bitti azlar
Ozan yaslı, susmuş sazlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Boğazda boğaz hayali
Denizi görmemiş Ali
İşte memleketin hali
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmeğine un dürüyor
Sade bedeni sürüyor
Düşünde somun görüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gülüyorum acı acı
Yalana başladı bacı
Bu dertlerin yok ilâçı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hacer’in yüzü gülmüyor
Kendi dilini bilmiyor
Çağırdım ölüm gelmiyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne yana baksam uçurum
Köy Kuşsaray, ilim Çorum
Beklen canlar, geliyorum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Konuşurlar fısıl fısıl
Utandırır açlık asıl
Peşinden başlıyor fasıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yumurtadan kesik tavuk
Değirmenin suyu savuk
Yüzümüz yılandan soğuk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Para ile, alır kızı
Artar cehaletin hızı
Yüreğimde ince sızı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir ah çeker, bin ah çıkar
Gözlerinde şimşek çakar
Biri yerken, biri bakar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolcu indi, yolcu bindi
Yavaş yavaş inme indi
Yüreğimde, yağmur dindi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Matarada can suyuyum
İnsanlarda beş duyuyum
Çölde açılan kuyuyum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oku öğren emi oğlum
Gurbete uğradı yolum
Okuyana bir okulum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tarih yazdım çağlar boyu
Uyu beyim, gölge koyu
Doku ölmüş, sağır duyu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gayet zarif, usta erbap
Soru sordum, verdi cevap
Dürüst kalmak, asıl  sevap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kapı kırık, yıkık duvar
Varınca başından savar
İki kez söylesem kovar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepsi eski yoktur yeni
Pazarlarlar halâ dini
Seni ah, taklitçi seni
Ben ne biçim, vatandaşım.
                       
Doyurmuyo,r sefer tası
Canda candır, insan hası
Açılmaz gönlümün pası
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçludan özür diledim
İçin için diş biledim
Yoğurdu bile üfledim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Ney’den sonra çaldım tulum
Neye yarar param pulum
Nasıl bir kadersiz kulum
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kız vermezler, döndüm dula
Yollar açıktır yoksula
Açılamam, yok pusula
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Birşey demiyor havalar
Fayda etmiyor dualar
Ardımızda, kim kovalar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yaya iken oldum atlı
Hayallerim milyon katlı
Sorgular duvar suratlı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Levha kodum aşırdılar
Bu insanlar şaşırdılar
Sabırları taşırdılar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yardımlara koşar yoksul
Nasıl yaşam, nasıl koşul
Fırsat şansı, nerde okul
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yolumuz nereye sahi
Şaştım gittim can billâhi
Dört söz ettim oldum dahi
Ben ne biçim, vatandaşım.
   
Sonumuz n’olacak hocam
Her gün döver beni kocam
Ömrüm baharken solacam
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Doğu sorun, batı sorun
Sorunlara  kafa yorun
Bizi bize, karşı kurun
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bütün tadları unuttum
Yabani mayva kuruttum
Korkup yalanları yuttum
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Dedi yürü, önün görme
Kendine bile, söz verme
Adımız sonundan görme
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kaptan bindi, demir aldı
Bir üstünden emir aldı
Geçen zaman ömür aldı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bahar geldi kalktı karlar
Sular arkında  akarlar
Hem yaralar, hem bakarlar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Ne acılı yıllar gördüm
Ömür boyu, izler sürdüm
Üstüste çoğaldı derdim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Haklı elbet, düzen kurdu
Gözler gördü, diller durdu
Sanmayın ki, hesap sordu
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yalanları yakıştırdı
Hiç yerine vurdu kırdı
Ürettiğim, sevgi sırdı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Dışlana dışlana dışa
Uçtu emeklerim boşa
Her seçimde bastık yaşa
Ben ne biçim, vatandaşım

Hile dedim, dedi haşa
Oyu aldı dedi yaşa
Döndü sinem, döndü taşa
Ben ne biçim, vatandaşım

Hep boş imiş vaadleri
Hayır oldu, evetleri
Dürüst değil niyetleri
Ben ne biçim, vatandaşım

Bir zaman bükülmez koldum
Yasasıza yokuş oldum
İnsafla sabırla doldum
Ben ne biçim, vatandaşım

Engel dolu yolun üstü
Bombalanır Ata büstü
Cumhuriyet dedim küstü
Ben ne biçim, vatandaşım

Gözler sorguya çekiyor
Gönüllere kin ekiyor
Hergün umutlar çöküyor
Ben ne biçim, vatandaşım

Herşey bayat yoktur taze
Hasret kaldık kumaş beze
Hayat gayri, gülmez bize
Ben ne biçim, vatandaşım

Su akıttım yardım hendek
Akşam sabah,dua,  gülbenk
Sürünürüz ölene dek
Ben ne biçim, vatandaşım

Serindir, koyun yayılır
Ay ışığında sayılır
Kurt görür, çoban bayılır
Ben ne biçim, vatandaşım.

 
Konuşmaz küstü enişte
Bugün burda yarın işte
Oklar hazır tam kirişte
Ben ne biçim, vatandaşım

Ekin hazır hani çuval
Usta hazır nerde kaval
Ressam geldi, yoktur tuval
Ben ne biçim, vatandaşım

Açlığın adın duymamış
Bir kez şeytana uymamış
Dünyayı almış doymamış
Ben ne biçim, vatandaşım

Sokak, cadde ve çıkmazlar
Seller basar hiç bakmazlar
Ilâç olsa bulaşmazlar
Ben ne biçim, vatandaşım

Gerektiğinde çok serttik
Söz yemedik, çünkü merttik
Zaman oldu, eksik örttük
Ben ne biçim, vatandaşım

Yukarı bıyık alt sakal
Aslanı parçalarçakal
Zaman geldi, oldum Pasal
Bennebiçim,vatandaşım.     

Kimse bilmiyor değerin
Söylermisin nerde yerin
Seçemedim düşler derin
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kafa çıplak, sakal kırpık
Çatı açık, ceket yırtık
Canımıza, yetti artık
Ben ne biçim, vatandaşım

Hani nerde şu bacılar
Yalnız yaşanır acılar
Niçin bitmiyor sancılar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Halkına seslendi, Uzan
Anadolu oldu kazan
Basında yetmiyor bazan
Ben ne biçim, vatandaşım

Korkulardan kurtulalım
Yeter artık yol alalım
Soyandan hesap soralım
Ben ne biçim, vatandaşım

Canlar yaktı şu yasaklar
Saçımıza yağdı aklar
Neyi kalmış, neyi saklar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bir görünmez kurdum kürsü
Hal bilemeze verdim dersi
Rüyaların çıktı tersi
Ben ne biçim, vatandaşım

Baharda ağâç allanır
Meyva dalında sallanır
Olgunlaşınca ballanır
Ben ne biçim, vatandaşım

 Açmasınlar yeni dertler
Sözünde durmalı mertler
Günü kurtarmaz devletler
Ben ne biçim, vatandaşım

Sanki zaman akan sudur
Ustamızın adı Hıdır
Giyeceğim gömlek budur
Ben ne biçim, vatandaşım

Herkese battı bir ucu
Bu sorunlar kimin suçu
Bunlar tepkinin sonucu
Ben ne biçim, vatandaşım

Kimselere olmam kefil
Kimimiz aç kimi sefil
Varımızı götürmüş fil
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
İniş yokuş, yokuş iniş
Farklı farklı ata biniş
Herkes sığar dünya geniş
Ben ne biçim, vatandaşım

Diye diye ortak pazar
Arılara değdi nazar
Kriz günden güne azar
Ben ne biçim, vatandaşım

Slogan olur mu ülkü
Bu topraklar kimin mülkü
Duymadılar çaldım türkü
Ben ne biçim, vatandaşım

Canlar yaktı şu yasaklar
Sacımıza düştü aklar
Kana bulandı  sokaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kavgalarda pişe pişe
Sevgi, saygı coşku, neşe
Koşup doldular meclise
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen kondu giden kondu
Ansızın bakışlar dondu
Derken selâmız okundu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Simitçiymiş, iki lider
Bu yaşamdır değil kader
Diliyorum bitsin keder
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hem simitçi hemi tacir
Diliyorum sabır ecir
Nüfus yarıya muhacir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sol anlamı bilinmiyor
Yollar diken yürünmüyor
Yeşil ışık görünmüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen giden vurdu hançer
Hiç demedim gelir geçer
Sayın Tayib, döver biçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Patlak teker yama tutmaz
Aç mide doymadan yatmaz
Sürüsün sürüye katmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bay Erdoğan, ezdi geçti
Okyanusu yüzdü geçti
Köpükleri süzdü geçti
Ben ne biçim, vatandaşım.

Başarılar diliyorum
Yalnış yapma görüyorum
Kim nerede biliyorum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Artık yolları tıkandı
Can içinde, canan candı
Sanma deneysiz inandı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Umuda yürür kaçaklar
Neyim varsa alacaklar
Yoksul taiımaz uçaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Teknik işimi alıyor
Bana ağlamak kalıyor
Her gün dünyam daralıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne paralar, plan döner
Okyanusta silah dener
Hiç yenilmez,hep o yener
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne işim var nede aşım
İşte ayna bak kardaşım
Beladan kurtulmaz başım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağlı yavan hiç aramam
İzinsiz soru soramam
Hep kırırlar, ben kıramam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bırakta konuşam beni
Hak edersin yerem seni
Sivasta kül ettik teni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söyletirsin ulu orta
Sevgi bağlanırmı şarta
Ne maaş var, ne sigorta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Baraj kurur, baraj patlar
Tıkar basar, mide çatlar
Borcumuz ikiye katlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Robotlar alır yerimi
Doymaz artırır verimi
Öğrendim, Allah kerimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Benzin varda, benmi içtim
Diyenleri kendim seçtim
Bir bastım, bin yara deştim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
 HÜSEYİN UÇAR___2002/2003  _DANİMARKA    

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM-3-

BEN NE BİÇİM, VATANDAŞIM.
III

Cevabın al soru sorda
Arayan yok kaldık burda
Kalbim kanar hasret yurda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Üç TV aynı  dairede
Açlar nerde, biz nerede
Kavga bitmez yer kürede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoluk çocuk terk eyledi
Düzen bize bak neyledi
Biz sustuk, onlar söyledi
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnan dostum, bilmem yaşım
Gövdede dolanır başım
Kucaklaşak gel kardaşım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kafa tutan çeker gider
Hüzün çöker boğar keder
Asi diye kovdu Peder
Ben ne biçim, vatandaşım.

Aynı makam çala çala
Uçurdular daldan dala
Irak’ta girdik çuvala
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hep ezilmiş atalarım
Benim de var hatalarım
Hani benim dolarlarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Veremem olumlu haber
Yıldan yıla artar keder
Türban oldu dünkü çember
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşı kırdım oldu çakıl
Övünmeli önce akıl
Senden akıllıya takıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulanık su oldu duru
Filistinde, Berlin suru
Sulu gözler olmuş kuru
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güçlü dövdü, ben direndim
Okulda şiddet öğrendim
Bazen merhamet dilendim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç kalkmadı elim kolum
Okul dışı düştü yolum
Ben kaçtım sen kaçma oğlum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağırdım sesim çıkmadı
Kimseler dönüp bakmadı
Kurudu gözler akmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Köylerim var, yolsuz yürür
Patikada ömür çürür
Diyor birgün, Allah görür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Köylüm halâ kağnı koşar
Bu haline dünya şaşar
Kızdığında  avrat boşar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Namus arar belden altta
Eğitimi hangi katta
Ay yolcusu bu süratta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bozdurmaya yoktur çekler
Her dokuzay yolcu bekler
Tanrı büyük, hemen ekler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu ne biçim plânlama
Berrak suları bulama
Adım diline dolama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Komşu sınırını söker
Gücü yetmez boyun büker
Öküz ölmüş, dönmez teker
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hoca kızını kaçırır
Gözden sürmeyi aşırır
Olanlar sabrım taşırır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin eker, yağmur  bekler
Renk renk uçar, kelebekler
Mahsun, solgun, bak bebekler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne sayan var ne bir seven
Harmanım yok kuram düven
Ne başarı ne de güven
Ben ne biçim, vatandaşım.

Esemedim efil efil
Ara yerde oldum sefil
Neyi sorsam ister kefil
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Alfabeyi öğrenmişim
Kimler görmüş direnmişim
Yoksullukla evlenmişim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Irkcı kimdir diye sorsam
O güzel kafanı yorsam
Karşı komaz, ona vursam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayırırlar siyah beyaz
Kavuruyor kuru ayaz
Bağışlamaz etsen niyaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Günden güne artar yıkım
Hiç dolmuyor ekmek çıkım
Elma bile kesmez çakım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gaz lambamda bitti fitil
Sabunum yok kullandım kil
Cehalettir asıl  katil
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşlerim bile kanıyor
Dostlar yüreğim yanıyor
İsmim seçimde anıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gülen ile güldürüldüm
Ölen ile öldürüldüm
Sade savaşta dirildim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sözünde durmuyor teki
Sedirim var, toprak seki
İçkisiz sofrada saki
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağa aldı hasadımı
Müteahhit çaldı katımı
Tanımazlar suratımı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yasak yasaklar üstüne
Kota koydular tütüne
Hasretiz kuzu etine
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnek kısır, tavuk sersem
Elimde yok hayır versem
Ülkemi bir mamur görsem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sütler bile ithâl oldu
Haraya, kömlere n’oldu
Bir zamanlar herşey boldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağımızla kavrulurken
Gülücükler savururken
Seyir ettik çalınırken
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sık dediler sıktım kemer
Ömür boyu, sırtta semer
Keneler kanımı  emer
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnan  ipe, unlar serdi
Gün günün, havayı gerdi
Soramadım,  neydi  derdi
Ben ne biçim, vatandaşım

Feda ettim, canı cana
Yazık oldu inan sana
Kurtarıcım, toprak ana
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yumuşatan sözler söyle
Beni kazanırsın böyle
Ağladıkça gönül eyle
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçimlerde köy-kent gezdim
Nice  sloganlar  dizdim
İnanın canımdan bezdim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sordum o yaşlı amcaya
Arılar kondu yoncaya
Kandı üfrükçü- hocaya
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bomboş durur, ambar, dolap
Bağım, bahçem, ören harap
Üzümünden olmaz şarap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Birşey bitmez, ektim arpa
Tükettiler, kırpa kırpa
Yolumuz sarıyor sarpa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Demir yolu gelişmemiş
O zihniyet yetişmemiş
Anla artık oğlum Memiş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karşısınız okullara
Maaş çıkmıyor dullara
Düşürüldüm kör yollara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soldurulur insan solmaz
Kimse koyduğunu bulmaz
Dayın yoksa soran olmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuşlar konsun ömrümüze
Bir bakalım dünümüze
Hedef koyak önümüze
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kapattımda, yol vermedim
Selâmlaştımda, görmedim
Ömür bitti, dem sürmedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hazinemiz bak tamtakır
Pay  edilmiş, altın, bakır
Yürütenler, bülbül şakır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gene bugün akşam oldu
Güller mevsiminde soldu
Günlük yaşam böyle doldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Böyle doldu mezarlıklar
Fayda etmez pazarlıklar
Aradığın zaman yoklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kahramanlar adsız olur
Görev biter onlar solur
Birilerin cebi dolur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Toplantılar sönük geçer
Alkolikler her an içer
Bir gün halk doğruyu seçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soyanın yakasın tutan
Soydun yeter demez utan
Deveyi hörgüçle yutan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yedi düvel tanır beni
Perişan ederim seni
N’olur bir söz söyle yeni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Elbet vardır olumluluk
Dolur bir gün suyla oluk
Taşıyanlar sorumluluk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Herkes olsun soru soran
Sorunlara çözüm bulan
Kızıp saçlarını yolan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yerine konsun doğrular
Muhatabına sorular
İyi korunsun korular
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yurt işkâldi baştan başa
Bir haykırdı, Kemal Paşa
Güçlü düşman bakar şaşa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıkıntıdan kentler kurduk
Bir kırk yıl, o özde durduk
Sonra kendimizi vurduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hızlı çıktık yokuşları
Küskün daktilo tuşları
Üzgün üzgün bakışları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırmaktan haz, aldın gitti
Bu kadarı, fazla yetti
Dillerimde tüyler bitti
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir gün olsun, kalkmaz kaşın
Ömür yiyor bu telâşın
Bak eğilmış, güzel başın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güler iken ağlatırsın
Yüreğimi dağlatırsın
Hazin hazin çağlatırsın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayat sunar, atar damar
Öğretmen selâmı şamar
İnan bizde, hayat kumar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dağılmış dağlara yılkı
Eğemenin döner çarkı
Olurmu insanın farkı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Önünde durulmaz selin
Beni yıkmaz, sözü elin
Düğünü var,  gülmez gelin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçim olacak üç kasım
Herkes birbirine hasım
Neden benim, bitmez  yasım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Füze değil toplar havan
Üstümüze çöker tavan
Başımızda başlar yavan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çok geriyor yokuş başı
Milat şu değirmen taşı
Yollar net’tiniz kardaşı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağışlayın beni canlar
Kepek oldu, dünkü unlar
Taşıyamaz bizi bunlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Besle büyüt selâm vermez
Gel dediğin yere gelmez
Ne eylesen yüzler gülmez
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nerede emeğe saygı
Günden güne artar kaygı
Nasıl yaşam, nasıl duygu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu dertlerden ölüm yüce
Eriyorum, gündüz gece
Kimine göre eğlence
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olumsuzluk saydıklarım
Hep ayıldı baydıklarım
Kayıp oldu koyduklarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Açıklarım,  gerekçede
Yolum yok, daha ilçede
Dertler yazdım dilekçede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoklarının, tuzu kuru
Ateşe verilir koru
Hiç olur mu? kırat doru
Ben ne biçim, vatandaşım.,

Fayda etmez, göz yaşları
Yerine oturt taşları
Yazdan zor geçer kışları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her kızan, bir parti kurur
Seçim yardımını sorur
Bir yumrukta, onlar vurur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sofra bulunca kuruldum
Karnım doymadan kovuldum
En son bulvarda soyuldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karıştırır geçmişimi
Elimden alır işimi
Kader bırakmaz peşimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dedim ki gel, can Üzeyir
Uçamadık, uçak teyir
Ömür boyu, ettik seyir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Böl, parçala, yut dediler
Bir başından tut dediler
Sen güzelsin, gutt dediler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sarılmamış, yaramız çok
Yalanlara karnımız tok
Hiç kimseyle, aramız yok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulandırıldım  duruldum
Her kavgada ben vuruldum
Hayal kurmaktan yoruldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ses vermez oldu tamburum
Ekin elemez kalburum
Artar düzelmez kamburum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Susuyoruz, bile bile
Bir gün olur, gelir dile
Herşeye karışmış hile
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bakışlar bıçaktan keskin
Yeni olur,senin  eskin
Eşim dostum hepsi küskün
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu ülkede herkes taraf
Yüzümü yakıyor alaf
Reha Muhtar’la itiraf
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç bitmiyor çile keder
Yoksulda mı, kötü kader
Hiç güvenme, gelen gider
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zevki yok, baharın yazın
Tadı başka olur azın
Söyle canım, kime nazın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüreklerde saklı neler
Koyun kuzusuyla meler
Hayat zayıfları eler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sarpa sarır her an işler
Ete hasret, gider dişler
Artık yaralıyor düşler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kara bulut gibi ufkum
Aç kalmak mı, sade korkum
Ne fantazi, ne bir tutkum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Boş yatıyor, ovalarım
Hiç dolmuyor kovalarım
Fayda etmez dualarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulutlar boşaldı indi
Yağmur çiseledi dindi
Biri indi, biri bindi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir ses geliryor batından
Atlı iniyor  atından
Vurulmuş, alın çatından
Ben ne biçim, vatandaşım.

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM-4-

 BEN NE BİÇİM VATANDA

-Dörtüncü bölüm-

Kıl çul atımın eğeri
Sıfırdır notum ederi
Saygı görmez alın teri
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayak baştır, başta bacak
Böyle derdi kime açak
Biz açken emrinde uçak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulutlar taşıyor beni
Bende yaşıyor beni
Topraklar koşuyor beni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Herkes birbirine girir
Durmaz hayat elbet yürür
Koca çınar içten çürür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne yaparsa cana yapar
Yemin eder gene sapar
Halkalar peşpeşe kopar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolları öfke kesiyor
Bir fırtınadır esiyor
Dudak oynatsam küsüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sıcak selâmım  almamış
Kimseye güven kalmamış
Demek ki, çilem dolmamış
Ben ne biçim, vatandaşım.

Giderim çok, gelir kesat
Açları doyurmak maksat
Eleştirsem derler fesat
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçemedim, alı moru
Dilimde binlerce soru
Kırdığım, yalan rekoru
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sonu nereye gidişin
Pazarda yanan ateşin
Hatırlamaz dostun eşin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne söylesem sözüm geçmez
Ekin eker kendi biçmez
Deprem iyi kötü seçmez
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her gün değişir huyları
Mafya kapatmış koyları
Gü’ya  asilmiş soyları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karışamam her işine
Dur diyemem gidişine
Felâketler peşpeşine
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolcuyum ben taşıtım yok
Hepsi göçmüş yaşıtım yok
Yandaşım yok, karşıtım çok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıllar yılı boyun eğdim
Ona rağmen gene  sevdim
Kimin hatırına değdim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yol birleşir olur kavşak
Tut elimden bile koşak
Çok kırıcı yeni kuşak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oturalım yamaç yamaç
Sevda olsun bütün amaç
Hayat kısa sanki bir maç
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlamayı artık bırak
Dört mevsim geçmesin kurak
Anadolum olsun durak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tartışalım olgun olgun
Dil konuşmaz, gönül yorlgun
Yol alınmaz dargın dargın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ömür boyu yaptım yapı
Yüzüme kapandı kapı
Olamadım balta sapı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bal komazlar balarıya
Kırmızı derler sarıya
Susamışım başarıya
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sütler çaldım, güğüm güğüm
İşe yaramıyor evim
Göğsüm davul, vurur güm güm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hırsızlık aldı yürüdü
Hergün yeniler sürüdü
Beyler bu düzen çürüdü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tanrı vardır, benden içe
İnanç vardır, gelip geçe
Hayat verir tanrı piçe
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hangin diyem çoktur engel
Açımı çizmiyor pergel
Çıkar varsa atar çengel
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne kaldı ki değişmeyen
Canlı olmaz döğüşmeyen
Kendi özüyle pişmeyen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hep sana mı artı değer
İnsan bazen boyun eğer
Aç doyurur, hayır sever
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlanırım dönsem eve
Çift  hörgüçlü, koca  deve
Çıkar çöle, seve seve
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bizim eve uzak garaj
Yollar yörep hemde viraj
Gözyaşımdan kurdum baraj
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tepeden tırnağa örtü
İçimizde ters bir dürtü
Hepsi yurttaş, Türkü, Kürdü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Azınlıklar renklerimiz
Ayrı değil zevklerimiz
Denklemimiz denklerimiz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuru yere serdim postum
Gözlerde hüzünüm dostum
Dosta kızdım, kendim astım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuru yere yaktım ateş
Neler çektim söyle kardeş
Üstümüze doğmaz güneş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir oluşum sağcı-solcu
Her yöreye oldum yolcu
Kimin kime yok ki borçu
Brn ne biçim, vatandaşım.

Saksıya dikildim soldum
Kendi çiçeğimi yoldum
Bahçeye dikildim oldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir reçperim birde esnaf
Taban fiyat bu mu, insaf
Vuran vurdu baktık saf saf
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir selâma baktı durdu
Pencereye tık tık vurdu
Elmanın içinde kurdu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mahir elindeyse külük
Sağduyu etmez kötülük
Varizin ilaçı sülük
Ben ne biçim, vatandaşım.

Salgına karşı aşıyım
Elbet halayın başıyım
Bu yurdun temel taşıyım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağıt yakmış gitmiş ninem
Kaderdaşım bütün alem
Gözyaşları deldi sinem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir fırsat yoktur geleyim
Gül de sevdiğim güleyim
Senin elinde öleyim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkeden uzasam biraz
Gönül ağâcımdır kiraz
Eller gibi almam mıraz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olmaz dedim, olur dedi
Bir inatla ömrüm yedi
Aramızda kara kedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl çalışırım bilsen
Alay eden gelip görsen
Doyurduğum sanma bir sen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Temizlerim ne deseler
Hem kirletir hem keseler
Beni aldatan buseler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Adlarım var, işçi göçmen
Üzer beni “kara” demen
Dudağımda kanlı Yemen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ruhum orda ben burada
Yem olmadan kuşa kurda
Yol alırım her gün yurda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Korkar dönemem arkamı
Anılar bırakmaz yakamı
Yadlar anlamaz şakamı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Heryerde çoktur yalaka
Dibini bulandır çalka
Bu halkalar çağdaş halka
Ben ne biçim, vatandaşım.

Beynelminel açmış arkı
Elin oğlu kurmuş çarkı
Üzer beni, gelir farkı
Ben ne biçim, vatandaşım.

El haramda, dil yalanda
Küçümserler her alanda
Her zaman geri plânda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her adımım izleniyor
Gözde köle gözleniyor
Anlaşmalar, özleniyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoğalır dipsiz kuyular
Sağalır ölü duyular
İş bitiriyor Dayı’lar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuşun dönüşü iniş
Herkes sığar dünya geniş
Tarih olur bütün geçmiş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Süt olup kaynayıp taşmak
Bir spordur buzda koşmak
Ne zor olur eşik aşmak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güçlülere herşey mübah
Kovboy gibi belde silah
Dört kasım, hayırlı sabah
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bak başladı oy’un avı
Gelmiyor tarlanın tavı
Besinim bulgur plavı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hastanede kaldım esir
Ne söylesem etmez tesir
Yurdumuzda olduk esir
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Vurguncular neler yedi
Altta isen, geber dedi
Benden şanslı bizim kedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mezar oldu tutuk evi
Ne muhabbet ne bir sevi
Oysa yaşatmak görevi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sürüyerek götürdüler
İşimizi bitirdiler
Omuzlarda getirdiler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl olsun yoğun varı
Yıkılmış evim duvarı
Soygun çağın canavarı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Almamış dünya tadını
Öldürmüşler genç kadını
Haberde duyduk adını
Ben ne biçim, vatandaşım.

Beklentinin hepsi boşa
Yürekleri dönmüş taşa
Yeter çık gel Kemal Paşa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Fark etmiyor yakın uzak
Durmaz eser soğuk sazak
Gelin bu oyunu bozak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her yerlerde atar nutuk
Hem gönlüm hem dilim tutuk
Bu kadar rahat mı koltuk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Özgürsünüz, yazın derler
Buhar olur uçar terler
Hapsederler ömür yerler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her adımda başlar yokuş
Bazen yollar değiş tokuş
Bacamızda öter baykuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yasaksa da çizer ressam
Dino’ya bir haber salsam
Gücüm yetmez tablo alsam
Ben ne biçim, vatandaşım.

İstek sözü yazmak kolay
Sevdamızla eder alay
Yakışmıyor çeksem kalay
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her olaya yazdık şiir
Arzuları ettik tehir
Ömür boyu bitmez seyir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yakışır mı kalem kırmak
Boyunlar giderken durmak
Canlar aldın Kızılırmak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözlerime indi perde
Beklerler doğduğum  yerde
Garibanlık  vardır serde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zaman para, para zaman
Çalış tembel olma aman
Yol alamam yollar duman
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmek deyip çıktım yola
Yalpaladım sağa sola
Göçürdüler daldan dala
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geçiçidir dünya evi
Yardım insanın görevi
Bulamadım huzurevi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sanarım ki bana gülür
Alaylar rüyamı bölür
Tomurcuk umutlar ölür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayır işte dolaşmazlar
Adaleti paylaşmazlar
İlâç olsa buluşmazlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Su olup, buz olup, donuş
Bize özgü, konu sunuş
Fırsat sende, durma konuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nere gitsem izim sürür
Artık yollar bende yürür
Kör atın duyusu görür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şehirliler oldu dağlı
Bulur yolu gözler bağlı
Bu yönetim hangi çağlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu yol alış söyle nedir
Bu insanlar bilmez kadir
Oturacak yoktur sedir,
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Giremedim eve, baraka
Söz verenler, çıkmaz arka
Ters konuşsam, sürür şarka
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu saat, yelkovan, akrep
Vasıta çıkmaz, yol yörep
Merkebine  binmiş Kerep
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hangi gün halimi sordun
Aç susuz yollara vurdun
Beni saat gibi kurdun
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kalem yakıyor elimi
Dïnya görüyor kelimi
Yasakla kıstın dilimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Konu “seçim arenası”
Ugur Dündar’dır atası
Bitmez toplumun yarası
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soruya kaçamak cevap
Günahlar çok azdır sevap
İkinci ellerden esbap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözlerde deli divane
Hırsızda çoktur bahane
Sıraladım tane tane
Ben ne biçim, vatandaşım.

Birgün düz olur yokuşlar
Bahara dönüşür kışlar
Bu halk yalancıyı taşlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıkmazlar ülkesi olduk
Hergün umutsuzluk dolduk
Açlıktan sarardık solduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her mahalle çıkmaz sokak
Bedenler gölgeden korkak
Uçurumlardan mı sarkak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Özlü değil baktım genel
Yollarımız çıkmaz tünel
Çaresiz çöplüğe yönel
Ben ne biçim, vatandaşım.

Okul sonu çöplükteyim
Adı belli yemlikteyim
Yandaşlarla birlikteyim
Ben ne biçim, vatandaşım.

And’larımız kime kaldı
Göçerlik kapımız çaldı
Umutlarımız kim aldı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taş toprak altında hani
Köyden kente sürdün beni
Seçimde af etmem seni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sıradalar dördü beşi
Biri diğerinin eşi
İnsan insanın kardeşi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nice uzak ufuk açtım
İftira belâdan kaçtım
Sabır bitti bazen taştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çok olur mu azın adı
Kış olur mu yazın adı
Bülbül oldu kazın adı
Ben ne biçim, vatandaşım. 

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM

II.ci Bölüm
Yollar bitti ben bitmedim
Çağrılan yere gitmedim
Olgunlaştımda  yetmedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Koş gel yürü haydi derler
Söz verdide caydı derler
Bu tıraşa kaydı derler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Evet dersem derler iyi
Soramadım hiç bir şeyi
Olamadım evin beyi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gençler yedin mayıs ayı
Virandır gönül sarayı
Sevmem gazel okumayı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir yok desek darıldılar
Kinlerine sarıldılar
Soframıza kuruldular
Ben ne biçim, vatandaşım.,

Çocuğun olur çocuğu
Takarlar nazar boncuğu
Elma yaparlar acığı
Ben ne biçim, vatanadaşım.

Anahtara yetmez gücüm
Nerde desem eder hücüm
Kim alacak benim öcüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anam ben nasıl biriyim
Çocuklar için diriyim
Yaksa yaşayan ölüyüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne çocuk oldun ne de genç
Yarınlara yoktur güvenç
Yorgun düştüm yetmez direnç
Ben ne biçim, vatandaşım.

İş yorgunu yol yorgunu
Gören gözler yük solgunu
Balinam deniz vurgunu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sığdım  on metrekareye
Sormazlar yolun nereye
Suya giderim dereye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çocuk kapıyı tutuyor
Ana çöpleri atıyor
Göz yaşın sele katıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yemek pişir çocuk bele
Atılmışım gurbet ele
Allah büyük zarım gele
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şimdi gelir hazır olam
Boyalanam nezir olam
Gönül ister vezir olam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağa gider muhtar başlar
Yerinde durmuyor taşlar
Arkadşım göçmen kuşlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söver, kovar ve ararlar
Anlıktır bütün kararlar
Hançerleryipte  sararlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıkarcılar birdir şimdi
Başlangıçta mafya yemdi
İleri gidene gemdi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tapulanıyor meralar
Biri kapıyı aralar
Anam giymiş hep karalar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Para etmez malım mülküm
Acı çekmek olmuş ülküm
Teller ağlar inler türküm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Lokma versem almaz aca
Hizmet eder ne amaca
Tavşan geçmiş bak yamaca
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayalı çorbalar içtim
Nice çürük bezler biçtim
Dövselerde gülüp geçtim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zor getirdim ay sonunu
Doyurmaz uzak somunu
Benden alırlar ununu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gurbet yılları uzuyor
Bir toprak bir kar tozuyor
Bu yazıyı kim yazıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çocuk yaşta düştüm yola
Şu gözlerim dola dola
Kaderle girdim kol-kola
Ben ne biçim, vatandaşım.

İki yaşam, sarmaş dolaş
Araştır doğruya  ulaş
Ömür biter bitmez telâş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırk yıldır dönen oyunlar
Kurban kesilen koyunlar
İpe verilen boyunlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her düğün halay başları
Bir gün düzelmez kaşları
Temelden çeker taşları
Ben ne biçim, vatandaşım.

 

İMF siz alınmaz yol
Düze çıktık palavra bol
Birbirin, suçlar sağ, sıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Pazarlar yakar cebimi
İMF kaptı kepimi
Avrupa sevmez tipimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eksik değil azarları
Nazarcının nazarları
Tutuklarlar yazarları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çalanlardan almıyorlar
Sözlerinde durmuyorlar
Hiç bir hesap sormuyorlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oluşumlar sanma yeni
Aldatırlar seni beni
Biz koruruz bu düzeni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne deseler hep kanarım
Kanarımda ben yanarım
Aldatana gül sunarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Vurgunlara el koysalar
Helâl  kazançla doysalar
Uyuyanı uyarsalar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelenler unutur dünü
Sade kuratarırlar günü
Açın gençliğin önünü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ak güvercin havalandı
Uçamadı yaralandı
Yalancıya  kiralandı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her vatandaş bir merdiven
Biraz düşün biraz diren
Suçu kapatmasın gören
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yak ormanı sil yeşili
Yeşildir evrenin dili
Halay çekek ver mendili
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlu benim bende eğim
Döner deriz, af et beyim
Açlıktan öldü bebeğim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Takılırım tuzaklara
Bağlanırım kızaklara
Sürülmüşüm uzaklara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kavga varsa huzur olmaz
Huzur yoksa kavga durmaz
Kardeş kardeşini vurmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğtimde bir anarşi
Vuruyor kardeş kardeşi
Her yere serpin ateşi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yurtlar ediliyor işkâl
Gözler pınar yürek mangal
Ölü duyularım sağal
Ben ne biçim, vatandaaşım.

Sürü yoktur boştur ağıl
Bu yurtlardan başlar dağıl
Yüzyıllarca durma sağıl
Ben ne biçim vatandaşım

Ömür biter bitmez pürüz
Sesi çıkmayan özgürüz
Bilmem ne zaman gülürüz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Baktık, bileni bileni
Gezdik, eğleni eğleni
Alkışladık, her geleni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan dolan manevralar
Akıl almaz palavralar
Vatanı diline dolar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söz yaralı, dil yaralı
Herkes çiğniyor kuralı
Bu düzen, bozar maralı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Partiden partiye koşar
Parti değil avrat boşar
Bak bu işe dünya şaşar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mevkii peşinde küskünler
Toplum nezdinde düşkünler
Yeşil biçilir ekinler
Ben ne biçinm, vatandaşım.

Verir demokrasi dersi
Dilimize girmiş mersi
Olur sözlerinin tersi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ham olgunlaşır, çiğ pişer
Yalan konuşur, dil şişer
Herkes birbirine düşer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yapamayız olgun seçim
Duyar görür kanar içim
Vatandaşın derdi geçim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kararlılar kararsızlar
Herkesten yüzlü hırsızlar
Ne dersem, duymaz arsızlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Biri gider biri gelir
Ölü gider diri gelir
Geçmiştende iri gelir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anahtarı  elimize
Ballar çalır dilimize
Gülür berbat halimize
Ben ne biçim, vatandaşım.

Alıkondum hastanede
Adalet hukuk nerede
Eller Ay’da biz törede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düştüm ekmeğin peşine
Herkes karışır işine
Şu dünyanın gidişine
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşmiyelim tek düzeye
Konulalım bir müzeye
Suç, günah, yükler azeye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şu yirmisekiz şubatı
Yumruk büyük emir katı
Birden değişir suratı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dosta edelim delâlet
Artar eksilmez merhamet
Kime işliyor adalet
Ben ne biçim, vatandaşım.

Belâ bulur elbet azan
İçin için kaynar kazan
Önüne gelene kızan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Camilere okul açar
Hemen Amerika’ya uçar
Topluma kin nefret saçar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hançerliyor şu bozlaklar
Bu haftada yok ulaklar 
Haykırdık duymaz kulaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hadi tikler halka inin
Yorulman vastaya binin
Anlamı kesindir dinin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşıyamam sırtım yağır
Tokatlanmış kulak sağır
Zor duyarım daha  bağır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşleri bir kıl yumağı
Türban anamın yaşmağı
Aba altında çomağı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dört mevsimi bahar olan
Ağâçtır yeşerip solan
Sonbahar kış bize kalan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dikçe kaşlı, sert bakışlı
Yüce şelâle akışlı
Sanatta sarraf nakışlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Vakit gelir dağlar aşar
Bu gidişe kendi şaşar
Verilen görevi başar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sevdim dedim inanmadı
Allar giyip dolanmadı
Ömür boyu uyanmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eylemden eyleme koştum
Kazandıkca aktım coştum
Bazen bentlerimden taştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç azalmaz yokuş artar
Sellerin önüne katar
Kimi çalışır, kimi yatar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gölün suyu gelene dek
Yanıp tutuşuyor ördek
Tek yanlı yaşanmaz gerdek
Ben ne biçim, vatandaşım.

Göl dolupta yüzemedim
Yoğurt çaldım özemedim
Yarla bile gezemedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şu dilbaz kimin gelini
Hayıra açmaz dilini
Kimseye vermez elini
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hastalık mı bu ne illet
Uyumayın kalkın millet
Doğruyu her yana ilet
Ben ne biçim vatandaşı

Bunca yıl aradım sırdaş
Hepsi birdir aynı yurttaş
Zamlar bitmez neden gardaş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçim yapar boynumuzdan
Borç öderler sırtımızdan
İnmiyorlar limuzinden
Ben ne biçim, vatandaşım.

Cebi dolan suçlu aklar
Parayı nerede saklar
Seçimlerde nabız yoklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karanlıkta yol alırlar
Daralır vergi salırlar
Soyduklarıyla kalırlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yapıştırdık camı cama
Ceket hıştır pantol yama
Yiyeceğim yok  akşama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaşıyorum türkü türkü
Bizim kırat söktü örkü
Bir servet başkanın kürkü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağmurlar yağan suyudu
Umutlar yattı uyudu
Olacağımız buyudu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepten yitirmiş usunu
Kurban eyledik tosunu
Tuttuk gardaşın yasını
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sular doluyken kuyuda
Satın alırız suyuda
Büyü sevdiğim uyuda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yarından emin olamam
Söz verip sözde duramam
Arar yolları bulamam
Ben ne biçim vatandaşım

Arılar konmuş naneye
Yoksulluk çökmüş haneye
Herşeyi çektik sineye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Severim insan soyunu
Çiçekler burmuş boynunu
Tabiat açmış koynunu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaban olmak ne zorumuş
Bu  ömürü kim korumuş
Umutlar bir bir kurumuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söyle gönül öfken kime
Gizli gizli ömrüm yeme
Açlığın kimseye deme
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuşlardan aşamadım
Sınırlardan taşamadım
İnan oğul  yaşamadım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hücrelere alışmışım
Kendim ile yarışmışım
Kuşatılmış sarılmışım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen giden eder sitem
Yarlıyım nere gidem
Bağışlamaz beni dedem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güzel keklik, sekiş ekse
Lokmalar dizilir göğse
Gün-be-gün alıştık lükse
Ben ne biçim, vatandaşım.

Durmadan atar arkamdan
Elleri inmez yakamdan
Kimse anlamaz şakamdan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğemen euro’yla dolar
Para çözüm değil yular
Dünyayı doyurur sular
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tartışamam, konuşamam
Kendim ile barışamam
Bu yazgıya alışamam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zalimin kulağın büktüm
Olumsuzluk saydım döktüm
Sanki yeryüzünde tektim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir el verde gülem kardeş
Bir kerecik görsün kalleş
Sırtımızda  yaşar beleş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bembeyaz olur

Hava vurulur mu patlak tekere
Dönüyor evren gör koca küre
Düşmeye göresin dostum bir kere
Binenler dalına bin beş yüz olur

Yolunu yöneltmiş dağ kara yasta
Gurbet ellerinde kalmışım hasta
Mektup da yazamam eş ile dosta
Dönemem ilime yaz ayaz olur

Yavrular gözümde tüten bacadır
Yiğit olsan el kapısı kocadır
Gurbet yolu elbet elbet açadır
Siyah güvercinler bembeyaz olur.

 10.2.1975 / Hüseyin Uçar

Bilmem kimler

Bu kadar topragı ağaya
Bilmem kimler kiralamış
Yasılmış ezilmiş emek
Yüreğimiz yaralamış

Bozuk düzen yaktı canlar
Sel oldu akıyor kanlar
Hani bizim’mi harmanlar
Emeğimiz paralamış

Hüseyin’i yaslan çağa
Sürmen yeter dağdan dağa
Yaralarım oğa oğa
Tüm defterler karalamış.

 30.8.1975 / Hüseyin Uçar

Şaşarım

İnsanoğlu bin bir dona bürünür
Hangisiyle gideceğim şaşarım
Özü başka sözde melek görünür
Hangi dala konacağım şaşarım

Sağ gözün sol göze geçmez ışını
Yenemedim kader ile kışını
Duman aldı şu dağların başını
Hangi çula yatacağım şaşarım

Çiğ süt emmiş insan güven olur mu
Zemheri ayında düven olur mu
Bilmem Hüseyin’i seven olur mu
Hangi kula soracağım şaşarım.

8.4.1975 / Hüseyin Uçar

Yıkıl dağlar

Küçücük yavrumun kundağın saram
Git gide derine iniyor yaram
Gül yüzlü yar ile açıldı aram
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Taşlaştı yüreğim demire döndü
Gelen mektupları emire döndü
Yandı yüreciğim kömüre döndü
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Boynu bükük yuvamdaki kuzumu
Fakir diye yazmadılar yazımı
Verin dertleşeyim bülbül sazımı
Yıkıl dağlar ben sılama gideyim.

 27.01.1975 / Huseyin Uçar

Sormaz mısın?2

Farkım var mı torbalardan
Almaz mısın zorbalardan
Giyindiğin urbalardan
Sormaz mısın kalpsiz beni?

Aşkın ile destan eyle
Bahçenizde bostan eyle
Genç ömrümü hastan eyle
Yormaz mısın kalpsiz beni?

Merhametin yok mu cana
Misafiriz biz bu hana
Şansımız yoktur aşktan yana
Sormaz mısın kalpsiz beni?
                            
22.01.1975 / Hüseyin Uçar

Durmaya geldim

Yorulmaz aşıklar coşar da coşar
Engel tanımaz dağları aşar
Sevenler mutlu olur rüyada yaşar
Sevdiğim belini sarmaya geldim

Hasta ruhun tedavisi zoralır
Şafak akşam olur dağlar karalır
Sanma ki sevenler yollarda kalır
Sevdiğim hatırın sormaya geldim

Hüseyin’i niçin yoldan eğledin
Bunca yıldır benle gönül eğledin
Sağlıklı yaklaşım, özür diledin
Güzelim bir ömür durmaya geldim.

 20.4.1975 / Hüseyin Uçar

On beş on altılık güzel

Gözlerinde derinlikler
Saygı dolu narinlikler
Yakışmaz mı gelinlikler
On beş on altılık güzel?

Rüzgara verme telini
Kurda kaptırma elini
Düşürürler değerini
On beş on altılık güzel.

Güneş vurmuş zülüfüne
İmkan yoktur tarifine
Düş yiğidin arifine
On beş on altılık güzel.

Lodosların yeli misin
Yaz baharın seli misin
Bülbüllerin gülü müsün
On beş on altılık güzel?

Kıpkırmızı yanağına
Misafir et konağına
Bal olayım sunağına
On beş on altılık güzel.

Aklını başına getir
Has bahçede güller yetir
Hüseyini bile götür
On beş on altılık güzel.

                              08.04.1975 / Hüseyin Uçar

Özlenen ocak

Güzellerin olur nazı
Kızar elbet bazı bazı
Gönül almıştır mırazı
Para pul girmez araya

Emek, ekmek aşk ocağı
Yavru ister bir kucağı
Sevince köyü, bucağı
Ateş, kül girmez araya

Bilincini kusa kusa
Çamur yola basa basa
Bir kat yatak bir de masa
Çamur yol girmez araya

Tek odalı kulübesi
Kulakta penez küpesi
Bir mutluluk alfabesi
Ova, çöl girmez araya

Yükselirler zirve zirve
Hacat getirirler eve
Birbirini seve seve
Deniz, göl girmez araya

Hiç bahsetmez kinden, öçten
Sever insanlar içten
Hüseyin’im bu sevinçten
Yaban el girmez araya.

                                  18.2.1975 / Hüseyin Uçar

Türküler yazdım

Kirpiğin ok ok edip sineme çakan
O şehla gözlere türküler yazdım
Koca Avrupa’yı gözlerin değer
O şehla gözlere türküler yazdım

Yollarını bekliyorum kuşkusuz
O şehla gözleri koyma uykusuz
Gönül bir çocuğa benzer korkusuz
O şehla gözlere türküler yazdım

İnsan o cemale bakmaya doymaz
Kaşların yargılar gözlerin kıymaz
Alır sevdiğini ellere koymaz
O şehla gözlere türküler yazdım

10.06.1975 / Hüseyin Uçar

Dönmüş gidiyor

Kahrından ağlıyor bülbüller güller
Sinemde gizlidir çok kızgın çöller
Soğutmaz yüreğim boşansa göller
Vicdan adaleti dönmüş gidiyor

Kabarsa bulutlar sevinir dağlar
Değişir mevsimler yeşerir bağlar
Zamane elinden çoğumuz ağlar
Vicdan adaleti sinmiş gidiyor

İnsanoğlu neler neler yaratmış
Leylasına Mecnun’unu aratmış
Yiğidin bağrını zalım kanatmış
Vicdan adaleti sönmüş gidiyor.

 31.3.1975 / Hüseyin Uçar

Kaşı kemanım

Uzaklaşma benden kaşı kemanım
Anlaşılmaz oldu niçin amanım
Boşa geçti güzel bunca zamanım
Kalbimde bir suçlu elim bağlıyor

Sevdanın önüne örülmez duvar
Nedendir güzeller seveni kovar
Hüzün bulutları durmadan yağar
Kalbimde bir aşık coşup çağlıyor

Kolay mı ayrılık çekilmez yüktür
Gayri yollarımız ormandır, büktür
Bel bağlanmaz sana özün çürüktür
Kalbimde bir aşık yanıp ağlıyor.

                                 22.02.1975 / Hüseyin Uçar

Gelsin tartışak

Gözüken yaylanın ırağı olmaz
Kar düşen ovanın kurağı olmaz
Ekimsiz toprağın orağı olmaz
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Susuz değirmenin döner mi taşı
Çalışmadan olmaz hanenin aşı
Çarpışmadan kim kazanmış savaşı
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Yeşil ekinlerim hamdır biçilmez
Namert çeşmesinin suyu içilmez
Can tatlıdır tatlı candan geçilmez
Olur diyen varsa gelsin tartışak

İlaç diye zehir dosta sunulmaz
Umut yolcuları ölür yorulmaz
Rızasız güzele soru sorulmaz
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Eski illerimiz Taşkent, Buhara
Soru sordum bugün yorgun kafama
Sabahtan çattım da kaldım akşama
Olmaz diyen varsa gelsin tartışak.

 20.4.1975 / Hüseyin Uçar

Gönderdin beni

Kalpten kalbe geçit, köprü, yol oldum
Her meyva dalında çiçek dal oldum
Sevdiğim kapında köle, kul oldum
Diyardan diyara gönderdin beni

Güzelim aşığa tebessüm çok mu
Kirpiğin kalbime saplanan ok mu
Sende hiç anlayış, hiç insaf yok mu
Deli divaneye dönderdin beni.

28.08.1975 / Hüseyin Uçar