Skip to content

Author: Huseyin Ucar

Hamdan gayri neyimiz var

Çarşılara çıkılmıyor
Fiyatlara bakılmıyor
Bir ucuzluk takılmıyor
Zamdan gayri neyimiz var

Kömürün tonu bin lira
Fakir düştü gene dara
Çeksin kendini pazara
Camdan gayri neyimiz var

Fukaranıncanı yandı
Kim ne dese ona kandı
Unutuldu şeref andı
Hamdan gayri neyimiz var?

4.5.1976 / Hüseyin Uçar

Derim ile

Beni aşka kurban eyle
Harmanlara yaban eyle
Diler isen baban eyle
Bundan gayri üzme beni.

Uçar’ı bağrına basma
Her sözüne kulak asma
Ela gözlü sen bir yosma
Derim ile yüzme beni.

 11.2.1976 / Hüseyin Uçar

Çağlattı beni

Arayıp sorup geldiğim yerler
Güldürmeyi bırak ağlattı beni
Dilim dönmez ahraz mıyım bebe mi?
Coşkun ırmak gibi çağlattı beni

Kime varsam kime sorsam halimi
Hızara verdiler masum elimi
Zalim gurbet yeter bükme belimi
Özlem ateşiyle dağlattı beni

Ben arıyım ama hani kovanım
Gelir diye yol gözlüyor doğanım
Kaldık buralarda kaldık civanım
Kör olası yokluk zorlattı beni

Soldu ağacımın yaprağı dalı
Kış bastırdı gönlüm beyaz bir halı
Kiminin yiğidi kiminin malı
Şu gurbet yeniden yarattı beni

Çöker gözlerime özlemle hüzün
Hasretiyim anam bir içten sözün
Toprağın hasadı alınır güzün
Şu günlük hasatlar saralttı beni.

 3.5.1976 / Hüseyin Uçar

Hayalin çaldığım yeter

İli ile bağlayan yollar
Gurbette kaldığım yeter
Hilal kaşlar güçlü kollar
Hayalin çaldığım yeter

Yemyeşil ahenkli dallar
Yetmez mi insafsız kullar
Karac’oğlan ve Dadal’lar
Kabusa daldığım yeter

Olmuş gönül olmuş telli
Küsmiş hayat küsmüş belli
Şehla gözlü çifte benli
Sararıp solduğum yeter

Anamdan yarin avazı
Yeşillenmiş bahçe yazı
Sor halimi bazı bazı
Sana kul olduğum yeter

Hüseyin dilinde diken
O dosttur belini büken
Bunca yıl hasretin çeken
Teselli bulduğum yeter.

22.04.1976 / Hüseyin Uçar

Kanalı dilber

Talan oldu ovalarım kırlarım
Aşkın şerbetine kanalı dilber
Dile düştü sevdalarım sırlarım
Aşkın ateşine yanalı dilber

Ölümsüz Süleyman göçe koyuldu
Nice hazinesi somut soyuldu
Küçücük vücudum kafi sayıldı
Beş parmağı düzgün kınalı dilber

Dost aşkına sinem telden iniler
İdam sehpaları derdim yeniler
Tepemizde öter melun caniler
Şu aşkın balına banalı dilber

Yanıyor bülbüller gülüm narına
Hüseyin aldanmaz dünya varına
Ölmez umutlarım kalır yarına
Seni taa yürekten analı dilber.

06.01.1976 / Hüseyin Uçar

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIN -5-

BEN NE BİÇİM VARANDAŞIM
 –BEŞİNCİ BÖLÜM-

Fırsatcılar yaktı yıktı
Garibanlar  candan  bıktı
Sular hep onlara aktı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıllar oldu yürümedi
Yürüyenleri görmedi
Uçuğumuz hiç örmedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağırıyor benim yargı
Çorum’un kazası Kargı
Fayda etmez merhem sargı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin eken hasat biçer
Herşey eğitimden geçer
Doğru bilen  doğru seçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğitimli mahir olur
Haram kazanç zehir olur
Kimi Zühre Tahir olur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin gibi öğüttüler
Varımızı yürüttüler
Ömrümüzü çürüttüler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüreğimde saplı kama
Sorgularlar hiç arama
Ne söylesem duymaz hama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kemerim m, gök kuşağı
Dans eder buğday başağı
Bir yukarı bir aşağı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir güzel ki yalın katlı
Bizim komşu üç avratlı
Dördüncü uçar  kanatlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yakmaya bulamam yakıt
Zaten bizde akılda kıt
Sen doyarken, bizi bakıt
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sevmeden olur mu güven
Çarpıyor amcayı yeğen
Çoğalıyor suçu öğen
Ben ne biçim, vatandaşım.

El kalkmaz, diyene aman
Ölürsem burada koman
Gurbet denen düşman yaman
Ben ne biçim, vatandaşım.

Canan selâmım almadı
Dünya kimseye kalmadı
Halâ çilemiz dolmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yırtık yama, yemek pişir    
Doyum diye, mide şişir
Yanı başımda teneşir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ey sevdiğim dur yanımda
Asilik vardır kanımda
Görüyorsun gün alnımda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırdık, döktük, gücümüzce
Çaresizdik, terk edince
Yüzümüz güldü dönünce
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dilde sitem gözde hüzün
Anlamı olmaz mı sözün
Darda iken yalan dizin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zaman oldu, doldum taştım
Koskoca gövdede baştım
Hiç yılmadım, hep savaştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşımıyor ayak gövde
Suyun başı gene devde
Sözüm geçmez oldu evde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bedenimde iki kol var
N’olur beni sıkıca sar
Politika denen kulvar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkesi öfkem oluyor
Belâlar beni buluyor
Herşey boşlukta duruyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Damağında dişleri yok
Herkeslerden işleri çok
Ne sırtı pek, ne karnı tok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dertler ile doldu defter
Komşularım benden beter
Başımızda, duman  tüter
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kurşun yemişte döneler
Halâ kan emer keneler
Üzer artık bu tümçeler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geliyorum bekle gülüm
Alma canım bölüm bölüm
Ben hazırım gelsin ölüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anlayana sırdaş oldum
Uçan kuşa yoldaş oldum
Kimsesize kardaş oldum
Ben ne biçim,vatandaşım.

Ekmek yok içer malboro
Yokluklardan kurduk koro
Robin Hooud, umut Zoro
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolda öldü yaşlı hammal
Şükrederek doyduk sanal
Erken göçtün Kemal Sunal
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güzel yaşamı yazamam
Haklıya sahip çıkamam
Neden oyunu bozamam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüce değer insan soyu
Birbirine benzer huyu
Yazdırmazlar olumluyu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalnış yapma gardaş sakın
Bir anlasan hedef yakın
Bir olumlu tavır takın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dostlarına gönül koma
Hasret kaldık inan tama
Tutmaz oldu pantol yama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan demez din kitabı
Mekân tutturma girdabı
Alttan delik suyun kabı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çayı koyduk demlik demde
İki yüzlü olma cemde
Bulunmayan, ne Kerem’de
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kutlamıyor alsam Oscar
Zengin gelir hemen kalkar
Eleştirilmekten korkar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl var edelim yoku
Yarmam yok  ki dövsem soku
Memnun etmek zordur toku
Ben ne biçim, vatandaşım.

Neler gizli ayrıntıda
Bilimin yolu batıda
İnsaf aranmaz katıda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne söylesem duymaz gayri
Bizi eve komaz gayri
Alıştırdık doymaz gayri
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yol alırım hayalimde
Neler yaşanır filimde
Bir tek geçim var dilimde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmek aça yetse n’olur
Zalım baştan gitse n’olur
Korku ile ömür solur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuş baktım yokuş oldu
Şimdi o bakışlar soldu
Söyle gardaş bize n’oldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepimiz o yurdun varı
Kim karınca kimi arı
Yoksul ağlar zarı zarı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan komayıp dizerler
TV’de yoksul ezerler
Sanarsın Ay’da gezerler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözyaşları sinem deldi
Yürekleri Çamlıbel’di
İzler buralara geldi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoçuk ağlıyor kucakta
Baba kapmıdır bucakta
Özler yanıyor ocakta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Horlandım, bende horladım
En küçük sözde parladım
Her olanağı zorladım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hem yemdir hem odun geven
Tarihe karıştı düven
Hiç kimse vermiyor güven
Ben ne biçim, vatandaşım.

Adı unutulan kahve
Viyagrayla sahte şehve
Dayanılmaz, böyle kahre
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yanlış yapar insan oğlu
Nereyedir bilmem yolu
Yağmurun peşinden dolu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Borca, utanca boğulduk
Hani sevilen oğulduk
Merhaba dedik kovulduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayna bile ters yüz oldu
Denizler, dağlar düz oldu
Baha,r yazımız, güz oldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Altımda hasır yapraklar
Verimden düştü topraklar
Beni suçluyor korkaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geç olmadan, durma ara
Yürek taştır, gözler kara
Tıkılmışım, burka, çara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yorulmadım yollar yordu
Her adımda soru sordu
Yüze güldü tuzak kurdu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkelendi güldüm geçtim
Nedendir yalnışı seçtim
Yoksul harmanında çeçtim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaşanır mı, el açarak
Eşten dosttan hep kaçarak
Gurbete gittim uçarak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ocakta kaynıyor demlik
Beşikte ağlıyor emlik
Osmanlımı, verdi kimlik
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nerde olsam aynı sonuç
Alamadım kilo havuç
Zalimlere açtım avuç
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yürümedim doğru yoldan
Saldırdılar, sağdan, soldan
Bilmediler birgün haldan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kurt düştüde özden oldum
Ağlayarak gözden oldum
Bir utanır yüzden oldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Giydiği fistanı basma
Çardak olmuş dünkü asma
Sanki boynumuzda tasma
Ben ne biçim, vatandaşım.

Entel sakal, uzun saçlı
Kutarıcı oldu haçlı
Doğan çoçuk, bile borçlu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bizimki sakal sıvazlar
Çoklar yarı, bitti azlar
Ozan yaslı, susmuş sazlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Boğazda boğaz hayali
Denizi görmemiş Ali
İşte memleketin hali
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmeğine un dürüyor
Sade bedeni sürüyor
Düşünde somun görüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gülüyorum acı acı
Yalana başladı bacı
Bu dertlerin yok ilâçı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hacer’in yüzü gülmüyor
Kendi dilini bilmiyor
Çağırdım ölüm gelmiyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne yana baksam uçurum
Köy Kuşsaray, ilim Çorum
Beklen canlar, geliyorum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Konuşurlar fısıl fısıl
Utandırır açlık asıl
Peşinden başlıyor fasıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yumurtadan kesik tavuk
Değirmenin suyu savuk
Yüzümüz yılandan soğuk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Para ile, alır kızı
Artar cehaletin hızı
Yüreğimde ince sızı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir ah çeker, bin ah çıkar
Gözlerinde şimşek çakar
Biri yerken, biri bakar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolcu indi, yolcu bindi
Yavaş yavaş inme indi
Yüreğimde, yağmur dindi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Matarada can suyuyum
İnsanlarda beş duyuyum
Çölde açılan kuyuyum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oku öğren emi oğlum
Gurbete uğradı yolum
Okuyana bir okulum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tarih yazdım çağlar boyu
Uyu beyim, gölge koyu
Doku ölmüş, sağır duyu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gayet zarif, usta erbap
Soru sordum, verdi cevap
Dürüst kalmak, asıl  sevap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kapı kırık, yıkık duvar
Varınca başından savar
İki kez söylesem kovar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepsi eski yoktur yeni
Pazarlarlar halâ dini
Seni ah, taklitçi seni
Ben ne biçim, vatandaşım.
                       
Doyurmuyo,r sefer tası
Canda candır, insan hası
Açılmaz gönlümün pası
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçludan özür diledim
İçin için diş biledim
Yoğurdu bile üfledim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Ney’den sonra çaldım tulum
Neye yarar param pulum
Nasıl bir kadersiz kulum
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kız vermezler, döndüm dula
Yollar açıktır yoksula
Açılamam, yok pusula
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Birşey demiyor havalar
Fayda etmiyor dualar
Ardımızda, kim kovalar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yaya iken oldum atlı
Hayallerim milyon katlı
Sorgular duvar suratlı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Levha kodum aşırdılar
Bu insanlar şaşırdılar
Sabırları taşırdılar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yardımlara koşar yoksul
Nasıl yaşam, nasıl koşul
Fırsat şansı, nerde okul
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yolumuz nereye sahi
Şaştım gittim can billâhi
Dört söz ettim oldum dahi
Ben ne biçim, vatandaşım.
   
Sonumuz n’olacak hocam
Her gün döver beni kocam
Ömrüm baharken solacam
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Doğu sorun, batı sorun
Sorunlara  kafa yorun
Bizi bize, karşı kurun
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bütün tadları unuttum
Yabani mayva kuruttum
Korkup yalanları yuttum
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Dedi yürü, önün görme
Kendine bile, söz verme
Adımız sonundan görme
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kaptan bindi, demir aldı
Bir üstünden emir aldı
Geçen zaman ömür aldı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bahar geldi kalktı karlar
Sular arkında  akarlar
Hem yaralar, hem bakarlar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Ne acılı yıllar gördüm
Ömür boyu, izler sürdüm
Üstüste çoğaldı derdim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Haklı elbet, düzen kurdu
Gözler gördü, diller durdu
Sanmayın ki, hesap sordu
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Yalanları yakıştırdı
Hiç yerine vurdu kırdı
Ürettiğim, sevgi sırdı
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Dışlana dışlana dışa
Uçtu emeklerim boşa
Her seçimde bastık yaşa
Ben ne biçim, vatandaşım

Hile dedim, dedi haşa
Oyu aldı dedi yaşa
Döndü sinem, döndü taşa
Ben ne biçim, vatandaşım

Hep boş imiş vaadleri
Hayır oldu, evetleri
Dürüst değil niyetleri
Ben ne biçim, vatandaşım

Bir zaman bükülmez koldum
Yasasıza yokuş oldum
İnsafla sabırla doldum
Ben ne biçim, vatandaşım

Engel dolu yolun üstü
Bombalanır Ata büstü
Cumhuriyet dedim küstü
Ben ne biçim, vatandaşım

Gözler sorguya çekiyor
Gönüllere kin ekiyor
Hergün umutlar çöküyor
Ben ne biçim, vatandaşım

Herşey bayat yoktur taze
Hasret kaldık kumaş beze
Hayat gayri, gülmez bize
Ben ne biçim, vatandaşım

Su akıttım yardım hendek
Akşam sabah,dua,  gülbenk
Sürünürüz ölene dek
Ben ne biçim, vatandaşım

Serindir, koyun yayılır
Ay ışığında sayılır
Kurt görür, çoban bayılır
Ben ne biçim, vatandaşım.

 
Konuşmaz küstü enişte
Bugün burda yarın işte
Oklar hazır tam kirişte
Ben ne biçim, vatandaşım

Ekin hazır hani çuval
Usta hazır nerde kaval
Ressam geldi, yoktur tuval
Ben ne biçim, vatandaşım

Açlığın adın duymamış
Bir kez şeytana uymamış
Dünyayı almış doymamış
Ben ne biçim, vatandaşım

Sokak, cadde ve çıkmazlar
Seller basar hiç bakmazlar
Ilâç olsa bulaşmazlar
Ben ne biçim, vatandaşım

Gerektiğinde çok serttik
Söz yemedik, çünkü merttik
Zaman oldu, eksik örttük
Ben ne biçim, vatandaşım

Yukarı bıyık alt sakal
Aslanı parçalarçakal
Zaman geldi, oldum Pasal
Bennebiçim,vatandaşım.     

Kimse bilmiyor değerin
Söylermisin nerde yerin
Seçemedim düşler derin
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Kafa çıplak, sakal kırpık
Çatı açık, ceket yırtık
Canımıza, yetti artık
Ben ne biçim, vatandaşım

Hani nerde şu bacılar
Yalnız yaşanır acılar
Niçin bitmiyor sancılar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Halkına seslendi, Uzan
Anadolu oldu kazan
Basında yetmiyor bazan
Ben ne biçim, vatandaşım

Korkulardan kurtulalım
Yeter artık yol alalım
Soyandan hesap soralım
Ben ne biçim, vatandaşım

Canlar yaktı şu yasaklar
Saçımıza yağdı aklar
Neyi kalmış, neyi saklar
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
Bir görünmez kurdum kürsü
Hal bilemeze verdim dersi
Rüyaların çıktı tersi
Ben ne biçim, vatandaşım

Baharda ağâç allanır
Meyva dalında sallanır
Olgunlaşınca ballanır
Ben ne biçim, vatandaşım

 Açmasınlar yeni dertler
Sözünde durmalı mertler
Günü kurtarmaz devletler
Ben ne biçim, vatandaşım

Sanki zaman akan sudur
Ustamızın adı Hıdır
Giyeceğim gömlek budur
Ben ne biçim, vatandaşım

Herkese battı bir ucu
Bu sorunlar kimin suçu
Bunlar tepkinin sonucu
Ben ne biçim, vatandaşım

Kimselere olmam kefil
Kimimiz aç kimi sefil
Varımızı götürmüş fil
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
İniş yokuş, yokuş iniş
Farklı farklı ata biniş
Herkes sığar dünya geniş
Ben ne biçim, vatandaşım

Diye diye ortak pazar
Arılara değdi nazar
Kriz günden güne azar
Ben ne biçim, vatandaşım

Slogan olur mu ülkü
Bu topraklar kimin mülkü
Duymadılar çaldım türkü
Ben ne biçim, vatandaşım

Canlar yaktı şu yasaklar
Sacımıza düştü aklar
Kana bulandı  sokaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kavgalarda pişe pişe
Sevgi, saygı coşku, neşe
Koşup doldular meclise
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen kondu giden kondu
Ansızın bakışlar dondu
Derken selâmız okundu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Simitçiymiş, iki lider
Bu yaşamdır değil kader
Diliyorum bitsin keder
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hem simitçi hemi tacir
Diliyorum sabır ecir
Nüfus yarıya muhacir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sol anlamı bilinmiyor
Yollar diken yürünmüyor
Yeşil ışık görünmüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen giden vurdu hançer
Hiç demedim gelir geçer
Sayın Tayib, döver biçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Patlak teker yama tutmaz
Aç mide doymadan yatmaz
Sürüsün sürüye katmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bay Erdoğan, ezdi geçti
Okyanusu yüzdü geçti
Köpükleri süzdü geçti
Ben ne biçim, vatandaşım.

Başarılar diliyorum
Yalnış yapma görüyorum
Kim nerede biliyorum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Artık yolları tıkandı
Can içinde, canan candı
Sanma deneysiz inandı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Umuda yürür kaçaklar
Neyim varsa alacaklar
Yoksul taiımaz uçaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Teknik işimi alıyor
Bana ağlamak kalıyor
Her gün dünyam daralıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne paralar, plan döner
Okyanusta silah dener
Hiç yenilmez,hep o yener
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne işim var nede aşım
İşte ayna bak kardaşım
Beladan kurtulmaz başım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağlı yavan hiç aramam
İzinsiz soru soramam
Hep kırırlar, ben kıramam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bırakta konuşam beni
Hak edersin yerem seni
Sivasta kül ettik teni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söyletirsin ulu orta
Sevgi bağlanırmı şarta
Ne maaş var, ne sigorta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Baraj kurur, baraj patlar
Tıkar basar, mide çatlar
Borcumuz ikiye katlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Robotlar alır yerimi
Doymaz artırır verimi
Öğrendim, Allah kerimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Benzin varda, benmi içtim
Diyenleri kendim seçtim
Bir bastım, bin yara deştim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 
 HÜSEYİN UÇAR___2002/2003  _DANİMARKA    

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM-4-

 BEN NE BİÇİM VATANDA

-Dörtüncü bölüm-

Kıl çul atımın eğeri
Sıfırdır notum ederi
Saygı görmez alın teri
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayak baştır, başta bacak
Böyle derdi kime açak
Biz açken emrinde uçak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulutlar taşıyor beni
Bende yaşıyor beni
Topraklar koşuyor beni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Herkes birbirine girir
Durmaz hayat elbet yürür
Koca çınar içten çürür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne yaparsa cana yapar
Yemin eder gene sapar
Halkalar peşpeşe kopar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolları öfke kesiyor
Bir fırtınadır esiyor
Dudak oynatsam küsüyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sıcak selâmım  almamış
Kimseye güven kalmamış
Demek ki, çilem dolmamış
Ben ne biçim, vatandaşım.

Giderim çok, gelir kesat
Açları doyurmak maksat
Eleştirsem derler fesat
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçemedim, alı moru
Dilimde binlerce soru
Kırdığım, yalan rekoru
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sonu nereye gidişin
Pazarda yanan ateşin
Hatırlamaz dostun eşin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne söylesem sözüm geçmez
Ekin eker kendi biçmez
Deprem iyi kötü seçmez
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her gün değişir huyları
Mafya kapatmış koyları
Gü’ya  asilmiş soyları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karışamam her işine
Dur diyemem gidişine
Felâketler peşpeşine
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yolcuyum ben taşıtım yok
Hepsi göçmüş yaşıtım yok
Yandaşım yok, karşıtım çok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıllar yılı boyun eğdim
Ona rağmen gene  sevdim
Kimin hatırına değdim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yol birleşir olur kavşak
Tut elimden bile koşak
Çok kırıcı yeni kuşak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oturalım yamaç yamaç
Sevda olsun bütün amaç
Hayat kısa sanki bir maç
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlamayı artık bırak
Dört mevsim geçmesin kurak
Anadolum olsun durak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tartışalım olgun olgun
Dil konuşmaz, gönül yorlgun
Yol alınmaz dargın dargın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ömür boyu yaptım yapı
Yüzüme kapandı kapı
Olamadım balta sapı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bal komazlar balarıya
Kırmızı derler sarıya
Susamışım başarıya
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sütler çaldım, güğüm güğüm
İşe yaramıyor evim
Göğsüm davul, vurur güm güm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hırsızlık aldı yürüdü
Hergün yeniler sürüdü
Beyler bu düzen çürüdü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tanrı vardır, benden içe
İnanç vardır, gelip geçe
Hayat verir tanrı piçe
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hangin diyem çoktur engel
Açımı çizmiyor pergel
Çıkar varsa atar çengel
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne kaldı ki değişmeyen
Canlı olmaz döğüşmeyen
Kendi özüyle pişmeyen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hep sana mı artı değer
İnsan bazen boyun eğer
Aç doyurur, hayır sever
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlanırım dönsem eve
Çift  hörgüçlü, koca  deve
Çıkar çöle, seve seve
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bizim eve uzak garaj
Yollar yörep hemde viraj
Gözyaşımdan kurdum baraj
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tepeden tırnağa örtü
İçimizde ters bir dürtü
Hepsi yurttaş, Türkü, Kürdü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Azınlıklar renklerimiz
Ayrı değil zevklerimiz
Denklemimiz denklerimiz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuru yere serdim postum
Gözlerde hüzünüm dostum
Dosta kızdım, kendim astım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuru yere yaktım ateş
Neler çektim söyle kardeş
Üstümüze doğmaz güneş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir oluşum sağcı-solcu
Her yöreye oldum yolcu
Kimin kime yok ki borçu
Brn ne biçim, vatandaşım.

Saksıya dikildim soldum
Kendi çiçeğimi yoldum
Bahçeye dikildim oldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir reçperim birde esnaf
Taban fiyat bu mu, insaf
Vuran vurdu baktık saf saf
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir selâma baktı durdu
Pencereye tık tık vurdu
Elmanın içinde kurdu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mahir elindeyse külük
Sağduyu etmez kötülük
Varizin ilaçı sülük
Ben ne biçim, vatandaşım.

Salgına karşı aşıyım
Elbet halayın başıyım
Bu yurdun temel taşıyım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağıt yakmış gitmiş ninem
Kaderdaşım bütün alem
Gözyaşları deldi sinem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir fırsat yoktur geleyim
Gül de sevdiğim güleyim
Senin elinde öleyim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öfkeden uzasam biraz
Gönül ağâcımdır kiraz
Eller gibi almam mıraz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olmaz dedim, olur dedi
Bir inatla ömrüm yedi
Aramızda kara kedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl çalışırım bilsen
Alay eden gelip görsen
Doyurduğum sanma bir sen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Temizlerim ne deseler
Hem kirletir hem keseler
Beni aldatan buseler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Adlarım var, işçi göçmen
Üzer beni “kara” demen
Dudağımda kanlı Yemen
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ruhum orda ben burada
Yem olmadan kuşa kurda
Yol alırım her gün yurda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Korkar dönemem arkamı
Anılar bırakmaz yakamı
Yadlar anlamaz şakamı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Heryerde çoktur yalaka
Dibini bulandır çalka
Bu halkalar çağdaş halka
Ben ne biçim, vatandaşım.

Beynelminel açmış arkı
Elin oğlu kurmuş çarkı
Üzer beni, gelir farkı
Ben ne biçim, vatandaşım.

El haramda, dil yalanda
Küçümserler her alanda
Her zaman geri plânda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her adımım izleniyor
Gözde köle gözleniyor
Anlaşmalar, özleniyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoğalır dipsiz kuyular
Sağalır ölü duyular
İş bitiriyor Dayı’lar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuşun dönüşü iniş
Herkes sığar dünya geniş
Tarih olur bütün geçmiş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Süt olup kaynayıp taşmak
Bir spordur buzda koşmak
Ne zor olur eşik aşmak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güçlülere herşey mübah
Kovboy gibi belde silah
Dört kasım, hayırlı sabah
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bak başladı oy’un avı
Gelmiyor tarlanın tavı
Besinim bulgur plavı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hastanede kaldım esir
Ne söylesem etmez tesir
Yurdumuzda olduk esir
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Vurguncular neler yedi
Altta isen, geber dedi
Benden şanslı bizim kedi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mezar oldu tutuk evi
Ne muhabbet ne bir sevi
Oysa yaşatmak görevi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sürüyerek götürdüler
İşimizi bitirdiler
Omuzlarda getirdiler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nasıl olsun yoğun varı
Yıkılmış evim duvarı
Soygun çağın canavarı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Almamış dünya tadını
Öldürmüşler genç kadını
Haberde duyduk adını
Ben ne biçim, vatandaşım.

Beklentinin hepsi boşa
Yürekleri dönmüş taşa
Yeter çık gel Kemal Paşa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Fark etmiyor yakın uzak
Durmaz eser soğuk sazak
Gelin bu oyunu bozak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her yerlerde atar nutuk
Hem gönlüm hem dilim tutuk
Bu kadar rahat mı koltuk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Özgürsünüz, yazın derler
Buhar olur uçar terler
Hapsederler ömür yerler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her adımda başlar yokuş
Bazen yollar değiş tokuş
Bacamızda öter baykuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yasaksa da çizer ressam
Dino’ya bir haber salsam
Gücüm yetmez tablo alsam
Ben ne biçim, vatandaşım.

İstek sözü yazmak kolay
Sevdamızla eder alay
Yakışmıyor çeksem kalay
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her olaya yazdık şiir
Arzuları ettik tehir
Ömür boyu bitmez seyir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yakışır mı kalem kırmak
Boyunlar giderken durmak
Canlar aldın Kızılırmak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözlerime indi perde
Beklerler doğduğum  yerde
Garibanlık  vardır serde
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zaman para, para zaman
Çalış tembel olma aman
Yol alamam yollar duman
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekmek deyip çıktım yola
Yalpaladım sağa sola
Göçürdüler daldan dala
Ben ne biçim, vatandaşım.

Geçiçidir dünya evi
Yardım insanın görevi
Bulamadım huzurevi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sanarım ki bana gülür
Alaylar rüyamı bölür
Tomurcuk umutlar ölür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayır işte dolaşmazlar
Adaleti paylaşmazlar
İlâç olsa buluşmazlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Su olup, buz olup, donuş
Bize özgü, konu sunuş
Fırsat sende, durma konuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nere gitsem izim sürür
Artık yollar bende yürür
Kör atın duyusu görür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şehirliler oldu dağlı
Bulur yolu gözler bağlı
Bu yönetim hangi çağlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu yol alış söyle nedir
Bu insanlar bilmez kadir
Oturacak yoktur sedir,
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Giremedim eve, baraka
Söz verenler, çıkmaz arka
Ters konuşsam, sürür şarka
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu saat, yelkovan, akrep
Vasıta çıkmaz, yol yörep
Merkebine  binmiş Kerep
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hangi gün halimi sordun
Aç susuz yollara vurdun
Beni saat gibi kurdun
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kalem yakıyor elimi
Dïnya görüyor kelimi
Yasakla kıstın dilimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Konu “seçim arenası”
Ugur Dündar’dır atası
Bitmez toplumun yarası
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soruya kaçamak cevap
Günahlar çok azdır sevap
İkinci ellerden esbap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gözlerde deli divane
Hırsızda çoktur bahane
Sıraladım tane tane
Ben ne biçim, vatandaşım.

Birgün düz olur yokuşlar
Bahara dönüşür kışlar
Bu halk yalancıyı taşlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıkmazlar ülkesi olduk
Hergün umutsuzluk dolduk
Açlıktan sarardık solduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her mahalle çıkmaz sokak
Bedenler gölgeden korkak
Uçurumlardan mı sarkak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Özlü değil baktım genel
Yollarımız çıkmaz tünel
Çaresiz çöplüğe yönel
Ben ne biçim, vatandaşım.

Okul sonu çöplükteyim
Adı belli yemlikteyim
Yandaşlarla birlikteyim
Ben ne biçim, vatandaşım.

And’larımız kime kaldı
Göçerlik kapımız çaldı
Umutlarımız kim aldı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taş toprak altında hani
Köyden kente sürdün beni
Seçimde af etmem seni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sıradalar dördü beşi
Biri diğerinin eşi
İnsan insanın kardeşi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nice uzak ufuk açtım
İftira belâdan kaçtım
Sabır bitti bazen taştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çok olur mu azın adı
Kış olur mu yazın adı
Bülbül oldu kazın adı
Ben ne biçim, vatandaşım. 

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM-3-

BEN NE BİÇİM, VATANDAŞIM.
III

Cevabın al soru sorda
Arayan yok kaldık burda
Kalbim kanar hasret yurda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Üç TV aynı  dairede
Açlar nerde, biz nerede
Kavga bitmez yer kürede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoluk çocuk terk eyledi
Düzen bize bak neyledi
Biz sustuk, onlar söyledi
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnan dostum, bilmem yaşım
Gövdede dolanır başım
Kucaklaşak gel kardaşım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kafa tutan çeker gider
Hüzün çöker boğar keder
Asi diye kovdu Peder
Ben ne biçim, vatandaşım.

Aynı makam çala çala
Uçurdular daldan dala
Irak’ta girdik çuvala
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hep ezilmiş atalarım
Benim de var hatalarım
Hani benim dolarlarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Veremem olumlu haber
Yıldan yıla artar keder
Türban oldu dünkü çember
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşı kırdım oldu çakıl
Övünmeli önce akıl
Senden akıllıya takıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulanık su oldu duru
Filistinde, Berlin suru
Sulu gözler olmuş kuru
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güçlü dövdü, ben direndim
Okulda şiddet öğrendim
Bazen merhamet dilendim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç kalkmadı elim kolum
Okul dışı düştü yolum
Ben kaçtım sen kaçma oğlum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağırdım sesim çıkmadı
Kimseler dönüp bakmadı
Kurudu gözler akmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Köylerim var, yolsuz yürür
Patikada ömür çürür
Diyor birgün, Allah görür
Ben ne biçim, vatandaşım.

Köylüm halâ kağnı koşar
Bu haline dünya şaşar
Kızdığında  avrat boşar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Namus arar belden altta
Eğitimi hangi katta
Ay yolcusu bu süratta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bozdurmaya yoktur çekler
Her dokuzay yolcu bekler
Tanrı büyük, hemen ekler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu ne biçim plânlama
Berrak suları bulama
Adım diline dolama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Komşu sınırını söker
Gücü yetmez boyun büker
Öküz ölmüş, dönmez teker
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hoca kızını kaçırır
Gözden sürmeyi aşırır
Olanlar sabrım taşırır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin eker, yağmur  bekler
Renk renk uçar, kelebekler
Mahsun, solgun, bak bebekler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne sayan var ne bir seven
Harmanım yok kuram düven
Ne başarı ne de güven
Ben ne biçim, vatandaşım.

Esemedim efil efil
Ara yerde oldum sefil
Neyi sorsam ister kefil
Ben ne biçim, vatandaşım. 

Alfabeyi öğrenmişim
Kimler görmüş direnmişim
Yoksullukla evlenmişim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Irkcı kimdir diye sorsam
O güzel kafanı yorsam
Karşı komaz, ona vursam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayırırlar siyah beyaz
Kavuruyor kuru ayaz
Bağışlamaz etsen niyaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Günden güne artar yıkım
Hiç dolmuyor ekmek çıkım
Elma bile kesmez çakım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gaz lambamda bitti fitil
Sabunum yok kullandım kil
Cehalettir asıl  katil
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşlerim bile kanıyor
Dostlar yüreğim yanıyor
İsmim seçimde anıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gülen ile güldürüldüm
Ölen ile öldürüldüm
Sade savaşta dirildim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sözünde durmuyor teki
Sedirim var, toprak seki
İçkisiz sofrada saki
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağa aldı hasadımı
Müteahhit çaldı katımı
Tanımazlar suratımı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yasak yasaklar üstüne
Kota koydular tütüne
Hasretiz kuzu etine
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnek kısır, tavuk sersem
Elimde yok hayır versem
Ülkemi bir mamur görsem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sütler bile ithâl oldu
Haraya, kömlere n’oldu
Bir zamanlar herşey boldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağımızla kavrulurken
Gülücükler savururken
Seyir ettik çalınırken
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sık dediler sıktım kemer
Ömür boyu, sırtta semer
Keneler kanımı  emer
Ben ne biçim, vatandaşım.

İnan  ipe, unlar serdi
Gün günün, havayı gerdi
Soramadım,  neydi  derdi
Ben ne biçim, vatandaşım

Feda ettim, canı cana
Yazık oldu inan sana
Kurtarıcım, toprak ana
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yumuşatan sözler söyle
Beni kazanırsın böyle
Ağladıkça gönül eyle
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçimlerde köy-kent gezdim
Nice  sloganlar  dizdim
İnanın canımdan bezdim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sordum o yaşlı amcaya
Arılar kondu yoncaya
Kandı üfrükçü- hocaya
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bomboş durur, ambar, dolap
Bağım, bahçem, ören harap
Üzümünden olmaz şarap
Ben ne biçim, vatandaşım.

Birşey bitmez, ektim arpa
Tükettiler, kırpa kırpa
Yolumuz sarıyor sarpa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Demir yolu gelişmemiş
O zihniyet yetişmemiş
Anla artık oğlum Memiş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karşısınız okullara
Maaş çıkmıyor dullara
Düşürüldüm kör yollara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soldurulur insan solmaz
Kimse koyduğunu bulmaz
Dayın yoksa soran olmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kuşlar konsun ömrümüze
Bir bakalım dünümüze
Hedef koyak önümüze
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kapattımda, yol vermedim
Selâmlaştımda, görmedim
Ömür bitti, dem sürmedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hazinemiz bak tamtakır
Pay  edilmiş, altın, bakır
Yürütenler, bülbül şakır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gene bugün akşam oldu
Güller mevsiminde soldu
Günlük yaşam böyle doldu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Böyle doldu mezarlıklar
Fayda etmez pazarlıklar
Aradığın zaman yoklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kahramanlar adsız olur
Görev biter onlar solur
Birilerin cebi dolur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Toplantılar sönük geçer
Alkolikler her an içer
Bir gün halk doğruyu seçer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Soyanın yakasın tutan
Soydun yeter demez utan
Deveyi hörgüçle yutan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yedi düvel tanır beni
Perişan ederim seni
N’olur bir söz söyle yeni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Elbet vardır olumluluk
Dolur bir gün suyla oluk
Taşıyanlar sorumluluk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Herkes olsun soru soran
Sorunlara çözüm bulan
Kızıp saçlarını yolan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yerine konsun doğrular
Muhatabına sorular
İyi korunsun korular
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yurt işkâldi baştan başa
Bir haykırdı, Kemal Paşa
Güçlü düşman bakar şaşa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yıkıntıdan kentler kurduk
Bir kırk yıl, o özde durduk
Sonra kendimizi vurduk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hızlı çıktık yokuşları
Küskün daktilo tuşları
Üzgün üzgün bakışları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırmaktan haz, aldın gitti
Bu kadarı, fazla yetti
Dillerimde tüyler bitti
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir gün olsun, kalkmaz kaşın
Ömür yiyor bu telâşın
Bak eğilmış, güzel başın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güler iken ağlatırsın
Yüreğimi dağlatırsın
Hazin hazin çağlatırsın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayat sunar, atar damar
Öğretmen selâmı şamar
İnan bizde, hayat kumar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dağılmış dağlara yılkı
Eğemenin döner çarkı
Olurmu insanın farkı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Önünde durulmaz selin
Beni yıkmaz, sözü elin
Düğünü var,  gülmez gelin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçim olacak üç kasım
Herkes birbirine hasım
Neden benim, bitmez  yasım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Füze değil toplar havan
Üstümüze çöker tavan
Başımızda başlar yavan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çok geriyor yokuş başı
Milat şu değirmen taşı
Yollar net’tiniz kardaşı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bağışlayın beni canlar
Kepek oldu, dünkü unlar
Taşıyamaz bizi bunlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Besle büyüt selâm vermez
Gel dediğin yere gelmez
Ne eylesen yüzler gülmez
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nerede emeğe saygı
Günden güne artar kaygı
Nasıl yaşam, nasıl duygu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu dertlerden ölüm yüce
Eriyorum, gündüz gece
Kimine göre eğlence
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olumsuzluk saydıklarım
Hep ayıldı baydıklarım
Kayıp oldu koyduklarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Açıklarım,  gerekçede
Yolum yok, daha ilçede
Dertler yazdım dilekçede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çoklarının, tuzu kuru
Ateşe verilir koru
Hiç olur mu? kırat doru
Ben ne biçim, vatandaşım.,

Fayda etmez, göz yaşları
Yerine oturt taşları
Yazdan zor geçer kışları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her kızan, bir parti kurur
Seçim yardımını sorur
Bir yumrukta, onlar vurur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sofra bulunca kuruldum
Karnım doymadan kovuldum
En son bulvarda soyuldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karıştırır geçmişimi
Elimden alır işimi
Kader bırakmaz peşimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dedim ki gel, can Üzeyir
Uçamadık, uçak teyir
Ömür boyu, ettik seyir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Böl, parçala, yut dediler
Bir başından tut dediler
Sen güzelsin, gutt dediler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sarılmamış, yaramız çok
Yalanlara karnımız tok
Hiç kimseyle, aramız yok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulandırıldım  duruldum
Her kavgada ben vuruldum
Hayal kurmaktan yoruldum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ses vermez oldu tamburum
Ekin elemez kalburum
Artar düzelmez kamburum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Susuyoruz, bile bile
Bir gün olur, gelir dile
Herşeye karışmış hile
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bakışlar bıçaktan keskin
Yeni olur,senin  eskin
Eşim dostum hepsi küskün
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bu ülkede herkes taraf
Yüzümü yakıyor alaf
Reha Muhtar’la itiraf
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç bitmiyor çile keder
Yoksulda mı, kötü kader
Hiç güvenme, gelen gider
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zevki yok, baharın yazın
Tadı başka olur azın
Söyle canım, kime nazın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yüreklerde saklı neler
Koyun kuzusuyla meler
Hayat zayıfları eler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sarpa sarır her an işler
Ete hasret, gider dişler
Artık yaralıyor düşler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kara bulut gibi ufkum
Aç kalmak mı, sade korkum
Ne fantazi, ne bir tutkum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Boş yatıyor, ovalarım
Hiç dolmuyor kovalarım
Fayda etmez dualarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bulutlar boşaldı indi
Yağmur çiseledi dindi
Biri indi, biri bindi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir ses geliryor batından
Atlı iniyor  atından
Vurulmuş, alın çatından
Ben ne biçim, vatandaşım.

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM

II.ci Bölüm
Yollar bitti ben bitmedim
Çağrılan yere gitmedim
Olgunlaştımda  yetmedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Koş gel yürü haydi derler
Söz verdide caydı derler
Bu tıraşa kaydı derler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Evet dersem derler iyi
Soramadım hiç bir şeyi
Olamadım evin beyi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gençler yedin mayıs ayı
Virandır gönül sarayı
Sevmem gazel okumayı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir yok desek darıldılar
Kinlerine sarıldılar
Soframıza kuruldular
Ben ne biçim, vatandaşım.,

Çocuğun olur çocuğu
Takarlar nazar boncuğu
Elma yaparlar acığı
Ben ne biçim, vatanadaşım.

Anahtara yetmez gücüm
Nerde desem eder hücüm
Kim alacak benim öcüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anam ben nasıl biriyim
Çocuklar için diriyim
Yaksa yaşayan ölüyüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne çocuk oldun ne de genç
Yarınlara yoktur güvenç
Yorgun düştüm yetmez direnç
Ben ne biçim, vatandaşım.

İş yorgunu yol yorgunu
Gören gözler yük solgunu
Balinam deniz vurgunu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sığdım  on metrekareye
Sormazlar yolun nereye
Suya giderim dereye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çocuk kapıyı tutuyor
Ana çöpleri atıyor
Göz yaşın sele katıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yemek pişir çocuk bele
Atılmışım gurbet ele
Allah büyük zarım gele
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şimdi gelir hazır olam
Boyalanam nezir olam
Gönül ister vezir olam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ağa gider muhtar başlar
Yerinde durmuyor taşlar
Arkadşım göçmen kuşlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söver, kovar ve ararlar
Anlıktır bütün kararlar
Hançerleryipte  sararlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıkarcılar birdir şimdi
Başlangıçta mafya yemdi
İleri gidene gemdi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tapulanıyor meralar
Biri kapıyı aralar
Anam giymiş hep karalar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Para etmez malım mülküm
Acı çekmek olmuş ülküm
Teller ağlar inler türküm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Lokma versem almaz aca
Hizmet eder ne amaca
Tavşan geçmiş bak yamaca
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hayalı çorbalar içtim
Nice çürük bezler biçtim
Dövselerde gülüp geçtim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zor getirdim ay sonunu
Doyurmaz uzak somunu
Benden alırlar ununu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gurbet yılları uzuyor
Bir toprak bir kar tozuyor
Bu yazıyı kim yazıyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çocuk yaşta düştüm yola
Şu gözlerim dola dola
Kaderle girdim kol-kola
Ben ne biçim, vatandaşım.

İki yaşam, sarmaş dolaş
Araştır doğruya  ulaş
Ömür biter bitmez telâş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kırk yıldır dönen oyunlar
Kurban kesilen koyunlar
İpe verilen boyunlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her düğün halay başları
Bir gün düzelmez kaşları
Temelden çeker taşları
Ben ne biçim, vatandaşım.

 

İMF siz alınmaz yol
Düze çıktık palavra bol
Birbirin, suçlar sağ, sıl
Ben ne biçim, vatandaşım.

Pazarlar yakar cebimi
İMF kaptı kepimi
Avrupa sevmez tipimi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eksik değil azarları
Nazarcının nazarları
Tutuklarlar yazarları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çalanlardan almıyorlar
Sözlerinde durmuyorlar
Hiç bir hesap sormuyorlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oluşumlar sanma yeni
Aldatırlar seni beni
Biz koruruz bu düzeni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne deseler hep kanarım
Kanarımda ben yanarım
Aldatana gül sunarım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Vurgunlara el koysalar
Helâl  kazançla doysalar
Uyuyanı uyarsalar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelenler unutur dünü
Sade kuratarırlar günü
Açın gençliğin önünü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ak güvercin havalandı
Uçamadı yaralandı
Yalancıya  kiralandı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her vatandaş bir merdiven
Biraz düşün biraz diren
Suçu kapatmasın gören
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yak ormanı sil yeşili
Yeşildir evrenin dili
Halay çekek ver mendili
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlu benim bende eğim
Döner deriz, af et beyim
Açlıktan öldü bebeğim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Takılırım tuzaklara
Bağlanırım kızaklara
Sürülmüşüm uzaklara
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kavga varsa huzur olmaz
Huzur yoksa kavga durmaz
Kardeş kardeşini vurmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğtimde bir anarşi
Vuruyor kardeş kardeşi
Her yere serpin ateşi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yurtlar ediliyor işkâl
Gözler pınar yürek mangal
Ölü duyularım sağal
Ben ne biçim, vatandaaşım.

Sürü yoktur boştur ağıl
Bu yurtlardan başlar dağıl
Yüzyıllarca durma sağıl
Ben ne biçim vatandaşım

Ömür biter bitmez pürüz
Sesi çıkmayan özgürüz
Bilmem ne zaman gülürüz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Baktık, bileni bileni
Gezdik, eğleni eğleni
Alkışladık, her geleni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yalan dolan manevralar
Akıl almaz palavralar
Vatanı diline dolar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söz yaralı, dil yaralı
Herkes çiğniyor kuralı
Bu düzen, bozar maralı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Partiden partiye koşar
Parti değil avrat boşar
Bak bu işe dünya şaşar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mevkii peşinde küskünler
Toplum nezdinde düşkünler
Yeşil biçilir ekinler
Ben ne biçinm, vatandaşım.

Verir demokrasi dersi
Dilimize girmiş mersi
Olur sözlerinin tersi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ham olgunlaşır, çiğ pişer
Yalan konuşur, dil şişer
Herkes birbirine düşer
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yapamayız olgun seçim
Duyar görür kanar içim
Vatandaşın derdi geçim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kararlılar kararsızlar
Herkesten yüzlü hırsızlar
Ne dersem, duymaz arsızlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Biri gider biri gelir
Ölü gider diri gelir
Geçmiştende iri gelir
Ben ne biçim, vatandaşım.

Anahtarı  elimize
Ballar çalır dilimize
Gülür berbat halimize
Ben ne biçim, vatandaşım.

Alıkondum hastanede
Adalet hukuk nerede
Eller Ay’da biz törede
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düştüm ekmeğin peşine
Herkes karışır işine
Şu dünyanın gidişine
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşmiyelim tek düzeye
Konulalım bir müzeye
Suç, günah, yükler azeye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şu yirmisekiz şubatı
Yumruk büyük emir katı
Birden değişir suratı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dosta edelim delâlet
Artar eksilmez merhamet
Kime işliyor adalet
Ben ne biçim, vatandaşım.

Belâ bulur elbet azan
İçin için kaynar kazan
Önüne gelene kızan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Camilere okul açar
Hemen Amerika’ya uçar
Topluma kin nefret saçar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hançerliyor şu bozlaklar
Bu haftada yok ulaklar 
Haykırdık duymaz kulaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hadi tikler halka inin
Yorulman vastaya binin
Anlamı kesindir dinin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Taşıyamam sırtım yağır
Tokatlanmış kulak sağır
Zor duyarım daha  bağır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşleri bir kıl yumağı
Türban anamın yaşmağı
Aba altında çomağı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dört mevsimi bahar olan
Ağâçtır yeşerip solan
Sonbahar kış bize kalan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dikçe kaşlı, sert bakışlı
Yüce şelâle akışlı
Sanatta sarraf nakışlı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Vakit gelir dağlar aşar
Bu gidişe kendi şaşar
Verilen görevi başar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sevdim dedim inanmadı
Allar giyip dolanmadı
Ömür boyu uyanmadı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eylemden eyleme koştum
Kazandıkca aktım coştum
Bazen bentlerimden taştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hiç azalmaz yokuş artar
Sellerin önüne katar
Kimi çalışır, kimi yatar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gölün suyu gelene dek
Yanıp tutuşuyor ördek
Tek yanlı yaşanmaz gerdek
Ben ne biçim, vatandaşım.

Göl dolupta yüzemedim
Yoğurt çaldım özemedim
Yarla bile gezemedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şu dilbaz kimin gelini
Hayıra açmaz dilini
Kimseye vermez elini
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hastalık mı bu ne illet
Uyumayın kalkın millet
Doğruyu her yana ilet
Ben ne biçim vatandaşı

Bunca yıl aradım sırdaş
Hepsi birdir aynı yurttaş
Zamlar bitmez neden gardaş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçim yapar boynumuzdan
Borç öderler sırtımızdan
İnmiyorlar limuzinden
Ben ne biçim, vatandaşım.

Cebi dolan suçlu aklar
Parayı nerede saklar
Seçimlerde nabız yoklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Karanlıkta yol alırlar
Daralır vergi salırlar
Soyduklarıyla kalırlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yapıştırdık camı cama
Ceket hıştır pantol yama
Yiyeceğim yok  akşama
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaşıyorum türkü türkü
Bizim kırat söktü örkü
Bir servet başkanın kürkü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yağmurlar yağan suyudu
Umutlar yattı uyudu
Olacağımız buyudu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hepten yitirmiş usunu
Kurban eyledik tosunu
Tuttuk gardaşın yasını
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sular doluyken kuyuda
Satın alırız suyuda
Büyü sevdiğim uyuda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yarından emin olamam
Söz verip sözde duramam
Arar yolları bulamam
Ben ne biçim vatandaşım

Arılar konmuş naneye
Yoksulluk çökmüş haneye
Herşeyi çektik sineye
Ben ne biçim, vatandaşım.

Severim insan soyunu
Çiçekler burmuş boynunu
Tabiat açmış koynunu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaban olmak ne zorumuş
Bu  ömürü kim korumuş
Umutlar bir bir kurumuş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söyle gönül öfken kime
Gizli gizli ömrüm yeme
Açlığın kimseye deme
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yokuşlardan aşamadım
Sınırlardan taşamadım
İnan oğul  yaşamadım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hücrelere alışmışım
Kendim ile yarışmışım
Kuşatılmış sarılmışım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelen giden eder sitem
Yarlıyım nere gidem
Bağışlamaz beni dedem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Güzel keklik, sekiş ekse
Lokmalar dizilir göğse
Gün-be-gün alıştık lükse
Ben ne biçim, vatandaşım.

Durmadan atar arkamdan
Elleri inmez yakamdan
Kimse anlamaz şakamdan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Eğemen euro’yla dolar
Para çözüm değil yular
Dünyayı doyurur sular
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tartışamam, konuşamam
Kendim ile barışamam
Bu yazgıya alışamam
Ben ne biçim, vatandaşım.

Zalimin kulağın büktüm
Olumsuzluk saydım döktüm
Sanki yeryüzünde tektim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir el verde gülem kardeş
Bir kerecik görsün kalleş
Sırtımızda  yaşar beleş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oldum

Ateşli yılları kızgın lavları
Alıp da bağrıma basamaz oldum
Sorulmazmış kimsesizin halları
Daireler bozuldu yasamaz oldum

Dert ile yoğruldum kırılır belim
Takatsiz dizlerim tutmuyor elim
Kaldım gurbet elde dönmüyor dilim
Öfkeli kullara susamaz oldum

Diri baş dirliğin etse ne çıkar
Ayrılık ateşi sinemi yakar
Akranım, yaranım seyirci bakar
Sözlerine kulak asamaz oldum.

 21.5.1975 / Hüseyin Uçar

Elem içinde

Gönülden kükreyen selde aradım
Ömür boyu ağlamak mı muradım
Kalmadı efendim hiç tuzum, tadım
Yazarım derdimi elem içinde

Yıllar oldu ben kendimi ararım
Gözyaşımla Fırat nehrin yorarım
Kendi yaralarım kendim sararım
Yazarım derdim halem içinde

Körpecik çiçeğim tomurcuk özü
Dağlıyor bağrımı aşkımın közü
Yeter be Hüseyin kısa kes sözü
Yazarım derdimi alem içinde.

 27.5.1975 / Hüseyin Uçar

Olsa bile

İşkenceler yapamazsın
Gerçeklerden sapamazsın
İnan benden kopamazsın
Bütün güller solsa bile

Gün aşırı patlar bomba
Karanlıkta lazım lamba
Hâlâ davranırlar kaba
Ucu ölüm olsa bile

Konuştukça dil incelir
Kirpikler sinemi delir
Hüseyin sesine gelir
Tek başına kalsa bile.

 15.12.1975 / Hüseyin Uçar

Elbet

Öfke dolu sözlerine
Katılması yersiz elbet
Ağıt dolu gözlerine
Satılması yersiz elbet

Bakışın ışını fersiz
Her şeye konuşmak yersiz
Lokma yutulmuyor tersiz
Tartışması yersiz elbet.

 18.12.1975 / Hüseyin Uçar

Bizim

Kıyar mı ki canan cana
Tüm halkıma olmuş ana
Canım kurbandır vatana
İpek bizim koza bizim

Koyun kuzu karışıyor
Küsülüler barışıyor
İnsanoğlu yarışıyor
Uzay bizim feza bizim

Barışa güvercin sunar
İnsanlık aşkıyla yanar
İlim irfan akar pınar
Şehir bizim kaza bizim

Bir olalım dili dilden
Irmağı ayırak selden
Buket yapak gonca gülden
Ceza bizim vefa bizim

Şu dünyada beraberiz
Neden kara günde biriz
Sitemle kendimiz yeriz
Muhtar bizim aza bizim.

 19.1.1975 / Hüseyin Uçar

Gelsin tartışak

Gözüken yaylanın ırağı olmaz
Kar düşen ovanın kurağı olmaz
Ekimsiz toprağın orağı olmaz
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Susuz değirmenin döner mi taşı
Çalışmadan olmaz hanenin aşı
Çarpışmadan kim kazanmış savaşı
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Yeşil ekinlerim hamdır biçilmez
Namert çeşmesinin suyu içilmez
Can tatlıdır tatlı candan geçilmez
Olur diyen varsa gelsin tartışak

İlaç diye zehir dosta sunulmaz
Umut yolcuları ölür yorulmaz
Rızasız güzele soru sorulmaz
Olur diyen varsa gelsin tartışak

Eski illerimiz Taşkent, Buhara
Soru sordum bugün yorgun kafama
Sabahtan çattım da kaldım akşama
Olmaz diyen varsa gelsin tartışak.

 20.4.1975 / Hüseyin Uçar

Özlenen ocak

Güzellerin olur nazı
Kızar elbet bazı bazı
Gönül almıştır mırazı
Para pul girmez araya

Emek, ekmek aşk ocağı
Yavru ister bir kucağı
Sevince köyü, bucağı
Ateş, kül girmez araya

Bilincini kusa kusa
Çamur yola basa basa
Bir kat yatak bir de masa
Çamur yol girmez araya

Tek odalı kulübesi
Kulakta penez küpesi
Bir mutluluk alfabesi
Ova, çöl girmez araya

Yükselirler zirve zirve
Hacat getirirler eve
Birbirini seve seve
Deniz, göl girmez araya

Hiç bahsetmez kinden, öçten
Sever insanlar içten
Hüseyin’im bu sevinçten
Yaban el girmez araya.

                                  18.2.1975 / Hüseyin Uçar

Durmaya geldim

Yorulmaz aşıklar coşar da coşar
Engel tanımaz dağları aşar
Sevenler mutlu olur rüyada yaşar
Sevdiğim belini sarmaya geldim

Hasta ruhun tedavisi zoralır
Şafak akşam olur dağlar karalır
Sanma ki sevenler yollarda kalır
Sevdiğim hatırın sormaya geldim

Hüseyin’i niçin yoldan eğledin
Bunca yıldır benle gönül eğledin
Sağlıklı yaklaşım, özür diledin
Güzelim bir ömür durmaya geldim.

 20.4.1975 / Hüseyin Uçar

Şaşarım

İnsanoğlu bin bir dona bürünür
Hangisiyle gideceğim şaşarım
Özü başka sözde melek görünür
Hangi dala konacağım şaşarım

Sağ gözün sol göze geçmez ışını
Yenemedim kader ile kışını
Duman aldı şu dağların başını
Hangi çula yatacağım şaşarım

Çiğ süt emmiş insan güven olur mu
Zemheri ayında düven olur mu
Bilmem Hüseyin’i seven olur mu
Hangi kula soracağım şaşarım.

8.4.1975 / Hüseyin Uçar

Dönmüş gidiyor

Kahrından ağlıyor bülbüller güller
Sinemde gizlidir çok kızgın çöller
Soğutmaz yüreğim boşansa göller
Vicdan adaleti dönmüş gidiyor

Kabarsa bulutlar sevinir dağlar
Değişir mevsimler yeşerir bağlar
Zamane elinden çoğumuz ağlar
Vicdan adaleti sinmiş gidiyor

İnsanoğlu neler neler yaratmış
Leylasına Mecnun’unu aratmış
Yiğidin bağrını zalım kanatmış
Vicdan adaleti sönmüş gidiyor.

 31.3.1975 / Hüseyin Uçar

Koşmuş gidiyor

Yanardı yüreğim çöller misali
Deryayı bağrına sarmış gidiyor
Lal olmuş dillerim konuşmaz iken
Kanarya bülbülü yormuş gidiyor

Elbisemin rengi sarı lacivert
Her yiğit kalbinde kuramaz devlet
Soruyorum güzel var mı ihanet
O da benden beter yanmış gidiyor

Yokluk, sefaleti ben tada tada
Ne ileri geri gittiğim orta
Küçücük sevdiğim kimsesiz yurtta
Fakir hanemizi sormuş gidiyor

Yükselttim sesimi bahçe bağlardan
Koptum geliyorum ortaçağlardan
Nice engebeli tuzak ağlardan
Kurtulmuş da gülüm koşmuş gidiyor.

 20.5.1975 / Hüseyin Uçar

Ayrılığın ahına

Dayanamam ayrılığın ahına
Bugün yarın geldi çattı nideyim
Ferman gönderirim tahtın şahına
Dağdan dağa bizi attı nideyim

Küçük  yeğenlerin umudu gözde
Kimisi topukta kimisi dizde
Tatlı tebessümü kalacak bizde
Gözyaşım yemeğe kattı nideyim

Özüme ses verir kulağım seste
Sunarım hediye gül deste deste
Boğum boğum boğaz aynı kafeste
Kahrolası kader sattı nideyim

Ağlamaktan başka neye yaradım
Nesini söyleyim Hüseyin adım
Yoksa ayrılık mı benim muradım
Kirpiklerin oku battı nideyim.

 13.9.1975 / Hüseyin Uçar

Sormaz mısın?2

Farkım var mı torbalardan
Almaz mısın zorbalardan
Giyindiğin urbalardan
Sormaz mısın kalpsiz beni?

Aşkın ile destan eyle
Bahçenizde bostan eyle
Genç ömrümü hastan eyle
Yormaz mısın kalpsiz beni?

Merhametin yok mu cana
Misafiriz biz bu hana
Şansımız yoktur aşktan yana
Sormaz mısın kalpsiz beni?
                            
22.01.1975 / Hüseyin Uçar

Kaldıktan sonra

Cereyan verilir mi her türlü tele
Gidenler bir daha düşer mi ele
Bülbül ömür boyu yakarır güle
Ağlasa ne güller solduktan sonra

Vezir olsan kral olsan ne olur
Şahin olsan maral olsan ne olur
Çirkin olsan güzel olsan ne olur
Dünyada bir ismin kaldıktan sonra.

4.6.1975 / Hüseyin Uçar

Yoldular

Okudum okuttum yollar aradım
Sonu bilinmeyen yola saldılar
Haykırdım yüzüne bin kez kınadım
İlerlemediler kala kaldılar

Zalimlere inat saldım dal budak
Kurudu öpmez yar kurudu dudak
İçinde bir bebek yanımda kundak
Bıyığım sakalım tek tek yoldular.

31.7.1975 / Hüseyin Uçar

Gönderdin beni

Kalpten kalbe geçit, köprü, yol oldum
Her meyva dalında çiçek dal oldum
Sevdiğim kapında köle, kul oldum
Diyardan diyara gönderdin beni

Güzelim aşığa tebessüm çok mu
Kirpiğin kalbime saplanan ok mu
Sende hiç anlayış, hiç insaf yok mu
Deli divaneye dönderdin beni.

28.08.1975 / Hüseyin Uçar

Kaşı kemanım

Uzaklaşma benden kaşı kemanım
Anlaşılmaz oldu niçin amanım
Boşa geçti güzel bunca zamanım
Kalbimde bir suçlu elim bağlıyor

Sevdanın önüne örülmez duvar
Nedendir güzeller seveni kovar
Hüzün bulutları durmadan yağar
Kalbimde bir aşık coşup çağlıyor

Kolay mı ayrılık çekilmez yüktür
Gayri yollarımız ormandır, büktür
Bel bağlanmaz sana özün çürüktür
Kalbimde bir aşık yanıp ağlıyor.

                                 22.02.1975 / Hüseyin Uçar

Türküler yazdım

Kirpiğin ok ok edip sineme çakan
O şehla gözlere türküler yazdım
Koca Avrupa’yı gözlerin değer
O şehla gözlere türküler yazdım

Yollarını bekliyorum kuşkusuz
O şehla gözleri koyma uykusuz
Gönül bir çocuğa benzer korkusuz
O şehla gözlere türküler yazdım

İnsan o cemale bakmaya doymaz
Kaşların yargılar gözlerin kıymaz
Alır sevdiğini ellere koymaz
O şehla gözlere türküler yazdım

10.06.1975 / Hüseyin Uçar

On beş on altılık güzel

Gözlerinde derinlikler
Saygı dolu narinlikler
Yakışmaz mı gelinlikler
On beş on altılık güzel?

Rüzgara verme telini
Kurda kaptırma elini
Düşürürler değerini
On beş on altılık güzel.

Güneş vurmuş zülüfüne
İmkan yoktur tarifine
Düş yiğidin arifine
On beş on altılık güzel.

Lodosların yeli misin
Yaz baharın seli misin
Bülbüllerin gülü müsün
On beş on altılık güzel?

Kıpkırmızı yanağına
Misafir et konağına
Bal olayım sunağına
On beş on altılık güzel.

Aklını başına getir
Has bahçede güller yetir
Hüseyini bile götür
On beş on altılık güzel.

                              08.04.1975 / Hüseyin Uçar

Yıkıl dağlar

Küçücük yavrumun kundağın saram
Git gide derine iniyor yaram
Gül yüzlü yar ile açıldı aram
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Taşlaştı yüreğim demire döndü
Gelen mektupları emire döndü
Yandı yüreciğim kömüre döndü
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Boynu bükük yuvamdaki kuzumu
Fakir diye yazmadılar yazımı
Verin dertleşeyim bülbül sazımı
Yıkıl dağlar ben sılama gideyim.

 27.01.1975 / Huseyin Uçar

Bilmem kimler

Bu kadar topragı ağaya
Bilmem kimler kiralamış
Yasılmış ezilmiş emek
Yüreğimiz yaralamış

Bozuk düzen yaktı canlar
Sel oldu akıyor kanlar
Hani bizim’mi harmanlar
Emeğimiz paralamış

Hüseyin’i yaslan çağa
Sürmen yeter dağdan dağa
Yaralarım oğa oğa
Tüm defterler karalamış.

 30.8.1975 / Hüseyin Uçar

Bembeyaz olur

Hava vurulur mu patlak tekere
Dönüyor evren gör koca küre
Düşmeye göresin dostum bir kere
Binenler dalına bin beş yüz olur

Yolunu yöneltmiş dağ kara yasta
Gurbet ellerinde kalmışım hasta
Mektup da yazamam eş ile dosta
Dönemem ilime yaz ayaz olur

Yavrular gözümde tüten bacadır
Yiğit olsan el kapısı kocadır
Gurbet yolu elbet elbet açadır
Siyah güvercinler bembeyaz olur.

 10.2.1975 / Hüseyin Uçar

Tutarım mı var

Gücüm yetmez melun oğlu Mervan’a
Karışmışım gamlı, yaslı kervana
Ağırlığı tartan kantarım mı var

Çevirek dümeni sıladan yöne
Derdimiz bir idi yükseldi bine
Coştu ilham nehri yol adı gene
Sanki yad ellerde katarım mı var

Alışılmaz, inanılmaz huyuna
Bir paha biçilmez sıska boyuna
Benzetsem yakışmaz sürü koyuna
Benim  gurbet elde tutarım mı var

Üzülmek yakışmaz yiğide haykır
Bir olmaz elbette gümüşle bakır
Kıyasla bir midir zenginle fakir
İnsanlık ardından atanım mı var

Namerdin, alçağın içilmez meyi
Hüseyin kınıyor bilmemki neyi
Küstür hiç düşünme soyguncu beyi
Benim  insanlığı satarım mı var.

 2.4.1975 / Hüseyin Uçar

Kıbrıs güzeli

Benzettim yanağın petek balına
Uçtu gitti gönül kondu dalına
Dedim acı artık düştüm yoluna
Cihanda benzersiz Kıbrıs güzeli

Dedim meskenlerin yayla düz müdür
Dolaşan peşinde bin beş yüz müdür
Melek derler sana sade söz müdür
Cihanda benzersiz Kıbrıs güzeli

Güzelleri kadar tabiat şirin
Tarihi boyutlar mazisi derin
Elbette ayrıdır kalpteki yerin
Cihanda benzersiz Kıbrıs güzeli

Rüyam bile renkleniyor göreli
Coşuyor bu gönül baharın seli
Uzattı elini sıcacık eli
Cihanda benzersiz Kıbrıs güzeli

 7. 2.1975 / Hüseyin Uçar

Ağlarım

Mevsimim bahara ulaşır ise
Haklı hak yolunda dolaşır ise
İnsanlar kardeşçe anlaşır ise
Sevincimi gizleyemez ağlarım

Mutluluk gözyaşı dişe dokunur
Kast eylemez insan ünvan takınır
Yarin seven uçan kuştan sakınır
Körpe kuzum bekleyemez ağlarım

Zalımın fikrine hürmet gerekmez
Yiğit olan yiğit derdini dökmez
Yeşeren çılgını köküyle sökmez
Sökenleri özleyemez ağlarım.

 24.11.1975 / Hüseyin Uçar

Doktor bey

Bilerek gel beni salma mezara
Meteliğim yoktur sorma doktor bey
İhtiyacım yoktur benim azara
Ben de vatandaşım yıkma doktor bey

Görme gel parayı insandan yüce
Yavrular ağlıyor gündüz ve gece
Ben fakirim nolur görünme güce
Bir de defol diye vurma doktor bey

Bir inekle inan bir de keçim var
Onların sütüyle zor güç geçim var
Mezara gidecek bir de göçüm var
Ondan gayri naney yorma doktor bey

Ton ton derdim vardır gerisi hava
Altı nüfus durur tek oda yuva
Kırlarda gezerim zenginin ova
Bak derdime aman durma doktor bey

Ben razıyım elbet gelse ölüme
Selam söyle benden o aç gülüme
Gel bırak da kavuşayım evime
Gözlerime perde germe doktor bey

Hüseyinim kalmaz yavrumun ahı
Zor güç getireydik bugün sabahı
Vicdanın dağlamış viskiyle rakı
Ben de bir insanım gülme doktor bey.

  17.2.1975 / Hüseyin Uçar

nerdeyim

Süremedim şu cihanda sefayı
Duyamadım o dilde ki vefayı
Boşuna gezdirdim cahil kafayı
Alem Merihlerde bense yerdeyim

Sefaleti zenginlere verelim
Bahar ile yazda sana gelelim
Bütün uçukları bir bir örelim
Alem fetihlerde bense kirdeyim

Karşılarım kolaylığı zorunan
Neler yapılmazmış neler varınan
Geçti gitti ömrüm bitti zarınan
Alem ariflerde bense kördeyim

Kula kul olmadım sırtımda şelek
Hüseyin utanır yüzlerde elek
Hemen kabul olmaz dilesem dilek
Alem zariflerde bense nerdeyim?

 4.8.1975 / Hüseyin Uçar

Dizi dizi

Koyun meler kuzu meler
Meler de sinemi deler
Anlatamam daha neler
Garipliğin kalır izi

Ördek gibi yüzdüm gölde
Mecnun gibi kaldım çölde
Türkü odum arı dilde
Ezgilerim dizi dizi

Avlanamam avcılara
Nefretim var yağcılara
Hep boğdular acılara
Dert bir değil aştı yüzü

Hüseyin’im diller döktüm
Sitemle ömrümü söktüm
Sanmayın ki boynum büktüm
Kısa kestim işte sözü.

11.10.1975 / Hüseyin Uçar

Dağladın gene

Çiçeğin üstüne bir bülbül kondu
Güzel avazıyla bir konser sundu
Bir ilham geldi de ismin okundu
Zülüfün teline bağladın gene
Kor ile sinemi dağladın gene

Nasıl ağlamayım, o beş duyuda
Zalımın pençesi düşler kuyuda
Artık yudumlatır soğuk suyuda
Zülüfün teline bağladın gene
Kor ile sinemi dağladın gene

Üzgün bakışların sitemin aldım
Biçare başımı dertlere saldım
Kanadım kırıldı yollarda kaldım
Zülüfün teline bağladın gene
Kor ile sinemi dağladın gene.

 11.6.1975 / Hüseyin Uçar

Yok oldu

Zaman çarkı değirmene
Döndü gitti tez vermiyor
Zerresi yok olmaz onun
Bindi gitti söz vermiyor

Demetlemiş çift eline
Karışmış bahar seline
Selam koymuş bam teline
Dendi gitti yüz vermiyor

Hile sezer kuru daldan
Geçit vermez cılga yoldan
Hüseyin’im bilir haldan
Yendi gitti öz vermiyor.

 25.1.1975 / Hüseyin Uçar

Ben bezmedim

Gahi tekniğimden gahi ilimden
Ben bezmedim bezen varsa nideyim
Gahi mantığımdan gahi dilimden
Ben bezmedim bezen varsa nideyim

Bize aksın yaşamların pınarı
Sulak yaylaların yeşil çınarı
Hayalle bendedir dünyanın varı
Ben bezmedim bezen varsa nideyim

Der Hüseyin sözü öze katmışım
Şu nevsimi dağdan dağa atmışım
Kime ne ki, ben kendimi yakmışım
Ben bezmedim bezen varsa nideyim.

  3.8.1975 / Hüseyin Uçar

Akar gider

Nice aylar nice yıllar
Sel misali akar gider
Sıla yuva dost hasreti
Şu sinemi yakar gider

Hiç tadılmaz bayram tadı
Dost diye yoklarız yadı
Bu mudur dünya muradı
Gurbet eller sıkar gider

Hatırlamaz amca, dayı
Geldi çattı bayram ayı
Hatırlarım Kuşsarayı
Can evimden yıkar gider.

30.1.1975 / Hüseyin Uçar

Konuşmaz

Garip gönül teselliyi neylesin
Aşk vurgunu, düş vurgunu, konuşmaz
Bir Ferhat misali yarıp dağları
Aşk vurgunu, düş vurgunu, konuşmaz

Namlunun ağzına sürmüş mermisin
Batırmış umutsuz kaptan gemisin
Beklemez hayattan daha yenisin
Aşk vurgunu, düş vurgunu, konuşmaz

Karanlık gözüme gündüz geceden
Şahin yuva kurar uçar yüceden
Korkar oldum ağzımda ki heceden
Aşk vurgunu, düş vurgunu, konuşmaz

Dikmişler ağzımı açmaz hızarlar
Ardından Hüseyin kuyu kazarlar
Kayıp defterine bir gün yazarlar
Aşk vurgunu, düş vurgunu, konuşmaz.

 3.3.1975 / Hüseyin Uçar

BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM I

-Birinci bölüm-BEN NE BİÇİM VATANDAŞIM

Savaşlara katılmışım
Ateşlere atımışım
Ülke ülke satılmışım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hastalansam, yoktur bakım
Yedigimiz, zehir zıkkım
Soygunlara, çıkmaz gıkım
Ben ne biçim, vatandaşım.Bagırırım, avaz avaz
Seçim vakti, ederler naz
Aklanıp, olurlar beyaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oy isterler, yüzlü yüzlü
Sataşamam, bir gün sözlü
Canım yanar, yürek közlü
Ben ne biçim, vatandaşım.

Seçim, savas, vergi benden
Can çıkar, ses çıkmaz tenden
Her şeye razıyım, dünden
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oy verelim, akın akın
Kendini, aldatma sakın
Yanlışlara, tavır takın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Nedir desem, sorgu sual
Bakıyoruz, aval aval
Vatan millet, bir martaval
Ben ne biçim, vatandaşım.Dertler içtik, dolu dolu
Ses vermiyor, Anadolu
Bulmadım, çıkış yolu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bahtıma çıkar, kur’adan
Yanda durulmaz, tafradan
Ekmegim çalır, sofradan
Ben ne biçim, vatandaşım.

Emir oldu, dünkü buyruk
Aktı kanım, oluk oluk
Yüz yıllardır, asmam koruk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kime sorsam, kendi haklı
Bilinç altı, neler saklı
Cebimizde, her an aklı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Okutmuşlar, yormak için
Bir yerlere, varmak için
Kolladılar, kırmak için
Ben ne biçim, vatandaşım.

Elli yıldır, oy hakkım yok
Sevabımdan, günahım çok
Gölgenden kork, kendinden kork
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yakıyorlar, diri diri
Sessiz kaldık, sürü sürü
Elimizden, tutmaz biri
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekin ektim, tarla vermez
Tarla verse, para etmez
Azrail, gögsümden gitmez
Ben ne biçim, vatandaşım.

Razıyız, bulgur soğana
Su içemem, kana kana
Çağrılırım, her meydana
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kapanıyor, kepenklerim
Borca yenisin, eklerim
Bekçimiyim ,ne beklerim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Iflas eder, kurumumuz
Kan aglıyor, memurumuz
Dünden kötü, durumumuz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kahvelerim, tıklım tıklım
Ortadayız, yoktur saklım
Hiç birşeye, ermez aklım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne kitap var, ne önlügüm
Ne düzenim, ne dirligim
Alın size, bir günlügüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yollar yaptik, yolumuz yok
Kazma tutan, kolumuz yok
Kiler bostur, dolumuz yok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Miting dedik, yok dediler
Sözünü bil, bak dediler
Bu hak size, çok dediler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Köprü altları, evimiz
Ne umut var, ne sevimiz
Viran etmişler, köyümüz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Can veririz, kuyruklarda
Beyin dili, buyruklarda
İnecek var, buruklarda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Umutlar binmiş, kızağa
Yolumuz düşmüş, uzağa
Süt bulamıyor, buzağa     
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tüketmeden, önce üret
Elimizde, solur buket
Diyorlar, ya sev, ya terk et
Ben ne biçim, vatandaşım

Kim geldiyse, alkışladım
Artık yalana, başladım
Bana ogulumu, aşladım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Açar güller, oylum oylum
Soran yok, nereye yolum
Hiç sormuyor, selvi boylum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olsa bile, diller ayrı
Bile sürdük, kırı bayrı
Dünya kapı, komşu gayrı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Suçlu gezer, bize sorgu
Lugattan silelim, morgu
Degişmeli, yalnış kurgu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olura diyorlar, olmaz
İnsan ölür, insan solmaz
Zaman yürür, asla durmaz
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olur diyorlar, olmaza
Solur diyorlar, solmaza
Durur diyorlar, durmaza
Ben ne biçim, vatandaşım.

Göle çalsam, tutmaz maya
Turist gitti, geldi Ay’a
Niye geldim, bu dünyaya
Ben ne biçim, vatandaşım.

Böyle bir ben mi, asiyim
Alem şahit, ben gaziyim
İşsiz güçsüz, araziyim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekilecek, arazim yok
Tartılacak, terazim yok
Konuşulur, bir mazim yok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Duyulmuyor, neden sözüm
Türküm ağlar, yanar özüm
Halâ  kızarıyor, yüzüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Partilere ad, takarlar
Hemen peşinden, akarlar
Hep birbirinden, sakarlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Koşuyorlar, ad’dan ad’a
Yeşeren, dallarım buda
Bogarlar, bir kaşık suda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ben kendimi, sorguladım
Suçluyken, suçlu aradım
Suçlunun saçın taradım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yaban elde, yabancıyız
Yurdumuzda, Almancıyız
Nere varsak, kiracıyız
Ben ne biçim, vatandaşım.

Deniz, ova, koyu verdik
Oy dediler, oyu verdik
Lokma ile, doyuverdik
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bilen varsa, etsin tarif
Zorda kalır, olur zarif
Memlekette, kıtmı arif
Ben ne biçim, vatandaşım.

Benden özgür, ev kedisi
Tarif ediyor, kendisi
Kimdir evin, efendisi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olmaz trafik,  canavar
Yüzü ölür, bini doğar
Bunca dertler, beni boğar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşleri var, her bir ayın
Bugün bitti, yeni sayn
Nüktesi, bitmiyor Bay’ın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sen giyerken, allı morlu
Ben gezerim, çorlu çorlu
Yarınlarım, daha zorlu
Ben ne biçim, vatandaşım.

Söyle bana, çözüm mü yok
Ateşim var, közüm mü yok
Konuşacak yüzüm mü yok
Ben ne biçim, vatandaşım.

Vatandaşın, adı kaldı
Damaklarda, tadı kaldı
Göçerlik, kapımız çaldı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir zam vurur, birde deprem
Yolum nere, söyle Ekrem
Sonunda, terk etti Zöhrem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Borçlu doğar, doğan çocuk
Sırtıma, alamam gocuk
Terletirler, boncuk boncuk
Ben ne biçim, vatandaşım.

Terse döndü, zamanımız
Arşa çıkar, feryadımız
Yazan yazmış, fermanımız
Ben ne biçim, vatandaşım,

Satılır kamu, malları
Sorulmaz, isçi halları
Kimler götürdü malları
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bölge bölge, ayırmışlar
Birilerin, kayırmışlar
Kandırmaya, bayılmışlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her bir şeyim, döndü terse
Hepsin görür, dolur kese
Kurtulsam, bir zaman erse
Ben ne biçim, vatandaşım.

İşkencede, verdik canlar
Bizi bizden olan anlar
Boşa aktı, akan kanlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yeni gördük, Avrupa’yı
Girmeden, bekleriz payı
Gözler görmez, kampanyayı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Egitim görenim, bunlar
Kış yarısı biter, unlar
İdam edildi, ne canlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Önüne gelene, minnet
Hergün geçir, hergün cinnet
Ekmek bulmaz, arar cennet
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıkarmışlar, bir kaç yasa
Sanırsın ki, dolmuş kasa
Geceyi sever, yarasa
Ben ne biçim, vatandaşım.

Düşünme gel, kan bağını
Unutma n’olur, çağını
Yükselt emek, bayrağını
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ayrı yaşam, ayrı düşler
Düş gibi, yürümez işler
Otuzda, döküldü dişler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dogru söyle, al canımı
Düşman etme, cananımı
Çürüttün, hep sol yanımı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Krediler, ödenmiyor
Gözler yoksulu, görmüyor
Ögrenmemiş, direnmiyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yasa çıkar, uygulansın
Yol birbirine, ulansın
Ülkede barış, dolansın
Ben ne biçim, vatandaşım.

Neyimizle, övünelim
Sevindirin, sevinelim
Kazanmayı ögrenelim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gemiler, limanlar, Tırlar
Her birşeyi, yaşam zorlar
Biz çalıştık, kimin varlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

O görülen, yüce katlar
İşi zorda, bürokratlar
Hemen Avrupa’ya atlar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Hem küçümse, hemde yerleş
Mezar bulsa, girer beleş
Bir müsabakadır, güreş
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olmaz yerde, olur demek
Boşa gider, bunca emek
Çalışmadan, hazır yemek
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öküzün yerin at aldı
Evin yerini, kat aldı
Olan aklm, sırat aldı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dertlere dert, ekleniyor
Dünkü çocuk, dikleniyor
Kurtarcı, bekleniyor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Her an karışır, kavşaklar
Levhada kalır, yasaklar
Bura bizim, köy uşaklar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Büyükler her, zaman başta
Su katılmış, tat yok aşta
Kayıp ettik, her savaşta
Ben ne biçim, vatandaşım.

Kitaplar, rafta tozlanır
Oku dedigim, nazlanır
Alamayanlar, sızlanır
Ben ne biçim, vatandaşım.

Dolaşırım, ada ada
Geçti tren, oda oda
Hayalin, ürünü buda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gidiyordum, dediler gel
Sormak yasak, başım mı kel
Verir kızı, kana bedel
Ben ne biçim, vatandaşım.

Öglum , babam birde eşim
Dökülmedik, yoktur dişim
Hizmet etmek, bütün işim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Olumsuzluk, dolu çevrem
Bak diyorlar, neyi görem
Olurmu, Asli’siz Kerem
Ben ne biçim, vatandaşım.

Şaşırmışım, yolu beli
Her an, yaralıyor dili
Her neylesem, adım deli
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bedeni yor, beyini yor
Yolun başı, sonundan zor
Yüregime, ekmişler kor
Ben ne biçim, vatandaşım.

Tad kalmadı, kahve çayda
Bazen, dolaşırım Ay’da
Hayal imiş, ah ne fayda
Ben ne biçim, vatandaşım.

Günahları, bana yazdık
Palazlandık, daha azdık
Alınlara, yazı yazdık
Ben ne biçim, vatandaşım.

Yükün aldı, yolda gemim
Demlenecek, yoktur demim
Soracagım, ettim yemin
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oradan, oraya koştum
Aferim dediler, coştum
Boş olasın, dese boştum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Çıldırttılar, gör adamı
Mezar ettiler, odamı
Yol alırım, el yordamı
Ben ne biçim, vatandaşım.

Emaneten, konup göçme
Bulanık, suları içme
Ben şansızım, beni seçme
Ben ne biçim, vatandaşım.

Onüç-ondörtte, sattılar
Yaslı katara, kattılar
Ömür boyu, ağlattılar
Ben ne biçim, vatandaşım.

Gelin oldum, sevinmedim
Anne oldum, övünmedim
Ben ne zaman, dövünmedim
Ben ne biçim, vatandaşım.
 

Günü birlik, dayak yerim
Derdimi, kimlere derim
Gelenekler, büktü belim
Ben ne biçim, vatandaşım.

Baba döver, koca döver
Döverde, kendini över
Utanmadan, döner sever
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ekonomik, evlilikler
Beyaz kefen, gelinlikler
Bekleniyor ehillikler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Oku dediler, okudum
Sınıflarda, ben yogudum
Ağa ya hali, dokudum
Ben ne biçim, vatandaşım.
 

Mahkemeler, oldu yolum
Bilsen ne, çileli kulum
Evlendigim, halde dulum
Ben ne biçim, vatandaşım.

Durmayınan, yol biter mi
Olmayan, meyve yeter mi
Odunsuz, baca tüter mi
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ne usanır, ne bezerler
Bir ömür, uyur gezerler
Karınca, komaz ezerler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Aşkım yasak, zevkim yasak
Adım yüce, mevkim yasak
Konuşamam, öyküm yasak
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sevdim diye, babam vurur
Gardaşlar, yoluma durur
Göz pınarlarım, kurur
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bize günah, yasak derler
Yasaklar, her haltı yerler
Böyle nereye, giderler
Ben ne biçim, vatandaşım.

Sıgınmışım, bir girdaba
Kış geliyor, korun soba 
Üşüyorum, inan baba
Ben ne biçim, vatandaşım.

Mahkemede, över beni
İşi düşer, sever beni
Utanmadan, döver beni
Ben ne biçim, vatandaşım.

Ömür boyu, hep çaliştım
Köle olmaya, alıştım
Onlar küstü, ben barıştım
Ben ne biçim, vatandaşım.

Senelerce, yol yürüdüm
Yollarda, gölge sürüdüm
İçe atarak, çürüdüm
Ben ne biçim, vatandaşım.

Bir araya, gelemedim
Gülenlere, gülemedim
Rahat yüzü, göremedim
Ben ne biçim, vatandaşım.

İşaret misin

Ela göz üstünde simsiyah kaşlar
Nasılsın desem kavgaya başlar
Akıyor gözümden kan ile yaşlar
Dehalı bir aşka işaret misin?

O inci dişlerin, al al yanağın
Ben olayım güzel gönül konağın
O bakışlar yakın eder ırağın
Vefalı bir aşka işaret misin?

Tatlı tebessümle çeldin aklımı
Aşikar eyleyip gittin saklımı
Kimselere bırakamam haklımı
Sefalı bir aşka işaret misin?

 4.4.1975 / Hüseyin Uçar

Cananım

Gece uzaklarda ince yol gibi
Eğip kollarımı bükme cananım
Çatık kaşın, fidan boyun dal gibi
N’olur genç ömrümü sökme cananım

Sensin sığınacak dalım yaprağım
Sensin sade varlığımla toprağım
Gencecik çağımda aldım merağım
Taze tomurcuğum dökme cananım

Bir canım var koyacağım yoluna
Değişmem aşkını dünya malına
Hüseyin’i bırak kendi halına
Bir ömür nöbete dikme cananım.

 23.5.1975 / Hüseyin Uçar

Doyulur mu

Avladın gör kaçını
Kaptın baştan tacını
Siyah sırma saçını
Örmeye doyulur mu

Tatlı güzel dilini
Gel bana ver elini
Has bahçenin gülünü
Dermeye doyulur mu

Hoştur elma yanağın
Aç gireyim konağın
Bal süzmesi dudağın
Öpmeye doyulur mu

Hüseyini alsana
Beni benden çalsana
Bir kalbime dolsana
Sarmaya doyulur mu?

16.4.1975 / Hüseyin Uçar

Bakar giderim

Yüzerim hayatın memba gölünde
Kaldım gidemiyom gurbet elinde
Yakan, yıkan yaz baharın selinde
Okyanusa doğru akar giderim

Gelen giden çalar açıktan gördüm
Dostun bahçesinde gülünü derdim
Ele kötü imiş ben meyil verdim
Sinemi kor ile yakar giderim

Nice kahramana sırtın çeviren
Nice yiğit vardı dağı deviren
Ben miyim dünyanın gününü gören
Binlerce engeli yıkar giderim

Nice bezirganlar demini sürdü
Hak ile yananlar sanma gün gördü
Pir Sultan Abdal’ım canını verdi
Bu kahpe dünyadan bıkar giderim

Yılmadım, korkmadım hak ile oldum
Boğucu ilhamı dert ile buldum
Sevdiğim aşkınla sararıp soldum
Şöyle bir dünyaya bakar giderim.

22.4.1975 / Hüseyin Uçar

Gülenim yok

Hasta ruhun tedavisi zoraldı
Körpe ümitlerim dağlarda kaldı
Beşikte göçerlik kapımı çaldı
Bakanım yok, gülenim yok yüzüme

Kurudu yeşeren bütün dallarım
Kapandı geçilmez oldu yollarım
Hayal hayal oldu yurdum, illerim
Bakanım yok, gülenim yok yüzüme

Buz tutar sularım kaynar ılımaz
Müsaade et güzel kalayım biraz
Hüseyin bu dünya kimseye kalmaz
Bakanım yok, gülenim yok yüzüme.

 22.5.1975 / Hüseyin Uçar

Değilim -2-

Ne and içtim ne söz verdim
Ne hırsızım, ne de gördüm
Gizli bir sırra mı erdim
Haksıza gebe değilim

İlim irfan çeşmesini
İstemem dert deşmesini
Sevmem dostun küsmesini
Yalvaran tövbe değilim

Saygı duyulmaz sövene
Çıkıp kendini övene
Affım yok bana değene
Elbette bebe değilim..

 8.2.1975 / Hüseyin Uçar

Olurlar

İyi günde can dostlarım
Kötü günde kör olurlar
İdama gitsem de bile
Geriden de vur olurlar

Yolum geçim kapısından
Bıktım dünya tapusundan
Varsam dostun başucundan
Toplanır da bir olurlar

Uymak ister el gözüyle
Konuşurlar tok sözüyle
Gecesiyle gündüzüyle
Yollarınma dur olurlar

Hüseyin susar mı, susmaz
O sözlere kulak asmaz
Dünya senden kimse bıkmaz
Bana tuzak kur olurlar.

14.2.1975 / Hüseyin Uçar

Çağlamasam mı

Geleceğe umut içimde isyan
Sevinçle sevdayla çağlamasam mı?
Bir acı haber mi bizim illerden
Dövüne dövüne ağlamasam mı?

Omuz versem şu dağlara yaslasam
Sevinir mi sinem şehrin ıslasam
Diyar-ı gurbette ayrı kışlasam
Sinemi kor ile dağlamasam mı?

Esen rüzgar, yağan yağmur yön bulur
Hüseyin gül gibi açtı da solur
Çırpına çırpına yolları yolur
Dikilen dağlara hoğlamasam mı?

31.7.1975 / Hüseyin Uçar

Yeter

Özüm sözüm birbirine katarım
İnsanlık, çaresiz kalmasın yeter
Gerekırse ben kendime çatarım
İnsanlık, çaresiz kalmasın yeter

Milyonların kemikleri sayılır
Doktorsuz, ekmeksiz nasıl ayılır
Efendice ezilene kıyılır
İnsanlık, çaresiz kalmasın yeter

Hüseyin onların kanadı, kolu
Nihayet kendi de bir insanoğlu
Bir etmez insanla parayı, pulu
İnsanlık, çaresiz kalmasın yeter.

 14.7.1975 / Hüseyin Uçar

Sormayın

Manalı bakışın Aşktır, emeli
Ne kazandı, hep yetirdi, sormayın
Ne deyip söyleyim dertler kümeli
Ne kazandı, ne yitirdi, sormayın

Övdükçe zülüfün döktü gerdana
Şikayetim vardır pirim sultana
Yiğitler kükreyip çıkar meydana
Ne kazandı, ne bitirdi, sormayın

Gizli yolu sıra sıra fidanlar
Bizden önce göçmüş yerde yatanlar
Hain olur aramızı katanlar
Ne kazandı, ne götürdü, sormayın

Her dilden yükselir ayrı bir nutuk
Sözle halka yariz, bin vaad koduk
Bakın keyfinize rahat bir koltuk
Ne kazandı, hep getirdi, sormayın

Gelenler gideni görmüyor, nasıl
Bir bahçe yetirdim tümüyle hasıl
Hüseyin nefesin çıktıkça asıl
Ne kazandı, ne batırdı, sormayın.

 18.2.1975 / Hüseyin Uçar

Bulamadım

Çaresiz gezerim şu yeryüzünde
Derdimi dökecek kul bulamadım
Yürünür mü namertlerin izinde
Gerçek dosta giden yol bulamadım

Anadolum elbet benim öz yurdum
Say ki, insanlığın yoluna durdum
Faşistler misali tuzak mı kurdum
Durup eğlenecek il bulamadım

Kapa geçmişleri acı diyorlar
Sen iyisin desem yağcı diyorlar
Nice aç kurtlara hacı diyorlar
Bir kez tutunacak dal bulamadım

Hüseyin gizliden yürümez, açık
Desinler razıyım bir aklı kaçık
Beylerin sırtında kürk ile gocuk
Uzanıp yatmaya çul bulamadım.

 15.2.1975 / Hüseyin Uçar

Diyemiyorum

Ben hayranım kaşın ile gözüne
Hasret kaldım çifte benli yüzüne
Gerçek sanıp aldanmışım sözüne
Aşkını kimseye diyemiyorum.

Ölü müyüm, diri miyim ölç beni
Yeşil miyim, yetgin miyim biç beni
Rakı mıyım, viski miyim iç beni
Aşkını kimseye diyemiyorum.

Hüseyin’i sanma hiç senden ırak
Kül oldum aşkınla gel gör yanarak
Dağı yardım seni Şirin sanarak
Halimi kimseye diyemiyorum.

 1.4.1975 / Hüseyin Uçar

İlham koşar

Ademler havasız olmaz
Sevgisiz bir ömür dolmaz
Sanilmasın tarih yazmaz
Şiir koşar ilham coşar

Ölen ölür çoğu suçsuz
Pis bir urgan elde uçsuz
Kalsın bir müddet sonuçsuz
Şiir coşar ilham şaşar

Duygu teper iğnesi dil
Hüseyin gerçeğe eğil
Koltuk halkın sizin değil
Şiir doğar ilham koşar.

10.7.1975 / Hüseyin Uçar

İlim sin Çorum

Sağmacadan gelir suyun sel gibi
Nice tepeleri aşar yel gibi
Bana davranırsın niçin el gibi
Vatanım ilim’sin Çorum

Avrupayı karış karış dolandım
Sensin gene benim kolum kanadım
Seninle bir olmak benim muradım
Rüzgarım, yelim’sin Çorum

Sende açılmış dünyaya gözüm
Tükendi kalmadı diyecek sözüm
Senden ayrılalı dayanmaz özüm
Barınağım, dilim’sin Çorum

Cennetten farksız o güzel çevren
Bütün güzelliğin bırakmış evren
Köy, kaza, mahalle, kalıyor gören
Yağmurum, selim’sin Çorum.

 9.5.1975 / Hüseyin Uçar

Gidiyor

Tavana dikilen gözler
Göç’e koyulmuş gidiyor
Takatsiz, dermansız dizler
Gizli yorulmuş gidiyor

Gemi gamla yüklenirse
Kutuplarda kar erirse
Toprakta altın çürürse
Beyin yorulmuş gidiyor

Doğudan batıya nara
Sinem delik deşik yara
Dağlar perde perde sıra
Yiğit vurulmuş gidiyor

Tut elimi yada verme
Veririsen kör ol görme
Hüseyinsiz sefa sürme
Gönül kırılmış gidiyor.

 9.3.1975 / Hüseyin Uçar

Okursun dağlar

Bülbülden mi alır dağlar sedasın
Güzelden mi alır dağlar edasın
Giyinmiş alları bahar modasın
Kekikli naneli kokarsın dağlar

Bin bir çeşit ağaç, güzel kuş sesi
Karla kaplı hâlâ gayet yücesi
Bir değil gönlümde gündüz gecesi
Hüzünle kalbime akarsın dağlar

Yükseklerde şahin kartal korkusu
Ruha işler levik kekik kokusu
Çayır çimen ağaç yaprak dokusu
Hasretim kalbimi yakarsın dağlar

Gönlümü çalarsın insafsız derman
Evrende olmuşsun bir büyük kovan
Bal olur suyunla ekmekle soğan
Sevdalı ruhumu okursun dağlar

Duygulu ruhları büyüye vurun
En sadık yakını Uçar’a sorun
İsterim gönlüme sonsuz taht kurun
Banada  heybetle bakarsın dağlar.

 30.2.1975 / Hüseyin Uçar

Aldı Niğdeli

Gel gör dedim bizim eli güzele
Aklımı başımdan aldı Niğdeli
Mor menekşe veda çekmiş gazele
Aklımı başımdan aldı Niğdeli

Sordu bana memleketin neresi
Yıkıldı başıma dünya küresi
Çınlıyor beynimde hâlâ gür sesi
Aklımı başımdan aldı Niğdeli

Mevsim sonbahar ağaçlar bozkır
Bir olmaz diyor altınla bakır
Bir kusursuz güzel gözleri çakır
Aklımı başımdan aldı Niğdeli

Sel gibi bulanıp tebessüm etti
Göz yaşın yemeğe yağ edip kattı
Kirpiği sineme hançer mi battı
Aklımı başımdan aldı Niğdeli

Hüseyin bir sözcük çıktı ağızdan
İsmim çıkar diyor notayla sazdan
Bir türkü tutturduk aynı avazdan
Aklımı başımdan aldı Niğdeli.

 28.2.1975 / Hüseyin Uçar

Değil mi

Hastalıklar temel attı yapıma
Ciğer pare pare duman değil mi
Yaklaşıyor yavaş yavaş kapıma
Ömürün ilacı zaman değil mi

Sürülmüş kurşunlar hazır namluda
Keser yollarımı yağmur, dolu da
Yan gelmiş yatıyor zalim yalıda
Yalvarıp yakarmak aman değil mi

Her adım başı bir zalim türer
Kime güvenirsem acımaz serer
Dert düşmesin bir kez ürer de ürer
Bazan ölüm bile derman değil mi?

 21.3.1975 / Hüseyin Uçar

Gözlerinde

Nice suçsuzu astılar
Halkın bağrına bastılar
Sanki sesimiz kıstılar
Hile dolu özlernde

Herkes korkuyor hırslıdan
Neşe beklenmez yaslıdan
Kerem bıkar mı Aslı’dan
Yatar ölür dizlerinde

Derdi derde mi eklerler
Nefis koymayıp örklerler
Yoksa köle mi beklerler
Hüseyin’in gözlerinde?

 4.6.1975 / Hüseyin Uçar

Bu sırra

Nasıl da coşardı ilham nehirim
Gelip geçtim eremedim bu sırra
Herkes gibi olmaz benim ahirim
Gelip geçtim eremedim bu sırra

Hakkımı ellere verdin alamam
Yıllar oldu ben kendimi bulamam
Kabulüm yok buralarda duramam
Gelip geçtim eremedim bu sırra

Nefsimi körlerim vicdanım susmaz
Tehdide, zulüme hiç kulak asmaz
Çürük tahtalara Hüseyin basmaz
Gelip geçtim eremedim bu sırra.

 2.8.1975 / Hüseyin Uçar

Her zaman

Anlatayım dostum değil bir rüya
Yolculuk başlamış yıldıza aya
Bir meydan savaşı hayat bu dünya
Direnerek hak alınır her zaman

Emeğimiz niçin yatanlar tatar
Servetin üstüne servetler katar
Bizi bize takıp pusuda yatar
Direnerek hak alınır her zaman

Alırsan, satarlar, gerilik kabal
Evlenirsen gönlüm bir daha sev al
Bahar gelmiş her yan gözükür albal
Direnerek hak alınır her zaman.

 6.6.1975 / Hüseyin Uçar

Yükleyin bana

Kalpten kabe sarılacak kol olan
Her meyva dalında çiçek, dal olan
Adadan adaya köprü, yol olan
Olanca yükünüz yükleyin bana

Şu alemde tedavisiz dertlerin
Bir sözü bin olur bakın fertlerin
Havlaması bitmez imiş itlerin
Dünyanın gamını yükleyin bana

Hüseyin gözlerin aynası yok mu
Kötü söz kalbine işleyen ok mu
Bir isim insana söyleyin çok mu
Bütün acıları yükleyin bana.

28.8.1975 / Hüseyin Uçar

Bre dünya

Nasıl eğleneyim eller kovuyor
Bre dünya sende izim kalmadı
Kimisi sitemle elin ovuyor
Benim tutunacak dalım kalmadı

Dinleyin erenler gerçek nasihat
Gülüp oynar iken yapışır tokat
Koştum rüzgâr ile kesildi takat
Daha yürüyecek yolum kalmadı

Eğildim saygıyla dediler haktan
Dikildi karşıma boş kafa çoktan
Sinem de yarıldı bakın kuraktan
Kırdılar kanadım kolum olmadı.

  26.1.1975 / Hüseyin Uçar

Değil

Dünya senin neyin aldım
Kerem gibi çölde kaldım
Ben her zaman yaralandım
Yaşamamak elde değil

Yalan bilmem, plan bilmem
İsteyerek bir an gülmem
Gülüm arkansıra gelmem
Mecnun artık çölde değil

Sesim senden, halktan dilim
Gel darılma bana gülüm
Her canlıya vardır ölüm
Ördek gibi gölde değil

Pınar oldum ark ararım
Gene toprağı sararım
Ferhat’ım dağı yararım
Benim sevdam dilde değil.

 14.5.1975 / Hüseyin Uçar

Salmış gidiyor

Birine seslendim dalmış uykuda
Gaflet uykusuna dalmış gidiyor
Birine seslendim inmiş kuyuda
Orda kıyamete kalmış gidiyor

Dedim gözlerinde perde siyahtan
Dedi kurtulamam bir türlü ahtan
Dedim ki kalk uyan erken sabahtan
Kuzusun yanına almış gidiyor

üzümlüdür yeşil bağlar üzümlü
Sevdiğim doğada her şey çözümlü
Dedim gülmek, dedi daha azimli
Düşlerin ummana salmış gidiyor.

  12.7.1975 / Hüseyin Uçar

Dünya

Gülemedim dünya senin yüzüne
Sürme çekmiş güzel iki gözüne
Kimisi vuruyor yanmış dizine
Yanmış dizlerine köz oldun dünya

Kimini güldürüp zevke daldırdın
Kiminin ah ile aklın aldırdın
Kimisini dağdan dağa kaldırdın
Kimisine sade söz oldun dünya

Kimisini milyonlara gark ettin
Kimisini sel götürmez ark ettin
Kimisini dövündürüp çark ettin
Bana yalan ele öz oldun dünya

Kimisi Mecnun’dur arar Leyla’sın
Kimi terk eylemiş ilin yaylasın
Hüseyin aşk ile bulmuş belasın
Ona da sadece poz oldun dünya.

 8.8.1975 / Hüseyin Uçar

Olmuyor

Doğmak ilim ölmek ilim
Döşememde hasır kilim
Deviniyor güzel dilim
Gül bülbüle yar olmuyor

Yarışıyor canlı cansız
Ecel gelir bir gün ansız
Bir gönül düşün sultansız
Düşlemekle var olmuyor

Arka versek tepe dağa
Göz gezdirsek geçen çağa
Balık gibi düştük ağa
Can vermesi zor olmuyor.

3.8.1975 / Hüseyin Uçar

Tok olur

Değmen benim şu biçare gönlüme
Dünyayı verseler gözde yok olur
Yiğidin başına bir iş gelirse
Geriden hay haya kalkan çok olur

Şu hassas gönlümü kıran kırana
Yıkıldı saraylar döndü virana
Fakire yoksula vuran vurana
Hançer yüreğime yivli ok olur

Geze geze şu cihanı usandım
Kulak verip ilhamıma yaslandım
İnsafa gel her köşede haşlandım
Üf desen kaçanlar gözü pek olur

Hüseyin’i alın vermen haine
Karga diyorlarmış duyun, şahine
Döner dünya kalleşlerin lehine
Yüz yıllık açlara sorsan tok olur.

  20.6.1975 / Hüseyin Uçar

Vatan

Ben seherin beyaz taşı
Özledim kavim kardaşı
Çağlar gözlerimin yaşı
Bura gurbet, vatan nerde

Kimi kimden soracağım
Garip yuva kuracağım
Genç ömürü yoracağım
Bura gurbet, vatan nerde

Beş asırlık ömür verse
Ayağıma halı serse
Alay eden gelip görse
Bura gurbet, vatan nerde

Bülbülün meskeni çalı
İstemiyor yağı, balı
Aslan etmişler çakalı
Bura gurbet, vatan nerde

Bencilliğe yakar ağıt
Yazmak için aldım kâğıt
Şu gamı kederi dağıt
Bura gurbet, vatan nerde?

 25.5.1975 / Hüseyin Uçar

Arıyor

Dökülür sözcükler çıkar ağızdan
Kutuplarda elbet yürünmez buzdan
Dem sürelim derken söz ile sazdan
Diller çata çata yarış arıyor

Benim oturduğum villa mı, kat mı
Sülo’nun amble’mi katır mı, at mı
Her on yılda darbe acı mı, tat mı
Herkes bir yerlere varış arıyor

Baharın hedefi yaza yönelik
Yokuş direniyor düze yönelik
Hayatın her yönü bize yönelik
İnsanlık bir huzur, barış arıyor.

9.6.1975 / Hüseyin Uçar

Güldü yürüdü

Uğradım güzele bugün sabahtan
Bir entari giymiş güzel siyahtan
Dedim sen benimsin, dedi ki çoktan
Tatlı tebessümle güldü yürüdü

Dedim ismin nedir, dedi ki sorma
Dedim sebep nedir, dedi ki yorma
Dedim ki aşığım, dedi laf vurma
Belimi ortadan böldü yürüdü

Dedim yaşın kaçtır dedi on sekiz
Dedim koynundaki, dedi ki ikiz
Dedim ne fazilet, dedi ki tekiz
Gönlümden gümanı sildi yürüdü

Dedim ki kızdın mı methini yaptım
Dedi ki niçin taptıkça taptım
Dedim gerçek midir, dedi ki ahtım
Kalbimi okladı deldi yürüdü

Dedim tanışalım, dedi ne zaman
Dedim buluşalım, dedi ki aman
Dedim ki aşığım halim çok yaman
Yürüyen ayagım  çeldi yürüdü.

 11.6.1975 / Hüseyin Uçar

Bu aşkın elinden

Bu aşk bizi fırıldağa çevirdi
Tayfun oldu gemilerim devirdi
Avcı oldu yollarımı çevirdi
Bu aşkın elinden dostlar elaman

Çarka vurdu yonttu kaba yanımı
Mengeneye verdi tatlı canımı
Sevdiceğim sormaz oldu halımı
Bu aşkın elinden dostlar elaman

Sarıldı yakama yırttı yakamı
Aşk dediğin işkence mi, sefa mı
Taşlara çaldırdı ezdi kafamı
Bu aşkın elinden dostlar elaman

Hüseyin’i taşa tuttu yılmadı
Düğün dernek cenazemi kılmadı
Kalbimi gönderdim zalim almadı
Bu aşkın elinden dostlar elaman.

 3.8.1975 / Hüseyin Uçar

Sar beni

Sen bir doktor ol da hastan olayım
Acıma sevdiğim yar beni beni
Eğer beni baygın halde bulursan
İncitme sevdiğim sar beni beni

Dile vücudunda kolun olayım
İste de al beni malın olayım
Her an gezindiğin yolun olayım
Cadde ismin diye sor beni beni

Sen bir tarla ol da satın alayım
Büyük şehirlerde katın olayım
Sen binici ol da atın olayım
Acıma sevdiğim yor beni beni

Sen bir dünyasın yören olayım
Muhtelif yerinde yaren olayım
Der Hüseyin gülün deren olayım
Aşkın yoldan bile kor beni beni.

19.2.1975 / Hüseyin Uçar

Geleyim

Eli bağlı bir köşede bağlandım
Mecnun gibi diyar diyar dolandım
Mekik gibi dolanarak sağlandım
Varlığım filime al da geleyim

Kılı kırmaz idim tele dolandım
Oyuna gelmezdim yele dolandım
Bir Kerem misali güle dolandım
Yolumu ilime al da geleyim

Ben senin sevdandan gıda alırım
Ruha döner deryalara dalarım
İstersen bir ömür sende kalırım
Dilimi diline al da geleyim

Hüseyin veririm dosta canımı
Mervanın dölünde koyma kanımı
Kahpe, kalleş sarmış dört bir yanımı
Elimi eline al da geleyim.

16.5.1975 / Hüseyin Uçar

Sar beni

Sen bir doktor ol da hastan olayım
Acıma sevdiğim yar beni beni
Eğer beni baygın halde bulursan
İncitme sevdiğim sar beni beni

Dile vücudunda kolun olayım
İste de al beni malın olayım
Her an gezindiğin yolun olayım
Cadde ismin diye sor beni beni

Sen bir tarla ol da satın alayım
Büyük şehirlerde katın olayım
Sen binici ol da atın olayım
Acıma sevdiğim yor beni beni

Sen bir dünyasın yören olayım
Muhtelif yerinde yaren olayım
Der Hüseyin gülün deren olayım
Aşkın yoldan bile kor beni beni.

19.2.1975 / Hüseyin Uçar

Dost bekliyor

Bırakın beni gideyim
Dost bekliyor hasta, yorgun
Gözü yaşlı boynu bükük
Dost bekliyor benzi solgun

Doğadandır dal yaprağım
Kışa benziyor kurağım
Barınacak yok toprağım
Dost bekliyor bize kırgın

İnsanlık pula satılmaz
Bilmeyen söze katılmaz
Yalan ile aldatılmaz
Dost bekliyor bize dargın

Çalışan haktan ıramaz
Çıkıp suçsuzu kıramaz
Hüseyin’i zor yoramaz
Dost bekliyor bizi olgun.

 19.11.1975 / Hüseyin Uçar

Konuş yağmur damlaları

Yağar yağmur sulu sulu
Kes n’olursun özüm dolu
Bana mıdır gurbet yolu
Konuş yağmur damlaları

Aşk şerbeti yar elinden
Hediye zülüf telinden
Kurtulmadım dost selinden
Konuş yağmur damlaları

Kestin yolum dağlar gibi
Hazan oldum bağlar gibi
Gözüm yaşı çağlar gibi
Konuş yağmur damlaları

Ölü müyüm, diri miyim
Ben o yarin gülü müyüm
Can habubat gölü müyüm
Konuş yağmur damlaları

Kalem elde elem dilde
Arzum kaldı ince belde
Hüseyin’i boğma selde
Konuş yağmur damlaları.

11.6.1975 / Hüseyin Uçar

Kömür gözlüm eğlenme

Yalvara yalvara yoruldu dilim
Gel eğlenme kömür gözlüm eğlenme
Çekildi suları kurudu gölüm
Gel eğlenme kömür gözlüm eğlenme

Kurudu kalmadı yaprağım dalım
Karaya büründü yeşilim alım
Yeter yıkma beni aşkım, sevdalım
Gel eğlenme kömür gözlüm eğlenme

Gözden uzaklaşma mazimiz derin
Daralmaz kalbimde genişler yerin
Hüseyin kan ağlar senin eserin
Gel eğlenme kömür gözlüm eğlenme.

 23.4.1975 / Hüseyin Uçar

Misali

Çiçeklerin demetlemiş
Bir derde binin eklemiş
Kendi kendini teklemiş
Mecnun, Kerem, yol misali

Dedim gireyim bağına
Düştün artık tuzağıma
Bir eğildi  kulağıma
Sevdalarım sel misali

Ya al, ya gel geze geze
Yakar aşkın döndü köze
Oldum işte bir geveze
Ben bir bülbül gül misali

Kirpiklerin ok eyledin
Yeter artık çok eyledin
Açlıgımı ok eyledin
Zenğin gönlüm göl misali.

15.4.1975 / Hüseyin Uçar

Vurulur gider

Nice suçsuzlar suçlu sanılmış
Zulmün zincirine sarılır gider
Yıllar sonra Pir Sultan’ım anılmış
Saygıyla kavgası anılır gider

Kimi ünden olur, kimisi candan
Yalanın binası kurulur yandan
Sokaklar sel oldu geçilmez kandan
Nice koç yiğitler vurulur gider

Zulüm olur, sitem olur zatına
Yükselir ulaşır arşın katına
Cana kıymak gidiyormuş tadına
Kardeş kardeşine kırılır gider

Hüseyin gerçeği siler mi gözden
Yalanla planla düşer mi yüzden
Yüzyıllar usandı vahşiler sizden
Gün olur yaralar sarılır gider.

8.6.1975 / Hüseyin Uçar

Sar Anadolum

Korkma çatık kaşlım güneş doğuyor
O karanlık zındanları kovuyor
Olumsuz buhranlar beni boğuyor
Al beni bağrına sar Anadolum

Soğuk suyun bin bir çeşit neşenle
Yaban meyvaları eğri meşenle
Zevkin tadılıyor her bir köşenle
Al beni bağrına sar Anadolum

Aşağı inerim ovalar, bağlar
Yükseğe çıkarım heybetli dağlar
Irmaklar göksünde ne hazin çağlar
Al beni bağrına sar Anadolum

Anadolum her köşenden geçilmez
Tabiatın birbirinden seçilmez
İnan değerine paha biçilmez
Al beni bağrına sar Anadolum

Yemin verdim öleceğim uğruna
Destanlar yazayım kalsın yarına
En nihayet saracaksın bağrına
Al beni bağrına sar Anadolum.

 11.6.1975 / Hüseyin Uçar

Gardaş

Gelen gider, konan göçer
Ömür, mahsulünü biçer
Kara gündür, gelir geçer
Gel birlik, olalım gardaş.

Günden güne, artar zulüm
Zaten bizde,, hayat malum
Kesmeden yolumuz ölüm
Gel birlik, olalım gardaş.

Kazananlar, giyen ayrı
Hayat çekilmiyor gayrı
Tanıyalım, şeri, hayrı
Gel birlik, olalım gardaş.

Gözetmezsin çıkarını
Düşünmezsin yararını
Gel kendin ver kararını
Gel birlik olalım gardaş..

 22.3.1975 / Hüseyin Uçar

Ecel merhametsiz yutar

Söz çıkıyor boğum boğum
Geçti gitti gençlik çağım
Talandır gönülde bağım
Diller merhametsiz çatar

Düz oluyor dağla bayır
Çimen verir sulak çayır
Haksızlığa beyler hayır
Seller merhametsiz katar

Hiç yerine koyulmadım
İçtim içtim ayılmadım
Neden insan sayılmadım
Ecel merhametsiz yutar.

14.5.1975 / Hüseyin Uçar

Halım kalmadı

Duman çökmüş bizim eller bulunmaz
Eylen gönül eylen halım kalmadı
Bilirim aşığa yollar sorulmaz
Daha tutunacak dalım kalmadı.

Özün ile sözün neden bir olmaz
Bu dünya fanidir kimseye kalmaz
Kalsan dışarıda kimseler almaz
Yakmaya kömürüm, çalım kalmadı.

Sürürsün peşinde nasıl oluyor
Bahçende açılan güller soluyor
Şuursuz davranış aklım alıyor
Giyindim karayı alım kalmadı.

Daha üstelersin güzele koşam
Takatsizken gene dağları aşam
Alt eylemiş beni insafsız yaşam
Çalıp çağıracak dilim kalmadı.

Hüseyin durmadan kendini arar
Gam, keder, yoksulluk bacayı sarar
Anladım ki dünya herkesi yorar
Daha yürüyecek yolum kalmadı.

16.1.1975 / Hüseyin Uçar

Hesap günü

Birlik halkım apar topar
Gerçekçi gerçeğe tapar
Yüreğinden birlik kopar
Yaklaşıyor hesap günü

Göz açtırmaz katillere
Türküler düşer dillere
Emperyalizmi yerlere
Yaklaşıyor hesap günü

Ders alacak geçmişinden
Kemer takar ibrişimden
Tanır beni gelişimden
Yaklaşıyor hesap günü

Yalvarmayıp yalvartacak
Faşizmi yurttan atacak
Kin nefreti kurutacak
Yaklaşıyor hesap günü

İsmim gibi ismi vardır
Zulmedeni o yalvartır
Hüseyin’le bir karardır
Yaklaşıyor hesap günü.

3.2.1975 / Hüseyin Uçar

Dili severim

Anlatam özlemim insanoğluna
Dogruya uzanan yolu severim
Zararda dolaşan gölgeyi değil
Yetime uzanan eli severim

Fidan yetiştiren veciz kolları
Dosta doğru giden aydın yolları
Birlikte yenilen dünya malları
Gerçeği konuşan dili severim

Al diye haykıran ağaç tacını
Severek doyuran canlı acını
Kan vadisin süsler nar ağacını
Bülbülü güldüren gülü severim

İnsanı kırmayan, insanı sayan
Özellik duygusu dillere ayan
Nazlımı koruyup zalıma kıyan
Yağmuru getiren yeli severim

Hüseyin’im geldim ama giderim
Ayrımlı dünyayı bilmem n’iderim
Gün olur dağılır gamım, kederim
Zararsız çağlayan seli severim.

3.6.1975 / Hüseyin Uçar

Zam bizi

Ne kazandım, ne yitirdim sormayın
Açlık geçim sade, yıktı zam bizi
Dile destan olduk, kahpe dünyada
Korku geçim sade, yaktı zam bizi.

Kurbanlar olayım, açma derdimi
Dokunmayın bulam, kendi kendimi
Tamir etsem tutmaz, uçuk bendimi
Korku geçim sade, sıktı zam bizi.

Unuttum anamın, tatlı dilini
Öpemedim, bayramlarda elini
Aşıp varsam, bir gün sıklık belini
Gurbetin seline, kattı zam bizi.

 17.10.1975 / Hüseyin Uçar

Bana kızar mı

Uzayan yolları çekip kısaltsam
Kantar olup dünya bir seni tartsam
Dolaşım alanın biraz daraltsam
Koca dünya gelinliğin bozar mı

Temeli bilinmez asırlar atmış
Nice hükümdarlar eren ağlatmış
Toz edip hepsini mideye atmış
Günden güne daha beter azar mı

Git gide gençleşir yerde, fezada
Bir ismi duyulmaz onun kazada
Hiç yanılmıyor kurduğu ağda
Not edip yediğin tarih yazar mı

Nedendir Hüseyin boynunu burun
Bilmem bu düğümü kimlere sorun
Boşuna üzülüp kafayı yorun
Duyarsa çattığım bana kızar mı?

 7.6.1975 / Hüseyin Uçar

Çeker giderim

Sahtekâr elinden bade içilmez
Hayat köprüsünden böyle geçilmez
Güzele, doğruya paha biçilmez
Hak bildiğim yolda çeker giderim

Yalan mı söyledim kime ne ettim
Bir mahsulüm dostun bağında yettim
İnsani duyguyla beraber gittim
İsmim dilden dile eker giderim

İnsanoğlu çiğ süt emmiş memeden
Gelenler gidiyor bir gün görmeden
İşkence yapılır nedir demeden
Ben kendi ömrümü söker giderim

Kötülük düşünmem asla bir kula
Sığındım kuş gibi bir kuru dala
Cümlemiz yolcuyuz meçhul bir yola
Bilincim geriye döker giderim

Vefasız dostunan yola çıkılmaz
Dünya lezzetlidir asla bıkılmaz
Hüseyin yalan’la nara yakılmaz
İnsanlık fidesin diker giderim.

 2.4.1975 / Hüseyin Uçar

Yem olur

Körpe kuzu anasından ayrılmaz
Ayrılırsa kurda kuşa yem olur
Aşığa elbet hudut sorulmaz
Sorulursa sohbet ile dem olur

Azrail’le elbet yapılmaz koşu
Doldur desen dahi doldurmaz boşu
Uyur iken uyarırsan sarhoşu
Aslanın ağzında dizgin gem olur

İnsanlar yarına bakar umutlu
Baş başa birlikte ne kadar mutlu
Girmezse araya bir ağzı kurtlu
Sevgi, saygı anlayışla cem olur.

 27.5.1975 / Hüseyin Uçar

Olmaz Mehmedim

Gene zam istiyor karnı büyükler
Seni beni soran olmaz Mehmedim
Açlıktan çektiği nice masumun
Seni beni soran olmaz Mehmedim

Vuranlar vuruyor yurdun varını
Unutmuş haysiyet, şeref, arını
Düşünüyor sade kendi kårını
Seni beni soran olmaz Mehmedim

Sahipsiz sürüyüz varımız elin
Yalan isem eğer kesilsin dilim
Görmedik faydasın ırmağın, selin
Seni beni soran olmaz Mehmedim

Birbirini suçlar beyler yorulmaz
Ne yapsalar yaptıkları sorulmaz
Büyük Türkiyemiz lafla kurulmaz
Seni beni soran olmaz Mehmedim

Zam gelir her şeye cana kıymaya
Katilsiz katillik başlar doymaya
Devam eder insanlığı soymaya
Seni beni soran olmaz Mehmedim

Ölen yiğitlerin katili kayıp
Karalı günleri gideni sayıp
Ayıp be efendim kıymak çok ayıp
Seni beni soran olmaz Mehmedim.

 15.8.1975 / Hüseyin Uçar

Dalgalı gönül

Nesini anlatam garip halimin
Okyanus misali dalgalı gönül
Bazan hırçın olur bazan da kuzu
Lokma lokma zincir halkalı gönül

Nasıl ulaşayım uçan insana
Batar vapur kapılırım hüsrana
Bir belirli misal küçük kıssana
Çamur yollarıyla kavgalı gönül

Gülmekle tadılmaz dünyanın tadı
Fetva verir günah o nurdur kadı
Uzayın fethiyle almış muradı
Günahla ayıpla damgalı gönül

Nehir çağlar besin alır dağlardan
Göz atarak geçin giden çağlardan
Kurtuldu insanlık nice ağlardan
Doğanın, insanın mangalı gönül.

8.7.1975 / Hüseyin Uçar

Sümbül gelinler

Köle gibi yaşar, Sümbül gelinler
Petekler işleyen, bal yapan arı.
Tükenmek bilmiyor vay kara günler
Petekler işleyen, bal yapan arı.

Mahsullenmiş bağın yeşil yaprağı
Sarıp sarmalamış küçük kundağı
Çapasıyla karıştırır toprağı
Petekler işleyen, bal yapan arı.

Eksede görmüyor o biçmesini
Severek izliyor dert deşmesini
Arzuluyor çölden yol geçmesini
Petekler işleyen, bal yapan arı.

Çok düşkündür belli olur saksıya
Almış hayatını asmış askıya
Zoraki boynunu eğer baskıya
Petekler işleyen, bal yapan arı.

Paylaşıyor kahırını kuzuyla
Bir şansı var ise o da yazıyla
Hüseyin iniler garip sazıyla
Petekler işleyen, bal yapan arı.

 9.2.1975 / Hüseyin Uçar

Üç beş kişi mi

Nedir bu efendim nedir bu kıyım
Yaratan, yürüten üç beş kişi mi
Nedir bu sömürü nedir bu doyum
Yaratan, yürüten üç beş kişi mi

Varlığı, doğuşu hepisi aynı
Usandım bu derrtten billahi gayri
Bir tane inancı, görüşü aynı
Yaratan, yürüten üç beş kişi mi

El vicdana varmaz dar gün ötesi
Ocağında tezek, duman tütesi
Nasıl atmaz Hüseyin’in tepesi
Yaratan, yürüten üç beş kişi mi?

 28.5.1975 / Hüseyin Uçar

Azdır

Bekliyor yurdumun, cennet kucağı
Haykıra haykıra ağlasam azdır
Bin bir dona sokmuş kenti bucağı
Elimi kolumu bağlasam azdır

Aşkıyla kavurdu, yara sinemi
Benim ömrüm gurbetlerde köle mi
Kırlarına sürsem siyah yelemi
Bahar seli gibi çağlasam azdır

O benim ruhumun Yaşam kaynağı
Aşıkların artık olmaz durağı
Kalktı şu an gönlümde ki kırağı
Bir baştan bir başa boylasam azdır

Ulaşıp yaşasam güzel ahengi
Hüseyin bulunmaz yurdumun dengi
Değişti baharla evrenin rengi
Bin söyledim daha söylesem azdır.

7.4.1975 / Hüseyin Uçar

Yolcuyum ben

Zaman bu dünyayı yutar
Mevsim mahsulünü budar
Beşikten mezara kadar
Konup göçen, yolcuyum ben

Başlamışım okullara
Meyve yük olmaz dallara
Hedef özlenen yollara
Konup göçen, yolcuyum ben

Yok içimde kin ve nefret
Dosta selamımı ilet
Bir bilirim sen bin öğret
Konup göçen, yolcuyum ben

Yanakta açmış gülleri
Mecnuna sorun çölleri
Leyla’nın susmuş dilleri
Konup göçen, yolcuyum ben

Sadece zevke dalınmaz
Yoksulun hakkı alınmaz
İnsanlık gibi bulunmaz
Konup göçen, yolcuyum ben

Çalışan hakka yaranır
Tembel her yerde kınanır
Buğdayın özü aranır
Konup göçen, yolcuyum ben

Uçar insanlığa yönel
Teknikerler yarsın tünel
Konmuş yasa, konmuş genel
Konup göçen, yolcuyum ben.

15.2.1975 / Hüseyin Uçar

Kalır gider

Üzülenler ah edenler
Yeri göğü yolar gider
Gerçekçi gerçeğe yar’se
Hak yerini bulur gider

Sıkıla sıkıla zorla
Yanmış bağrım yanmış korla
Kanun, savcı karakolla
Ömür böyle dolur gider

Özüm haktan ayrılır mı
Suçlu olan kayrılır mı
Kılıç kından sıyrılır mı
Kılıfında kalır gider

Hüseyin ahla yorulmuş
Suçsuzun gözü oyulmuş
Yılmamış yola koyulmuş
Haktan yana olur gider.

 11.8.1075 / Hüseyin Uçar