Skip to content

Author: Huseyin Ucar

BİLMEDEN

Kimsesiz sokak
Terkedilmiş ev gibiyim
Yürüyorum nereye gittiğimi bilmeden
Ne vakitten haberdarım
Nede dostlardan
Kim bilir nerededirler
Bulanık yağmur suları akıyor
Birbirine dolaşıyor
Ayaklarım yorgunluktan
Ağaçlar soyunmuş uyuyor ayakta
Boşalıyor bulut
Her şeyde hüzün
Karşı dağlar uğuldar
Uzanır bulutlara
Evren gebe
Gizem perdesini aralayarak
Beni çağıran ses
Uyandırır rüyamdan
Ve geceyi döven gürültü
Keder
Özlem
Umut yüklü
Bir tren geçer
Aynı ses
Aynı sevda
Dağlar yeşil
Dereler gizemli
Ovalar başağa durmuş
Ve yüreğim suskun
Seyre dalmış
Adımlarım yorgun
Terk edilmiş köy gibiyim
Uzaklarda.

 

02-11-1981 Hüseyin Uçar.

İNAN BANA MARALIM

İnan bana maralım
Sesin sesim yaralım
Türkü söylemek istiyorum
Senin türkünü
İsyankar
Umutlu
Doğurgan
Kızarmış başağı buğday tarlası
Her tanesi bir ambar
Kıpkızıl kibar
Kanla sulanmış
Kurtuluşa inanmış
Bak şu kızaran ufku çekip getirmek
Akşamı sabaha çevirmek
Hastayı kaldırmak ayağa
Güneşi batmayan
Yoksulu olmayan
Bir dünya özlüyorum

İnan bana maralım
Sesin sesim yaralım
Yanık, acı, buruk
Ve içli
Öğrendim kurtuluş
Türkülerinin ninnisini
Delmek maddeyi
Sessizliği bozmak
Dünyamıza inen ölümü boğazlamak
Senin ellerinle senin tarihini yazmak
Yepyeni doğmak istiyorum
VeYankılanıyor türkü
Söken şafak
Affetmeyen tarih
Durmayan hareket
Haykıran zaman
Dik baş, ak alın
İsyankar, umutlu, doğurgan
Kim diyor maralım
Özdek, durağan.

17-04-1981 Hüseyin Uçar.

SORULSUN DİYE

Günler bizi, biz günleri yitirdik
Saldırdı saldırgan ömür bitirdik
Ağrı’nın başından karlar getirdik
Yangın yüreğimiz soğusun diye.

Baskı yaptın dostlarıma bakmadı
Kibrit çaldım sigaramı yakmadı
Engel oldun, çeşmelerim akmadı
Tarlada mahsulüm kavrulsun diye.

Devamlı saldırdın, çıktım dağlara
Selam saldım nesillere, çağlara
Fidan idim gazel ettin bağlara
Neslim rüzgar ile savrulsun diye.

Tembih eyle akranına, oğluna
Çıkma daha Hüseyin’in yoluna
Geleceğiz bir gün yolun sonuna 
Vurguncudan hesap sorulsun diye.

13.08.1981 / Hüseyin Uçar

KURBANIYIZ BİZ

Sevdiğim ahını paylaşamadım
Oturup başbaşa tartışamadım
Ömür boyu koştum ulaşamadım
Kahpe tuzakların, kurbanıyız biz.

Şu kanlı düzeni aldım baltaya
Bütün pisliklerin döktüm ortaya
Ama bugün yarın, ama haftaya
Sınıfsız toplumun kuranıyız biz.

Sevdiğim sözümü tümüyle dinle
Eğer sıkışırsan kendini ünle
Yaşanmaz kardeşim bir tek öğünle
Tutsaklık zincirin kıranıyız biz.

Yok olsun dünyadan kin ile nefret
Hüseyin Selamın herkese ilet
Ezene, kıyana, özürler dilet
Geşmişin hesabın soranıyız biz.

04.07.1981/ Hüseyin Uçar

SORURLAR BİR GÜN

Her gelişte gidenleri arattın
Kavga nizah yürekleri kanattın
MC leri cepheleri yarattın
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Tevekler kurumuş hazandır bağlar
Sen görmezsin amma yürekler ağlar
Suçlunun peşini bırakmaz sağlar
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Artıyor devamlı acılar gamlar
Hareket maddeden buharlar damlar
Vicdanlar sızlattı bu genç idamlar
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Nedendir yürekler hep korku dolu
Yol kesmekten geçmez barışın yolu
Bunca yıl kırdınız sağ duyu solu
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün

Dik durduk bunca yıl olmaz esnemek
Yakışmaz suskunluk durmak köhnemek
Olurmu haksızdan özür dilemek
Haklılar hakkını alırlar bir gün
Bunların hesabın sorurlar bir gün..

19-02-1980 Hüseyin Uçar.

OKUYORUM

Okuyorum pir sultanı
Yaslanmış çağlara
Müziği
Şiiri
Kavgası
Eksiksiz dahi
Yaşıyorum Bedrettini
Ne fidanlar dikmiş dağlara
Her biri bir kavga
Bir destan
Torlek Kemal
Börklüceli
Yani Dede Sultan
Daha niceleri
Yepyeni doğuyorum
Korkuyu kovuyorum
Yanı başımda Nazım
Masmavi gözleri
Deniz, gökyüzü bahar
Bahar akşamı
Söken şafak
Fısıldıyor kulağıma
Topal Yunusla
Ceviz ağacını
Açıyorum Anadulumdan
İnsan manzaraları
Ben
Sen
O
Biz
Hepimiz
Bir arada
Yanyana
Kol kola
Halaydayız..

31-11-1980 Hüseyin Uçar.

Kavgasız ölüme

Ağa patron çökmüş halkın döşüne
Köle kılmış düzenine işine
Ben ölmek istemem pisi pisine
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Hayatı yaratan emeğin terin
Niçin gece kondu hemşerim yerin
Gözüken bloklar senin eserin
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Her girdabın elbet vardır çıkışı
Ebedi bitmiyor yoksulun kışı
Halıda kilimde gözün nakışı
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Beylerin artıgı yalamam yalak
Bizi sömürenler devede kulak
Ne elim ayağım ne beynim çolak
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Yalana riyaya edilmez minnet
Toprağın altında aranmaz cennet
Kur kendi düzenin kendini yönet
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Dur demenin artık geldi zamanı
Bilir mi zalimler ahtı amanı
Emek bizim niçin sizin harmanı
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

Kalkta benzeyelim çağlayan sele
Şu kaba kuvveti verelim yele
Boşuna düşersin sen elden ele
Kavgasız ölüme ben ölüm demem.

19/02/1979 Hüseyin Uçar.

Yazlıdır yurdum

Özlemini şu sineme ektiler
Bu gönlüme ne ormanlar diktiler
Nicemizi filiziken söktüler
Özlemin içimde gizlidir yurdum

Halkın yoksullukla durmaz savaşır
Elbette insana kavga yaraşır
Haklının peşinde haksız dolaşır
Gençliğin rüzğarı hızlıdır yurdum

El değmedik zenginliğin altlarda
Hepimiz dağıldık ayrı yurtlarda
İsyankar dikilir yeşil otlarda
Geleceğin elbet yazlıdır yurdum

Geçmişimiz soracağız katilden
Kör koyandan, yağsız yanan fitilden
Devrim şarkiları düşmüyor dilden
Bütün şölenlerim sazlıdır yurdum

Gıramlar hakını kilodan alır
Sanmayın bu sözler havada kalır
Ezilen ezenin kapısın çalır
Elbet insanların tarzlıdır yurdum.

12/11/1979 Hüseyin Uçar.

İSTİYORUM

Yeninin, yeniliğin düşmanı
Eskiyi yıkmak
Topa tutmak  
Unutmak istiyorum
Denizde fırtınaya tutulan
Tekne,
Yeni açılan
Değişen ufuklar
Başladı kavga
Kavga an
Kavga yaman
Sürdü yüz yıllardan günümüze
Kaybolmaya başladı
Parça parça deryada sinek
Yalvarmağa başladı dönek
Sadece bacası görünüyor
Sardı çevresini
Atlatis, atlas, adriyatik
Ak deniz, kara deniz
Hesap veriyor
Dalgalar ölüm marşını okuyor
Dalgalar can çekişen
Tekneye bakıyor
Dalgalar
Dalgalar
Yeniye, doğruya,
Güzele akıyor
Direnen 
Dalgalar ve biz
Doğrulduk düzelsin
Diye kamburumuz
Ne vurgun korkusu
Ne yorgunluk
Yaşam savaşında yuğrulduk
Bölge bölge durulmaya
Başladı su
Eskiyle yenide
Kesintisiz kavga bu.

11-04-1980 Hüseyin Uçar.

YÜREĞİM

Yüreğim güneş
Esen rüzğar
Akarsu
Korku sarmış dağlarımı
Bağlarım dökmüş gazel
Ateşim küllenmiş
Ulaşamama korkusu
Ve dört yanım pusu
Ayrılık Treni
Özlem otbüsü
Barış muştusuyum
Söyleyin bana
Neyin korkusuyum
Gözlerim hüzün yüklü
Namlıya sürülmüş mermi
Umanda gemi
Yüreğim
Gülmeyi
Güldürmeyi
Bilmeyeni
Yalancıyı
Sevmeyi
Bilmeyeni
Affetme
Yüreğim
Affetme e mi?

18-10-1980 Hüseyin Uçar.

GÖZLERİN

Gözlerin anam
Gözlerin babam
Gözlerin yarim
Gözlerin

Gözlerin gök yüzü
Deniz
Derya
Umman
Gözlerin aman
Gözlerin düşmanı

Parçalamaya hazır
Kurulmuş bomba
Gözlerin yaman
Gözlerin kavga
Gözlerin evren
Gözlerin…
Gözlerim…
Merhaba…….
 

21-10-1980 Hüseyin Uçar.

Kurban mı Kestiler

Düğünsüz derneksiz gelin ettiler
Kurdun kapanına koyup gittiler
Ne desem geçersiz kırıp döktüler
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

Dünyaya gelmeden yazın yazılır
Yolun kenarına mezar kazılır
Kandırma kendini büyü bozulur
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

Duasın okuyor bakın kısmetçi
Rahmetler yağdırır durmaz rahmetçi
Sen gelin değilsin geldin hizmetçi
Ne değişti gülüm dünden bu güne
Kurban mı kestiler seni düğüne

12-12-1978 Hüseyin Uçar.

Verecekler

Bak davullar  vuruluyor
Dügün şölen kuruluyor
Adım adım varılıyor
Hesabını verecekler

Milliyetçi görünürler
Dondan dona bürünürler
Zaman gelir sürünürler
Hesabını verecekler

Döndük arkamızdan atın
Durman aramızı katın
Dünkü gideni aratın
Hesabını verecekler

Zamanları daralıyor
Kimin davulun çalıyor
Hüseyini yaralıyor
Hesabını verecekler

 

08-07-1978 Hüseyin Uçar.

SUSMAYANLAR

Dağ gibi durdu zulüme
Boyun eğmedi ölüme
Yalın kılıç tek kelime
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

Ak gömlegi kan içinde
An seçtiler an içinde
Can oldular can içinde
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf ,Hüseyinim.

İbrahimim işkencede
Haydarım karlı gecede
Kurulu tahtım yücede
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

Törlek Kemal,Börklüceyiz
Ortaklara geleceğiz
Kin nefreti sileceğiz
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf Hüseyinim.

Aynı yolda yürüyoruz
Kim dost düşman biliyoruz
Yarın bizim geliyoruz
Pir sultanım, Bedrettinim
Deniz, Yusuf, Hüseyinim.

02-05-1978 Hüseyin Uçar.

Size diyorum

Köpeğin yalını sıcacık çalın
Saldırgandır ele bir sopa alın
Durmadan hığranır çenesi yalın
Saldırgan köpekler size diyorum.

Sokmağa hazır zehirli yılan
Ağasının emri konuşur yalan
Mesleği icabı vahşice dalan
Saldırgan köpekler size diyorum.

Emeğe saldırır ekmeden biçer
Bedeva bulursa içer ha içer
Pusuya yatarda kurbanın seçer
Saldırgan köpekler size diyorum.

Patronun kulu, ağa vekili
Bir çiğidi yoktur yerde dikili
Kardeş kanı içer çalır kekili
Saldırgan köpekler size diyorum.

Zorda olsa canlar söyledim sözüm
Çekilin, dagılın görmesin gözüm
Elbette gelecek yarınlar bizim
Saldırgan köpekler size diyorum.

 09-09-1978 Hüseyin Uçar.  

Kuracağız

Kollarıma kanat taktım
Bu günden yarına aktım
Yarına umutla baktım
Menzil  neyse bulacağız

Çalışırız arı gibi
Çogalırız darı gibi
Ceplerinin varı gibi
Yiyenlere soracağız

Rakı değil mey içeriz
İyi kötüyü seçeriz
Kıl köprülerden geçeriz
Cennet yoksa kuracağız

Hani nerde söz verenler
İnkar ediyor görenler
Himmet eyleyin erenler
Yaraları saracağız

Üstüme yıkmayın gamı
Adam incitmez adamı
Artık bırakın yakamı
Tutanları yoracağız.

11-12-1978 Hüseyin Uçar.          

Tüm uluslar uyanıyor

Ey ezenler sömürenler
Vahşetten duvar örenler
İnsanlığı semirenler
Tüm uluslar uyanıyor

Kimseyi üzmemek çabam
Kurşuna dizilmez adam
Çeber daraldıkça idam
Tüm uluslar uyanıyor

İ.M.F.ler babaları
Hep boşuna çabaları
Elde patlar bombaları
Tüm uluslar uyanıyor

Ulus ulus birleşiriz
Bülbül gibi söyleşiriz
Dayatana direşiriz
Tüm uluslar uyanıyor

Diyalektik düşüncedir
Ne gündüzdür ne gecedir
Sosyalizim dört hecedir
Tüm uluslar uyanıyor

                      
13-12-1978 Hüseyin Uçar.

Zamanı geldi

Müdafasız halka açıldı ateş
Kaç gündür maraştan çekildi güneş
Bu nasıl katliam bir düşün kardeş
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Devrimci kıyımı gün be gün artar
Cenaze töreni yaslı bir katar
Yobaz sürüleri bak kime çatar
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Çıkarlar konuşur körükler kini
Hiç kimse sanmasın bu kavga yeni
Alet eder her dem kuranı, dini
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Vahşeti kınıyor işiten duyan
Kimler cana kıyar, herkese ayan
Oyunlarını boz kadaşım uyan
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Maraşın çevresi tuzakla ağdır
Gün günün büyüyor dertlerim dağdır
Toplu kıyım vur kaç bu hangi çağdır
Mahkeme kurmanın zamanı geldi.

Barış özgürlüğü dille dökenler
Gizli gizli gülür kini ekenler
Hani nerde dünkü nutuk çekenler
Yakasın tutmanın zamanı geldi.

Haksızlığa boyun eğen değilim
Kimsenin hakına değen değilim
Hüseyin vahşeti öven değilim
Mahkeme kurmanın zaman geldi.

                     02-05-1978 Hüseyin Uçar

ÜÇ FİDAN

Hiç ölmeyip yaşayacak
Sanma düşünden cayacak
Dolaşacak oba ocak
Dar ağacındam üç fidan

Emperyalizmin düşmanı
O ugurda verdi canı
Hep uyardı uyuyanı
Dar ağacında üç fidan

Üçü üç milyon doğurdu
Göle çaldılar yoğurdu
Faşistleredn çok şey sordu
Dar ağacında üç fidan.

Toplumun altın evladı
Bir çok faşist kovaladı
Duydu bulutlar ağladı
Dar ağacında üç fidan

Halk için ipe çekilen
Toprağa tohum ekilen
Yiğitçe zulme dikilen
Dar ağacında üç fidan

Onları bir hain sanan
Deniz, yusuf yiğit inan
Özgürlük aşkıyla yanan
Dar ağacında üç fidan

Çelik kırılır bükülmez
Fidan köküyle sökülmez
Sanman yenisi dikilmez
Dar ağacında Üç fidan.

12-03-1978 Hüseyin Uçar.           

Kırılır bir gün

Cenaze töreni kana bulandı
Maraş caddeleri kanla sulandı
Faşizim kan içti allı dolandı
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Kanların hesabı sorulur bir gün

Nasıl olur beyler iç savaş daha
Akşamlar sığınmış bakın sabaha
Yapılanlar elbet sığmaz günaha
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Bunların hesabı sorulur bir gün

Yüz ölü vardır yüz elli ağır
Gözler kör olmuş kulaklar sağır
Çaresiz kurşuna açılmış bağır
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Canların hesabı sorulur bir gün

Bu oyunlar kardeş önceden tertip
Cenaze töreni anında yetip
Sürdün üstümüze iti eğitip
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Bunların hesabı sorulur bir gün

Bu nasıl insanlık bu nasıl niyet
Nerde demokrasi, nerde hürrüyet
Katiller sır oldu gördük nihayet
Halka kalkan eller kırılır bir gün
Canların hesabı sorulur bir gün.

24-12-1978 Hüseyin Uçar.

Bir gün

Sözünde ki, yüzünde ki ikilik
Alt alta, yan yana dizilir bir gün
Yalanda, riyada gizlilik kalmaz
Hepisi elekten süzülür bir gün

El kapısı misafire yurt olmaz
Sanma geri fikrin zamanı dolmaz
Doğanın kanunu kimseler kalmaz
Vahşetin zinciri kırılır bir gün

Her şeyin evveli, sonrası haktır
Yetim hakkı yemez bir zengin yoktur
Bilerek, görerek susanlar çoktur
Yanlış yolda yolcu yorulur bir gün

 18.6.1978 / Hüseyin Uçar

Sosyalizmin tezi ile

Gel gam yeme deli gönlüm
Üç beş vahşi gözü ile
Yiğidi korkutmaz ölüm
Revizyonist sözü ile

Kurtuluşa kavga gerek
Faşizmi her yerde yerek
Hep beraber yenmez çörek
Vurguncunun özü ile

Bir şey vermez susmak, kanmak
Yüz yıllarca nara yanmak
Tanrı ceza verir sanmak
Nurcuların bezi ile

Gel kardeşim direnelim
Balta gibi bilenelim
Yaşamayı öğrenelim
Sosyalizmin tezi ile.

 11.11.1978 / Hüseyin Uçar

Hesabım kitabım haktır

Suratımda yumruk izi
Böyle tüketirler bizi
Dert tükenmez dizi dizi
Zevkine, narına yaktır

Al üşüdüm al içeri
Vurdum bağrıma hançeri
Sıfır notumun geçeri
Daima gözüne baktır

Hem kinlenir hem küserim
Niye sana feda serim
Kalmadı cihanda yerim
Sözlerimde hilaf yoktur

Bülbül olsam güle konmam
Beyhude narına yanmam
Dolu dolu içsem kanmam
Ademin sarhoşu çoktur

Tüm dertleri bal eylerim
Bundan gerisin neylerim
Ağalarım, ey beylerim
Zulme susanlar alçaktır

Hüseyin’im atılmıyor
Hiç sürüye katılmıyor
İnsan usu satılmıyor
Hesabım, kitabım haktır.

11.6.1978 / Hüseyin Uçar

Ulaşamaz

Haksız güçler yarınlara
Ulaşamaz, ulaşamaz
Kaba kuvvet haklı ile
Dolaşamaz dolaşamaz

Tarihten örnek vereyim
Hele sen sor ben söyleyim
Ben bilime kul köleyim
Yalanlar uzun yaşamaz

Köleliğin bir eşidir
Katliamın kardeşidir
O musolin ateşidir
Bilimseli tartışamaz.

  18.11.1978 / Hüseyin Uçar

Gül göndermiş

Aralar aralar dağlar aralar
Yarin aşkı şu sinemi yaralar
Gül göndermiş sevdiceğim gül diye
Gülün ömrü ömürcüğüm karalar

Güle benzediğim anlar an mıdır
Benim taşıdığım taş mı, can mıdır
Gül göndermiş sevdiceğim gül diye
Gül renginde gördüceğim kan mıdır?

 11.11.1978 / Hüseyin Uçar

Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ey güzel sözümüz ne idi senle
Mezara beraber giderdin benle
Sana bir sözüm var sevdiğim dinle
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Ne çabuk unuttun dünkü sözünü
Öleyim de görmeyeyim yüzünü
Zalimler karartır yiğit özünü
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Yakıp beni aşkın ile kavurdun
Hamur edip teknelerde yoğurdun
Genç ömrümü rüzgarlara savurdun
Ayrılık ölümün bir eşi oldu

Kurban olam gezindiğin yollara
Kemer eyle beni ince bellere
Hüseyin’i destan ettin dillere
Ayrılık ölümün bir eşi oldu.

  9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Nazımım

Karanlık gözlere güneştir duran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım
Devrimci kavgaya damgasın vuran
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Barışta güvercin kalemde dildir
Hayatın, bilincin cihanda seldir
Şiirin, romanın hazardır, göldür
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Faşizmin pençesi, zindanı tutmaz
Tarih geri tepip gerçeği yutmaz
Gelen iktidarlar seni okutmaz
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım

Proloterya’nın öncü temsili
Ezilen halkların öz be öz dili
Hüseyin, ustanın elinde eli
Büyük üstad, filozofum, Nazım’ım.

3.6.1978 / Hüseyin Uçar

Beşikten mezara kadar

Halktan yana zarif ile
Birleş birleş arif ile
Öğren, gitme tarif ile
Beşikten mezara kadar

Tanı, tanıt soyan iti
Kötü ile olma kötü
Emzirip büyütme biti
Beşikten mezara kadar

Sınıfını tanı, tanıt
Proleter gerçek yanıt
İşte çıktı en son kanıt
Beşikten mezara kadar

Kitapları oku, okut
Her satırı, harfi yakut
Hasır, kilim, halı dokut
Beşikten mezara kadar

Yaranın yoktur melhemi
Altına baştır dirhemi
Hüseyin’im sar kalem
Beşikten mezara kadar.

  13.12.1978 / Hüseyin Uçar

Durduramaz

Bekliyoruz doğan günü
Bu gün yıktı geçti dünü
Sosyalizm halk düğünü
Hiç bir kuvvet durduramaz

Bin kalkar da bir düşeriz
Yaşam içinde pişeriz
Kapital mezar eşeriz
İ.M.F. ler kaldıramaz

Yalnız kendin ağırlama
Çürük gemi tutmaz yama
Bunca yıl ezdiniz ama
Daha kimse saldıramaz.

16.5.1978 / Hüseyin Uçar

Yedi bizi

Afrikayı pay ederler
Engerekten de beterler
Bir gün perişan giderler
Yedi bizi yerler onu

Bak kaçıyor bir bir şahlar
Son bulacak bir gün ahlar
Elbet uykusuz sabahlar
Ne idi, ne oldu sonu

Ezilenler bak el ele
Dostum emeği hecele
Durmaz sürer mücadele
Bir bakmışsın başka konu.

16.6.1978 / Hüseyin Uçar

Bitirdin beni

Sinemi yaralar duruşun güzel
Gamze çukurların, gülüşün güzel
Giyinip kuşanıp gelişin güzel
İnsafın yok mudur bitirdin beni

Turnada kanat, bülbülde dilsin
Haber salmış idim durmayıp gelsin
Ağlayan gözlerim yetmez mi silsin
İnsaafın yok mudur götürdün beni

Sinemde yarayı çevirdin köze
Güzel olan güzel kalır mı söze
Kalırsa gam değil gelmesin bize
İnsafın yok mudur yitirdin beni.

 8.8.1978 / Hüseyin Uçar

Bizde mevcut

İşkencede açan güller
Kelepçeyi kıran eller
Zindanları yıkan diller
Hepsi hepsi bizde mevcut

Göz nuru dokuyun kilim
Dogayı yönetir bilim
Susar sanma susmaz dilim
Hepsi hepsi bizde mevcut

Biz işçiyiz fabrikada
Devrimciyiz her kıtada
Hepimizde bir sevdada
Hepsi hepsi bizde mevcut

Kurutma yeşil yaprağı
İşle boş koma toprağı
Koma yanına korkağı
Hepsi hepsi bizde mevcut

Üret konyak rakısını
Bir üst sınıf askısını
Yıkacağız baskısını
Hepsi hepsi bizde mevcut

24/04/1978 Hüseyin Uçar.

İdam mı bunlar

Güller solmuş garip bülbül ötmüyor
Nasılsın demeye dilim yetmiyor
Her gün üç beş ölü, kurban bitmiyor
Sorgusuz sualsiz idam mı bunlar

Hepsi düzen, oyun kahpece pusu
Soruyoruz beyler neyin korkusu
Ölenlerin hepsi yiğit yavrusu
Katilsiz, şahitsiz idam mı bunlar

Hüseyin susar mı vahşete karşı
Kan ile sulayın toprağı taşı
Niçin vurur oldu gardaş gardaşı
Davacı davalı idam mı bunlar

01. 05. 1978 / Hüseyin Uçar     

Tırpanlar

Sanırım aylardan bir Mayıs ayı
Bir düşün idamlar kimin onayı
Biçtirdiler bize yeşil buğdayı
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Tarihin akışı döner mi dönmez
Sevdanın alevi ölmeden sönmez
Gidenler gelir mi bekleme gelmez
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Akar kanlar akar mahlede pınar
Sanırdım vahşeti her canlı kınar
Hangi yöne baksam yüreğim yanar
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun

Hadi kalk da dostum karara varak
Kellerin başını taramaz tarak
Gözümde gönlümde yoktur dur durak
Tırpanlar köreldi vicdanlar suskun.

29.12.1978 / Hüseyin Uçar

And içmişiz

Tarih geri dönermi
Haksız halkı yenermi
Gerçeği gözle gören
Korkup geri sinermi

Bu gün yarına çıkar
Yarın bu günü yıkar
Devrime and içmişiz
Çeşmeler özgür akar

Kim durdurur akanı
Başımızda kalkanı
Katlanırsa acımız
Af etmeyiz sıkanı

Emperyalist uşağı
Zehirlersin kuşağı
Düzenini yıkarız
Al ederiz aşağı

24-05- 1978 Hüseyin Uçar.        

YÜKSELİYOR

Gençleşiriz ömrümüzde
Yıllar vardır önümüzde
Sosyalizim günümüzde
Yükseldikçe yükseliyor

Emperyalist evresi dar
Sıkıştıkça verir karar
Reforumu kime yarar
Emek her an yüceliyor

Geriniyor başı tutan
Elsırtından yiyip yatan
Sade senin sanma vatan
Vurgunları inceliyor.

08/08/1978 Hüseyin Uçar.

Dinlemez ki

Güneş gibi doğacagız
Bulutları sağacagız
Yağmur gibi yağacagız
Fikir engel dinlemez ki

Bizi bize düşürenler
Yokluk ile pişirenler
Hayran olacak görenler
Fikir engel dinlemez ki

Yokluk hançer delir geçer
Eken ektiğini biçer
Bu günlerde gelir geçer
Düşler engel dinlemez ki

 
21/04/1978 Hüseyin Uçar.

Kurtuluşu müjdeliyor

Sorunları dünümüzün
Yapıcılık ünümüzün
Ustaları dünümüzün
Kurtuluşu müjdeliyor

Karanlıkta ışın oldu
Hayat ömür yaşın oldu
Ayak gövda başın oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Ağıtları gülün oldu
Bir ölümsüz gelin oldu
Ağızdaki dilin oldu
Kurtuluşu müjdeliyor

Bedrettinden İbrahime
Yiğitler düştü rahime
Çağ damgası tarihime
Kurtuluşu müjdeliyor.

27/11/1978 Hüseyin Uçar.

CAN CAN

Kafaya inen sopalar
Seni yiyenler sapalar
Yanında ana babalar
Sabahattin Ali can can

Başın öne eğilmedi
Felsefene değilmedi
Sen öldün fikrin ölmedi
Sabahattin Ali can can

Yusuf’a zindan Kuyucak
Ne olmuştur ne olacak
Hukuk yerini bulacak
Sabahattin Ali can can

Yazar ölür fikri ölmez
Bunu sade faşist bilmez
Yiğitler öne eğilmez
Sabahattin Ali can can

Bıraktığın yerden aldık
Hep senin türkünü çaldık
Sizler ile biz yön bulduk
Sabahattin Ali can can

Hikayende, romanında
Şiirinde, öz kanında
Her an Hüseyin yanında
Sabahattin Ali can can.

                       12.6.1978 / Hüseyin Uçar

Sevda türküsü

Kız sana vurulmuşum
Akıp da durulmuşum
Sevdan beni del’eyler
Aşkınla yorulmuşum

Ey oğlan tanışalı
Gözlerim alışalı
Sevdan beni del’eyler
Seninle konuşalı

Kız on beş yaşındasın
Hayatın başındasın
Sevdan beni del’eyler
Gel cennet yolundasın

Oğlan sular içemem
Aşka paha biçemem
Sevdan beni del’eyler
Yeter senden geçemem

Kız saçların sarıdır
Say ki dünya varıdır
Yanağından bal akar
Peteklerde arıdır

Oğlan dediğin oldu
Gözüm yaş ile doldu
Al beni de gidelim
Gönül gönülü buldu.

 9.8.1978 / Hüseyin Uçar

Hepsi değişim içinde

Beni benden alamazlar
Düşünceyi çalamazlar
Bugün gibi kalamazlar
Hepsi değişim içinde

İftiralar kampanyalar
Beylere mi şampanyalar
Köpek çanak dibi yalar
Hepsi dövüşüm içinde

Birliğe karşı çıkanlar
Halkımı daim sıkanlar
Bizi zevkine yakanlar
Hepsi ibrişim içinde

Aldatıyor kendisini
Eskitiyor yenisini
Gayri vereyim ismini
Hepsi sövüşüm içinde

Cahil aynı taşa benzer
Yeni dünya başa benzer
Yiğit kavgan kışa benzer
Hepsi görüşüm içinde.

 28.5.1978 / Hüseyin Uçar

Tanıyalım

Yas tutacak vaktimiz yok
Kıyımlara uğradık çok
Sayılı insan karnı tok
Tanıyalım kasapları

Kimi patron kimi ağa
Göz koyarlar bizim bağa
Köle kılmışlar toprağa
Düz yapalım hesapları

Emek bizim yiyen onlar
Kardeşliğe akan kanlar
Haykırıyor bizim canlar
Yutmayalım dolarları

Hüseyin’im kavga sürür
Bu kervan durmadan yürür
Gurbet elde ömür çürür
Okuyalım kitapları.

 24.4.1978 / Hüseyin Uçar

Kendine gel

Ozanlar ikilik sunmaz
İnsanlık kan ile yunmaz
Şiire mezhepler konmaz
Ozan isen kendine gel

İbniler kimdir sorarım
Batılı durmaz yorarım
Ademde vicdan ararım
İnsan isen kendine gel

Yürüyelim hak almaya
Yeni dünyayı kurmaya
Zalimden hesap sormaya
Soran isen kendine gel

Olmaz elbet cahil ozan
Derdimizi yanlış yazan
Dönüpte kendine kızan
yazan nami kendine gel

Halkın dertleri ortaktır
Faşizme susmamak haktır
Felsefen çamur, çoraktır
Tozan Fani kendine gel.

  20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Kalıyor nidem

Kara bahtım karardıkça karardı
Şu genç benzim sarardıkça sarardı
Bir zaman sevdiğim beni arardı
Şimdi yad ellere kalıyor nidem

Şu gönlümün çileciği dolmadı
Aht ettim güzeli benim olmadı
Artık benim tahammülüm kalmadı
Sinem yara ile doluyor nidem

Hüseyin ağlayıp yıkma kendini
Zalimler dağıttı yıktı bendini
Geldi geçti ömrüm görmedim yeni
Emeğim ellerin oluyor nidem.

7.8.1978 / Hüseyin Uçar

Çağlara yol olmuş gitmiş

Ayrılık, ikilik aldı yürüdü
Şu genç ömrüm hak yolunda çürüdü
Bedrettinler, Börklüce’ler  var idi
İnanın çağlara yol olmuş gitmiş

Daha devam edek bakak tarihe
Lüzum yoktur kurban bizde tarife
İşkencede nice nice arife
O güzel kanları göl olmuş gitmiş

Evrensel oluşum kavramı bunlar
Pir Sultan Abdal’ım sehpada onlar
Kurtuluş bilimin ışını canlar
Efil efil esen yel olmuş gitmiş

Haksızlığa hayır diyen canlarım
Onlarla döküldü benim kanlarım
Faşizmin elinden sanma yanlarım
Kardaşlar ölümsüz dil olmuş gitmiş

İnanan yılar mı işkence, damdan
Halkımız kan ağlar usandı zamdan
Boynumuzda güller bitti idamdan
Buram buram kokan gül olmuş gitmiş.

 20.11.1978 / Hüseyin Uçar

Sebebini bilmiyorum

Okula girdim okuyam
Tezgahlar kurdum dokuyam
Bu yaşa geldim korkuyam
Sebebini, bilmiyorum.

Tuzak kuruldu yoluma
Sahtekar girdi koluma
Yalan söyledim oğluma
Sebebini , bilmiyorum.

Tutun aynı yerde pekiş
Yakışır kekliğe sekiş
Yamalarım, tutmaz dikiş
Sebebini, bilmiyorum.

Kana karışmadan, üre
Çaldı beni, yerden yere
Gelip gittim, yüz bin kere
Sebebini, bilmiyorum.

Namerdin aşını yeme
Her şeyi bilirim deme
Dolaşırım, sersem seme
Sebebini, bilmiyorum.

Ganca taktık, azı dişe
Ne diyelim, bu gidişe
Öldük, didişe didişe
Sebebini, bilmiyorum.

Ne ister, yakamı tutup
Ayırdılar, kutup kutup
Ne haber gelir, ne mektup
Sebebini, bilmiyorum.

Tarlası sanar, yanagım
Ondan yoktur, dur duragım
Çöle benziyor kuragım
Sebebini, bilmiyorum.

06-03-08 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.

ANADOLUM

Severim onu gerçekten
Hiç bahsetmem bal börekten
Selam olsun ta yürekten
Anadoum başka benim

Çok içlidir yiğit halkım
Bir bütündür takım takım
Dalda üzüm salkım salkım
Anadolum başka benim

Elbet acıların acı
Yüreğin başında sancı
Hepimiz de gardaş bacı
Anadolum başka benim.

 23.8.1977 / Hüseyin Uçar

Omuz verin

Efendiler, bre beyler
Niçin söylen film biziz
Bize zehir size meyler
Niçin her an ölen biziz

Emeğimiz alınacak
Bulanık su durulacak
Yeni dünya kurulacak
Geleceği gören biziz

Selam olsun Aşkale’ye
Düşer mi düşün hileye
Hüseyin döndü deliye
Omuz verin gülüm biziz.

 11.11.1976 / Hüseyin Uçar

Gerekmez

Gelen ağlar giden ağlar
Hasretlik sinemi dağlar
Elimi kolumu bağlar
Yoksula doktor gerekmez

Bir olmaya üzülenler
Koyun gibi yüzülenler
İncelekten süzülenler
Yoksula doktor gerekmez

Sabır akar ırmaklara
Suyu baraj kurmaklara
Sürü gibi oymaklara
Yoksula doktor gerekmez

Benim değil sözler onun
Hiç bir yerde olmaz konum
Ne olursa olsun sonum
Yoksula doktor gerekmez

Hüseyin’i içten yıkan
Pınar olup her an akan
Kimi ağa, kimi bakan
Yoksula doktor gerekmez.

 28.4.1976 / Hüseyin Uçar

izleyin dağlar

Bak kar düşmüş yamaçlara
Yiğidim vermeyin dağlar
Gözüm bağlı yürüyorum
Eğilin durmayın dağlar

Dağların karlı rüzgarı
Beynim kovan dolu arı
Yok olur mu düşün varı
Cananım gizleyin dağlar

Haksıza haklı demedik
Biz yoksul hakkı yemedik
Yeşeren dalı eğmedik
Geliriz gözleyin dağlar

Neden sizindir enginler
Hiç suçlu olmaz zenginler
Yoksul konuşsa kim dinler
Daha post sermeyin dağlar.

 4.6.1976 / Hüseyin Uçar

Mayıs ayı

Maıs ayı senden neler sorulmaz
Ölen ölmüş kalan yürür yorulmaz
Sanma ki mahkeme bir gün kurulmaz
Özgürlüğe barışın var, kışın var

Birin vardır işçilerle el ele
Altın vardır ilmek oturmuş dile
İlk pazarın analarla gülgüle
Seni bilmem kaç bim yıllık yaşın var

Yetmiş yedi taksim verildi kana
Kıyıldı vahşice onlarca cana
Yakındı katiller eline kına
Ağrı gibi eğilmeyen başın var

Daha sıralasam kitaplar almaz
Sanmayın zalimler kara gün dolmaz
Emekçinin kanı yerlerde kalmaz
Soru soran çatık çatık kaşın var.

 5.5.1976 / Hüseyin Uçar

Sebebini bilmiyorum.-2-

Dur dediler, orda durdum
Kendimede, tuzak kurdum
Vur dediler, çekip vurdum
Sebebini, bilmiyorum.

İzci oldum, iz üstünde
Gözcü oldum, göz üstünde
Sözcü oldum, söz üstünde
Sebebini bilmiyorum.

Gezmediğim, diyar azdım
Ozanın elinde sazdım
Kerbela çölünde yazdım
Sebebini bilmiyorum.

Anlaşılmadı, iletim
Doğdum, doğalı diyetim
Afrikada, iskeletim
Sebebini, bilmiyorum.

Anlatırım, yarım yarım
Çalıştım, olmadı varım
Kimse, duymadı uyarım
Sebebini,  bilmiyorum.

Olmadım, masaya vuran
Duygulu hayaller kuran
Kestiremem, nedir oran
Sebebini, bilmiyorum.

Anlamadım, ölüm diri
Anlatsana, pirler piri
Yerime, ölüyor biri
Sebebini, bilmiyorum.

07-03-08 Karlslunde.
            Hüseyin uçar.

Sebebini bilmiyorum.-3-

Kızılmaz, şeye kızarım
Alnıma, yazı yazarım
Kendi mezarım kazarım
Sebebini bilmiyorum.
 
İçme  günah, içme şarap
Bunu böyle, demiş Arap
Başımıza, örmüş çorap
Sebebini, bilmiyorum.
 
Soru bile soramadım
Bir yerlere varamadım
Hak hukuk ne,aramadım
Sebebini, bilmiyorum.
 
Dikili yok, tek ağacım
Kaç derece, bilmem açım
Kullanılan, bir aracım
Sebebini,  bilmiyorum.
 
Dokunana, dokunandım
Yazdıkları,  okunandım
Her bir şeyden yakınandım
Sebebini, bilmiyordum.
 
Sevdiklerim, hep kollarım
Kimse sormadı, hallarım
Niçin kapanır yollarım
Sebebini, bilmiyorum.
 
Hızlandıkça, hızım artar
Duygular önüne katar
Hüzünler, gözüme batar
Sebebini, bilmiyorum.
 
Taşatanın, taş kafası
Konuş akıl fukarası
Artar eksilmez yarası
Sebebini, bilmiyorum..
 
08-08-08 Karlslunde.
           Hüseyin Uçar.

Gene anlamadı gene duymadı

Üşüyen bedenin, abası oldum
Ağlayan çocuğun, maması oldum
Sevdalı kalplerin, çarpması oldum
Gene anlamadı, gene duymadı.
Zorbaya direnen, güçlü kadındım
Yarına atılan, haklı adımdım
İmbikten süzüldüm, damladım dımdım
Gene anlamadı, gene duymadı.
Yılmadı, korkmadı, engeller aştım
Okuyayım diye, okullar açtım
Açtığım okuldan, ilk kendim kaçtım
Gene anlamadı, gene duymadı.
Pişirdi boymumda, pişirdi koza
Çalıştım, karıştım, toprağa toza
Sabırla yaklaştım, sevdiğim kıza
Gene anlamadı, gene duymadı.
Kemer gibi taşır, beni belinde
Muhabbet sözcüğü, yoktur dilinde
Kırdı her yanımı, balyoz elinde
Gene anlamadı, gene duymadı.
Yıllar yanılmadı, sordum yıllara
Tanık yıllar düştüm, ıssız yollara
Yoldaş oldum, aldatılmış kullara
Gene anlamadı, gene duymadı.
Kanatır dikenler, incitir çalı
Kiminin önderi, kiminin malı
Kapısına düştüm, göksüm yaralı
Gene anlamadı, gene duymadı.
Geceyi boğan, şafağım, tanım
Şimdi uzaklarda, kaldı vatanım
Yoktur buralarda, elden tutanım
Gene anlamadı, gene duymadı.
13-03-08 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

İNSANIM, İNSAN

Niçin küçümsersin sevdiğim beni
Ben de senin gibi insanım insan
Bana düşman etme yarim yaranım
Ayların içinde Nisan’ım Nisan

Çok gördüler bize bir an gülmeyi
Akan göz yaşımız gizli silmeyi
Hukuk adaleti, gücü bölmeyi
Dert yükü kaynayan kazanım kazan

Çiyneriz toprağı kaymasın diye
Biz işleriz kazanç çekilir beye
Seçimden seçime uğrarlar köye
Ben halkın diliyim yazanım yazan

Okuyup üfüren büyücü canlar
Onların elbette saraylar hanlar
Doğuda varlığı batıda onlar
Ahmet, Mehmet, Veli, Hasan’ım Hasan.

 9.4.1977 / Hüseyin Uçar

YAZARIM

Yıllar var ki şu içimi kemiren
Dilim döner, elim işler yazarım
Yiğit meydanında kardeşim diren
Dilim döner, elim işler yazarım

Niceleri gitti aynı çığırdan
Kurşun yedi hiç yılmadı bağırdan
Sesini duyurdu bizim bozkırdan
Dilim döner, elim işler yazarım

Kızılırmak gibi akıyor kanlar
Böyle mi emretti İncil, Kuran’lar
Özgürlük uğruna can veren canlar
Dilim döner, elim işler yazarım

Yazıyor tarih ölen binleri
Özgürlük uğrunda geçti günleri
Pir Sultan Abdalım örnek dünleri
Dilim döner, elim işler yazarım

İnsanlık yolunda ayrım seçilmez
Bizim idealden konup göçülmez
Bizce insanlığa paha biçilmez
Dilim döner, elim işler yazarım

İki kişi olsak her şeye dengiz
Zalimin gözünde bir büyük cengiz
Kurtuluş yolunda işlenen hergiz
Dilim döner, elim işler yazarım

Şu gözüken dağlar kışın da saklar
Gün olur ki haklı haksızı paklar
Meydana dökülür siyahlar aklar
Dilim döner, elim işler yazarım

Siyahı, beyazı hepisi bizden
Yılmıyor ezilen, yürüyor izden
Zalimin zulmü yakıyor közden
Dilim döner, elim işler yazarım

Kardeş kanı içip tahta geldiler
Yüzyıllarca insanlığı böldüler
Biz bir kez, onlar bin kez öldüler
Dilim döner, elim işler yazarım.

  29.2.1977 / Hüseyin Uçar

SESNENEREK GEL

Sen ey yarınların mutlu ışını
Ana rahminde beslenerek gel
Duman alsın şu dağların başını
Yarına gür sesle seslenerek gel

Kanun, yasa, hukuk kimin eseri,
Ağlatanı ağlat, desin serseri
Düzenbaz ellerde cellat keseri
Tepelerden düze üslenerek gel

Korkuyor kuşkusuz sesinin tonu
Yüzyıllar tarihte var olan konu
Terlemeden vurur onca milyonu
Huzur bozanlara hırslanarak gel

Koca küre kan kusuyor ezenden
Usandık kurbandan gizli gezenden
Bahseder insanlık hür bir düzenden
Şu gökçe bellere yaslanarak gel

Yol verir dağlar açılır yayla
Acıma Hüseyin zalimi payla
Biter mi mahpusluk günleri sayla
Doğudan batıya şahlanarak gel

11.3.1977 / Hüseyin Uçar

BEN KADINIM

Zalimin fikrine hürmet gerekmez
Yüreğimi delen hançeri varken
Yüklesem ummana ummanlar çekmez
Kapısına konup göçeri varken

Işıldar namlular kamalar saplı
Kurulmuş ağalar beyler hesaplı
On onbeşimde dertlerle kaplı
Zorunlu kadının köçeri varken

Parayla ölçülen kuvvet güç ise
Akşamdan sabaha karnım aç ise
Ben kadınım kadınlığım suç ise
Dağlara yaslarlar içeri varken

İnsanlık inkarla kavruldu pişti
Tanıttı kendini ileri geçti
Hüseyin konuyu kadından seçti
Başında bu kadar dertleri varken.

  8.5.1977 / Hüseyin Uçar

GİDERİM

Emeğin değerin verirse tarla
Neşeyle kendime çatar giderim
Vatandaş öfkesin tutamaz zorla
Gözlerine diken batar giderim

Ön plana çıktı mezhepler, ırklar
Bizlere tıkalı akmıyor arklar
Ayan açık artık ortada farklar
Varımı yoğumu satar giderim

Zam yaparlar paçaları yandıkça
Onlar bizi kör görmezden sandıkça
Böyle gider yalanlara kandıkça
Haine, zalime atar giderim.

   3.9.1977 / Hüseyin Uçar

SEVAPMIŞ

Kız kalbine suyum aksam
Gerdanına güller taksam
Sen süzülsen ben de baksam
Güzele bakmak sevapmış

Beklemem çıkar yoluma
Koşup giriyor kulma
Hem sağıma hem soluma
Güzele bakmak sevapmış

Benziyor semada kuşa
Sevda tatlı bir temaşa
Herkes gibi geldi başa
Güzele bakmak sevapmış

Kuralım evi, ocağı
Yavru görsün can kucağı
Gözler Ağustos sıcağı
Güzele bakmak sevapmış.

 13.5.1977 / Hüseyin Uçar

Deli gönül

Gölge kaçar kovalarsın
Bir gün ömrü doğalarsın
Candan dostu yaralarsın
Bire gönül, deli gönül

Bin üç günlük körpe taya
Yolculuk yapmadım aya
Irmağı bağlarsın çaya
Bire gönül, deli gönül

Karşı koymak değil arzum
Dolandırma beni kuzum
Dilin ile öter sazım
Bire gönül, deli gönül.

  2.2.1976 / Hüseyin Uçar

Dön geri

Dağlar yeşillendi bahar erişti
Ne beklersin kumru dillim dön geri
Aşkın ile kalbim kavruldu pişti
Ne beklersin kumru dillim dön geri

Hastaya gerekli tedavi acil
Bir fayda vermedi Kuran’la İncil
Havadan civadan bastılar sicil
Ne beklersin kumru dillim dön geri

Dizseler kurşuna inanan ölmez
Sadece cesetler göç eder gelmez
Kamilin halini cahiller bilmez
Ne beklersin kumru dillim dön geri.

   9.8.1976 / Hüseyin Uçar

Kiralar beni

İnan yokuş oldu gurbetin düzü
Gayet zor geliyor zalimin sözü
Kalleşin, alçağın utanmaz yüzü
Her zaman sermaye kiralar beni

Avrupa’da çağdaş köle sürümüz
Hiç bir zaman kurumuyor terimiz
Gene de vatanda yoktur yerimiz
Kendini bilmezler yaralar bizi

Ne diye ses versem sazın teline
Benzedik bulanık bahar seline
Selamlar koyayım seher yeline
Şu gurbetin kahrı paralar beni.

  25.3.1976 / Hüseyin Uçar

Sürüldüğüm

Özü zöden ayrı kılmam
Giderim sizlere kalmam
Zalimin davulun çalmam
Yeter artık sömrüldüğüm

Öfkeliyim öfkeliye
Saygılıyım körpeliye
Koca azgın gövdeliye
Yeter artık dövüldüğüm

Neden yoktur anlayanım
Bulunmaz niçin soranım
Beyler gibi ayrı yanım
Yeter artık süründüğüm

Dağlar yeşil mayıs ayı
Yok mudur gözlerin payı
Gel sevdiğim demle çayı
Yeter artık sürüldüğüm.

8.6.1976 / Hüseyin Uçar

Hayrandır ona sevdiğim

Dolaşalım oymak oymak
Olur mu güzele doymak
Hiç yerine beni koymak
Yakışmaz sana sevdiğm

Ne olacak akıbetim
Bu genç yaşta koydun yetim
Avladılar yenmez etim
Yön verdi bana sevdiğim

Avlamakla bitirilmez
Fikir asla yitirilmez
Giden geri getirilmez
Boğuldu kana sevdiğim

Yüzyıllardır kurban olduk
Biz birliği bunda bulduk
Nazımsız meydana dolduk
Noksansız ana sevdiğim

Kalemi, silahı, sazı
Bizden biri bazı bazı
Adem oğlu adem kızı
Hayrandır ona sevdiğim.

5.12.1977 / Hüseyin Uçar

Çözülmez imiş

İyi niyet iyi problem tezi
Ölür de gene çözülmez imiş
Alemi dünyada kumaşın bezi
Yırtılır da gene biçilmez imiş

Zoru zor yener simgesi çivi
Alt eder yenilmez bir koca devi
Kaalleşe gülüyor şu dünya evi
Göçerim demekle göçülmez imiş.

Sahtekar düzenbaz görür işini
Gerçekçi hızara verir dişini
Çokları zulümle döver döşünü
Açık hudutlardan geçilmez imiş

İnsanlık arıyor her an refahı
Umutla insanlar bekler sabahı
Koz etmiş elinde Allah günahı
Kana kana sular içilmez imiş

Sığmıyor içime konuşsam yalan
Dönüyor evrende düzenle plan
Hüseyin özünde acısı kalan
Doğru ile yanlış ölçülmez imiş.

                        23.5.1976 / Hüseyin Uçar

Düşürdü bizi

Niceleri kondu gitti bu handan
Zalimin pençesi usandı candan
Ayrılık bir yandan ölüm bir yandan
Çileden çileye düşürdü bizi

Gücü yeten güçsüzleri ağlatmış
Bir anlık zevkine bir ömür satmış
Dünyanın zevkini eksiksiz tatmış
Kaleden kaleye düşürdü bizi

Sonrası bir masal özü kalmıyor
Anlattım bilmeze sözden almıyor
Hüseyin’e selam bile salmıyor
Hileden hileye düşürdü bizi.

02-08-1976 Hüseyin Uçar

Verme sıramı

Sazı, sözü arar iken
İşe güce yarar iken
Yaramızı sarar iken
Emmi dayı sar yaramı

Bir ihanet yolun çatı
Birlikte sürelim atı
Bana birdir doğu, batı
Eşle dostla bozma aramı

Ağızdan çıkan sözü bil
Göz yaşını böylece sil
Sevginin önünde eğil
Kimseye verme sıramı.

2.9.1976 / Hüseyin Uçar

Günden güne

Ezel derdim, ezel derdim
Yeşil yaprak gazel derdim
Ömür denen güzel derdim
Günden güne olgunlaşır

Salınarak sağa sola
Benziyordu yeşil dala
Düştü şimdi yorgun yola
Günden güne yorgunlaşır

Söz ağızdan çıkar serbest
Çeksem gelmez kuru nefes
Hüseyin’e kurdu kafes
Bir gün menzile ulaşır.

  17.9.1976 / Hüseyin Uçar

Yeni doğar

Yarılmıştı pilatolar
Kimi korur senatolar
Ho şi miler- ernestolar
Yiğit ölmez yeni doğar

Küba devrimine katkın
Bolivya’da ettin akın
Hayata seslenmek hakkın
Yiğit ölmez yeni doğar

Tarih elbet senin yaşın
Devam edecek savaşın
Al güneşten yüce başın
Yiğit ölmez yeni doğar.

 6.5.1976 / Hüseyin Uçar

Yoldaş yürü

Selam verdik halkımıza
El attılar salımıza
Binler gelir yolumuza,
Yürü yiğit gardaş yürü.

Boyun eğmez topa, tanka
Kıydı bize bir kaç anga
Çoğalırız manga manga
Yürü yiğit sırdaş yürü.

Yaslı sensiz dağlar, taşlar
Yol bittiği yerde başlar
Görev sizin arkadaşlar
Yürü yiğit yoldaş yürü.

6.7.1976 / Hüseyin Uçar

Ressam boyası

Kalem tutmaz elbet elin ayası
Gerçekleşir zalimlerin rüyası
Akan kanlar sanki ressam boyası
Kanların hesabı sorulmaz mı ola

Ateş hattı bura geçilmez öte
Doymadan öldüler yavrular süte
Boğ, öldür kendini güvenme ite
Şu bulanık sular durulur mu ola

Kıyılır nesile yarın ışığı
Acı haber elde kodu kaşığı
Hüseyin’im elbet insan aşığı
Haklı hak yolunda yorulur mu ola.

  25.6.1976 / Hüseyin Uçar

İnsan oğlu

Söyle doğan güneş misin
Yakıp geçtin, ateş misin
Her an içen bir keş misin
Anla anla insanoğlu

Yücelelim dağlar gibi
Mahsul verek bağlar gibi
Sevdiğine ağlar gibi
Ağla ağla insanoğlu

Zevk alalım bahar, yazdan
Sevgi dokuyalım Nazdan
Yollarımız çamur tozdan
Atla atla insanoğlu

Anlamadım bu göç nedir
Bu kin, nefret, bu öç nedir
Uğunursun bu iç nedir
Anla anla insanoğlu.

 11.1.1976 / Hüseyin Uçar

Ok eyleme

Ne göründüm güzel sana
Kirpiklerin ok eyleme
Küçük fakir bir bünyem var
Onu bari çok eyleme

Seher yeli gibi azdın
Ne insafsız kuyu kazdın
Hayatıma zehir yazdın
Genç ömrümü yok eyleme

Sözün çakır diken işler
Pırlanta mı inci dişler
Kara sevda kara düşler
Bari canım yak eyleme

Adın neydi sorulmadı
Gönlüm ırak yorulmadı
Garip kulun darılmadı
Gel ömrüme tak eyleme

Yaşın onsekizden okur
Şehla gözler aşkı dokur
Şu gönlümde bülbül şakır
Ömür boyu bak eyleme.

   25.8.1976 / Hüseyin Uçar

Değil midir

Sen ben için, ben sen için
Yardım  Candan, değil midir
Zalimler yüklemiş göçün
Göçler yoktan, değil midir

Alıyorlar beni benden
Ters gidiyor günü günden
Kurallar yürüyor önden
Soygun toktan değil midir

Uçar azı dişlerine
Karışırlar işlerine
Kalleşlerin peşlerine
Düşme çoktan değil midir?

  24.6.1976 / Hüseyin Uçar

Efendim-2-

Dostun aşkı şu sinemi saralı
Geceyle gündüzüm birdir efendim
Aşk şerbetin mey sanıp da içeli
Hayali gitmiyor serdir efendim

Niceleri aşk yolunda gittiler
Çiçek olup yeryüzünde bittiler
Çok kargalar bülbül olup öttüler
Sanma ki gözlerim kördür efendim

Yüzülmez zehirli namerdin gölü
Nice yiğit vardı halkımın gülü
Her an gözlerimde binlerce ölü
Katiller bulunmaz sırdır efendim

Cepheler kurulmuş kılıçlar kında
Yazılmış fermanlar hançerler canda
Gerçeği söyleyen susar cihanda
Bülbülü ağlatan güldür efendim.

 2.6.1976 / Hüseyin Uçar

Birader

Ne çekmedik yar elinden
Görmedinse gel birader
Derman olmaz sam yelinden
Öğren artık bil birader

Söz hakimdir dağa taşa
Ferman olur kurda kuşa
İnsaf yok mu akan yaşa
Silmez misin, sil birader

Kuru nefes bir de canı
Çekilmiş korkudan kanı
Bağışlasan şu cihanı
Durmaz gider el birader.

 13.9.1976 / Hüseyin Uçar

Sürmeli

Bir bakışta tebdilimi şaşırdı
Aklımı başımdan aldı sürmeli
Aşkın ateşine yandım tutuştum
Aklımı başımdan aldı sürmeli

Mehtaplı gecede aya benziyor
Bendeki bu ilham huya benziyor
Güzeller bir içim suya benziyor
Aklımı başımdan aldı sürmeli

Benden selam etsin hak için gören
Onsuz çekilmiyor bu koca evren
Gönlüm bomboş oldu hafızam ören
Aklımı başımdan aldı sürmeli.

   26.11.1976 / Hüseyin Uçar

Sorarlar beni

Bir bahar ererken ezel
Uçar gider kuru gazel
Suçum nedir bilmem güzel
İdama alırlar beni

Satılmış insan sürüsü
Hunhara benzer birisi
Ölüden farksız dirisi
Saatim kurarlar beni

Kalleş insanlığı neyler
Şerefe çekilir meyler
Bu rezalet nedir beyler
Beyhude yorarlar beni

Sabır cömert vakıf evi
Zor ile yıkılmaz sevi
İftira dünyanın devi
Kalleşten sorarlar beni

Zehirlerden zevkın sesi
Kayıp Hüseyin’in nesi
Ağırdır niçin nefesi
Zincire vururlar beni.

 20.5.1976 / Hüseyin Uçar

Sevdiğim

Okudum ismini esen yellere
Benzettim aşkını coşan sellere
Değişmem hasretin kokan güllere
Gene ilden ile, attın sevdiğim.

Söylermisin aşkın, ateş mi, sumu
Terk edeli dertler, denizin kumu
Sence güzellere, yakışan bumu
Bir geçmez paraya, sattın sevdiğim.

Garip kaldım sensizliğin korkusu
Kaçtı artık Hüseyin’in uykusu
Bir gülücük şu yaramın sargısı
Gene dilden dile, kattın sevdiğim.

 24.12.1976/ Hüseyin Uçar

Güzel

Şehla gözler siyah kaşlar
Zalim olmuş beni taşlar
Taşa işler o bakışlar
Bana öyle bakma güzel

Ayağıma attın ağı
Gazel ettin yeşil bağı
Elden gitti gençlik çağı
Yeter beni yakma güzel

Uçurursun, yeşil daldan
Al yanağın petek baldan
Gel çıkarma beni yoldan
Bana kurşun sıkma güzel

Yaşanılmaz aşk olmadan
Gidiyorum yorulmadan
Hüseyin’e sarılmadan
Tanımadan bıkma güzeel.

  23.12.1976 / Hüseyin Uçar

Bakar mı

Hep sana taşısa götürse yollar
Kırgın gönül aldanır da bakar mı
Çiçeğe gark olsa gencecik dallar
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Sevdiğin aşkına gönlümü yıkma
Kalayım zındanda çıramı yakma
Ak gerdan üstüne gülleri takma
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Yüklenmiş göçümüz sıladan ırak
Şu yüce dağaları aşk ile yorak
Kalbimde dört mevsim kurak mı kurak
Kırgın gönül aldanır da bakar mı

Kul olayım anlayışa görüşe
Melunun çıkmazı karıştı işe
Şu masum gönülden çekildi neşe
Kırgın gönül aldanır da bakar mı?

 1.9.1976 / Hüseyin Uçar

Kalem

Ölü mezarını kazmaz
Kadı kararını bozmaz
Sanılmasın kalem yazmaz
Elem boğar kalem coşar

Ölen ölür çoğu suçsuz
Pis bir urgan elde uçsuz
Kalsın bir müddet sonuçsuz
Çilem ağar kalem şaşar

Duygu teper iğnesi dil
Hüseyin gerçeğe eğil
Koltuk halkın, sizin değil
Parmak ılmaz kalem koşar.

10.7.1976 / Hüseyin Çoşar

Olayım ben

Bir derdim var bine eşit
Deliye yoklatma geçit
İnsan oğlu çeşit çeşit
Hangisinden olayım ben

Kimi sağda kimi solda
Kimi dert yer kimi balda
Kimi bülbül konmuş dalda
Hangisinden olayım ben

Göze batar sınıf farkı
Üç beş beye döner çarkı
Daralıyor geniş arkı
Hangisinden olayım ben

Hiç duyulmaz adı sanı
Terlerden acıyor canı
Kurban mı akıyor kanı
Hangisinden olayım ben

Bilmem kime, ad edelim
Hüseyin’i yad edelim
İnsanlığa kat edelim
Bari ondan olayım ben.

 25.8.1976 / Hüseyin Uçar

Hal deli gönül

Kurtlara yem olur, anasız kuzu
Ayırması güçtür, al ile bozu
Eskimolar niçin, sevmiyor buzu
Gidip bir kış orda, kal deli gönül.

Ne diye ünledin, adımı gelin
Muhabbet kuşuna, benziyor dilin
Barikatlar kurur, güzel cemalin
Kiraz dudakları, bal deli gönül.

Körpe yetmişliğe, yakışır sanma
Sevdanın koruna, sen sen ol yanma
Öz kardeşin olsa, Hüseyin anma
Kıyma da körpeye, sal deli gönül.

 17.8.1976 / Hüseyin Uçar

Atılmalı

Bir inadın perisiyle
Anlaşamam birisiyle
Vurguncular sürüsüyle
Güzel yurttan atılmalı

Konan benim göçen benim
Ektiğini biçen benim
Sanki kanlar içen benim
Niçin bunlar yutulmalı

Hüseyin’e diş bilerler
Gün olur onu elerler
Sanma tarihi silerler
Tüm katiller tutulmalı.

  3.10.1976 / Hüseyin Uçar

Geç

Bir inadın perisiyle
Anlaşamam birisiyle
Vurguncular sürüsüyle
Güzel yurttan atılmalı

Konan benim göçen benim
Ektiğini biçen benim
Sanki kanlar içen benim
Niçin bunlar yutulmalı

Hüseyin’e diş bilerler
Gün olur onu elerler
Sanma tarihi silerler
Tüm katiller tutulmalı.

  3.10.1976 / Hüseyin Uçar

Çokmu bana

Ey ağalar, bre beyler
İnsanlığım çok mu bana
Taşıdığım bir canım var
Huzur rahat yok mu bana

Benzetmeyin cansız taşa
Dost ayağa düşman başa
Hasretim kavim kardaşa
Dil yarası hak mı bana

Hecelerim kimliğimi
Bırakamam emliğimi
Gördünüz mü kemliğimi
Size iş güç çok mu bana

Hüseyin gönül bağına
Selamsız gençlik çağına
Düştüm kadern ağına
Yaşam şansı yok mu bana?

 8.8.1976 / Hüseyin Uçar

Derim ile

Beni aşka kurban eyle
Harmanlara yaban eyle
Diler isen baban eyle
Bundan gayri üzme beni.

Uçar’ı bağrına basma
Her sözüne kulak asma
Ela gözlü sen bir yosma
Derim ile yüzme beni.

 11.2.1976 / Hüseyin Uçar

Çağlar nerede

Kimlere sorayım ahvali denlim
Yemyeşil ovalar, dağlar nic’oldu
Ölürüm uğruna yanağı benlim
Lehimize dönen çağlar nic’oldu

İster kraliçe ister kral ol
Evrenden yeğlik eylemde bir ol
Kalpten kalbe gider gizlice bir yol
Bunca ergin eren sağlar nic’oldu

Hani ya Mecnunlar, hani Leyla’lar
Bir zamanlar kucak açtı yaylalar
Hep beylere açık kaldı ovalar
Bunca fakir yoksul ağlar nic’oldu

Korkulu rüyalar amansız nehir
Bize niçin canım dünyalar zehir
Gel üzme Uçar’ı çekilmez kahir
Hani mor çubuklu bağlar nic’oldu.

  2.2.1976 / Hüseyin Uçar

Usanmazlar

Her iktidar zam eseri
Bırakırlar gam kederi
Ağlatırlar can pederi
Kıra kıra usanmazlar

Kim gelirse koltuk sıcak
Palavralar kucak kucak
A’ dan Z’ ye zam olacak
Vura vura usanmazlar

Hüseyin’in çağı ezel
Baharlarda bağı gazel
Kendi güzel, fikri güzel
Yora yora usanmazlar.

 25.6.1976 / Hüseyin Uçar

Gideyim dağlar

Kan ter döker güce karşı
Cehennem gönül barışı
Gönlümün hasret yarışı
Yol verin gideyim dağlar

Hor görülür esmer yüzüm
Niçin duyulmuyor sözüm
Şehla gözler siyah üzüm
Yol verin gideyim dağlar

Dert verdiler tümen tümen
Pervanesiz dönmez dümen
Bizim eller çayır çimen
Yol verin gideyim dağlar

Gurbet elin batağında
Çağlar ırmak yatağında
Bülbül ötmez otağında
Yol verin gideyim dağlar

Adım kaldı gurbet kuşu
Taştan taşa çaldı başı
Zehir Hüseyin’in aşı
Yol verin gideyim dağlar.

 23.8.1976 / Hüseyin Uçar

Tütüyor canlar

Hazine varlığın on para etmez
Yavrumun hayali gözümden gitmez
Yüzyıllar geçse de bu acı bitmez
Körpecik ömürler bitiyor canlar

Zulme haykırmayı hakkı bilmeyi
Sömürülen toplumlar bilmez gülmeyi
İnsanlar arıyor kini silmeyi
Yürek baca gibi tütüyor canlar

Varımız paylaşır ağalar, beyler
Gurbete çekilmiş talandır köyler
Böylesi yaşamı Hüseyin neyler
Başımda baykuşlar öttükten sonra.

 10.6.1976 / Hüseyin Uçar

Yol olmuş gitmiş

Susma da vahşete susma da dayan
Bir perçem var idi kutladı duyan
Çıkıyor dağlara bir efe yayan
Bir aşkın seline kul olmuş gitmiş

Perçemin dünyası kimsesiz Osman
O yüce dağları sarıyor duman
Zenginin lehine dönüyor zaman
O hazine gönül pul olmuş gitmiş

Kanun, nizam, zabıt ve de zaptiye
Hizmet eder niçin bir Murat Beye
Gerisi kan, yıkım uzun hikaye
Dağ, ova, düz, bayır yol olmuş gitmiş

Ezbere hafızam sanma efendim
Böyle bir düzene karşıyım kendim
Sığmıyor evrene taşıyor bendim
İkisi bir demde gül olmuş gitmiş

Yılma gel Hüseyin vahşeti kına
Güçlüler kıyıyor her zaman cana
Destanlar yazalım kalsın yarına
Bendine sığmayan sel olmuş gitmiş.

 10.6.1976 / Hüseyin Uçar

Kuzu gibi

Bir dünya ki hazı sönmüş
Evet gelen ölür denmiş
Haksız haklılığı yenmiş
Ne durulur, ne yürünür

Diyoruz ki gel hey önder
Çamur yolda yürür gider
Kurşun yemiş diyor kader
Ne alınır ne görünür

Yolsuzluğun baştabibi
Geziniyor kuzu gibi
Hürmet, miras, ün sahibi
Ne alınır ne sürünür

Dışta fizike kanılmış
Sultan Süleyman yanılmış
Tarih vefasız sanılmış
Ne yorulur ne erinir

Asıl halkım sürer izi
Dert tükenmez dizi dizi
Sürer götürürler bizi
Ne dönülür ne gelinir.

 13.8.1976 / Hüseyin Uçar

Göresim geldi

Sürüyor gurbete her gelen başa
Yarandan yakından uzanmaz boşa
Gitmiyor kafamdan vesvese, tasa
Yüzünü yüzüme süresim geldi

Gönül söz dinlemez hükmü acıdır
Ne deseler bütün buyruk tacıdır
İnsanoğlu hepten kardeş, bacıdır
Eşiği çıkmadan göresim geldi

Hasret duvarları yıkılmaz surdur
Ayrıyım yurdumdan bilmem kaç yıldır
Dumanlı dağları aradan kaldır
Sevdiğim saçını öresim geldi

Hiç çekilmez oldu gurbet elleri
Burcu burcu kokar yurdun gülleri
Türkü çalan, halay çeken dilleri
Ulaşıp halaya giresim geldi.

 26.1.1976 / Hüseyin Uçar

Hamdan gayri neyimiz var

Çarşılara çıkılmıyor
Fiyatlara bakılmıyor
Bir ucuzluk takılmıyor
Zamdan gayri neyimiz var

Kömürün tonu bin lira
Fakir düştü gene dara
Çeksin kendini pazara
Camdan gayri neyimiz var

Fukaranıncanı yandı
Kim ne dese ona kandı
Unutuldu şeref andı
Hamdan gayri neyimiz var?

4.5.1976 / Hüseyin Uçar

Sayıklarım her gece

Kargalar paylaştı bahçeyi, bağı
Fakire, masuma kurdu tuzağı
Nice göbek deşti beyin bıçağı
Hecelerim sayıklarım her gece

Yılgını, korkağı söylen ne eğler
Göçmen oldu talan güzelim köyler
Girmez mi gözünüz, çare ne beyler
Hecelerim sayıklarım her gece

Varını sermaye sömürür yurdun
Vuranlar vuruyor hangisin sordun
Fakir fukaraı yürekten vurdun
Hecelerim sayıklarım her gece

Yıkanmış beyinler sermaye kulu
Susmaktan geçer mi hürriyet yolu
Her tarafı cennet can Anadolu
Hecelerim sayıklarım her gece.

 27.9.1976 / Hüseyin Uçar

Daraltın dostlar

Görünmez denizin dibi
İşçi, köylü biz tabibi
Bu vatanın öz sahibi
Çemberi daraltın dostlar

Birleşsin binlerin sesi
İdamlar halkımın nesi
Zor çıkıyor zor nefesi
Çemberi daraltın dostlar

Devrim marşını çalarak
Dalga dalga çoğalarak
Zulmün üstüne vararak
Çemberi daraltın dostlar

İnananın ahtı bütün
Nefes çekem yok mu tütün
Yürüyün yolumuz çetin
Çemberi daraltın dostlar.

  28.9.1976 / Hüseyin Uçar

Tokların oğlu

Açılır baharda goncacık güller
Sıkıyor boğazım insafsız eller
Dört mrvsim durulmaz bulanık seller
Çalımı servetten tokların oğlu

Bunca yıl bitmedi gönlümün ahı
Bekleyelim hele gelsin sabahı
Namazlar affetmez böyle günahı
Vurgundan vurguna tokların oğlu

Kim düşkünse çöküp malını almış
Unutup dünyayı zevklere dalmış
Yalan dünya hangi zalime kalmış
Babanın tahtında tokların oğlu

Şimdilik gömleğin, foterin sıkmaz
Yaşam kavgasından yoksullar bıkmaz
Hele bir kalkalım suların akmaz
Yetti artık derse tokların oğlu.

 25.3.1976 / Hüseyin Uçar