Skip to content

Author: Huseyin Ucar

Gurbet

Kendimi zincire vurdum
Gurbet ele yuva kurdum
Hayal hayal baba yurdum
Andıkça ağlarım gurbet

Havalar niçin bulanık
Kim uyuyor kim uyanık
Ötme bülbül bağrım yanık
Andıkça ağlarım gurbet

Yokluk çevirmiş yolumu
Yadlar sarmış sağ solumu
Özledim kızım, oğlumu
Andıkça ağlarım gurbet

Şu gönlümün ağacıdır
Yurdum başımın tacıdır
Hüseyin’in ilacıdır
Andıkça ağlarım gurbet.

18.4.1975 / Hüseyin Uçar

Belki

Nesini söyleyim gelen yarının
Ertesi sabaha eremem belki
Balı peteklerde kalmaz arının
Yarana yoldaşa veremem belki

Nere varsam kimselere sığamam
Güneş olsam hiç kendime doğamam
Yağmur olsam kurak yere yağamam
Gonca güllerimi deremem belki

Yaşım geldi yirmi beşe dayandı
Hayallerim bile üryan püryandı
Yüzümü görenler ihtiyar sandı
Yattığım yatağım seremem belki

Hüseyin üzülme unut uzağı
Hayat kurmuş sana acı tuzağı
Son çıkışlar, taşırmıştır bardağı
O emlik kuzumu göremem belki.

 19.7.1975 / Hüseyin Uçar

Var gibi

Eser bad-i saba eser serinden
Bir nefes aldırdı bana derinden
Aklımı oynattı aldı yerinden
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Toplanmış sinemin sızısı çıkmaz
Bir benim yokluğum dünyayı yıkmaz
Ölür gönül gene kavgadan bıkmaz
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Yoksul baca mıyım hafif tüterim
Yuvasız kuş gibi garip öterim
Ferhat’tan, Şirin’den daha beterim
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Göğünür yüreğim nemli ot gibi
Kazınıyor midem azgın at gibi
Yakınım yaranım tıpkı yat gibi
Sanki benim bir ettiğim var gibi.

 3.6.1975 / Hüseyin Uçar

KAR YAĞMIŞ GİBİ

Unutulmaz dostun acı sillesi
Güvenilen dağ’a kar yağmış gibi
Dolu olsa bile gönül filesi
Güvenilen bağ’a zar yağmış gibi

Seversin seversin sevenin olmaz
Ağlarsın ağlarsın kara gün dolmaz
Zenginin dört mevsim çiçeği solmaz
Neye elin atsa var yağmış gibi

Bir ömür içtiğim pınar suyudur
Güvenme Hüseyin insan huyudur
İnsanoğlu akıl almaz kuyudur
Güvenilen çağ’a zor  yağmış gibi.

25.11.1975 / Hüseyin Uçar

Sevgili

Ne desem, söylesem gönül virane
Bülbül gibi nara yakar sevgili
Ben ağlar, yanarım aşkın çölünde
Gene yad ellere bakar sevgili

Sözü, muhabbeti verelim dile
Benzettim dilini öten bülbüle
Boşalmaz kadehim, doludur çile
Sel olup kalbime akar sevgili.

Şu gençlik çağımın tek tren hattı
Aşkıyla gönlümde neler yarattı
O bir Şirin, Hüseyin’im Ferhat’tı
Türkülerde hala yaşar sevgili.

17.07.1975 / Hüseyin Uçar

Sormaz mısın?

Ne desem, söylesem gönül virane
Bülbül gibi nara yakar sevgili
Ben ağlar, yanarım aşkın çölünde
Gene yad ellere bakar sevgili

Sözü, muhabbeti verelim dile
Benzettim dilini öten bülbüle
Boşalmaz kadehim, doludur çile
Sel olup kalbime akar sevgili.

Şu gençlik çağımın tek tren hattı
Aşkıyla gönlümde neler yarattı
O bir Şirin, Hüseyin’im Ferhat’tı
Türkülerde hala yaşar sevgili.

17.07.1975 / Hüseyin Uçar

İnsan kılığında çok hayvan gördüm

Okuyayım diye, aldım derğimi
Açtım pazarımı, serdim serğimi
Hazırladım okum, aldım gerğimi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.

Ateş vermediler, çalam çırama
Bağırdıkça tuz bastılar yarama
Benden önce, oturdular sırama
İnsan kıllıgında, çok hayvan gördüm.Karıştırır durmaz, çarşı pazarı
Hakları görürler, hepten azarı
Onlar tanır, sanatçıyı, yazarı
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.

Öncüsüymüş, her bir şeyin kendisi
Ciğerden başkayı, yemez kedisi
Sizi gidi, karanlıklar vadisi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Bilmediği yoktur, her şeyi bilir
İşine gelmezse, defterden silir
Emirler yağdırır yerine gelir
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Sarılır herkese, sanki akraba

İk’ayagın sokar, daracık kaba
Savurur sallasın, ağzı kalaba
İnsan kılıgında, çok insan gördüm.
 
Her yıl biraz daha, çoğalır astım

Benim hiç kimseye, olamaz kastım
Nasıl oldu dostlar, tongaya bastım
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Ne adına, kim adına, yerindim

İsa gibi, çarmıhlara gerildim
Dört evliye, kuma gibi verildim
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Duello başladı, dediler davran

Herkes görür, başsız, kıçsız bir kervan
Ne kadar yakışır, yezide mervan
İnsan kılığında, çok hayvan gördüm.
 
İnsan bildik, evet dedik nekese

Koşturdu peşinden, nefes nefese
Aynı sözü vermiş, bakın herkese
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Şekil şimal  dersen, yamru yumrular

Ateşe verilmiş, bütün korular
Bu yıl bu yurtlara, konmaz kumrular
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Yularlar kendini, musura bağlar

Kendi kurgusuna, kendisi ağlar
Gözüne karınca, gözükür dağlar
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Yeşile zararlı, budar keçisi
Olamaz’ki o sürünün bekçisi
Konuşurken sanan, kültür elçisi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Nedenli nedensiz, yaralar dili
Dağıtır etrafı, dağıtır yeli
Şapkalı şapkasız, gözükür keli
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Altı aydan fazla, vardı daveti
Yüreğinde idam, etmiş devleti
Kimse anlayamaz, nedir niyeti
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Niteliği belli, girir her yere
Her yalanda, tövbe çeker bin kere
Yalan ordusuyla çıkar sefere
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Gel bildiğin, yolda, yürü ışığa
Nasip deme, ne gelirse kaşığa
Bundan geri, yol sorulmaz aşığa
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Satar dostlukarı, satar bir pula
Çok şey derim amma, gelmez usula
Bir aptala, yol göstermez pusula
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
 
Atları giydirip, kuşatır saraç
Her olur olmaza, oluruz araç
Taşlanır Taşatan, meyveli ağaç
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm. 

07/02/2007 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

Yavru ceylan


Görün canlar kara yιlan
Aramιzda dolanιyor
Nerde soğuk yüzün görsem
Anιlarιm canlanιyor.

Sanki karlarιn beyazι
Olmuş ömrümün ayazι
Alnιmdaki kara yazι
Her olayda aklanιyor.

Yalan dolan her yιl başta
Zehir oldu suda aşta
Cellat iken her savaşta
Gölge görse saklanιyor.

Soluyoruz yudum yudum
Ne söylese hep uyudum
Neden böyle üzgün yurdum
Tüm haksιzlar haklanιyor.

Tomurcukken soluyoruz
Sesin duysak doluyoruz
Saçιmιzι yoluyoruz
Yavru ceylan oklanιyor.

 

15.05.2002, Hundige-Hüseyin UÇAR

Yakışır


İnankicananιmgünbenimgünüm
Y
ayιldι dünyaya başarιm ünüm
Coşarιm çağlarιm milli düğünüm
Gelecekte final, bize yakιşιr.

Göklere yüceldi şu İlhan Mansιz
Nefesleri kestik izledik cansιz
Ayağa kaldιrdι dünyayι ansιz
Bundan böyle, final bize yakιşιr.

Diz çöktü önünde Japonya, Kore
Dolaştιk sahayι hep kare kare
Japonya nerede, Türkiye nere
Bundan böyle, final bize yakιşιr.

Okyanus ummana attιk ağlarι
Düz oldu eridi o buz dağlarι
Tarih yazdιk değiştirdik çağlarι
Bundan böyle, final bize yakιşιr.


22.06.2002__Hüseyin uçar

İnanamazsın


Bakta gör
Diyor  duygularım
Nasıl akar
Nasıl yakar
Nereye koşar
Kime nasıl bakar
O eski
Kulagı kesik
Hem karşı çıkar
Hemi her gün
Doğum günü kutlar
Soru soran gördümü
Sakalını sıvazlar
Sofrada bir
Kuş sütü eksik
Ah can
Nerede o eski mertlikler
Yerinde yeller esiyor
Köroğluyla birlikte
Geçmiş gitmiş
Bunun adıda özğürlük
Yeni yaşam
Evine girerler bilemezsin
Ve hatta
Gönlüne
Kalbine
Akarlar göremezsin
Onlar iki yüzlüdür
Anında onları çözemezsin
Bizim türkümüzü söylerler
Biz gibi inanamazsın
Bizim şiirlerimizi okurlar
Bizim gibi uyanamazsın

Anamın yemenisi
Şimdi Türban
Yarın burka
Öbür gün ne…?
Takmışlar dişlisine çarkın
Suyu koymuşlar arka
Ekonomi cepte
Mühür elde Süleyman
Köroğluda yok’ki kafa tutsun
Ayvazın sesi yankılanır
Çamlı belde
Kimseler duymaz
Ay bacayı dolanır
Kim çağdaş
Kim çağcıl
Kim yoldaş
Kim bağcıl
Kim sencil
Kim bencil
Kim öncül
Ara
Araştır
Bul
Bula bilirsen.

2/12/2005 Karlslunde. 
            
                  Hüseyin Uçar.

Süleyman İpek

SÜLEYMAN İPEĞİN-Ardından     Duydum ki giymişsin bir yeni yaka
Önce şaka sandιk değilmiş şaka
Yakιnι yareni koydun alafa
Kalemi kaldιrmaz oldu bileğim
Kιrk yerinden hançerlendi yüreğim.

Kimisi kιnadι, kimisi yerdi
Hepimize hüzünlü bir acι verdi
Süleyman İpek’in ne idi derdi
Kalemi kaldιrmaz oldu bileğim
Kιrk yerinden hançerlendi yüreğim.

Kιrιlmadι taşlar kιrιldι külük
Akιllar karιşιk duygular bölük
Nasιl kιydιn cana kardeşim sülük
Kalemi kaldιrmaz oldu bileğim
Kιrk yerinden hançerlendi yüreğim.


Edilir mi yaşam alay konusu
Bellekte bιraktιn ahret sorusu
Üzdü bizi seçeneğin doğrusu
Kalemi kaldιrmaz oldu bileğim
Kιrk yerinden hançerlendi yüreğim.

Yaşattιn bizlere acι yιlbaşι
Küçük yavrularιn yιkιldι kaşι
Mateme boğdun bacι kardaşι
Kalemi kadιrmaz oldu bileğim
Kιrk yerinden hançerlendi yüreğim.

Geride kalana sabιr metanet
Bu nasιl yazgιdιr kime ihanet
Genç yaşta kendine kιydιn muhanet
Kalemi kaldιrmaz oldu bileğim
Kırk yerinden hançerlendi yüreğim.

SEVDALI BÜLBÜL

Akşam oldu, gölge düştü, ovaya
Nazlandıkça, ova girdi, havaya
Zifaf yaklaşırken, durdu, duaya
Ova, çırıl çıblak, sevdalı  bülbül.

Gece ilerledi, girdi koynuna
Ova kollarını, sardı boynuna
İkiside pişman, geldi oyuna
Dağ, ovadan fazla, edalı, bülbül.
 
İki ayrı dünya, geldi yanyana
Dileriz’ki, yaşasınlar cancana
Ne yazık’ki, uyuşmazlar kankana
Söyle, kimler kimin, helali, bülbül.
 
Gel’ki bülbül, yatıştırak havayı
Güzel sesle, coşturalım halayı 
Hangi avukata, verek davayı
Erdemli, davranmak, faydalı, bülbül. 

4/9/2006 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

Onun gibi yar olmaz

Benim öyle
Büyük
Bir hazinem var
Karşılığı bulunmaz
O yaratandır alınmaz
Yüce’mi yüce
Engin’mi engin
Büyüten
Yürüten
Karşılıksız seven
İncitsende
İncitmeyen 
Öven
Tepeden tırnağa güven
Neslim ona bebe
O neslime gebe
Asıl adı
Ana
Asil adı yar
Biri can
Birisi canan
Akıl aldığımız
Akil bildiğimiz
Yaşam okulumuz
Onun yeri dolmaz
Onun gibi yar olmaz..

Benim öyle
Büyük
Bir hazinem var
Karşılığı bulunmaz
O yaratandır alınmaz   
Ben talebe
O öğretmen
Bedenim
Bedeninden
Güçsüzken yeden
Çoban olup güden
Ne istesem veren
Deryalarda yüzdüren
Tehlikeleri sezdiren 
Ak memeden emziren
Dügünlerde halay çeken
Ölümlerde ağıt yakan
Çocukla Çocuk
Büyükle büyük
Mutvağımızın aşçısı
Hanemizin hizmetçisi
Fabrikanın işçisi
Tarlada gündelikçi
Eşine avrat
O koskoca evren
Onun yeri dolmaz
Onun gibi yar olmaz.. 

13/01/2006 / Karlslunde.                 
                 Hüseyin Uçar.

O çalma pekmez

Karga burun, herbirşeye banıyor
Sevdalanmış, alev alev yanıyor
Kendisini, vazgeçilmez sanıyor
Dengeler kuracak, mantık üretmez
Ben katran oldum, o çalma pekmez.

Akıl uçmuş neden, yürütmez mantık
Ona bal börekler, banaysa artık
Terbiye bozulmuş, gemiler batık
Dengeler kuracak, mantık üretmez
Ben katran oldum, o çalma pekmez.
 
Kaynayıpta aynı, kazanda piştik
Farkında olmadan, yollara düştük
Saygının yerine, kavgayı seçtik
Dengeler kuracak, mantık üretmez
Ben katran oldum, o çalma pekmez.

 
Ne kadar zor olur, gönüller yapış
Bu nasıl yaşamdır, durmadan kapış
Günlerim, gecelerim, karalı kış
Dengeler kuracak, mantık üretmez
Ben katran oldum, o çalma pekmez.

 
12/5/2004 Karlslunde/Hüseyin  Uçar.

Ne yana baksam

Tüp bana bakarken, etrafa baktım
Ocağı değilde, yüreğim yaktım
Kadere kısmete, kafayı taktım
Ne yana baksam, hüzün içinde
Dün gördüğüm, bugün başka biçimde.

Ne yastık kaldırdım, ne koltuk seçtim
Gördüğüm görmedim, kendimden geçtim
Sade kumrulara, gönlümü açtım
Ne yana baksam, hüzün içinde
Dün gördüğüm, bugün başka biçimde.

Durarak eskimiş, kabım kacağım
Bir torun görmemiş, gözüm, kucağım
Artık zorlanıyor, kısa bacağım
Ne yana baksam, hüzün içinde
Dün gördüğüm, bugün başka biçimde.

İnanınki canlar, bu sinem taştan
Herşeyi anlattı, Taşatan baştan
Yazacağım, unutmuşum, telaştan
Ne yana baksam, hüzün içinde
Dün gördüğüm, bugün başka biçimde.
 
30/6/2003 Çorum/Hüseyin  Uçar.

NEREDESİN?

O bakmaya doyamadığım
Gözlerini arıyor
Gözlerim
Nerdesin?
Nefesinden
Nefes
Teninden
Ten
Kattığından beri
Yarınlarıma
Yavrumuz
Yavrularımız
Her yerde izlerin
Bitmedi sözlerim
Erenler
Ve onun peşinden
Gelenler
Geleceğimiz
Yarınlarımız
Bizim…..

04/01/ 2006  Karlslunde.                
                Hüseyin Uçar. 

Nerdesin

Sen gidince, sensiz kaldım, sevdigim
Senle kovanlarda baldım sevdigim
Senli rüyalara daldım sevdigim
Oğul verdin, kızlar verdin, sevdigim
Kaldıralım, gönüllerin perdesin.

O minnacık sözcüklerin sevdigim
Yanakda ki gölcüklerin sevdigim
Seni bekler küçüklerin sevdigim
Oğul verdin, kızlar verdin,sevdigim 
Kaldıralım,gönüllerin perdesin.
 
Her an seni düşlemişim sevdigim
Seni ömre işlemişim sevdigim
Benim ile eşlemişim sevdigim
Oğul verdin, kızlar verdin, sevdigim
Kaldıralım, gönüllerin perdesin.
 
Giden gitti, kalan gördü sevdigim
Gönlümüze dolan gördü sevdigim
Bu canları alan, gördü sevdigim
Oğul verdin, kızlar verdin, sevdigim
Kaldıralım, gönüllerin perdesin..11/11/2003/Hüseyin Uçar.

Mutluluk 1

Gözlerini sevdim aktı çeşm’oldu
Balιklar, yιldιzlar, gülücük boldu
Hanelerim kιzlar, oğullar doldu
Mutluluk rüzgârι, buyumuş meğer
Her gülücük inan dünyayι değer.

Sürülen ekinden alιnsa verim
Yokluğu görünce der; Allah Kerim
Soru sorur bana binlerce terim
Mutluluk rüzgârι, buyumuş meğer
İnsanda sevdaymιş, en yüce değer.

Günahmιş, sevapmιş arakladιlar
Soru karşιsιnda durakladιlar
Doyduğu yerlerde konakladιlar
Mutluluk rüzgârι, buyumuş meğer
İnsanda sevgidir, çoğalan değer.

Kimse kapatamaz açtιğιn yolu
Dost elinden elbet içilir dolu
Her zaman olurum sevenin kulu
Mutluluk rüzgârι, buyumuş meğer
Eğilmez başlarι, bir sevgi eğer.

06.11.2002, Karlslunde___Hüseyin UÇAR

Mutlu yıllar

Yürekte kocaman yerin
Aksιn dünya aksιn terin
Kovalar yιllar birbirin
Barιş, huzur bekliyorum.

Dolandιrdιn dağι taşι
Eğdin eğilmeyen başι
Bu savaş neyin savaşι
Savaşlarι kιnιyorum.

Selâm bizden dosta, eşe
Yüreklere dolsun neşe
Yüzünüz benzer güneşe
Siz cansιnιz biliyorum.

Adιn olsun secerede
Ses yükselsin yer kürede
Hani umutlar nerede
Bekle özlem geliyorum.

Mutlu yιllar üç kelime
Özellikle gençlerime
Onlar dolacak yerime
Mutlu yιllar diliyorum.

31.12.2002_____Hüseyin UÇAR

Mutluluk


Beş sene dediler otuz beş oldu
Bu ayrιlιk ölümlere eş oldu
Artιk kavuşmamιz hayal düş oldu
Kerem’le Aslι’ya benzedi kader
Bitti umutlarιm, bekleme peder.

Kimi yanar ağlar, kimi unuttu
Bu gün yarιn diye hayat uyuttu
Kimimiz tarihin elinden tuttu
Kerem’le Aslι’ya benzedi kader
Bitti umutlarιm, bekleme peder.

Yazdιğιm mektuplar geriye döner
Toprak olur beden bu alev söner
Hangi göç güçlü ki tarihi yerer
Kerem’le Aslι’ya benzedi kader
Bitti umutlarιm, bekleme peder.

Ne duygudan anlar , ne çalar sazι
Biz unuttuk inan nazι niyazι
Hürmet, muhabbetle hatιrlan bazι
Kerem’le Aslι’ya benzedi kader
Bitti umutlarιm, bekleme peder.

10.10.2002____Hüseyin UÇAR

Mükemmel


Denizde balık
Gökte güneş
Tarlada sen
Bağda ben
Küçükler oyunda
Çocuklar okulda
Herkese sağlık
Sığırtmaç sığırla
Köylü köyüyle
Şehirli
Şehirde
İşçiler işte
İşsizler  kahvede
Bense hüzün sağınağı
Altındayım
Hangi toprağa
Neyi eksem
Hangi toprakta bitmem
Aktığım göldeyim
Beni çağırıyor ovalar
Düştüm dildeyim
Tek eksiğim
Sensin aşkım
Gelinliğini giyde gel
Paylaşım mükemmel..


22/11/2005 Karlslunde.
               
                    Hüseyin Uçar.

KİMLERİN YURDU

Dedim aşıkmısın, deli gönlüme
Bir sevdadır, teni değmez tenime
Her mevsimde, karlar yağdı ömrüme
Açan çiçeklerim, karakış vurdu.

Sorgulayıp, yarğıladım nevsimi
Her gün biraz daha, kıstım sesimi
Her soru, cevapta, aldım dersimi
Kime yaklaştımsa, tuzaklar kurdu.
 
Kaynatmadan, beni kavurun önce
Durup dinlenmeden, savurun önce
Bütün sevdiklerim, çağırın önce
Ne öğrendi, nede bilene sordu.

 
Kimden ne öğrendim, kime övkündüm
Hem örnek idim, hemi ekindim
Herkes doysun, diye azla yetindim
Sofra kurduklarım, yoluma durdu.

 
Olmadın Taşatan, bir gün gününde
Neden yerim yoktur, bayram düğünde
Hayallerim bile, şimdi sürğünde
Bu beden, bu düşler, kimlerin yurdu.

 
27/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar. 

KADINLAR

Kadınlar
Kadınların bir kısmı 
Hiç çabasız bir yaşamı kollarlar.    
Çünkü yarınlarından
Korkarlar.

Kadınlar 
Kadınların bir kısmı 
Kendilerini
Güçlü sanarlar
Yanlarından güçsüzleri
kovarlar.

Kadınlar 
Kadınların bir kısmı 
Güçlüleri ararlar.       
Çünkü güçlünün yanında
Kendilerini
Emniyette sanarlar.
Kadınlar
Kadınların bir kısmı 
Olayları kaşırlar.    
Ve
İçlerinde farklı
Duygu taşırlar.

Kadınlar 
Kadınların bir kısmı 
Ne olursa olsun
Koşullar
Gereginden fazla 
Korunma İç güdüsü

Yaşarlar
Ve bütün bu oluşumların
İçinde
O oluşumlara
Bakarak doğarlar.

23/01/2006 Karlslunde./Hüseyin Uçar.

Haşlan Nolur

Okuyana okulum can
Defter, kitap akılım can
Üvünecek tahılım can
Ben hazırım işlen n’olur.

Ne yapsalar aman bilmem
Saat, sene zaman bilmem
Her gün ölür, derman bilmem
Cezalıyım fişlen  n’olur.
 
Bitirmezler öve öve
Eğitirler döve döve
Değerlere söve söve
Bir ödleğim taşlan n’olur.

 
Soru sordum herkes gibi
Sorguya çektim tabibi
Taşatan gibi tertibi
O sorumsuz haşlan n’olur..
 
20/4/2004 Karlslunde.             
            Hüseyin Uçar..

HİÇ BİR MAKAM

Ağlamak için mi geldim cihana
Eridim tükendim ben yana yana
Bu kadar acιya dayanmaz ana
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Meliham, Fιrat’ιm şimdi Hasan’ιm
Derdimi demeye yetmez lisanιm
Etten kemiktenim bende insanιm
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Biridi, ikinci üçüncü geldi
Her gelenle birlik sinemiz deldi
Erkan’lara yüklendikçe yüklendi
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Ne hak ettik nede suçumuz vardιr
Acι çekenlere bu dünya dardιr
Bu nasιl yaratan neden yalvartιr
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Doğaçlama sürsün yaz Hatem yenge
Baş kaldιrιn duysun bozulsun denge
Boyadι zalιm her türlü renge
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göreme.

Baş saglığı sana, İsmail Amca
Birer birer soldu gülleri gonca
Bizler dayanιrιz acιya anca
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Adlarι adιmdιr canlarι canιm
İnan bu olaylar kuruttu kanιm
Yalvarsakta duyan olmaz cananιm
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Sizi unutmadιk Hasan’ιm güncel
Bahçede yakalar bu nasιl ecel
Cümlemize rahmet arkadaş Yücel
Hiç bir makam bu cezayi veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Bu konuda kimse yapamaz yorum
Doğadan geldim, doğaya yolum
Benden önce göçtü kιzιmla, oğlum
Hiç bir makam bu cezayi veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Kιrιldι, kιrdιlar kanadιm kolum
Köyüm Kuşsaray’dιr, vilayet Çorum
Ne köleyim, nede bir aciz kulum
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

Kime ne ettiki gülüm Eylem’im
Mangalda köz oldum, ehline demim
Engin denizlerde kayboldu gemim
Hiç bir makam bu cezayι veremez
Bir gizli idamdιr kimse göremez.

12,13.09.2000 Hüseyin UÇAR

Görünüm

Yaman olur bizim elin kιsarağι
Nere olur hiç bilinmez durağι
Sönmüş bir yanardağ şu Süphan dağι
Yanardağ sönsede enerji kalιr
Bu güzel görünüm, aklιmι alιr.

Yürümek kolaydιr yokuş aşağι
Çekemeyen gevşetmeli kuşağι
Kim istemez olgunlaşmιş başağι
Yanardağ sönsede enerji kalιr
Bu güzel görünüm, aklιmι alιr.

Emekçinin el, ayağι, koluyum
Gönül ehli olanlarιn yoluyum
Tepeden tιrnağa hayat doluyum
Yanardağ sönsede enerji kalιr
Bu güzel görünüm, aklιmι alιr.

Güzel olmalιdιr güzelin sözü
Hale mi, güneş mi, ay mιdιr yüzü
İnsanca olmalι insanιn özü
Yanardağ sönsede enerji kalιr
Bu güzel görünüm, aklιmι alιr.

20.09.2002____Hüseyin UÇAR

Gölgende yaşamak

Okuduğum kitaplardan ayrιldιm
Hüzünlere, özlemlere boğuldum
Selâmsιz geçersin sana kιrιldιm
Gölgende yaşamak, yaz olur bana.

Kapalιmι gönüllerin kapιsι
Ayrιlιğa endekslenmiş yapιsι
Bir evet de, alam yüzyιl hapisi
Gölgende dolaşmak, naz olur bana.

Bir gülüşe bir ömürü veririm
Nere gitsen peşinsire gelirim
Mutluluklar yakalanmaz bilirim
Gölgende dolaşmak, haz olur bana.

Yeterince gönülcüğüm haşlandι
Bir asιlsιz yalanlara başlandι
Nerede güzel görse orda taçlandι
Fincandιr gamzeler, göz olur bana.

28.09.2002,Karlslunde__Hüseyin uçar

Gündemdeyim

Bir hançer indi sineme
Sakın güzel, sen deneme
Her yıl oturduk gündeme
Gündemsizler… gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Ömür yarı yıl dolandı
Benim payım son kalandı
Yıllar yıllara ulandı
Gündemsizle… gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Kuramadım bir gün denklem
Ne kas kaldı nede eklem
Yüreğimde asıl deprem
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Saman alevleri harlar
Bu ömrüme yağdı karlar
Dile gelse şu duvarlar
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Yalnız lokmayı yutmadım
Yalnış safları tutmadım
Sahtekârı uyutmadım
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Özüm, sözüm, adım Barış
Özgür olmak için çalış
Zamanla kendinle yarış
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Dost adına kendim yordum
Bir yanılıp soru sordum
Sobada’ki yanan kordum
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Gerçekçiye yoktur ilgi
Yalnış yazdım nerde silgi
Tartışmaya gerek bilgi
Gündemsizler… gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

Bilgisizle yarışamam
İlkel ile barışamam
Bir uygarca tartışamam
Gündemsizler…gündemdeyim,
Deyin canlar, ben nerdeyim.

20.12.2002____Hüseyin UÇAR

GURURA YASLANIP

Gurura yaslanıp, zehirler içmek
Boşuna içlenip yaşamı biçmek
Öyle kolaymıdır dünyadan göçmek
Birlik olup, meydanlara dolalım
İşsize iş, aç’a ekmek, bulalım.

Oku, geliş, düşün, daha önceden
Harikalar yarat, sade heceden
Yarına hazırlık, başlat geceden
Nerde yanlış, varsa hepsin soralım
İşsize iş, aç’a ekmek, bulalım.
 
Yaşadıkça öğren, unutma sakın
Neler değişiyor, çevrene bakın
Ödünsüz yürürsen, özğürlük yakın
Çalışalım, gene kafa yoralım
İşsize iş, aç’a ekmek, bulalım.  10/10/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

Gelin Elif

Anlatsam derdimi anlamaz bilge
Kime sιğιndιmsa etmedi gölge
Bir döksem içimi binlerce belge
Acιlarι dinmez gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Bunca yιldιr hastanede yιprandιm
Ömür oldum yavrulara ulandιm
Ağaç oldum, yıldan yıla, budandιm
Acιlarι dinmez gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Oturmuş kalbime, dinmiyor sancι
Kime ne yaptιmsa, adιm yalancι
Herkesin kendine, kalsιn inancι
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Mutluluğun sade, adιnι duydum
Ürettim pişirdim, çorbalar koydum
Ömrün ayazιnda, titredim buydum
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Soytarıya denmez,yiğit bilekli
Ellide tükendik, olduk emekli
Bilen bilir kimdi,r insan yürekli
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Büyüdü çocuklar, çeken gidiyor
Kader bizi, çoban olmuş güdüyor
Gönül bağιm duman, almιş tütüyor
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Eş dediğin, eş değilde belâydı
Onun için yaşam, herşey alaydι
Geriden bakana, bunlar kolaydι
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Eş çocuk der iken, şimdi yeğenler
İflâh olmaz, elimize değenler
Doğruyu konuşmaz, neden görenler
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

Gelenek acιmaz, boşuna coşman
Evlatlar büyüttüm, değilim pişman
Dostuma dostum, düşmana düşman
Acιlarι dinmez, gelin Elif’in
Doğru yazar, söyler dili Arif’in.

27.12.2002_____Hüseyin UÇAR

Gel eyle beni

Çakır gözlüm seni, aradım durdum
İsmini dağlara, yollara sordum
O güzel gözlerde, kendimi buldum
Geçtiğin yerlere yol eyle beni.

Düşmüşüm peşine, yayan yapıldak
Hep koştum ardından, sana taparak
İstersen elinde, olurum orak
Savur harman, harman, yel eyle beni.

Basarak yürürüm, ayak izine
Yatır nolur bir gün, güzel dizine
Birde ordan bakam, çakır gözüne
Ondan sonra ister, çöl eyle beni.

 
Urba olam giyin, güzel tenine
Ben hayranım, dudağına diline
Sofra olup, serileyim önüne
İster zehir, ister bal, eyle beni.

 
Eğer inanmazsan, çek vur silahın
Bana dua olur, inanki ahın
Benden alacağı, bir can Allahın
O almadan, gülüm, gel eyle beni.

 
17/8/2005 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

Farklı sanki

Ne okumuş ne de yazmış
Ömür boyu mezar kazmış
Bahar seli olmuş azmış
İçte biri saklı sanki.

Gücü yeten ezer durmaz
Sade yaşar hayal kurmaz
Kimsenin halini sormaz
Bir tek kendi haklı sanki.
 
Ateşliyor koruları
Tek tek sorar soruları
Takmış dünyaya yuları
Bu dünyanın aklı sanki.
 
Çok böbürlü, çok havalı
Versen eline kavalı
Çalamaz ki çok zavallı
Konuşurken farklı sanki..                           9/4/2004/Hüseyin Uçar

BİR GÜZEL

Bir güzel
Pir güzel
Öyle bir güzel’ki
Git demeden gitmez
Saygılı
Nazik
İçten
Ve samimi
Gönlü gök yüzünde
Uçan güvercin
Boyu posu
Ceylan
Güzelliği say say bitmez
Elleri göksünde bekler
Ne sigorta
Ne iş garantisi
Kaş
Göz
Kalça
Bacaklar
Güzelliğine güzellik ekler
Evin içinde dolaşır
Dört mevsim
İlk bahar
Ne yazık’ki
Onu aşağılar
Hizmetçi diye
Alçaklar.

1/12/2005 Karlslunde.
             Hüseyin Uçar.

Duygu seline

Katman beni n’olur duygu seline
Dokunur ayrılık gönül teline
Ne söylesem duymaz allı geline
Rüzğarın önünde dağlar aşarım
Neden ben böyleyim ona şaşarım.

Gönül tezğahımda dokunmuş kilim
Akılın önünde ışıktır bilim
Dostun sitemine susuyor dilim
Sevdamın önünde dağlar aşarım
Bahar seli gibi coşar taşarım.

Dostlar gidiyorum geldiğim gibi
Rüyalarım bile türkü kılibi
Ayrılıklar her bir şeyin galibi
Sevdamın önünde dağlar aşarım
Niçin ben böyleyim ona şaşarım.

 
Arıyorum özlüyorum Çorum’u
Gurbet ele çevirmişler yolumu
Size bırakırım dostlar yorumu
Sevdamın önünde dağlar aşarım
Niçin ben böyleyim ona şaşarım.

 
Sanki gurbet gömleğimde düğmesin
Anıların gözlerime değmesin
Kimse ayrılığa boyun eğmesin
Sevdamın önünde dağlar aşarım
Niçin ben böyleyim ona şaşarım.7/7/2005 Çorum. Hüseyin Uçar.

EY SEVDİGİM NE DİYEYİM BEN SANA

Ey sevdiğim, ne diyeyim ben sana
Depremisin, yeri gökü düzledin
Dillerin hançermi, işliyor cana
Yaraladın, hep uzaktan, izledin.

Vakitli vakitsiz, yaralar deşen
Beni düşürmeye, kuyular eşen
Nerde acılarım, benle bölüşen
Azraille, nişanladın, sözledin.
 
Sahte dostlar, gibi, aldın ahımı
Her seferde, söyletmedin lafımı
Bir bakışla, dagıtırsın safımı
Yalnızlıgı, bekarlıgı, özlettin.
 
Kanattın yüreğim, değdiğin gibi
Kırdın dallarımı, eğdigin gibi
Kazdın mezarımı, sevdiğin gibi
Bu halimi, dost, düşmana gözlettin.
 
Bıraksanda gitsem, kendi yoluma
Rezil ettin yeter, kızım, oğluma
Bundan geri, omuz, verme salıma
Beni değil, bencilliğin, özledin.
 
30/8/2006 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

Fırtınalar

Fıtanalar kopuyor içimde
Bir iç savaş gösterisi’mi
Alıp başımı gidiyorum
Sorti yapan uçakların
Kalkışını sayamıyorum.
Çocukların uçurtma uçurduğu
Tepelere dönüyorum
Görmemek için
Öleni, öldüreni
Sanın ölüme
Sanın kendime
Direniyorum.

Kazananlar Perdenin arkasında
Ölen, Öldürense, hep aynı
Ölen bir kez ölürken
Ben bin kez ölüyorum
Üstüne üstlük
Katili saklamak için
Kapımı açıyorum.
 
Para
İktdar
Asıl katil
Bense bir uyur gezer
Sokaklarda
Kendimi arıyorum…
 
10/01/2006 / Hüseyin Uçar.

DAĞ VE İNSAN

Dağın üstünde
Dağlar
Kar dağları
Küme küme bulutlar
Ve etekleri
Bağ
Bahce
Bostan
Koca gövdeli
Degişen çağ
Şaraplar vurulmuş
Masalar kurulmuş
Vay günahkar vay
Tam sana göre duruşun
Avlanma Avcılara
Yem olma
Kurda kuşa

Senin neyine
Sağ sol
İnsanlara
Yıldızlara
Tanrılara
Yakın ol….

02/02/2006 Karlslunde.              
              Hüseyin Uçar.

DOST DEDİĞİN

Dost dediğin
Demli
Çay gibi olmalı
Dem özlü
Dem gözlü
Dem sözlü
Ne eksik
Ne fazla
İçince tat
Bakınca zevk vermeli
İyi günde
Kötü günde
Aramalı
Sormalı
Muhabbetler demlemeli 
Dudaklarda haz
Dosta edilen naz
Şevkat
Sevgi
Hüzün
Akmalı sözcüklerden..

 

17/5/2004 Hüseyin Uçar

DAHA ÖFKEN DİNMEDİ Mİ?

Şu gönlüme yağan karlar
Yıl oniki’ay beni zorlar
Bir hücrem var ona korlar
Gelen vurur, giden vurur
Gözüm pınarları kurur
İnsafa gel güzel, nolur
Daha öfken dinmedi’mi?

Hal’eyleyip, serdim seri
İkrar verip döndün geri
Kimden aldın bu dilleri
Gelen vurur, giden vurur
Damarda ki kanım kurur
İnsafa gel güzel nolur
Daha öfken dinmedi’mi?
Yola gitsem taşıtım yok
Dertleşecek yaşıtım yok
Nere gitsem karşıtım çok
Gelen vurur, giden vurur
Ne yandaşım, dostun sorur
İnsafa gel güzel nolur
Daha öfken dinmedi’mi?
 
13/4/2006 Hüseyin Uçar.

CANLAR

İnsan doğmak kolay amma
İnsan kalmak zordur canlar
Ne söylesem duymaz hamma
Yanar yürek kordur canlar.

Yürüdüm dağlar dikildi
Zorladιm belim büküldü
Önce saçlarιm döküldü
O yaralar yardιr canlar.
 
Sözcükleri işler hançer
Kem’in iter iyin seçer
Ömür bahar yeli geçer
Gönül dağι kardιr canlar.
 
Hüseyin yolcudur duyun

Üstünden urbasın soyun
O felektir oynar oyun
Arsιz ölüm vardιr canlar.
 
22.10.2000 Hüseyin UÇAR

Dostum

Maratona dönmüş bütün koşular
Türban olmuş başlardaki poşular
Birbirini küçümsüyor komşular
Herkes ayrı telden çalıyor dostum.

Birileri karanlığı ekiyor
Karanlıkta fidanını dikiyor
Devrimleri  birer birer söküyor
Her söz muallahta kalıyor dostum.

Etkilerler yanlarından geçeni
Yaşarken giymişler sanki kefeni
Çıbaktır söylemin, açık nedeni
Sarıklı sırıklı  yürüyor dostum.

Yalan kampanyalar yalan nutuklar
Gömülüp uyuyun rahat koltuklar
Gün geçtikce daralıyor ufuklar
Mevkiler bunlarla doluyor dostum…
 
12/12/2003/Hüseyin Uçar.

BU KALE ANLATA BİLİR BENİ ANCAK

Çiğdem topladığım
Koyunlar kuzular otlattığım
Koşup oynadığım
Sevinçlerimin
Coşkularımın
Türkülerimin
Yankılandığı
Bu kale
Bu köy
Önce dedelerimizi çağırmış uzaklardan
Gelenlerle
Doğanlarla çoğalmışız
Bir zaman sonra
Yetmez olmuş
Bu topraklar
Bu köy
Dağılmışız şimdi
Dört bir yanına dünyanın
Hani derler ya
Kalmak mı zor
Gitmek mi
Yüceliğin yüceliğimdir kale
Düvenci ovası
Sağmaca suyu kadar ulusun
Gel otur dertleşelim
Nedir bu örenler
Bu örenlerin
O zaman ki zarafetini anlata bilirmisin
Kimler konmuş
Kimler göçmüş bu topraklardan
Buralar ören olmadan önce
Ne kavğalara
Ne sevdalara
Şahit oldu kim bilir
Bir kaçını sıralaya bilir misin.

Bu kale anlata bilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalır kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar

Söyler misin kale
Niçin bomboş bu okul
Hani nerede
Öğretmenler
Öğrenciler
Ya bu sessiz çığlık
Yaktı yıktı
Kurşuna dizdi beni
Ey insanlar neredesiniz
Cumhuriyetin ilk yılarında
Çorumda açılan
Üç okuldan biri bu okul
Okuma yazma oranı
Ve süren kampanyalar
Palavramıydı bütün bunlar
Nerede bu okulun ilk mezunları
Bakışlarını
Duruşlarını
Anlamak mümkün mü
Nasıl kapatılır böyle
Tarihi bir okul
Ayağa kalkın dostlar
Her aileden bir kitap kampanyasıyla
Kütüphaneye dönüştürelim
Geç olmadan çocuklar
Bahçesi köy parkı
Dinlence yerimiz olsun
Soluklanın biraz
Ne zaman malı oldu hazinenin
Kaya başı
Yazı
Yaylaklarımız
Meralarımız
Yokmu bir çare
Yokmu ihtiraz
Bilge kale
Sen orada dimdik ayakta dur
Sana karşı hüzünleri mi kuşandım
Sarı öküz boynuzunda
Dödüre dursun dünyayı
Ben kara öküzle boz eşeği eşledim
Koştum kara sabana yıllarca
Çok kara sabanımı kırdı bu kıraç topraklar
Bu dağ etekleri
Şimdi buralarda hazinenin diyorlar
Yoksa bizmi boşaltık hazineyi
Onu boşaltanlar
Kim bilir şimdi hangi mevkideler
Belkide bazıları yerleşmiş
Uzak coğrafyalara
Alın terimizle yıkanıyorlar
Baş kaldırırcasına akıyor
Zerkli Hasanın pınar
Akıyor geceli gündüzlü
Güneye bakarak

Bu kale anlata bilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalır kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar

Sen tarihsin be kale
Ben yasalandım sana
Kışın duldaladın ısındım
Yazın gölgende serinledim
Çıblaklığın üşütmüyor artık
Yeşillendirme kampayaları var
Topluyorum kalan umutları
Yüklüyorum sabırların sıtına
Taşıyamıyorlar
Okulun önünden geçerken
Yerden kalkmıyor bakışlarım
Bulutları sağıyorum
Göletlerim dolmuyor
Tarihe danışıyorum
Tarih tarihçe konuşuyor
Tüm yürekler sende buluşuyor

Bu kale anlata bilir beni ancak
Bulutlar ağlar gözlerimde
Dövülür sinemde davullar
Ders zili çalır kulağımda
Bırakmaz yakamı gurbet
Kırılma noktasındayım
Çok mutsuzum çocuklar…

24-10-2003 Hüseyin Uçar.

Bir başka -2-

Dιşarι kar içeri dar
Bak dallara tutunmuş kar
Canlι cansιz yaşar duyar
Bir başka mevsime girdik.

Dağda taşta yol yokuşu
Koru Tanrιm kurdu kuşu
Yaşanmasιn gönül kιşι
Bir başka mevsime girdik.

Yeşil olan sade çamlar
Kar altιnda kaldι hamlar
Sıcak sovuk buğu camlar
Bir başka mevsime girdik.

Oyun kurup eşleşelim
Uzun uzun dertleşelim
Koşun çağa yetişelim
Bir başka mevsime girdik.

13.12.2002___Hüseyin UÇAR

Bir yeni adım

Dönün yönü yarınlara
Meydan vermen sorunlara
Yol  alınsın  torunlara
Artık tasa kalksın canlar
Bu coşkular artsın canlar.

Birleştirdik aşıkları
Dolduralım boşlukları
Yaşayalım hoşlukları
Artık tasa bitsin canlar
Bu coşkular artsın canlar.

 
Olmayın yaşamdan korkan
Sevgi olsun yatak yorgan

Mutluluk yarına akan
Artık tasa bitsin canlar
Bu coşkular artsın canlar.
 
Kutluyorum aileleri
Dönüş yoktur gel ileri
Muhabbetin bülbülleri
Yeter tasa bitsin canlar
Bu coşkular artsın canlar.
                
Hüseyin Uçar.            

Bitirdim

Erenler çıkmayan, bir yola düştüm
Sanmayın gezginim, bu yolda piştim
Konduğum, her yerden, kovdular göçtüm
Nere varsam, ben kendimi yitirdim,
Direni, direni, ömür bitirdim..

Ne bir candan selam, ne sıcak bakış
Ne bir güzel sanat, ne güzel nakış
Günlerim sonbahar, gecelerim kış
Nere varsam, ben kendimi yitirdim,
İğreni, iğreni, ömür bitirdim..
 
Ne harman vardı, nede bir güzü
Düşmandan agırdı, o yarin sözü
Ben nasıl inandım, çürükmüş özü
Nere varsam, ben kendimi yitirdim,
Öğreni, öğreni, ömür bitirdim..
 
29/8/2003 Karlslunde/Hüseyin Uçar.

Beş sene dediler

Beş sene dediler otuz beş oldu
Bu ayrιlιk ölümlere eş oldu
Artιk kavuşmamιz hayal düş oldu
Keremle Aslιya benzedi kader
Bitti umutlarιm bekleme peder.

Kimi yanar ağlar, kimi unuttu
Bugün yarιn diye hayat uyuttu
Kimimiz tarihin elinden tuttu
Keremle Aslιya benzedi kader
Bitti umutlarιm bekleme peder.

Yazdιğιm mektuplar geriye döner
Toprak olur beden bu alev söner
Hangi göç güçlü ki tarihi yerer
Keremle Aslιya benzedi kader
Bitti umutlarιm bekleme peder.

Ne duygudan anlar , ne çalar sazι
Biz unuttuk inan nazι niyazι
Hürmet, muhabbetle hatιrlan bazι
Keremle Aslιya benzedi kader
Bitti umutlarιm bekleme peder.

10.10.2002____Hüseyin UÇAR

Belamısın sen felek

Bu bedenim, beynim, alev içinde
Sorular, yanıtlar, neden niçinde
Değişmiyor yaşam, aynı biçimde
Mazlumlara, belamısın, sen felek.

Niçin bu sinemi, yaralar hançer
Her yanım, dondurur, kanımı içer
Ben ağlarken, zalim, kendinden geçer
Mazlumlara, belamısın, sen felek.
 
Her gücü yetenler, haşılar oldu
Havada uçuşan, bacaktı, koldu
Yollarımız neden, ecelsız yoldu
Mazlumlara, belamısın, sen felek.
 
Satıyor insanı, kurmuşta pazar
Atılmış içeri, yatıyor yazar
Gün geçtikce, canım, yaralar azar
Mazlumlara, belamısın, sen felek.

 
Boğazlayıp, haklılıklar arayan
Suçlu suçsuz, gözetmeden tarayan
Benim gibi, dert çekmeye, yarayan.
Mazlumlara, belamısın, sen felek.Kitaplarım gerçek, masallar yalan
Bir hayal peşinde, dolan ha dolan
Sade kader, kısmet, yoksulun olan
Mazlumlara, belamısın, sen felek.

Ne işi,  ne gücü, ne belli düşü
Ne benzeri vardır, ne daha eşi
Nereye gidersen, bırakmaz peşi
Mazlumlara, belamısın, sen felek.
 
Ne ırmak atlamış, ne deniz geçmiş
Kurbanın, sefilden, mazlumdan seçmiş
Canımız almaya, yeminler içmiş
Mazlumlasra, belamısın, sen felek.
Biten ömürlere, cana yanarım
Çocuk gibi, ne derlerse, kanarım
Çekip yoldun, yoktur canlı, damarım
Mazlumlara, belamısın, sen felek.
Geri çekiliyor, savaşcı yorgun
Kar düşmüş, baharda çiçekler, solgun
Çekilmiş kıyıya, yemişte vurğun
Mazlumlara, belamısın, sen felek.18/11/2003 Karlslunde /Hüseyin Uçar.

Beni

Tasa ile başlar benim sabahım
Kalmadı kimsede kalamaz ahım
Büyüttüm besledim çoktur günahım
Sevabım içinde boğdular beni.

Her girdiğim bağda fidan aşladım
Aşladım da ben kendimi taşladım
Yol tükenmez yürümeye başladım
Konduğum yerlerden kovdular beni.

Sevgi muhabbeti duydum tatmadım
Hiç kimsenin arkasından atmadım
Suçlu varken suçsuzlara çatmadım
Suçlunun yerine koydular beni.

Kadirini kıymatını bilmedim
Sayısız vuruldum gene ölmedim
Her çağrılan yere ondan gelmedim
Her çağda her yolda soydular beni.
 
24.04.2001___Hüseyin UÇAR

Beklentim var

Kaynak sularι bulandι
Bütün değerler sulandι
Zaman bitti yιl dolandι
Hayat acιmasιz eler
Beklentim var; neler neler…

Ömür indi yarιlara
Çiçek olsam arιlara
Ağrιnιz akan sulara
Koyun kuzusuyla meler
Beklentin var; neler neler…

Ne gerek var aracιya
Kim benzetti kiracιya
Doyduk yeter biz acιya
Kιmιldamaz sade dinler
Beklentim var; neler neler…

Fidan diktim yollar boyu
Yokuş akar ömrüm suyu
Kimin kime benzer huyu
Konuşsak defterden siler
Beklentin var; neler neler…

Aç yatarken nasιl gülek
Öğretmedin nerden bilek
Bunlar arzu, istek, dilek
Dolduramam bomboş kiler
Beklentim var; neler neler…

31.12,2002, saaat:8.30,
Hundige .
Hüseyin UÇAR

Bacım

                     (Seda Sayan’a)

Sedanın Sedası arşı alada
Her güzel oluşum vardır sılada
Beden gurbettedir ruhum orada
Hayata, insana, Sevdalı bacım.

Dahada gür çıksın sesin soluğun
Kornasısın, pınarların oluğun
Yoksula ufuktur senin bolluğun
Cümlemizin evi, Sedalı bacım.

 
Her şeyden önce sen bir anasın
Dünya bilir güzellikten yanasın
Bu topluma penceresin, aynasın
Coşkulu, hüzünlü, yaralı bacım.
 
Taşatan sözünü söylüyor direk
Ekranlara sığmaz koca bir yürek
Benzerin yok fazla söze ne gerek
Benim hazır cevap Edalı bacım.

 
20/5/2004 Kbh.Hüseyin Uçar.

BULUTLAR

Yağmur eken
Yağmur biçen bulutlar
Şimdi boşaldınız mı
Yağınca rüyalarıma
Hoşaldınız mı
Dolunca uykularıma
Bakın
Yol alamıyorum
Her yanım ıslak
Biliyorsunuz
Ne dağlarda
Ne bulvarlarda
Tekin değildir yaşam
Aşkın masalını
Siz mi yazdınız
Cemrenin toprağa
Düştüğü akşam.

Mevsimler
Mevsimler içinde
Sen  çılğın bahar
Doğanın sarhoş prensi
Boşaltmayın
Gecenin hüznünü
Rüyalarıma
Bırakın yakamı
Havalansın gönlüm baharlarda
Konsun dallarıma kuşlar
Coşkuya bıraksın yerini
İzbe duygular
Çalmayın mutluluğumu
Sözlerin susup
Gözlerin muhabbete
Doyduğu akşam..

9/9/2005 Karlslunde. Hüseyin Uçar.      

DEMSİZ DEMLENİŞİM

Gülüm
Nereye baksam
Bakışlarım boşlukta
Düşlerim dorukta 
Neyi görmek istiyorum
Kime sorsam bilmiyorum
Bitiyorum bir solukta
Diyorsun
Ayrıntıları
Değerleri araştırmadan
Ekranlarda yalnız görsellik mi
Arıyorum
Özü, sözü ile değilde
Görünüşü
Cinselliği ile ön pilana
Çıkanları mı görüyorum
Yada rüya aleminde mi 
Yaşıyorum
Hayır
İnsanlığın geleceği çocuklara
Oyun kurmağa çalışıyorum
Her yerinde yer kürenin
Ve dünyayı kana bulayanlardan 
Hesap sormak için
Yollardayım her şafak
Neyi nasıl görmek isterse insan
Öyle bakarmış dünyaya
Yani şaşı
Yani sovuk
Yani hüzünsüz
Tiklerin eğemenliğinde
Saldırğan
Sorumsuz
Kılı kırk yarıp
Kıl merdiven
Dikermiş yamaçlara
Bak gülüm
Her şey yerinde
Evimiz
Çocuklar
Torun
O minnacık ellerin
O zeytin gözlerin
Ürettiği sevgi
Hayat pınarımız
Biz görsekte görmesekte
O sevgi akyor gönüllere
Oysa biz
Kalmayan sayğıyı
Bitip tükenen
Sevgiyi arıyoruz
Neye el atsam yok
Kime seslensem
Sesim yankısız
Rüzgar alıyor sesimi
Diyorsun
Bilirsin doğa’da
Her nesnenin sesi
Her canlının  sesi
Soluğu var
Ağaçların yaprakları
Dağların tepesi
Bacaların dumanı
Horozların ibiği
Nolur bir gün beni yatır
En samimi düşlerinde dizine
Veya yasla başını göksüme
Dizlerine değil
Gözlerime bak
Göksümde ki başın
Düşlerini değil
Kalbimin atışlarını
Sesimin titreşimini
Ellerimin o arzulu
Devinimini izlesin
Güneşin  camda ki  
Oluşturduğu yansımanın
Gözlerimizde ki
Bedenimizde ki
Çekiciliğini gözlesin
Yer çekimi kadar
Güçlü olduğunu göreceksin
Terleyen avuçlarımızın
Konuşan sessizliğini
Yürüyen gölğemizin
Suskun yürüyüşünü
Dinleyeceksin
Ana dilim
Alfabemsin
Uykulu yolculugum
Demsiz demlenişim
Muhabbetimsin
Anla artık
Ana vatanım
Yaşadığım
Gönül gurbetimsin
Kanamağa başladı sözcüklerim
Sensiz o kadar
Gerğinim ki şu an
Oturdum  toprağa
Sende otur
Al toprağı avuçlarına
Avuçlarında toprağın nasıl
Isındığını göreceksin
Kaldır başını ufuklara bak
Bulutları, yıldızları gözlemle
Biz farkında olsak da
Olmasakda
Başkalaşacak ellerimizin dokusu
Toprak kokusu  
Çiçek kokusuna karışacak
Gök kuşağı kemer gibi saracak belimizi
Güvercinler uçmağa başlayacak
Oturduğun toprakta 
Baktığın ufukta
Belki  Ay’la güneş tutulacak
Yada yıldızlar  kaybolacak
Belkide biz farkına varamayacağız
Bütün bu oluşumların
Yaşam yarınlaşacak
Ve zaman
Ömür akıp giderken
Sorumluluklarımız artacak
Ve biz böyle didişirken
Belki bu gün
Belki yarın
Kapımızı
Arsız ölüm çalacak
Kırğın değilim
Ne sana
Ne aynalara
Hoşca kal gülüm.
Bir çok şeyi unut
Bir azık dağarcıgını
Birde sevgiyi unutma…                

Hüseyin Uçar. 9/7/10/2004

A GÜZEL HAYRANIM SANA

Peteklerin balısı sen
Çiçeklerde arısın sen 
Bu ömrümün varısın sen
A güzel hayranım sana.

Geçer günler şöyle böyle
Dilerisen, sitem eyle
Kızgınlığın nedir söyle
A güzel hayranım sana.
 
Ben gel dedim sen de kaçtın
Can kalbime yara açtın
Coşku doldun öfke taştın
A güzel hayranım sana.
 
Dikme gözlerin mehtaba
Sami mi ol göster çaba
N’olur bir sıcak merhaba
A güzel hayranım sana.
 
Hüseyin’e elin vermez
Benlenir kimseyi görmez
Güzel kinden duvar örmez
A güzel hayranım sana.


01.04.1974 / Hüseyin Uçar.

Anılardan köprüler kuruyordum

Sarınmıştı karanlığı yer yüzü
Donatmıştı gökyüzünü yıldızlar
Bense anılardan köprü kuruyor
Sevda mı
Heycanları mı
Coşkuları mı
Arıyor
Durgun sulara halkalar
Çiziyordum
Gene uzaklarda
Savaşlar 
Acılar yaşanıyordu
Acıların ortasından
Ağıtlar
Dumanlar yükseliyordu
Ve yine  sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeliydi aşk 
Sözler tükenmemeliydi.

Adını bilmediğim gezegenden
Bizim gezegene
Konuyordu uçan daireler
Ve gecenin ayazında birlikte üşüyorduk
Yıldızlar çıblak bedenlerine
Sarınacak birşeyler arıyordu
Ve ben
Yorgan, döşek
Miskokulu çamaşır
Olmak istiyordum
O bedenlere
Geceydi gidenler dönüşsüzdüler
Ben gibi seyir defteri tutup
Karanlığa masallar okuyordu
Güzeller gülüşsüzdüler
Sanki tutkuları yoktu
Yazdığı mektubun
Bir kopyasını okyanusa atıp
Şaşkın şaşkın izleyen
Balinalara bakıyordu
Söken şafağı farketmemişti rüyadakiler
Yavaş yavaş ortalık agarıyordu
Ve ırmaklar
Denizlere ulaşmak için
Bizden çok enerji harcıyordu
Ve yine sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeliydi aşk
Sözler tükenmemeliydi 
Ve birden bire
Güneşin hışmından korkar gibi
Otadan kayboldular
Oysa ben bir zamanlar
Sesiydim suskunların
Dağlar dağarcıgım
Ovalar soframdı
Birlikte oturup
Ve yanyana yatıyorduk
Onlar hayat doluydular
İmikleriyle
Sapanla destan yazıyorlardı
Kurşunlar
Bombalar
Vızır vızır geçerken yanlarından
Yerle gök
Kırgın gibiydi birbirlerine
Bir yerlerden sesler geliyordu
Fırsat bulsalardı
Ölmeden önce
Bir başka gezegene
Göçeceklerdi
Ve bu gelen ses
Hayatı boğanların sesiydi
Elleri gibi
Korkutuyordu sesleride
Ben gene gezgindim
Ne son sözümü söylemiştim
Ne son satırımı yazmıştım
Nede son yolculugumdu
Bir türlü yıkamıyordum yazğıları
Değiştiremiyordum
Akışını tarihin
Ve yine sevdalıların yüreği
Alev alev yanıyordu
Oysa dilsiz şarkılar
Söylemeliydi aşk 
Sözler tükenmemeliydi..23/10/2003 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

Dalında son armut

Lapa lapa yağıyor kar
Armut ağacında
Ne yeşil bir dal
Ne bir kuru yaprak
Armudun en tepesinde
Dimdik duran bir armut var
Ne kar’a rüzğara
Ne yel’e yağmura
Ne yalnızlığına aldırıyor
Ne en tepede olmaktan korkuyor
Çünkü yalnız değil
Yanında kuşlar
Sanki baş kaldırmış
Bütün doğa olaylarına
Geleni geçeni selamlıyor
Öyle mutlu, Öyle bahtiyar…


3/12/2005 Karlslunde.
                  Hüseyin Uçar.

Adak

Adιmι sorma
Ben adağιm
Anam adak adamιş
Adak Kaya ya
Ve doğarken ben
Ölmüş anam
Adιm yok
Şaşι diye çağιrmιşlar
bunca yıl
Sokaklarda büyümüşüm
Saraylar kurmuşum
Gönlümdeki ece ye
Karιnca gibi çalιşmιş
Kaplumbağa gibi yaşamιşιm
Yalnιz kaldιğιm zamanlar
Çözülmüş dilim
Önce sokaklarla konuşmuşum
Yağmurlarla
Rüzgârlarla
Ormanlarla
Sonra insanlarla
Orman düşürmüş
Sonbahar yapraklarιnι önüme
İnsanlar kovmuşlar
Dokuz köyden
Yağmur selleri
Katmιş önüne kovalamιş
Az gitmişim uz gitmişim
Dere tepe düz gitmişim
Ne kadar gitmişim bilmiyorum
Ve sormuşum güneşe
Bu serinlik
Bu ιslaklιk niye?
Yağmur toprakla buluşmuş
Rüzgâr esmiş
Dal eğilmiş
Geçmişim karşιya
Gene bana gözükmüş yollar
Ne çilem bitmiş
Ne yakamι bιrakmιş ayrιlιklar
Kalmιşιm bir başιma
Hangi yol
Hangi şehre götürür
Hangi gemi hangi limana
Çιkarιr bilmem
Boşuna çağιrma ölüm
Gönüllü gelmem
İşe yarar bir şeyim yok dağarcιğιmda
Kime sorsam
Kimle buluşsam
Bir şey demez
Kimse hatιrlamaz
Sabah şarkιsιna başlamιş
Bütün kuşlar
Ağarmιş kara bulutlar
Ulaşamadιğιm.. benimle kavgalι
Bensiz yalnιz dağlar
Terk edilmiş görsel güzellik
Görsellik Sorguda…

02.09.2001____Hüseyin UÇAR

Aramaya çıktım aratmadılar

İlği çekmek için gelir takışır
Gözler aşinadır döner bakışır
Ne giyersen gülüm sana yakışır
Gül, dikensiz, diken gülsüz, olur mu?
Seven insan, bir put gibi durur mu?

Kimi sevdalanmış yanar gövünür
Kimi boş hayale dalmış övünür
Kimi sevdiğini almış sevinir
Göl, kuğusuz, kuğu gölsüz, olur mu?
Seven gözler, elden adres sorur mu ?

Uzak değil, inan ömrün yokuşu
Bir başkadır elbet gülün kokuşu
Yüreğime tünetmişler baykuşu
Çöl, Baykuşsuz, Baykuş çölsüz, olur mu?
Benliğin yitirmiş, sevda olur mu?

 
Alev alev yandım karaltmadılar
Olanak varsada yaratmadılar
Aramaya çıktım aratmadılar
Yol, insansız, insan yolsuz, olur mu?
 Seven güzel, sevdigini yorur mu?…

 
21/12/2005 Karlslunde. Hüseyin Uçar.

Ah siz

Ah siz Uykusuz gecelerin düşleri
Ah siz Uykulu gecelerin
Yarı uyur
Yarı uyanık göçleri
Ah o uçurumdan yuvarlanışlar
Düş denizinde yüzüşler
Birbirini kovalayan güzeller
O çelme atışlar
O göz kırpışlar
O öpüşler
Ah o ansızın
Boğulup ölüşler
Unutulması imkansız gülüşler
Huriler
Periler
Melekler
Neden bırakmazsınız yakamı
Uyanır kalkarsam ayağa
Ah o düş denizinde
Düşsüz kalışlar
Suya dalan dalğıçlar
Yüzen balıklar
Yüzsüz
Gözsüz
Göğüssüz
Görünmeyen
Örnekler
Tümceler
Heceler
Uykusuz geceler
Kovun düşleri
Dökülmüş hepsinin dişleri
Ne kadarını aldık bilimin
Ne kadarını paylaştık dilimin
Cevapsız sorular
Sorusuz cevaplar
Sorğusuz düşler
Korkusuz geceler
Kurğusuz felsefeler
Kendiliğinden
Oluşan vesveseler
Bir dolu
Bir boş keseler 
Sevdalara aç
Göze, gönüle
Yakalanmadan
Uyan uykudan
Topla tabanları
Kaç.. Kaç.. Kaç..

10/10/2003 Karlslunde.               
              Hüseyin Uçar.     

Adına yakışır

                 Aysun uysala ağıt

Bire felek ne istersin bizlerden
Adına yakışır işlermi bunlar
Buluğ çağındaki o genç kızlardan
Adına yakışır işlermi bunlar

Sade yürek değil gözlerde dağlı
Bütün umudumuz doğaya bağlı
Bu kadar cahilmi o hanği çağlı
Adına yakışır işlermi bunlar
Yeni çalmış idik eli ağıza
Ne hayaller kurduk yaşanan yaza
Dillerim yoruldu dökeyim saza
Adına yakışır işllermi bunlar
Neden sürüyorsun yolu yokuşa
Bunca yıl yalvardık feleğe boşa
Kurban olam yavrum mahzun bakışa
Adına yakışır işlermi bunlar
Bırak yakamızı yürü yoluna
Dokunmada   bırak kızım oğluma
Yolumuz düşerdi bazan Çoruma
Adına yakışır işlermi bunlar
Nasıl karşılarlar bizi sılada
Bize çıktı acı sitem kurrada
Acımız pay olsun canlar arada
Adına yakışır işlermi bunlar
Aradım cananım sesin çıkmıyor
Gönül seni aramaktan bıkmıyor
Çeşmeler bulanmış duru akmıyor
Adına yakışır işlermi bunlar
Güç kuvvet verirdi varlığın bize
Bir türlü çıkmıyor yolumuz düze
Karardı ömrümüz hasret gündüze
Adına yakışır işlermi bunlar
Gel otur tartışak bu nasıl kural
 Körpecik yavrumuz yolcumu maral
Bundan sonra bizler yaşarız sanal
Adına yakışır işlermi bunlar
Her zaman dedirttin, dediğim dedik
Kaynattın sinemde dört mevsim hedik
Açtın yuvamızda kocaman gedik
Adına yakışır işlermi bunlar
Karşı dağlar bulutları sağıyor
Kör dumanlar ömrümüze yağıyor
Hıçkırmadan hıçkırıklar boğuyor
Adına yakışır işlermi bunlar
Feleği taşlıyor bugün Taşatan
Ömrümün baharı bir güneş batan
Taşlanmazmı dostlar bizi ağlatan
Adına yakışır işlermi bunlar
 
1/6/2003 Hüseyin Uçar/İshöj.

Arap kızı

O bakışlar o gülüşler
Gamzeler yanağım dişler
Kurmaya başladım düşler
Arap kızı kıyma bana
Dur aşkı mı diyem sana.

Görünce olmam huzursuz
Başbaşa kalsam sorunsuz
Tanrı yaratmış kusursuz
Arap kızı kıyma bana
Meramı mı diyem sana.

Halayda keklik sekiyor
Her hali beni çekiyor
Gönlüme sevda ekiyor
Arap kızı kıyma bana
Dur sevda mı diyem sana.

Kurdu tahtını yüceme
Misafir oldu heceme
Ay gibi doğdu geceme
Arap kızı kıyma bana
Dur sözümü diyem sana.

Soramadım adın bile
Güvercin konmuş kaküle
Ver elin inek sahile
Arap kızı kıyma bana
Tek mi gelmiş bu cihana.

Kalçasın dövüyor  saçlar
O gözlerde doyar açlar
Ova oldu tüm kıraçlar
Arap kızı kıyma bana
Tek mi geldin bu cihana.
Siyah giyinmiş üç dallı
Dudak pınar yanak ballı
O coşkulu ben sevdalı
Arap kızı kıyma bana
Tek mi geldin bu cihana.

Uçuşuyor güvercinler
Dilim söyler sinem inler
Güzel sevenini dinler
Arap kızı kıyma bana
Dur aşkı mı diyem sana.

Beklerim gele yanıma
Onu sarayım canıma
Bir anda girdi kanıma
Arap kızı kıyma bana
Tek mi geldin bu cihana.

Kolay olmaz gönle akış
Yetti bana o bir bakış
Ömür boyu tutsam alkış
Arap kızı kıyma bana
Sevdamı diyeyim sana.

Davranışı tipik Arap
Neden bana yazmaz yarap
Yanaklar bal, dili şarap
Arap kızı kıyma bana
Tek mi geldin bu cihana.

Taşatandan bu metiye
Dilerim düşmen kötüye
Bu satırlar davetiye
Arap kızı kıyma bana
Gel aşkı mı diyem sana.

19/02/2005/ Kolding/Hüseyin Uçar.

AL DEDİ GEÇTİ

Bir buse istedim al yanağından
Önce gel gönlümü çal, dedi geçti
Çıra gibi yanan bal dudağından
Sarıldı boynuma al dedi geçti.

Kaşları ok muydu battı sineme
Melhem değil hançer saldı yareme
Dedim suçum nedir, bana öl deme
Sen benim neyimsin, öl dedi geçti.
 
Mağrur mağrur baktı sonra yürüdü
Bu gönlümü, gam, yas, hicran bürüdü
Yüreğimde yag kalmadı, eridi
İşte hazırlanmış sal dedi, geçti.

 
Dedim yanıyorum, sanki, güneşim
İnsafsız aşkınla kızgın ateşim
Dedim, sarıl n’olur, bu son gelişim
Yandım bırak beni, çöl dedi geçti.

 
Dedim ki, Hüseyin halkalı kölen
Kalbimdir kalbine gizlice gülen
Ben değilim gönül, yanıp didinen
Suları kuruyan göl dedi, geçti.

 
05.08.1971 / Hüseyin Uçar

Adı melek

Çağır gelmez okuntular
Bırakmıyor takıntılar
Hep bana mı yıkıntılar
Derdin neyse söyle felek
Azrail’in adı melek

İşim yıkıp örmek oldu
Hiç almadan vermek oldu
Yüzü dosta sermek oldu
Derdin neyse söyle felek
Azrail’in adı melek

 
Suçlanmadan burdan tozak
Hiç demedim yakın uzak
Önüm engel önüm tuzak
Derdin neyse söyle felek
Azrail’in adı melek

 
Selam salsam almaz yare
Ayırdı felek ne çare
Hep yarattı örf’idare
Derdin neyse söyle felek
Azrail’in adı melek..
 
29/01/2004/Hüseyin Uçar

Alın terin

Göçmen kuşlar avcιlarla uğraşιr
Çok geçmeden ufuklara ulaşιr
Gezgin midir Avrupa’yι dolaşιr
Acιmazlar ülke ülke kovarlar
Alιn terin bulutlardan sağarlar

Eğilmiş boyunlar öfkeden uzak
Göçmenlik tarihin yaşayak yazak
Hangi dala konsam kurulur tuzak
Konduğu yurtlardan sürür kovarlar
Alιn terin bulutlardan sağarlar

Nere varsa bilmez yolu yordamι
Her şafak, her seher özlem idamι
Bal mumuna çevirirler adamι
Mezar bulsa ordan bile kovarlar
Alιn terin bulutlardan sağarlar

Her gören horluyor o güzel başι
Zehrolur nedense çorbaşι, aşι
Her vardιğι yerde artar telâşι
Sorgusuz sualsιz onu kovarlar
Alιn terin bulutlardan sağarlar

 

08.08.2002___Hüseyin UÇAR

AĞIT DUVARI GÖNÜL

Hüzünlenmiş kalplerin
Kan sızan türkülerin
Parçalanmış düşlerin
Uçuşan hayallerin
Sevda durağı gönül
Yarınmısın, dünmüsün?
Gecemisin, günmüsün?
Ağıt duvarı gönül
Ömür geldi geçiyor
Görmezmisin, körmüsün?
 
Tepelerin, taşların
Arşa değen başların
Şu akan pınarların
Ne dolu’ki burçların
Krallıgın, taçların
Sevda durağı gönül
Yarınmısın, dünmüsün?
Gecemisin, günmüsün?
Ağıt duvarı gönül,
Ömür geldi geçiyor
Görmezmisin, körmüsün?
 
Ütopyanın öncülü
Aran bulun seçili
Zamanların gencili
Canlıların bencili
Urbaların biçili
Sevda durağı gönül
Yarınmısın, dünmüsün?
Gecemisin, günmüsün?
Ağıt duvarı gönül
Ömür geldi geçiyor
Görmezmisin, körmüsün?

1/9/2006 Karlslunde.

           Hüseyin Uçar.

Anaların ağıdı

Şimdi ağlar oldu, gözler dudaklar
Bebekler vurulmuş boştur kundaklar
Kanımızla yundu bütün topraklar
Hüzünler bastıda, dumanlar çöktü
Ağladı anakar, göz yaşı döktü.

Düşman acımasız kıyıcı yaman
Ya sabır diyecek, kalmıyor zaman
Ölürüm düşmandan, dilemem aman
Hüzünler bastıda dumanlar çöktü
Ağladı analar, göz yaşı döktü. 

Elden tutan yoktur, nereye varsam
Tanrıda duymuyor kime yalvarsam
Bunca yaraların hangisin sarsam
Hüzünler bastıda dumanlar çöktü
Ağladı analar, göz yaşı döktü.

Biz unuttuk genç nesilin boyunu
Seçemedik keçi ile koyunu
Bu oyunlar, deyin kimin oyunu
Hüzünler bastıda dumanlar çöktü
Ağıt yaktı anam, göz yaşı döktü.
 
20/11/2004 Karlslunde.Hüseyin Uçar.

AKLIMI ARIYORUM

Dur gitme yolcu
Güneşte ısınsın
Saklama düşlerini
Rüyalar mı düş
Düşler mi rüya
Aydınlansın
Kimine cennet
Kimine Minnet
Yaşamın
Kapıları aralansın.

Dur gitme yolcu
Peh dedin
Aklımı aldın
Ben bende yitiyorum
Dağıldım buralarda
Aklımı arıyorum.20/12/2006 Karlslunde.               
                    Hüseyin Uçar.

ANDIKÇA AĞLARIM GURBET

Hasretle kendimi vurdum
Gurbet ele yuva kurdum
Hayal hayal baba yurdum
Andıkça ağlarım gurbet

Kim uyuyor kim uyanık
Ötme bülbül bağrım yanık
Çeşmenin suyu bulanık
Andıkça ağlarım gurbet
 
Kesilmiş iki dalım da
Çamur deryası yolum da
Isırgan bitmiş avlumda
Andıkça ağlarım gurbet
 
Hüseyinin ilacıdır
Şu gönlümün ağacıdır
Sıla başımın tacıdır
Andıkça ağlarım gurbet18.04.1975 / Hüseyin Uçar

ANDIM OLSUN

Tezek tüten bacalarım
ÖğretmenimHocalarım
Sınıflarım goncalarım
Özğür sesim
Sessiz çığlıgım
Geçmişim
Geleceğim
Özlediğim
Göreceğim
Cennetim
Gülistanım
Bir salkımım bağlarında
Namert eller dokunursa
Kaybolurum dağlarında
Andım olsun ben ölürüm
Görünmeyen yollarında.

Gölgesine sığındığım
Korkularım
Dinlencem
Coşkum
Eğlencem
Gölerinde yüzdür beni
Can koynunda gezdir beni
Aşklarımın tomurcuğu
Yüz görümcesiz gelinim
Halı olam yollarına
Benide al kollarına
Aklım, vicdan muhasebem
Toz duman
Her şey karışık
İç içe
Ters esiyor bu yıl yeller
İniliyor ince teller
Susacak mı, arı diller
Gözlerime konan kumru
Ben öleyim ömrüm uğru
Bir salkımım bağlarında
Namert eller bir dokunsun
Kaybolurum dağlarında
Andım olsun, ben ölürüm
Her çağrılan yollarında.

 
5/7/2006 Hüseyin Uçar.

Alaca kırmızı ufuklar

Ağaçların gölgeleri
Uykuya mı yatmış
Yoksa  korkutuyor mu?
Gece kökleri
Birbirine mi  karışmış
Geceyle gündüz
İçine mi akmış sevdası
Dallarıyla, yapraklar
Kapamışlar yüzünü
Tan atmış
Kuşlar çıkmış yuvalarından
Alaca kırmızı ufuklar
O ağaran doğaya bakmış
Yakmış fenerini güneş
Evren ayağa kalkmış..

08/01/2006/Hüseyin Uçar.    

TAVİZ VERİLMEZ

Bitmiyor gönülün yası
Bumu yoksulun  rüyası
Dünya kalleşin dünyası
Devran sürülmez sürülmez

Yakışmaz sana ağlamak
Ah edip yürek dağlamak
Ellerin yana bağlamak
Uçuk örülmez örülmez

Ne söylesem hoş olmuyor
Kış bastırdı koş olmuyor
Geri dönmek hoş olmuyor
Ateş derilmez derilmez

Gurbet yurt mu Hüseyin’e
İster isen koş dön düne
Özlem artar günden güne
Taviz verilmez verilmez.

7.4.1975 / Hüseyin Uçar

BİR ETTİĞİM VAR GİBİ

Eser bad-i saba eser serinden
Bir nefes aldırdı bana derinden
Aklımı oynattı aldı yerinden
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Toplanmış sinemin sızısı çıkmaz
Bir benim yokluğum dünyayı yıkmaz
Ölür gönül gene kavgadan bıkmaz
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Yoksul baca mıyım hafif tüterim
Yuvasız kuş gibi garip öterim
Ferhat’tan, Şirin’den daha beterim
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Göğünür yüreğim nemli ot gibi
Kazınıyor midem azgın at gibi
Yakınım yaranım tıpkı yat gibi
Sanki benim bir ettiğim var gibi.

 3.6.1975 / Hüseyin Uçar

YOLCU

Eğerlemiş atım yola koyulmuş
Gider yolcu gider sonsuza doğru
Çok geçmeden ses sedası duyulmuş
Gider yolcu gider sonsuza doğru

İli, aşireti çıkmaz akıldan
Şüphe sezer cansız duran çakıldan
Sapar sandım sapmaz bildiği yoldan
Gider yolcu gider sonsuza doğru

Gelin olmuş canım elin bağlamış
Kapanmış içine gizli ağlamış
Sevdaları birbirine ulamış
Gider yolcu gider sonsuza doğru.

                       13.3.1975 / Hüseyin Uçar

EREMEM BELKİ

Nesini söyleyim gelen yarının
Akşamdan sabaha eremem belki
Balı peteklerde kalmaz arının
Yarana yoldaşa veremem belki

Nere varsam kimselere sığamam
Güneş olsam hiç kendime doğamam
Yağmur olsam kurak yere yağamam
Gonca güllerimi deremem belki

Yaşım geldi yirmi beşe dayandı
Hayallerim bile üryan püryandı
Yüzümü görenler bir ölü sandı
Yattığım yatağım seremem belki

Hüseyin üzülme unut uzağı
Hayat kurmuş bize acı tuzağı
Virana çevirmiş bahçeyi bağı
O emlik kuzumu göremem belki.

19.7.1975 / Hüseyin Uçar

TEK TEK YOLDULAR

Sordum soruşturdum yollar aradım
Sonu bilinmeyen yola saldılar
Haykırdım yüzüne bin kez kınadım
İlerlemediler kala kaldılar

Zalimlere inat saldım dal budak
Kurudu öpmez yar kurudu dudak
İçinde bir bebek yanımda kundak
Bıyığım sakalım tek tek yoldular.

31.7.1975 / Hüseyin Uçar

ON BEŞ ON ALTILIK GÜZEL

Gözlerinde derinlikler
O bakışta narinlikler
Yakışmaz mı gelinlikler
On beş on altılık güzel?

Rüzgara verme telini
Kurda kaptırma elini
Düşürürler değerini
On beş on altılık güzel.

Güneş vurmuş zülüfüne
İmkan yoktur tarifine
Düş yiğidin Arifine
On beş on altılık güzel.

Lodosların yeli misin
Yaz baharın seli misin
Bülbüllerin gülü müsün
On beş on altılık güzel?

Kıpkırmızı yanağına
Misafir et konağına
Bal olayım sunağına
On beş on altılık güzel.

Aklını başına getir
Has bahçede güller yetir
Hüseyini bile götür
On beş on altılık güzel.

08.04.1975 / Hüseyin Uçar

KALDIKTAN SONRA

Cereyan verilir mi her türlü tele
Gidenler bir daha düşer mi ele
Bülbül ömür boyu yakarır güle
Ağlasa ne güller solduktan sonra

Vezir olsan kral olsan ne olur
Şahin olsan maral olsan ne olur
Çirkin olsan güzel olsan ne olur
Dünyada bir ismin kaldıktan sonra.

4.6.1975 / Hüseyin Uçar

ÇOBAN YILDIZI

Karanlık gecemin aydın lambası
Yol göster gideyim çoban yıldızı
Dertli mektup yazar o yar sıladan
Yol göster gideyim çoban yıldızı

Kuzey kutbundayım güneye götür
O parlak ateşin sineme batır
N’olursun ilhamın ver iki satır
Yol göster gideyim çoban yıldızı

Beş yıllık hasretin acı özlemi
Sen oldun bu akşam gönül kalemi
Al elimden ister fakir hanemi
Yol göster gideyim çoban yıldızı

Dertliyim, garibim bu gurbet elde
Hüseyin dolaşır Kerem’dir dilde
Ararım Aslı’mı kimsesiz çölde
Yol göster gideyim çoban yıldızı

                                02.04.1975 / Hüseyin Uçar

YAŞAR SEVGİLİ

Ne desem, söylesem gönül virane
Bülbül gibi nara yakar sevgili
Ben ağlar, yanarım aşkın çölünde
Gene yad ellere bakar sevgili

Sözü, muhabbeti verelim dile
Benzettim dilini öten bülbüle
Boşalmaz kadehim, doludur çile
Sel olup kalbime akar sevgili.

Şu gençlik çağımın tek tren hattı
Aşkıyla gönlümde neler yarattı
O bir Şirin, Hüseyin’im Ferhat’tı
Türkülerde hala yaşar sevgili.

                            17.07.1975 / Hüseyin Uçar

SEFİL SEFİL

Yükseldi güneş çok sakin hava
Karış bulutlara git sefil sefil
Dört gözle bekliyor sılada yuva
Tez saatte eve yet sefil sefil

Türk Hava Yolları kartal pençesi
Kayboldu birden söndü öfkesi
Anadolum elbet yiğit ülkesi
Bizim turna dilden öt sefil sefil

Ayrıldık senden kuzey kutupta
Yüceldin göklere bizi atıp da
O üzgün bakışlar sönmez bir hafta
Mithat’ı geriden güt sefil sefil

Alışmıştık senin esmer yüzüne
Gülüşürdük muhabbetli sözüne
Yarın bir gün varacagız izine
Hazırla Hülya’ya süt sefil sefil

Hüseyin’im sözlerimi bağlarım
Senden ayrılalı gizli ağlarım
Baharda sel miyim coşar çağlarım
Orakta ütmeyi üt sefil sefil.

02. 01. 1975 / Hüseyin Uçar

BENZER SEVDİGİM

Hasret kaldım hatırını sorayım
Dile de kapında kölen olayım
Yoktur senin gibi tahtım, sarayım
Diken dilin güle benzer sevdiğim

Bir bireyi olur musun hanemin
Konuşur sesinle bantı sinemin
Sevdası dillerde kaldı Kerem’in
Gizli yaram dile benzer sevdiğim

Sesin kulağıma gelir ıraktan
Hadi gel de kurtar beni meraktan
Kurudu mahsulüm öldü kuraktan
Davranışın ele benzer sevdiğim

Uzaklaşma benden perişan halim
Acı konuşmaya varmıyor dilim
Sen bir sazsın güzel, ben sazda telim
Ses verişin tele benzer sevdiğim.

12.02.1975 / Hüseyin Uçar

O GÜZEL GÖZLERİN

Uzaklaşma benden kaşı kemanım
Anlaşılmaz oldu niçin amanım
Boşa geçti güzel bunca zamanım
O güzel gözlerin elim bağlıyor

Sevdanın önüne örülmez duvar
Nedendir güzeller seveni kovar
Hüzün bulutları durmadan yağar
Kalbimde bir ırmak coşup çağlıyor

Kolay mı ayrılık çekilmez yüktür
Gayri yollarımız ormandır, büktür
Bel bağlanmaz sana özün çürüktür
Kalbimde bir aşık yanıp ağlıyor.

22.02.1975 / Hüseyin Uçar

RAZIYIM GEL GEL

Çifte benin saya saya usandım
Kadana, belana razıyım gel gel
Kara bulut indi indi ıslandım
Kadana, belana razıyım gel gel

Severim esmeri mühim mi ili
Çatık kaşlarıyla o ince beli
Turnada bulunmaz şakıyan dili
Kadana, belana razıyım gel gel

Değerin vereyim paraysa eğer
Hiç yaklaşma bahtın karaysa eğer
Ben gibi yüreğin yaraysa eğer
Kadana, belana razıyım gel gel

 08.06.1975 / Hüseyin Uçar

YIKIL DAĞLAR

Küçücük yavrumun kundağın saram
Git gide derine iniyor yaram
Gül yüzlü yar ile açıldı aram
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Taşlaştı yüreğim demire döndü
Gelen mektupları emire döndü
Yandı yüreciğim kömüre döndü
Yıkıl dağlar ben sılamı özlerim.

Boynu bükük yuvamda ki kuzumu
Fakir diye yazmadılar yazımı
Verin dertleşeyim bülbül sazımı
Yıkıl dağlar ben sılama gideyim.

27.01.1975 / Huseyin Uçar

SORMAZ MISIN?

Farkım var mı torbalardan
Almaz mısın zorbalardan
Giyindiğin urbalardan
Sormaz mısın kalpsiz beni?

Aşkın ile destan eyle
Bahçenizde bostan eyle
Genç ömrümü hastan eyle
Yormaz mısın kalpsiz beni?

Merhametin yok mu cana
Misafiriz biz bu hana
Şansım yoktur aşktan yana
Sarmaz mısın kalpsiz beni?

 22.01.1975 / Hüseyin Uçar

COŞTURDUN BENİ

Kalpten kalbe geçit, köprü, yol oldum
Her meyva dalında çiçek dal oldum
Sevdiğim kapında köle, kul oldum
Diyardan diyara gönderdin beni

Güzelim aşığa tebessüm çok mu
Kirpiğin kalbime saplanan ok mu
Sende hiç anlayış, hiç insaf yok mu
Deli divaneye dönderdin beni.

Uzaktan uzağa bakar dururum
Seni düşler ne hayaller kururum
Niyetin ciddi mi, sana sorurum
Evetler gözlerin, coşturdun beni

28.08.1975 / Hüseyin Uçar

ÇORUM

Gene yeşillenmiş Çorum ovası
Şenliklerle dolmuş fakir yuvası
Ayrılmışım senden geçim davası
Bağrında canımı alasın Çorum.

Sinem nehri akmak istiyor sana
Hasretin dikendir bu tatlı cana
Aramıyor beni bu nasıl ana
Bağrında canımı alasın Çorum.

Güzellerin giyim kuşam içinde
Seher, öğle vakti akşam içinde
Emmim, dayım, ağam, paşam içinde
Bağrında canımı alasın Çorum.

Hüseyinim hasret gözlerim bile
Gözümde tütersin her yören hale
Kabul et kapına olayım köle
Bağrında canımı alasın Çorum.

03.10.1974 / Hüseyin Uçar

GURBET ELDE

Kesildi mektubum gelmez sıladan
Gene kaldım gurbet elde dert ile.
Göçmen kuşlar gibi uçtum yuvadan
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Hasta düşsem bilip soran olur mu
Garip anam saçlarını yolur mu
Mektup atsam can dostları bulur mu
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Uçan kuşlar gibi kanat takındım
Yıllar yılı gurbet senden yakındım
Sevdiceğim nefeslerden sakındım
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Sılanın yolları nasıl bulunur
Bir ah çeksem yüreciğim delinir
Sağlık olsun, bir gün geri gelinir
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

Yarıp geçemem mi koca Alpleri
“Süngüt” mü bağladı ana kalpleri
Çoğaltır Hüseyin gurbet dertleri
Gene kaldım gurbet elde dert ile.

13.12.1974 / Hüseyin Uçar

KAYIP YAVRUSU

O güzel gözlerin benzer mehtaba
İki ayağım girmiş daracık kaba
Nedir senin derdin güzel, merhaba
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Fidan boyu, ince beli yay gibi
Çatılmış kaşları yarım ay gibi
Akıyor gözyaşı tıpkı çay gibi
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Her ah çekişinde kopar yüreği
Diyor ki, hayatım omuz küreği
Geçti gitti yavrum evin direği
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Gözlerinin yaşı bir gizli çeşme
Dedi, yalvarırım derdimi deşme
Dedim ki, el oğlu sen bari düşme
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

Dedim, hayat baştan sona bir savaş
Melhem olmazsın dedi, uzaklaş
Gidiyordum birden dedi, dur yavaş
Anlattı, ağladı kayıp yavrusu.

12.06.1974 / Hüseyin Uçar

TÜRKİYEM

Baharda tabiat açmış kucağın
Vay deldin sinemi, desem Türkiyem
Doyulmaz zevkine kentin, bucağın
Çorum vilayetin, neşem Türkiyem.

Yemyeşil yaylalar bütün kuş sesi
Doyulmaz doğlann gündüz gecesi
O yüksek dağların kardır yücesi
El uzatıp karın yesem Türkiyem.

Çıkarım tepeye çoban kavalı
Hasretim sana kalbim yaralı
İnerim engine gelir ovalı
Bu mevsim her yanın gezsem Türkiyem.

Enginlerde çiftçin ile konuşsam
Aşkımı doğaya gizlice açsam
Çıldırtıp aklımı günlerce koşsam
Yılların özlemin alsam Türkiyem.

Yürüdü yaylaya yörük kızları
Çalıp çağırarak geldi yazları
Bir sevdadır ağam çalar sazları
Yayla sularından içsem Türkiyem.

Toroslar bağrını vermiş denize
Gelir miyim bir gün gene göz göze
Kurulu masada saz ile söze
Yüzerek Fıratı geçsem Türkiyem.

Unutulmaz Uçar, bahçeler bağlar
Rüyamda görsem gözlerim ağlar
Gözümde gönlümde özlemin çağlar
Kavuşup bağrında ölsem Türkiyem.

15.05.1974 / Hüseyin Uçar

ZALİMSİN GURBET

Küstürdüm sılada o gonca gülüm
Kırdılar sazımı ötmüyor dilim
Genç iken gurbete savruldu külüm
Yoksula yurt olan zalimsin gurbet.

Kader, dedim kucağına atıldım
Gamlı, yaslı bir sürüye katıldım
İşgücümü isteyene satıldım
Yoksula yurt olan zalimsin Gurbet.

Define çukurun on para etmez
Yavrumun hayali gözümden gitmez
 Seni yoketmeye bu ömür yetmez
Yoksula yurt olan zalimsin gurbet.

 02.11.1974 /Hüseyin Uçar

DAĞLAR

Hayat tüten tüten dağlar
Her yeşilden biten dağlar        
Yare gitmek ister iken
Güç yetmeyen dağlar.

Dünya evini süsleyin
Gelip geçene sesleyin
Nice canlılar besleyin
Çeşit çeşit desen dağlar.

Ferhat’ın üstüne uçtun
Can kalbime yara açtın
Baharlarda coştun taştın
Hayat dolu esen dağlar.

Alplerden ayrı dağılın
Her yerde ayrı yayılın
Azim heybetle yarılın
Yollarımı kesen dağlar.

                            03.06.1974 / Hüseyin Uçar

NE BİÇİM TESELLİ

Ne biçim teselli, ne biçim yazı
Oturup ağlamak karım mı benim?
Çal n’olur çal aşık, dertli çal sazı
Oturup ağlamak karım mı benim?

El attığım dallar elimde kaldı
O aşkın çilesi dilimde kaldı
Dünyanın sitemi gülümde kaldı
Oturup ağlamak karım mı benim?

Teselli edenim, yoldaşım mı var
Derdimi dökecek sırdaşım mı var
Elimden tutacak kardeşim mi var
Oturup ağlamak karım mı benim?

Yok gibi görünüp var gibi durdum
Boşuna üzülüp kafayı yordum
Nere vardım ise kendimi sordum
Oturup ağlamak karım mı benim?

                            14/06/ 1974 Hüseyin Uçar

NE YAZIK

Var idi kalbime seslenen biri
Ne yazık varlığı silindi gitti.
Yıllar geçti hala dolmadı yeri
Serap mıydı birden göründü gitti?

Sabır dedi, zaman dedi usulca
Aç ölse de gene girmezdi borca
Uçtu ilden ile gülleri gonca
Ne yazık alçağa yerindi gitti.

Boyunu ceylana benzetsem kayıp
Karalı, acılı günleri sayıp
Benzedi yadlara sözünden cayıp
Düşman sanıp bizi bakındı gitti.

 09.06.1974 / Hüseyin Uçar

GÖRESİM GELDİ

Aşamadım şu dağların kışını
Silemedim gözlerimin yaşını
Özledim yurdum toprak taşını
Yol ver dağlar yol ver, göresim geldi

Ben geçerim gönül geçmez taşından
Gün olur aşarım dağlar başından
Kurtar beni şu gurbetin kışından
Toprağına yüzüm, süresim geldi

Coşuyor gözlerim ummanlar gibi
Savruluyor ömrüm harmanlar gibi
İçimde özlemin dermanlar gibi
Yokluğu unutup, dönesim geldi.

05. 11. 1974 / Hüseyin Uçar.

BİZİM İLİN

Bizim elin doğasına benzemez
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.
Mor menekşe, kekik kokuyor dağlar
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Yabancı kapılar acı özlemi
Gerçeklere sadık ozan kalemi
Adasalar bize koca alemi
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Bizim yaylaların şifadır suyu
Mehmet’e benzemez bunların huyu
Nere gitsek bize kazılır kuyu
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

Unutulmaz dağı, taşı, ovası
Anadolu’m keder, tasa yuvası
Derinleşir Hüseyin’in yarası
Kalk gidelim gardaş sılaya doğru.

03.05.1974 / Hüseyin Uçar

HEP ZARI ZARI

Hasat yok ortada, ağaç çırçıplak
Dibinde yapraklar hep sarı sarı
Yağmur çiseliyor ağaç ıpıslak
Kımraşır yapraklar hep yarı yarı.

Bakıyorum şimdi yasa bürünmüş
Her mevsimde ayrı ayrı görünmüş
Baharda dalına arı sürünmüş
Almış çiçeğinden  bal arı arı.

Rüzgarda kırılır incecik dallar
Küçülmüş evrende kısalmış yollar
Kış için çalışır bütün canlılar
Hüseyin inlersin sen zarı zarı.

20. 09. 1974 / Hüseyin Uçar

MUHABBETİ KESER GÖNÜL

Coşan gönül zaman ister
Padişahtan ferman ister
Kızar ise yaman ister
Zulme gebe gezer gönül.

Susar ama insanlığa
Yükselerek seyranlığa
Susmayacak karanlığa
Kuştan hile sezer gönül.

Duman çökse yollarına
Balta inse dallarına
Koymadılar hallarına
Bu halinden bezer gönül.

Canı cana katar duymaz
Gidip de cahile uymaz
Tüm dünyayı versen doymaz
Ufak şeyden küser gönül.

Ölüm demez, zulüm demez
Verir karar, geri dönmez
Ateşi ölmeden sönmez
Muhabbeti keser gönül.

30.12.1972 / Hüseyin Uçar

ÇAĞLAR

Anlamadım çark mı, dünya mı dönen
Azimdir cihanda her şeyi yenen
Mum misali sende varlıklar sönen
Orta çağ mı, nedir insafsız çağlar?

O bizim virane tütmez bacası
Yağsız aşım, kuru soğan, salçası
Benim neden insanlığın hatası
Yıkma beni n’olur dehasız çağlar

Yazma, yeter artık bu nasıl alem
Gerçeği yazmaya yar olmuş kalem
Dokunmayın bana gurbette ölem
Orta çağ mı, nedir hayasız çağlar?

Yiğitler kükrerse dağa hükmeyler
Necidir yanında paşalar, beyler
Hüseyin sevgisiz cihanı neyler
Orta çağ mı nedir, vefasız çağlar.

08.09.1972 / Hüseyin Uçar

SÖYLER MİSİN?

Bölmüşsün sen genç ömrümü
Söyler misin, necisin sen?
Kopardın gonca gülümü
Söyler misin, necisin sen?

Ahraz mıyım, dönmez dilim
İş tutmuyor niçin elim
Yaşım yirmi, kambur belim
Söyler misin, necisin sen?

Suçum nedir tuttun taşa
Taşlar yağdı gökten başa
Değer misin bu uğraşa
Söyler misin, necisin sen?

Misafirmiş gençlik çağı
Viran şimdi gönül dağı
Rüyama düşen kırağı
Söyler misin, necisin sen?
                          
Hüseyin Uçar

ELİMDEN GELDİYSE

Ömrüm geldi, geçti benim demedim
Cana kıyanları asla sevmedim
Elimden geldiyse yalnız yemedim
Yiyenler var, göz önünde bakarak.

Mezarlar üstünde kabaran kasa
Kime işler söyle, yapmacık yasa
Her şçeşit yemekle doluyken masa
Yaslara yas kattın kurşun sıkarak.

Anlat şu rüyanı korkuya yoyma
Tanrı cömert diye sakın avunma
Herkese ekmek, iş beni savunma
Dertlerimiz çoğalıyor artarak.

02.05.1972 / Hüseyin Uçar