Skip to content

DİLİM

Kucaklaşmıştı sarmaş dolaş
Baltıkla Kuzey buz denizi
Sandım annem ninni söylüyor
Öyle içli
Öyle sıcak.

İlk öğreneceğim kelimeleri öğretiyor
Her gün biraz daha gelişyor dilim
Ve kimliğim çıkıyor ortaya
Benim dilim annemle eşanmalıdır
O tutsaksa tutsaktır
O özgürse özgürdür
Onun gelişmişliğiyle gelişir ancak.

Ayrıca bugün anneler günü
Annemin kaburgaları sayılıyor Afrika’da
Avurtları birbirine geçmiş
Dişleri ışıldıyor bembeyaz
Çiçek değil bir dilim ekmek bekliyor
Dünyanın en zengin ülkesinde
Bir dağ başında çırıl çıplak.

Dil uzmanlarının bile farkında olmadığı bir dilde
Ağıt yakıyor kaderine
Parayla alınıp satılıyor
Taşla sopayla öldürülme cezası veriliyor dünyanın bir çok yerinde
Bir siren sesi geliyor
İrkiliyorum
Nerede olduğumu hatırlamaya çalışıyorum.

Sjælland Odden burnundayım
Yalnızlığa, ıssızlığa terkedilmiş yazlık evler
Gökyüzünde dolunay ve yıldızlar
Mette Molds yük şilebi ve şilepten çıkan arabalar
Karanlığa kafa tutan limanın ışıkları
Kıyıyı döven dalgalar
Ve dilimden dökülen mısralar
Bir toplumun geçmişi geleceğidir
Anadil…

Kimi mutlu etmez ki kendi dilinde şarkı söylemek
Farklı dillerde aynı şarkı söylenir
Şarkının söylenişinde yazılışında farklılıklar vardır
Bir toplumun ortak yönlerinin oluşumunda gelişiminde
Sarılınacak bir silah odur.

Konuşan dilim
Gören gözüm
Yürüyen ayağımdır
O başkaldırışımdır.

Suskunluğumdur
Basınım
Radyom
Televizyonumdur

Türkülerimdir
Ağıtlarımdır
Sevinçlerimdir

Karşılıksız seven, sevdiren
Başöğretmenimdir
Yarınlara taşıyan
Tarihimdir o.

 

 08.05.1994 / Hüseyin Uçar

Published inIkke-kategoriseret