Skip to content

Month: December 2008

GEÇMEDİ BİR GÜN

Gül verdim gülüme sevinsin deyi
Uzattı elime, kavalı neyi
Sen benim canımsın, hanemin beyi
Diline bu sözler, düşmedi bir gün.

Dik yokuşum, engebeli yamayım
Cahilin elinde, hançer, kamayım
Daha kımraşamam, dostlar komayım
Kazanlar eskidi, pişmedi bir gün.

Yetmedimi daha boyun eğdiğim
Dize derman, ömre şifa bildiğim
Vicdana gel yeter, artık sevdiğim
Gönlümü kırmadan, geçmedi bir gün.

Gecelerım ıssız, anı saldırğan
Hayali üstüme, çektiğim yorğan
Aklım kısırlaştı, gönlüm doğurğan
Deli poyraz olup esmedi bir gün.

26-06-2008 Hedebo.Hüseyin Uçar.

BIRAK GİDEM YOLUMA

Arıyım oğul verdim
Her zaman çoğul verdim
Benden bir ses istedin
Ben sana  davul verdim.
Daha girme koluma
Hiç burnundan soluma
Zorla güzellik olmaz
Bırak gidem yoluma.

Ev değil evler kurdum
Her an ardında durdum
Ne söylesem susturdun
Dilime kilit vurdum.
Daha girme koluma
Hiç burnundan soluma
Zorla güzellik olmaz
Bırak gidem yoluma.

Köle gibi verildim
Çiçek gibi derildim
Sevme yerine dövdün
Günden güne gerildim.
Daha girme koluma
Hiç burnundan soluma
Zorla güzellik olmaz
Bırak gidem yoluma.

Üzgün çalmıyor sazlar
Çekilmez oldu nazlar
İşine geldi övdün
Yeter yüreğim sızlar.
Daha girme koluma
Hiç burnundan soluma
Zorla güzellik olmaz
Bırak gidem yoluma.

23-06-2008 Hedebo.
Hüseyin Uçar.

DAĞLAR BÖYLE YAŞAM OLUR

Sulara takın adı mı
Ben almadım muradı mı
Damakta koydun tadı mı
Dağlar böyle, yaşam ’olur.

Neler yok ki, bak çarşımda
Onca felaket başımda
Anam el bağlar karşımda
Dağlar böyle, yaşam’olur.
Süslü kaleler görkemli
Bütün duygularım demli
Neden kalemlerim nemli
Dağlar böyle, yaşam’olur.
Duygularım olmuş arık
Göz kapalı, beden sarık
Kan sızıyor, düşler yarık
Dağlar böyle, yaşam’olur.

Aşkı çekemem içime
Daha giremem seçime
Girdik biçimden biçime
Dağlar böyle, yaşam’olur.

Anlamazsan, öldür beni
Toprağa, verelim teni
Kendime, gelirim yeni
Dağlar böyle, yaşam’olur.

Sakın Taşatana uyma
Her dediğin, canım duyma
Nolur düşlerimi soyma
Dağlar böyle, yaşam’olur.

18-06-2008 Hedebo.
Hüseyin Uçar.

AHTI-AMANI

Görülen dağları gölge belleme
Ne görevler verdim, yazar kaleme
Rüsvah etti, en sounda aleme
Boşuna geçirdim, dostlar zananı
Hiç bilmedi zalim, ahtı- amanı.

Ne anlaşıldım, nede duyuldum
Her nereye gitsem, tefe koyuldum
Kurtlar düşen, ağaç gibi oyuldum
Boşuna geçirdim, dostlar zamanı
Hiç bilmedi zalım, ahtı- amanı.

Ömür boyu ardı, gelmez yarışın
Kim neye alışmaz, bir gün alışın
Adı var kendi yok, canlar barışın
Boşuna geçirdim, dostlar zamanı
Hiç bilmedi zalım, ahtı- amanı.

Kurşuna dizdiler, Kalpakkaya mı
Kanla suladılar, güzel rüyamı
Madımakta kararttılar dünyamı
Boşuna geçirdim, dostlar zamanı
Hiç bilmedi zalım, ahtı- amanı.

Gelene gidene, olduk hademe
Sade görünüşüm, benzer Ademe
Taşatanım, söz edermi Erdeme
Boşuna geçirdim, dostlar zamanı
Hiç bilmedi zalım, ahtı- amanı..

18-05-2008 Akyeniköy. Didim.
Hüseyin Uçar.

NASIL KADER

Nerde köpek varsa, gelir dalanır
Bulutlar kabarır hava bulanır
Felaketler birbirine ulanır
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

Doluya dönüşüp, dövsem olmuyor
Yakışmaz dilime, sövsem olmuyor
Karşılığı yoktur sevsem olmuyor
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

Ön yargılar elbet, kavgada öncü
Çarıkları çekmiş, avdadır göncü
Yaralar sinemi, yaşlısı genci
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

Hayatı boğarlar, bakın denizde
Hıçkırıklar susmaz, oldu genizde
Suskun sürüsüne, katıldık bizde
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

Anca varın hadi, yürü dediler
Aslana dönüştü, küçük kediler
Sen bir daha kazan, deyip yediler
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

Sürü dolaşıyor, görünen bir kaç
Çamaşırda değil, boğazda kıskaç
Dert çekmekten yeğdir, ölümse ilaç
Nasıl kader, nasıl kısmet dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.

23-05-2008 İstanbul.
Hüseyin Uçar.

YAZAR DOSTLAR

Karışırlar işlerine
Kota korlar düşlerine
Mecbur düşen peşlerine
Kara yazı yazar dostlar
Hayallerim, Pazar dostlar.

Böyle görüş, böyle ime
Bak her yanım lime lime
Derdimi diyeyim kime
Kara yazı yazar dostlar
Hayallerim, Pazar dostlar.
Elimden alır dürümü
Arar oldum can ölümü
Daha bulamam yönümü
Kara yazı yazar dostlar
Hayallerim, Pazar dostlar.

Devam edelim diyete
Her şey bağlıdır niyete
Aday olamam heyete
Kara yazı yazar dostlar
Hayallerim, Pazar dostlar.

Melhem olmazlar yarama
Taşatan kendin arama
Yeter çıkarttın burama
Kara yazı yazar dostlar
Hayallerim, Pazar dostlar.

17-052008 Didim
Hüseyin Uçar.

AÇIK EYLE

Anlamadın öyle baktım
Delirttiniz ters yön aktım
Muallahta koydun ahtım
Gel dost isen, açık eyle
Tanr’aşkına, doğru söyle.
Irmaklar özlerde aksın
Aşkın fenerini yaksın
Dağlar seyran, bize baksın
Gel dost isen, açık eyle
Tanr’aşkına, doğru söyle.

Dostça sıkan elin olsun
Dağıtmayan yelin olsun
Her mecliste dilin olsun
Gel dost isen, açık eyle
Tanr’aşkına,doğru söyle.

Beklemeden açsan kucak
Dolandırma oba ocak
Hiç gizlenme köşe bucak
Gel dost isen, açık eyle
Tanr’aşkına,doğru söyle.

Latifeye övsem olmaz
Dallarını eğsem olmaz
Hayalini sevsem olmaz
Gel dost isen, açık eyle
Tanr’aşkına,doğru söyle.

05-06-2008KBH.
Hüseyin Uçar.

NERDESİN ÜNKAP

Mağranın önünde arabam durdu
Anılar depreşti, sorular sordu
Yeşil alan olmuş ısağın yurdu
Gözlerim arıyor nerdesin  Ünkap
Davullar vuruyor nerdesin Ünkap.

Bilenler biliyor yazı yabanı
O yeşil alanın kaya tabanı
Isağın yurdunda kesek kurbanı
Bitkiler kokuyor, nerdesin Ünkap
Kale bize doğru akıyor Ünkap.

Bir taş attım kayıp, dipsiz kuyuya
Düşüşmeden daldım derin uykuya
Benim eksiklerim, gelmez sayıya
Ağaçlar Mağrada büyüyor Ünkap
Bulutlar, yıldızlar, görüyor Ünkap.

Mağra dillensede sohbete dursak
Isagın hatırın onlardan sorsak
Kavurğa hediği, istiyor kursak
Anılar yerinde duruyor Ünkap
Bana ne sorular, soruyor Ünkap.

Hüzünler bastıda, anı depreşti
O güzel görünüm, dertlerim deşti
Yüreğim fırında, kavruldu pişti
Gönül hep güzeli arıyor Ünkap
Acılar taptaze duruyor Ünkap.

Bitmiyor yolculuk, bitmiyor sancı
Kendi dünyamıza olduk yabancı
Herkesin kendine, elbet inancı
Gönül ne hayaller kuruyor Ünkap
Hüzün Taşatanı, boğuyor Ünkap

5-5-2008 Kuşsaray.Hüseyin Uçar.

BİR DÜŞÜN GÜLÜM

Bir düşün gülüm
Söz sözü
Söz özü yansıtır
Göz gözü yakalar
Sevdalı yürek tutuşur
Düşler düşünceye dönüşür
Düşünce eylemleşir
Diller ötüşür
Sınırlar bitişir
Ve her yazdığım yazı
Anadolunun
Yazgısına dönüşür
Onun gibi üretken
Doğurgan
Ve sorular kovalar birbirini
Bir digeri doldurur
Eksiklerin yerini
Sorular sorğulamanın

Duygusunu taşır içinde
Soru içinde sorğu
Alğılama ve vurğu
Bir düşün gülüm
Hesabını dogru yap
Kimseye akıl verme
Yolun sağından yürü
Emin olmadan geçme kavşaklardan
Niye diye sorma
Senin yaşın kadar dövüldüm
Anıların kadar kovuldum
Yağmur olup yağdım
Hüzünlerin bahçesine
İnsanı insan yapan
Değerleri tartıştım
Ne kendini
Ne karşındakini kandır
Varsa perde arala
Güneş düşsün gözlerine
Geceleyin yıldız topla
Ser balkona
Üstünde uyu
Sabah erkenden kalk
Ağaçların
Çiçeklerin değişimini izle
Seyri sefaya dal
Zaman zaman
Yoldan geçenlere bak
Onlarmı yolu
Yolmu onları taşıyor
Yağmur taneleri kadar
Çoğalsın düşlerin
Umutların
Kendine vakit ayır
Emeğe saygı duy
Kurallarını koy
Aşırı kuralcı olma
Kat dağları önüne
Yürü güneşin yönüne
Aradığını bul
Dindir acılarını
Gölge düşmesin gününe

Uzak dursun bizden ölüm
Hoş geldin desene gülüm.

28-06-2008 Hedebo.
Hüseyin Uçar.

ÇATI

Çatı var
Bütün bir kışı
Yüklenmiş
Sırtımda çatı
Kuşların konamadığı
Çocukların oynayamadığı
Ne kardan adam yapanlar
Ne bir yol
Ne iz
Ne odun

Ne kömür
Ne dizde derman
Arşın kaçıncı katı
Bütün bir kışı
Yüklenmiş
Sırtımda çatı
Doğanın
Yaşamın
Değişik suratı
Duygular
Kardan
Ayazdan katı
Fırtınaların
Eyerli atı
Bütün bir kışı
Yüklenmiş
Sırtımda çatı.

24-06-2008 Hedebo.
Hüseyin Uçar

BAK

Sade gözlerime bak
İster ırmak ol ak
İster sevda ol yak
İstersen kuyu vur
Gözlerime

İster kibriklerime asıl
Ister ovalarımı sula
Yetmezse
Hüzün pınarlarımıda al
Düşler durmasın yerinde

Ara bul
Dal budak sal toprağıma
Oluşumlara katıl
Düşle

Düşün
Yaşa
Duygular dibe
Vurmadan.
23-06-2008 Hedebo.

Hüseyin Uçar.

BİR YILDIZ GİBİ

Kayan bir yıldız gibi
Kayacak ömrüm

Belki bir yol boyuna
Yada kimsesizler
Mezarlığına konulacak
Anılarını gündüz
Yoldan geçenlerle
Geceleyin yıldızlarla
Paylaşacak
Belkide gündüz geceye
Bırakırken yerini
Bir dügün arifesinde
Yada
Bir annenin yeni doğan
Çocuğunu kucağına alırken
Kalbim duracak
Terk edecek can teni
Ve bütün gidenler gibi
Yoklugumun adı
Konacak
Taşatan öldü
Gülenlerde
Ağlayanlarda
Olacak
Bir gün adım da
Mezarım da unutulacak.

18-05-2008 Didim.
Hüseyin Uçar

6 MAYIS ANKARA

Niçin dalıyorum
Bu coşkun sulara
Yüzmeyi bilmeden
Belki bir şeyler arıyorum
Bir yerlerde
Belkide  küskünüm yaşama
Yada yaşam ve ölümün birleşimi
Katmış önüne beni kovalıyor
Oysa can korkum yok
Korkuların dağları bile kuşattığı
Bir cografyada yaşıyorum
Bilesin ki yalnızlığım
Yıkımların inşasını
Yeniden başlatacak
Neyi arıyorum
Bu agır tempo yürüyüşle
Bu anadolu şehrinde
Uçurtma peşinde koşarken ölen
Kayıp çocukların seslerini mi?
Yada bombaların yok ettiği
Tarihi binaları mı?
Yerleşim yerlerin mi?
O yemyeşil parkları mı?
Ve hala alev alev yanan ormanları mı?
Kavrulmuş yürekleri mi?
Yoksa bu şafak asılan
Denizi
Yusufu
Hüseyini mi?
Gecenin bir yarısı
Yalnızlığımı,
Acılarımı kuşandım
Bir barış tanrıçası gibi
Düştüm yollara
Ne yönüm bellidir
Nede hedefim
Yüreğim hızara verilmiş tahta
Gönlüm yalnızlığıma kanat
Gözlerim sabahta

Niye sorgudasın gönlüm
Zeynebin hayat dolu gülüşünde mi?
Sorgulayan gözlerinde mi?
Berkcanın sınav sorularında mı?
Ankara bozkırının
Göksüne göksüne vurdugu
Tezenesinde mi?

Suların güneşle seviştiği
Dağların bulutlarla öpüştüğü
Arzuların
Dingin duyguların
Kısa yaşam diliminin
Neresindeyim.

6 mayıs  2008 Ankara
             Hüseyin Uçar.