Skip to content

Bu yürek

Bu yollar
Bu arabalar
Bu arabayı çeken atlar
Bu villalar
Bu katlar
Uğruna öldüğümüz
Öldürüldüğümüz
Bu topraklar
Tomurcukken budanan dallar
Ve tutsak sevdalar
Analar
Bacılar
Babalar
Oğullar
Yaşadıgımız bu diyar
Bu utku
Bu tutku
Bu aşamadıgımız ufuklar
Dilenen dilekler
Bu yakarışlar
Ve bükemediğimiz bilekler
Terörün katliam yüzü
Uğultuya dönüşen sesler
Gözlerim kayıp
Ellerim nerde
Kopmuş ayaklarım
Görülmeyen
Bilinip
Bilinmeyen
Kimlerin üretipte
Kimlerin patlattıgı bambalar
O okulda uçuşan
Çocuk bedenlerinin
Bakışlarında
Vuruluyor bu yürek
Bu nasıl din
Bu nasıl iman
Bu nasıl inanç
Bu nasıl kin
Bu nasıl düşmanlık
Bu nasıl cennet
Bu nasıl bir anlayış
Yanğın yerine dönüşdü
Bir baştan bir başa
Yerküre
Kim nasıl izah edebilir bunu
Bu yaşanan cehennem
Ve artarak çoğalan kışkırtma
Sesim titriyor artık
Göz pınarlarım kurudu
Bu yer yüzü  zenğinliğinin
Ne kadarına sahibiz
Bu açlık bu sefalet
Bu nasıl paylaşım
Naralarımızın yankılandığı dağlar
Göçüklerinde öldüğümüz madenler
Kurdun kuşun yuvası
Yağmur bulutumuz
Oksijen depomuz
Bu dağlar kadar duyarlımı
İnsan yüreğimiz
Bak her yan, kan barut
Ölüm kokuyor yerküre
Ya bu gıda depomuz ovalar
Neden bereketsiz
İşsizlik korkusu
Yorulmuş düşler
Ertelenmiş umutlar
Doğal afetlerin
Asılsız beklentilerin
Gölğesinde’ki varoşlar
Ve o yoksul varoş çocuklarının
Göz yaşlarıyla suladığı sokaklar
İlaç bekleyen  hastalar
Güldüre biliyormuyuz onları
Biz güle biliyormuyuz

 

 

 

 

 

 

Vay benim bitmeyen yaram
Kanayan yüreğim
Dağcıl düşlerim
Bağcıl dağarcığım
Ekmek çantam
Yarış atım
Koşum
Kadanam
Basıyormu yere ayaklarımız
Bu sürgün
Bu göç
Bu kör dönğü
Bu kör döğüşü
Sesim kısıldı
Gözlerim yoruldu
Bilinip, bilinmeyen
Kimlerin üretipte
Kimlerin patlattığı bombalar
O okulda uçuşan
Çocuk bedenlerinin
Bakışlarında
Vuruluyor bu yürek.          
     
10/10/2004 Hüseyin Uçar.