Şair
-Ronyayı kucağıma aldığımda-
Sen bilmezsin benim,düşük çenemi
Gelişinle, yaz eyledin sinemi
Hoş geldin güzelim, bahar Çiğdemi
Kız ben senin, saçlarına vurgunum.
Cemre zamanında, yaşama gülen
Hoş geldin çiçegim, baharla gelen
Gülüşü duruşu, aynı kardelen
Kız ben senin, gülüşüne vurgunum.
Yarının büyügü, minnacık beden
Birbirin ağdırmaz, gelenle giden
Kucağa alınca, kızını Deden
Kız ben senin, gelişine vurgunum.
Şimşir kaşık, kaşı gözü dudagı
Köklerinin, filizlenmiş budagı
Hazırlandı, aylar önce kundagı
Kız ben senin, duruşuna vurgunum.
Kaşı gözü, halasının yarımı
Bağışlarım sana, ömür varımı
Kızım baban gibi, yapma ayrımı
Ben o ton ton, yanaklara vurgunum.
Yaz yağmuru gibi, sele dönüştüm
Esip geçen, kaba yele dönüştüm
Nedendir bilinmez, ele dnüştüm
Uykulara, dalışına vurgunum.
Uyu kızım, söz tükendi, Deden de
Nice oluşumlar, gizli beden de
Hiç bir şey eksilmez, kızım evrende
O tükenmez, azmine vurgunum..
22-02-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
-Torunum Ronyanın doğumuna-
Geldiğin duyunca, coştum hakçası
Benim kızım esmerlerin akçası
Al yanaklım, gönüllerin bahçası
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Bilirim ki büyülersin göreni
Sevindirdin kızım dostu yareni
Senle bile izlemesi Ereni
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Buluşmalar bir parçası yaşamın
Kız kardeşi benim, küçük paşamın
Renklenecek elbet, giyim kuşamın
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Adın milyonlarca adını demem
Sizi seviyorum, sözümü yemem
Öz ile görürüm, göz ile görmem
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Çorba yaptım, içemedim çorbayı
Kovaladım içimdeki zorbayı
Sen gelirken Elvan savdı sırayı
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Hangisin sayayım, çok sende dayı
Kızım deden ile açma arayı
Kutluyorum gülüm anne, babayı
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
Öndesin can oğlum, çok açık farkla
Taşatan düşlerin içinde sakla
Gün olur güzelim, düşerim akla
Dünyamıza sefa geldin, hoş geldin.
21-02-2008 Hüseyin Uçar.
Açların halinden, ne anlar toklar
Agzı var konuşur, parası çoklar
Yağmur gibi yağar, sineme oklar
Sinem delik deşik, gönül biçare…
Bilirim ki aslım, benzer oğuza
Silah tacirleri ağız ağıza
Dünya faşistleri omuz omuza
Sinem delik deşik, gönül virane…
Görür yaşar, bilir. Bunu arifler
Yıldan yıla değişiyor tarifler
Dili merhaba der içinden kefler
Sinem delik deişik, gönül divane..
Elde kamçı, kamçıladı koşuştum
Sözüm dinlemedi, sade konuştum
Dostlar vahşet ile, böyle tanıştım
Sinem delik deşik, gönül fukare..
10-01-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar..
-Elvan Çelikcanın Ardından-
Yıllar yılı kahrın, çektin gubetin
Dillere şayandı, senin gayretin
Hizmetkarı, düğünlerin, davetin
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Geldin bu ülkeye, onüç yaşında
Emegin var, toprağında taşında
Zalım kanser, cüml’alemin başında
Bu kadar acele, niye be elvan.
Koskilde, Karlslunde, sonra Havdurup
Bakmadın arkaya, şöyle bir durup
Hep ürettin, dinlenmedin, kurulup
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Ağır işler, fabrikalar dolaştın
Boş durmadın, boşa bile uğraştın
En sonunda, menziline ulaştın
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Çalamadın dostum, eli ağıza
Bilirim doymadın, oğula, kıza
Ev aldın karıştın, toprağa toza
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Anlatsamda bitmez, anılar dizi
Daha silinmeden, Alinin izi
Bumudur komşuluk, terk ettin bizi
Bu kadar acele, niye beElvan.
Bir gubetçi daha, uçtu yurduna
Neler koymuş, hiç bakmadan ardına
Her şey yarım, varamamış tadına
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Çökmüş omuzları, mevlide üzgün
Hiç yalpasız dostum, yürüdün düzgün
Elden bir şey gelmez, Felekte dizgin
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Her ne desem, anlatamam durumu
Tekrarlarım, hiç durmadan sorumu
Yasa boğdun, Kuşsarayı, Çorumu
Bu kadar acele, niye be Elvan.
Yeter be Taşatan, bitir sözünü
Dogruya güzele, çevir yüzünü
Zalım felek, çokmu gördü izini
Bu kadar acele, niye be Elvan.
18-02-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Marangoz çalışır, kapısı yoktur
Berberin sakalı, kirişte oktur
Doktorun dertleri hastadan çoktur
Neşteri, takımı, gezinir durur.
Doyuran doyurur, kendisi açtır
Şimdi saygı gören, kürk ile taçtır
Sarrafa sorurum, fiatım kaçtır
Elinde terazi, ıkınır durur.
Hediye dagıtır, almaz hediye
Düşünür taşınır, borçlarım niye
Evler yapılırken, ite kediye
Bakar villalara, yakınır durur.
Sıralasam, meslekleri alt alta
Ne kadarı mutlu, bakın surata
Çıkıp bakınamaz, ellinci kata
Habire hırsından, tıkınır durur.
Ne kadar çalışsam, düzelmez kesem
Yarın aç kalırım, hesapsız yesem
Gücenir mi bayım, adını desem
Korkudan, etrafa bakınır durur.
Yalnız çeker, bu hayatın yükünü
İstesede koparamaz, kökünü
İş bitince, sağ koymazlar tekini
Adı hangi dilde, okunur durur.
23-02-2008 Hundige. Hüseyin Uçar.
Durma öğren, durma oku
Diken diken, olmuş doku
Beyini terk etmiş korku
Ne mekan, ne menzil belli..
Gökte bulut, yerde deprem
Bunu bize , yapma Ekrem
Nasıl hesap, nasıl deklem
Ne mekan, ne menzil belli..
Dinlenmeye bir kenara oturdum
Duygularım nenniledim yatırdım
Hançer aldım, yüregime batırdım
Hiç bir yanım acımadı dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım.
Sora sora, dura duıra düşündüm
Sanmayın ki ön yargıda peşindim
Sancılarım olgunlaştı deşildim
Hiç bir yanım kanamadı dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım..
Hep düşündüm kapılmadım öfkeye
Duygularım bırakmadım cepeye
Tek başıma karşı koydum çerteye
Hiç kimseler anlamadı dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım..
Ordu kurdum ordum ile gitmedim
Sevmediğim topraklarda bitmedim
Ham yoldular olgunlaşıp yetmedim
Hiç bir işe yaramadım dostlarım
Kopar gibi geriliyor kaslarım..
22-01-2008 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.
Sevdalıya ne yol, ne yön sorulur
Ne uslanır bıkar, nede yorulur
Hayali sofraya, varır kurulur
Seven insan, her halinden bellolur
Sevdiğini gören, gözler delolur.
Denizdir, ovadır, dağdır yamacı
Ne ölüm korkutur, ne duyar acı
Bir tek hedef vardır, aşktır amacı
Seven insan, her halinden bellolur
Hem bakışlar, hemi sözler delolur..
Kaşlar elin bağlar, kibrik hançerler
Sevda çeşmesinden, suyun içerler
Bütün köprüleri, yıkıp geçerler
Seven insan, her halinden bellolur
Hemi yollar, hemi izler delolur.
Ne verimi bilir, nede kurağı
Aşıkların belli olmaz durağı
Olabilsem, karac’oğlan çırağı
Seven insan, her halinden bellolur
Akışan mısralar, közler delolur..
Anılar uçuşur, duygular kayıp
Ne yasak düşünür, ne bilir ayıp
Gece gündüz ağlar, başın dayayıp
Seven insan, her halinden bellolur
Haber gelse, yorgun dizler delolur..
20-01-2008 Bröndby Strand.
Hüseyin Uçar.
Yüzümü görünce, simsiyah geçen
Ecel şerbetini, içiren, içen
Göz göze gelince, kefenim biçen
Kokmaz oldu , sümbül ile laleler
Birer birer yıkılıyor kaleler…
Her şey ile beni, ölçer takaslar
Yağdırır başıma, koca kalaslar
Duygularım, anılarım makaslar
Açmaz oldu, sümbül ile laleler
Günden güne, azar gider yareler..
Saçlarımı okşamıyor, parmaklar
Kurumuş kavrulmuş, diller dudaklar
Viran şimdi yaptırdığım konaklar
Solmuş açmaz, sübül ile laleler
Birbirini kovaladı, hileler…
Her ne etsem, artık ellerde yakam
Ne iniş çıkış, ne beli makam
Herkese dokunur, herkese şakam
Sonbaharda açar oldu laleler
Beyini terketti, uçtu çareler…
21-012008 Bröndby Strand.
Hüseyin Uçar.
Manavdan aldım, bir kilo biber
Daha tıraşım yok, bekleme berber
Sağlıklı bir yaşam, en güzel haber
Yeter güzel yeter, beni taşlama..
Zaten olduk, bunca yıldır haşlama
Her sözü lehine, çevirmek işin
Sorgusuz, yargısız, suçlarsın peşin
Öyle bir dahisin, bulunmaz eşin
Aydınlığa, karanlığı aşlama..
Zaten olduk, bunca yıldır haşlama
Ay dede tutulmuş, seyirde hale
Mevsimi geçerken, açmıyor lale
Öreni andırır, yaptıgın kale
Yeter artık, yalanlara başlama…
Zaten olduk, bunca yıldır haşlama..
Yalan dolu, sözcüklerin satırın
Her sözcükte, innelerin batırın
Çocukların bende, kalan hatırın
Artık yeter, bu gönlümde kışlama..
Zaten olduk, bunca yıldır haşlama..
Sökme sarğısını, nolur yaramın
Ah nideyim, anasısın balamın
Sadece gelini, oldun anamın
Daha dönmem, hiç boşuna tuşlama..
Zaten olduk, bunca yıldır haşlama
16-01-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Yağan kara, coşan sele
Kapılırsın, bile bile
Umutlarım verdin yele
Söyle söyle, mutlumusun..
İşte kesildi biletin
Adı lazım mı gurbetin
Yakıp yıktı, o gayretin
Söyle söyle, mutlumusun..
Rahatladın canın sıkma
Dönüpte uzağa bakma
Herkes senle sakın korkma
Söyle söyle, mutlumusun..
Bitip tükenmiyor yollar
Yel gibi geçiyor yıllar
Hala açık kapı kollar
Söyle söyle, mutlumusun..
Bak güneş doğmuş kızıyor
Gözlerin mezar kazıyor
Sözcüklerim kan sızıyor
Söyle söyle, mutlumusun..
Kagıda düşen yazılar
Çürümüş düşmüş azılar
Artar eksilmez sızılar
Söyle söyle, mutlumusun..
Bana taktığın adların
Huzurlumu evlatların
Şeytanda yok, icatların
Söyle söyle, mutlumusun..
Göçümü yığdın belime
Vedalaştık tek kelime
Sitemler yağar dilime
Söyle söyle, mutlumusun..
Gece gibi şafakların
Yakın olur uzakların
Anlaşılmaz tuzakların
Söyle söyle, mutlumusun..
Çiğ kalan yanlar pişti mi
Dar yerlerin genişti mi
Hızır gelip yetişti mi
Söyle söyle, mutlumusun..
Çatılmış inmez kaşların
Hep yargılar bakışların
Düz mü oldu, yokuşların
Söyle söyle, mutlumusun..
Düşürdün uzağa yolum
Omuzdan budadın kolum
Yurttan atılan oğulum
Söyle söyle, mutlumusun..
İşler oldu planların
Nasıl bakar yaranların
Devam eder yalanların
Söyle söyle, mutlumusun..
Düşleri mi, bile oydun
Yüreğime ataş koydun
Hayallerim bile soydun
Söyle söyle, mutlumusun..
Taşatana taşın atma
Boşa kaşlarını çatma
Yeter kalbimi kanatma
Söyle söyle, mutlumusun…
12-01-2008 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Sevdigim sen beni, yalancı sandın
Kimlere aldandın, kimlere kandın
Kelleyi koltuğa, aldın dolandın
Kusurun, günahın, boyundan büyük..
Sevdadan büyükmüş, paranın yüzü
Yokuş ettin bana, ovayı düzü
Kimseye geçmiyor, yoksulun sözü
Kusurun, günahın, boyundan büyük..
Ah edene, mazlumlara, kıyamam
Kimsenin gözünü, boşa boyamam
Kulaklarım sagır, ettin duyamam
Kusurun, günahın, boyundan büyük..
Taşatanın, bir adıda kanara
Yasladın bir ömür, kuru çınara
Varmıyım, yokmuyum,ittin kenara
Kusurun, günahın, boyundan büyük..
01-02-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Göz göze geldiğim, ara sokaklar
Gizli gizli buluşurdu korkaklar
Daima kirişte, gözler kulaklar
Filim gibi şimdi, geçmiş anılar
Yüreğimde, yol alıyor kağnılar..
Taşlara çalsakta, biz bu kafayı
Bizler çektik, eller sürdü sefayı
Karıcalar kaptı, elden kupayı
Göz kırpıyor, şimdi geçmiş anılar
Her hatırlayışım, ömrü yarılar..
Anıları dizdim, yaktım mumları
Boyadımda ayna yaptım camları
Kefen diye saracağım gamları
Göz yaşıma karışıyor anılar
Berçinleşmiş, sökülmüyor kanılar..
Unuttum erenler, yurdu sılamı
Derin etme yeter, Felek yaramı
Ömür kısa, bekliyorum sıramı
Bırakın yakamı, zalim anılar
Artık dallarıma, konsun arılar…
02-02-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Ne ararsan canım, özünde ara
Ne anlatsan duymaz, sağır duvara
Cahille düşmeden aynı kulvara
Aradıgın bulda, yarınlaş ömrüm..
Umudun yerini, yalan almasın
O güzelim aklın, dünde kalmasın
Yeter dert gasafet, bizi bulmasın
Aradıgın bulda, yarınlaş ömrüm..
Kuru yaprak gibi sarardıgını
Tükenen mum gibi karardıgını
Daha görmeyeyim, bunaldıgını
Aradıgın bulda, yarınlaş ömrüm..
Bundan geri, katlanamam belana
Jetlerimi, indiremem alana
Daha tahamülüm, yoktur yalana
Aradıgın bulda, yarınlaş ömrüm..
31-01-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Yıldızsız bir gece, sıktıkça döktüm
Her güzel yaşamı, alnından öptüm
Girdiğim bağlara, ekinler ektim
Tarla bostan yağdı, ben yiyemedim..
Bilmem hangi tarih, gece yarısı
Yanan ışık arar, gönül arısı
Hep gördün kendini, dünya yarısı
Elim uzatsamda, hiç değemedim
Kovalıyor beni, dağcıl düşlerim
Sevdigimi bahar ile eşlerim
Tanrımıyım, güzel şeyler işlerim
Zalimin başını, gör eğemedim
Altınsız tezgahta, duran serrafım
Beni kavuruyor benim alafım
Sevgiye saygıya, elbet tarafım
Sevsemde, sevdigim, hiç diyemedim…
01-01-2008Bröndby Hüseyin Uçar.
Demliğim çöğ oldu, bardaklar kayıp
Usandın dostundan, kimleri sayıp
Hal hatır sormazsın, bir gün arayıp
Dost dediğin, böyle günde bellolur…
Yolunmuş saçlarım, kel olmuş tepem
Kimseye degil, kendime cepem
Uzayın yanımdan, yaşarken deprem
Dost dediğin, böyle günde bellolur…
Telefon kapalı, çalınmaz kapı
Bu nasıl anlayış, bu nasıl yapı
Artık açıklandı, dostlugun çapı
Dost dedigin, böyle günde bellolur…
Diktiğim fidanlar, baktım sökülmüş
İlk baharda, çiçek yaprak dökülmüş
Kahkaha tükenmiş, sesler çekilmiş
Dost dedigin, böyle günde bellolur..
Attılar ataşı, gözüm dalınca
Kocaman bir boşluk,oldum yalınca
Herkesler koşuştu, külüm kalınca
Dost dedigin,böyle günde bellolur…
Güneşler çekilmiş, girmez odama
Çürümüş elbise, tutmuyor yama
Hiç bir kimsen, yokmu derler adama
Dost dedigin, böyle günde bellolur..
Omuzumda amma, çalamam davul
Her gece, her gündüz, eldeydi bavul
Sevgi muhabbettir, bilirsen oğul
Dost dedigin, böyle günde bellolur..
Koptu saat kayıp yoktur kösteğim
Doğruluk, dürüstlük, benim desteğim
Ne beklentim vardır, nede isteğim
Dost dedigin, böyle günde bellolur..
Yeter be Taşatan, sitemin kime
Karıştı göz yaşın, toprağa çime
Kimseye küsemen, küskünüm deme
Dost dedigin, böyle günde bellolur..
17-01-2008 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Al yanaklı, a güzel kız
Ne bu arzu, ne bu hız
Yanak gölet, çeşme ağız
Gözler beni ağırlıyor
Saçlar dansa çağırıyor..
Gögüs oynar, gözler gülür
Ne söylüyor, tanrı bilir
Kulağıma sesi gelir
Gözler konuk ağırlıyor
Saçlar dansa çağırıyor..
Havalanmış sevda dilim
Uzatırım işte elim
Halayda sekiyor gülüm
Gözler konuk ağırlıyor
Saçlar dansa çağırıyor..
Her satırım, övğü dolu
Nere baksam, kesmiş yolu
Bir dogurğan, Anadolu
Gözler konuk ağırlıyor
Saçlar dansa çağırıyor…
15-01-2008 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Pilanların tıkır tıkır yürüyor
Görüyorum başın gök’e eriyor
Beni kırmak sana zevk mi veriyor
Veriyorsa devam, canın sağ olsun.
Sancısı olmaz mı kırılan kolun
İktidarı tatlı paranın pulun
Adını söylen mi gittiğin yolun
Anlıyorsan devam, canın sağ olsun.
Kendin mi, adın mı, okunur nazar
Bir eyvah yığını kurduğun Pazar
Bunca kötülüğü, kim kime yazar
Biliyorsan devam, canın sağ olsun.
Ne zaman coşarsam, kapımı çalır
Sesleri kulağa takılır kalır
Taşatan dünyanı, hüzünler alır
Görüyorsan devam, canın sağ olsun
19-08-2007 Hundige.Hüseyin Uçar.
Kırlarına ekin olsam ekilsem
Yol boyuna fidan olsam dikilsem
Toprağınca, güneşince üpülsem
İnan çok özledim dillerin yurdum
Nerde adın ansam selama durdum..
Yakarışım gel çıkarma boşuna
Söz veririm bela olmam başına
Kabul buyur yüzüm sürem taşına
İnan çok özledim dillerin yurdum
Nerde adın ansam, secdeye durdum.
Göçmen olup dağılmasın yuvalar
Aynı kalsın bozulmasın havalar
Yokluk bizi öne katmış kovalar
İnan çok özledim dillerin yurdum
Nerde adın ansam secdeye durdum..
Sevda aşktır, aşk sevdadır yenilmez
Yurt sevdası bir tarihtir silinmez
Bu acılar yaşanmadan bilinmez
İnan çok özledim dillerin yurdum
Nerde adın ansam secdeye durdum..
Coşku dolu muhabbetler içilmez
Dillerine asla paha biçilmez
Bu sevdadan can çıkmadan geçilmez
İnan çok özledim dillerin yurdum
Nerde adın ansam secdeye durdum..
02-09-2007 Kuşsaray/ Çorum.
Hüseyin Uçar.
Gelen yoksulu karalar
Düşer derine yaralar
Sizin olsun can buralar
Birileri bağırıyor
Gurbet beni çağırıyor..
Tarağın değsin başıma
Su katılar su aşıma
Küs değilim gardaşıma
İsyanlarım bağırıyor
Gurbet beni çağırıyor.
Silk strezi, stres yakar
Her yanından hüzün akar
Öfkelenme, öfke yıkar
Birileri bağırıyor
Gurbet beni çağırıyor..
Ayakların yere basa
Taşatanı boğun yasa
Gerisini etmen tasa
Birileri bağırıyor
Gurbet beni çağırıyor..
09-10-2007 Didim.
Hüseyin Uçar.
Bozköy
Alangüllü Termali
Germencik’e beş KM uzaklıkta
Oturmuş göksüne engebeli dağların
Misafirlerini ağırlıyor
Sağında meryem ana köprüsü
Solunda ağlayan kayalar
Bitişikte
Aydın Valilik konağı
Bu değil tamamı
İki mükemmel kudret havuzu
Bir kükürtlü kaynarca
Bir kaynar çamurlu kuyu
Bahçenin ikinci bölümünde göletler
Ve en alt bölümünde
Tarihi Meryem ana hamamı
Ve güler yüzlü
Bakımlı çalışan kızlar
Hele Sibel
Dudaklar gülücük tarlası
Yanaklar menderes ovası
Gözler Ege denizi
Her şey birbirine o kadar yakın
O kadar uzak ki
Hamdi usta kaynak yapıyor
Bedenle nefes
Dille dudak gibi
Gözlerinde hüzün
Dudaklarında buruk tebessüm
Gülperi
El sallıyor balkondan
Öyle acımasız
Öyle kör
Öylesine duygusuz
Bir ana
Sanarsın savcı
Ya da yargıç
Kovalıyor ardından
Yaşadığı çağdan uzak
Sanki herşey
Gülperiye kurulmuş
Bir tuzak
Daima kırır döker
Düş dersin
Cehalet
Düşmez yakandan..
22-09-2007 Germencik/Aydın.
Hüseyin Uçar.
Kor düşmüş sineler yanar gövünür
Yavrusu vurulmuş ana dövünür
Zalim oğlu düşmanlıkla övünür
Ayağa kalkmanın zamanı canlar.
Akıyor pınarlar berrak ve duru
Yalvarırım tanrım askerim koru
Yapışır dilime binlerce soru
Tazedir kanların dumanı canlar
Kör dövüşü sürür nerde cepeler
Baba şehit boynun burmuş körpeler
Duygular şahlanmış aşar tepeler
Bilmiyor zalimler amanı canlar.
Geçmiyor geceler aklı karalı
Artıyor kayıplar çoktur yaralı
Mehmetçiğim o dağların kralı
Çogalır dizimin dermanı canlar.
Dudakları andırırken kirazı
Çoklarının hayal oldu mırazı
Edem ayığına aşkı niyazı
Bakın kimler kimin kurbanı canlar
Taşatanım derki şehit uludur
Gardaşa kıyanlar kimin kuludur
Hangi göze baksam dolu doludur
Bırakman caniye meydanı canlar..
25-10-2007 Hüseyin Uçar. Karlslunde.
Bizim yaylalara uğrarsa yolun
Suları çekilmiş akmıyor canım
Dengesi bozulmuş ovanın dağın
Bize muhabbetle bakmıyor canım.
Göletler kurumuş, yeşil yakılmış
Geri kalanlarım sele takılmış
Farkında değilsin dünyan yıkılmış
Diktiğin o güller kokmuyor canım.
Bu kadar sitemi yıkman sırtıma
Amortide çıkmaz oldu artıma
Gügükler ötüyor konmuş çatıma
Kimseler bizi takmıyor canım.
Kimin çıkarına bunca savaşlar
Hani nerde şimdi eski lavaşlar
Amerika fısıldar iyi tıraşlar
Dostluklar tek yanlı olmuyor canım.
Geç olmadan kayıpların yakala
Bırakman meydanı ite çakala
Anlamlar yükledik kara sakala
Kimsenin yüzü gülmüyor canım.
Gördüklerim dedim beni taşlama
Yeni üret eskileri aşlama
Canlar yaşat can almağa başlama
Gidenler geriye dönmüyor canım.
18-09-2007 Hüseyin Uçar.Didim.
Üzülmemek elde olsa üzülmem
Bu yükün altında böyle ezilmem
Neler olduğunu bir tek ben bilmem
Dürüstlükler bu gönlümün hançeri
Hüzünler dalıyor tenden içeri.
Tomurcukken portakallar kurumuş
El ermesi göz görmesi zorumuş
Seviyorum demek niçin zorumuş
Aşklar olmuş bu gönlümün hançeri
Hüzünler dalıyor dilden içeri.
Sel suyuyum bundan geri durulmam
Vezüv oldum zincirlere vurulmam
Ben sevdayım, aşkın ile yorulmam
O gülüşler bu gönlümün hançeri
Bende bir deryasın, benden içeri.
Taşatanın aklın alıp yürüyen
Ömür boyu hep peşinden sürüyen
Gene ben olurum özür dileyen
Ayrılıklar bu gönlümün hançeri
Bende bir sen varsın senden içeri.
06-09-2007 Hüseyin Uçar. Didim.
Atımı bağladım, ağaç yürüdü
Dalına yapıştım,beni sürüdü
Bir sel aldı, her yanımız çürüdü
Uzak uzak bakar, oldu üçüzler..
Neye elim atsam yapış yapıştı
Diller sustu, gene gözler kapıştı
Herkes birbirine nasıl takıştı
Ayrı suda akar, oldu üçüzler..
Ne eyer kalmıştı, nede üzengi
Beraber birlikte, eyledik cengi
Degişti bir anda, her şeyin rengi
Paparazi sakar, oldu üçüzler..
Kurtarın diyerek, yandık yakardık
Yerli yersiz, yayğarayı kopardık
Üçümüzde bir, Tanrıya tapardık
Özlerinden kopar, oldu üçüzler..
En sonunda, diyar diyar dağıldık
Bulut olduk, yer yüzüne sağıldık
Hangi bağ’a girsek, ordan kovulduk
Kulakların tıkar, oldu üçüzler..
Ne aranım kaldı, nede soranım
Ne dostlarım kaldı, nede yaranım
Dünyayı kucaklar, sevgi oranım
Bentlerinden taşar, oldu üçüzler..
Taşatana el verenler onar mı
Onun gibi yürekleri kanar mı
Öldüğümde yavrularım anar mı
Birbirine çatar, oldu üçüzler..
07-11-2007 Hundige/Hüseyin Uçar.
Hep incindim, incitmedim kimseyi
Ben ürettim, eller kaptı keseyi
En sonunda, tokatlattık enseyi
Saçlarım tutuşur, düşlerim yanar
Kanar bu yüregim, durmadan kanar…
Değer değmez, yarin eli elime
Hoş sözcükler, doluşurdu dilime
Hançer olur, bazen tek bir kelime
Tutuşur saçlarım, düşlerim yanar
Kanar bu yüregim, durmadan kanar…
Işıklar karardı, oldum kör ebe
Ellerim çekildi, usulca cebe
Vuruldu içimde, binlerce bebe
Tutuşur saçlarım, düşlerim yanar
Kanar bu yüregim, durmadan kanar…
Her şeyler uçuştu, kalmadı anı
Almaya yeminli, bu tatlı canı
Bizlere yurt oldu, elin vatanı
Saçlarım tutuşur, düşlerim yanar
Kanar bu yüregim, durmadan kanar…
Bu acılar azdır, taşlayın beni
Bir kuru ağaca, aşlayın beni
Kızgın ateşlerde, haşlayın beni
Tutuşur saçlarım, düşlerim yanar
Kanar bu yüregim, durmadan kanar…
14-11-2007.karlslunde.Hüseyin Uçar.
Günahı, sevabı, yükle sırtına
Geri dönüp daha bakma ardına
Göç eyle yerleş, gönlüm yurduna
Kül eder ormanı, böylesi düşler
Yaban eller, özlemleri ateşler.
Elden tutan yoksa, kimse ayılmaz
Yürekte yaralar, çoktur sayılmaz
Vuran vurmuş, hiç kimseye darılmaz
Hangi birin sayam, size kardeşler
Gurbet eller, özlemleri ateşler.
Dünya dedikleri, bir koca saha
Bunca yıl dayandık,siteme aha
Oda acımıyor, nettik allaha
Hüzünler yağıyor, yaralı döşler
Bir kıvılcım, bir ormanı ateşler.
Tüm varlıgın, pılı pırtı, sarmala
Haber uçur, güneş gözlü marala
Geliyorum, kapıları arala
Alnımıza düşmez, oldu güneşler
Ayakta anılar, sevdam ateşler.
Sizindir buralar, görenler öcü
Kovalıyor beni, aşkımın gücü
Bulutlarda yüklü, uçarın göçü
Felek bizi neden, gubetle eşler
Yavrumun özlemi, öfkem ateşler.
5-12-2007 Karlslunde.Hüseyin Uçar.
Kalmadı seninle ortak yönümüz
Söyle var mı tartışmadık günümüz
Duymayan kalmadı artık ünümüz
Yollar çatallaştı, kavşak çoğaldı
Samimiyet yoktu, hüsran doğaldı.
Hüzünler, nefretler okunur gözde
Kavurdun kalbimi, tavasız közde
Durmadın bir kere, verdiğin sözde
Yollar çatalaştı, kavşak çoğaldı
Bile yaşamamız artı zoraldı.
Her sözcüğün artık yakar özümü
Bir kez olsun dinlemedin sözümü
Yokuş ettin, enişimi düzümü
Yollar çatallaştı, kavşak çoğaldı
Ölü duygularım bir bir sağaldı.
Saçların rüzğarda savrula dursun
Yüreğin ateşte kavrula dursun
Bu sevdalı gönül kırıla dursun
Yollar çatallaştı, kavşak çoğaldı
Esti sam yelleri dünyam karardı.
17-07-2007 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.
-Millet vekili-
Yaylacıktan yola çıkan birikim
Çağ’a çağdaşlıga yakışan ekim
Sanat bir yaşamsa, başladı çekim
Bulutlar yıldızı koparamaz ki.
H. Araçtan sonra, Çorumdan buda
Kimseye mükafat yağmaz uykuda
Elbet hikmet vardır, Güneşte, Suda
Kimseler coşkunu azaltamaz ki.
Kararlı ol yeter, dirilir özün
Eylem almalıdır yerini sözün
Daha yükseklerde olmalı gözün
Kimse aydınlığı karartamaz ki.
Biliyorum elbet, yüreğin dolu
Gerekirse gözler, olmalı sulu
Senin bu başarın, azmin okulu
O güzel dünyanı, daraltamaz ki.
Kuzey meclisine, Çorumdan yağan
Yer yüzü degil mi, bulutu sağan
Kutluyorum seni, Yıldız Akdoğan
Karalar denizi, kapatamaz ki.
Taşatanım başarılar dilesin
Yavaş yavaş , bir sadede gelesin
Beklentimiz çoktur, onu bilesin
Herkes bu konumu, yaratamaz ki.
09-12-2007 Karluslunde.
Hüseyin Uçar.
Saçları dökmüş gerdana
Yürümüş çıkmış meydana
Şavku vurmuş, Şafak,Tana
Aydınlanır karanlıklar
Sarhoş oluyor ayıklar
Güzeli gördüm göreli
Göz aranır, dil sayıklar.
Katlanılır kaprisine
Neyi varsa hepisine
Gözlerinin hapisine
Aydınlanır karanlıklar
Sarhoş oluyor ayıklar
Cemalin gördüm göreli
Göz aranır, dil sayıklar.
Denizdir vurur karaya
Dağ olur girir araya
Kapılmışım bu sevdaya
Aydınlanır karanlıklar
Sarhoş oluyor ayıklar
Güzeli gördüm göreli
Göz aranır, dil sayıklar.
01-08-2007 Hüseyin Uçar.
Yüregimde bir agırlık
Dünyayı tartıyor bende
Kulagımda bir sagırlık
Gün günün, artıyor tende..
Yüze degil, göze bakın
Uzagı eyleyin yakın
Kimseyi kırmayın sakın
Erdemler çogalır sende..
Bitip tükenmez yargılar
Ne dedimde, ne algılar
Öne çıkmalı olgular
Yürüyelim. Canlar önde..
Etrafı sarmadan koku
Dogru düşün, dugru oku
Yolunu kesmesin korku
Kalmasın düşlerin dünde..
Yeni bir gün elbet yarın
Aşkı, muhabbeti sarın
Kinden ve öfkeden arın
Oluşsun her şey yerinde..
28-12-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Hazineni ben soymadım
Gözlerini ben oymadım
Bir tek tatlı söz duymadım
Derdin neyse söyle güzel
Gel ömrüme, olma gazel….
Benlendikçe yeni doğan
Seveni yanından kovan
Etrafını yasa boğan
Derdin neyse söyle güzel
Gel ömrüme, olma gazel….
Dura dura dağ aşılmaz
Karınca çüte koşulmaz
Neden senle konuşulmaz
Derdin neyse söyle güzel
Gel ömrüme, olma gazel….
Haşladığın yetmedimi
Daha hıncın bitmedimi
Yeter şafak sökmedimi
Dedin neyse, söyle güzel
Gel ömrüme, olma gazel….
Mahkumum, senle olalı
Unuttum artık kuralı
Anla Taşatan yaralı
Derdin neyse, söyle güzel
Gel ömrüme, olma gazel….
17-08-2007 Hüseyin Uçar.
Gülüm
Gül yüzlüm
Gül
Oyna
Coş
Dünyanı karartan
Kavgalar
Davalar yaratan
Ananı ağlatan
Dün öldü.
Kaldırıldı cenazesi
Anılarını
Kurşunla
Düşlerini
Yak
Bölmesin uykunu
Ört-baset
Hiç bir şey çıkmasın ortaya
Sök vicdanından at
Anılarını
Düşlerini kanat
Fırlat gök yüzüne
Susturulmuş
Yaralı yüregi
Eminim
Turnalar bulacak
Kanatlarından
Telekler yolup
Onlarla yuva yapacak
İşte benim kabrim
Ora olacak
Gece gündüz
Yıldızlara yoldaş olup
Ay dedenin
Yanı başında duracak.
Gülüm
Gül yüzlüm
Gül
Oyna
Coş
Dünyanı karartan
Kavgalar
Davalar yaratan
Ananı ağlatan
Dün öldü.
Aklandınız
Paklandınız mı?
Vicdanınızla
Baş başa kalabiliyor musunuz?
Silin izlerini bile
Yer yüzünden
O vefasızın
Belki izlerde dirilebilir
Bir gün
Tutar yakanızdan
Saygın insanlar
Magandalar
Turfandalar
Fırlatın gök yüzüne
Susturulmuş
Yaralı yüregi
Onu Turnalar incitmez
Ona tapar
Yolar teleklerini
Teleklerinden yuva yapar
İşte benim kabrim
Ora olacak
Belkide gök kuşagı gibi
O yaralı yürek
Bildigi yerde
Dimdik duracak
Ay dedeyle birlik
Sizi seyre dalacak
Açın cepaneliklerinizi
Kuşanın fişekliginizi
Siz onu vurmazsanız
O sizi vuracak.
8-12-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
-Uzaliye-
Kuşsarayın kurucusu Alisi
Duyduk olmuş Alanyanın Valisi
Unutulduk buralarda Emmisi
Özleme bir çare bulsan bey amca.
Güzel yurdu adım adım dolaştın
Zaman oldu itle, kurtla dalaştın
Ne mutlu ki huzurlara ulaştın
Biraz sitemimiz duysan bey amca.
Nüktelerin özletirsin boşuna
Dilerim ki gölge inmez kaşına
Bizide kondursan gönül çarşına
Çarşı Pazar dolandırsan bey amca.
Uçurdun yuvadan bitti sorunlar
Ver müjdemi sanatcıdır torunlar
Elbette onların gelen yarınlar
Sinemi sinene koysan bey amca.
Bilirim ki amcam dolu birisin
Biraz yaklaş söz sohbetin yürüsün
Emine yengemin gonca gülüsün
Yazışarak beni yorsan bey amca.
Barışın dügünde gördüm özleri
Zaman dardı duyamadık sözleri
Hayal meyal çocukların yüzleri
Onlardanda selam koysan bey amca.
Bir yavru geliyor, kapın arala
Öyle nazlı güzel, benzer marala
Şimdi ki gençlik sığmaz kurala
Arada hatırın sorsan bey amca.
Yavaş yavaş azalıyor sözlerim
Bu yaz sizi Didimede gözlerim
Tonton amcam inan seni özlerim
Kapıyı çalıpta gelsen bey amca.
Yıkılmasın içinde ki devletin
Soranlara selamımız iletin
Sen hazırlan göderirim biletin
Katıla katıla gülsen bey amca.
23-06-2007 Karlslunde.DKHüseyin Uçar.
Çok bekletme inde gel
Yönün bana dönde gel
Eğer yollar uzarsa
Düldülüne binde gel.
Gözüm yok para pulda
Özlemle, aşkla dolda
Eğer umut verirse
Beklerim gözüm yolda.
Hayalinle yaşarım
Her gün dağlar aşarım
Eğer rızan olursa
Gene sana koşarım.
Aşkı üretmiş çağlar
Göksünde sevdam ağlar
Eğer sözde durursa
Tozlu yol olur dağlar.
15-04-2007-Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Sen onu bilemezsin
Bisende göremezsin
Bakar körler çok olur
Bu sırra eremezsin.
Çakırdır rengi gözün
Artık temizle özün
Bakar körler çok olur
Anlamı kalmaz sözün.
Artık kavra dediğim
Bulgur, yarma hediğim
Bakar körler çok olur
Sensin benim sevdiğim.
Her bakan göz görür mü
Her izci, iz sürür mü
Bakar körler çok olur
Ölü kalkar yürür mü.
Özdür gözün aynası
Aydınlanır dünyası
Bakar körler çok olur
Aşktır insan mayası.
26-05-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Herkes ölür ölsen nolur
Çağırınca gelsen nolur
Yaptığını bilsen nolur
Kalk yurda , dönelim gönül.
Yurdum dersin yurdun mu var
Gel diyecek ardın mı var
Açık söyle dernin mi var
Kalk yurda dönelim gönül.
Alışmışsın ah etmeye
Yürü diyince gitmeye
Varımızı üğütmeye
Kalk yurda dönelim gönül.
Burda sabah ötmez kuşlar
Kime baksan yıkık kaşlar
Yerinde ağırdır taşlar
Kalk yurda dönelim gönül.
Artık bitmiş burda hazlar
Kış gibi geçiyor yazlar
Andıkça yüreğim sızlar
Kalk yurda dönelim gönül.
Kumru sesin yitirmeden
Ecel alıp götürmeden
Benliğimiz yitirmeden
Kalk yurda dönelim gönül.
27-05-2007-Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Ne zaman kendimle başbaşa kalsam
Var olan mevsimin meyvesin alsam
Ben onu bakarken, düşlerim salsam
Yalınız bir kugu, çıkar yoluma.
Öncüsü değilim, öncesi benim
Paralanır sırtta olanca yenim
Doğruya güzele, dönmüşken yönüm
O benden yaralı, girir koluma.
Daldan iner, bahçe çitine konar
Belli ki garibin, yüreği yanar
Bakışı, duruşu ben gibi donar
Dünyanın sitemi biner dalıma.
Uzamaz evlerden, bendende evcil
Birlikte tartıştık konumuz acil
Dediki Taşatan, sen rehber seçil
Yoksa bırakmazlar seni halına.
28-06-2007-Karlslunde. Hüseyin Uçar.
Havalar vuruyor patlak tekere
Hak için doğruyu demez bir kere
Bit ombaşı olmuş, çavuşsa pire
Kenelere övkünmeye başladı
Pırınç oldum sofralara serildim
Aç olana doysun, diye verildim
Ne işlesem suçmuş gibi gerildim
Aşımıza zehirleri aşladı
Kuşakları farklı, aynı düşleri
Dürüstlere yüklenmektir işleri
Kara kura karneleri, fişleri
Yapma dedik ömür boyu taşladı
Değer verin değerini anlamaz
Arayıp kendini, bir kez bulamaz
Şu sineme hançer vursan kanamaz
Kölesiydim gene bizi dışladı
Olmuşuz elinde, oyuncak alet
Sağını solunu, unutmuş nalet
Bir düşmanım varsa oda cehalet
Her fırsatta gururumuz haşladı
06-06-2007 Karlslunde-Hüseyin Uçar.
Kavrularak yandık, Sivasta harda
Toz olup yapışıp kaldık duvarda
İki Temmuz, kanım donar damarda
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
Alevler kavurmuş param parçayım
Dönmüyor ki dilim derdim açayım
Düşlerimi tohum edip saçayım
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
Cayır cayır yandık, neydi suçumuz
Önce alevlendi önce saçımız
Kara düzen senle, bitmez maçımız
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
Cahile kızıp öfke duymadım
Kimsenin yolunu kesip doymadım
Gidi katil gençliğime doymadım
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
Araya mesafe koyanlar koydu
Çalınca kibriti seyire doydu
Kökenimiz birdi soy aynı soydu
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
Gün geçtikçe dostlar büyüyor açı
Yakalandı söylen katilin kaçı
Sırtmızda yobazların kırbacı
Sürür saldırılar alev alevim
Tarihe karşı sürür görevim.
02-07-2007 Karlslunde- Hüseyin Uçar.
Şu insan oğlu, nasıl bir varlık
Suç dosyaların, hayli kabarık
Yıkımlar üstünde, kurmuş uygarlık
İşte tarih oku, kan, kin doludur
Söyler misin tarih, kimin yoludur.
Çökmüş ümüğüne, erkler insanın
Bak haline çarmıhlarda İsanın
Akibeti belli değil, Musanın
İşte tarih oku, kan, kin doludur
Bize öğretilen, insan uludur.
Kötülük görürsün, tutsan elinden
Kaç dünya oluşur, yanan külünden
Ağıtlar, fiğanlar, düşmez dilinden
İşte insan oku, kan, kin doludur
Söyler misin kimler, kimin kuludur.
Canım der verirsin, emek yıllarca
Zaman zaman, birbirini anlarca
Yarınlara taşır, seni yollarca
İşte insan oku, kan, kin doludur
Ekilecek arpalıktır, suludur.
Tanrı der sadece, adın kullanır
Mazlumların, arkasında dolanır
Bu yer yüzü, kanımızla sulanır
İşte insan oku, kan, kin doludur
Her birisi, aynı kökün dalıdır.
Tarikatlar çıkmış, cennet pazarlar
Sen doğmadan, kaderini yazarlar
Hemi okuturlar, hemi bozarlar
İşte insan oku, kan, kin doludur
El kiridir, parasıdır, puludur.
Yeter be Taşatan, yüregin ezme
Bilmediğin yerde, yalınız gezme
Kapital giyinmiş, kanlı bir çizme
İşte ortadoğu, kan, kin doludur
O coğrafya, eğemenin malıdır.
20-07-2007 Karlslunde/Hüseyin Uçar.
(Hüseyin Köksalın ardından)
Kim söndürür içimdeki ateşi
Af edemem, Felek denen kalleşi
Daha dün yitirdik, köksal kardeşi
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Davalar bitirdin, verdin tapular
Yüzümüze kapanıyor kapılar
Üşütüyor gezindiğin yapılar
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Hangsin sayayım, onlarca anı
Hatırlada doğrul, kardeşim Vanı
Karış karış dolaştığın vatanı
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Ne çabuk unuttun, Mersin, Tarsus’u
Baş sağlıgı, yakınları ulusu
Bu zalim hastalık, çağın korkusu
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Sabır metanetler, Dürdane halam
Şartlar uygun değil, yanında kalam
Elimden gelmez’ki çareler bulam
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Ağlama diyemem, Mahsude boşa
Mecbur katlanılır, gelince başa
Kızların yüreği, dönmüştür taşa
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Faydası olurmu giysek karalar
Kalleş ölüm hepimizi yaralar
İnan bana dar geliyor buralar
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Nede çabuk eyerledin düldülü
Muhabbet’te ailemizin bülbülü
Duyman bizi kapıların sürgülü
İçimde ki isyan, boğuyor beni…
Anasına yavruları küçücük
Eksilmedi dudağından gülücük
Sözüm bitti nidem, gardaş öpücük
İçimde ki isyan, boğuyor beni….
24/02/2007 Karlslunde./Hüseyin Uçar.
Çevirdi sevdiğim mezar taşına
Kuru söğüt gibi dikti başına
Ömür boyu katık etti aşına
Bir isimden başka, ne mi bıraktı.
Görünüşüm insan, düşlerim ölü
Ben bir akak kaldım, o hazar gölü
Hançere dönüştü bakışı, dili
Bir cisimden başka, ne mi bıraktı.
Yakayı elline verince bittim
Nere sürdü ise oraya gittim
Sesini duyunca, yetiştim, yettim
Bir resimden başka, ne mi bıraktı.
Gece gündüz hançerledi döşümü
Kimselere anlatamam düşümü
Bırak derim bırakmıyor peşimi
Bir sesimden başka, ne mi bıraktı.
20-07-2007 Karlslunde/Hüseyin Uçar.
Yaza dönüşsün, düşle düşlerin
Sen yorulda yorulmasın işlerin
Vara yoğa sıkmayasın dişlerin
Sorunları erteleme yarına
Kara yazgı, yazdırmayın alına
Dünyayı incele, oluşuma bak
Masamıza nasıl geliyor tabak
Güneşe yönünü dönmezse zambak
Sorunları erteleme yarına
Korlar yüreğini kızğın fırına
Bir çocuk doğarken, nedir ilk cümle
Kavgayı kazanır, yapan ilk hamle
Yücelt sevdiklerin, sevğiyi demle
Sorunları erteleme yarına
Kara yazgı yazdırmayın alına
Yalan dünyasına yeminler içer
Düşmanın açtığı yaralar geçer
Dostun birtek sözü, düşlerim biçer
Sorunları erteleme yarına
Kara yazgı, yazdırmayın alına
Kıştır yazdır deme, topla güneşi
Hiç arlanmaz bağışlama kalleşi
Vurmaya başlarsa kardeş kardeşi
Sorunları erteleme yarına
Kara yazgı, yazdırmayın alına
Uçuşur Turnalar, gökte ok gibi
Açken görünmeyin sakın tok gibi
Yaşayın dünyada ölüm yok gibi
Sorunları erteleme yarına
Kara yazgı, yazdırmayın alına.
22/03/2007 Hüseyin Uçar.
(Hüseyin Köksal)
Yirmi üç şubatı, yoktur sayarım
Bozuldu erenler, kafa ayarım
Ağladıkça anam, sesin duyarım
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Yıllar geçse ben, yavrumu ararım
Hayal eder saçlarını tararım
Bozuldu felekle, kavim kararım
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Aradım çırpındım, çareler bulam
Her zaman gelemem, uzaktır aram
Bırakma bizleri, kurbanın olam
İçimdeki isyan boğuyor beni…
Hayallar uçuştu, düşler koşuştu
Ecel acımasız, yürek tutuştu
Asiliğim ondan, çok erken uçtu
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Helal et hakını, yemiş içmiştik
Aynı kulvarlarda, koşmuş pişmiştik
Biz çağdaş gezginiz, bazı gezmiştik
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Yaralarım sığmaz oldu sarğıya
Kapılmışım düşündeye duyguya
Yarğı yok’ki, götürelim yarğıya
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Baş sağlıgı, eşe dosta, aileye
Korları doldurdun, oğul sineye
Bizleri bırakıp, yolun nereye
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
25/02/2007/ karlslunde/ Hüseyin Uçar.
Dağlar dikilse yürüdüm
Sade kendimi sürüdüm
Kar oldum dağda eridim
Sel oldum dereden aktım
Uzaktan ırmağa baktım.
İzlenirsin bakınınca
İz bırakır dokununca
Bela bulun sakınınca
Uzaktan ırmağa baktım
Kendi yatağımda aktım.
Gölgelerim benden kaçar
Korkusundan kapım açar
Tüm yüreğin bumu Uçar
Aklımı ırmağa taktım
Irmaktım denize aktım.
14-07-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Mazlumlar ölürken, gül oya kasıl
Kanlı düzeniniz, suçlusu asıl
Kanser kurbanların, unutam nasıl
İçimdeki isyan, boğuyor beni….
Kısılmış sesleri, kesilir birden
Kaynıyor çevremiz,mikroptan kirden
Başlayalım canlar, artık bir yerden
İçimdeki isyan, boguyor beni….
Variller çıkıyor, kırdan bayırdan
Şer çoğaldı, söz açılmaz hayırdan
Farkımız kalmadı, körden sağırdan
İçimdeki isyan, boğuyor beni…..
Dövüşen savaşan, yoktur erkekçe
Nagazaki, Hiroshuma,Halepçe
Dilde kilit, beyinlerde kelepçe
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Savunma bütçesi, halkı tartıyor
Savaş tamtamları, alıp satıyor
Kanser yüzdeleri, her yıl artıyor
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Dernekler kurulur, vakıf kurulur
Suçlulardan, nasıl hesap sorulur
Orta dogu, dört bir yandan vurulur
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
Kalmadı efendim, dogal beslenme
İzle olanları, sakın seslenme
Sıra sende, sorumluluk üslenme
İçimdeki isyan, boğuyor beni…
27/02/2007 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.
Ahtın olur lafta kalır
İzinsiz dünyana dalır
Ecel bir gün kapın çalır
Erteleme imkanın yok.
Ark olursun derde gönül
Geçen yıllar nerde gönül
Ses kesilir serde gönül
Başka türlü makamın yok.
Gel zamanla hiç yarışma
Onun işine karışma
Hazırlanır bir buluşma
Erteleme imkamın yok.
Ark olursun derde gönül
Geçen yıllar nerde gönül
Rüzgar esmez serde gönül
Başka türlü makamın yok.
Sakın ola dil uzatma
Can pazarı teni satma
İstersen hiç beni katma
Erteleme imkanın yok.
Ark olursun derde gönül
Geçen yıllar nerde gönül
Anı kalmaz serde gönül
Başka türlü makamın yok.
25-07-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
(Mehmet,Cemallertin,Naciye)
Günlerce gitsende, yollar bitmiyor
Azrail çevirmiş, dönüp gitmiyor
Büyükleri göçmüş, baca tütmüyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….
Gurbetin acısı yaşanır dinmez
Çekilen çileler içime sinmez
Boşuna beklemen, gidenler gelmez
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….
Kesilen damarın hangin kanamaz
Cemalettin gibi kimse olamaz
Yıllar geçse sabır bize ugramaz
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….
Bir kurt düşmüş yüreğimi kazıyor
Zalim felek, kurgularım bozuyor
Her fırtına göz ucumda tozuyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine…
Oğlanı yitirdik, gelin gidiyor
Beynim kavruluyor, başım düşüyor
Gözlerim oyulmuş, dilim pişiyor
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, dahil içine….
Feleğe sığındım felek el gibi
Gözlerimin yaşı akar sel gibi
Ömür gelip geçti sanki yel gibi
Sıra sıra Meriç’lerin göçüne
Ana baba oğul, almış içine….
Hüseyin uçar / Karlslunde.
Sevda dersin sevdan mı var
Bir kimseye faydan mı var
Almaz ayak gaydan mı var
De yürü hadi bakalım
Hele yarına akalım
Yarın bir şey söyler belki.
Çok değişik huyun olur
Gizlendiğin kuyun olur
Ceylan gibi boyun olur
De hadi yürü bakalım
Hele yarına akalım
Yarın bir şey söyler belki.
Söz verdinse sözünde dur
Aşka dair hayaller kur
Hangi madde aynı durur
De hadi yürü bakalım
Hele yarına akalım
Yarın bir şey söyler belki.
Sakın baltan taşa vurma
Aslın yaşa hayal kurma
Yollar sensiz boşa durma
De hadi yürü bakalım
Hele yarına akalım
Yarın bir şey söyler belki.
Sen ara çıkar karşına
Doluşur gönül çarşına
Bereket yağar başına
De hadi yürü bakalım
Hele yarına akalım
Yarın birşey söyler belki.
23-07-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Zaman zaman göz önülden kaçıldım
Tohum oldum topraklara saçıldım
Yağmur yağdı, güneş vurdu açıldım
Evren bende, ben evrende başağım
Gelene geçene yolum, kavşağım.
Baharla büründüm yemyeşil dala
Arının kanadı sürtünür bala
Kavşağı dönünce görünür sıla
Evren bende, ben evrende başağım
Gelene geçene yolum, kavşağım.
Çiçek oldum gerdanlara takıldım
Ayna oldum güzel göze bakıldım
Doğada’ki ölçüt olan akıldım
Evren bende, ben evrende başağım
Gelene geçene yolum, kavşağım.
Aldım ayakkabım, çıktım kavağa
Akar suydum akıp doldum savağa
Zaman oldu yol gösterdim ben çağa
Evren bende, ben evrende başağım
Gelene geçene yolum, kavşağım.
19/3/2007 Karlslunde/Hüseyin Uçar.
Saçlarını salmış yana
Bakışlar işliyor cana
Seni değişmem cihana
Sen aşkımın pınarısın
Yaşamımın damarısın
Hayatımın kumarısın
Korkum senle, kodum sensiz.
Böyle köksüz suç musun sen
Yaban ele göç müsün sen
Sevdalara aç mısın sen
Sen aşkımın pınarısın
Yaşamımın damarısın
Hayatımın kumarısın
Adım senle, tadım sensiz.
Sevgiler arkında akar
Sadece seveni yakar
Gerdanına güller takar
Sen aşkımın pınarısın
Umudumun damarısın
Hayatımın kumarısın
Katım senle, çatım sensiz.
Söz veripte dönmek niye
Alevlenip sönmek niye
Yağmur olup dinmek niye
Sen aşkımın pınarısın
Hayatımın damarısın
Taşatanın kumarısın
Ahım senle, ahtım sensiz.
16-07-2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Yanından geçerken takılır çalı
Merkebe yük olur, beyğirin nalı
Seni küçük beyin, koca kafalı
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Daha varsa fazla, bildiğin söyle
Bomboş geçmiş demek, yılların böyle
Dünde öyle idim, yarında öyle
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Cahilin sitemi artarak yağar
Susarsa, yer yüzü bulutu sağar
Herkes bizler gibi anadan doğar
İnsdanı kamilim, sosyalistim ben.
Aramayan bulur, arayan bulmaz
Hiç bir devrimcinin, umudu solmaz
İnsanın gavuru, müslümü olmaz
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Sermaye sömürür, savrulur haklar
Faşizim düzenin kan ile paklar
Devrimci son sözün, içinde saklar
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Diyemem kimseye geç aslanım geç
Derdini düzgünmü anlatır kekeç
Herkese eşitçe dağılmazsa çeç
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Yaşamlar arası koca uçurum
Nasıl susar dilim, böyleyken durum
Sana bana değil, herkese sorum
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
Hamlar olgunlaşıp yetene kadar
O sınıf bilinci, tütene kadar
Ezilenle ezen, bitene kadar
İnsanı kamilim, sosyalistim ben.
28/03/2007 Hüseyin Uçar.
(Gülnaz Eskicinin ardından)
Bir bir çekiliyor bizim ulular
Göz yaşı döküyor gözü sulular
Yalnız kalmış, yasata geniş avlular
Uçuçur anılar, kırık kanadı
O zalim feleğin tuttu inadı.
Sende’mi yolcusun, ikinci sultuk
Göz yaşın ekmeğe, etmiştin katık
Uçmak kuşu oldun, ayrıldın artık
Uçuşur anılar, kırık kanadı
Söyle felek, gülnaz kimi kınadı.
Kaleye sordum, o benden dertli
İzliyor bizleri, İçli heybetli
Böyle köy olurmu, tümü gurbetli
Uçuşur anılar, kırık kanadı
Benden önce kale çöktü ağladı.
Her bir şeyin elbet vardır eveli
Göçmen bedeviyim, çölde develi
İnsan oldum insanları seveli
Uçuşur anılar, kırık kanadı
Kahpe felek gene bizi aradı.
Kimseyi incitmez sevgi doludur
Barışın huzurun, tozlu yoludur
Herkes gibi geleneğin kuludur
Uçuşur anılar kırık kanadı
Zalim felek halimizden anladı.
Kim yolcu değil ki, söyleyin bana
Neler vermem bu yazgıyı bozana
Hangi kral hakim olmuş cihana
Uçuşur anılar, Kırık kanadı
Bu kurguyu anlayanlar anladı.
Adını duyunca ürktüm kanserin
Gözleri kör olsun böyle kaderin
Yıldan yıla çoğalıyor kederin
Uçuşur anılar, kırık kanadı
Yeşeren dalarım eğdi budadı.
Hepimizde geçtik yelli gedikten
Elin çekmez zalim felek tetikten
İsimler silinir birbir kütükten
Uçuşur anılar, kırık kanadı
Sanki zalim sabrımızı sınadı.
En sonunda gelir bulur eceller
Tüm canlılar aynı yoldan geçerler
Baş sağlıgı. Eskiciler, Yüceller
Uçuşur anılar kırık kanadı
Göz yaşlarım, ırmak oldu çağladı.
27/4/2007 DK.Hüseyin Uçar.
Emirleri hep yalındı
Zaten sınırlar kalındı
Zalimsin dedim alındı
Biraz bilinçler bulandı
Zirve dedim yüksek dedi
İçten içe kendin yedi
Aslan iken oldu kedi
Gayet asilce davrandı
Bile çıktık yolculuğa
Yürüdük tepe doruğa
Oturduk soluk soluğa
O hep sözünde durandı
Yürüdük indik sahile
Sarhoşsun desem nafile
Beni saki seçmiş bile
Ne dedimse onaylandı
Yavaş yavaş buldu kafa
Atladı bizim tarafa
Beraberce sürdük sefa
Çağlar çağlara ulandı
Baktık, görmedik, körüdük
Sen ben diyerek çürüdük
Asırlarca bir yürüdük
Yıllarca benle dolandı
Anlam tamam, konu tamam
Ahtımı kimsede komam
Azrail’e oldum imam
Onu gömmemiz yalandı…
01/ 05/2007 Hüseyin Uçar.
(İkiz yeğenlerim,Ekin cem, Ali eren Uçara)
Çok özledim ikizleri
O kaşları, o gözleri
Aşıp gelin denizleri
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…
Pırıl pırıl dikizleri
Her yerde kalsın izleri
Mutlu ediyor bizleri
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar..
Ova olur, dağlaşırlar
Herkeslerle bağdaşırlar
Bizi yarına taşırlar
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…
Şavku vurur aynalara
Yoldaş olun turnalara
Belki konar buralara
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…
Söyleyecek, söz yok tipe
Bir coğrafya, cadde, cepe
İkiz pınar, ikiz tepe
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…
Altın gibi, anne- baba
Boşa gitmez, böyle çaba
Genç insanlar, genç akraba
Dilekçemin, mührü onlar,
Koşun gelin, hadi canlar…
Dövüşürken, Cüneyt Arkın
Eğitim çağınız yakın
Kıskanan var, boncuk takın
Dilekçemin, mührü onlar,
Hadi koşun, gelin canlar…
28/01/2007 Karlslunde/ Hüseyin Uçar.
(Ercan Uçarın)
Elele halay çekelim
Sümbül ekip, gül dikelim
Yorgun yılları, silkelim
Kutluyorum, bil Emm’oğlu…
Biz değiliz yıllar yorgun
Saç kıralmış, beniz solgun
Hiç bir şeyden, yoktur korkun
Yakışıyor. Gül Emm’oğlu…
Yaşayasın, seyri sefa
Ozan dili yapar cefa
Enerji saçan, etrafa
Ölçen, tartan, dil Emm’oğlu…
Yegenler toplu başında
Neler yok, gönül çarşında
Arzuların, bul karşında
Tasaları, sil emm’oğlu…
Muhabbetler, özle olur
Sıcak kalpler, sözle dolur
Arayanlar, bir gün bulur
Ara sıra, gel Emm’oğlu
Bitmez dünyada kaygılar
Sen ne desin, ne algılar
Amcam-Yengeme, saygılar
Yağmur’unan, sel Emm’oğlu…
Nasıl başladım, tarife
Her şey ayandır, Arife
Kutluyorum, Ercan Efe
Bu kıvamda, kal Emm’oğlu…
Taşatanı, yerindirin
Dramı ağır, Şakirin
Kapısı açık, fakirin
Gel her zaman, çal Emm’oğlu…
29/01/2007 Karlslunde.Hüseyin Uçar..
İsmin nedir dedim, dedi’ki buda
Nice canlı yaşar, bilin’mi suda
Yürek okyanusta, küçücük ada
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
Açık denizlerde, dalgalar yaman
Çekmişim rakıyı, bilincim duman
Yılları alacak, sılaya varman
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
Kabarmış yüreğim, iyneli fıçı
Dolaşan sürünün, mutludur kaçı
Ne güzel yakışır, bedene saçı
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
O güzel başını, yasla göksüme
Tenim giyin, urba diye üşüme
Bir seher vaktiydi, düştün peşime
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
Bahtiyar salanır, yaprağım dalım
Bu nasıl sükse, bu nasıl çalım
İnsafın yokmudur, yeter sevdalım
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
Bakışın döşeğim, nefesin yorğan
Arıyı çaresiz, bırakmaz kovan
Bu güzel düşleri, bozmasın havan
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
Sevip sevişmeler, olmalı hazsal
Kopup koşuşmalar, elbette ruhsal
Bu aşkın adını, koyalım masal
Misafirim çoğalıyor, durmadan,
Giriver içeri, soru sormadan.
05/02/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Birikimin değerlendir
Korkuyu telaşı dindir
Yelkenleri biraz indir
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
Bahar değil, coşup taşam
Gurbet elde, çetin yaşam
Ömür kısa, düşün paşam
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
Farklımı, Ercan, Semiha
Lokman hekim, gelmez daha
Sakın güvenmen, Allaha
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
Tükenmez, dünyanın işi
Kim durdurmuş, bu gidişi
Yeter sıkman, azı dişi
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
Sözler benim, sizin yorum
Her gün, zorlaşıyor durum
Daha çok , soracak sorum
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
Gelin bize, geze geze
Daha neler yazak teze
Zaten,Taşatan geveze
Dinlenmeyi, öğrenin can,
Bu sözlerim, sana Ercan.
01/02/2007 Karlslunde.
Okuyayım diye, aldım dergi mi
Açtım tezğahımı, serdim sergi mi
Hazırladım okum, Çektim gergi mi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Ateş vermediler, çalam çırama
Bağırdıkça tuz bastılar yarama
Benden önce, oturdular sırama
İnsan kıllıgında, çok hayvan gördüm.
Karıştırır durmaz, çarşı pazarı
Hakları görürler, niçin azarı
Onlar tanır, sanatçıyı, yazarı
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Öncüsüymüş, her bir şeyin kendisi
Ciğerden başkayı, yemez kedisi
Sizi gidi, karanlıklar vadisi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Bilmediği yoktur, her şeyi bilir
İşine gelmezse, defterden silir
Emirler yağdırır yerine gelir
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Sarılır herkese, sanki akraba
İk’ayagın sokar, daracık kaba
Savurur sallasın, ağzı kalaba
İnsan kılıgında, çok insan gördüm.
Her yıl biraz daha, çoğalır astım
Benim hiç kimseye, olamaz kastım
Nasıl oldu dostlar, tongaya bastım
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Ne adına, kim adına, yerindim
İsa gibi, çarmıhlara gerildim
Dört evliye, kuma diye verildim
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Duello başladı, dediler davran
Herkes görür, başsız, kıçsız bir kervan
Ne kadar yakışır, yezide mervan
İnsan kılığında, çok hayvan gördüm.
İnsan bildik, evet dedik nekese
Koşturdu peşinden, nefes nefese
Aynı sözü vermiş, bakın herkese
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Şekil şimal dersen, yamru yumrular
Ateşe verilmiş, bütün korular
Bu yıl bu yurtlara, konmaz kumrular
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Yularlar kendini, musura bağlar
Kendi kurgusuna, kendisi ağlar
Gözüne karınca, gözükür dağlar
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Yeşile zararlı, budar keçisi
Olamaz’ki o sürünün bekçisi
Konuşurken sanan, kültür elçisi
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Nedenli nedensiz, yaralar dili
Dağıtır etrafı, dağıtır yeli
Şapkalı şapkasız, gözükür keli
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Altı aydan fazla, vardı daveti
Yüreğinde idam, etmiş devleti
Kimse anlayamaz, nedir niyeti
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Niteliği belli, girir her yere
Her yalanda, tövbe çeker bin kere
Yalan ordusuyla çıkar sefere
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Gel bildiğin, yolda, yürü ışığa
Nasip deme, ne gelirse kaşığa
Bundan geri, yol sorulmaz aşığa
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Satar dostlukarı, satar bir pula
Çok şey derim amma, gelmez usula
Bir aptala, yol göstermez pusula
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
Atları giydirip, kuşatır saraç
Her olur olmaza, oluruz araç
Taşlanır Taşatan, meyveli ağaç
İnsan kılıgında, çok hayvan gördüm.
07/02/2007 Karlslunde. Hüseyin Uçar.
Birlik denen güç odağı
Elbet ürkütür korkağı
Bilir degiştirir çağı
Sen ben değil, biz olalım
Saygı sevğiyle, dolalım.
Bu buluşma, dördünc’otuz
Güç bizdedir, bizler halkız
Karın beyazından akız
Sen ben değil, biz olalım
Dogruyu böyle bulalım.
Konsun kuşlar, kuş konmaza
Meydan bırakman, yobaza
Yaşanmasın, kötü kaza
Sen ben değil, biz olalım
Dostluğa bade sunalım.
Elbet çıkar çatlak sesler
O sade kendini besler
Hepimize iyi dersler
Sen ben değil, biz olalım
Asırlarca, Dost kalalım.
Birikimler oluk oluk
Küçümsenmez, bu yolculuk
Sabır çaba, uzun soluk
Sen ben değil, biz olalım.
Özlenen yere varalım.
Bilelim, özür’ü affı
Sıkıştırın dostlar safı
Safım emeğin tarafı
Sen ben değil, biz olalım
Emek deyince duralım.
Dernek radyo ve derğiler
Bilen bildiğin serğiler
Canlara, candan sevğiler
Sen ben değil, biz olalım
Benim göçmenim yaralım.
Görmesekde akar dere
Dostluğu düşürmen yere
Kutluyorum yüzbin kere
Sen ben değil, biz olalım
Bir sofraya kurulalım.
Kimi kayı, kimi bozok
İmrenen çok, kıskanan çok
Söylen canlar, neyimiz yok
Sen ben değil, biz olalım
Güvercinler uçuralım.
Muhabbet dolu bardağım
Köyde sarılmış kundağım
İlk mekanım, son durağım
Sen ben değil,biz olalım
Fırankfurta buluşalım.
Adın koymuş isim babam
Cümlenize var merhabam
Dost düşman gülmesin çabam
Sen ben değil, biz olalım
Tartışalım, konuşalım.
Taşatan’a gül sunanlar
Bu yol erkan’ı kuranlar
Sözü özünde bulanlar
Sen ben değil, biz olalım
Kırgın varsa barışalım.
22/02/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Yürüyorum, yoldamıyım
Poyrazmıyım, duldamıyım
Göktemiyim, daldamıyım
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Neyin varsa, al sırtına
Ansızın, başlar fırtına
Çıkalım, arşın katına
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Her yerlere yaz adımı
Başıma yıkma çatımı
Alamadım muradımı
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Kalmadı, ağzımda dişim
Ne sihhat var, ne gelişim
Ne ekmek var, nede işim
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Dilimizi kopardılar
Böyle menzile vardılar
El diliyle yalvardılar
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
İsyan bayrağın, kaldır as
Terzi isen, nerde makas
Canı, tene etme takas
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Ödeyelim zararını
Değiştir gel kararını
Göreceksin yararını
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım…
Helaline haram katma
Açık yollarımı tutma
Şeref alıp, onur satma
Buluşalım, paylaşalım
Sorunlatrı tartışalım…
Kör anlayış, kör inaniş
Ne zaman olmuştuk tanış
Kime karşı bu davranış
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalım….
Kerim diye, dolaş, avun
Her toprakta bitmez kavun
Yeter gel, yaşamı savun
Buluşalım, paylaşalım
Sorunları tartışalim….
16/02/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Ala inek sütlüydü
Kayganası tatlıydı
Canımdan kıymatlıydı
Yusufum Üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…
Yeni dikilmiş bağlar
Yusuf oturmuş ağlar
Kurdun mekanı dağlar
Yusufum üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…
Kayalar iniliyor
Kulaklar çiniliyor
İnek kurda yeniyor
Yusufum üzgün burda
Nasıl kapıldın kurda..
Şeytan aldı bıçagı
Bulamadık kaçagı
Sönmüş gibi ocagı
Yusufun uzgün burda
Nasıl kapıldın kurda…
Tarih çöllöğün sözü
Utansın kurdun yüzü
Yüreğe koydun közü
Yusufum ağlar burda
Nasıl kapıldın kurda..
13/01/2007/Hüseyin Uçar.
Koy düşlerin, koy zamana
Kıyan kıysın, kıyma cana
Bu ırmakla bir ummana
Ömür boyu, varamam ben.
Dünya karalı denizli
Varanlar karınca izli
Hiç bir şey kalmıyor gizli
Bunu bile anlamam ben.
Ben ölürsem, kurman anıt
Her bir şeyde aran kanıt
Nice soru, bekler yanıt
Onu bile soramam ben.
İlk bahara yaza güller
İletişim kurur diller
Giyinip çıkar güzeller
Hiç birine kıyamam ben.
Can alıyor uçurumlar
Birbirin suçlar kurumlar
Ayan beyandır durumlar
Yerlerinde bulamam ben.
Haksızdan özür dileme
Sözlerime içerleme
Bırakın gidem ülkeme
Buralarda duramam ben.
23/02/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Kız oğlanın düğününü peşpeşe
Çok sürmedi, Alim bu coşku neşe
İsterim’ki yolun düşsün güneşe
Bu kadar erkenci, olma Ali Kurt..
Hayaller uçuştu, düşler uçuştu
Gözler çeşme oldu, yürek tutuştu
Asi’liğim ondan, çok erken uçtu
Bırakıpta gitme, bizi Ali Kurt..
Ne diyeyim dostum, çabuk yıkıldın
Felek acımasız, boşa sıkıldın
Azrailin pençesine, takıldın
Bu kadar acele, Etme Ali kurt..
Yaşayıp giderken, düşte rüyada
Yoğudu üstüne, namus hayada
Bir zamanlar, sende vardın dünyada
Bu kadar acele, niye Ali Kurt..
Çok şeyler aldın, çok şeyler sattın
Bazan kazandınsa, bazanda battın
Göz yaşımı inan, yemeğe kattın
Bizleri bırakıp gitme, Ali Kurt.
Helal et hakkını, yemiş içmiştik
Aynı kulvarlarda, koşup pişmiştık
Çocuk Yaşta, gurbet ele düşmüştük
Yalınız bırakıp, gitme Ali Kurt..
Neyini sevelim, Danimarkanın
Her sözü bir batman, gelir bakanın
Zamanımı dostum, acı şakanın
Bu kadar erkenci, olma Ali Kurt.
Baş sağlığı, diliyorum aileye
Neleri doldurdun, bir bak fileye
Bizleri ağlatıp, böyle nereye
Boynu bükük, koyup gitme Ali Kurt..
13/01/2007 Hundinge. Hüseyin Uçar.
-Gelin Elifin, yaşamından izler-
Semiham saçların, ipek telinden
Bırakmazken, ellerini elimden
Düşermi isminiz, benim dilimden
Ugrunuza ben, ölürüm canlarım…
Yalnız koman, almanyanın bağrında
Semahatım, gelinliğin çağında
Güller açsın, bahçesinde bağında
Yolunuza ben, kurbanım canlarım…
Sebahat oturmuş taşın üstüne
Dökmüş saçlarını, kaşın üstüne
Gelinlik yakışır, başın üstüne
Siz yanmayın, ben yanarım canlarım…
Sene geçti serdal’ımı ararım
Nerde bulsam, şu sineme sararım
Ayağına çamur, degse ağlarım
Sizler gülün, mutlu olun canlarım…
İnsandan insana farklıdır deger
Bir gün hatırlayıp, ararsan eger
Ne alınır, nede satılır ciger
Siz çağırın, ben gelirim canlarım…
Çok zaman, ışıksız, ekmeksiz kaldım
Sizleri her zaman, okula saldım
Hangi muhanetin, kapısın çaldım
Benim adım, ne korsanız anlarım….
14/01/2007 Hundige. DK.
Hüseyin Uçar.
-Ceren Uçarın,18 yaş günü-
Güzellikte önde tekiz
Aile’ye mükafat çekiz
Buluğ çağı, yaş onsekiz
Doğum günün, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.
Değer ne avro, ne dolar
Menzilinde akar sular
Destursuz açılır yollar
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.
Oturalım yamaç yamaç
Varsa derdin amcana aç
Başarı olmalı amaç
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.
Düşlerin olsun, coşkulu
Masal’mı, yaşam okulu
Bakma yaşama, kuşkulu
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün çevren, mutlu olsun.
Mutluluklar, Uçar Ceren
Bil sana göz, koymuş Eren
Vuruluyor, onu gören
Buluğ yaşın, kutlu olsun
El verdiğin, mutlu olsun.
Sarıl sıkı, etrafına
Kalma bilmezin, lafına
Amcan sığınır, affına
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Acıların, tatlı olsun.
Beklentimiz, biliyorsun
O kulvarda yürüyorsun
Taşatanı, görüyorsun
Buluğ yaşın, kutlu olsun
Bütün ömrün, mutlu olsun.
20/01/2007 Hunginge.DK.
Hüseyin Uçar.
Ölçemezdik yağan, karın boyunu
Yakacak, yiyecek, çeker suyunu
Doğa değiştirmiş, bakın huyunu
İklimler değişti, niye şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.
Kar delenler çıkmış, toprak yumuşak
Üşüyüp içeri, girmedi uşak
Şaşmam zahmeride, açarsa başak
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.
Her yönden yükselir, kirli bir duman
Hemi insanlar, hemi değişti zaman
Heryan bozkır, bakın kalmasmış orman
İklimler değişti, niye şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.
Ne kar yağar, nede düşer kırağı
Belli değil, yolculuğun durağı
Şaşırmışlar, usta ile çırağı
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu koruyu taşırdık..
Seller basar, canlar alır bakarız
Bir pireye, bin yorğanı yakarız
Seyir’colur, konuşmaya korkarız
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.
İnsanlar üstünde, denenir silah
Bir avuç kan emen, korunur ilah
Çıkar varsa, ne günah var, ne allah
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu taşırdık.
Atomlar denenir, açık denizde
Sürüye benzeriz, yürürüz izde
Ölümler, yıkımlar, inkarlar bizde
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklerde, bu korkuyu tyaşırdık.
Bankalar kurdular, kirli paradan
Çokları çıktılar, gördük aradan
Bizden daha suskun, bakın yaratan
İklimler değişti, niçin şaşırdık
Yüreklşerde, bu korkuyu taşırdık.
18/01/2007 Hüseyin
İçin çeke çeke, nolur ağlama
Melhem olamazsın, böyle yarama
Yalvarırım, bundan geri arama
Yeter artık, bakışlarım kanıyor.
Ayrılıklar, dayanılmaz acılar
Derindedir, susturamam sancılar
Göz yaşlarım pınar, oldu bacılar
Herkes beni, vurdum duymaz sanıyor.
Bayatlattın, turfandamı, tazemi
Göz yaşlarım, soframızda mezemi
Bir kaç yılım kaldı, şurda azemi
Nere bassam, adımlarım donuyor.
Çekip vursan, dertlerimi söylemem
Kapadın yollarım, daha gelemem
Felek senden, inan dilek dilemem
Rahat bırak, azelerim yanıyor.
19/01/2007 Karlslunde/Hüseyin Uçar.
Geldim yaralar sarmaya
Yeni düzenler kurmaya
Verdiğim sözde durmaya
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
Her şey açık, her şey somut
Dinlemezken, emir komut
Her can ölür ölmez umut
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
Sözün, ölç tart, deme erken
Şu gurbetlik bitsin derken
Nefsin kalır, onlar yerken
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
Denizlere köprü olduk
Her türlü dert ile dolduk
Ne aradık, neyi bulduk
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
Uçtu gitti hayal düşüm
Her hedefe siper döşüm
Bu söz sana, duy kardeşim
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
Kapalı yolları açın
Yer yüzüne sevgi saçın
Cehaletten korkun kaçın
Sözlerimi yedirdiler
Sen haklısın dedirdiler..
20/01/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Uyuduk ayrıldık
Uyandık ayrıldık
Rüyalara darıldık
Falcılar girdi
Yorumcular girdi araya
Koptu ellerimiz birbirinden
Birikimler oluştu
Hayaller koşuştu
Duvarlar konuştu
Ağaçlar kavuştu
Yaşlı yüzler
Gözlerle buluştu
Benimsin diyemedim..
Gece ayrıldık
Gündüz ayrıldık
Çevremize darıldık
Ayrı istikametlere
Sürdü yüreğimiz
Ayrı yollara koyulduk
Bak şu kadere kısmete
Bülbüller duydu feryadımızı
Yan yana duruştuk
Gülistan aradık
Sümbüllere soyulduk
Canımsın diyemedim…
23/01/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Uyuduk ayrıldık
Uyandık ayrıldık
Rüyalara darıldık
Falcılar girdi
Yorumcular girdi araya
Koptu ellerimiz birbirinden
Birikimler oluştu
Hayaller koşuştu
Duvarlar konuştu
Ağaçlar kavuştu
Yaşlı yüzler
Gözlerle buluştu
Benimsin diyemedim..
Gece ayrıldık
Gündüz ayrıldık
Çevremize darıldık
Ayrı istikametlere
Sürdü yüreğimiz
Ayrı yollara koyulduk
Bak şu kadere kısmete
Bülbüller duydu feryadımızı
Yan yana duruştuk
Gülistan aradık
Sümbüllere soyulduk
Canımsın diyemedim…
23/01/2007 Karlslunde.
Hüseyin Uçar.
Geceleyin yollar görülmüyordu
Saçların dolaşmış örülmüyordu
Kimselere soru sorulmuyordu
Sorular yollarda taksiler gibi
Nedir bilmem beni yollara vuran
Cahildir, düşünmez tuzaklar kuran
Tanrıdan tanrıcı tanrıyı yoran
Nedendir yüreğim aksiler gibi
Tebessüm atarım kimseler almaz
Gönüldür dört mevsim gülleri solmaz
Sevdalı gönüller bir yerde durmaz
Mıhlandım, nöbette bekçiler gibi.
18.6.1998 / Hüseyin Uçar
Bugün defneyledik küçük bebeyi
Ana deyip saramadan memeyi
Topa tutsam hırsım inmez feleği
Kuzey rüzgarları koyalım adın
Üç gün müdür yavrum dünya muradın
El kadar tabutu aldım elime
Sorular yığınla doldu dilime
Diyemedim inan tek bir kelime
Kuzey rüzğarları koyalım adın
Üç gün müdür yavrum dünya muradın
Şu ölümün geçemedik önüne
Urba bile saramadık tenine
Onaltı Ağustos Salı gününe
Kuzey rüzgarları koyalım adın
Üç gün müdür yavrum dünya muradın.
16.8.1998 / Hüseyin Uçar
Ben ağladım sen gülerken
Hesap yaptın ben ölürken
Sıra sende deme erken
Sözün özüne dolaşır
Vahşileştim, övüldükçe
Güçlenirim dövüldükçe
Doğru söyler misin mertçe
Özün pisine bulaşır
Geçip hazıra kurulmak
Otura baka yorulmak
Ruhsuz bedene sarılmak
Gönül boşuna uğraşır
İnsan insanı sattıkça
İnler sinem her andıkça
Kirlenirsin yıkandıkça
Kötü haber çabuk ulaşır.
18.8.1999 / Hüseyin Uçar
İyi günde, kötü günde buluşak
Küskün isen, kırgın isen barışak
Sevdiğim muhabbetim belimde kuşak
Geleceğim geçmişimden bellidir
Gözlerine baksam gözlerin kapar
Gerçeği bırakır hayale tapar
Çağdaşım der ama çağından kopar
Geleceğim geçmişimden bellidir
Ozan olan, yazar sanma avunur
Haklı kim olursa över savunur
Sevdalıdır için için gövünür
Geleceğim geçmişimden bellidir
Hep ağladım ağlatmadım kimseyi
Gözüm yoktur kapan kapsın keseyi
Traş ettim ömür boyu köseyi
Geleceğim geçmişimden bellidir.
11.4.1998 / Hüseyin Uçar
Gidiyorum sevdiceğim arama
Artık saçlarını tel tel tarama
Söndürürse tuz basarım yarama
Yaralar iniler teller iniler
Kırk yıl oldu hep peşinde dolandım
Ömür oldum yar ömrüne ulandım
Nasıl oldu yalanlara inandım
Yaralar iniler diller iniler
Bir arsa vermedin koca ovadan
İşlev bitti deyip kovdun yuvadan
Can çıkmadan dönmem gülüm davadan
Yaralar iniler güller iniler .
9.8.1998 / Hüseyin Uçar
Ben mi biçareyim felek mi dönek
Bir ettiği birbirini tutmuyor
Ne zaman arı oldu şu kara sinek
Bir ötüşü diğerini tutmuyor
Sevdiğim her şeyin adını koydum
Bir ömür oruçtum ne zaman doydum
Hayali hazine, bankalar soydum
Hiç birisi diğerini tutmuyor
Yaya geçitleri yanıp sönüyor
Dönüp bakın ne planlar dönüyor
Bu cihanda tüm canlılar yeniyor
Birin tadı diğerini tutmuyor.
19.10. 1999/ Hüseyin Uçar
Yağmur taneleri dövüyor camı
Hüzünlü ses dolduruyor odamı
Sevmeyenler sarar şimdi goncamı
Gonca güller soldurulmuş nideyim
Başım alıp bu diyardan gideyim
Çok geçmedi, yağmur dindi, ay doğdu
Oturdu göğsüme, halesi boğdu
Nere varsam inan, oradan kovdu
Gonca güller soldurulmuş nideyim
Beklentim kalmadı göçüp gideyim
Hüseyin Uçar’ı araman boşa
Sağırlaştı yürek dönüştü taşa
Bu nasıl yar, yolum sürer yokuşa
Gonca güller soldurulmuş nideyim
En iyisi bu dünyadan gideyim.
3.6.1998 / Hüseyin Uçar
Aynı sözcükleri duya işite
Hüğcreye alışan mahkuma döndük
Dur diyen bekleriz yanlış gidişe
Damaklara lezzet lokmaya döndük
Her yaşayan ister özgür olmayı
Her gören göz ister güzel sarmayı
Her gönül andırır balı, hurmayı
Yol alırken niçin geriye döndük.
Nere baksam hep alıcı bakışlar
Dost dediğin bile bak seni taşlar
Baharı beklerken gönülde kışlar
Kışları bal yapan arıya döndük
Tanımadıklarım sövüp sayıyor
Bedenime sanki kurşun yağıyor
Köktenciler kudurmuşça geliyor
Saç’ta patlamayan darıya döndük.
25.3.1998 / Hüseyin Uçar
Öptüğüm dudaklar mermer mi nedir
Ne öpen duyarlı, ne de öpülen
Hep ağlattı beni, gülmek de nedir
Ne ağlayan duyarlı, ne de ağlatan
Sevgisizce bir boşlukta yaşarım
Nasıl yaşıyorum ben de şaşarım
Ömür boyu yar peşinde koşarım
Ne koşan duyarlı, ne de koşturan
Ben bu derdi bilenlere danıştım
Anlamadan ömür ile yarıştım
En sonunda kendim ile barıştım
Ne ölen duyarlı, ne de öldüren.
27.11.1999 / Hüseyin Uçar
Almam hiç kimseyi almam kafaya
Kalleş değilim ki geçem arkaya
Dikerim gözümü büyük kupaya
Başarıya imza atmak arzumdur
Ne düşmanlık tattım ne kavgalıyım
Göz ağrım, yurdum, ona sevdalıyım
Delikanlı öncüyüm edalıyım
Başarıya imza atmak arzumdur
Ne bağnaz, ne ırkçı, Atatürkçüyüm
Kıyamam canlıya, ne de kürkçüyüm
Hem mantığın, hem bilimin gücüyüm
Başarıya imza atmak arzumdur
Unuturum sanma Hacı Bektaş’ı
Ne Karamanoğlu’nu ne de dadaşı
Pir Sultan, Yunus’un olmaz telaşı
Başarıya imza atmak arzumdur
Ben Kara Fatma’yım silinmez adım
Eli saymam, dostlar bozmasın tadım
Düşmanlıklar fayda vermez evladım
Başarıya imza atmak arzumdur.
6.1.1998 / Hüseyin Uçar
Kimi yerken kimi niçin bakına
Attı bizi zalim dağlar ardına
Yıllar geçti varamadık farkına
Sevgi tende derinleşsin can dostum
Yağmur sonu düştük selin arkına
Dişli olduk makinanın çarkına
İşten oydu varamadık farkına
Körpe ömür olgunlaşsın can dostum
Adımızı sanımızı unuttuk
Bal yerine inan zehirler yuttuk
Geçer diye kendimizi avuttuk
Tüm ömürler gelinleşsin can dostum.
7.7.1998 / Hüseyin Uçar
Yalan karşısında dağlar eridi
Toplumsal değerler bir bir çürüdü
Soytarıya gün kotarmak kar idi
Bozulmuş kervanlar bir sonsuz yolda
Yasa, kural yoktur sağ ile solda
Şeriata teslim ettik kıratı
Günden güne duvarlaştı suratı
Halk nasıldır bilmez taştan da katı
Solcular sağda da sağcılar solda
Bozulmuş kervanlar bir sonsuz yolda
Koltuğa oturan kalkmaz bir daha
Karanlıklar düşman elbet sabaha
Her şeyimiz haval’ettik Allaha
Yavruları kayıp analar yolda
Arılar sürülmüş, sinekler balda
Viyana’da çevirdiler Yılmaz’ı
Yumruğu yiyince çıktı avazı
Tazılar avcı da, avcılar tazı
Yerleşikler göçer olmuş yollarda
Baykuşlar ötüyor yeşil dallarda.
20.12.1999 / Hüseyin Uçar
Güzelim gönlümü hançerlediler
Her ne dedimse içerlediler
Nere varsam ordan göçerlediler
Konduğum ağaçta dallar kurudu
Nere varsam orda sevgi aradım
Düşman gibi çatar eşim, evladım
Söyle felek söyle, bu mu muradın
Girdim serinleyim göller kurudu
Birden bire kaldım çöl sıcağında
Milyonlar ağlıyor yar kucağında
Yabancı oldum kendi ocağımda
Bülbüle öykündüm güller kurudu
Hekim dediklerim yaram sarmadı
Neyi arzulasam biri olmadı
Benim söyleyecek sözüm kalmadı
Ağzımın içinde diller kurudu.
25.7.1998 / Hüseyin Uçar
Zaman olur ağlan gönül
Yüreğini dağlan gönül
Yatağında çağlan gönül
Gören olmaz bilen olmaz
Ters dönersin tepe takla
İçini dışını pakla
Sorgularsın sen ne hakla
Bilen olmaz duyan olmaz
Hayal gördün yaşamadın
Çemberinden taşamadın
Vurgun yedin koşamadın
Göz yaşların silen olmaz
Ne yaptınsa övdüm seni
Zaman zaman dövdüm seni
Her şeyinle sevdim seni
Benim gibi seven olmaz
İnan sana güven olmaz.
29.4.1998 / Hüseyin Uçar
Günden güne kayıp verir köyümüz
Bir bir kapanıyor orda evimiz
Parçalandık fayda vermez sevi’miz
Gazele dönmüşüz kovalar yeller
Acımız bilmeden gülüyor eller
Dedem, ebem, amcam, şimdi de yengem
Hedefsiz yürürüm bozuldu dengem
Kimseye değil feleğe öfkem
Gazele dönmüşüz kovalar yeller
Köklü kütükleri kopardı seller
Bir ömür gülmedin yengem Güleser
Tanrı güldürmezse Peygamber küser
Yoksula her gelen bir ceza keser
Gazele dönmüşüz kovalar yeller
Gözlerim arıyor yaşlıdır diller
Gizemi yok artık kenar köşenin
Sefile aşikar hali Ayşe’nin
Zerresi kalmadı bizde neşenin
Gazele dönmüşüz kovalar yeller
Gözüm gibi ağlar sinemde teller.
23.12.1999/ Hüseyin Uçar
Her hanede olsun bir hesap soran
Terbiyede söyle ölçü nedir ki?
Değerler çiğneyip düzenin kuran
Diktatörde yasa, ölçü nedir ki?
Bakınca görünmez dağların ardı
Herkese gül kokar kendinin yurdu
Çürüyen ağacın eksilmez kurdu
Mantıksızda yasa, ölçü nedir ki?
Yıllar değil inan ömür yorulur
Zalimin hesabı bizden sorulur
Her gece, her şafak sehpa kurulur
Egemende yasa, ölçü nedir ki?
Ağlamak yakışmaz demeyin bana
Zalimin hançeri işliyor cana
Her derdime deva şu toprak ana
Toprakta ki yasa, ölçü nedir ki?
2.4.1998 / Hüseyin Uçar
Sarplara sarar mı ozanın yolu
Bir gece yaşattın dolu mu dolu
Torosun yiğidi Musa Eroğlu
Toroslara selam götür bizlerden
Anadolum gibi bire bin verdin
O ozan bakışla neleri gördün
Dostundan düşmanı çok olur merdin
Soranlara selam götür bizlerden
Sürüsün doyurmuş mutludur çoban
Nice Halil İbrahimler seçilmiş kurban
Aşkı yüceltiyor gördük Mihriban
Sevenlere selam götür bizlerden
Kusurumuz varsa bağışla bizi
Bir göçmen sürüyürz dert dizi dizi
Keşfedilmeyi bekler görün gökyüzü
Kardeşlere selam götür bizlerden.
21.10.1998 / Hüseyin Uçar
Uzanmış yatıyor Bektaş bahçede
Bin Kronu kucaklıyor gecede
Kalbimdeki tahtın gayet yücede
Yeni evin hayırlı olsun emmioğlu
Ağacın dalına asmış gocuğun
Mangalda kızarmış kokar sucuğun
Büyüsün, yücelsin çoluk çocuğun
Bağın bahçen neşe dolsun Emmioğlu
Isıtır evini şömine, soba
Şu bizim zulayı sakla dolaba
Sağ olup görseydi o sefil baba
Anmadan geçemem amcam Emmioğlu
Dilimde muhabbet gözümde hüzün
Beraber toplayak elmayı güzün
Acılar görmesin hep gülsün yüzün
Gel sarılıp öpüşelim Emmioğlu.
2.4.1999 / Hüseyin Uçar
Ah edip ağlama diyorlar bana
Nasıl ağlamayım eller gülüyor
Zalimin hançeri işliyor cana
Diktiğim fidanlar bir bir ölüyor
Adını okudum esen yellere
Ömür boyu yerindirdin ellere
Toprak mıyım kattın coşan sellere
Hayat zayıfları bulup eliyor
Devamlı yakardım rica dinlemez
Cana kıyar zalim özür dilemez
Kapanmış yolları kıştır gelemez
Gönül defterinden bizi siliyor
Zalime, soysuza edildim kurban
Yenisin alamaz eskimiş urban
Sürüsü dağılmış perişan çoban
Kuzusu kayıptır koyun meliyor
Hiç bir şey görmedim sitemden başka
Hiç sebepsiz düştüm onulmaz aşka
Saraylar kurup oturttum köşke
İncitilmez adı gibi biliyor.
13.5.1998/ Hüseyin Uçar
Bağlansam da tel misali
Tanımazsın el misali
Erken soldun gül misali
Bülbül ağlıyor boşuna
Ölüm bakmaz göz yaşına
Bensiz konuşmaz kavalım
Gurbette budanmış dalım
Bağışla beni sevdalım
Bülbül ağlıyor boşuna
Ölüm bakmaz göz yaşına
Her şeyin adın koyalım
Her gün sevişip doyalım
Yazması sevda oyalım
Bülbül ağlıyor boşuna
Ölüm bakmaz göz yaşına.
26.2.1998 / Hüseyin Uçar
Talan edip yersiz yurtsuz koymuşlar
Gönül hazinesin bile soymuşlar
Öfkenin adıı bal mı koymuşlar,
Tada tada diş kalmadı çenede.
Hiç kokmuyor şu yabanın gülleri
Etkilemez türküleri dilleri
Tersten eser üşütüyor yelleri
Çoğalıyor yaralarım sinede.
Genç ömrümüz yad ellerde çürüdü
Gazel gibi yel önünde sürüdü
Bahar geldi çayır çimen yürüdü
Yangınlara su aradık nerede.
14.02.1999 Hüseyin Uçar
Kanunu yazılmaz aşkın
Baharda sel olur taşkın
Geziniyor şaşkın şaşkın
Karşılıksızsa yazık
Lazım kumanya, azık
Bir sağa bir sola ağar
Akşam söner sabah doğar
Yeryüzü bulutu sağar
Göç eder kentten köye
Kurak yeşersin diye
Yazık severek bakışır
İçten överek bakışır
Göğsün döverek bakışır
Karşılıksızdır yazık
Lazım kumanya, azık.
17.4.1998 / Hüseyin Uçar
Talan edip yersiz yurtsuz koymuşlar
Gönül hazinesin bile soymuşlar
Öfkenin adıı bal mı koymuşlar,
Tada tada diş kalmadı çenede.
Hiç kokmuyor şu yabanın gülleri
Etkilemez türküleri dilleri
Tersten eser üşütüyor yelleri
Çoğalıyor yaralarım sinede.
Genç ömrümüz yad ellerde çürüdü
Gazel gibi yel önünde sürüdü
Bahar geldi çayır çimen yürüdü
Yangınlara su aradık nerede.
14.02.1999 Hüseyin Uçar
Akar su sele benzer
Sevdiğim ele benzer
Ben geçsem gönül geçmez
Taze açmış güle benzer
Aya baktım doğmamış
Karanlığı kovmamış
Yağmur yüklü bulutlar
Yeryüzüne ağmamış
Ah etsem dilim varmaz
Yaşayan hayal kurmaz
Sevmediği bellidir
Dil söyler kollar sarmaz
Aya baktım doğmamış
Karanlığı kovmamış
Yağmur yüklü bulutlar
Yeryüzüne ağmamış
Güller sundum almıyor
Yalvarırım kalmıyor
Bekçiyim kapısında
Niçin çilem dolmuyor
Aya baktım doğmamış
Karanlığı kovmamış
Yağmur yüklü bulutlar
Yeryüzüne ağmamış
1.6.1998 / Hüseyin Uçar
Ses vermiyor dağlar, taşlar
Yol bittiği yerde başlar
Canımsınız ey kardaşlar
Yaşarsınız yüreğimde
Var gücümü eller aldı
Ayrılık kapımız çaldı
Hüzün, sitem bize kaldı
Sevdasınız yüreğimde
Ayrılalım el öpmeden
Gözlerimden kan gitmeden
Diri duygular bitmeden
Ekinsiniz yüreğimde
Şimdi geldik yol ayrımı
Uçurdular bal arımı
Kalem anlatmaz zarımı
Gezginsiniz yüreğimde
28.04.1999 / Hüseyin Uçar